Bern Alpleri'ne bakan bir İsviçre köyü olan Lauterbrunnen aşırı turizmin bunun sorumlusu TikTok. Vadinin kalabalık yolları boyunca selfie çubukları savaşa girer gibi havaya kaldırılıyor ve şelalelerin önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Tepede bir drone vızıldıyor. Bölge sakini Alexis Heuser'e göre burası son birkaç yılda aşırı kalabalıklaştı ve ticarileşti.
Bu, Avrupa genelinde tanıdık bir hikaye. Büyük bir kısmı güçlü dolarlarıyla Amerikalı olan turistler şaşırtıcı oranlarla kıtaya akın ediyor: AB'ye gelen ABD'li ziyaretçi sayısı on yıl öncesine kıyasla yüzde 65 daha fazla. Ancak sadece Amerikalılar değil; Çin, Hindistan ve Brezilya'nın zengin orta sınıfı da akın ediyor. Geçen yıl 709 milyon denizaşırı ziyaretçi vardı; bu rakam on yıl öncesine göre yüzde 22'lik bir artış anlamına geliyor. Küresel zenginliğin payı Avrupa'dan Çin, Hindistan ve Körfez'e kaydıkça, Avrupa sahillerinin, müzelerinin, kiliselerinin, tasarım mağazalarının ve derin kültürel mirasının cazibesi, özellikle de pandemi yasakları kalktıktan sonra karşı konulamaz olduğunu kanıtladı.
Ekonomik ve jeopolitik şansı azalsa da Avrupa'nın cazibesi artmaya devam ediyor. Mayorka üst üste üçüncü yıl turist sayısı rekorunu kıracak. 2022 yılında adanın 17 milyon ziyaretçisi vardı. Bu yıl 20 milyon ziyaretçi bekleniyor; bu rakam Mayorka nüfusunun yaklaşık 22 katı.
Kıta genelinde önlemler alındı
Avrupa'da aşırı turizme karşı yıllardır süren şiddetli bir tepki var. Venedik kruvaziyer gemilerini yasaklamak için önlemler aldı ve bu yıl en yoğun günlerde ziyaretçiler için 5 euro'luk giriş ücreti uygulamaya başladı. Geçtiğimiz bahar Amsterdam, 2035 yılına kadar aşırı turizmin “tamamen yasaklanacağını” duyurdu; yerel yönetime göre bu, kruvaziyer gemisi, yeni otel ve turistlerin yılda 20 milyondan fazla otelde gecelemesinin yasaklanması anlamına geliyor. Atina, Lizbon, Venedik ve Barselona, Mayorka ve Tenerife dahil olmak üzere İspanya'nın büyük bölümünde benzer turizm karşıtı hareketler var. Peki bu karşıt hareketin sebebi ne? Turizmi protesto edenler kendi kendilerini mi baltalıyor yoksa kendilerini korumaya çalışan dürüst vatandaşlar mı?
Sosyal medya turizmi
Asıl ezber bozan ucuz hava yolculuğunun ortaya çıkması oldu. Avrupa'yı her türlü tatile açan EasyJet devriminin üzerinden 30 yıl geçti. 1955 yılında Trans World Airlines ile New York'tan Londra'ya tek yön bilet 222 Sterlin ya da bugünün parasıyla 2,561 Sterlin tutuyordu. Şimdi aynı yolculuk yaklaşık 390 sterline mal oluyor. Airbnb sayesinde konaklama genellikle daha esnek ve uygun fiyatlı. Buna bir de sosyal medya turizmi ekleniyor. Instagram ve TikTok'un yaygınlığı sayesinde çok daha fazla insan aynı yerleri ziyaret ediyor, aynı restoranlarda yemek yemeye veya aynı şelalede fotoğraf çektirmeye hevesli.
Lauterbrunnen bir adım öne çıkıyor. Yoğun sezonda köyün 2.400 olan nüfusu 6.000'e kadar yükseliyor. Venedik seviyesine ulaşması zor ama yine de yükün altında eziliyor. Yolun bazı kısımlarında kaldırım yok, bu da insanları trafiğin yanında yürümeye zorluyor. Evlerin üzerindeki tabelalar “DİKKAT” ve “FOTOĞRAF ÇEKMEK YASAKTIR” uyarılarıyla dolu. Geçen ay huzursuz köylüler “günübirlik turist vergisi” getirmeyi düşündüler. Güney Avrupa'da yaz aylarında sıcaklıkların düzenli olarak 40C'yi aşmasıyla birlikte, İsviçre ve Avusturya'nın instagramlık Alp vadileri de daha popüler hale geliyor. Yine de burada bir uyumsuzluk var. Lauterbrunnen, kitle turizmine hem kur yapan hem de karşı çıkan pek çok yerden biri.
Hayat pahalılığı ve barınma krizi
Avrupa'daki yüksek sesli turizm karşıtı hareketler popülist bir tınıya sahip olup, hayat pahalılığı ve özellikle de barınma konusundaki hayal kırıklıklarını yansıtıyor. Özellikle genç Avrupalılar kıtalarının dev bir müzeye dönüşmesinden hoşnut görünmüyor. Mallorcan'daki Daha Az Turizm, Daha Çok Yaşam kampanya grubu, İspanyol turizm karşıtlığının merkezi olan Kanarya Adaları'ndaki benzer bir hareketi örnek alıyor. Mayorkalı 25 yaşındaki öğrenci Pere Joan, grubun bu yaz protestoları artırdığını çünkü durumun artık sürdürülebilir olmadığını söylüyor. Joan plaj işgaline yönelik sahillerde pankart açtıklarını ve turistlerin şaşırdığını söyledi. Mallorca turizm sayesinde ayakta kalsa da Joan, zenginliğin eşitsiz dağıldığını ve ada sakinlerine fayda sağlamadığını söyledi.