Uzay teknolojileri konusunda çok önemli gelişmeler oluyor. Son haftalarda yazdığım üzere, gerek Çin gerek Hindistan uzay çalışmalarında ve Ay’a gidiş konusunda son derece atak çalışmalar yapıyor. NASA ise 2026 yılına kadar Ay’a tekrar insan göndermeyi planlıyor. Gerek Çin gerek Rusya ise 2030 yılından itibaren Ay’da müşterek üs kurmayı planlıyorlar. Yani gerçek anlamda bir uzay yarışı söz konusu. Her ne kadar ülkemiz daha bu yarışa girememiş olsa bile bu gelişmeleri yakından takip etmek hepimiz için çok önemli.
HERKES İÇİN ERİŞİLEBİLİR UZAY
Bir diğer önemli konu da sivil uzay çalışmaları ve uzay turizmi. Özellikle uzay turizmi tıpkı ikinci dünya savaşından sonra havaalanlarının yaygınlaşmasından ötürü sivil havacılığın gelişmesi gibi şimdi de sivil uzay çalışmalarının gelişmesine ve aynı zamanda uzaya gidiş maliyetlerinin düşmesine yol açacaktır. Bu da uzayın herkes için daha erişilebilir olmasını sağlayacaktır. Şimdiden başta milyonlarca dolar fiyat biçilen sivillerin uzaya gidiş maliyeti ciddi anlamda düşerek yüz binlerce dolar seviyesine inmiştir. Eğer sivil uzay çalışmaları biraz daha yaygınlaşırsa 5 yıl içinde okyanus ötesi deniz gezisi ile aynı fiyatlara yaklaşması söz konusu olabilecektir. Uzay turizmi, özel şirketler tarafından sunulan ve uzay yolculuğunun sadece profesyonel astronotlara değil, herkese açık hale gelmesini sağlayan bir endüstridir. Uzay turizmi, 2023 yılı itibarıyla hala nispeten yeni bir sektör olmasına rağmen, son yıllarda önemli bir gelişme göstermiştir ve gelişmeye devam etmektedir.
ÜÇ BÜYÜK OYUNCU
2023 yılının en önemli uzay turizmi gelişmelerinden biri, Virgin Galactic’in ikinci turistik uzay uçuşunu gerçekleştirmesidir. Bu uçuş, 80 yaşındaki eski bir olimpiyat sporcusu da dahil olmak üzere, farklı yaş gruplarından ve mesleklerden uzay turistlerini uzaya taşıyarak uzaya erişimi daha mümkün kılmıştır. Uzay turizmi sektöründeki diğer gelişmeler arasında, Virgin Galactic’in uzay uçuşlarının fiyatını düşürme planları ve Blue Origin’in uzay turizmi için yeni bir roket ve uzay aracı geliştirme çalışmalarıda yer almaktadır. Şu an sivil uzay turizmi sektöründe üç büyük oyuncu olarak Tesla ve Twitter’ın (X) sahibi Elon Musk’a ait olan SpaceX, Richard Bronson’un kurduğu Virgin Galactic ve Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un kurduğu Blue Origin şirketi yer almaktadır. Bunların dışında irili ufaklı birçok firma da uzay turizmi ve sivil uzay çalışmaları konusunda hızla çalışmalar yapmaktadır.
1 TRİLYON DOLARLIK DEV ENDÜSTRİ
Uzay turizmi sektörünün önümüzdeki yıllarda önemli bir büyüme göstermesi beklenmektedir. Hazırlanan bir rapora göre, uzay turizmi sektörü 2030 yılına kadar uzay endüstrisi 1 trilyon dolarlık bir hacme ulaşacaktır ve bu birçok firmanın iştahını kabartmaktadır. Uzay turizmi, henüz yeni bir sektör olmasına rağmen, oldukça hızlı bir şekilde büyümekte ve diğer alt sektörlere de ışık tutmaktadır. Uzay turizmi şirketlerinin artan rekabeti, uçuş maliyetlerinin düşmesine ve uzay turizminin daha da yaygınlaşmasına olanak sağlayacaktır.
UZAY OTELİ
Uzay turizmi, ayrıca insanların uzayı keşfetme ve yeni deneyimler yaşaması fırsatını sunan bir sektördür. Uzay turizminin gelişmesi, uzayın daha erişilebilir hale gelmesine ve insanlığın uzaydaki varlığının genişlemesine katkıda bulunacaktır. Uzay turizmi ve sivil uzay çalışmaları deyince sadece uzaya uçuş gelmemeli diğer uzay ile ilgili faaliyetler de akla gelmelidir. Mesela Orbital Corporation şirketi 2027 yılından itibaren uzayda bir oteli faaliyete sokacaktır böylece parası olan muhtelif turistler dilerlerse uzayda otelde birkaç gece kalarak hem çekimsizliği hem uzay ortamını tadabileceklerdir.
PARSELLENEN MADENLER
Bunlar dışında uzay teknolojileri deyince akla gelen uzay madenciliği üzerine çalışan birçok firma vardır. Birçok kimsenin aklına gelmez ama uzay özel sektörü denince en önemli Avrupa ülkesi Lüksemburg’dur. Birkaç yıl evvel çıkardığı uzay yasası ile uzay konusunda çalışacak şirketlere çok özel teşvikler sağlamış ve özellikle uzay madenciliği konusunda çalışacak firmalara özel sübvansiyonlar da vermiştir. Burada amaç Lüksemburg’un bir anlamda uzay borsası ve uzay özel sektörünün merkezi olmasıdır. Bu da ileride Avrupa’nın en küçük ülkelerinden biri olan Lüksemburg’a çok özel avantajlar sağlayacak ve tıpkı Londra’nın dünyanın finans merkezi olması gibi Lüksemburg’un da dünya uzay endüstrisini etkileyen bir merkez olmasını sağlayacaktır. Daha şimdiden muhtelif şirketler uzayda bulunan kaynakları parsellemiş ve sadece bununla yetinmeyip gelecek yüz yıl için uzay kaynaklarının paylaşım planlamalarını yapmışlardır. Her ne kadar BM kararı ile uzay tüm insanlığa ait olsa da başta ABD olmak üzere birçok ülke bu kararı tanımamakta ve kim önde giderse kaynaklara o sahip olur felsefesi ile hareket etmektedir.
ARTIK İSTİKBAL UZAYDA
Bu anlamda ülkemizin de hızla özel sektörü bu çalışmalara kanalize olmalı ve dünyada bu konuda çalışan firmalara benzer şekilde yatırımlar yapmalı ve çalışmaya başlamalıdır. Tıpkı Lüksemburg devletinin yaptığı gibi ülkemizde bu konuda çalışan firmalara çok özel teşvikler vermeli ve devlet-özel sektör-üniversiteler işbirliğinde ülkemizde hızla uzay kaynaklarına erişebilen ve söz sahibi olan bir ülke olmalıdır. Unutmamak gerekir ki bu konularda geç kalınırsa diğer ülkeleri yakalamak çok zor olabilir ve ülkemizin milli menfaatleri için geri dönülmez hak kayıpları olabilir. Tıpkı Mavi Vatan gibi Uzay Vatan kavramı da hızla ön plana çıkmalı ve tüm milli menfaatlerimiz korunmalıdır. (Bu arada okurlarıma küçük bir dipnot: Uzay Vatan kavramını ilk kez ben 2015 yılında Ulusal Kanal ekranlarında söyledim ve 2018’den sonra bu terimin yaygınlaşması için özel çaba sarf ettim). Atatürk’ün çok önemli sözü olan “İstikbal göklerdedir” artık bir nevi “İstikbal uzaydadır” anlamında diğer devletler tarafından da ciddi bir hedef olarak konulmuştur ve ülkemizin çıkarları da bunu gerektirmektedir.