Hava Durumu

#Akdeniz

TOURISMJOURNAL - Akdeniz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Akdeniz haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Uluslararası Yatçılık Kongresi Marmaris'te Kapılarını Açtı Haber

Uluslararası Yatçılık Kongresi Marmaris'te Kapılarını Açtı

MUĞLA (İHA) - Türkiye Yat Kaptanları ve Çalışanları Derneği'nin düzenlediği 6. Uluslararası Yatçılık Sektörü Kongresi, Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar’ın katılımıyla Muğla’nın Marmaris ilçesinde başladı. Etkinliğe, 1000’den fazla yat kaptanı, sektör temsilcisi ve firma katılacak. 3 gün sürecek kongre boyunca sektörün geleceği ve yatırım planları masaya yatırılacak. Siteler Mahallesi'nde bir otelde gerçekleşen kongrede, sektör firmalarının ürünlerini sergilediği stantlar da ilgi gördü. Kongrenin sunuculuğunu ünlü belgeselci Savaş Karakaş üstlenirken, Türkiye Yat Kaptanları ve Çalışanları Derneği Başkanı Yusuf Ziya Karagöz, Sivil Toplum İlişkiler Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler ve Bilgi İşlem Daire Başkanı Fahrettin Kaya, Muğla Valisi İdris Akbıyık ve Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, sektörle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Konuşmaların ardından, katılımcılara plaket takdim edilerek kongrenin resmi açılışı gerçekleştirildi. YATÇILIKTA GELECEĞİN ROTASI ÇİZİLİYOR Türkiye Yat Kaptanları ve Çalışanları Derneği Başkanı Yusuf Ziya Karagöz, kongre ile sektördeki tüm paydaşları bir araya getirmeyi amaçladıklarını belirtti. Etkinlikte yüzlerce kaptan ile birlikte yurt içi ve yurt dışından 100'e yakın firmayı bir araya getirdiklerini belirten Karagöz, "3 gün boyunca sektörü değerlendirip, önümüzdeki yılların planlamasını konuşacağız" dedi. Sivil Toplum İlişkiler Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler ve Bilgi İşlem Daire Başkanı Fahrettin Kaya, "Gerçekten bugün kamu ve sivil toplum iş birliğinin çok güzel bir örneğine şahitlik yapıyoruz. Proje desteği verdiğimiz birçok sivil toplum kuruluşunun programlarına davet edilip katılıyoruz. Ama gerçekten bu kadar iyi organize olmuş, sektörün tüm paydaşlarının bir arada bulunduğu bu kongre için çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. MUĞLA VALİSİ'NDEN MAVİ YOLCULUK VURGUSU Muğla Valisi İdris Akbıyık, Muğla’nın mavi yolculuğun merkezi olduğunu belirterek, yat turizminin hem ekonomik kalkınmaya hem de yerel istihdama büyük katkı sağladığını ifade etti. Vali Akbıyık, Milas Ören’de Akdeniz’in en büyük yat bakım ve onarım tesisinin açıldığını, ayrıca Fethiye’deki kruvaziyer limanı ve çekek yeri projelerinin hızla devam ettiğini kaydetti. "Mavi Nesil' projesiyle, denizcilik sektöründe nitelikli personel yetiştirmek için çalışmalar yürütüldüğünü ekledi. Vali Akbıyık, denizlerin korunması için sürdürülebilir turizm anlayışına ihtiyaç olduğunu belirterek, ekosistemi destekleyici çalışmalara devam edildiğini vurguladı. Konuşmasının sonunda, orman yangınları sırasında Türkiye Yat Kaptanları ve Çalışanları Derneği’nin verdiği destek için teşekkür etti. "DENİZCİLİĞİ MİLLİ ÜLKÜ OLARAK GÖRÜYORUZ" Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, Türkiye’nin denizcilikteki hedeflerine dikkat çekti. Pandemi sonrası artan tekne ve yat kullanımının, sektörde barınma, bakım ve personel ihtiyacını artırdığını belirten Ünüvar, bu ihtiyaca yönelik yatırımların sürdüğünü açıkladı. Bölgenin coğrafi avantajının, yat turizmi için büyük fırsatlar sunduğunu, yenilikçi ve çevreci teknolojilere yapılan yatırımlarla sektörü güçlendirdiklerini belirtti. Ünüvar, Bodrum-Ören ve İzmir-Çaltılıdere gibi bölgelerde yeni imal ve çekek alanları oluşturduklarını, marina kapasitesini artırarak tonoz sistemlerini yaygınlaştırdıklarını belirtti. Ayrıca, Türkiye’nin 141 bin aktif gemi insanıyla uluslararası denizcilik sektöründe güçlü bir konuma sahip olduğunu söyledi. Türk denizciliğinin dünya çapında eğitim kalitesini yakalamış durumda olduğunu açıklayan Ünüvar, denizciliği milli bir ülkü olarak görüp mavi vatanı koruma hedefimizle çalışmaya devam edeceklerini vurguladı. KONGRENİN ÖNE ÇIKAN İSİMLERİ Açılış etkinliğine Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, Muğla Valisi İdris Akbıyık, Türkiye Yat Kaptanları ve Çalışanları Derneği Başkanı Yusuf Ziya Karagöz, Marmaris Kaymakamı Nurullah Kaya, Muğla İl Emniyet Müdürü Ali Canbolat, Güney Ege Sahil Güvenlik Komutanı Yarbay Akın Coşkunlar, Aksaz Deniz Üs Komutanı Tuğamiral Neslim Eski, Marmaris İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Berker Dongul, ilçe ve bölge liman başkanları, dernek yönetim kurulu üyeleri, kaptanlar ve çok sayıda sektör temsilcisi katıldı. 3 gün sürecek kongrede, sektörün geleceğiyle ilgili önemli kararların alınması ve denizcilik sektörüne katkı sağlayacak projelerin planlanması bekleniyor.

Akdeniz'de Kirlilik Alarmı: Mersin ve İskenderun Tehdit Altında Haber

Akdeniz'de Kirlilik Alarmı: Mersin ve İskenderun Tehdit Altında

MERSİN (İHA) – Akdeniz kıyılarında kirlilik krizi derinleşiyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Mersin ve İskenderun Körfezlerinin Akdeniz'deki en kirli bölgeler olduğunu belirterek, kirliliğin denizlerdeki oksijen seviyesini düşürecek boyuta ulaştığını söyledi. Salihoğlu, "Kirlilik, denizdeki canlılar için ana tehditlerden biri. Kirlilik ve iklim baskısı bir araya geldiği zaman oldukça sağlıksız bir ekosistemle karşı karşıya kalıyoruz, aynı zamanda insan sağlığı için de bir tehdit" dedi. MERSİN VE İSKENDERUN KÖRFEZLERİ ALARM VERİYOR Mersin’in Erdemli ilçesinde bulunan ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü'nün Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Akdeniz kıyılarındaki kirlilik konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kıyılara vuran atıkların deniz ekosistemine büyük zarar verdiğini vurgulayan Salihoğlu, Mersin Körfezi'nin Akdeniz'deki en kirli bölge olduğunu ifade etti. Mersin Körfezi'nin yanı sıra İskenderun Körfezi'nin de benzer bir kirlilik baskısı altında olduğuna dikkat çeken Salihoğlu, "Burada gördüğümüz kirliliğin ana kaynağı şehir deşarjları. Tabi nehirlerden de ciddi kirlilik baskısı var. Nehirlerden gelen kirlilik baskısının ana nedeni de tarımsal ve endüstriyel aktiviteler" dedi. OKSİJEN SEVİYESİ AZALIYOR, EKOSİSTEM DEĞİŞİYOR Denizlerdeki kirlilik, yalnızca suyun rengini değil, ekosistemi de değiştiriyor. Prof. Dr. Salihoğlu, "Kirliliğin boyutları oksijen seviyelerini düşürecek kadar arttı. Deniz üstünde köpüklenmeler görülmeye başlandı. Bu, sağlıksız bir denizin işaretidir. Eğer kirliliğe neden olan bu girdileri hızla azaltmazsak, denizlerdeki canlı türlerinin varlığı tehlikeye girecek" dedi. Bu durumun denizlerdeki bitkisel üretimden en üst seviyedeki canlılara kadar tüm ekosistemi etkilediğini ifade eden Salihoğlu, "Kirlilik, deniz canlılarının beslenmesini engelliyor ve oksijen seviyelerini düşürüyor. Bu da ekosistemi değiştiriyor ve direnç seviyesini azaltıyor" diye konuştu. KİRLİLİK VE İKLİM BASKISI BİRLEŞİRSE FELAKET KAÇINILMAZ Salihoğlu, kirliliğin iklim baskısı ile birleştiğinde daha büyük bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. "Kontrolsüz avcılık, biyoçeşitliliği ve ekosistem direncini zaten düşürüyor. Bunun üzerine kirlilik ve iklim baskısı eklenince, sağlıksız bir ekosistemle karşı karşıya kalıyoruz. Bu durum, aynı zamanda insan sağlığını da tehdit ediyor. Özellikle şehir deşarjları, insan sağlığını doğrudan etkileyebilecek bakterileri ve mikropları içeriyor" açıklamasında bulundu. İleri arıtma sistemlerinin önemine dikkat çeken Salihoğlu, şehir deşarjlarının denize boşaltılmadan önce etkili bir şekilde arıtılması gerektiğini ifade etti. "Bu konuda hem mevcut sistemlerin iyileştirilmesi hem de kapasite yetersizliği olan bölgelerde yeni arıtma tesislerinin kurulması gerekiyor" dedi. PLASTİK ATIKLAR EN BÜYÜK TEHDİTLERDEN BİRİ Akdeniz’deki kirliliğin önemli bir bölümünü de plastik atıklar oluşturuyor. Prof. Dr. Salihoğlu, "Denize giren plastiğin hiçbiri denizde üretilmiyor. Hepsi karadan geliyor. Gemilerden atıldığı sanılıyor ama asıl kirlilik kaynağı bizim kendi nehirlerimiz" dedi. Ceyhan Nehri'nin taşıdığı atıkların tüm bölgeyi kirlettiğini belirten Salihoğlu, karada biriken plastik atıkların zamanla denize ulaştığını ve bunun ekosistemi ciddi şekilde etkilediğini ifade etti. Plastik atıkların ekosistemdeki yıkıcı etkisine dikkat çeken Salihoğlu, "Artık tek kullanımlık plastiklerden ve doğaya atık bırakma alışkanlığından vazgeçmemiz gerekiyor" dedi. DENİZ EKOSİSTEMİ VE TURİZM TEHLİKEDE Deniz suyundaki kalite kaybının turizme de büyük darbe vuracağını belirten Salihoğlu, "Kimse bulanık, pis bir denizde yüzmek istemez. Oysa Akdeniz’in görünürlük seviyesi yüksek, pırıl pırıl sularıyla bilinir. Bu kaliteyi kaybetmek, turizmde büyük kayıplara neden olur" dedi. Mersin ve İskenderun Körfezlerinde yürütülen projelerin önemine dikkat çeken Salihoğlu, "Hızlı ve etkili müdahalelerle sağlıklı bir deniz ekosistemine tekrar kavuşabileceğimize inanıyoruz. Ama bunun için kararlı bir çevre politikası gerekiyor" dedi.

Yunan Otelcilerinden Turizmin Eşit Dağıtımı Çağrısı Haber

Yunan Otelcilerinden Turizmin Eşit Dağıtımı Çağrısı

Yunanistan’ın turizm sektörü hâlâ birkaç ana bölgeye yoğunlaşmış durumda. Yunan Otelciler Federasyonu Başkanı Yannis Hatzis, "Yunanistan 13 bölgeden oluşmasına rağmen, ülke turizm gelirlerinin yarısından fazlası sadece iki bölgeden sağlanıyor, beş bölge ise yüzde 90'dan fazla pay alıyor" dedi. Bu dengesizlik, otelcileri daha az gelişmiş bölgeler için stratejik girişimler önermeye teşvik etti. Otelciler, bu bölgelerin ülkenin ekonomik direncini güçlendirme potansiyeline sahip olduğunu savunuyorlar. SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME İÇİN YEREL KATILIM GEREKİYOR Federasyonun 4. bölgesel konferansında konuşan Hatzis, gelişen bölgelerde turizmin desteklenmesinde yerel liderliğin önemine dikkat çekti. "Bu beş bölgeden gurur duyuyoruz, ancak diğer sekiz bölge de turizmi ekonomik stratejilerine dahil edebilir" dedi. Hatzis, bölgesel yönetimler, otelciler ve girişimciler arasında iş birliğine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. "İyi tanınan destinasyonlar, ünlerini korumaya odaklanmalı, az gelişmiş bölgeler ise yatırım, planlama ve kaynaklarla sürdürülebilir büyümeye yönlendirilmelidir" yorumunda bulundu. KÜÇÜK BÖLGELER TURİZMDE ZORLUK YAŞIYOR Birçok yerel otelcilik derneği, küçük bölgelerde turizm geliştirme projelerini uzun zamandır savunuyor. Ancak Hatzis, içe kapanık politikalara sahip hükümetlerin ilerlemeyi engellediğini belirtti. Gelişmekte olan destinasyonlarda, otelcilerin finansman açıkları ve sınırlı altyapı gibi sorunlar nedeniyle yardıma ihtiyaçları bulunuyor. Hatzis, turizmin Yunanistan'ın küresel rekabetteki tek doğal avantajı olduğunu ifade etti. "Yunanistan'daki turizm, sadece otelcilerin değil, tüm vatandaşların ortak malıdır" diyerek, tüm bölgelerin bu sektörden faydalanmasının önemine dikkat çekti. İKLİM DİRENCİ ÜCRETLERİ VE BÖLGESEL TURİZM Hatzis, yakın zamanda yükseltilen iklim direnci ücreti hakkında da konuşarak, otelcilerin afet yardımlarına halihazırda katılım gösterdiğini vurguladı. Ayrıca, misafir sektörü payının 800 milyon euroluk hedefin yüzde 5'ini geçmemesi gerektiğini önerdi. "Yunan otelcileri zaten iklim adaptasyonu için büyük sermaye harcamaları yapıyor" dedi. Federasyonun Uluslararası İlişkiler Temsilcisi Iordanis Mihailidis de Hatzis’in değerlendirmelerine katıldı. Thessaly gibi dağlık bölgelere daha fazla odaklanılması gerektiğini belirterek, Yunanistan’ın popüler destinasyonlarının dışındaki farklı turizm profillerinin sergilenmesinin önemini vurguladı.

Gladyatör II ile Ekran Turizminin Yeni Yıldızı Malta Oldu Haber

Gladyatör II ile Ekran Turizminin Yeni Yıldızı Malta Oldu

Ridley Scott’un "Gladyatör II" filmi, Malta’yı "set-jetting" adıyla da bilinen ekran turizminin gözde destinasyonu haline getirdi. Paul Mescal ve Denzel Washington’ın başrollerini paylaştığı film, adanın tarihi dokusunu öne çıkarıyor. Filmin çekimleri için tercih edilen Malta, antik Roma atmosferini zahmetsizce yansıtarak film tutkunlarını cezbediyor. Orta Akdeniz'deki bu ada, film ve dizi yapımları için uzun süredir cazibe merkezi. "Gladyatör II", tarihi Ricasoli Kalesi’ni gerçek boyutlu bir Roma Kolezyumu’na dönüştürerek bu ilginin zirvesini temsil ediyor. Tarihi mekanlar, film sahneleriyle yeniden hayat bulurken turistler için eşsiz bir keşif deneyimi sunuyor. EKRAN TURİZMİ KÜRESEL BİR TREND HALİNE GELDİ Son yıllarda ekran turizmi, seyahat endüstrisinde hızlı bir yükseliş trendine dönüştü. Ekran Turizmi Uzmanı Seren Welch'e göre Netflix gibi platformlar, izleyicilerin ekranlarda gördükleri manzaraları keşfetme arzusunu körüklüyor. Expedia'nın 2023 Trendleri Araştırması sonuçları ise, dizilerden etkilenerek yapılan seyahatlerin, 2023'te platform rezervasyonlarının %40'ını oluşturduğunu gösteriyor. Bu trendin en dikkat çekici örneklerinden biri, Malta’nın kültürel ve tarihi mekanlarına olan ilginin artması. Ricasoli Kalesi, Valletta’nın Büyük Limanı ve Mdina gibi mekanlar, rehberli turlar ile sinematik geçmişlerini ziyaretçilere sunuyor. SİNEMANIN MALTA TURİZMİNE EKONOMİK KATKISI Ridley Scott’un yeni filmi, Malta'nın turizmini canlandırarak adaya önemli bir ekonomik katkı sağlama potansiyeline sahip. Benzer örneklerde, İngiltere'deki "Bridgerton" dizisi ekonomiye 275 milyon sterlin kazandırmış, Kuzey İrlanda’daki "Game of Thrones" ise yerel turizmde büyük bir dönüşüm yaratmıştı. Seren Welch, strateji eksikliği durumunda, "Topluluklar, çok az veya hiç hizmet desteği olmadan çok sayıda ziyaretçiyle başa çıkmaya çalışırken kentleri aşırı kalabalık hissedebilirler" uyarısında bulunuyor. İngiltere'de "Ayı Paddington" ve "Harry Potter" filmlerinin çekildiği mekanların yaşadığı baskıyı bu duruma örnek olarak gösteriyor. "Gladyatör II" sayesinde Malta, hem yerel hem uluslararası turizmde büyük bir sıçrama bekliyor. Visit Malta yetkilisi Tolene Van Der Merwe, filmin adanın küresel profilini yükselteceğini ve uzun vadeli turizm büyümesini destekleyeceğini aktardı. SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM HEDEFLENİYOR Malta, artan ziyaretçi sayısını sürdürülebilir şekilde yönetmek için adımlar atıyor. Aşırı turizmin önlenmesi için giriş süreleri ve alternatif rotalar gibi stratejiler değerlendiriliyor. Ayrıca, yerel halkın da fayda sağlayacağı bir turizm anlayışı benimseniyor. Ridley Scott, Malta’yı yalnızca bir film seti değil, aynı zamanda bir yaşam alanı olarak da överek, "Malta’nın canlılığı ve atmosferi her zaman etkileyici" diyor. Malta, "Gladyatör II" ile hem sinema hem de turizm dünyasında kalıcı bir iz bırakmaya hazırlanıyor.

Türkiye'nin Tarihe Kapı Açan Kültür Rotaları Haber

Türkiye'nin Tarihe Kapı Açan Kültür Rotaları

Türkiye’nin dört bir yanına yayılan kültür rotaları, ziyaretçilere benzersiz bir tarih ve kültür yolculuğu sunuyor. Her köşesi farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu rotalar, açık hava müzesi gibi geçmişle günümüzü birleştiriyor. FRİG YOLU Frig Yolu, antik dönemde Friglerin hüküm sürdüğü, günümüzde ise Ankara, Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya arasında uzanan bir bölgeyi kapsıyor. Bu rota, Frig eserlerini görmek isteyenler için oluşturulmuş ve uluslararası standartlarda işaretlenmiş yürüyüş ve bisiklet yollarından oluşuyor. Toplam uzunluğu yaklaşık 506 kilometre olan Frig Yolu, Gordion (Polatlı, Ankara), Seydiler (Afyonkarahisar) ve Yenice Çiftliği (Ahmetoluğu Köyü, Kütahya) olmak üzere üç farklı noktadan başlayarak Frig vadilerine ilerliyor ve Friglerin merkezi kabul edilen Yazılıkaya’da birleşiyor. Ana parkurların yanı sıra, rotada bağlantı yolları ve alternatif güzergahlar da yer alıyor. TARİHİ YARIMADA İstanbul’un tarihi zenginlikleri ve kültürel mirasıyla öne çıkan en önemli turistik destinasyonlarından biri olan Tarihi Yarımada, şehrin kalbinde yer alıyor. Bizans, Roma ve Osmanlı İmparatorluklarına ev sahipliği yapan bu bölge, Ayasofya, Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Camisi gibi ikonik yapılarıyla geçmişin izlerini günümüze taşıyor. Tarihi Yarımada, ziyaretçilere bu büyük imparatorlukların merkezlerinde yaşamın nasıl olduğunu hissettirirken, geleneksel çarşıları, dar sokakları ve otantik atmosferiyle de unutulmaz bir deneyim sunuyor. MEZOPOTAMYA KÜLTÜR ROTALARI Mardin, tarihi zenginlikleriyle olduğu kadar kendine has atmosferi ve konukseverliğiyle de unutulmaz bir kültür deneyimi sunuyor. Mezopotamya kültür rotaları üzerinde yer alan Mardin, adeta büyüleyici bir açık hava müzesi gibi. Bölge, Mezopotamya’nın zengin tarihini ve benzersiz kültürel mirasını barındırıyor. Şehrin tarihi taş yapıları, dar sokakları ve dokusu, geçmiş uygarlıkların izlerini taşıyarak ziyaretçileri zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Mardin çevresindeki antik yerleşimler, kaleler ve manastırlar, bölgenin dini ve kültürel geçmişine ışık tutmak isteyenler için çeşitli keşif fırsatları sunuyor. EFELER YOLU İzmir’in Bornova ilçesinden başlayan Efeler Yolu, Nif Dağı ve Bozdağ sıradağlarını aşıp Kiraz’ın yaylalarından geçerek Aydın’ın sıradağlarına uzanıyor ve Efes Selçuk’ta Meryem Ana’da son buluyor. 500 kilometrelik bu rota, 28 etap boyunca efe ve zeybek kültürünü yansıtan köyleri, yaylaları ve doğal patikaları birbirine bağlıyor. İzmir, Manisa ve Aydın illerindeki Bornova, Kemalpaşa, Bayındır, Turgutlu, Ödemiş, Alaşehir, Nazilli gibi birçok ilçeyle etkileşim halinde olan yol, efe kültürünün derin izlerini günümüze taşıyor. 2023 yılında Green Destinations'ın "Top 100 Stories" listesinde yer alarak uluslararası alanda da dikkat çeken Efeler Yolu, doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleriyle benzersiz bir deneyim sunuyor. KAPADOKYA Kapadokya, büyüleyici doğal güzelliklerinin yanı sıra, kayalara oyulmuş tarihi yeraltı şehirleriyle de dikkat çekiyor. Derinkuyu ve Kaymaklı gibi yeraltı şehirleri, bölge sakinleri tarafından savunma amaçlı inşa edilmiş ve uzun yıllar boyunca kullanılmış alanlar. Bu şehirler, ziyaretçilere antik dönemlerin gizemli atmosferinde bir yolculuk yapma imkanı sunuyor. Türkiye’nin kültür rotaları arasında önemli bir yere sahip olan Kapadokya, hem tarihi hem de doğal zenginlikleriyle benzersiz bir keşif deneyimi sunuyor. Bölgenin simgesi olan peribacaları ise mistik bir atmosfer yaratarak ziyaretçileri görsel bir şölenle karşılıyor. Her yıl binlerce kişinin akın ettiği Kapadokya, unutulmaz anılarla dolu bir destinasyon olarak öne çıkıyor. LİKYA YOLU Likya Yolu, Olympos, Phaselis ve Myra gibi antik şehirlerin kalıntılarını barındıran tarihi bir güzergah sunuyor. Bu eşsiz rota, ziyaretçilerini antik kalıntılar, tarihi kentler ve büyüleyici doğal güzelliklerle çevrili bir maceraya davet ediyor. Likya medeniyetinin izlerini günümüze taşıyan antik kentler, tarih ve kültür meraklılarına geçmişin izlerini keşfetme olanağı sağlıyor. Yürüyüş yolu boyunca, nefes kesen kanyonlar, zeytinlikler ve Akdeniz’in masmavi kıyıları eşlik ederek unutulmaz bir deneyim sunuyor. HİTİT YOLU Çorum’un zengin tarihi ve kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için Hitit Yolu, antik Hitit İmparatorluğu’nun izlerini takip eden benzersiz bir rota sunuyor. Bu yol, Çorum’daki önemli arkeolojik alanları birleştirerek Anadolu’nun derin tarihine ışık tutuyor. Alacahöyük ve Hattuşaş gibi antik şehirler, Hitit medeniyetinin zirvesini temsil ederken, ziyaretçilere geçmişin ihtişamını yakından görme fırsatı sağlıyor. Hitit İmparatorluğu’nun başkenti olan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Hattuşaş, yolculuğun en dikkat çekici duraklarından biri olarak öne çıkıyor.

Çakır: Haber

Çakır: "Mersin İçin Katma Değerli Turizm Hedeflenmeli"

MERSİN (İHA) - Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Hakan Sefa Çakır, Mersin’in turizmde henüz istenen noktaya ulaşamamasını doğru planlama için bir fırsat olarak değerlendirdi. Mersin Ekonomi Zirvesi kapsamındaki Turizm Arama Konferansı'nda konuşan Çakır, turizmde önceliklerin belirlenmesi gerektiğini ve kitle turizmi yerine katma değeri yüksek çeşitlere odaklanılması gerektiğini ifade etti. Ticaret Bakanlığı ve Mersin Valiliği koordinasyonunda, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Mersin Ekonomi Platformu (MEP) organizasyonunda, Mersin Ticaret Borsası, Mersin Deniz Ticaret Odası, Akdeniz İhracatçı Birlikleri ve Çukurova Kalkınma Ajansı'nın destekleriyle organize edilen Mersin Ekonomi Zirvesi’nin üçüncü gününde düzenlenen konferansa, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, Meclis Başkanı Hamit İzol ve Komite Üyelerinin yanı sıra Mersin Vali Yardımcısı İrfan Demiröz, MEP Başkanı Servet Özkaya, Mersin Ticaret İl Müdürü Ferhat Sümer, turizm sektör temsilcileri ve akademisyenler katılım sağladı. Toplantıda Mersin’in turizm altyapısı, tanıtım eksiklikleri, Uluslararası Çukurova Bölgesel Havalimanı'nın etkin kullanımı ve teşvikler değerlendirildi. Turizm Bakanlığı Tanıtım Genel Müdürlüğü ve Türkiye Tanıtım ve Geliştirme Ajansı yetkililerinin de katıldığı toplantı, Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kemal Birdir moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Önceki toplantılarda belirlenen sorunlara öncelik sıralaması yapılırken, yeni talepler de alındı. ÇAKIR: "GELİR SEVİYESİ YÜKSEK TURİSTİ KENTİMİZE ÇEKMELİYİZ" MTSO Başkanı Çakır, Mersin’in turizm potansiyelini değerlendirmek için bölgeye özel projelere ihtiyaç olduğunu belirtti. Barselona ve Antalya örneklerine değinen Çakır, "Adı geçen iki kentin de ekonomisinin temelinde turizm var. Ancak ikisi de kitle turizminin getirdiği zorlukları yaşıyor. Mersin bu sektörde henüz oldukça bakir. Doğru planlamayla bunu bir fırsata çevirebiliriz. Gelir seviyesi yüksek turisti kentimize çekecek projelere yoğunlaşabiliriz. Bu noktada ASCAME aracılığıyla Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerle ortak çalışmalar yürütebiliriz" dedi. Çakır, ayrıca Akdeniz'de deniz temizliği ve Akdeniz Olimpiyat Oyunları için yapılan spor tesislerinin turizme entegre edilmesi konularına de dikkat çekti. İZOL: "YATIRIM VE TANITIM ŞART" MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol, Mersin’in turizmde eski günlerini yakalaması için yatırımların artırılması gerektiğini söyledi. İzol, bölgedeki karışıklıkların turizmi olumsuz etkilediğini belirterek, "En büyük beklentimiz birçok yerin turizm alanı ilan edilerek turizm bölgesine çevrilmesi. Kente turist çekebilmek için belli bir yatak kapasitesine ulaşılması şart. Bunun için yatırım teşvikleri ve tanıtım destekleri önemli" dedi. VALİ YARDIMCISI DEMİRÖZ: "SOMUT ÇÖZÜMLER SUNACAĞIZ" Mersin Vali Yardımcısı İrfan Demiröz, toplantının ardından kısa, orta ve uzun vadeli çözümler içeren bir zirve düzenleneceğini ifade etti. Demiröz, Mersin’in kültürel bir destinasyon olma potansiyelini de vurguladı. Toplantının ardından, Mersin Ekonomi Platformu (MEP) Başkanı Servet Özkaya, sürecin detayları hakkında katılımcıları bilgilendirirken, bölgenin turizmde hak ettiği değeri kazanması için ortak çalışmaların altını çizdi.

Gazipaşalılar, Selinus Sahili'nde İnşaat Planlarına Tepkili Haber

Gazipaşalılar, Selinus Sahili'nde İnşaat Planlarına Tepkili

Gazipaşa Hepimizin Platformu üyeleri, Selinus Sahili'ndeki hazine arazisinin otel ve villa projelerine açılmasına karşı çıktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, 301 dönümlük bu araziyi 49 yıllığına tahsis etmek istemesi büyük tepkiyle karşılandı. Bölgenin, deniz kaplumbağalarının ve Akdeniz foklarının yaşam alanı olduğu, aynı zamanda 2. Derece doğal sit alanı statüsüne sahip olduğu vurgulandı. Gazipaşalılar, arazinin inşaat oranının iki katına çıkarılmasına ve kıyıya dev oteller yapılmasına karşı çıkarken, projenin kamuya büyük zarar vereceğini belirtti. 2. DERECE SİT ALANINA BETONDAN YAPILAR Selinus Sahili'nin yapılaşmaya açılması endişeleri artırıyor. Hazineye ait olan ve halkın kullanımına açık olan bu bölgenin deniz kaplumbağaları ve Akdeniz foklarına ev sahipliği yaptığı belirtilirken, yapılaşmanın halkın bu doğal alanı kullanma hakkını kısıtlayacağı ifade edildi. Gazipaşa Hepimizin Platformu, bu planın durdurulması için çağrıda bulundu. Ayrıca, yer tahsisinin öncesinde yüzde 40 olan inşaat oranının, sonrasında yüzde 80'e çıkarılmak istendiği ve bunun da büyük bir rant sağlamayı amaçladığı iddia edildi. Platform üyeleri, inşaat oranının ihale öncesinde yüzde 40, sonrasında ise yüzde 80'e çıkarılmasının haksız bir kazanç yaratmak için yapıldığını savundu. Arazinin kamuya ait olduğunun altını çizerek, halkın yararına kullanılmasının gerektiği vurgulandı. Ayrıca, kamu arazilerinin, yeşil alanlar, sosyal tesisler ve okul gibi kamu hizmetleri için kullanılması gerektiği belirtildi. PROJEDE ÇELİŞKİLER BULUNUYOR Gazipaşa Hepimizin Platformu, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, kendi turizm stratejileriyle çelişen bir adım attığını belirtti. Bakanlığın, Ege ve Akdeniz kıyılarında kitlesel otellerin aşırı yığılmasına karşı çıktığı, ancak bu tür projelere onay verdiği ifade edildi. Ayrıca, kamuya ait arazilerin özel mülkiyetlere dönüştürülmesi ve deniz kıyısındaki alanların özel otellere tahsis edilmesi, platform üyeleri tarafından eleştirildi. YOLLAR KAPATILDI, ADALAR BÜYÜTÜLDÜ Kıyı imar planındaki değişiklikler de dikkat çekti. Halkın denize ulaşmasını sağlayan yolların kaldırıldığı, adaların ise büyütüldüğü belirtildi. Bu değişikliklerin, yatırımcıların lehine yapıldığı, ancak halkın bu planlardan habersiz olduğu vurgulandı. Gazipaşa Hepimizin Platformu, bu planlamaların halkın yararına elden geçirilmesi gerektiğini savundu. KÜLTÜREL TURİZM TALEBİ Gazipaşa halkı, doğa, yeşil alan, tarım ve kültür odaklı bir turizm modelinin benimsenmesini istediklerini belirtti. Yatırımcılara karşı olmadıklarını, ancak bu yatırımların halkın haklarına zarar vermemesi gerektiğini ifade ettiler. Topluluk ayrıca, Gazipaşa'nın, diğer Akdeniz kıyılarındaki yanlış yapılaşmadan ders alabileceğini ve henüz yapılaşmanın başlamamış olmasının bir fırsat olduğunu vurguladı.

Kasım Tatili Yurt İçi Turizm Pazarına Can Verdi Haber

Kasım Tatili Yurt İçi Turizm Pazarına Can Verdi

Kasım ayında okulların ara tatili, turizm sektörüne büyük katkı sağladı. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu, ara tatilin iç pazarda ciddi bir dinamizm yarattığını açıkladı. Kavaloğlu, "Kapanması gereken otellerin bir kısmı kapanmasını öteledi, turizmde olumlu etki yarattı" dedi. Eylül ve ekim ayını güçlü geçiren turizm sektörü, kasım ayında da ara tatilin etkisiyle hareketli bir dönem yaşadı. Kavaloğlu, ara tatil sayesinde hem otellerin sezonu uzattığını hem de turizme olumlu bir hava katıldığını ifade etti. "Yurt içi pazarın bu şekilde canlanması bizi çok mutlu ediyor ve geleceğe olumlu bakmamızı sağlıyor" diye ekledi. KAYAK ÖNCESİ GÜNEŞ TATİLİ YOĞUN İLGİ GÖRDÜ Ara tatilde ailelerin deniz, kum, güneş tatilini tercih ettiğini belirten Kavaloğlu, otellerin bu döneme özel düzenlemeler yaptığını vurguladı. Kavaloğlu, "Toplantı salonlarını öğrenciler için küçük çalışma odalarına dönüştürmüştük. Kamp yapan okullar oldu. Aileleriyle gelen çocuklarımız vardı. Tatilde çocukların hem ders çalışma hem dinlenip, eğlenip tatil yapma şansları oldu. Okullar kamp için, aileler de tatil için otelleri tercih etti. Okul aile birlikleriyle görüşerek, onların talepleri kapsamında otellerimizi düzenledik, bu potansiyel yarattı. Çocuklar hem tatil yaptı hem de motive oldu" dedi.

Deniz Canlıları Müzesi, Öğrencilere Deniz Dünyasını Keşfetme Fırsatı Sunuyor Haber

Deniz Canlıları Müzesi, Öğrencilere Deniz Dünyasını Keşfetme Fırsatı Sunuyor

MERSİN (İHA) - Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi bünyesinde faaliyet gösteren Deniz Canlıları Müzesi, çocuklar ve öğrenciler için deniz yaşamını yakından tanıma imkânı sunuyor. Yüzlerce deniz canlısının sergilendiği müze, öğrencilere kitaplarda veya belgesellerde gördükleri türlerle yüz yüze gelme fırsatı tanıyarak eğitim ve farkındalık amaçlı bir platform oluşturuyor. Bu özel müzede, hem popüler deniz canlıları hem de nadir bulunan türler ziyaretçilere sunuluyor. Yenişehir Kampüsünde yer alan müze, Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi akademisyenlerinin çabalarıyla oluşturulmuş. Denizden çıkarılan ve artık hayatta olmayan canlılar, özel işlem süreçleriyle muhafaza edilip sergileniyor. Müze içerisinde, balıklar, kabuklular, fosiller ve deniz memelilerinin yanı sıra özel sıvılar içinde korunan canlılar da yer alıyor. Yunus, köpekbalığı gibi büyük deniz canlılarının iskeletleri ve çeşitli deniz kabukları ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Ayrıca, bahar aylarında açılması planlanan dış sergi alanında da Fin balinası gibi nadir bulunan deniz memelilerinin iskeletlerinin sergilenmesi için çalışmalar devam ediyor. ÖĞRENCİ ZİYARETLERİ DEVAM EDİYOR Son olarak Barbaros İlköğretim Okulu’ndan 40 kişilik bir öğrenci grubu, öğretmenleri eşliğinde müzeyi ziyaret etti. Etkinlikte, öğrenciler müze koordinatörü Prof. Dr. Deniz Ayas’tan deniz canlılarının işlenme ve sergilenme süreçlerine dair bilgiler aldı. Öğrenciler, deniz ekosistemi hakkında merak ettikleri soruları sorarak, deniz canlılarının biyolojisi ve yaşam alanları hakkında farkındalık kazandı. Ayrıca Su Ürünleri Fakültesi Kapalı Devre Araştırma ve Uygulama Birimi'ni gezerek, balık yetiştiriciliği üzerine de bilgi edindiler. "BİNE YAKIN ÖRNEK MÜZEMİZDE MUHAFAZA EDİLİYOR" Prof. Dr. Deniz Ayas, müzenin çocuklar ve gençler için bir eğitim merkezi işlevi gördüğünü ve doğa tarihi açısından önemli bir rol oynadığını belirtti. Mersin Körfezi ve Doğu Akdeniz’de yaşayan pek çok balık türünün yanı sıra ahtapot, kalamar, midye gibi omurgasız deniz canlılarının örneklerinin sergilendiğini aktaran Ayas, bine yakın deniz canlısının müzede muhafaza edildiğini ifade etti. Ayas, müzeyi ziyaret eden çocukların deniz ekosistemine duyarlılık geliştirmesi açısından müzenin önemini vurgulayarak, "Müzemizde 62. sınıfı da ağırladık. Öğrencilerin ilgisi çok yoğun oluyor. Çünkü çocuklar kitaplarda, belgesellerde gördükleri canlıları burada görüyorlar. Bunlar için heyecan verici bir durum bu. Denizdeki yaşamla ilgili çok fazla sorular geliyor. Bu hayvanların denizde karşılaştığı tehditlerle ilgili, denizlerin korunmasına yönelik neler yapılabileceğiyle ilgili, o canlıların biyolojisiyle ilgili çok fazla soru geliyor" dedi. FİN BALİNASI MERSİN'DE SERGİLENECEK Prof. Dr. Ayas ayrıca, dış sergi alanında sergilenmesi planlanan Fin balinası ve diğer deniz memelilerinin Mersin’de yaşayanlar için de ilginç bir bilgi kaynağı olacağını ifade etti. Baharda başlaması öngörülen çalışmalarla, gömülü olan iskeletler çıkarılıp birleştirilecek ve ziyarete açılacak. Ayas, nesli tükenme tehlikesi altında olan Fin balinasının Mersin'de sergilenmesinin yerel halk için de büyük bir anlam taşıdığını sözlerine ekledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.