Hava Durumu

#Almanya

TOURISMJOURNAL - Almanya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Almanya haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye’nin Sağlık Turizminde Yeni Trendi: “Obezite Cerrahisi” Haber

Türkiye’nin Sağlık Turizminde Yeni Trendi: “Obezite Cerrahisi”

Sağlık turizmi potansiyeli her yıl artan Türkiye, obezite cerrahisinde birçok ülkeden talep görüyor. Dominik Cumhuriyeti, Brezilya, İtalya gibi yaklaşık 20 ülkeden talep gören Trabzon'da hastalar başarılı yöntemlerle obeziteden kurtarılarak ülkelerine geri dönüyor. Dünya genelinde yaygın olarak görülen obezite, her geçen gün daha da artan bir halk sağlığı problemi haline geldi. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) açıkladığı verilere göre Avrupa'da obezitede ilk sırada yer alan Türkiye, mücadele yöntemlerinde de en çok tercih edilen ülkeler arasında yer alıyor. Tüp mide ameliyatı, mide balon ve mide botoks gibi uygulamalar ile hastalar obeziteden kısa sürede kurtarılıyor. Sağlık turizminde her geçen yıl ivme kazanan Trabzon, obezite ile mücadelede de adından söz ettiriyor. Kentte Dominik Cumhuriyeti, Brezilya, İtalya gibi yaklaşık 20 ülkeden gelen hastalar yapılan başarılı yöntemler ile tekrar sağlığına kavuşarak ülkelerine geri dönüyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Serkan Tayar, obezitenin yandaş hastalıklar ile birlikte yaşamı tehdit eden süreçlere yol açtığını söyledi. Tayar, "Maalesef ki Avrupa'da şuanda obezitede Türkiye birinci sırada. Dünyada da ilk 10 içerisindeyiz. O yüzden çağımızın sorunu daha da önemlisi ülkemizin sorunu. Obezite yandaş hastalıklar birlikte yaşamı tehdit eden süreçlere yol açabiliyor. O yüzden obezite ile mücadele farkındalığı oluşturmak çok önemli" dedi. Yapılan yöntemlerin ardından hastanın bir yıl içerisinde ideal kilosuna kavuştuğunu kaydeden Tayar, "Obezite ile mücadelede elimizde çok güçlü argümanlarımız var. Bunlardan en önemlisi tüp mide ameliyatı. Vücut kitle endeski uygun hastalarda 4 tane küçük delikten yaptığımız yaklaşık yarım saat süren ve hastanın bir yıl içerisinde ideal kilosuna kavuştuğu bir ameliyat. Onun dışında mide balon uygulaması, mide botoks uygulaması ve Tip 2 diyabeti olan kontrolsüz şeker hastalarında gastrik by-pass gibi obezite ve yandaş hastalıklardan kurtulacak argümanlarımız elimizde var" şeklinde konuştu. "Yaklaşık 20 ülkeden gelen hastalarımızla obezite ile mücadeleye devam ediyoruz" Birçok ülkeden obezite hastalarının Trabzon'a gelerek sağlığına kavuştuğunu söyleyen Tayar, "Ülkemiz sağlık turizm açısından çok cazip bir yer. Hekimlerimiz çok iyi. Yurtdışından çok talep ve rağbet görüyoruz. Yaklaşık 20 ülkeden gelen hastalarımızla obezite ile mücadeleye devam ediyoruz. Yurtdışından çok sık gelen hasta portföyümüz var. Dominik Cumhuriyeti, Brezilya'dan gelen hastalarımız oluyor. Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa, Avusturya gibi ülkeler çok rutin hasta popülasyonumuzun olduğu yerler. Gürcistan'dan çok hastamız var. Rusya, Azerbaycan, Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden gelen hastalarımızda oluyor. Yurtiçi hastalarımızı saymıyorum bile. Trabzon'a çeşitli illerden gelen hastalarımız oluyor" diye konuştu. "Hastaların değişimlerini gördüğümüzde inanılmaz mutlu oluyoruz" Obezitenin genç yaşlarda geri dönüşü olmayan bazı hastalıklara yol açabileceğini belirten Tayar, "Bizim mesleki motivasyonumuzu sağlayan şey hastaların olumlu geri dönüşleri. Biz hastaları ameliyat edip bırakmıyoruz. Sonraki takipleri de çok önemli. Hastaların değişimlerini gördüğümüzde inanılmaz mutlu oluyoruz. Obezite estetik bir ameliyat değil. Özellikle genç popülasyonda estetik kaygısı ile yapılması gibi planlanıyor. Obezite gerçekten genç yaşlarda geri dönüşü olmayan bazı hastalıklara yol açıyor. Kalp, tansiyon, şeker, boyun fıtığı gibi ciddi sıkıntılara yol açabiliyor. Kilo verdikçe yaşam kalitesinin artması onu hem sistemik hastalıklardan koruyor hem de psikolojik olarak etrafındaki insanlarla sosyo-kültürel daha rahat iletişim kurmasını sağlıyor" ifadelerini kullandı.

Turizmde bu yıl için hedef açıklandı: 65 milyar dolar gelir Haber

Turizmde bu yıl için hedef açıklandı: 65 milyar dolar gelir

Türkiye, son yıllarda turizmde gerçekleştirdiği atılımlar, elde ettiği gelir ve turist sayısıyla dünyanın önde gelen ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Ekonomiye önemli katkılar sağlayan turizmde yeni rotalar tanıtmayı hedefleyen turizm acenteleri ise bu yıl da gelirlerin, hedeflenen rakamlara ulaşacağını öngörüyor. TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Bağlıkaya, Türkiye'nin turizmde dünyada ilk sıralar içinde yer aldığını ve bu başarının sürdürülebilir kılınması için sektör olarak üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye hazır olduklarını belirtti. Türkiye'de Ramazan Bayramı dolayısıyla sezonun erken açılacağını kaydeden Bağlıkaya, "Ramazan Bayramı ile sezon bu sene biraz daha erken başlayacak gibi gözüküyor. Okullarda ikinci dönem ara tatili de bu dönemde başlayacak. Dolayısıyla güzel bir tatil fırsatı çıkacak. İç turizmde hareketlilik olacak. Yurt dışı işleri, zaten nisan ayıyla başlayacak. Yani, şu anda beklentimizin düşük olduğu bir pazar yok. Her yerde olağan artışlarımız devam edecek." dedi. Dünya genelinde turist sayısı ve turizm gelirlerindeki yükselişin Türkiye'de de benzer bir şekilde gerçekleştiğini aktaran Bağlıkaya, Türkiye'nin güvenli bir turizm destinasyonu imajını korumak için çaba harcadıklarını ifade etti. "2025'te de rekorlar kırmaya devam edeceğiz" Turizmde Türkiye'nin ana pazarlarının Almanya, Rusya ve İngiltere olduğunu kaydeden Bağlıkaya, bu pazarlardaki güçlü ilişkileri korumak ve geliştirmek için yoğun çaba sarf ettiklerini belirtti. Orta Avrupa ülkelerinin özellikle kültür ve tarih turizmi açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu ve bu bölgelerden ciddi turist akışı beklediklerini dile getiren Bağlıkaya, "Türkiye, başka hangi sektörde dünyada dördüncü? Turizm, ülkemizin döviz girdisi, istihdam ve tanıtımı açısından vazgeçilmez bir sektör. 2025'te de rekorlar kırmaya devam edeceğiz. Bu başarı, sektördeki tüm paydaşlarımızın özverili çalışmaları sayesinde gerçekleşecek." diye konuştu. Bu yıl için turizm gelir hedeflerinden bahseden Bağlıkaya, "Bakanlığımızın beklentileri doğrultusunda, geçen yılın geliriyle bu yılın geliri arasına yüzde 10'luk bir artış hedefi koyduk. Geçen yılı 60 milyar dolarla kapatmıştık, bu yıl hedefimiz 65 milyar dolara ulaşmak. Bu konuda sürpriz beklemiyorum, hedefe ulaşmak için tüm gücümüzle çalışacağız." ifadelerini kullandı. Turizmde değişen eğilimlere ve turistlerin beklentilerine dikkati çeken Bağlıkaya, şöyle devam etti: "Artık turistler deniz, kum, güneş üçlüsüyle yetinmiyor. Gastronomi, kültür, inanç ve sağlık turizmi gibi farklı alanlarda da deneyimler yaşamak istiyorlar. Biz de TÜRSAB olarak, bu trendleri yakından takip ediyor ve Türkiye'nin turizm çeşitliliğini artırmak için çalışıyoruz." Türkiye'nin turizm potansiyelini artırmak için yeni destinasyonlar keşfetmenin ve mevcut destinasyonları daha iyi tanıtmanın önemine değinen Bağlıkaya, TÜRSAB olarak bu konuda önemli çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi. Özellikle Anadolu'nun gizli kalmış köşelerini turizme kazandırmayı hedeflediklerine işaret eden Bağlıkaya, turizmi 12 aya ve 81 ile yaymak amacıyla gerçekleştirdikleri "Turizm Yüzyılı Projesi"nin tüm hızıyla devam ettiğini, tanıtılacak ürün ve bölgeleri seçme konusunda üniversite ve yerel yönetimlerle işbirliği içinde çalıştıklarını söyledi. TÜRSAB'ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) gerçekleştireceği yeni projeden bahseden Firuz Bağlıkaya, "Ada Kıbrıs projesi gibi yeni projelerle turizmde çeşitliliği artırmayı hedefliyoruz. Çok belli ürünlerle anılan KKTC, aslında çok güzel bir aile tatil destinasyonu. KKTC'nin tanıtımı için 250 seyahat acentesiyle bir program gerçekleştireceğiz." şeklinde konuştu. "Her ürünle rekabet edebiliriz" Bağlıkaya, son yıllardaki çalışmalarla Türkiye'nin gastronomi potansiyelini gerçekleştirmede önemli adımlar atıldığına değinerek, "Mardin'de, Gaziantep'te çok iyi lezzet durakları var. Artık turistler ve gezginler, tek amaç için seyahat etmiyor. Yani muhakkak yanına bir şey dahil etmek gerekiyor ürünün. Bizde de her ürünle rekabet edebilecek düzeyde ürün zenginliği var." dedi. Turizmde acentelerin başat bir role sahip olduğunun altını çizen Bağlıkaya, şunları kaydetti: "Hastaneler ve hastalar orada duruyor. Sağlık turizmini, seyahat acenteleri yapabilir, başkası yapamaz. Gastronomi turizmi için her yerde güzel restoranlarımız var. Oteller var, müşteri yok, ne işe yarar? Bunları deneyimlemek isteyen insanlar da var ama bunu bir ürün haline getirmezsen, satılabilir bir hal almıyor. Dolayısıyla pazarlanabilir bir ürün haline gelmiyor. Türkiye'ye gelen turistin yüzde 85'i organize turlarla, yani seyahat operatörleriyle gelir. Bir turizm ürünü elde etmek için seyahat acentesi lazım."

Samsun’a Turist Akını: Ocak Ayında 40 Bine Yakın Konaklama Haber

Samsun’a Turist Akını: Ocak Ayında 40 Bine Yakın Konaklama

SAMSUN (İHA) - Türkiye Turizm, Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) verilerine göre, 2025 yılının Ocak ayında Samsun’da turizm hareketliliği dikkat çekti. Şehirde, 38 bin 279 yerli ve bin 516 yabancı olmak üzere toplam 39 bin 795 turist konaklama tesislerinde en az bir gece geçirdi. Karadeniz’in turizmde parlayan yıldızlarından biri haline gelen Samsun, tanıtım ve turizm geliştirme çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. SAMSUN YABANCI TURİSTLERİN DE GÖZDESİ Samsun’da konaklayan yabancı turistlerin uyrukları Gürcistan, Özbekistan, Rusya, Almanya, Çin, Azerbaycan, İngiltere, Irak, İsviçre ve Hollanda olarak sıralandı. TGA’nın dijital iletişim çalışmaları kapsamında 6 ülkede yürütülen dijital banner kampanyalarıyla toplamda 2,7 milyon gösterim sağlandı. Bu kampanyalar sayesinde "goturkiye" web sitesi üzerinden Samsun’un uluslararası tanıtımı yapıldı. SAMSUN’DA 149 TURİZM TESİSİ BULUNUYOR Sürdürülebilir turizm hedefleri doğrultusunda Samsun’daki konaklama tesislerinin sayısı da artıyor. TGA verilerine göre, şehirde toplam 149 tesis bulunuyor. Bunlardan 38’i turizm işletme ve yatırım belgeli, 85’i basit konaklama turizm işletme belgeli, 16’sı ise belediye ruhsatlı. Şehirdeki 139 tesisin belgelendirme süreci tamamlanırken, geri kalan 10 tesisin belgelendirme süreci devam ediyor. İl tanıtım ve geliştirme çalışmalarının hız kesmeden sürdüğü belirtiliyor.

Turizm Sezonu Dört Bayramla Erken Başlıyor Haber

Turizm Sezonu Dört Bayramla Erken Başlıyor

Bu yıl turist ve gelir rekoru kırmayı hedefleyen turizm sektörü, art arda gelen dört önemli bayram sayesinde sezona hızlı bir başlangıç yapıyor. 21 Mart’ta kutlanacak Nevruz, 30 Mart’taki Ramazan Bayramı, nisan boyunca sürecek Paskalya ve mayısta gerçekleşecek Rusların Zafer Bayramı, turizmde hareketliliği artıracak. Özellikle Ramazan Bayramı’nın okulların ara tatiliyle çakışması, iç turizmi canlandıracak önemli bir avantaj olarak görülüyor. YÜKSEK SEZON ERKEN BAŞLADI Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu, Ramazan Bayramı’nda yoğun rezervasyon alacaklarını ve bu tarihin turizm sezonunu erkene çektiğini belirtti. Antalya’da hava sıcaklıklarının 22-25 derece arasında seyrettiğini vurgulayan Kavaloğlu, tatilcilerin ilgisinin yüksek olduğunu ifade etti. Avrupa’dan gelen Paskalya tatilcilerinin de bu yoğunluğu artıracağını ve nisan ayının oldukça hareketli geçeceğini söyledi. DÖRT BAYRAM, DÖRT BÜYÜK PAZAR Turizmci İsmail Çağlar da Nevruz ve Ramazan Bayramı ile sezonun erken açılacağını belirtti. Nevruz’da Orta Asya ve İran’dan gelen turistlerin, Ramazan Bayramı’nda ise iç pazarın canlanacağını dile getirdi. Paskalya döneminde başta Almanya olmak üzere Avrupa’dan yoğun bir talep beklediklerini ekledi. ITB Berlin Fuarı ve genel verilere bakarak, mayıs ayının da Rusların Zafer Bayramı ile sezonun yüksek tempoda devam edeceğini ve geçen yıla kıyasla yüzde 5’lik bir artış öngördüklerini açıkladı. HANGİ BAYRAMDA KİMLER GELİYOR? Nevruz (21 Mart): Türkiye Cumhuriyetleri ve İran’dan yoğun talep bekleniyor. Ramazan Bayramı (30 Mart - 1 Nisan): İç pazarın en hareketli olduğu dönem olacak. Paskalya (Nisan boyunca): Başta Almanya olmak üzere Avrupa’dan turist akını yaşanacak. Rusların Zafer Bayramı (9 Mayıs): Rusya’dan büyük bir ziyaretçi akışı gerçekleşecek. Bu dört bayram sayesinde turizm sektörü, 2025 yaz sezonuna güçlü bir giriş yaparak rekor kırmayı hedefliyor.

Türk Turizmciden Baltık Pazarına Dev Yatırım Haber

Türk Turizmciden Baltık Pazarına Dev Yatırım

Türkiye’nin en büyük tur operatörlerinden biri olan Anex Tour’un sahibi Neşet Koçkar, Baltık turizm pazarına güçlü bir giriş yapmaya hazırlanıyor. Daha önce Almanya ve Rusya’nın en büyük tur operatörlerini bünyesine katan Koçkar, şimdi de Litvanya merkezli AB Novaturas’ın en büyük hissedarlarından biri oluyor. Litvanya’daki Nasdaq Vilnius Borsası’nda işlem gören Novaturas’ın yaptığı açıklamaya göre, şirketin en büyük dört hissedarı olan Ugnius Radvila, Rytis Sumakaris, Vidas Paliunas ve UAB Willgrow, ellerindeki hisseleri Koçkar’a devretti. Bu anlaşmayla birlikte Koçkar, Baltıkların en büyük turizm şirketinin yüzde 33,2 hissesine sahip olacak. Resmi onay sürecinin tamamlanmasının ardından satın alma işlemi resmileşecek. BALTIK PAZARINDA GÜÇLÜ OYUNCU 1999 yılında kurulan Novaturas, Baltık bölgesinin en büyük tur operatörü konumunda. Litvanya, Estonya ve Letonya’da charter uçuşları düzenleyen şirket, pazarın yüzde 40’ına hakim. Ayrıca şirket, Polonya’da 400’den fazla seyahat acentesiyle iş birliği yaparak geniş bir müşteri ağına hizmet veriyor. 2018 yılında Nasdaq Vilnius Borsası’nda halka açılan Novaturas, 2024 yılı itibarıyla 201 milyon Euro gelir elde etti. Aynı yıl Litvanya, Letonya ve Estonya’dan toplam 239 bin yolcuyu tatil destinasyonlarına taşıdı. ANEX TOUR’UN BÜYÜME HAMLESİ Neşet Koçkar’ın sahibi olduğu Anex Tour, büyüme stratejisini satın almalarla güçlendiriyor. 2019’da Rusya’nın köklü tur operatörlerinden Intourist’i bünyesine katan şirket, 2020’de iflas eden Thomas Cook’un Almanya’daki markalarından Neckermann Reisen’i de satın alarak Avrupa pazarındaki yerini sağlamlaştırdı. Almanya’da Thomas Cook’un diğer markaları Öger Tours ve Bucher Reisen’i de satın alan Anex, dünya çapında 20’den fazla ülkede ofisi bulunan ve 6 bin 500 kişiye istihdam sağlayan dev bir turizm şirketi konumunda bulunuyor. Anex Tour, Türkiye’ye turist getiren en büyük şirketlerden biri olarak 2021 yılında 1 milyon 460 bin turisti Türkiye’ye taşıdı. Bu turistlerin 1 milyon 255 bini Antalya’yı, 205 bini ise Ege bölgesini tercih etti. Şirketin en güçlü olduğu pazar ise Rusya oldu.

Çimsa, 5 Yılda Değerini 7 Kat Artırdı Haber

Çimsa, 5 Yılda Değerini 7 Kat Artırdı

İSTANBUL (İHA) - Çimsa, İrlanda ve Birleşik Krallık pazarlarında önemli bir oyuncu olan Mannok’u satın alarak Sabancı Holding’in bugüne kadarki en büyük yurt dışı yatırımını gerçekleştirdi. Son beş yılda piyasa değerini yaklaşık yedi kat artırarak 1,4 milyar dolar seviyesine ulaştı. Yapı malzemeleri sektöründe dünya çapındaki varlığını güçlendirmeye devam eden Çimsa, ABD ve Avrupa’daki etkisini artırmayı hedefliyor. Mannok’un portföyüne katılmasıyla, çimento bazlı ürünlerin yanı sıra yalıtım malzemeleri ve geri dönüştürülmüş plastik ambalaj üretimi gibi alanlarda da faaliyet göstermeye başlayan Çimsa, bu hamleyle hem ürün çeşitliliğini artırdı hem de pazar genişlemesi sağladı. 2024 YILINDA TÜRKİYE’NİN YURT DIŞINDA EN BÜYÜK SATIN ALMASI Sabancı Holding Malzeme Teknolojileri Grup Başkanı Burak Orhun, Mannok’un satın alınmasının sadece Sabancı için değil, Türkiye için de önemli bir adım olduğunu belirterek, KPMG’nin raporuna göre bunun 2024’te bir Türk şirketi tarafından gerçekleştirilen en büyük yurt dışı yatırımı olduğunu vurguladı. Orhun, dünyadaki rekabetin artık malzeme odaklı ilerlediğini ve Sabancı’nın bu alanda öncü olmayı sürdüreceğini ifade etti. "İleri malzemeye ve malzeme teknolojilerine hakim olmak, artık şirketlerin en öncelikli gündemlerinden biri. Bugün beton, sudan sonra dünyada en çok kullanılan ikinci malzeme. Bu malzemeyi bir günde ikame etmek tabii ki mümkün değil. Ama bizim vizyonumuz; teknolojiyi, inovasyonu kullanarak, sürdürülebilirliği pusula kabul ederek, bu yolculuğa ışık tutmak. Geliştirilen teknolojilerin müşterisi değil, geliştiricisi olmak" dedi. Mannok satın almasının küresel etki yaratma yolunda tarihi bir adım olduğunu söyleyen Orhun, Sabancı Holding’in 2029’a kadar Malzeme Teknolojileri Grubu’nun net aktif değer içindeki payını yüzde 20’ye çıkarmayı hedeflediğini belirtti. Bu doğrultuda, Amerika ve Avrupa’da büyük çaplı satın almalar yapmaya devam edeceklerini açıkladı. ÇİMSA, KÜRESEL OYUNCU OLMA YOLUNDA İLERLİYOR Çimsa CEO’su Umut Zenar, şirketin son yıllardaki dönüşümünde yurt dışı yatırımların kritik bir rol oynadığını belirtti. 2021’de İspanya’daki Bunol satın alımıyla beyaz çimento üretiminde önemli bir konuma geldiklerini belirten Zenar, "Avrupa’daki bu büyüme adımımızı Amerika coğrafyasına taşımak adına, ABD’de var olan beyaz çimento tesisimize ek olarak, gri çimento öğütme tesisinin inşaatına devam ediyoruz. Bu tesisimizi bu yıl içerisinde devreye alacağız. Son olarak, Mannok’u bünyemize katarak hem ürün hem de coğrafi çeşitlilik anlamında çok önemli bir adım attık. Bu üç yatırımın toplam büyüklüğü yaklaşık 600 milyon dolar. Ancak burada asıl kritik nokta, bu yatırımlarla birlikte Çimsa’nın artık sadece bir çimento ihracatçısı olmaktan çıkıp, dünyanın farklı coğrafyalarında üretim ağı olan küresel ölçekte rekabet eden güçlü bir yapı malzemeleri şirketine dönüşmesi" dedi. "Küreselleşmeyi yalnızca üretim tesisleri açmakla sınırlı görmüyoruz" diyen Zenar, 2023 yılında, Avrupa’nın sanayi ve inovasyon üssü Münih Teknik Üniversitesi bünyesinde Sabancı Teknoloji Merkezi’ni açtıklarını hatırlattı. Burada, özel ürünler geliştirirken, müşteri ilişkilerini de derinleştirdiklerini ekledi Mannok’un satın alınmasıyla birlikte, Çimsa’nın döviz bazlı satış oranı yüzde 70’in üzerine çıktı. Şirket, İspanya ve ABD yatırımlarına ek olarak İrlanda ve Birleşik Krallık pazarlarında da güçlü bir varlık göstermeye hazırlanıyor. Çimento ve prekast ürünlerinin yanı sıra yalıtım malzemeleri ve geri dönüştürülmüş plastik ambalaj üretimi de Çimsa’nın genişleyen portföyünde yer alıyor. Zenar, 2025 itibarıyla bu satın almanın etkilerinin daha net görüleceğini ve Çimsa’nın küresel bir yapı malzemeleri şirketi olarak daha da güçleneceğini ifade etti.

Sağlık Turizmi 2035'te 3,2 Trilyon Dolara Ulaşacak Haber

Sağlık Turizmi 2035'te 3,2 Trilyon Dolara Ulaşacak

Sağlık turizmi pazarı, 2025-2035 yılları arasında güçlü bir büyüme gösterecek. 2025 yılında 1,2 trilyon dolar seviyesine ulaşması beklenen pazarın, 2035 yılına kadar 3,2 trilyon dolara çıkması öngörülüyor. Bu büyüme, yıllık bileşik yüzde 10,4 oranında bir artışa işaret ediyor. Sağlık turizmi, bireylerin fiziksel, zihinsel ve ruhsal iyilik halleri için seyahat etmelerini kapsayan bir sektör olarak; spa merkezleri, yoga kampları, meditasyon inzivaları ve sağlıklı beslenme programları gibi hizmetleri içeriyor. Tüketicilerin artan sağlık bilinci ve rahatlama arayışı, sektörün büyümesini destekleyen başlıca etkenler arasında yer alıyor. SAĞLIK TURİZMİ BÜYÜMESİNİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER Stresli yaşam tarzı, hareketsiz hayat ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları, bireyleri sağlık odaklı seyahatlere yönlendiriyor. Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde artan gelir düzeyi, daha fazla kişinin bu tür seyahatlere yatırım yapmasını sağlarken, kronik hastalıkların yaygınlaşması da alternatif ve önleyici sağlık çözümlerine olan ilgiyi artırıyor. Bunun yanı sıra, Instagram ve YouTube gibi dijital platformlar, sağlıklı yaşam ve wellness temalı destinasyonları tanıtarak bu alana olan ilgiyi daha da güçlendiriyor. BÖLGESEL PAZAR VERİLERİ ABD: 2025-2035 yılları arasında %10,1 yıllık büyüme bekleniyor. Birleşik Krallık: %9,8’lik büyüme ile sağlık odaklı destinasyonlara olan talep artıyor. Avrupa Birliği: Çeşitli sağlık ve wellness hizmetleri sayesinde %10,7 büyüme öngörülüyor. Japonya: Geleneksel iyileştirme yöntemleriyle küresel ziyaretçileri çeken Japonya’nın, %9,6’lık büyüme oranına ulaşması bekleniyor. Güney Kore: Modern wellness uygulamalarıyla sektörün %10,3 büyüme göstermesi tahmin ediliyor. SAĞLIK TURİZMİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK TRENDİ Çevreye duyarlı seyahatler, sağlık turizmi sektöründe giderek daha fazla önem kazanıyor. Birçok wellness tesisi, organik beslenme, enerji tasarruflu yapılar ve sürdürülebilir turizm uygulamalarını benimseyerek doğaya duyarlı hizmetler sunuyor. Yeşil turizm anlayışı, gezginlerin hem sağlıklarını hem de doğayı koruma bilincini destekleyen bir trend olarak öne çıkıyor. Future Market Insights Yönetici Ortağı Sudip Saha, "Bireylerin sağlık ve kişisel bakıma verdiği önem arttıkça, küresel seyahat trendleri de değişiyor. Daha fazla insan, kendini yenileyebileceği ve sağlık odaklı deneyimler yaşayabileceği destinasyonları tercih ediyor" diyor. LÜKS SAĞLIK TURİZMİ: KONFOR VE SAĞLIK BİR ARADA Özellikle üst gelir grubundaki gezginler, lüks wellness tatilleri ve özel sağlık merkezleri ile benzersiz deneyimler arıyor. Özel spor antrenmanları, gelişmiş spa terapileri ve huzurlu doğa ortamları ile lüks sağlık turizmi, üst düzey konfor ve sağlık hizmetlerini birleştiriyor. SAĞLIK TURİZMİNİN GELECEĞİ: DİJİTAL DENEYİMLER Teknolojinin sağlık turizmine entegrasyonu, sanal wellness deneyimlerini de beraberinde getiriyor. Online yoga dersleri, meditasyon seansları ve fitness programları sayesinde bireyler, seyahat etmeden de sağlıklarını destekleyebiliyor. Ayrıca, giyilebilir sağlık teknolojileri ve mobil wellness uygulamaları, kişiselleştirilmiş sağlık takibi sunarak sağlık turizmi deneyimlerini daha verimli hale getiriyor. SAĞLIK TURİZMİNDE KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR Lüks wellness hizmetlerinin yüksek maliyetleri, geniş kitleler için erişilebilirliği zorlaştırırken, wellness sektöründe evrensel bir standardın bulunmaması destinasyonlar arasında kıyas yapmayı güçleştiriyor. Yılın belirli dönemlerinde artan talepler, düşük sezonlarda işletmeler için zorluk yaratırken, bölgelere göre farklılaşan wellness uygulamaları küresel pazarda benimsenme açısından bazı engeller oluşturabiliyor. Ayrıca, COVID-19’un etkileri hala hissedildiğinden, sağlık ve güvenlik kaygıları seyahat edenler için önemli bir faktör olmaya devam ediyor. SAĞLIK TURİZMİ PAZARI VE ÖNE ÇIKAN OYUNCULAR Sağlık turizmi pazarında öne çıkan oyuncular arasında Accor Hotels, Marriott International, Hyatt Hotels Corporation, Six Senses Hotels Resorts Spas ve Canyon Ranch gibi küresel otel zincirleri yer alıyor. Pazar, doğrudan ve dolaylı tedarikçiler açısından da farklı kategorilere ayrılıyor. Doğrudan tedarikçiler arasında havayolları, otel şirketleri ve tur operatörleri bulunurken, dolaylı tedarikçiler online seyahat acenteleri (OTA), geleneksel seyahat acenteleri ve kurumsal alıcılar olarak öne çıkıyor. Yaş gruplarına göre incelendiğinde, sağlık turizmi 15 yaş altı, 16-25, 26-35, 36-45, 46-55 ve 55 yaş üstü kategorilerine ayrılıyor. Turizm türüne göre ise termal su veya kaplıca terapileri, yoga ve pilates kampları, gastronomi ve sağlıklı beslenme kampları, meditasyon kampları, wellness cruise turları ve eko-turizm kampları gibi çeşitli alternatifler mevcut. Cinsiyete göre erkek, kadın ve çocuk olarak sınıflandırılan sağlık turizmi, seyahat türüne göre yurt içi ve uluslararası olarak ikiye ayrılıyor. Rezervasyon kanalları ise telefonla, online ve yüz yüze rezervasyon olmak üzere üç farklı şekilde gerçekleşiyor. Ülkelere göre değerlendirildiğinde, sağlık turizminin en popüler destinasyonları arasında ABD, Kanada, Brezilya, Meksika, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İspanya, Rusya, Hindistan, Çin, Japonya, Malezya, Singapur, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, İtalya, Katar ve Umman gibi ülkeler yer alıyor. İLGİLİ SEKTÖR RAPORLARI Medikal Turizm: 2025’te 278,2 milyar dolardan, 2035’te 890,4 milyar dolara ulaşacak (%10,4 CAGR). Türkiye Medikal Turizmi: 2024’te 3,97 milyar dolar, 2034’te 7,18 milyar dolar olacak (%6,1 CAGR). Spa Tesisleri Pazarı: 2023’te 87 milyar dolar, 2033’te 166,4 milyar dolar olacak (%6,7 CAGR). ​​​​​​​

KKTC Turizminde Darboğaz Tehlikesi Haber

KKTC Turizminde Darboğaz Tehlikesi

Son yıllarda KKTC, Avrupa’dan gelen turist sayısında büyük bir düşüş yaşarken bu durumun arkasında çeşitli faktörlerin bulunduğu dile getiriliyor. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, ITB Berlin Fuarı'ndaki konuşmasında Avrupa'dan Türkiye'ye tatil talebi hakkında konuştu. Kavaloğlu, "Mısır ve Tunus gibi destinasyonlarla dönemsel rekabetimiz sürerken, asıl rakibimiz İspanya ve Yunanistan. Türkiye pahalanıyor algısı güçlenirse, turizmde zorlanabiliriz" dedi. Türkiye'de artan maliyetlere rağmen turizm talebi ve pazar çeşitliliği gücünü korurken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için durum daha zor görünüyor. Uzmanlar, Avrupa pazarındaki gerilemeyi çeşitli faktörlere dayandırıyor.  Avrupa’dan KKTC’ye direkt uçuşların bulunmaması, turistlerin Türkiye üzerinden aktarma yapmasını zorunlu hale getiriyor. Bu durum, tatil planlamasını zorlaştırdığı için turistler Güney Kıbrıs gibi daha erişilebilir alternatiflere yöneliyor. KKTC’nin diplomatik olarak tanınmaması, büyük tur operatörleriyle entegrasyonunu da engelliyor. Avrupa’da birçok turizm acentesi ve otel zinciri, Güney Kıbrıs’a odaklanırken KKTC giderek görünürlüğünü kaybediyor. Türkiye, Avrupa’da yoğun reklam ve kampanyalar yürütürken KKTC’nin tanıtım faaliyetleri oldukça sınırlı kalıyor. Özellikle İngiltere gibi geleneksel pazarlarda bile KKTC’nin bilinirliği giderek azalıyor. Türkiye'de tatilcilere her bütçeye hitap eden konaklama seçenekleri sunulurken KKTC’de otel fiyatlarının yüksekliği ve hizmet çeşitliliğinin sınırlı olması turistleri farklı destinasyonlara yönlendiriyor. TÜRKİYE PAZARI KKTC İÇİN KURTARICI MI? Avrupa pazarında kan kaybeden KKTC, turizmde giderek Türkiye’ye bağımlı hale geliyor. Türkiye’den gelen turist sayısı artarken, bu bağımlılığın beraberinde getirdiği risklerin de büyük olduğu ifade ediliyor. KKTC’nin turizm gelirleri büyük ölçüde Türkiye’ye bağlı olduğu için Türkiye’deki ekonomik dalgalanmalar doğrudan KKTC’yi etkileyebiliyor. Türkiye’de alım gücünün düşmesinin, KKTC otellerinin doluluk oranlarında ani düşüşlere yol açabileceği söyleniyor. Avrupa’dan gelen turistlerin azalması KKTC’yi tek bir pazara bağımlı hale getiriyor. Çeşitli pazarlara hitap edemeyen destinasyonlar da, kriz dönemlerinde daha büyük zarar görebiliyor. Bunlara ek olarak, Avrupa’dan gelen turistler genellikle daha uzun süre konaklarken ve daha fazla harcama yaparken, Türkiye’den gelen turistler kısa tatilleri tercih ediyor. Bu durum, KKTC’nin turizm gelirlerinde kayıplara yol açıyor. ÇÖZÜM NE OLMALI? Uzmanlara göre KKTC’nin turizmde sürdürülebilir bir büyüme sağlayabilmesi için şu adımlar atılmalı: Alternatif Pazarlar Hedeflenmeli: İngiltere, Almanya ve İskandinav ülkeleri gibi Avrupa pazarlarında tanıtım çalışmaları artırılmalı. Ulaşım Kolaylaştırılmalı: Charter seferler artırılmalı ve KKTC’nin ulaşım ağları güçlendirilerek daha erişilebilir hale getirilmesi sağlanmalı. Turizm Çeşitlendirilerek Rekabet Gücü Artırılmalı: KKTC, sadece deniz turizmine değil, doğa sporları, kültürel turizm ve gastronomi gibi alanlara da yatırım yaparak cazibesini artırmalı. Büyük Tur Operatörleri ile İş Birlikleri Güçlendirilmeli: Avrupa’da büyük turizm şirketleriyle KKTC paket turlarının artırılması sağlanmalı. Turizmde tek pazara bağımlılığın getirdiği riskler göz önünde bulundurulduğunda, KKTC’nin Avrupa ile bağlantılarını yeniden güçlendirmesi ve pazar çeşitliliğini artırması hayati önem taşıyor.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.