Hava Durumu

#Anadolu

TOURISMJOURNAL - Anadolu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Anadolu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

UNESCO'nun Koruduğu Çivisiz Cami'de Türk Tarihi Araştırılıyor Haber

UNESCO'nun Koruduğu Çivisiz Cami'de Türk Tarihi Araştırılıyor

KASTAMONU (İHA) - Kastamonu’nun Merkez ilçesine bağlı Kasaba Köyü’nde bulunan ve halk arasında "Çivisiz Cami" olarak bilinen Mahmut Bey Camii'nin çevresinde arkeolojik kazılar başladı. Bu kazılarla 14. yüzyıl Türk-İslam yerleşiminin izleri ortaya çıkarılacak. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne "Anadolu'nun Ortaçağ Dönemi Ahşap Direkli ve Kirişli Camileri" kategorisinde dahil edilen Mahmut Bey Camii, 1366 yılında Candaroğulları döneminde inşa edilmiş. Kastamonu Valiliği himayesinde ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) koordinasyonunda, Karabük Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü iş birliğiyle yürütülen kazı çalışmaları, caminin yalnızca mimari önemini değil, çevresindeki Türk yerleşim dokusunu da aydınlatmayı hedefliyor. TARİHİ KÜLLİYE VE YERLEŞİM İZLERİ KEŞFEDİLİYOR Kazılar kapsamında caminin 50 metre uzağında bulunan hamam kalıntılarında çalışmalar sürüyor. Kazı ekibi, hamamın camiyle aynı dönemde, 14. yüzyılda yapıldığını değerlendiriyor. Ayrıca, külliyeye işaret eden mezarlar, yapılar ve yerleşim kalıntıları da dikkat çekiyor. Kazı çalışmalarının başındaki Karabük Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Anar Azizsoy, bu kazılarla yalnızca cami ve hamamın değil, bölgedeki Türk yerleşim kültürünün de detaylı şekilde inceleneceğini belirterek, "Bilindiği üzere Türk kültüründe gelenek olarak cami yapımıyla birlikte hamam inşası da gerçekleştirilir. Bunun Selçuklu Devletinden itibaren Anadolu'nun çeşitli yerlerinde örnekleri mevcuttur. Biz de Mahmut Bey Camii ile bağlantısının ne denli olup olmadığının üzerine yaptığımız araştırmaları bu sene yaptığımız kazı ve devamında sürdüreceğimiz çalışmalarla birlikte açığa çıkarmayı umuyoruz" dedi. 14. YÜZYILIN TÜRK KÜLTÜRÜ AYDINLATILACAK Hamam dışında bölgedeki diğer yapılar, Türk yerleşim dokusunun varlığını somutlaştırıyor. Prof. Dr. Azizsoy, "Mahmut Bey Camii'nin az aşağında Saray Camii, çifte hamam bulunuyor, başka kalıntılarda mevcut. Yoğun olarak bu bölgede Türk kimliğinin ve kültürünün varlığını somut olarak belgeleyecek olan yerleşim dokusuna imkan tanıyan yapılar bulunuyor. Tarihe baktığımız zaman hanedanın varlığı da, yani Mahmut Bey'den sonrasında da oğluna ait bir mezarın bulunduğu, annesine ait bir türbenin olma ihtimali bu tezimizi daha da destekler nitelik taşıyor. Dolasıyla burada sadece hamam değil, aynı zamanda başka yapı topluluğunun ortaya çıkarılmasıyla birlikte Türklerde bir gelenek haline gelen bir külliye olma ihtimali de ister istemez akla geliyor" diyerek, yeni bulguların bölgenin turizmine katkı sağlayacak düzeyde olabileceğini ekledi. KASABA KÖYÜ’NÜN TARİHİ ÖNEMİ 14. yüzyılda yaklaşık 25 bin nüfusuyla önemli bir yerleşim merkezi olan Kasaba Köyü, Çobanoğulları ve Candaroğulları dönemlerinin izlerini taşıyor. Köy ile ilgili konuşan Azizsoy, "Bu kadar ciddi bir birikimi, yer altındaki tarihi mirası barındırmış olduğunu düşündüğümüz, buna inandığımız yerleşim yerinde sonraki evrelerde yapılacak olan kazı çalışmalarıyla tarihi dokunun rengi hiç şüphesiz değişecektir" ifadelerini kullandı. MAHMUT BEY CAMİİ HAKKINDA 1366 yılında Candaroğlu Mahmut Bey tarafından inşa edilen cami, ahşap direkli mimarisi ve iç mekan süslemeleriyle dikkat çekiyor. Çivi kullanılmadan yapılan üst örtüsü, camiyi mimari bir şaheser haline getiriyor. UNESCO tarafından tescillenen bu yapı, Türk kültürünün dünyaya tanıtılmasında önemli bir rol oynuyor.

TTYD Başkanı Narin: Haber

TTYD Başkanı Narin: "132 Milyar Dolarlık Turizm Geliri Mümkün"

Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkanı Oya Narin, 2024'te belirlenen turizm hedeflerine dikkat çekerek, 2025’te 63.6 milyar dolar gelir beklendiğini söyledi. 2033 için 132 milyar dolarlık gelirin hayal olmadığını belirten Narin, Suudi Arabistan gibi rakiplere dikkat çekerek bu hedeflere ulaşmak için yatırımların hızla başlaması gerektiğini ifade etti. TÜRKİYE'NİN TURİZM POTANSİYELİ Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi’ne (WTTC) göre turizm sektörü 2033’te 15.5 trilyon dolara ulaşacak. Narin, Türkiye'nin dünyanın ilk 5 turizm destinasyonu arasında yer aldığını vurgulayarak, ülkenin doğal, tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra coğrafi konumuyla büyük bir fırsat sunduğunu söyledi. "Konumu, iklimi, doğal ve tarihi güzellikleriyle bir turizm ülkesi. Bir fırsatlar ülkesi" diye ekledi. STRATEJİK HEDEFLER VE YATIRIM ALANLARI Türkiye’nin yeni stratejik turizm planıyla yatırımcılara yeni alanlar açtığını dile getiren Narin, şu hedeflere dikkat çekti: Mevcut turizm kapasitesinin artırılması 365 gün turizm hedefi Anadolu’da turizmin yaygınlaştırılması Deniz turizminin 8 bin kilometrelik kıyı şeridine yayılması Turizm ihtisas bölgelerinin hayata geçirilmesi TURİZMİN EKONOMİYE KATKISI Narin, bu yatırımların gerçekleştirilmesiyle 2033’te turizm gelirinin 132 milyar dolara ulaşabileceğini ve gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 7’sine denk geleceğini ifade etti. Narin, "2033’te 132 milyar dolar ve GSYH’nin yüzde 7’sine varacak turizm hepimizin hayali değil, gerçeği olmalıdır" dedi.

Türkiye, Otel Yatırımlarıyla Avrupa'nın Parlayan Yıldızı Haber

Türkiye, Otel Yatırımlarıyla Avrupa'nın Parlayan Yıldızı

İngiltere merkezli oteller zinciri InterContinental Hotels Group (IHG), Türkiye'deki genişlemesini hızlandırmaya kararlı. Halihazırda ülkede 32 otel işleten grup, yeni markalar ve destinasyonlarla portföyünü güçlendiriyor. IHG, orta segmentte konumlanan Garner markasını 2025 yılında İstanbul'daki ilk oteliyle tanıtacak. 126 odalı bu otel, İstanbul Havalimanı'na yakın stratejik bir noktada hizmet verecek. ANADOLU’DA GENİŞLEME: YENİ DESTİNASYONLAR YOLDA IHG, sadece büyük şehirlerle sınırlı kalmayarak Anadolu’daki varlığını da güçlendiriyor. Grup, Kayseri ve Yalova’da Crowne Plaza, Mersin’de Holiday Inn ve Sakarya’da Holiday Inn Express markalarıyla yatırımlarını genişletiyor. Yakın zamanda açılan Crowne Plaza Yalova'nın ardından Kayseri’deki otel de faaliyete geçirilecek. IHG Güney Avrupa, BDT ve Gürcistan Yönetici Direktörü Eric Viale, Türkiye'nin turizm başarısını değerlendirerek, "Güzel plajları, mutfağı, kültürü ve havasıyla Türkiye hem yerli hem de uluslararası turistler için popülaritesini artırma­ya devam ediyor. Bu artan ta­lep, Türkiye’yi otel yatırımla­rı için de son derece cazip bir destinasyon haline getiriyor" dedi. Türkiye'nin Avrupa’da en hızlı büyüyen pazarlarından biri olduğunu belirten Viale, 2024’ün üçüncü çeyreğinde oda başına gelirde (RevPAR) pozitif bir büyüme kaydedildiğini aktardı. TÜRKİYE’NİN TURİZM PERFORMANSI YATIRIMCILARI ÇEKİYOR Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2023 hedeflerini değerlendiren Viale, Türkiye’nin 61 milyon turist ve 60 milyar dolar gelir hedefinin yatırımcılar için etkileyici olduğunu belirtti. Ülkedeki turizm sektörünün 2023'te 3,2 milyon kişiye istihdam sağladığını vurgulayan Viale, bu sayının önümüzdeki 10 yıl içinde artacağını öngördüklerini söyledi. IHG’NİN TÜRKİYE’YE UZUN VADELİ BAKIŞI IHG, İstanbul, Antalya ve Bodrum gibi turistik merkezlerin yanı sıra ülkenin diğer bölgelerinde de büyüme fırsatları arıyor. "Yabancı yatırım ve turizm çeken İstanbul, Antalya ve Bodrum gibi köklü turistik merkezleri hâlâ öncelikli ilgi alanlarımız arasında. Bunun­la birlikte, her zaman yeni fır­satları değerlendiriyoruz ve gelecekte Türkiye’ye daha fazla marka kazandırmak istiyoruz" diyen Viale, lüks ve yaşam tarzı otellerinin Avrupa genelindeki projelerde önemli bir yer tuttuğunu, Türkiye’nin ise Akdeniz havzasındaki güçlü performansıyla öne çıktığını belirtti. IHG’nin öncelikli hedefleri arasında, turistik destinasyonların yanı sıra farklı segmentlerde kaliteli ve uygun fiyatlı konaklama sunmak yer alıyor. Grubun Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki doluluk oranı, 2024’ün ilk yarısında yüzde 66,7’ye çıkarak bir önceki yıla göre yüzde 2,7 büyüme kaydetti. Bu tablo, Türkiye’nin turizmdeki stratejik önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Haber

"Anadolu’nun El Hamrası" 150 Bin Ziyaretçiye Ulaştı

SİVAS (İHA) - Sivas'ın Divriği ilçesinde yer alan ve "Anadolu’nun El Hamrası" olarak bilinen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, 2015 yılında başlayan restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla bu yıl mayıs ayında tekrar kapılarını açtı. UNESCO tarafından Türkiye’de koruma altına alınan ilk eser olan cami, 796 yıllık geçmişi ve üzerinde yer alan 10 bin bezemesiyle görenleri büyülüyor. Açılışından bu yana geçen altı aylık sürede, eseri 150 binden fazla kişi ziyaret etti. MENGÜCEK BEYLİĞİ’NİN MİRASI 1228 yılında Mengücekli Beyliği döneminde Ahmet Şah ve eşi Melike Turan Hanım tarafından yaptırılan bu eşsiz eser, aradan geçen 8 asra rağmen görkemini koruyor. Evliya Çelebi’nin "Methinde diller kısır, kalem kırıktır" diyerek övdüğü yapı, tarihin en kapsamlı restorasyon sürecini geçirdi. Sivas Vakıflar Bölge Müdürü Cemal Karaca, restorasyonun ardından caminin ibadete ve ziyarete açılmasının, eseri sadece ayakta tutmak değil, ona bir fonksiyon kazandırma amacı taşıdığını ifade etti. DARÜŞŞİFA YENİDEN HAYAT BULUYOR Eserin darüşşifa kısmında da dikkatli bir restorasyon yapıldığını belirten Karaca, bu alanın tarihte ruh ve sinir hastalarının musiki ve su sesiyle tedavi edildiği bir merkez olarak hizmet verdiğini hatırlattı. Buradaki su sisteminin tekrar işlevsel hale getirildiğini ve darüşşifa bölgesinin tedavi amacıyla yeniden hayata geçirilmesi için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Ayrıca, cami ve darüşşifanın korunması için bir vakıf kurulduğu, bu vakıfla insanlara faydalı alanlar oluşturulmasının hedeflendiği ifade edildi.

Oluz Höyük’te 2 Bin 100 Yıllık Kuş Figürlü Düdük Bulundu Haber

Oluz Höyük’te 2 Bin 100 Yıllık Kuş Figürlü Düdük Bulundu

AMASYA (İHA) - Amasya’nın Oluz Höyük kazılarında, 2 bin 100 yıl öncesine ait, pişirilmiş topraktan yapılmış kuş şeklinde bir asker düdüğü bulundu. Kazı Başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez, düdüğün Mithridatlar Hanedanı’nın güçlü lideri 6. Mithradates dönemine ait olduğunu ve askeri haberleşmede kullanıldığını düşündüklerini belirtti. "BASİT BİR SES ÇIKARMA ALETİ DEĞİL" Düdüğün üzerinde bulunan dört delikle melodi oluşturabilme özelliği dikkat çekiyor. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk İslam Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Dönmez, bu tip düdüklerin genellikle Roma kültürüne ait olarak bilindiğini, ancak bu keşfin Anadolu’nun yerel krallıklarında da bu tür aletlerin kullanıldığını ortaya koyduğunu söyledi. Kazılarda bulunan düdüğün, yabani kaz ya da angut kuşu şeklinde tasarlandığını ifade eden Dönmez, "Yabani bir kaza ya da angut kuşuna benzemesi bizim için çok şaşırtıcı değil. Çünkü Oluz Höyük'ün yanında Hitit Dönemi'nden beri bir göl olduğunu biliyoruz. Bu gölün ekosistemi zengin bir kuş cenneti olduğunu biliyoruz. Buradaki kuşların da Oluz Höyüklüler tarafından doğru biçimde gözlemlendiği, bazen çanak, çömlekler üzerine işlendiğini biliyoruz. Burada da Amasya'ya özgü endemik bir kuşun düdük üzerinde figürleştiğini söyleyebiliriz" yorumunda bulundu. "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında yürütülen kazılar sırasında çıkarılan bu eşsiz düdüğün temizlik ve konservasyon işlemlerinin tamamlanmasının ardından Amasya Müzesi’nde sergileneceği bildirildi.

Turistik Doğu Ekspresi'nden Yeni Sezonda Görkemli Açılış Haber

Turistik Doğu Ekspresi'nden Yeni Sezonda Görkemli Açılış

ANKARA (İHA) - Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katılımıyla düzenlenen törenle Turistik Doğu Ekspresi, 2024-2025 sezonunun açılışını yaptı. Bakan Uraloğlu, "Kelimenin gerçek anlamıyla da mecazi anlamıyla da hizmete başladığı 2019 yılından bu yana ülkemiz turizm sektörünün lokomotifi haline gelen Turistik Doğu Ekspresi'ni uğurluyoruz. Bizim için güzel ve önemli bir gün" dedi. Trenin yalnızca bir ulaşım aracı olmadığını, aynı zamanda Anadolu’nun kadim mirasını tanımak isteyenler için benzersiz bir deneyim sunduğunu vurguladı. 10 BİN KİŞİ İÇİN UNUTULMAZ BİR SEYAHAT DENEYİMİ 2019'dan bu yana 71 bin yolcu ağırlayan Turistik Doğu Ekspresi, yeni sezonda Ankara-Kars ve Kars-Ankara yönlerinde toplam 60 seferle 10 bin 500 kişiye hizmet verecek. Uraloğlu, yeni sezonda trenin Erzincan, Erzurum, İliç, Divriği ve Sivas gibi noktalarda uzun molalar vererek yolculara hem gezi hem de manzara keyfi sunacağını aktardı. ERZURUM VE YENİ ROTALAR ÖNE ÇIKIYOR 2025 yılında Turizm ve Kış Sporları Başkenti unvanlarını kazanan Erzurum'da, 4 saatlik mola ile tren yolculuğuna farklı bir boyut katılıyor. Ayrıca yoğun talep üzerine hayata geçirilen Turistik Diyarbakır Ekspresi gibi yeni rotalar da dikkat çekiyor. Ankara-Diyarbakır hattında 8 sefer gerçekleştirecek tren, turistik anlamda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Sefer hakkında bilgi veren Uraloğlu, "Bu trenimizde Ankara-Diyarbakır seferinde Malatya'da 3 saat, Diyarbakır-Ankara seferinde ise Elazığ Yolçatı'da 4 saat turizm amaçlı duracak. Yine, Bölgesel Turistik Kars-Erzurum Ekspresimizde 12 gidiş 12 dönüş olmak üzere toplam 24 adet tren seferi, Turistik Tatvan Ekspresi'nde ise 2 gidiş 2 dönüş olmak üzere toplam 4 adet tren seferi gerçekleştireceğiz" açıklamasını yaptı. DEMİRYOLLARINDA BÜYÜK DÖNÜŞÜM Bakan Uraloğlu, son 22 yılda demiryolu ağının genişletildiğini ve hızlı trenlerle 93 milyon yolcuya ulaşıldığını belirtti. 2053 hedefleri arasında demiryolu ağını 28 bin kilometreye çıkarmak ve Türkiye’nin her köşesine hızlı trenlerle ulaşmak yer alıyor. ULUSLARARASI TANITIMDA TRENLERİN ROLÜ Sadece yurt içinde değil, İstanbul-Sofya Ekspresi gibi uluslararası hatlarla da dikkat çeken turistik trenler, Türkiye’nin tanıtımına ve kültürel etkileşime önemli katkılar sağlıyor. 2024 yılında bu hattı 37 bin yolcu kullandı. GELECEĞE YOLCULUK Demiryollarının modernizasyonuyla Türkiye, Avrupa'nın 6., dünyanın 8. hızlı tren işletmecisi oldu. Bu yenilikçi vizyon, turistik trenlerin de başarısının temel taşlarından biri haline geldi. Uraloğlu, tren yolculuklarının turizmden ekonomiye birçok alanda önemli katkılar sağladığını ifade etti. Uraloğlu, "Sadece 48 saatte hızlı trenlerle yapılan rüya gibi bir yolculukla bütün Türkiye'ye ulaşacağımız bir vizyon çiziyor ve bunun için çalışıyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.

Fuat Tosyalı: Haber

Fuat Tosyalı: "Dünyanın İlk 20 Çelik Şirketi Arasına Gireceğiz"

Anadolu 500 listesinin zirvesindeki yerini koruyan Tosçelik, üretim ve ihracattaki başarısıyla sadece Anadolu’nun değil, Avrupa’nın en büyük boru profil üreticileri arasında yer alıyor. Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, şirketin demir-çelik sektöründeki global büyüme hedeflerini açıklayarak, "Dünyanın en büyük 20 çelik şirketinden biri olacağız" dedi. ANADOLU’NUN SANAYİ LİDERİ TOSYALI HOLDİNG Fuat Tosyalı, 2024 yılını 7 milyar dolarlık ciro ile kapatmayı planladıklarını ve yıllık 15 milyon ton sıvı çelik üretim kapasitesine ulaştıklarını ifade etti. Şirketin Türkiye, Cezayir, Libya, Senegal ve İspanya’daki yatırımlarına ek olarak Angola’da entegre bir demir-çelik tesisi kuracaklarını belirtti. Angola’nın petrol şirketi Sonangol ile iş birliği yaparak mevcut demir cevheri yatırımını genişleteceklerini vurguladı. SEKTÖRDEKİ KÜRESEL LİDERLİK HEDEFİ Tosyalı, dünyanın en hızlı büyüyen demir-çelik şirketi olduklarını vurgulayarak, Anadolu’nun lider sanayi şirketi olarak öncü konumlarını sürdürmekte kararlı olduklarını söyledi. Angola yatırımı, şirketin büyüme stratejisinin önemli bir adımı olarak öne çıkıyor. Tosyalı Holding, bu yeni yatırımlarla Türkiye ekonomisine katkıda bulunmanın yanı sıra, küresel arenada daha güçlü bir konuma ulaşmayı amaçlıyor.

SunExpress, Türk Turizminin Yükselen Yıldızı Haber

SunExpress, Türk Turizminin Yükselen Yıldızı

Türk Hava Yolları ve Lufthansa'nın ortaklığındaki SunExpress, hızla büyümeye devam ediyor. 2024 yılında koltuk kapasitesini yüzde 19 artıran ve uçuş ağına 28 yeni rota ekleyen havayolu, yıl sonuna kadar 15 milyon yolcuya ulaşmayı hedefliyor. Aralık itibarıyla 14 milyonu aşkın yolcu taşıyan SunExpress, şimdiden 2023'teki toplam yolcu sayısını geçmiş durumda. SunExpress CEO’su Max Kownatzki, 2025 yazı için yapılan erken rezervasyonlarda yüzde 30 artış gözlemlendiğini belirtti. Filolarını 2025’te 85, 2035’te ise 166 uçağa çıkaracaklarını vurgulayan Kownatzki, uçuş ağını genişleterek Türkiye'yi Avrupa'nın dört bir yanına bağlamaya devam edeceklerini söyledi. TÜRKİYE, SADECE YAZ TATİLİNDE DEĞİL YIL BOYU CAZİBE MERKEZİ OLACAK SunExpress, Türkiye'nin turizmdeki hedeflerine paralel olarak yalnızca yaz tatili destinasyonu değil, her mevsim ilgi gören bir cazibe merkezi olmasını amaçlıyor. Bu vizyon doğrultusunda, turizmde sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen projelere odaklanıyor. CEO Max Kownatzki, Türkiye'nin tarih, kültür, gastronomi ve spor alanlarındaki zenginliklerinin tanıtılmasına öncelik verdiklerini vurguluyor. Kownatzki, "Türkiye, keşfedilmeyi bekleyen gizli hazineleriyle her mevsim farklı deneyimler sunan bir turizm merkezi. Bu şekilde, sadece yaz tatili için değil, yıl boyu cazibe merkezi haline gelmesi için var gücümüzle çalışıyoruz" diyor. SunExpress, 2025 yılı itibarıyla filosunu 85 uçağa çıkararak kapasitesini artıracak. Yeni rotalarla Almanca konuşulan ülkelerden (DACH bölgesi) Türkiye'ye en fazla sayıda direkt uçuş sunmaya devam edecek. Ayrıca, Birleşik Krallık'taki uçuş noktalarını 9'dan 11'e çıkararak bu pazardaki talebi karşılamayı hedefine koyacak. SUNEXPRESS, FİLOSUNU 2035’E KADAR 166 UÇAĞA ÇIKARACAK SunExpress, 2035'e kadar filosunu iki katından fazla büyüterek 166 uçağa çıkarmayı planlıyor. Bu büyüme, Boeing ile yapılan 132 uçaklık sipariş anlaşmasıyla destekleniyor. Şirket, 2025'te 85, 2028'de 100, 2033'te 150 uçağa ulaşacak şekilde planlama yapıyor. Kapasite artışı, Türkiye'nin turizm destinasyonlarını ve Anadolu'nun farklı şehirlerini Avrupa’ya bağlamayı hedefliyor. Bu büyüme sürecinde yalnızca uçak yatırımlarına değil, aynı zamanda insan kaynağına ve çalışan gelişimine de odaklanılıyor. 2025 yılına kadar yaklaşık 800 yeni istihdam sağlanması planlanıyor. SunExpress’in "Çoklu Pilot Lisansı Programı" ile 2018'den bu yana genç pilotlar yetiştiriliyor. Eğitim masraflarının şirket tarafından karşılandığı program sayesinde yaklaşık 200 genç pilot olarak sektöre kazandırıldı. Önümüzdeki 5 yıl içinde 130 kişinin daha programa dahil edilmesi hedefleniyor. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE ÖRNEK PROJELER Sürdürülebilirlik, SunExpress'in öncelikli stratejileri arasında yer alıyor. Şirket, karbon emisyonunu azaltan modern uçaklara yatırım yaparken, operasyonel süreçleri de dijitalleştiriyor. SunExpress, Boeing 737 MAX uçaklarının filoya eklenmesiyle, karbon ayak izini düşürmeyi hedefliyor. Bunun yanı sıra, Boeing 737-800 uçaklarında "VCT Finlet" kanatçık teknolojisi kullanılarak karbon salınımının yıllık 6 milyon kilogram azaltılması planlanıyor. Bir diğer yenilikçi adım ise uçak bakım ve onarım süreçlerinin dijitalleştirilmesi oldu. Kâğıt kullanımı bırakılarak, bakım ihtiyaçları mobil uygulama üzerinden anlık olarak izlenip yönetiliyor. Bu sistem, operasyonel verimliliği artırırken çevreye olan etkiyi de en aza indiriyor. "ÇEŞİTLİLİK VE KAPSAYICILIK KOMİTESİ" İLE CİNSİYET EŞİTLİĞİNE DESTEK SunExpress, kapsayıcılık ve çeşitliliğe önem veren bir iş kültürü oluşturmayı hedefliyor. Bu kapsamda, Türk havacılık sektöründe bir ilk olan "Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Komitesi" kuruldu. Ayrıca, şirket, IATA'nın 25by2025 girişimine de katılarak, kadın çalışan oranını artırmayı ve havacılıkta cinsiyet eşitliği farkındalığını yükseltmeyi amaçlıyor. SunExpress'te 35 ülkeden 4 binin üzerinde çalışan bulunuyor. Çalışanların kariyer gelişimine odaklanılan şirket, yöneticilik pozisyonlarında kadın temsiliyetini artırmak için özel eğitim programları düzenliyor. İŞ BİRLİĞİNİ GÜÇLENDİREN "JOB TASTING" PROJESİ SunExpress, ekipler arası iletişimi güçlendirmek için "Job Tasting" adını verdiği yenilikçi bir proje yürütüyor. Bu proje kapsamında, çalışanlar şirketin farklı birimlerinde bir gün geçirerek, o departmanın iş süreçlerini yerinde deneyimliyor. Örneğin, bir kabin memuru, bir günlüğüne ekip planlamasında görev alabilirken, bir pilot, bir günlüğüne yer hizmetlerinde çalışarak müşteriyle doğrudan iletişimde bulunabiliyor. CEO Max Kownatzki de bu programa katılarak ekiplerin deneyimlerini bire bir gözlemliyor. Bu uygulama, iş birimlerinin birbirini daha iyi anlamasına, iş süreçlerinin iyileştirilmesine ve çalışanların farklı perspektifler kazanmasına katkı sağlıyor. MAX KOWNATZKİ: "GÖKYÜZÜ TUTKUMU TAKİP ETTİM" SunExpress CEO'su Max Kownatzki'nin kariyeri, havacılık sektörüne duyduğu tutku ile şekillenmiş. Qantas Airways, Eurowings Europe ve Lufthansa Grubu'ndaki çeşitli görevlerinin ardından 2020 yılında SunExpress'in CEO’su olan Kownatzki'nin, gökyüzü tutkusu, akademik hayatta da devam etti. Kownatzki, ticari pilot lisansının yanı sıra hava yolu stratejileri üzerine doktora yaptı. "Gökyüzü tutkumu takip ederek, bir hava yolu şirketini yönetme ve bizzat uçma fırsatı buldum" diyen Kownatzki, havacılık sektörü kadar spor tutkunu biri. Türkiye'de geçirdiği zamanın büyük kısmında golf, tenis, koşu ve doğa yürüyüşü yapmayı seviyor. Antalya’nın golf tesislerini sık sık ziyaret eden CEO, Türkiye'nin spor turizmi açısından da önemli bir potansiyele sahip olduğunu vurguluyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.