Hava Durumu

#Antalya Mevlevihanesi

TOURISMJOURNAL - Antalya Mevlevihanesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Antalya Mevlevihanesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Betonla kaplanan tarihi hamama neşter Haber

Betonla kaplanan tarihi hamama neşter

Anadolu'da kurulan ilk 4 Mevlevihaneden biri olduğu belirtilen 768 yıllık Antalya Mevlevihanesi'nin bahçesindeki tarihi hamam, beton kütlelerinden arındırılıp aslına uygun restore edilerek ziyarete açılacak. Osmanlı ve Selçuklu Dönemine ait 2 kapısı bulunan hamamdaki çalışmaların 1 yıl içinde tamamlanması planlanıyor. Kaleiçi'nde bulunan Antalya Mevlevihanesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Antalya Valiliği iş birliğiyle 2 yılda restore edilerek, 2018 yılında kapılarını yeniden ziyaretçilere açtı. Selçuklu Devleti sultanlarından Alaaddin Keykubat tarafından 1255 yılında yaptırılan Antalya Mevlevihanesi, kültür ve sanat merkezi olarak kullanılıyor ve Mevlevilikle ilgili çeşitli bilgilerle eşyalar sergileniyor. Yerleşke içinde yer alan ve iki bölümden oluşan 55 metrekarelik tarihi hamamda ise restorasyon çalışmaları talimatını Antalya Valisi Hulusi Şahin verdi. Hamamın iki bölümüne 1960 ve 1965 yıllarında dökülen betonların kaldırılması için çalışmalar başladı. Uzmanlar hamamın orijinal bölümlerine ulaşmak için titiz bir beton kaldırma çalışması yapıyor. Beton ve mermer bölümleri kaldırma çalışmalarının yüzde 40'ı tamamlanırken, betonla kaplı kubbe için ise özel bir çalışma yürütülecek. 1 yıl içinde tamamlanması planlanan çalışmaların yaklaşık 1 milyon 800 bin TL'ye mal olması bekleniyor. Aslına uygun şekilde tedavi edici yöntemlerinde uygulanacağı hamamı, Mevlevihane'ye gelenler ziyaret edebilecek. 6 yıl önce ziyarete açılan Mevlevihane’nin bahçesindeki hamam kısmında ise herhangi bir çalışma başlatılmadığını dile getiren Karabayram, “Hamam yapısına da Valimiz Hulusi Şahin sahip çıktı. Şu anda onun himayelerinde burada çok ciddi bir çalışma yürütülüyor. Hamam yapısına baktığınız zaman Selçuklu dönemine kadar gittiğini görüyoruz. Ön taraftaki kapı Osmanlı döneminde açılmış. Gizli bulunan kapı ise daha sonra bizim kazı sonucu 2017 yılında ortaya çıkardığımız ama bir müdahale edemediğimiz kapıda Selçuklu döneminden gelen gerçek kapıdır. Şimdi her iki kapıya yönelik de bir restoran çalışması yapılıyor. Çünkü bir kapı Osmanlı dönemine ait, bir Kapı Selçuklu’ya ait her iki dönemin de izlerini taşıyor” diye konuştu. "İçi de betonla kaplanmış" Mevlevihane hamam yapısının 1960 ve 1966 yılında çok ciddi bir beton kütleye mahkum edildiğinin altını çizen Karabayram, “Çünkü burada çok ciddi bir beton uygulama yapılıyor. İçerideki beton kütlelerinin yüzde 40’ını temizledik. Ama bu çok ciddi hummalı bir süreç. Titizlikle yürütülmesi lazım. Yapının hemen arkasında yer alan özel sıva harçlar önünüze çıktı ve bunlarla ilgili tedbirleri alıyoruz ve o dönem sıvalarını korumak istiyoruz. O dönemden gelen bir sıvanın üzerine yeni bir sıva tabakası yaparak yaşatamazsınız o dönemi. Ancak o dönemden gelen sıvayı belli konservatif işlemler yaparak, koruyarak yaşatmanız daha uygun olur. Çünkü burası bir hamam yapısı olarak kullanılmayacak. Ve burası gene bir sergi alanı gibi kullanılması planlanıyor. Gelen ziyaretçi burayı da ziyaret edip çıkabilecek” diye konuştu. "Tedavi edici yöntemler" Hamamın içinde Selçuklu dönemine ait duvarda büyük bir kalp figürünün yer aldığını ifade eden Karabayram, “Çok önemli bir veri ve değer. Antalya Valiliği olarak burada da bir konservatif işlemle konservasyonunu yaparak, pasif koruma işlemlerini gerçekleştirerek daha doğrusu restorasyonda yeni bir gelişme yaşanıyor tedavi edici yöntem. Biz bu tür yapılarda da restorasyonun en önemli ilkelerinden biri olan tedavi bir yöntemle bu kart figürünü koruyup gelecek nesillere taşımayı planlıyoruz” dedi. "Kubbe betonla kaplanmış" Hamamın Selçuklu döneminde belirli yerlerini kaybettiğini ve eklentiler yapıldığını aktaran Karabayram, “Ama hamamımızdaki şu an en büyük problem ve restorasyon ilkelerinde bizi en çok zorlayan konulardan biri çok ciddi bir beton kütlesinin olmasıdır. Kubbe kısmındaki betonun alınmasını istiyoruz. Oradaki betonu alırsak kubbe zarar görebilir. Şimdi bunun üzerine bir çalışma yapmayı planlıyoruz. Yani belki ikinci etaba kalacak, belki onu farklı bir şekilde değerlendireceğiz. Kubbenin üzerinde kilolarca yüklü bir beton kütle var, bunu aldığınız zaman altta bir orijinal tabaka var. Yani o dönemden gelen bir kubbe yapısı var. Bu kubbe yapısı zarar görmesi durumunda yapımız için kötü olabilir. Bilimsel heyet marifetiyle kubbeyi tekrar inceleyeceğiz, ne yapılabileceğine karar verilecek. Ama ana hedefimiz kubbeyi de beton kütleden kurtarmak olacak” ifadelerine yer verdi. Karabayram, 2 bölümden oluşan hamamın yaklaşık 55 metrekarelik bir alanı kapladığını belirtti. "7 ayda çalışmaların yüzde 80'i bitecek" Yapının küçük ama iş kütlesinin büyük olduğuna değinen Karabayram, “2023-2024 bütçesi hamamın 1 milyon 800 bin TL’lik bir bütçe ayrıldı. İlk yedi ay içinde hamamın yüzde 80’ini tamamlamayı hedefliyoruz. Bu yıl bitmeyebilir, çünkü hamam yapısında çok ciddi bir beton kütle var. Bunun bölüm bölüm aşama aşama alınması lazım. Ve hamamın geçmişten bugüne gelen izlerinin de geleceğe yapacağımız çalışmanın titiz bir şekilde yürümesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

Antalya'nın yaşayan tarihi: Kaleiçi Haber

Antalya'nın yaşayan tarihi: Kaleiçi

Her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği Antalya, deniz, kum ve güneş üçlüsünün yanı sıra barındırdığı doğal ve tarihi güzellikleriyle de dikkati çekiyor. Kent merkezinde yer alan, milattan önce 4'üncü yüzyıl sonunda başlayan tarihsel geçmişinde, milattan önce 2'nci yüzyıl ortalarında Bergama Kralı Attalos tarafından bir liman kentine dönüştürülen tarihi Kaleiçi bölgesi Antalya'nın kalbi olarak görülüyor. 1972 yılında "sit bölgesi" olarak koruma altına alınan Kaleiçi, dar ve kıvrımlı sokakları, surların arasındaki kent ve liman manzarası, içinde barındırdığı tarihi yapıları, Rum, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan rengarenk evleri ve begonvillerle süslü denize açılan sokaklarıyla ziyaretçileri zamanda yolculuğa çıkarıyor. 85 anıtsal yapı, 6 cami, 3 medrese, 4 türbe, 5 hamam, 56 burç, kale, sur, merdiven ve 456 sivil mimarlık örneğini yapının bulunduğu Kaleiçi, antika eşyaların, halı ve kilimlerin satıldığı küçük dükkanları, yat limanı ve yöresel ile uluslararası lezzetlerin tadıldığı eski restoranlarıyla da ziyaretçi alıyor. Surların arasında yer alan yapılar kentin tarihine ışık tutuyor Yat limanını saran Kaleiçi'nin kale kapısında turistleri kentin silüetini oluşturan simge eserlerden biri olan Yivli Minare karşılıyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan ve kentin ilk Türk-İslam eseri olma özelliğini taşıyan yapı ihtişamıyla zamana meydan okuyor. Kale kapısının bitişiğinde kentin önemli simgelerinden bir diğeri olan Saat Kulesi bulunuyor. Milattan sonra 9'uncu yüzyılda inşa edilen ve 2. Abdülhamid döneminde saat kulesine çevrilen eser, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin izlerini taşıyor. Kaleiçi, Anadolu'da kurulan ilk 4 mevlevihaneden biri olduğu bilinen Antalya Mevlevihanesi'ne de ev sahipliği yapıyor. Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılan ve 768 yıllık tarihe sahip olan Mevlevihane, müze olarak ziyaret edilebiliyor. Kaleiçi sokakları mevlevihanenin ardından ziyaretçileri, Antalya'yı fetheden Selçukluların camiye çevirmesi nedeniyle "fethin sembolü" olarak kabul edilen Şehzade Korkut Camisi'ne götürüyor. 1896'da çıkan yangında minaresinin üst kısmı yıkılan ve o günden bu yana "Kesik Minare" olarak anılan cami, 2019 yılındaki restorasyon çalışmalarında 123 yıl sonra ilk kez külahına kavuştu. Aslına sadık kalınarak yenilenen cami, akustik atmosferiyle turistlerden ilgi görüyor. Kenti çevreleyen surlardaki anıtsal kapılarından biri olan Hadrianus Kapısı (üç kapılar) da görülmesi gereken yerlerden biri. İnşası milattan sonra 130 yılına dayanan ve Roma İmparatoru Hadrianus'un Antalya'yı ziyareti sırasında ona hitaben yapılan kapı, üzerindeki desen ve motiflerle dikkati çekiyor. Kaleiçi bölgesinin denize açılan kıyısına yer alan Hıdırlık Kulesi de kentin en bilinen ve ilgi gören yapıları arasında yer alıyor. İkinci yüzyılda Roma imparatoru Hadrianus'un yaptırdığı tahmin edilen kule, görkemli yapısı ve çevresinde sürdürülen kazı çalışmalarıyla göze çarpıyor. Kaleiçi'nin yarım daire biçiminde doğal bir liman olma özelliği taşıyan Yat Limanı, en önemli gezi duraklarında biri. Liman, surlarla çevrili manzarası ve turizm hareketliliğiyle öne çıkıyor. "Kaleiçi tüm zamanların kalesidir" Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, AA muhabirine, Kaleiçi'nin kentin en özel ve kimlikli kısmı olduğunu söyledi. Kaleiçi'ne yerleşimin milattan önce 4'üncü yüzyılda başladığını anlatan Çevik, Helenistik döneminde şehrin temellerinin atıldığını, Türklerin gelmesiyle sur duvarlarının tekrardan elden geçirildiğini ve önemli mimari eserler yapıldığını aktardı. Kaleiçi'nin bilinen en erken zamandan bugüne dek gördüğü kültür dönemlerinden yoğun izler taşıdığını vurgulayan Çevik, şöyle konuştu: "Bu izleri oldukça iyi korunan özel ve özgün bir kaledir. Kaleiçi tüm zamanların kalesidir. Camiler, medreseler, hanlar, konutlar, ticarethanelerden oluşan yerleşim, bir kale kentin, bir liman kentinin tüm özelliklerini yansıtır. 1972’den bu yana SİT Alanı statüsünde korunmaktadır. Bugün bir yerleşim alanından çok turizm odaklı gelişmiş ve turistlerin hizmetinde yaşayan çok renkli ve cazibeli bir özel alana dönüşmüştür. Kaleiçi ve çevresi kültürel ve doğal değerleriyle UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmeyi çoktan hak etmektedir." "Turistlerin ilk gittikleri cazibe merkezidir Kaleiçi" Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı Yeliz Gül Ege ise bölgenin şehrin merkezinde ve ulaşımın kolay olması nedeniyle ilgi gördüğünü dile getirdi. Kaleiçi'nin dünyanın dört bir yanından ziyaretçi ağırladığını vurgulayan Ege, şunları söyledi: "Kaleiçi Antalya'nın kaşıkçı elmasıdır. 2 bin yılı aşkın bir tarihe sahip ve o günden bu güne tarihi dokusunu korumuş, üzerine de bilinçli yapılar ve renovasyonlarla günümüze kadar gelmiştir. Ziyaretçilerin yerel ve tarihi dokuyu aynı anda bulabildiği bu anlamda çok güzel fotoğraf veren bir kentten bahsediyoruz. Bu nedenle Kaleiçi dünyada eski yerleşim bölgesi olarak değerlendirilen sayılı yerlerden birisi. Kent merkezine baktığımızda turistlerin ilk gittikleri cazibe merkezidir Kaleiçi." Ege, bölgenin içine açılan birçok kapısı, yat limanı, müzeleri ve tarihi yapılarıyla başlı başına bir ören yeri olduğuna dikkati çekti. Kaleiçi'nde gündüz ve gece saatlerinde turistlerin vakit geçirebildiğini aktaran Ege, "Ziyaretçilerin hiçbir güvenlik problemi yaşamadan gezebildiği, konaklayabildiği, Antalya'nın yerel lezzetlerini tadabildiği, narenciye kokusuyla dolu bir alandan bahsediyoruz. Bölgeyi korumak çok önemli. Elimizden geldiğince koruduğumuza inanıyoruz." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.