Hava Durumu

#Arkeoloji

TOURISMJOURNAL - Arkeoloji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Arkeoloji haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Roma'da Göbeklitepe Sergisine Ziyaretçi Akını Haber

Roma'da Göbeklitepe Sergisine Ziyaretçi Akını

ROMA (İHA) - İtalya'nın başkenti Roma'daki Kolezyum’da 24 Ekim 2024’te açılan "Göbeklitepe: Kutsal Bir Yerin Gizemi" sergisi, bugüne kadar 5 milyon ziyaretçiyi ağırlayarak büyük ilgi topladı. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Göbeklitepe'nin eşsiz tarihi, sergiyle Roma’nın kalbinde canlandırılıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya paylaşımında, "Medeniyetin sıfır noktası Göbeklitepe, Roma'nın kalbi Kolezyum'da dünya ile buluşuyor. Göbeklitepe: Kutsal Bir Yerin Gizemi sergisi, açıldığı günden bu yana 5 milyon ziyaretçiyi ağırlayarak büyük ilgi gördü. UNESCO Dünya Mirası olan Göbeklitepe'nin 11 bin yıllık gizemi, anıtsal sütunların replikaları ve sanal turlarla ziyaretçileri büyülemeye devam ediyor. İnsanlık tarihine ışık tutan bu eşsiz sergi, nisan ayının sonuna kadar Kolezyum'da ziyaretçilerini bekliyor. Tarihin en eski anıtlarını keşfetmek isteyen herkesi bu büyüleyici yolculuğa çağırıyor, arkeolojik mirasımızı dünyayla buluşturmaya devam ediyoruz!" dedi. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği’nin iş birliğiyle düzenlenen sergi, İtalyan ve uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekip tarafından hazırlandı. Multimedya içerikler, 3D rekonstrüksiyonlar ve interaktif deneyimlerle desteklenen sergi, Göbeklitepe’nin 11 bin yıllık gizemini günümüz teknolojisiyle buluşturuyor. 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenen Göbeklitepe, dünya arkeolojik mirasının en önemli keşiflerinden biri olarak kabul ediliyor. Tarih meraklıları ve akademisyenlerin yoğun ilgisini çeken sergi, 30 Nisan 2025 tarihine kadar Kolezyum’da ziyaret edilebilecek.

Anadolu’nun Kayıp Hazineleri Geri Dönüyor Haber

Anadolu’nun Kayıp Hazineleri Geri Dönüyor

ANTALYA (İHA) - Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Danimarka’dan iadesi sağlanarak Antalya’ya getirilen tarihi eserlerin tanıtıldığı toplantıda önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Ersoy, kültürel mirasın korunmasına yönelik yürütülen çalışmaların kararlılıkla devam ettiğini belirterek, "Dünyanın neresine kaçırılmış olursa olsun bu topraklara ait hangi eser varsa biz bu eserlerin izini sürüp ülkemize getirmekte kararlıyız ve bunu yapmaya devam edeceğiz. Artık koleksiyonlar ya da konunun uzmanlarının kabul ettiği bir gerçek var. Biliyorlar ki ellerinde Anadolu'dan yasal olmayan yollarla çıkarılmış bir arkeolojik eser varsa, Türkiye Cumhuriyeti gelip onu bulacak ve yasal yollarla iadesini sağlayacak" dedi. Bakanlığın uzun süredir yürüttüğü titiz çalışmalar neticesinde, Danimarka Glyptotek Müzesi’ne sunulan bilimsel kanıtlar ve etik gerekçelerle Türkiye’ye iade edilen eserler, Antalya Arkeoloji Müzesi’nde kamuoyuna tanıtıldı. İade edilen eserler arasında, Burdur’un Boubon Antik Kenti’ne ait Roma İmparatoru Septimius Severus’un heykel başı ile yine Burdur’un Düver Köyü’nden kaçırılan 48 pişmiş toprak mimari levha yer alıyor. Bakan Ersoy, son yedi yılda 8 bin 967 eserin Türkiye’ye geri getirildiğini ve bu sürecin hız kesmeden devam edeceğini vurguladı. PROF. DR. JALE İNAN’IN ÇALIŞMALARI İadesi sağlanan Boubon Antik Kenti’ne ait heykel başının, 1960’lı yıllarda bölgede yapılan kaçak kazılar sonucunda yurt dışına kaçırıldığı tespit edildi. Bakan Ersoy, bu sürecin aydınlatılmasında merhum arkeolog Prof. Dr. Jale İnan’ın çalışmalarına dikkat çekerek, şunları söyledi: "M.S. 3. yüzyıla tarihlenen bu eserin iadesi vesilesiyle bu eser grubu hakkındaki çalışmalarından faydalandığımız merhume Prof. Dr. Jale İnan'ı da anmak isterim. Biz son 5 yılda gerçekten bu mücadelede önemli kazanımlar elde ettik ama Anadolu'nun kültürel mirasının korunması çalışmaları on yıllardır sürüyor. Rahmetli Jale İnan hocamız, bu heykel başını yerinde incelemiş ve Boubon kökenli olduğuna dair tespitlerde bulunmuştu. O dönem yapılan tespitlerin de ışığında Kaçakçılıkla Mücadele Dairemiz çalışmalarını genişletip iade talebimizi Danimarka'ya iletti. Danimarka ve Glyptotek Müzesi'ni de iş birliğine açık tutumları ve etik bir duruş sergileyerek verdikleri iade kararından dolayı kutluyorum. Kopenhag Büyükelçimiz Sayın Hakan Tekin ile Kültür ve Tanıtma Müşavirliğimize de ayrıca teşekkür ederim." PISIDIA KÜLTÜRÜNÜN İZLERİ: PİŞMİŞ TOPRAK LEVHALAR Danimarka’dan geri getirilen bir diğer önemli eser grubu ise M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen pişmiş toprak levhalar. Burdur’un Düver Köyü’nde kaçak kazılarla ortaya çıkarılan bu levhalar, Antik Pisidia kültürüne ışık tutan arkeolojik buluntular arasında yer alıyor. Özellikle 1960’lı yıllarda Boubon Antik Kenti’nde yapılan kaçak kazılar hakkında konuşan Bakan Ersoy, "Lucius Verus, Septimius Severus, Genç İmparator ve Giyimli Kadın heykellerinin yanı sıra İmparator Caracalla'ya atfedilen iki büst ve dönemin önemli şahsiyetlerine ait beş baş ile bir bronz kadın büstü Türkiye'ye yeniden kazandırılmıştı. Bu iadeler; sunulan belgeler, görgü tanığı ifadeleri ve adli kriminolojik çalışmalar sayesinde gerçekleşti. Bakanlığımız ile Manhattan Savcılığı iş birliğinde yapılan geniş kapsamlı soruşturmalar ve iadeler de dünyada ciddi düzeyde yankı buldu, örnek oldu" dedi. HEYKELİN BAŞ VE GÖVDESİ BULUŞACAK MI? Septimius Severus’un heykel başının Türkiye’ye dönmesi, gövdesiyle birleşme ihtimalini de gündeme getirdi. Bakan Ersoy, bu konuda detaylı bir bilimsel çalışma başlatıldığını belirterek, "Antik dönemde, bu heykel gövdeleri son derece idealize bir şekilde yapılmakta ve tarih içinde imparatorların değişmesi gibi durumlarda farklı başların birleştirilmesiyle kullanılmaktaydı. İşte bu sebeple şu an baş ve gövdenin ani ve hızlı bir müdahaleyle ayrım noktalarının birbirine oturtulması esere zarar verebileceğinden konservatörlerimiz bu süreci çok dikkatli analiz ederek zamana yayılan bir proje kapsamında ele alacaklar. Pek tabii bu projenin sonucunu da bilim dünyası ve kamuoyuyla yine büyük bir mutlulukla paylaşacağız" açıklamasında bulundu. TÜRKİYE, KÜLTÜREL MİRASININ PEŞİNDE Son yıllarda, yurt dışına kaçırılan eserlerin iadesi konusunda büyük başarılar elde eden Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2025 yılı için de 14 önemli eserin iadesini sağlamayı planlıyor. Bakan Ersoy'un açıklamasına göre, 2024 yılında tam bin 149 tarihi eserin ülkeye geri kazandırıldığı biliniyor. 2002-2025 yılları arasında iadesi sağlanan toplam eser sayısının 13 bin 282 olduğunu açıklayan Bakan Ersoy, bu sürecin hız kesmeden devam edeceğini belirtti. KAÇAKÇILIKLA MÜCADELEDE FARKINDALIK ÇALIŞMALARI Eserlerin yurt dışına kaçırılmasını önlemek için, Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi sadece yurt dışında eser takibi yapmakla kalmıyor; aynı zamanda Anadolu’nun dört bir yanında farkındalık çalışmaları yürütüyor. Bakan Ersoy, bu çalışmaların köylere kadar yayıldığını belirterek, "Bakanlık yetkililerimiz Anadolu'yu adeta karış karış geziyor. Köy köy dolaşıp muhtarlarımız başta olmak üzere herkese bu mücadelenin önemini anlatıyor. Sadece yetişkinlerin bilinçlendirilmesi değil, geleceğimizin sahibi çocuklarımıza geçmişin mirasının önemini anlatmak için hikaye kitapları hazırlıyor, ağaç yaşken eğilir mantığıyla onlara eğitimler veriyoruz" dedi. DANIŞMA SÜRECİ VE İŞ BİRLİKLERİ Danimarka'nın Ankara Büyükelçisi Ole Toft, eserlerin ait oldukları topraklara geri döndürülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Toft, "Tarihî eserlerin iadesi önemli ancak genellikle karmaşık bir süreçtir. Ve bugün bizatihi Türkiye ve Danimarka olarak birlikte İmparator başı özelinde güzel bir çözüm üretebildik. Burada karşılıklı saygı ve iş birliği olduğu süreç neticesinde bu noktaya gelmiş olmayı da kutluyoruz. Danimarka'nın Glyptotek Müzesi yalnızca heykel başını değil 48 adet pişmiş toprak levhayı da iade ediyor. Levhaların iadesi Türkiye'nin talebi olmadan ancak Glyptotek Müzesi'nin iç incelemeleri neticesinde pişmiş toprak eserlerin Türkiye'ye ait olduğunun anlaşılması üzerine müzenin girişimiyle gerçekleşmiştir. Geçtiğimiz yıl Türkiye'yi 350 bin Danimarkalı ziyaret etti. Bunların 200 bini Antalya bölgesine geldi. Güzel doğası ve iklimiyle Türkiye, Danimarkalı turistler için her zaman cazibe noktası olmuştur" şeklinde konuştu. Büyükelçi, ayrıca Danimarkalı turistlerin Türkiye’ye ilgisinin artacağını ve eserlerin sergilendiği Antalya Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret etmeye teşvik edileceğini ifade etti.

Haber

"Şehri Keşfet" Projesi Berlin Yolcusu

ANTALYA (İHA) - Muratpaşa Belediyesi, 4-6 Mart tarihleri arasında düzenlenecek ITB Berlin Turizm Fuarı’nda, turizmi 12 aya yaymayı amaçlayan "Şehri Keşfet" projesini tanıtacak. Antalya’da deniz, kum ve güneş turizminin ötesine geçerek kültür ve doğa turizmini canlandırmayı hedefleyen proje, daha önce Erdal İnönü Kent Parkı’nda düzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurulmuştu. Şimdi ise proje, dünyanın en büyük turizm buluşmalarından biri olan ITB Berlin’de yer alacak. Şehri Keşfet tur paketleri; uçak biletlerinden otellere, rehberlik hizmetlerinden restoran tercihlerine ve tarihi-doğal güzergâhlara kadar geniş bir yelpazede turistlere seçenekler sunuyor. Bu sayede, antik kentlerin büyüleyici atmosferinde bir yolculuğa çıkmak, Toroslar’da doğayla buluşmak ya da geleneksel lezzetleri deneyimlemek mümkün hale geliyor. Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, seyahatin kültürel bir keşif anlamına gelmesi gerektiğini vurgulayarak, "Seyahati anlamlandırabilmek için tarihten, arkeolojiden zevk almak; bir yörenin özgün yemeklerini, danslarını, şarkılarını deneyimlemek önemlidir. Turizmi çeşitlendirme ihtiyacı var. Antalya'ya gelmek isteyen birisi eğer deniz, kum, güneş turizmi yapmak değil de şehri keşfetmek, şehrin kültürel odaklı noktalarını, doğasını, coğrafyasını keşfetmek istiyorsa 'Şehri Keşfet' turlarının rotalarından yararlanabilir. Antalya’da turizmi çeşitlendirebilmek için hazır tur paketlerini raflara yerleştiriyoruz" dedi.

Apollonia Antik Kenti Kapılarını Ziyaretçilere Açıyor Haber

Apollonia Antik Kenti Kapılarını Ziyaretçilere Açıyor

BURSA (İHA) - Nilüfer Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü arasında yapılan anlaşmayla Apollonia Antik Kenti, kazı ve çevre düzenlemeleri desteğiyle ören yeri statüsü kazanacak. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Kamil Özer’in imzaladığı protokole, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Okan Şahin, kazı başkanı Prof. Dr. Derya Şahin ve eski başkan Prof. Dr. Mustafa Şahin de katıldı. Protokol kapsamında, antik kentin güvenlik, temizlik, elektrik ve su gibi giderlerinin Nilüfer Belediyesi tarafından karşılanması kararkaştırıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ören yeri statüsü verilen alan, ziyaretçilere açık hale gelecek. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, bölgenin kültürel mirasını koruma ve tanıtma çabalarına destek verdiklerini belirtti. Gölyazı ve çevresinde bulunan Fadıllı, Akçalar ve Ayvaköy mahallelerini önemli bir turizm merkezi yapmayı hedeflediklerini vurgulayarak, bölgeyi turizm ve tarımla kalkındırmayı amaçladıklarını ifade etti. "Nitelikli turizm yatırımlarıyla bölgeyi turistler için daha cazip hale getirerek, tarımsal açıdan zengin olan bu mahallelerimizi turizmle de destekleyerek kalkındırmayı ve kırsaldan kente göçün önüne geçmeyi amaçlıyoruz" diye ekledi. Bursa’nın arkeoloji turizminde önemli bir noktaya geldiğini belirten İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Kamil Özer ise, "Bursa; İznik, Gölyazı, Aktopraklık gibi çok değerli antik bölgelere sahip. Ancak bu bölgelere turist çekebilmek için altyapı ve tesisleşme çalışmalarına ihtiyaç var. Belediyelerin bu konudaki destekleri büyük önem taşıyor. Nilüfer Belediyesi'ne verdikleri bu destekten dolayı teşekkür ediyoruz" dedi.

Telmessos Hac Rotası Konferansına Yoğun İlgi Haber

Telmessos Hac Rotası Konferansına Yoğun İlgi

Fethiye Turizm Derneği’nin düzenlediği "Telmessos Hac Yolunun Keşfi ve Turizme Katkısı" etkinliği yoğun katılımla gerçekleşti. Denizatı Restaurant’ta yapılan toplantıya Fethiye Turizm Derneği Başkanı Işıl Sungur, Fethiye Emlakçılar Derneği Başkanı Serdar Oğuz, Fethiye Kent Konseyi Başkanı Naci Dinçer, Fethiye Gazeteciler Derneği yönetim kurulu üyesi gazeteci ve yazar Işık Taban ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katılım gösterdi. Etkinlikte, Telmessos Antik Kenti yüzey araştırmalarını yürüten Prof. Dr. İsa Kızgut ve Arkeolog Pınar Döğerli sunum gerçekleştirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Akdeniz Üniversitesi adına yapılan araştırmaların sonuçları katılımcılara aktarıldı. 5 YILLIK ARAŞTIRMALAR BÖLGE TURİZMİNİ GÜÇLENDİRECEK 2021’den itibaren süren çalışmalar kapsamında, Fethiye merkezinde ve Şövalye Adası’nda Likya uygarlığına ait kalıntılar keşfedildi. Bu araştırmaların, Fethiye’nin kültürel mirasını turizme kazandıracağı vurgulandı. Fethiye Turizm Derneği Başkanı Işıl Sungur, elde edilen bulguların bölge turizmi için önemli fırsatlar sunduğunu belirtti. Telmessos'un, tarih öncesinden beri önemli bir yerleşim alanı olduğunu vurgulayan Sungur, beş yıldır devam eden çalışmaların, Fethiye’nin kültürel mirasını ön plana çıkaracağını ekledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı destekli Hac Yolları Kültür Rotası ile, ilçe turizm ve ekonomisine büyük katkılar sunulacağını söyledi. Arkeolog Pınar Döğerli ise Telmessos’un inanç turizmi açısından önemine dikkat çekerek, Erken Hristiyanlık döneminde Kudüs’e yapılan hac yolculuklarında Likya kıyılarının hacılar için önemli konaklama noktaları olduğunu aktardı. HAC ROTASI ÜZERİNDEKİ ARKEOLOJİK BULGULAR Döğerli, Telmessos’un hac yolculukları için stratejik bir bölge olduğunu belirterek, bölgedeki önemli durakları ve keşifleri anlattı: Gemiler Adası: 1989’da başlayan kazılarda dört kilise, geçit koridorları, sarnıçlar ve mezarlar bulundu. Karacaören Adası: Kilise kalıntıları keşfedildi ancak detaylı araştırmalar sürüyor. Ölüdeniz: Bölgede 12 kilisenin varlığı tespit edildi. Şövalye Adası: 2021’den beri Prof. Dr. İsa Kızgut başkanlığında yürütülen kazılarda mozaikli kilise, piskopos konutu ve sur kalıntıları gün yüzüne çıkarıldı. Bu keşiflerin, bölgenin inanç turizmi potansiyelini artıracağı ve turizme entegre edilmesi gerektiği vurgulandı. FETHİYE’NİN İNANÇ TURİZMİ POTANSİYELİ Konferansa katılan uzmanlar, Telmessos’un tarihi mirasının doğru tanıtım ve projelerle uluslararası turizm rotalarına eklenmesi gerektiğini belirtti. Fethiye’nin inanç turizminde daha etkin bir noktaya gelmesi için kamu ve özel sektör işbirliğinin önemine dikkat çekildi.

Özay Kartal: Haber

Özay Kartal: "Bodrum'un Tarihi Yapıları Turizme Kazandırılmalı"

Bodrum, yaz aylarında milyonlarca turisti ağırlasa da kış aylarında yeterli ilgi göremiyor. Turizmi yıl boyunca sürdürebilmek için alternatif çözümler aranırken, tarihi yapıların canlandırılmasının bu sürece katkı sağlayabileceği düşünülüyor. İlçede, Halikarnas Mozolesi, Mars Tapınağı ve antik stadyum gibi önemli yapılar yer alıyor. Ancak bu eserlerin bazıları sanayi siteleri, hurdacılar ve otoparklarla kaplanmış durumda. Akademia Vakfı’nın geçmişte gerçekleştirdiği kazılarla Karyalıların inşa ettiği M.Ö. 377 tarihli Antik Halikarnassos Surları turizme kazandırılmıştı. "BODRUM’UN TARİHİ VE ARKEOLOJİK POTANSİYELİ BÜYÜK" Bodrum’un turizmde dört ila beş ayla sınırlı kalmaması gerektiğini belirten Kartal, kültürel ve tarihî değerlerin değerlendirilmesiyle yıl boyunca turist çekilebileceğini ifade etti. Bodrum’un dünya çapında önemli bir arkeolojik mirasa sahip olduğunu vurgulayan Kartal, turizmi deniz-kum-güneş üçgeninden çıkarıp kültürel ve doğa turizmiyle çeşitlendirmenin mümkün olduğunu dile getirdi. "TARİHİ YAPILAR SANAYİ VE OTOPARKLARLA KAPLI" Kartal, tarihi yapıların korunmadığını ve gerektiği gibi değerlendirilmediğini belirterek, antik stadyumun üzerine sanayi sitesi yapıldığını, Mars Tapınağı’nın üstünün hurdacılarla dolu olduğunu, Halikarnas Mozolesi’nin bahçesinin ise otoparka çevrilmiş durumda olduğunu söyledi. Bodrum’un turizmini genişletmek isterken yanlış uygulamalarla bu potansiyelin değerlendirilemediğini vurguladı. "YEREL YÖNETİMLERİN VE STK'LARIN İŞ BİRLİĞİ ŞART" Kartal, Bodrum’daki tarihi eserleri turizme kazandırmak için yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışması gerektiğini söyledi. Akademia Vakfı’nın geçmişte Halikarnassos Surları’nı turizme kazandırma sürecinde olduğu gibi, anıt eserlerin ortaya çıkarılması için koordineli bir çaba gerektiğini belirtti. Bu mirasın korunarak turizme kazandırılmasının, hem Bodrum ekonomisine hem de kültürel değerlerin gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlayacağını ekledi.

Mısır’da Tarihi Keşif: II. Thutmose’un Mezarı Bulundu Haber

Mısır’da Tarihi Keşif: II. Thutmose’un Mezarı Bulundu

KAHİRE (İHA) - Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı, II. Thutmose’un mezarının Krallar Vadisi’nde keşfedildiğini duyurdu. Mısır-İngiliz ortak arkeoloji ekibinin yaptığı kazılar sırasında, daha önce yalnızca C4 olarak bilinen mezarın Thutmose II’ye ait olduğu tespit edildi. Mısır Eski Eserler Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Dr. Mohamed Ismail Khaled, mezarın girişinin ve ana geçidinin üç yıl önce bulunduğunu, ancak sahibine dair net kanıtların yeni elde edildiğini açıkladı. KRALLARA ÖZGÜ İŞARETLER VAR Kazı ekibinin saha direktörü Dr. Piers Litherland, mezarın mavi boyalı ve sarı yıldız motifleriyle süslenmiş tavanının hala sağlam olduğunu belirtti. Ayrıca, mezarda krallara özgü dini metinlerden biri olan Amduat sahnelerinin yer aldığını ifade etti. Mezarın tamamen boş olduğu ortaya çıkarken Litherland, mezarın hırsızlık nedeniyle değil, kasıtlı olarak boşaltıldığını düşündüklerini söyledi. Ekip, mezarın yakınlarında Thutmose II ve üvey kız kardeşi Kraliçe Hatshepsut’un isimlerinin yazılı olduğu kaymaktaşı parçaları buldu. SEL SULARIYLA KAYBOLAN HAZİNELER Kazılar sırasında, II. Thutmose’un mezarının ölümünden birkaç yıl sonra sel suları altında kaldığı ve taşınmak zorunda kaldığı anlaşıldı. Litherland, kralın gömülmesinden birkaç yıl sonra sel suları altında kalan mezarın taşındığını ve kaymaktaşının da mezar taşınırken kırılmasının olası olduğunu söyledi. "Ve şükürler olsun ki gerçekten de bir iki şeyi kırmışlardı, çünkü kimin mezarı olduğunu bu şekilde öğrendik" diye ekledi. Ekip, taşınan mezarın yeni konumuna dair ipuçları bulduklarını ve mezarın hazinelerle dolu olabileceğini düşünüyor. Bulunan mezar, 1922 yılında keşfedilen Kral Tutankhamun'un mezarından sonra ortaya çıkarılan ilk Mısır kraliyet mezarı olarak dikkat çekiyor.

Perge’de Beş Yeni Heykel Keşfedildi Haber

Perge’de Beş Yeni Heykel Keşfedildi

ANTALYA (İHA) - Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında Perge Antik Kenti’nde yürütülen kazılarda Roma Dönemi’ne ait beş yeni heykel gün yüzüne çıkarıldı. Antik dönemde heykeltıraşlık okullarıyla ünlü Perge’de yapılan bu keşif, 2025 yılı kazı çalışmalarının en önemli buluntularından biri oldu. Heykeller, Batı Kent Kapısı ve Doğu Sütunlu Cadde’de ortaya çıkarıldı. Batı Kent Kapısı’nda bulunan eserlerden biri, yaklaşık 2 metre yüksekliğindeki Afrodit/Venüs heykeli oldu. Heykelin alt kısmında, bir yunusun üzerinde oturan aşk tanrısı Eros figürü bulunuyor. Bu eserin, M.S. 2. yüzyıla ait bir Roma İmparatorluk Dönemi replikası olduğu düşünülüyor. Aynı alanda keşfedilen diğer iki heykelden biri 1,87 metre yüksekliğinde, giyimli bir kadın figürü; diğeri ise iki parça halinde bulunan benzer bir kadın heykeli. İlk değerlendirmelere göre, bu heykellerin Severuslar Dönemi’ne ait olabileceği üzerinde duruluyor. Doğu Sütunlu Cadde’de bulunan iki heykel ise bir kadın ve bir erkek figürünü tasvir ediyor. Giyimli olarak işlenen bu eserler, Roma Dönemi’nin anıtsal heykel sanatı ve süslemeleri hakkında önemli bilgileri açığa çıkarıyor. Bu yeni keşifler, Perge Antik Kenti’nin zengin tarihi mirasını gün yüzüne çıkarmaya devam ederken, arkeoloji dünyasında da büyük heyecan yarattı.

Pompeipolis’te 1.800 Yıl Öncesinin Beslenme İzleri Aranıyor Haber

Pompeipolis’te 1.800 Yıl Öncesinin Beslenme İzleri Aranıyor

KASTAMONU (İHA) - Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde bulunan Pompeipolis Antik Kenti, Zımbıllı Tepe mevkiinde yer alan antik Paflogonya Bölgesi'nin başkenti olarak biliniyor. Bölgedeki kazılarda, Roma dönemine ait bir villada yaşayan insanların beslenme şekilleri ile o dönemde var olan böcek çeşitleri araştırılıyor. Karabük Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük’ün başkanlığında yürütülen kazılarda, yaklaşık bin 600 metrekarelik Roma villasında bulunan tuvalet kanalı ve mutfak alanındaki kalıntılar detaylı bir şekilde inceleniyor. Bartın Üniversitesi’nden Dr. Mustafa Nuri Tatbul’un yürüttüğü arkeobotanik çalışmalar kapsamında, toprak örnekleri laboratuvar ortamında analiz edilerek bin 800 yıl önce tüketilen tahıllar, baklagiller ve meyve türleri belirlenmeye çalışılıyor. Tatbul, "Bu çalışmanın kapsamında yerleşimdeki villada bulunan çöp çukuru, yanık alanlar, mutfak alanı, depolama alanı, su sistemi, kanalizasyon gibi ortamlardan örnekler alıyorum ve toprak örneklerine suda yüzdürme yöntemini uyguluyorum ve bitki kalıntılarını ayırıyorum. Bu ayırdığım bitki kalıntıları aracılığı ile yerleşimin beslenme alışkanlıklarını anlamaya çalışıyorum. Bu birinci amacım. Bu çalışmanın sonucunda da yerleşkedeki insanların kullandıkları tahıllar, baklagiller, meyve türleri gibi bitkileri, yani ekonomik önemi olan bitkileri değerlendirerek yerleşimin ekonomisini anlamaya çalışıyorum. Aynı zamanda üretim, tüketim, atık gibi davranışları da gözlemleyebiliyoruz, tanımlayabiliyoruz" açıklamasında bulundu. Şimdiye kadar yaklaşık 50 farklı bitki türü tespit edilirken, kazılarda bin 800 yıl öncesine ait olduğu düşünülen bir arı fosiline de rastlandı. Ayrıca, çevresel koşulları anlamak amacıyla geçmiş dönemden günümüze kadar ulaşan böcek türleri de inceleniyor. Bu araştırmalar sayesinde, antik dönemin beslenme kültürü ve iklim şartları hakkında önemli verilere ulaşılması hedefleniyor.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.