Hava Durumu

#Aşırı Turizm

TOURISMJOURNAL - Aşırı Turizm haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Aşırı Turizm haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Trevi Çeşmesi Ziyaretçilerine Ücret: Roma'nın Aşırı Turizm Planı Haber

Trevi Çeşmesi Ziyaretçilerine Ücret: Roma'nın Aşırı Turizm Planı

Aşırı turizm sorunlarını ele almak amacıyla, Roma ikonik Trevi Çeşmesi için ziyaretçilere bilet uygulaması getirmeyi düşünüyor. Sakinler ücretsiz erişime devam ederken, turistlerin sembolik bir ücret olan 1 EUR ödemesi gerekebilir. Roma'da aşırı turizmi yönetmek: Trevi Çeşmesi biletleri hakkında bilmeniz gerekenler Roma’nın Trevi Çeşmesi, şehirdeki popüler bir destinasyon olmasının yanı sıra, İtalya'yı ziyaret eden turistlerin de favorisi. Ziyaretçilerin, sabah 6'dan itibaren bu zarif barok tarzı çeşmeye akın ettiği ve havuzuna madeni para attığı bildiriliyor. Büyük kalabalıklar sık sık çeşmede toplandığından, birçok kişi bu deneyimi tam anlamıyla yaşamakta zorlanıyor. Hindustan Times’ın haberine göre, turizmden sorumlu şehir meclis üyesi, Corriere della Sera gazetesine aşırı turizmi yönetmek amacıyla "sınırlı erişim" önerisini kişisel olarak desteklediğini belirtti. Biletleme sisteminin, ziyaretçi akışını düzenlemek ve antik yapıyı aşırı aşınmadan korumak için olduğunu, para toplamak amacı taşımadığını söyledi. Medya raporlarına göre, Roma zaten aşırı turizmle mücadele ederken, 2025'teki Jubile Yılı kutlamaları nedeniyle turist akınının artması bekleniyor (Katolik Kilisesi tarafından her 25 yılda bir düzenlenen etkinlik). Önümüzdeki yıl Roma ve Vatikan Şehri'ni yaklaşık 30 milyon kişinin ziyaret etmesi öngörülüyor. Bu yılın başlarında, Venedik de benzer önlemler aldı ve yoğun saatlerde gündüz ziyaretçileri için 5 EUR (HKD 43.30) bilet ücreti uygulamaya başladı. Bu önlemler, aşırı turizmi yönetmek ve popüler cazibe merkezlerini korumak amacıyla alındı. Birçok kişi aşırı turizm sorunları nedeniyle bu hareketi olumlu karşılasa da, bazı eleştirmenler kamuya açık bir sanat eserine ücret koymanın adaletsiz olduğunu ve turizmi caydırabileceğini savunuyor. Ayrıca, Trevi Çeşmesi'nin bulunduğu yoğun kavşağa yakın bir biletleme sistemi uygulamanın lojistik zorluklar yaratabileceği belirtiliyor. Kaynak: Travel and Leisure Asia

Çekya aşırı turizmle savaşmak için Airbnb kısıtlamaları getiriyor Haber

Çekya aşırı turizmle savaşmak için Airbnb kısıtlamaları getiriyor

Turistik merkezlerde yerel halk, kısa süreli tatil kiralamalarının neden olduğu yüksek kira fiyatları ve konut sıkıntısından şikayetçi. Çekya da İngiltere, İrlanda, Hollanda ve Fransa gibi aşırı turizmin olumsuz sonuçlarıyla mücadele ediyor. Bu nedenle Çek hükümetinin önerdiği yeni düzenlemelerle Prag gibi popüler şehirlerde kısa süreli kiralamaların sınırlandırılması planlanıyor. Bu adımın, emlak fiyatlarını düşürmesi ve yerel halkın turist baskısından korunmasını sağlaması bekleniyor. Airbnb kısıtlamaları Çek hükümeti tarafından bu ay onaylanan yasa tasarısı, belediyelere ve şehirlere Airbnb tarzı konaklamaları sınırlama yetkisi veriyor. Bu yasa, bir mülkün yılda kiralanabileceği gün sayısının sınırlandırılmasını ve misafir başına gereken minimum alan miktarının belirlenmesini içeriyor. Ayrıca, misafirhaneler, Airbnb ve diğer tatil amaçlı kiralamalara daha sıkı düzenlemeler ve yerel vergiler getirerek, bu tür konaklamaların yükümlülüklerini geleneksel otellerle aynı seviyeye çekmeyi amaçlıyor. Mülk sahipleri, konaklama ve misafir bilgilerini "eTurista" adı verilen yeni bir platform aracılığıyla kaydetmek zorunda kalacak ve tesislere, konaklama listelerinde belirtilmesi gereken bir kayıt numarası verilecek. Onaylanması halinde, bu sistemin gri alanda faaliyet gösteren kısa süreli kiralamaların denetimini artırması bekleniyor. Yetkililer, çevrimiçi platformlarda yapılan konaklamaların yüzde 40 ila yüzde 70'inin bildirilmediğini ve bunun yıllık yaklaşık 32 milyon euro vergi kaybına neden olabileceğini tahmin ediyor. Yeni kuralların Temmuz 2025'te yürürlüğe girmesi planlanıyor. Başka ne gibi önlemler alındı? Yeni kurallar, kiralık konaklama yerlerini takip etmenin yanı sıra, şehir merkezlerindeki turist apartmanlarının sayısını sınırlayarak gürültü rahatsızlığını azaltmayı hedefliyor. Özellikle başkent Prag’da, gürültücü turistler nedeniyle yerel halk başkentin tarihi kısmından uzaklaşıyor. Öte yandan bu, Çekya'da gürültüye karşı yürürlüğe giren ilk düzenleme değil. Yılın başlarında, Prag'ın popüler gece hayatı bölgesinde, sarhoş olmayı teşvik ettiği düşünülen bekarlığa veda partilerinin ve kişilerin giydiği tuhaf kostümlerin yasaklanması önerilmişti. Bazı belediye meclis üyeleri, bunun "sosyal olarak kabul edilemez" olduğunu belirterek, kıyafetlerin özellikle organize bar gezintilerinde gece gürültüsüne ve huzursuzluğa katkıda bulunduğunu savundu. Geçtiğimiz yıl, şehir merkezindeki işyerlerinin açılış saatlerinin sınırlandırılması için yapılan başvuru reddedilmişti. Ancak temmuz ayında, tarihi bölgedeki yerlerin bir kısmına geceleri araç girişinin yasaklanması kabul edildi ve bu yasak, araçların akşam 10:00 ile sabah 06:00 arasında tarihi bölgeye girmesini engelliyor.

Aşırı turizm: Gelir kaynağı mı, kaynak israfı mı? Haber

Aşırı turizm: Gelir kaynağı mı, kaynak israfı mı?

Yunanistan’da bir duvar yazısı, “Turistler evinize dönün” diyor. İspanya’da lüks turistik merkezlere giden yerel halk zengin turistleri su tabancalarıyla ıslatıp kovalıyor. Bu yıl ülkede binlerce kişi “Sizin seyahatiniz bizim sefaletimiz” diyerek yürüyüş yaptı. Yunanistan, İspanya, İtalya ve benzeri gibi bazı Avrupa ülkeleri özellikle belli mevsimlerde turist akınına uğruyor. Turistlerin sayısı, savaştan, afetlerden ve ağır yoksulluktan kaçarken pasaport-vize çıkaracak imkanları olmadığı için ölümcül seyahatlere zorlanan ve tüm kapılar yüzlerine kapanan mültecilerden çok daha fazla. Ancak turistler para kaynağı görüldükleri için ‘ırkçı’ söylemlerle karşılanmıyor. “Kiraları yükselttikleri” ve “Kaynakları tükettikleri” gibi iddialar, mülteciler için çoğunlukla birer ırkçı şehir efsanesiyken kitlesel turizm açısından ise açık birer gerçek. Göçmen ve mülteciler ancak kapitalistlerin talep ettikleri miktarda ucuz emek gücü oldukları sürece makbuller. Birer vatandaşa veya turiste dönüşmelerinin önüne bu yüzden aşılması zor engeller konuluyor. Sınır dışı edilme riski bir şantaj prangası olarak ayaklarına bağlı ve devletin ihtiyaçlarının sınırını aşmamaları için de ırkçı tehlike ağır bir zincir olarak boyunlarına asılı tutuluyor. Sınırı geçmenin sınıfsallığını çok net anlatan bir örnek ise İngiltere’de özel jetlere pasaport kontrolü yapılmadığını ortaya koyan şu haberimizden okunabilir. YANGINDA ORMANDAN ÖNCE TURİZMİ KURTARMAK Kitlesel turizm ya da aşırı turizm olarak adlandırılan bu fenomeni, benzer bir sorunu yaşayan Yunanistan örneğinden öğrenmek için Gazeteci Yannis Elafros ile konuşuyoruz. Yunanistan’da yaz aylarında dünyaya yayılan iki görüntü öne çıkıyor. Adları “Instagram adaları”na dönmüş küçük turistik adaların adım atılamayacak hale getiren turist konvoyları ve çoğu zaman ölümle de sonuçlanan geniş orman yangınları. Bu ikisi bir araya geldiğinde Yunan hükümeti ormanlardan önce turizmi kurtarıyor denebilir. Sağcı Miçotakis Hükümeti geçtiğimiz yıl Rodos Adası’nda çıkan yangın nedeniyle adayı terk eden turistlere bir hafta ücretsiz tatil imkanı sundu. Canlarını kurtarmak için o güzel adalara ulaşmaya çalışan yüzlerce mülteci ise sahil güvenlik tarafından denize geri itiliyorlar hâlâ. Gazeteci Elefros, Yunanistan’da bu yıl turist sayısında ve turizmden elde edilen gelirlerde geçen yıla göre yüzde 10’luk bir artıştan bahsediyor. Merkez Bankası 2024 yılında Yunanistan’ı 35 milyon turistin ziyaret edeceğini tahmin etmiş: “2023 yılı 33 milyon turist ve 20.5 milyar doğrudan turizm geliri ile rekor bir yıl olmuştu. Artış büyük: 2010 yılında bu gelir 9.5 milyar avroydu. Turizmin yoğun olduğu bölgeler ise başta Kiklad adaları ve Girit olmak üzere Ege adaları, İyon Denizi adaları ve son yıllarda Atina.” ÇALIŞANLARIN YÜZDE 60’I TATİLE GİDEMEZKEN… Tıpkı denizin bize düşen yakasında olduğu gibi Yunanistan’da da ülkenin bu turistik durumundan kendi halkı giderek daha az faydalanabiliyor: “Asıl sorun, çalışanların yüzde 60’ının tatil yapmayacak olması ve kesinlikle adalara seyahat edemeyecek olması. Ya şehirde kalacaklar ya da köylerine gidecekler... Bir turizm ülkesi için trajik bir durum.” Peki aşırı turizm konusunda yapılan eleştiriler haklı mı? Yanıtlıyor: “Büyük turist dalgasının sonuçları çok.” Birkaç hafta önce Santorini Adası’nda bir belediye meclis üyesi, adanın yerli halkını yolcu gemileri bu küçük adaya bir anda binlerce turist birden getirdiği için “Hareketlerini azaltabildikleri kadar azaltmalarını” istemiş! “Yerli halkı ve turistler artık Santorini’nin dar sokaklarına sığamıyor” diyor Elafros. Santorini’yi yılda 3.4 milyon turist ziyaret ediyor. Yerli nüfus ise yaklaşık 20 bin. Yüksek sezonda adaya bir günde 17 bin gemi yolcusu birden yanaşıyor. Belediye Başkanı Nikos Zorzos, gemi yolcusu sayısının günde 8 bine düşürülmesini önermiş. Ancak, örneğin CNN’ye konuşan bazı turistik otel sahipleri sayıyı az dahi buluyor. HALK SUSUZ OTELLER İSRAFTA Ciddi bir sorun su eksikliği. Facebook’ta Girit Adası severlerin oluşturduğu ve benim de dahil olduğum bir grupta müstakbel bir turist soruyor, “Girit’e geleceğim ama su sıkıntısı yaşandığı söyleniyor, doğru mu?​” Yanıt bir Giritliden geliyor: Köylerde su kesintisi çok ancak merkezlerdeki otellerde sular kesilmiyor, merak etmeyin! Gazeteci Elafros da yaz aylarında su sıkıntısının önemli bir sorun olduğunun altını çiziyor: “Çünkü iklim değişikliği nedeniyle su sıkıntısı yaşanıyor. Bazı adalarda su kesintileri yaşanıyor ancak büyük oteller ve villalar yüzme havuzlarında su israfı yapıyor. Ayrıca, turizm için yapılan toplu binalar manzarayı tahrip ediyor ve çevreyi bozuyor. Atina’da ve başka yerlerde binlerce dairenin Airbnb için ayrılması, ev fiyatlarını zirveye taşıdı. Restoranlar ve tavernalar da turistlere yönelik oldukları için çok pahalı hale geldi. Adalara giden feribotların biletleri de çok pahalı.” Çalışanların yüzde 60’ının bu yaz turistik tatil yapamadığı Yunanistan’da turizm sektörü önemli bir istihdam alanı. Gazeteci Elafros bu sayının yaz aylarında 700 bine ulaştığını söylüyor: “Yaklaşık 350 bin kişi ise sürekli çalışıyor. Temel sorun, düşük ücretlerle birlikte işin aşırı yoğunlaşması. Birçok işçi 3 ay boyunca haftanın 7 günü, izin günü olmaksızın, günde 12 saate kadar çalışıyor! Kötü koşulların sonucu olarak bu yıl birçok otel personel bulamadı. 260 bin pozisyonun 60 bini boştu. İŞGALE HAYIR, İNSANİ ÇALIŞMA HEMEN Elafros’a göre, “Yunanistan’da henüz aşırı turizme karşı bir hareket yok” Ancak zaman zaman yükselen tepki ve eylemlerin olduğunu söylüyor:  “Geçen yıl birçok adada ve sahil bölgesinde plajların özel şirketler tarafından işgal edilmesine karşı başarılı büyük eylemler yapıldı. Ayrıca Atina’da ve başka yerlerde ucuz konut ve Airbnb’ye sert kısıtlamalar getirilmesi için eylemler yapılıyor. Pek çok yerde çevreyi ‘betonlaşmadan’ korumak için mücadele veriliyor. İşçi hareketi, tüm işçiler için iyi ve çok günlük tatil hakkı, turizm endüstrisinde insani çalışma koşulları ve ücret artışı, doğanın ve şehirlerin turizm endüstrisinin kontrolsüz büyümesinden korunması taleplerini dile getiriyor.” SINIFSAL DÖNÜŞÜM ‘Aşırı turizm’ aynı zamanda turistik bölgelerde bir sınıfsal dönüşüm de yaratıyor. Meksika’nın turistik kenti Oaxaca’ya gelen yerli ve yabancı turist sayısı 2020’den 2024’te yüzde 77’lik bir artış yaşayınca bunun canlı bir örneği haline gelmiş. Bloomberg’in haberinde 2006’daki öğretmen grevlerinin ardından yöneticilerin kenti dönüştürmeye başladıklarına dikkat çekiliyor. Bunun için halkın “disneylandlaştırma” adını verdiği çeşitli yeni festivaller ve etkinliklerle kentin turistik dönüşümünün gerçekleştirildiğine işaret ediliyor. Kiralar son beş yılda iki kattan fazla artmış durumda. Merkezi mahalleler artık yerel halk için çok pahalı. ‘ÇÖZÜM SADECE EN ÇOK PARASI OLAN GELSİN Mİ?​’ Bazı ülkeler turist sayısını sınırlarken para kaybetmek istemiyor. Örneğin İtalya’da Venedik kentine günübirlik giriş paralı (5 avro) yapıldı, belediye iki ayda 2.2 milyon avro kazandı. Ancak bu tür “önlemler”in artması, zaten birçok insan için imkansız, bir çoğu için de pahalı bir etkinlik haline gelmeye devam eden uluslararası seyahatin giderek zenginlere ait bir ayrıcalığa dönüşmesini de hızlandırabilir.  İspanya’nın en çok turistin ziyaret ettiği kenti Barselona’da ise son 10 yılda kiralar yüzde 70 civarında, konut fiyatları ise ortalama yüzde 40 oranında artmış. Belediye Başkanı Jaume Collboni, halihazırda kiralık tatil evi olarak faaliyet gösteren 10 bin 101 ruhsatı kasım 2028’e kadar iptal edeceğini duyurdu. Bu kararın turizm gelirinin, otel ve benzeri lüks konutlarda tekelleşmesi, bu kez de ucuz turistik konaklamanın azalması anlamına da gelmesi mümkün. Uygulama ilerlediğinde, sonuçları görülecek. ÇÖZÜMSÜZLÜK ÖRTÜSÜ: ‘SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK’ ‘Aşırı turizmin’ çözümü ise “sürdürülebilir turizm” adıyla tartışılıyor. Artık sürdürülemez bir sistem olduğunun kendisi de farkında olan kapitalizm bir sorunu çözermiş gibi yapacağı ancak kesinlikle çözmeyeceği zaman başına “sürdürülebilir” koymayı seviyor. Sınırları kimin geçebileceği, kentsel mekanların kime göre düzenleneceği, doğal güzelliklere kimin ulaşacağı, kimin yolculuğunun yasal olacağı konularını en eşitsiz şekilde düzenleyen, insanlık tarihi açısından vizesi çoktan dolmuş kapitalizme alternatif bulmayı tartışmaya başlamak, daha “sürdürülebilir” sonuçlar yaratabilir halbuki. 

Mayorka'da halk aşırı turizmi protesto etti Haber

Mayorka'da halk aşırı turizmi protesto etti

Kitle turizminin Balear Adaları üzerindeki artan etkisine karşı harekete geçilmesini talep eden yerel halk, İspanya'nın Mayorka Adası'nda yeni bir protesto dalgası başlattı. Pazar günü, "Plajlarımızı İşgal Et" hareketi olarak da bilinen "Occupem Les Nostres Platges" göstericileri Palma'daki S'Arenal plajının popüler Balneario 6 bölgesinde toplandı. Havlularını serip sembolik olarak denize giren 100'den fazla protestocu, turizme daha sıkı sınırlamalar getirilmesi ve aşırı turizmin neden olduğu kamu hizmetlerinin yetersiz kalması ve konut maliyetlerindeki artış gibi kitle turizminin yol açtığı sorunlara çözüm bulunması çağrısında bulundu. Göstericiler, adalarının yabancı turistler tarafından istila edilmesinden duydukları hayal kırıklığını dile getirdi. Protestocular arasında yer alan genç bir kadın, "Buraya, günümüzde sadece turistlerin yararlandığı plajlarımızdan ada sakinlerinin de yararlanabilmesini talep etmek için geldik," dedi. Protesto, Mayorka'nın her sene olduğu gibi bu yaz da büyük bir turist akınına uğradığı dönemde gerçekleştirildi. Bu ziyaretçi artışının etkileri sadece adanın sahillerinde değil, aynı zamanda şehirlerinde, yollarında ve kamu hizmetlerinde de hissediliyor. Bir başka protestocu ise kitle turizminin daha geniş kapsamlı sonuçlarına dikkat çekerek, "Yerel kültürün yok olmasından, artan hayat pahalılığına, burada yaşamanın imkânsız hale gelmesinden kamu hizmetlerinin kötüleşmesine kadar çok sayıda turist bunu anlıyor çünkü kendi memleketlerinde bunun ne anlama geldiğini biliyorlar," ifadelerini kullandı. Sadece geçtiğimiz yıl Balear Adaları rekor kırarak 14 milyon yabancı ziyaretçi ağırladı. Bu yıl da trend yavaşlama belirtisi göstermiyor. 2023'e kıyasla yüzde 8'lik bir artışla, yaz sezonu öncesinde bile 6 milyondan fazla turist geldi. Buna karşılık olarak Balear Hükümeti, turizmin olumsuz etkilerini azaltmanın yolları üzerinde çalışmak üzere turizm sektörü ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan ortak bir komite kurdu. Uygulanmakta olan tedbirler arasında, 27 yeni müfettiş ve ihlaller için 80.000 euroya kadar ulaşan para cezaları ile yasadışı turist konaklamalarına karşı artırılmış kontroller yer alıyor.

Santorini'de aşırı turizm sorunu: Adım atılacak yer kalmadı Haber

Santorini'de aşırı turizm sorunu: Adım atılacak yer kalmadı

Yunanistan'ın gündeydoğusundaki Santorini Adası ülkenin en turistik noktalarından biri. Santorini'yi her yıl 3,4 milyonun üzerinde turist ziyaret ediyor. Turistlerin rağbet göstermesi Ada ekonomisi için iyi olsa da bazı ada sakinleri aşırı turistlerin yarattığı sorunlardan şikayetçi. Adada bir otel işleten Georgios Damigos günlük ziyaretçi sayısında adeta patlama yaşandığını söylüyor. NÜFUS 20 BİN Santorini nüfusu yaklaşık 20 bin kişiden oluşuyor. Turistlerin kısıtlı sayıda konut bulunan adana ev kiralaması, Santorini'deki kira fiyatlarını artırmış durumda. Sadece artan kiralar değil turistler yüzünden çevrede biriken çöpler ve gürültü kirliliği de ada sakinlerinin şikayetleri arasında yer alıyor. Ada sokaklarında turistler için üzerinde "Sizin tatiliniz ama bizim yuvamız" yazılı uyarı levhası bile var. Bazı noktalardaysa "Buraya çöp dökmeyin" yazıları göze çarpıyor. Yerel yöneticiler merkezi hükümetin adaya günlük ziyaretçi kotası getirmesini talep ediyor. Yunanistan Başbakanı Kiriyakos Miçotakis ülkenin ünlü adalarındaki turizm patlamasından haberdar. Bu adalara önümüzdeki yıldan itibaren gelecek kruvaziyer gemilerinin sayısında kısıtlamaya gidilmesinin planlandığını açıkladı. Santorini Ticaret Birliği Başkan Yardımcısı Alexandros Pelekanos gibi bazı isimlerse aşırı turizmden şikayet etmek bir yana, adanın turizmden aldığı payın artırılması gerektiğini savunuyor. TURİZM GELİRLERİNDE YÜZDE 16 ARTIŞ Santorini'deki turizm patlaması Yunanistan genelinde de etkili. Bu yılın ilk 5 ayında turizm gelirleri yüzde 16 yükseldi. Bu yıl sonunda geçen yılın turist rekorunun kırılması ve 33 milyondan fazla turistin Yunanistan'ı ziyaret etmesi bekleniyor.

Japonya’da ‘aşırı turizm’e önlem: Yerellere indirim Haber

Japonya’da ‘aşırı turizm’e önlem: Yerellere indirim

Japonya, turistlere yönelik fiyatları artıran bir ülke değil. Fakat pandemi sonrası ‘aşırı turizm’ ve yerel para biriminin zayıflığı, ülkedeki restoranları müşteriye göre değişen fiyatlandırma uygulamalarına itti.   CNN’in haberine göre, başkent Tokyo’da restoran sahibi Yonemitsu, ‘‘İnsanlar bu uygulamanın ayrımcı olduğunu söylüyor ama tüm yabancılara hizmet vermek bizim için hakikaten zor. Yetemiyoruz’’ dedi. Yonemitsu, turistlerden ekstra ücret almak yerine yerellere bin yen (214 lira) indirim yaptı: ‘‘Maliyetler yüzünden bu fiyatlandırma sistemine mecburuz.’’ Üstelik daha ucuz fiyatlar Japonca yazdığı için yabancı turistler daha fazla ödediğini fark etmiyor. Restoranların yerellere indirim yaptığını yabancı turistlerin anlaması zor. Japonya pandemideki seyahat kısıtlamalarını 2022 sonbaharında kaldırdı. Bu yıl da para birimi yen, dolara karşı en düşük seviyeye inince turistler ülkeye akın etmeye başladı. Öyle ki 2024’ün ilk yarısında turist sayısı rekor kırarak 17 milyonu aştı. Dolayısıyla işletmeler ‘aşırı turizm’in etkilerini dindirmek için çeşitli uygulamalar deniyor: Turist vergisiTurist kontenjanıAlkol satışına kısıtlama veya yasak Hatta Japonya’da bir kasaba, turistlerin ‘selfie’ çekmesini ve trafik sıkışıklığına yol açmasını engellemek için Fuji Dağı’nı gören popüler bir fotoğraf noktasına perde kurdu.  Restoran sahibi Yonemitsu, ‘aşırı turizm’in fazladan üç-beş masa atarak çözülemediğini vurguladı. Çünkü İngilizce konuşabilen personel bulmaktan tut yerel yemekler arasındaki farkı doğru dürüst anlatabilmeye kadar bir ton iş gerekiyor. Üstelik buları beceremeyince ‘kargaşa’ çıktığını söylüyor Yonemitsu: ”Japonların İngilizcesi berbattır. Bu yüzden kendimize henüz turistik ülke diyemeyiz. İngilizceyi beceremiyoruz. Turiste yanlış bir şey söylemek de doğru değil. Çok stresli iş.”

Barselona'da Airbnb'nin sonu: Turizm sektörü için ne anlama geliyor? Haber

Barselona'da Airbnb'nin sonu: Turizm sektörü için ne anlama geliyor?

Geçtiğimiz yıl, İspanya'nın 5,5 milyon nüfuslu Barselona kentini tam 26 milyon turist ziyaret etti. Turistlerin kente doğrudan ekonomik etkisi 12.75 milyar euro oldu. Turizm gelirleri, Katalan ekonomisinin en önemli dayanağı ancak turistler ve dijital göçebeler nedeniyle hayat kalitesi bozulan yerel halk kitlesel turizmden bıkmış durumda. Yine de şehirde aşırı turizme karşı yapılan son protestoların etkisi ile Belediye Başkanı Jaume Collboni'nin 10.000'e yakın konutun kısa dönemli kiralama ruhsatlarının 2028 yılına kadar kademeli olarak iptal edileceği açıklaması sektörün aktörleri tarafından pek hoş karşılanmadı. Turistik daire kiralama şirketi Durlet Apartments'ın genel müdürü Bonaventura Durall, "Kiralar son 10 yılda önemli ölçüde arttı ve bence yönetim, mevcut daireleri başka amaçlar için kullanarak eksikliklerini kapatmaya çalışıyor ancak bu sorunu çözmeyecek," dedi. Barselona Turistik Apartmanlar Birliği'ne (APARTUR) göre, turistik daireler kentteki konutların sadece yüzde 0,77'sini oluşturuyor. Birlik, ruhsatların kademeli iptalinin yasadışı dairelerin sayısını artırabileceği ve potansiyel olarak kent turizminin yüzde 40'ının yok olmasına neden olabileceği konusunda uyarıyor. Barselona'da restoran işleten Marc, Euronews'a yaptığı açıklamada, "(Yeni düzenlemenin) elbette bir etkisi olacak ancak bunun sadece konaklama sektörünü etkilemeyeceğini, tüm hizmetlerde yansımaları olacağını düşünüyorum. Yaz aylarında herkes Barselona'da yerel halkın sıcaktan ve insanların şehirden uzaklaşmasından dolayı kaybolduğunu bilir. Müşterilerimizin yüzde 50'sini turistler oluşturuyor," dedi Ailesiyle birlikte şehri ziyaret eden Belçikalı Pablo da Marc'a katılıyor. "İnsanların turizmden biraz bıkmış olmasını anlayabiliyorum ama şehri de canlı tutuyor" diyen Pablo, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yani turizme ihtiyaçları var. Eğer turizm durursa, esnafın daha fazla zorlanacağını düşünüyorum ve sanıyorum ki çok şey kaybedecekler." Her şeye rağmen, Euronews'a konuşan turistler şu anda Barselona sokaklarında herhangi bir reddedilme hissetmediklerini söylüyor. Mayorka Adası'nda gösteriler Binlerce kişi geçtiğimiz hafta sonu Mayorka Adası'nda aşırı turizmin olumsuz etkilerine karşı gösteri düzenledi. Yürüyüşü düzenleyenler, kontrolsüz turist sayısının ücretlerde düşüşe, yaşam kalitesinde kayıba, gürültüye ve hem kiralanacak hem de satın alınacak konut fiyatlarında artışa neden olduğunu söylüyor. "Rotayı değiştirelim - turizme sınır koyalım" pankartları ile yürüyen göstericilere 110 sivil toplum kuruluşu da katıldı. Malaga sakinleri bu yılın başlarında, kent merkezini yerel halkın turistler hakkında ne düşündüklerini anlatan çıkartmalarla donatarak hayal kırıklıklarını dile getirmişlerdi. Kanarya Adaları'nda da benzer bir durum yaşanıyor. Aşırı turizm sadece Balear Adaları ile sınırlı değil. Çok sayıda Avrupa ülkesi turist vergileri uygulamaya başladı. Venedik de dahil olmak üzere, kruvaziyer gemilerinin tehlike altındaki kanal sistemine girmesini yasakladı. Amsterdam'da yetkililer ve yerel halk, aylardır çoğunlukla İngiliz olan sarhoş turistleri şehirden uzak durmaya teşvik etmeye çalışıyor. Atina'da belediye başkanı, şehrin sınırlarını belirlemek ve kısa dönemli kiralamalar ve oteller hakkında veri toplamak için bir turizm kapasitesi çalışması başlattığını duyurdu. Sorun küresel olsa da, İspanya tabandan gelen tepkilere öncülük ediyor.

Avrupa'daki turizm karşıtlığının arkasında ne var? Haber

Avrupa'daki turizm karşıtlığının arkasında ne var?

Avrupa'nın en çok ziyaretçi çeken kentlerinden Barselona'da binlerce kişi aşırı turizmi protesto etmek için geçtiğimiz hafta sonu sokaklara döküldü. 140'tan fazla örgütten yaklaşık 3,000 kişi Cumartesi öğleden sonra İspanyol kentinin sokaklarında bir araya gelerek, otel ve restoran girişlerini sembolik olarak kapattı. Göstericiler ayrıca, "evinize dönün" sloganı eşliğinde turistlere su tabancaları ile su sıktı. Protestocular, uzmanların kentte ve Katalonya bölgesinde ziyaretçi sayısında yeni rekorlar kırılacağını söylediği yaz sezonu öncesinde harekete geçilmesi çağrısında bulunuyor. İspanya'nın en çok ziyaret edilen şehri olan Barselona, yılda 12 milyon ziyaretçi ağırlıyor. Artan ziyaretçi sayısı sağlık hizmetleri, atık yönetimi, su kaynakları ve konutlar üzerinde kent sakinlerinin aleyhine baskı yaratıyor. Artan otel ve konut inşaatları ise tarihi alanların yanı sıra biyolojik çeşitliliği ve doğal kaynakları da tehlikeye atıyor. Barselona Belediye Meclisi geçtiğimiz günlerde turizm vergisinin Ekim ayından itibaren kişi başına 4 euroya çıkarılması yönünde oy kullandı. Son zamanlarda, Avrupa'nın diğer gözde destinasyonlarında yaşanan hayal kırıklıkları, yerel makamları turistler ve bölge sakinleri arasındaki ilişkiyi yeniden gözden geçirmeye zorladı. 'Açık sözlü' grafitilerden açlık grevlerine, aşırı turizmden muzdarip destinasyonlara nasıl geri adım attığını buradan takip edebilirsiniz: İspanya konut krizini yönetmekte zorlanıyor Aşırı turizmin İspanya'daki en önemli etkilerinden biri de konut eksikliği ve kent sakinleri için yükselen kira fiyatları. Malaga sakinleri bu yılın başlarında, kent merkezini duvarlara ve kapılara yapıştırdıkları ve ziyaretçilere kent sakinlerinin onlar hakkında ne düşündüklerini anlatan çıkartmalarla ifade etti. Bu yazılar, oldukça ılımlı "burası eskiden benim evimdi" (antes esta era mi casa) ve "burası eskiden şehir merkeziydi" (antes esto era el centro) ifadelerinden "turist kokuyor" (apestando a turista) gibi olumsuz cümlelere ve hatta küfürlere kadar uzanıyor. Costa del Sol'daki şehir, güneşli havası ve nispeten düşük seviyedeki hayat pahalılığı sayesinde uzun zamandır yabancı ziyaretçiler için popüler bir yer. Ancak dijital göçebelerin de şehre akın etmesi ile bölgede konut durumu kritik bir hal aldı. Söz konusu "çıkartma girişimi" bar sahibi Dani Drunko tarafından başlatıldı. Yerel gazete Diario Sur'a konuşan Drunko, kampanyayı 10 yıldır yaşadığı evden "kovulduktan" sonra başlattığını açıkladı. Ev sahibinin kira konusunda pazarlık yapmayı ve hatta evi kendisine satmayı reddettiğini çünkü evi turistler için kısa süreli kiralama yapacağı bir mekana dönüştürmek istediğini iddia etti. Bu hikaye, ev sahiplerinin tatilciler lehine uzun süreli sakinleri tahliye ettiği ya da sadece yüksek gelirli dijital göçebelerin karşılayabilmesi için kiraları arttırdığı ülkede büyük yankı uyandırdı. Bu yılın başlarında, İbiza'dan Malaga ve Minorka Adası'na kadar ülke genelinde protestolar düzenlendi. Kanarya Adaları'nda da benzer bir tablo var. Aktivistler her yıl takımadalarda tatil yapan 10 milyondan fazla ziyaretçinin buradaki yaşamı mahvettiğini belirtiyor. Ada sakinlerinin yükselen ev fiyatları nedeniyle arabalarda ve mağaralarda uyuduğu bildiriliyor. Yerel bir sivil toplum örgütü olan Ecologists in Action, adaların kitle turizminin baskısı altında "sosyal ve çevresel olarak çökmekte" olduğunu açıkladı. Ecologists in Action tarafından hazırlanan rapor, yerel nüfusun neredeyse yüzde 34'ünün -yaklaşık 800.000 kişi- yoksulluk ya da sosyal dışlanma riski altında olduğu uyarısında bulundu. Kanarya Adaları'nda açlık grevi Kanarya Adaları'na akın eden tatilciler için konaklama ve hizmetler inşa etmek aynı zamanda arazi kullanımı, atık yönetimi, su kaynakları ve biyoçeşitlilik üzerinde de baskı yaratıyor. Kanarya Adaları Özerk Bölgesi'nin yedi adasından en büyüğü olan Tenerife'de bir aktivist grup, geçtiğimiz Nisan ayında iki yeni otel inşaatı nedeniyle açlık grevine başladı. Grevciler, yetkililerin durumlarına "hiç ilgi göstermemesi" üzerine 20 gün sonra grevi sona erdirdiklerini söyledi. Yetkililer, Tenerife'nin Puertito de Adeje bölgesindeki Hotel La Tejita ve Cuna del Alma'daki çalışmaları çevre ihlalleri nedeniyle durdurmuşlardı ancak inşaat kısa süre önce yeniden başladı. Canarias Se Agota (Kanaryalar Tükendi) ve Canarias se exhausta (Kanarya Adaları Tükendi) 20 Nisan'da Tenerife, Gran Canaria, Lanzarote ve La Palma'da "Kanaryaların bir sınırı var" sloganı altında gösteriler düzenlenmesine yardımcı oldu. On binlerce ada sakini aşırı turizmi, "Burada insanlar yaşıyor" ve "Adamızın öldüğünü görmek istemiyoruz" yazılı pankartlar eşliğinde protesto etti. Tenerife'deki göstericiler, adaya turist girişlerine bir sınırlama getirilmesini talep etti. Protesto liderlerinden Antonio Bullon Reuters'e yaptığı açıklamada, "Yetkililer, kaynakları tüketen ve ekonomiyi daha da güvencesiz hale getiren bu yozlaşmış ve yıkıcı modeli derhal durdurmalı," dedi. "Kanarya Adaları'nın da, insanların sabrının da bir sınırı var," diye ekledi. Bölge sakinleri ayrıca, popüler beldelere turistleri caydırmak amacıyla sahte "aşırı kalabalık nedeniyle kapalı" afişleri ve çıkartmaları asma gibi yöntemlere de başvurdu. Venedik sakinleri yeni giriş ücretini protesto etti Venedik de uzun süredir aşırı ziyaretçi akını ile boğuşan bir başka destinasyon. Kentte aşırı turizmin en zararlı etkisi kısa süreli kiralamaların giderek yaygınlaşması olurken, geçtiğimiz yıl itibariyle yerel haneden daha fazla turist konaklaması bulunuyor. Yerel halk, kiralanacak mülk havuzunun daralması ve fahiş fiyatlar gibi olumsuz durumlarla karşı karşıya. Venedik merkezli Konut Dayanışma Ağı'ndan Susanna Polloni, "Her gün bize çok ciddi konut sorunları olan insanlar geliyor: evsizler (genellikle bir işi olan), yüksek katlarda asansörsüz yaşayan engelliler, nemli ve harap evlerde yaşayan, hatta devletin sağlık sistemi tarafından hijyenik olmadığı ilan edilen yerlerde yaşayanlar..." dedi. Venedik Belediyesi tarihi mekanlar, adalar ve anakarada yaklaşık 500 dairenin onarımı ve yeniden inşası için 27,7 milyon euro ayırdı. Ancak Polloni'ye göre, şu anda boş duran yaklaşık 2,000 mülk var ve bu mülkler, fonların daha iyi yönetilmesi halinde uzun zaman önce yenilenebilirdi. Aktivistler, 25 Nisan'da 5 euroluk yeni günübirlik giriş ücretinin uygulamaya konmasını protesto etti. Kent için turizmi ön plana çıkarmayan farklı bir vizyon istediklerini söylediler. Ziyaretçi ücretinin yürürlükte olduğu ilk 11 gün boyunca - 25 Nisan'dan 5 Mayıs'a kadar - şehirde 195.000 bilet satılarak, toplam 977.430 euro gelir elde edildi. Bu meblağ beklentileri büyük ölçüde aşmış olsa da, İtalyan Corriere della Sera gazetesine göre, "online rezervasyon sisteminin kurulması, bilgilendirme kampanyaları ve bilet kontrollerinin maliyeti olan 3 milyon euronun aşağısında kaldı." Venedik Sosyal Konut Meclisi ve Konut Dayanışma Ağı üyeleri, belediyenin günübirlikçi ücreti için yaptığı harcamaları eleştirdi. Polloni, "Bu, istemediğimiz türde bir Venedik'e, 'müze kente' doğru bir ilerleme, uluslararası imgeleme girdikçe daha da tehlikeli olan bu imajın normalleşmesine doğru bir adım," dedi. Polloni ayrıca, "Bu önlem, tehlikeli imajın daha da somut bir şekilde gerçeğe dönüşmesine yardımcı olacak. Turist monokültürünün artık bir şehrin yaşaması için gereken her şeyi yuttuğu düşünüldüğünde, sakinleri ve ruhu olmayan bir şehir: konut, korumalı istihdam, kamu hizmetleri, mahalle dükkanları ve el sanatları," ifadelerini kullandı. Deneme süresinin ardından ücretin günlük 10 euroya kadar yükseltilmesi bekleniyor. Ayrıca, kenti biletsiz ziyaret etmeye çalışanlar için 300 euroya kadar para cezası öngörülüyor. Göstericiler, belediye tarafından hazırlanan konut planının yetersiz olduğunu düşünen çok sayıda Venediklinin yalnızca bir kısmını oluşturuyor. Belediye, giriş ücretlerinden elde edilecek gelirin bakım, temizlik ve yaşam maliyetlerinin düşürülmesi gibi kent sakinlerine yardımcı olacak hizmetlere aktarılacağını söyledi. Ancak eleştirmenler, Venedik'in nüfusunun azalmasındaki ana faktörlerden biri olan turizm akınını hafifletmek için çok az şey yapacağını ön görüyor. Avusturya'da turistlere selfie engeli Geçtiğimiz yıl Avusturya'da bir kasabanın sakinleri turistlere karşı hislerini duyurmak için aşırı önlemler aldı. Avusturya'nın dağlık bölgesinde yer alan Hallstatt kasabasının çarpıcı arka planının Disney'in Frozen filmine ilham verdiği düşünülüyor. Bu nedenle, her yıl bir milyondan fazla turist buraya akın ediyor ve bunların çoğu ünlü manzarayı arkalarına alarak selfie çekilmek istiyor. Geçtiğimiz yıl, kasaba sakinleri bu duruma o kadar sinirlendiler ki ziyaretçilerin fotoğraf çekmesini engellemek için bölgeye bir çit ördüler. Daha sonra sosyal medyadaki tepkiler nedeniyle kaldırılan bariyer, insanların popüler bir selfie noktasında toplanmasını ve çok fazla gürültü yaparak sakinleri rahatsız etmesini engelleme umutları ile inşa edilmişti. Aktivistler, Mayorka sahillerine sahte uyarı levhaları astı Geçtiğimiz yaz aktivistler, İngilizce konuşan turistleri uzak tutmak için Mayorka'daki plajlara sahte uyarı levhaları astı. Bazı afişlerde "tehlikeli denizanaları," "düşen kayalar" ya da kanalizasyonla kirlenmiş deniz suyu konusunda uyarılar yer alıyordu. Bazı levhalar ise plajın kapalı olduğunu ve altında 'yüzmek yasaktır' yazdığını belirtiyor ya da okyanusa 100 metreden daha az bir mesafede olmasına rağmen oraya yürümenin saatler alacağı uyarısında bulunuyordu. Ancak bu uyarıların altında Katalanca yazılmış birkaç küçük satırlık metin, bölge sakinlerine bu uyarıların gerçek olmadığını gösteriyordu.  Sorunun kaya düşmesi değil, "kitle turizmi" olduğu ya da plajın "yabancılar ve denizanaları" dışında halka açık olduğunu belirten küçük notlar düşülmüştü.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.