Hava Durumu

#Atso

TOURISMJOURNAL - Atso haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Atso haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

“Sürecin en az hasarla atlatılmasını istiyoruz” Haber

“Sürecin en az hasarla atlatılmasını istiyoruz”

ATSO Ağustos Ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATSO Meclis Salonu'nda gerçekleşti. ATSO Meclis Başkanı Ahmet Öztürk'ün açılış konuşmasıyla başlayan toplantıda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, merhum dönem Başkanı Ali Bahar'ı anarak sözlerine başladı. Ali Bahar'ın çalışmayı çok sevdiğini kaydeden Başkan Hacısüleyman, “Geçen bir ay içerisinde onun eksikliğini çok hissettik. Sohbetini, fikirlerini ve projelerini dinlemeyi özledik. Ali başkanın vefatının ardından taziye ziyaretinde bulunan, taziye dileklerini ileten, acımızı paylaşan herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, nur içinde yatsın” dedi. Hacısüleyman, oda faaliyetlerinin yanı sıra, Türkiye ve Antalya ekonomisi, enflasyon, iş dünyasının beklentileri ile sektörel gündem konularında açıklamalarda bulundu. “Enflasyonun düşeceğine herkes inandırılmalı” Yılın son 4 ayında Türkiye'nin ekonomik göstergelerinin büyük ölçüde bekledikleri gibi gerçekleştiğini kaydeden Hacısüleyman, “Ancak son aylarda üretim ve iç satışlarda firmalarımız oldukça zorlanmaya başladı. En büyük sorunumuz olan enflasyonun aşağı çekilmesi ülke olarak birinci önceliğimiz olmakla birlikte firmalarımızın da ayakta kalmasını, bu süreci en az hasarla atlatmalarını istiyoruz” diye konuştu. Baz etkisiyle başlayan enflasyon düşüşünün birkaç ay daha devam etmesini beklediklerini dile getiren Hacıdüleyman, “Mayıs ayında yüzde 75,5 ile zirve yapan enflasyon haziranda yüzde 71,6'ya, temmuzda ise yüzde 61,8'e düştü. Ancak önemli olan baz etkisi ortadan kalktıktan sonra da enflasyonun gerilemeye devam etmesidir. Bunun için toplumun tüm kesimlerinin bu sürece inanması gerekiyor. Piyasa katılımcılarının 12 ay sonrası için TÜFE beklentisi yüzde 30 iken, reel sektör yüzde 55, hane halkı ise yüzde 72 oranında beklenti içinde. Bu kopukluk, tüm kesimlerin enflasyonun düşeceğine ikna edilmesini zorunlu kılıyor” dedi. “Özel sektör endişeli” Antalya iş dünyası olarak enflasyonun ülke ekonomisi, işletmeler ve halk için büyük bir tehdit olduğunu bildiklerini dile getiren Hacısüleyman, fiyat istikrarını sağlamak için ellerinden geleni yaptıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak, yüksek seyreden enflasyonun maliyetleri yukarı çekmesi ve tüketicilerin satın alma gücünü hızla azaltmasıyla birlikte yeni vergi düzenlemeleri ve zamlar maliyetleri daha da artırıyor. Üstelik kredi kullanımımız, hem yüksek faiz oranları hem de miktar sınırlamaları nedeniyle sınırlı kalıyor. Şirketlerimizin ayakta kalması için ticari krediler üzerindeki sınırlamaların kaldırılmasını bekliyoruz. İşletme kredileri yatay seyrediyor ve finansman maliyetleri yüksek olsa da krediye erişim engellenmemeli.” “Arz ucuzlamalı” Üretim maliyetlerinin hızla arttığı bir ortamda tarımda, konutta, turizmde ve reel sektörde yüksek maliyetlerle karşılaştıklarını vurgulayan Hacısüleyman, “Bu durum hem üreticileri hem tüketicileri zorluyor. Türkiye'de üretim maliyetlerinin genel olarak yüksek olduğunu ve bu maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini açıkça gösteriyor. Enflasyonla mücadele için kredi maliyetlerinin bir süre daha yüksek kalacağını biliyoruz, ancak diğer üretim faktörlerinin maliyetlerinin de acilen düşürülmesi gerekiyor. Çalışanların ücretlerini ve vatandaşların satın alma gücünü koruyarak arzı ucuzlatmak zorundayız” ifadelerini kullandı. “İş dünyası sabırlı olmalı” 2021'de başlayan yanlış ekonomi politikalarının etkilerini yaşadıklarını ifade eden Hacısüleyman, “Bu durumun düzeltilmesi zaman alacak. Enflasyonun düşmesi zaman alsa da aceleci faiz indirimleri büyük zararlara yol açabilir. Şu an en çok sıkıntıyı vatandaşlar ve çalışanlar çekiyor, ardından şirketler geliyor. Hepimizin bu sürece sabırla yaklaşması gerekiyor” dedi. Dezenflasyon programından sapmanın büyük zararlarla sonuçlanacağını ve başka bir yol olmadığını kaydeden Hacısüleyman, “Programın mükemmel olmadığını biliyoruz. Enflasyonla mücadelede geciken maliye ve harcama politikaları, yapısal sorunlarımızı çözme konusundaki yavaş ilerlemelerle birleşti. Ayrıca yüksek teknolojiye yönelik çabalarımızda ilerleme kaydedemedik. Türkiye olarak orta gelir tuzağından çıkabilmek için işletmelerimizin rekabet gücünü artıracak dönüşümlere acilen ihtiyacımız var. Öyle bir seviyedeyiz ki; artık eskisi gibi düşük maliyet ve düşük fiyat politikasıyla diğer ülkelerle rekabet edemiyoruz. Çünkü bizde maliyetler yüksek” diye konuştu. Kalkınma, eğitim düzeyi, küresel standartlara uyum gibi süreçlerin Türkiye'de ücret düzeyini yukarı çektiğini ifade eden Hacısüleyman, “Bu artık aşağı inemez. Yani düşük gelirli ülkelerle rekabet şansımız azaldı. Diğer taraftan ülkemizdeki teknolojik seviye de henüz istediğimiz düzeyde olmadığı için gelişmiş ülkelerle rekabette de zorluk yaşıyoruz. Şimdi düşük ücret politikası ile bu rekabet sınavını geçemeyeceğimize göre, teknoloji alanında atılım yapmamız gerekiyor” açıklamasında bulundu. “Enflasyon muhasebesi eziyete dönüşmesin” Enflasyon muhasebesi konusunda açıklamada bulunan Hacısüleyman, şöyle devam etti: “Aslında konu bir yıla yakındır ülke gündeminde ancak vergi dönemleri geldiğinde tartışma yeniden alevleniyor. Düzenlemede eksik bulunan ya da hatalı olduğu düşünülen noktalar doğal olarak iş dünyası temsilcileri tarafından yüksek sesle gündeme taşınıyor. Enflasyon muhasebesi, enflasyonun mali tablolarda oluşturduğu yanıltıcı etkileri ortadan kaldırmak amacıyla uygulanıyor. Vergi Usul Kanunu'na göre belirli şartlar altında zorunlu hale gelen bu uygulama, 2024 yılında tekrar yürürlüğe girdi. Ancak 2021'deki ertelemeden sonra bu uygulamanın bugünkü ekonomik şartlarda firmalar üzerinde önemli zorluklar oluşturduğu görülüyor. Türk iş dünyası enflasyon muhasebesini 2003 ve 2004'te de tecrübe etmiş olmasına rağmen yıl başladığında pek çok kişinin aklına şu anda yaşanan sorunlarla karşılaşılabileceği gelmemişti. Sorunların bugün çok can yakıyor olmasının ardında 20 yıl önceki konjonktür ile bugünkü konjonktür arasında yatan önemli farklar var.” “Tam tersi bir ekonomik konjonktür” 2003-2004 döneminde enflasyon muhasebesi uygulanırken enflasyonun yüzde 18 ve yüzde 9 olduğunu dile getiren ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, “Türkiye 2001 yılında büyük bir ekonomik kriz yaşamış, ekonomi daralmış, yıllık enflasyon yüzde 69'a çıkmıştı. Enflasyon 2002'de yüzde 30'a, 2003'te yüzde 18'e ve 2004'te yüzde 9'a düştü. Türkiye yeniden büyümeye başlamıştı. Hem iç talep, hem ihracat oldukça canlı bir performans gösteriyordu. Kredi faizleri oldukça düşüktü, ülkeye dışarıdan yatırımlar artmaya başlamış, AB ile son derece pozitif bir gündem yakalanmıştı. Bugün enflasyon muhasebesi tam tersi bir ekonomik konjonktürde uygulanıyor. Sıkılaşma tedbirlerinin en kritik dönemindeyiz. Enflasyon yüzde 75'ten yeni yeni düşmeye başladı. Yurtiçi satışlar soğuma dönemine girdi. Üstelik ihracat pazarları da durgun. Kredi faizleri çok yüksek ve kredi büyüme oranlarına sınırlama getirildi. Yani bankalar müşterisi faize razı olsa da istediği kadar kredi kullandıramıyor” diye konuştu. “İşletmelerin ayakta kalmaya ihtiyacı var” Uygulamada enflasyon düzeltmesinin bilançoda yer alan mali olmayan kalemler üzerinde yapıldığını ancak mali kalemlerde değişiklik yapılmadığını vurgulayan Hacısüleyman, “Bu çerçevede stoklar, demirbaşlar, hatta henüz devam eden yatırımlar yeniden değerleniyor ancak kasada duran nakit, bankadaki nakit, alacaklar ve borçlar enflasyon değerlemesine tabi tutulmuyor. Bu durumda elinde yüksek mal stoku olan firmalar, yeni yatırım yapan firmalar, öz kaynakları zayıf borçluluk oranı yüksek firmalar büyük zorluklarla karşılaşıyor. Dolayısı ile kazançtan alınmayan ama varlıkların değerlenmesinden alınan bir vergi ile karşı karşıya kalıyoruz” dedi. İlk geçici dönemde uygulamanın ertelendiğinden ancak ikinci geçici dönemde ertelenmediğinden bahseden Hacısüleyman, “Ülke genelinde toptan ve perakende satışlarda yavaşlama, hatta gerileme varken, kredi faizleri yüksek ve kredi kullanımı zorken, işletmelerin ayakta kalmaya ihtiyacı varken, sistem firmaları daha da zor duruma sokuyor. Enflasyon muhasebesi uygulaması geçici dönemler için değil, 2024 yılsonu mali tablolarında uygulansa daha iyi sonuçlar alınabilirdi. Bir de üzerine yukarıda saydığımız yan etkiler ortaya çıktı. Bir erteleme olmayacaksa bile ayakta kalmakta zorlanan şirketlerin haklı şikâyetlerinin giderilmesi gerekiyor” diye konuştu. Yeni kanunlaşan vergi paketiyle birlikte farklı alanlarda yeni vergi düzenlemeleri getirildiğini ve kayıt dışılıkla mücadele kapsamında yeni adımlar atılarak birçok vergi kanununda idari cezaların da yükseltildiğini ifade eden Hacısüleyman, “Denetim elbette yapılmalı, yanlışın üstüne elbette gidilmeli ancak iş dünyası yeni düzenlemeler nedeniyle tedirgin bir dönem geçirmektedir. Yeni vergi uygulamalarının özel sektöre getireceği yüklerin, henüz ne boyutta olduğu tam olarak anlaşılmış değildir. Böyle bir ortamda yalnızca ceza kesmeye odaklı denetimler yapılması, bu tedirginliğin daha da artmasına neden olmaktadır. Kayıt dışılığı önlemek ve vergi yükünün toplumda eşit bir şekilde dağıtılması amacıyla mükelleflerin vergi bilincinin artırılması gerekmektedir. Bu nedenle yapılacak keyfi uygulamaların ve yalnızca ceza kesmeye odaklı denetimlerin yapılması mükelleflerin vergi sistemine olan güveninin azalmasına neden olacaktır” açıklamasında bulundu. “Son kavşaktayız; yavaşlamanın dozu kaçmasın” Türkiye ekonomisinde yavaşlama işaretlerinin belirginleştiğini sözlerine ekleyen Hacısüleyman, “Hepimiz yakından şahidiz. Sanayi üretimi çok zayıfladı, haziranda yüzde 4,6 düştü. PMİ endeksi son 13 ayın 11'inde 50'nin altında değer aldı, ki bu da sanayinin zor durumda olduğunu gösteriyor. Perakende satışlardaki reel büyüme yüzde 20'lerden tek hanelere indi. Kredi kartı ile yapılan harcamalarda keskin bir yavaşlama var. Konkordatolar ve ödenmeyen çek-senet sayısı artıyor. Son olarak işsizlik mayıs ayında yüzde 8.5 iken, haziranda yüzde 9.2'ye yükseldi. Temmuz-ağustosta ve sonbaharda işsizlikte artışın devam ettiğini göreceğiz. Artık yavaşlamanın daha ciddi sorunlara dönüşmemesi için son kavşaktayız” dedi. Yakın zamanda gidişatta değişiklik yapacak önlemler alınmazsa ciddi yan etkilere sebep olacağını kaydeden Hacısüleyman, “Ekonomi yönetiminin bu uyarılarımızı dikkate almasını, sorunun sadece iş dünyasının yavaşlayan satışları ve karlılığı olmadığını, değerlenen kur nedeniyle ihracatın yara almaya başladığını, çalışanlarımızın ve halkımızın azalan gelirleri nedeniyle büyük sıkıntı içinde olduğunu, enflasyon programından sapmadan özellikle halkın alım gücünün desteklenmesi gerektiğini bilhassa vurgulamak istiyorum” açıklamasında bulundu.

ATSO Başkanı Bahar’dan Basit Konaklama Belgesi için ek süre talebi Haber

ATSO Başkanı Bahar’dan Basit Konaklama Belgesi için ek süre talebi

ATSO Başkanı Ali Bahar, turizmde faaliyet gösteren küçük aile işletmelerinin “Basit Konaklama Turizm Belgesi” alabilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığından ek süre istedi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü'nün Türkiye genelinde 2426 tesisin basit konaklama belgesi almadığını duyurmasının ardından, seyahat acentelerinden bu tesislerle çalışmamalarını istemesi üzerine, küçük aile işletmelerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Belediyeler tarafından 28.07.2021 tarihinden önce tanzim edilen ve konaklama tesisi hüviyetindeki iş yeri açma ruhsatına sahip işletmelerin bakanlığa başvurarak Basit Konaklama Turizm İşletme Belgesi alma zorunluluğu getirildiğini kaydeden Başkan Bahar Bahar, “Belediyeden alınmış iş yeri açma ve çalışma ruhsatı ile faaliyette bulunan belediye belgeli oteller ismi ile anılan ve çoğunluğu küçük aile işletmeleri olan otellerimiz büyük sorun yaşamaktadır. Aslında belediye iş yeri açma ruhsatında pansiyon, ev pansiyonculuğu veya otel yazan işletmeler bugüne kadar konaklama hizmeti verebiliyorken, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca tüm konaklama sektörünü kendi kaydı ve yönetimi altına alınmasını amaçlayan bir düzenleme getirildi” dedi. ‘Düzenleme ile güvenlik ve vergi açığı kapatıldı’ Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan çalışmanın güvenlik ve vergi kaydı olduğunu vurgulayan Başkan Bahar, “Ülkemizde ticari bir işletmede konaklayan misafirleri güvenlik amacıyla kayıt altına almak, vergi açısından da bu konaklama hizmeti veren küçük yapıların kayıt altına alınmasını amaçlayan bir çalışma. Herhangi bir kritere bakılmaksızın bu küçük işletmelerin bakanlığa başvurmaları halinde “Basit Konaklama Turizm İşletme Belgesi” düzenlenmiş ve bu şekilde konaklama işletmesi olarak faaliyet gösteren tüm binalar kayıt altına alınmıştır. Yapılan düzenleme ile hem bir güvenlik hem de bir vergi açığı kapatılmıştır. Sektörün bütünlük içinde değerlendirilmesi ve yürütülmesi kuşkusuz isabetli olmuştur” ifadelerini kullandı. Duyurular muhataplarına ulaşmadı Basit Konaklama Turizm Belgesi başvurularında konunun muhataplarına ulaşmadığını gördüklerini ifade eden Başkan Ali Bahar, “Birçok iletişim aracı kullanılarak duyurulmuş olan uygulama muhataplarına ulaşmamış, belgeyi almaları için gereken süre maalesef kaçırılmıştır. Aile işletmeleri niteliğindeki küçük küçük otellerimizin ruhsatları bu günlerde belediyelerce iptal edilmekte ve Kültür ve Turizm Bakanlığı belgesi olmadığından iş yerleri kapatma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır” dedi. Ali Bahar, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bu önemli konuda gerekli düzenlemeleri yaparak, küçük aile işletmelerine destek olmasını umut ettiklerini belirtti. Müracaata imkan verilmeli Devasa otel yapılarının yanı sıra mimarisi ve özgün işletme tarzlarıyla ön plana çıkan işletmelerin konaklama ve misafir çeşitliliği oluşturduğunu vurgulayan Başkan Bahar, şu ifadelere yer verdi: “Tüm bu özellikleriyle, ülke turizmine ve dolayısıyla ekonomisine katkı sağlamaktalar. En küçük biriminden en büyük birimine kadar ihtiyaç duyduğumuz konaklama işletmelerindeki çeşitliliğin davamı için Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızdan daha önceden belediyeler tarafından düzenlenmiş olan otel veya pansiyon ruhsatına sahip olan tüm işletmelere istisnasız olarak Bakanlıkça yeni bir ek süre verilerek Basit Konaklama Turizm İşletme Belgesi’ne müracaatlarına imkan verilmesini, gerek ekonomimize gerekse turizmimizin çeşitliliği açısından yarar görmekteyiz. Küçük aile işletmeleri turizmimizin zenginliğidir. Konunun birçok küçük otel işleten ailenin yaşam kaynağı olduğu da unutulmamalıdır.”

ATSO Başkanı Bahar: "Turizmde acil eylem planı oluşturmalıyız" Haber

ATSO Başkanı Bahar: "Turizmde acil eylem planı oluşturmalıyız"

ATSO 2023 yılı Antalya Turizm Sezon Sonu Değerlendirme Toplantısı’nda sektör paydaşlarıyla bir araya gelen ATSO Başkanı Ali Bahar, “2024 yılından başlamak üzere turizmde acil eylem planı oluşturmalıyız. Bizim için en büyük hedef; Antalya'yı dünyada en çok tercih edilen destinasyonlardan biri olmaktan çıkartıp en iyisi haline getirmektir” dedi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, Kemer Bölgesinde bulunan ve turizm alanında faaliyet gösteren sektör paydaşlarıyla bir araya geldi. ATSO 36. Grup Oteller ve Benzer Konaklama Yerleri Meslek Komitesi öncülüğünde gerçekleştirilen “2023 yılı Antalya Turizm Sezon Sonu Değerlendirme Toplantısı” ATSO Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Hacısüleyman’ın moderatörlüğünde, Kemer Kaymakamı Ahmet Solmaz, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Müdür Yardımcısı İlknur Selçuk Köker, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü Kontrolörler Kurulu Başkanlığı Baş Kontrolör Murat Özdemir’in katılımıyla yapıldı. İhracat vergisi, altyapıya ilişkin talepler, turizm fuarı, günübirlik kiralık evler ve istihdam konularının görüşüldüğü toplantıda, ATSO Meclis Üyeleri Ayhan Yıldırım, Emir Gündal, Ziya Özden Tezgel, Cafer Yüce, 46. Grup Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Emrah Yavuz, 36. Grup Komite Başkanı Hasan Yetkil, Komite Başkan Yardımcısı Funda Gökgöl, Komite Üyesi Murat Şahin, ATSO Kemer Temsilcisi Mehmet Çokseyrek ve sektör temsilcileri yer aldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan ve turizm sektörünün mevcut durumunu, bu yıl elde ettiği başarıları, yaşadığı güçlükleri bütün yönleriyle hep birlikte ele alacaklarını kaydeden ATSO Başkanı Ali Bahar, “Turizm sektörü çok hızlı bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Bizler de hizmet ihracatçısı olarak, rekabetin çok fazla yaşandığı turizm sektöründe, şehrimize gelen misafirlerimize daha iyi deneyim sunmak için, öncelikle bu başlıklarda değişim ve dönüşümü sağlamamızın gerektiği hepimizin malumudur” dedi. “Antalya en iyisi haline gelmeli” 2024 yılından başlamak üzere acil eylem planı oluşturulması gerektiğine dikkati çeken Başkan Bahar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılması gereken çok şey var ancak bizim için en büyük hedef; Antalya'yı dünyada en çok tercih edilen destinasyonlardan biri olmaktan çıkartıp en iyisi haline getirmektir. Yeni ve yenilikçi turizm ürünlerini geliştirmek ve çeşitlendirmek için; Ar-Ge çalışmalarını desteklemeli, turizm sektörüne yapılan yatırımları artırmalı, turizmi çeşitlendirmeli ve 12 aya yaymak içim projeler üretmekle başlamalıyız. Şehrimizin altyapısını güçlendirmek, personel eğitimine, nitelikli personel yetiştirmeye ve kalite standartlarına daha fazla önem vermek, çevreye olan duyarlılığı artırmak ve sürdürülebilir turizm uygulamalarını yaygınlaştırmak, Antalya’mıza özgü akıllı turizm uygulamaları ve sürdürülebilir çevre politikaları için paydaşlarla birlikte yeni bir teşvik yasası için politika üretmek, şehrimizdeki dijital deneyim müzesi ve etkinliklerinin sayısını artırmak, öncelikle ele almamız gereken konuların başında yer almakta.” “Turist sayısı ve geliri orantılı değil” Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu verilerine göre, 2022 yılında, Seyahat ve Turizm sektörünün küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya katkısı 1 trilyon doların üzerinde olduğuna işaret eden Başkan Bahar, “Küresel çapta oluşturduğu yeni istihdam ise 22 milyondur. Türkiye’nin ise bu pazardan aldığı pay 50 milyar dolar civarındadır. 2022 yılında ülkemiz dünyada en çok turist ağırlayan 4’üncü ülke durumunda iken, Türkiye kişi başı turist geliri ortalamasında 7'nci sıradadır. Her ne kadar dünyada en fazla misafir ağırlayan ilk 5’de, turizm gelirleri sıralamasında ilk 10’da olsak da, bu rakam ülke olarak ağırladığımız turist sayısı ile orantılı bir gelir değildir maalesef. İlk 10 ay itibari ile kentimize gelen turist sayısı 15 milyonu aşmıştır. Bu sayı pandemi öncesindeki rekor yıl olan 2019 yılının dahi üzerindedir” diye konuştu. “Kayıt dışı konusunda adım atıldı” Günübirlik kiralamada yaşanan kayıt dışı sorunu konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın attığı adımın önemini dile getiren Başkan Bahar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Turist sayısı ile orantılı bir gelir olmamasının en önemli nedenlerinden biri kayıt dışı sorunu. Günübirlik kiralama yapılmasının, konaklama sektöründe ‘kayıt dışı’ ekonominin oluşmasına neden olduğunu her fırsatta dile getirdik. Konuyu Sayın Kültür ve Turizm Bakanımıza yaptığımız ziyarette bizzat kendisine de ilettik. Kendisinden de bir düzenleme olacağının sinyallerini almıştık. Geçtiğimiz hafta “Konutların turizm amaçlı kiralanmasına ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun” Resmi Gazete'de yayımlanarak yasalaşmış oldu. Hep birlikte ses yükselttiğimiz ve dile getirdiğimiz bir sorunun çözümüne yönelik bir adım atılması, bizleri çok mutlu etti” dedi. “Turizmin ilkelerinin doğru belirlenmesi için çalışıyoruz” Antalya’nın turizm geliriyle şekillenen bir kent olduğunu belirten Başkan Bahar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Turizmin şekillendirdiği bir kentin ve ekonomik olarak turizme bu kadar bağımlı bir kentin Ticaret ve Sanayi Odası olarak Antalya’nın uzun vadeli turizm vizyonunun ilkelerinin doğru bir şekilde belirlenmesini istiyor ve buna katkıda bulunmak için de çalışmalarımıza devam ediyoruz. Biz yalnızca Antalya’nın değil, Türkiye turizminin tamamına yön verebilecek bir kentin insanlarıyız, bu kentin de en büyük kurumuyuz. Bu nedenle hepimize çok büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Biz Antalya Ticaret ve Sanayi Odası olarak 61 bin üye sayısını geçmiş bulunmaktayız. Günde ortalama 40-50 yeni üye kuruluşu gerçekleştiriyoruz. 49 meslek grubunun tamamı turizm ile ilgili sektörler olmasa da, doğrudan sektöre hizmet eden oteller, konaklama tesisleri, restoran ve eğlence hizmetleri, seyahat acentesi gruplarındaki üye sayımız 7 bin 250’ye ulaşmış durumdadır. Yani bu 3 meslek gurubumuzdaki üye sayımız, birçok ildeki toplam üye sayısından bile oldukça fazladır. İşte biz böyle bir gücü arkamıza almış bir kurumuz. Dolayısıyla her şeyi başarabilecek güce de sahibiz.” “Bakanlıklarımızın çalışmaları çok önemli” Resort turizmin başkenti Antalya’da bakanlıklar tarafından hayata geçirilen projeleri önemsediklerini dile getiren Başkan Bahar, “Ulaştırma Bakanlığımızın gerçekleştirdiği proje ile Antalya havalimanı genişletme çalışması büyük bir hızla devam etmektedir. Bir diğer projesi, Antalya-Alanya arası güzergâhında güvenli ve hızlı otoyol projesidir. Proje tamamlandığında turizm, ticaret ve tarım sektörüne hizmet edecektir. Otoyolun hayata geçmesi ile özellikle şehir içi trafiğinde yaşanan trafik yoğunluğuna, ve bu yoğunluğa bağlı gürültü, çevre kirliliği ve emisyon salınımı en aza inecektir. Hemşehrimiz Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy, geçtiğimiz günlerde Kemer-Çamyuva Atıksu Arıtma tesisindeki çalışmalar inceledi ve Mart ayında açılacağını, gelecek 50 yıl boyunca Kemer bölgesinin büyüme planları da dahil arıtma altyapısı ihtiyaçlarını karşılayacağını belirtti. Bakanlığımızın, Turizmi 12 aya yaymak, düşük sezonu yüksek haline getirmek ve nitelikli turisti şehrimize çekmek için, ülkemizdeki kazı çalışmalarını ve mevcut kazılarında bütçelerini artırmışlardır. Kazılara ivme ve süreklilik kazandırmak amacıyla da, kazı süreleri 12 aya çıkarılmıştır. Müzelerin dijital platformlara aktarılması ile misafirlerimiz; zamanda geçmişe yolculuk sağlayarak gündelik hayatı, ticareti, sanatı ve mimariyi tekrar yaşayacaklalardır” diye konuştu. “Toplantıda dile getirilen sorunlar ve çözüm önerileri ATSO tarafından ilgili mercilere ulaştırılacak” Başkan Ali Bahar, ATSO 36. Grup Oteller ve Benzer Konaklama Yerleri Meslek Komitesi öncülüğünde gerçekleştirilen toplantının, turizm sektörü paydaşlarının var olan sorunlarını dile getirmesi bakımından ne kadar gerekli bir toplantı olduğunu görmekten dolayı büyük mutluluk duyduğunu ifade etti. En büyük meslek kuruluşlarından biri olan ATSO tarafından bu toplantıda dile getirilen ve turizm sektörünü ilgilendiren tüm sorunların hem Kültür ve Turizm Bakanlığına hem de ilgili mercilere ulaştırılacağını dile getiren Başkan Bahar, “Sektörde faaliyet gösteren tüm paydaşlarımız karşılaştıkları sıkıntılarla ilgili ATSO’yu her zaman arayabilirler, bizler de ilgili meslek komitelerimizle sorunlarının çözümüne yönelik girişimlerde bulunacağız” dedi.

Hatice Öz Tourism Journal Panelinde konuştu Video Galeri

Hatice Öz Tourism Journal Panelinde konuştu

Tourism Journal organizasyonuyla düzenlenen "Burada Turizm Çok" panelinde ATSO Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜRSAB Sağlık İht Kom. Başkanı Hatice Öz ile gerçekleştirilen "Antalya ve Turizm" oturumu. TÜRKİYE DÜNYANIN TURİZM BAŞKENTİ, ANTALYA İSE TÜRKİYE’NİN TURİZM BAŞKENTİ Tourism Journal haber sitesimiz tarafından düzenlenen, Mesut Yar ile 'Burada Turizm Çok' isimli panelde konuşan ATSO Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜRSAB Sağlık İht Kom. Başkanı Hatice Öz, Antalya'nın Dünya sağlık turizmi başkenti potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Hatice Öz, “Antalya turizmsiz; turizm Antalyasız olmaz. Çünkü Antalya turizmin başkenti. Antalya'da ticaret ve ekonomisi de turizmsiz olmaz. Çünkü turizmle iç içe geçmiş bir şehiriz. Turizm gelirleri hem toplam ekonominin hem cari açığın hem de istihdamın en büyük merhemlerinden biri konumunda” diye konuştu. ANTALYA’DAKİ İSTİHDAMIN YÜZDE 30’U TURİZMDEN Antalya’daki turizm sektörünün çok ciddi bir istihdam yarattığını ve birçok iş kolunu da beslediğini dile getiren Hatice Öz, “2022 istihdam raporlarında Antalya'da toplam 842 bin sigortalı çalışanın yüzde 30'u yani 250 bin civarı turizmde çalışıyor. Kentimizde 20 bin 500 yabancı uyruklu çalışan da var. Onların da %47'si turizm sektöründe çalışıyor. Turizm sektörü istihdam için çok kıymetli. Antalya'da turizm sektöründe hizmet vermek için özel, kamu ve vakıf üniversiteleri ve meslek liselerinde eğitimli insan kaynağı yetiştiriyoruz. Antalya’da turizme bağlı 40 civarında sektör bulunmakta. Turizmle ilgili her karar onları da etkilemekte. 1980 de 10 bin civarında turist ağırlamışız. O tarihlerde 5 bin 600 yatak varken şimdi 700 bin yatağımız var. Bu yıl 16 milyona yakın turist hedefimiz bulunuyor. Bunlar çok önemli rakamlar” TURİZM 12 AYA YAYILMALI, SAĞLIK TURİZMİNİN DE ÖNÜ AÇIK Antalya’da turizmin 12 aya yayılmasını gerekliliğini vurgulayan Hatice Öz, sözlerine şöyle devam etti: “Antalya bu konuda çok önemli bir yer. Sağlık turizmi çok kıymetli ve önemli bir potansiyeli var. Gastronomi için iyi bir destinasyon. Kongre ve spor turizme için de otellerin altyapısı çok uygun. Bu konuda işbirliği yapmak isteyen herkese kapımız açık. Sağlık turizminden önce de turiste sağlık hizmetini zaten veriyorduk. Bu konuda oldukça iyi olduğumuz biliniyordu. Medikal turizm Türkiye ve Dünya için çok kıymetli 20 sene öncesine kadar Amerika gibi gelişmiş ülkelere yapılıyordu. Şimdi oralardan ülkemize geliyorlar. Orada bu hizmetler çok pahalı. Ülkemize kalite ve maliyet avantajı nedeniyle talep görüyor. Katma değerli bir ürün. Normal turist 800 - 900 dolar civarında para bırakırken; sağlık turizminde bunun 10 katına kadar çıkabiliyoruz. Biz bunu her şey dahil hizmetiyle ve deneyimli sağlık ekibiyle verebiliyoruz. Sağlığı çok iyi yapıyoruz, turizmi çok iyi yapıyoruz, sağlık turizmini niye yapamayalım. Coğrafi anlamda birçok ülkenin orta noktasındayız. Birçok destinasyona uçan havayolları şirketlerimiz var. Antalya’dan dünyanın neredeyse her yerine ulaşabiliyorsunuz” HIZLI TREN PROJESİ ATSO olarak, her Antalyalı’nın gelirini artırmak ve kent ekonomisini de güçlendirmek istediklerini kaydeden Hatice Öz, “ATSO'nun amaçlarından biri birim başına gelirlerini de artırmak. Antalya’da hızlı tren projemiz var. Hızlı tren projesi aslında 2013 yılında konuşulmaya başlanan bir proje. Bu proje bizim için çok önemli ve bir an önce hayata geçmesini arzuluyoruz. Antalya'yı Eskişehir'e bağlanan ve Afyon'a bağlayan iki ayrı hattan oluşuyor. Eskişehir hattı bizim için çok önemli Bursa İstanbul ve İzmir'e bağlanması da kolay. Üstelik Antalya'ya gelen turistleri de o bölgeye bağlamak imkanımız doğacak. Bu nedenle bir imza kampanyası başlattık. Projenin ÇED raporları ve güzergahları hazırlandı. Sadece yatırım içine alınması gerekiyor.

'Burada Turizm Çok' panelinde Türkiye turizmi mercek altına alındı Haber

'Burada Turizm Çok' panelinde Türkiye turizmi mercek altına alındı

Antalya Sherwood Exclusive Kemer Otel’de düzenlenen etkinliğin düzenleyicisi Tourism Journal Genel Yayın Yönetmeni Aşkın Koç, sektörün desteklenmesi ve çeşitlendirilmesinin önemine dikkat çekti.  "10 dilde yayın" Turizm sektörünün deneyimli isimlerinden gazeteci ve Tourismjournal.com.tr sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Aşkın Koç, sitenin şu anda Türkçe, İngilizce ve Rusça olarak hizmet verdiğini 6 ay içinde bu rakamı 10'a yükseltmek istediklerini belirtti. Sitenin sade ve haber odaklı bir tasarıma sahip olduğunu dile getiren Aşkın Koç “Tourismjournal.com.tr, bir reklam kalabalığı olmayan ve haber odaklı yapıya sahip. Türkiye’deki turizm destinasyonlarından günlük ve anlık olarak içerik üreten bir haber sitesi. Türkiye turizmi, dünya sıralamasında ön sıralarda yer alıyor. Haber sitemizi çok dilde yaparak, Türk turizminin dünyada hak ettiği yeri sağlamayı misyon edindik. Bu etkinliğimizle sektör temsilcilerini bir araya getirerek daha neler yapılabilir diye konuştuk. En önemli turizm destinasyonları arısındayız çünkü gerek yatırımlar gerekse de hizmet kalitesiyle önemli bir güce sahibiz ve bunu dünyaya daha çok duyurmalıyız” diye konuştu.  "Kaynak pazarımızdan 1 ve 3 birbiriyle savaşıyor" Akdeniz Turistik Otelciler Birliği(AKTOB) Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu, Antalya’ya gelen turist sayısının 2 milyonu geçtiklerini belirterek, hedeflerinin yıl sonunda 15 milyonu bulmak olduğunu kaydetti. Rekor bir nisan ayı geçirdiklerini ifade eden Kavaloğlu, “Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 45 bir artış var. Bu sene 3.5 milyon Rus turist gelirse güzel bir sezon geçirdik deriz. Kaynak pazarlarımızdan 1 ve 3 umara hala kendi arasında savaşıyor. Bu gözle bakıldığında Ukrayna pazarı yüzde 90’la kayboldu. 10 bin Ukrayna’lı geldi Antalya’ya 30 Nisan’a kadar bunlarda yerleşik hayata geçenler diye düşünüyorum. Rusya ilk kez Almanya pazarının altına düştü. 3.5 milyon Rus turist kente getirilirse 15 milyon tamamını yakalarız” diye konuştu.  "İngiltere pazarı 1.5 milyonu görebilir" Rusya pazarının eksiğini kapatabilecek bir pazar olmadığının altını çizen Kavaloğlu, “Artı görünen 1 milyonu geçen İngiltere pazarı var. Bu pazarda 1.5 milyon kişinin gelme durumu var. Almanya ve İngiltere’den dünya turizmine 55-60 milyon paket çıkışı var. Biz daha İngiltere pazarında çok yol katetmeliyiz. Antalya ve Türkiye dünya turizmi resort turizmi olamaz. İngiliz turlarının konsantre olduğu bir bölge Antalya” ifadelerini kullandı. "Maliyetler arttı" Turizmde 2019 gelir rakamının yakalanmasına rağmen karlılığı elde etmenin uzun süre alacağına değinen Kavaloğlu, “Maliyetler yüzde yüzün üzerinde arttı. Karlılıklar uzun bir süre 2019 karlılığına ulaşamayacaktır. 2020-2021 pandemi dönemi olduğu için fiyat artışı bile söz konusu değildi. O dönemde istihdamda kaçtı. Fiyatlarımızı peyder pey arttırmalıyız. 1000 doları ilk defa paket fiyatlarında gördük. Yıl boyu ise 869 dolar seviyelerinde. Ama 1000 doların üzerine çıkarmalıyız. Geceleme fiyatını 80-85 dolar civarında, İtalya ve İspanya’da 110-115 dolar civarında o seviyeye yaklaşmalıyız” diye konuştu. Antalya için iç turizmin olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Kavaloğlu, yurt içi pazarının da yurt dışı pazarıyla paralellik göstermesi gerektiğini işaret etti.  "Otellerin yüzde 90'ı her şey dahil" Antalya’nın Bodrum gibi bir destinasyon olmadığına değinen Kavaloğlu, “ Bodrum’da benim bölgem. Bizim sistemimizde otellerin yüzde 90’ında her şey dahil. Maliyetlerin yükseldiği ortamda her şey dahilin içini çok fazla doldurduk. Pastane kalitesinde bir dondurmayı biz her şey dahilin içinde veriyoruz. Bizim tasarrufa gitme lüksümüzde yok. Bu hizmetin toplu karar alınarak içinin bir parça boşaltılması gerekir” dedi.  "Rusya beklenmeyen bir durumdu" TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, sezonun ilk 3 ayının iyi başlamasına Mayıs’ın durağan geçtiğini belirtti. Bu ayda özellikle Rusya pazarında ciddi düşüş olduğunu işaret eden Bağlıkaya, “ Yıl sonunda bu rakamların toparlayacağını düşünüyorum. 2019  rakamlarına göre kıyaslandığında bu ay sonunda belli olur. Avrupa pazarı için bir bekleme süreci var gibi görünüyor. Türkiye sunduğu ürünler ve rekabetçi fiyatlarıyla öne çıkıyor.  Rusya’da savaştan yaşanan durum beklenmeyen bir durumdu. Rus turist Türkiye için 2-3 saatlik bir uçuşla ve uygun ulaşım bedeli öderken, şimdi uçuş 5 saate çıktı ve fiyat yükseldi. Fiyat yükselmesi ve  ambargo Rus turistin destinasyonları için Türkiye avantajı ortadan kalktı. Rus turist 5 saatte Dubai’ye yada başka ülkelere gidiyor. Böyle bir türbülasyon yaşıyoruz. Bir kaç sene sonra bu yaraların sarılacağını süreçten geçiyoruz” ifadelerine yer verdi.  "Rezervasyonlar hemen kesildi" Depremin ilk gününden itibaren ciddi organizasyonlar yaptıklarını hatırlatan Bağlıkaya, “ Yardım konvoyları, mutfak kurulmasından, depremzedelerin daha güvenli bölgesine taşınmasına kadar. Rezervasyonlar bıçak gibi kesildi, yurt dışı yansımasına. Turizm keyifli bir iş, dertli, sıkıntılı yerden doğal olarak uzak durmaya çalışır. Türkiye’de deprem olmuş, sürekli İstanbul’a geldi geliyor, deniliyor. İstanbul’da rezervasyonlar hemen kesildi. 20-25 gün durdu. Depremle ilgili konuyu pozitife çevirmeye çalıştık” diye konuştu.  "Erken rezervasyon tavsiyesi" Fiyat artışlarının maliyetlerle doğru orantılı olduğunun altını çizen Firuz Bağlıkaya, “ Burada en masum olanlar, bu fiyatları uygulamak zorunda kalanlardır. Yerli turist için fiyatın fazlalığı rekabet ettiği ülkelerle ilgili. Erken rezervasyondan yeteri kadar yararlanılmadığını düşünüyorum. Alman, kasım ayında paketini satın alıyor. Onu taksitle az ödüyor. Erken rezervasyon bizim için çok kritik bir şey. Otellerin, seyahat acentelerinin planlama yapması için önemli. Türkiye’de kasım, aralık ayında satın alıyorsun 12 taksit. Böyle almazsanız temmuzda, ağustosta bunun 3 mislini alırsınız” diye konuştu.  "İç turizm hareketli olmalı" İç turizm hareketi kuvvetli olmayan ülkelerin dış turizm hareketinin de iyi olmadığını vurgulayan Bağlıkaya, “Biz kendi vatandaşımızı seyahat ettiremiyorsak, dışarıya yaptığımız hiçbir şeyin sürdürülebilir olması mümkün değil. Bunun için devlete sektöre düşen şeyler var. Otellerin yerli kontenjanı için vergi indirimi yapılabilir, KDV alınmayabilir. Gergin bir ülkeyiz tatil yapmak zorundayız” açıklamasını yaptı. Bodrum’da 450 liralık lahmacun fiyatı sorulan Bağlıkaya, “Nerede yediğinize bağlı. Nasıl yendiğini biliyoruz. Orası için ucuz o. Bu fiyata bence maydanozu falan yoktur” dedi. Hasan Ali Ceylan: ‘’Turizm eskisi kadar karlı bir sektör değil’’ Hasan Ali Ceylan, turizmin çok meşakatli bir sektör olduğunu, kolay bir iş olmadığını belirterek, ‘’Turizmi sevmeniz lazım, aşkla yapmanız lazım. Bunu yaparsanız başarı da onunla birlikte gelir. Biz de işimizi çok seviyoruz, çok konsantreyiz. Bu işin başarı kriterlerinden en önemlisi para değil.  Para mutlaka önemli ama benim için yegane kriter değil. İşimizde para, bizim için birinci kriter olmadığı için her şeyin en iyisini yapmak için mücadele veriyoruz. Bizim için en önemlisi marka değerini yükseltmek ve düzgün esnaf olmaktır’’ dedi. Turizmde karlılık Turizmin karlılık oranı hakkında bilgiler veren Ceylan, ‘’Turizmin sorunların en başında maliyet geliyor. Maden bu iş iyi değil neden devam ediyorsunuz diyorlar. Demek ki herkes iyi yaptığı işte devam ediyor. En iyi bildiğimiz iş bu ve bu işi yapmaya devam ediyoruz. Doktorların da sorunu var ama devam ediyor. 1980’lerde turizm karlı bir sektördü, biz şimdi stabil olduğu dönemleri yaşıyoruz. Turizm eskisi kadar karlı bir sektör değil. Eskisi kadar karlı olması şu an ki koşullarda mümkün değil. Türkiye’de otellerin üzerine yaptığınız arsa çok pahalı. Dünya genelindeki standartlara bakıldığı zaman arsa maliyetinin toplam turizm yatırımı içindeki payı yüzde 30’lardayken, Türkiye’de yüzde 60’larının üzerinde arazi maliyeti olduğunu görüyoruz. Bu maliyetler turizmciyi çok fazla oda yapmaya yöneltiyor. Ancak bu oda sayısıyla otelci maliyetini rantabıl haline getiriyor. Dolayısıyla karlılıklar sadece oda sayısıyla baz alınıyor gibi bir döneme denk geliyoruz’’ diye konuştu. Her şey dahilde misafir lehine bir fayda var Türkiye’de her şey dahil sistemde verilmesi gerekenden çok daha iyi verildiğini vurgulayan Hasan Ali Ceylan, şunları söyledi: ‘’Sunduğumuz hizmetler, sunmamız gerekenin üzerinde. Burada misafir lehine bir fayda var. Türkiye misafirini buna alıştırdı ve misafir ülkemize geldiğinde bunu bekliyor. Bu beklentiyle turist ülkemize geliyor. Bunda yeniden düzenlemeye gidilmesi gerekiyor. Her otelin her şey dahilde birbiriyle yarışması gerekmez. Her otelin her şey dahil standardının olması gerekiyor. Bunu da biz misafirden tahsil ettiğimiz rakama uygulamak zorundayız. Belirli bir plan çerçevesinde yeni standartta uyum sağlayacaktır. Biz mükemmel her şey dahil sistemi sunuyoruz. Her şey dahili  misafire  iyi halde sunabilmek için, bazı şeylerin standartının oturtulması gerekir.  Bir grup misafir standart hizmetin içinde yer almak istemeyecektir. Onlar için bir nevi beyaz bir tahta, siz ne isterseniz onu yazıyorsunuz. Biz de hizmet standartları çerçevesinde hepsini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bazı ürünler ekstra fiyata dahil.  Türkiye dünya turizminin ayrılmaz parçasıdır.  Aile turizminde de Türkiye en önemli destinasyonlardan biridir. İnsanlığa hizmet veren bir sektörün parçasıyız. İnsana, insanla hizmet veriyoruz. Buraya gelen her misafir bizim için bir denetçi. Buraya misafir dinlenmek için geliyor. Herkes harika otel yapabilir ama size servis yapan kişinin hatası tatili berbat edebilir. Biz bir aile olmalıyız. Arkadaşlarımın ihtiyaç duyduğu anda yanlarında olmaya gayret ediyorum. Sektörümüz istihdam açısından kontrolümüz dışında olan sorunları var. Sonuçta sezonluk bir iş yapıyoruz. İstihdamı 12 aya yaymak oteller kapalı olduğu müddetçe bir ütopya, hayalden öteye gidecek bir şey değil. Bazı şeyleri düzeltmediğimiz müddetçe bu konu konuşmaktan öteye geçmez. Bizimle birlikte devletin de elini taşın altına koyması gerekiyor. Alkollü içeceklerimizin KDV’si indirilebilir. Ancak KDV söz konusu edilemiyor. Biz maliyetlerimize KDV’yi dahil edemiyoruz. En azından KDV’nin gerçekleştiği yılın takip eden kış ayında KDV indirilirse istihdam edilen  personelin SGK maliyetlerine aktarılırsa bu ciddi bir istihdam arttıracaktır.’’ Ceylan, teknolojik gelişmelerin tüm sektörleri etkilemesine rağmen turizm sektöründe teknolojinin hakim olma durumunun olmadığını, insanın insana hizmetin ön planda olduğunu belirtti. Turizm yatırımcıları, turizm profesyonelleri, ulusal ve yerel basın temsilcileri, akademisyenlerin katıldığı panelde, “Antalya ve Turizm” oturumunda AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu , “Türkiye ve Turizm” oturumunda TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Havacılık ve Turizm” oturumunda Fraport TAV Genel Müdür Deniz Varol, “Resort Turizmi” Hasan Ali Ceylan Sherwood Exclusive YKB, “Sağlık Turizmi oturumunda “ATSO Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜRSAB Sağlık İHT Kom. Bşk. Hatice Öz Ö.Uncalı Meydan Hastanesi Kurucusu Dr Cengiz Yılmaz, Sanitas SPA Kurucu ve TÜGİAD Bşk.Yrd. Dr Şebnem Akman Balta Mesut Yar’ın sorularını yanıtladı. Antalya Aquarium Genel Müdürü İsmail Arık “Antalya ve Kent Turizmi”, Medilux&Sanitas Kurucu ortağı Abdurrahman Balta “Sağlık Turizminde İnsan Kaynakları ve Eğitim” konusunda görüşlerini belirtti. HOMS Global A.Ş. Genel Müdüri Gökhan Uçarkaya “Turizmde Dijital Dönüşümü” anlattı. “Gastronomi Turizmi” oturumunda ise Rixos Sungate şefi Recep Yüksel , Sherwood Exclusive şefi Zafer Tok ve Sky Business Otel ve Fener Restaurant Genel Müdürü Nurten Sarı konuşma yaptı.

Sitemizin etkinliğinde Mesut Yar ve turizmciler buluşuyor Haber

Sitemizin etkinliğinde Mesut Yar ve turizmciler buluşuyor

Türkiye ve dünyanın önde gelen turizm destinasyonlarından olan Antalya'da düzenlenecek Mesut Yar ile 'Burada Turizm Çok' isimli panel ve www.tourismjournal.com.tr sitesinin "Yaza Merhaba Lansman Partisi" sektör temsilcilerini bir araya getirecek. Sherwood Exclusive Kemer Otel'de gerçekleşecek etkinliğin moderatörlüğünü ünlü gazeteci ve televizyon programcısı Mesut Yar üstleniyor. Turizm sektörünün enine boyuna tartışıldığı panel kapsamında, Antalya ve Turizm, Resort Turizmi, Havacılık ve Turizm, Sağlık Turizmi, Gastronomi Turizmi ve Turizmde Dijital Dönüşüm konuları tartışılacak.  TURİZMCİLER KONUŞACAK Turizm yatırımcıları, turizm profesyonelleri, ulusal ve yerel basın temsilcileri, Influencer'lar, STK temsilcileri ve akademisyenlerin katılacağı panelde, AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu ve ATSO Başkanı Ali Bahar “Antalya ve Turizm” konusunu Mesut Yar ile masaya yatıracak.  TÜRSAB Başkanı, Firuz Bağlıkaya ise Mesut Yar ile 'Türkiye ve Turizm' konulu bir oturum gerçekleştirecek.  Antalya Aquarium Genel Müdürü İsmail Arık “Turizmin kente yayılması” konusunda bir sohbet ve sunum gerçekleştirecek. TÜRSAB ve ATSO Sağlık Turizmi İht.Bşk Hatice Öz, TÜGİAD Genel Başkan Yrd. Dr. Şebnem Akman Balta, Özel Uncalı Meydan Hast. YKB Dr. Cengiz Yılmaz ise son yıllarda popüleritesi artan “ Sağlık Turizmi” konusunda gelinen noktayı ve sektörün hedeflerini Mesut Yar ile özel bir oturumda konuşacak. Sherwood Resorts & Hotels YKB Hasan Ali Ceylan ve Gloria Otelleri YK.Üyesi/ATSO Bşk.Yrd. Fatih Kabadayı “Resort Turizmi” oturumunda Mesut Yar'ın sorularını yanıtlayacak. Fraport TAV Genel Müdür Deniz Varol “Havacılık ve Turizm”, ABU Consultancy ve Sanitas Kurucu Abdurrrahman Balta “Sağlık Turizmi”, Rixos Sungate / Culinary Director Recep Yüksel ve Fener Restaurant ve SKY Business Genel Müdürü Nurten Sarı “Gastronomi Turizmi” ve Homs Global A.Ş. Kurucu Ortak Gökhan Uçarkaya ise “Turizmde Dijital Dönüşüm” başlıklı sunumlarda Mesut Yar ile katılımcılara ayrıntılı bilgiler verecek.  ZENGİN BİR PROGRAM OLACAK  Etkinliğin devamında tourismjournal.com.tr haber sitesinin Yaza Merhaba Lansman Partisinde tüm katılımcıların keyifli saatler yaşayacağı bir eğlence programı olacak. Ünlü turizm gazetecisi Aşkın Koç'un genel yayın yönetmenliğini gerçekleştirdiği Tourism Journal haber sitesinin lansman partisinde, Gökhan Temel ve Ömür Gedik sahne alacak. TÜRKİYE'DE TURİZM HAREKETLERİNİ GÜNLÜK OLARAK İNGİLİZCE VE RUSÇA YAYINLIYORUZ Tourism genel yayın yönetmeni Aşkın Koç gerçekleştirecekleri panel ve haber sitesinin lansmanı konusunda heyecanlı olduğunu belirterek şunları söyledi: "Sitemizi bu yılın başında kurmamıza rağmen çok hızlı gelişme göstererek kendi alanında iyi bir erişime ulaştı. Dünya turizminde söz sahibi bir ülkeyiz. O nedenle biz hem ülkemizdeki turizm haberlerini sitemizde anlık olarak yayınlıyoruz hem de Türkiye'de turizm hareketlerini günlük olarak İngilizce ve Rusça olarak yayınlıyoruz. Bu da sektörde ciddi bir fark yarattı. Sitemizin içerisinde okurlarımızın reklamsız olarak haberleri rahat rahat okuyabileceği ama aynı zamanda turizm markalarının kendini en iyi şekilde tanıtabileceği bambaşka bir platform açacağız. Bunu da önümüzdeki aylarda ayrıca duyuracağız. Bugünlerde panelimiz için yoğun bir tempoda çalışıyoruz. Turizmci dostlarımız bizi her anlamda destekliyor, bu vesileyle tüm destekçilerimize teşekkür ederim." dedi. ETKİNLİKLER SHERWOOD EXCLUSIVE KEMER'DE GERÇEKLEŞECEK Panel ve Tourism Journal Lansman Partisi 6 Mayıs 2023 Cumartesi günü Sherwood Exclusive Kemer'de gerçekleşecek. Organizasyonun ana sponsoru olan ve turizm sektöründe kişiselleştirilmiş turizmle öne çıkan Sherwood Exclusive Kemer, sezonu bu etkinlikle açmış olacak. Otelin bünyesinde geçtiğimiz yıl hizmete giren Indigo Beach'te etkinliğin özel davetlilerinin biraraya geleceği kokteylde, Indigo Gusto konseptli lezzetler fine dining menülerle yer alacak. Sherwood Exclusive Kemer'in Exclusive Şefi Zafer Tok misafirlerine o gün için özel bir menü sunacak.

Antalya ATSO'dan hızlı tren için hedef 200 bin imza Haber

Antalya ATSO'dan hızlı tren için hedef 200 bin imza

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ali Bahar, Antalya-Eskişehir hızlı tren hattının hayata geçirilmesi durumunda, Antalya-Kayseri hattına göre yaklaşık 2 kat daha yüksek bir katma değer oluşturacağını belirterek, 14 Mayıs'ta gerçekleştirilecek seçimin hemen ardından 200 bin imza kampanyası başlatacaklarını duyurdu. ATSO Nisan Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Divanı, Yönetim Kurulu ve Meclis Üyelerinin katılımıyla ATSO Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. Antalya ticareti, KGF kredileri ve EYT gibi konu başlıklarının ön plana çıktığı konuşmasında Antalya’ya hızlı tren yatırımı için kampanya başlatacaklarını duyuran ATSO Başkanı Ali Bahar, “Yıllardır Antalya’nın hayali olan hızlı tren projesinin, 2023 yılında uygulamaya geçeceği konusunda vaatler verilmesine rağmen maalesef henüz hiçbir girişim olmamıştır. Hayata geçirilmesi için yoğun çaba sarf edeceğimizi belirtmek isterim. Bunun için yola çıkıyoruz. Hedef 200 bin imza” dedi. "Bir çok kez dile getirdik" Yıllardır Antalya’nın hayali olan hızlı tren projesinin, 2023 yılında uygulamaya geçeceği konusunda vaatler verilmesine rağmen maalesef henüz hiçbir girişim olmadığından yakınan Bahar, "2013 yılında benim de yönetim kurulu üyesi olduğum dönemde 2023 yılında bitecek projenin 2016 yılında düzenlenecek EXPO fuarına yetiştirilmesi için bir imza kampanyası düzenlemiştik. Gelinen süreçte konunun takipçisi olmak adına Odamız Araştırma Geliştirme Müdürlüğü’nden yetkili bir arkadaşımız hem Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na hem de TCDD Genel Müdürlüğü’ne bir ziyaret gerçekleştirerek projenin mevcut durumu hakkında bir araştırma gerçekleştirdi. TCDD tarafından etüt ve proje faaliyetleri tamamlanmış, tüm güzergah ve güzergah üzerindeki istasyon, köprü, tünel ve viyadükleri belirlenmiş ve hatta ÇED olumlu raporları alınmış, kısacası her şeyi ile tamamlanmış 2 farklı proje yer almaktadır" diye konuştu. "Antalya hattı büyük katma değer" Her iki hattın da hat uzunluğu ve ekonomik maliyeti birbirine eşit olsa da, getirileri bakımından ciddi bir fark söz konusu olduğunu işaret eden Bahar, "Öyle ki, yıllardır üzerine konuştuğumuz Antalya-Konya-Kayseri hattı için yapılan etüt çalışmalarında ön görülen yıllık yolcu sayısı 4 milyonken bu sayı Eskişehir hattında 5 milyon, Kayseri hattı için ön görülen yıllık yük taşıma kapasitesi 4,5 milyon ton iken bu sayı Eskişehir hattında 10 milyon ton olarak ön görülmektedir. Hatta bu veriler 2020 yılında yapılan çalışmanın verileridir. Bugün şehrimizin geldiği yer malumunuzdur ki bu sayılar ve verimlilik daha da artmıştır. Sonuç olarak Antalya-Eskişehir hattının hayata geçirilmesi durumunda Antalya-Kayseri hattına göre yaklaşık 2 kat daha yüksek bir katma değer oluşturması beklenmektedir. Diğer taraftan bu hattın Afyon üzerinden hızlı tren ile İzmir ve Ankara’ya, Eskişehir üzerinden ise Bursa ve İstanbul ile bağlanacak olması, Antalya’mıza kazandıracağı ekonomik değeri kat be kat artıracaktır” dedi. "Yatırım programına alınmasını sağlayacağız" Bahar, Antalya - Eskişehir hattının hayata geçirilebilmesi için atmaları gereken ilk adımın ise bu projenin 2024 yılı Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programına alınmasını sağlamak olduğuna dikkat çekti. 14 Mayıs'ta gerçekleştirilecek seçimin hemen akabinde ATSO olarak bir imza kampanyası başlatacaklarına değinen Bahar, "Bu imza kampanyasına şehrimizdeki tüm paydaşlardan destek isteyerek yola çıkacağız ve tren hattının geçeceği tüm şehirlerde bulunan ticaret ve sanayi odalarını da kampanyamıza dahil edeceğiz. Ardından da Ankara’nın yolunu tutarak şehrimizin ve güzergah üzerinde yer alan diğer şehirlerin milletvekillerinin de desteğine alarak, projenin Cumhurbaşkanlığı Yatırım Planı’na dahil edilmesi ve hayata geçirilmesi için yoğun çaba sarf edeceğiz. Bunun için yola çıkıyoruz. Hedef 200 bin imza. Bu büyük bir projedir” dedi. "Deprem çalıştayı" Konut kampanyasına desteklerin çok önemli olduğunu belirten Bahar, "Odamız 44. grup meslek komitesinin öncülüğünde Haziran ayı içerisinde bir deprem çalıştayı düzenlenmesi planlanmıştır. Jeoloji mühendisi Prof. Dr. Naci Görür’ün de davet edilmesinin planlandığı çalıştay, ilgili meslek odaları ve komitelerimizi bir araya getirecek, Antalya’nın deprem konusunda öncelikli olarak alması gereken önlemleri masaya yatıracak önemli bir etkinlik olacaktır” ifadelerini kullandı. Bahar, EYT ve diğer ekonomik sorunlar nedeniyle üyelerin finansman ihtiyacının ne kadar ciddi boyutlarda arttığını yakından takip ettiklerini ve çözüm için çaba sarf ettiklerini belirtti. Bahar, Antalya'nın turizm potansiyeli ve bu alandaki şöhreti de dikkate alındığında, kentin “yazılım merkezi” ya da “yazılım üssü” olabilme potansiyeline sahip olduğunu işaret etti. "İnovasyon desteklenmeli" Dünyanın artık bilgi ve veri odaklı yol aldığının altını çizen Ali Bahar, "Bizim de bu gelişmelerin gerisinde kalmamak için bu verilerden faydalanmamız; tarım, turizm, inşaat ve sağlık başta olmak üzere tüm sektörlerde verimliliği ve inovatif çözümleri destekleyecek, dijitalleşmeden yüksek seviyede fayda sağlayacak iktisadi kararlar almamız gerekmektedir. Bu kapsamda geçtiğimiz ay Odamızın destekleriyle bir e-ticaret ve e-ihracat etkinliği gerçekleştirilmişti. Bu etkinlik kapsamında üyelerimiz 'dijital platformda' e-ticaret ve e-ihracat uygulamalarını görme fırsatı yakalamışlar ve oldukça pozitif geri dönüşler almıştık. Bu etkinliklerin artarak devem edeceğini ve ilerleyen günlerde inşaat sektörümüz ile inşaat sektörüne girdi temin eden diğer tüm sektörlerimizin de yer alacağı, sektörlerimiz arasında network oluşturacak bir B2B etkinliği gerçekleştireceğimizi bir kez daha hatırlatmak isterim” dedi. "Afet çalışmaları yetersiz" Deprem, yangın ve sel gibi doğal afetlerin yanı sıra küresel iklim değişikliği ülkelerin kalkınma sürecinde en önemli tehdit olduğuna değinen Bahar, "Özellikle iklim değişikliğine bağlı olarak gittikçe artan kuraklık ve aşırı hava koşulları nedeniyle yaşanan insani ve ekonomik kayıplar artmaktadır. Yaşadığımız her afet sonrasında üzülerek görmekteyiz ki, işletmelerimizin bu tür tehdit ve afetlere yönelik çalışmaları çok yetersizdir. Mevcut KOBİ’lerin sadece yüzde 30’unun sigorta poliçesine sahip olduğu tahmin edilmektedir. Yaşadığımız Kahramanmaraş depremi de göstermiştir ki Doğal Afet Sigortası (DASK)’a katılım da yeterli düzeye ulaşamamıştır. Türkiye genelinde yüzde 54 olan DASK oranı, deprem bölgesinde yüzde 49’larda kalmıştır. Hatta bazı illerde yüzde 30’lara kadar düşmüştür. Oysa DASK’ın artık zorunlu tutulması, prim, teminat ve tazminatların gerçekçi olması, sigortalamanın afet hazırlık denetiminin de bir parçası olması gerekiyor. Bu yönde yeni düzenlemeler yapılmalı ve uluslararası düzeydeki örnekleri incelenerek hızla hayata geçirilmelidir”diye konuştu. "Yöresel ürünler" Kapalı semt pazarlarında “Yöresel Ürünler Pazarı” veya benzer isimlerle çeşitli etkinlikler düzenlendiğini aktaran Bahar, bu pazar yerlerinde sergilenen ürünler hem halk sağlığı hem de gıda güvenliği açısından uygun olmayan koşullarda sergilenirken, diğer taraftan seyyar olarak çalışan kişiler her türlü vergisini ödeyen ve istihdam sağlayan firmalara karşı haksız rekabet ortamı oluşturarak gıda sektörü üyelerin ekonomik olarak yıpranmasına neden olduğunu belirtti. "Faaliyetleri çeşitlendirmeliyiz" Türkiye’nin temel ekonomik sorunları arasında özellikle enflasyon, gelir dağılımındaki bozulma, işsizlik, cari açık ve döviz kuru artışlarının geldiğini işaret eden Bahar, "TÜİK verilerine göre Ocak-Şubat döneminde ihracat yüzde 1,4 artmasına rağmen ithalattaki artış oranı yüzde 15,4 olarak gerçekleşmiş ve cari açık geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 44 oranında artarak tüm zamanların en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Aynı dönemde Antalya’nın 136 milyon dolar cari fazla vererek ülkemizin cari açığına pozitif katkı yapması bizleri gururlandırmış, beraberinde daha çok çalışma sorumluluğumuz olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Özellikle ticaret partnerimiz olan Avrupa bölgesinde sanayi üretiminde yaşanan gerileme ile birlikte enflasyonist sürecin devam etmesi, turizm ve ihracat gelirlerimiz açısından risk arz ettiğinden ihracat ve turizm gelirlerinin artırılması için bu faaliyetlerimizde çeşitlendirmeye gidilmesi daha da önemli hale gelmektedir” ifadelerine yer verdi. "Dış ticarete olumlu katkı" “Antalya yüksek potansiyeline rağmen, gelir seviyesi, ticaret düzeyi, oluşturulan katma değer ve kent yaşam kültürü ile istenilen seviyede olmadığını belirten Bahar, "Ancak Antalya olarak hedefimiz salt ekonomik büyüme değil, sürdürülebilir kalkınma ile paralel bir ekonomik büyümenin sağlanmasıdır. Yani, nitelikli büyümeli ve büyürken de çevreyi ve doğayı koruyup, gelecek nesillere aktarabilmeliyiz. Bu bilinçten hareket ile uluslararası işbirliği ağlarımıza bir yenisini daha ilave ederek geçtiğimiz günlerde Türk-İspanyol Ticaret ve Sanayi Odası ile işbirliği anlaşması imzaladık. Bu işbirliği anlaşması ile karşılıklı ticaret ve alım heyetlerinin, ikili iş görüşmelerinin artırılması amaçlanmıştır. Böylelikle Türkiye - İspanya arasında var olan yüksek ticaret hacminden yeterince pay alamayan Antalya’nın dış ticaret hacmine olumlu katkılar sağlamayı hedefliyoruz” dedi. "URGE projeleri" Bahar, devam eden HİSER Sağlık Turizmi Küme çalışmalarına ilave olarak, önümüzdeki aylarda; üyeleri yeni pazarlara açmak, yurtdışı pazarları, rakip ülke ve ürünleri tanımak, yeni pazarlama stratejileri, yeni işbirlikleri ve ihracat olanakları sağlayacak 4 yeni projeyi hayata geçireceklerini kaydetti. Bahar, 36. grup Oteller ve Benzer Konaklama Yerleri komitesi ile 37. Grup Restoran, Yiyecek, İçecek ve Eğlence Hizmetleri komitelerinden gelen talepler doğrultusunda, üyelerin Kaleiçi’nde yaşadıkları sorunların giderilmesi için de ciddi girişimlerinin olduğunu bildirdi. "Yapılandırma" 7440 Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca, üyelerin 31 Aralık 2022 ve bu tarihinden önceki geçmiş yıllara ait aidat borçlarının yapılandırılması için 31 Mayıs 2023 tarihine kadar dijital ortamlardan başvuru yapabileceğini ifade eden Bahar, "Bu çerçevede 13 Mart 2023 tarihi itibariyle toplam 46.695 üye yapılandırmadan faydalanabilecektir. Yapılandırmadan faydalanabilecek tüm üyelerin yapılandırmaya dahil olmaları halinde 44 milyon 461 bin 843 TL, Odamıza ödenmiş olacaktır. Bugün yani 25 Nisan 2023 tarihine kadar af kapsamında yapılandırmaya dahil olan tutar 910 bin 314 TL’ye ulaşmış durumdadır” dedi. Bahar, Antalya ve Türkiye ekonomisi için üreten, katma değer oluşturan üyelerinin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü de kutladı. 14 Mayıs 2023 Pazar günü gerçekleşecek olan seçimlerin Cumhuriyetin 100. yılına yakışır bir şekilde barış, huzur ve demokratik bir ortamda geçmesini diyen Bahar, "Tüm siyasi parti temsilcilerine buradan başarılar dilerim. Seçimlerin hemen ardından ise Cumhuriyetimizin 100. yılına ulaşması yolunda çok önemli bir tarih ve ülkemizin bağımsızlığı yolunda atılan en önemli adım olan 19 Mayıs 1919’un seneyi devriyesini kutlayacağız. Bu vesile ile 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı şimdiden kutlarım" dedi.

ATSO'nun 141. kuruluş yıldönümü kutlandı Haber

ATSO'nun 141. kuruluş yıldönümü kutlandı

Törende konuşan ATSO Başkanı Ali Bahar, “2000 yılında ihracatımız sadece 273 milyon dolardı, bugün 2,5 milyardayız. 2000 yılında odamızın üye sayısı 25 bin iken bugün 58 bine yükselmiştir. Antalya bugün şirket kuruluşu, yabancı yerleşimi, inşaat sektörü, mevduat büyüklüğü gibi çeşitli alanlarda artık Türkiye’nin dördüncü, hatta bazı alanlarda üçüncü ili konumuna yükselmiştir” dedi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odasının 141. Kuruluş Yıldönümü dolayısı ile bir dizi etkinlik düzenlendi. Etkinlikler çerçevesinde önce Cumhuriyet Meydanında bulunan Atatürk Anıtı önünde çelenk sunumu gerçekleştirildi. Ardından ise ATSO hizmet binasında tören düzenlendi. Törende katılımcılara ATSO’nun hizmetlerinin anlatıldığı kısa film izletildi. Törenin açılış konuşmasını gerçekleştiren ATSO Meclis Başkanı Ahmet Öztürk, ”Ticaret ve sanayi odaları büyük iş insanı ile küçük esnafı ülkenin ortak menfaatlerinde buluşturan kurumlardır. Bu söz konusu birlikteliği sağlanmasında odaların önemi büyüktür. Aksi takdirde sektörler kendi menfaatleri peşinde bölünmüş özel sektör ile ülkemizin ekonomik sosyal istikrarını korumamız mümkün olmaz. Odamızdan dönem dönem başarılı siyaset adamları çıkmıştır. Ama bu durum odamızın her türlü faaliyetlerine ve söylemlerine siyasetin dışında herkesi aynı mesafede duruş sergilemesine mani olmamıştır. Odamız bu geleneği hep korumuştur, bundan sonra da koruyacağına inanıyorum. Cumhuriyetimizin 100.’yıla sayılı günler kaldı. Ülke olarak bu anlamlı yıla birlik ve heyecanla hazırlanmalıyız. Nasıl ki deprem gibi felaketlerden sonra bir olabiliyorsak bunu her alanda gerçekleştirmeliyiz. Son afetler bize gösterdi ki yerel yönetimler başta olmak üzere planlı adımlar atılmalı ve bundan taviz verilmemelidir. Artık ülkemizde kısa dönemde planlar yerine uzun dönemleri içeren projelere ihtiyaç vardır. 141. yılımız hayırlı uğurlu olsun” dedi. “141. yıldönümümüz vesilesiyle ATSO ailesinin her bir ferdini kutluyorum” ATSO Başkanı Ali Bahar ise “Yıldönümü günlerinde bir araya gelmek, eski üyelerimizi davet ederek hatıraları tazelemek ve bir durum değerlendirmesi yapmak odamızın eski bir geleneğidir. Tabi gönül ister ki bugünümüzü bütün üyelerimizle birlikte kutlayabilelim. Bu itibarla, 141. yıldönümümüz vesilesiyle ATSO ailesinin her bir ferdini kutluyorum. ATSO ailesi dediğimizde aslında 58 bin üyemizle birlikte onların aileleri, çocukları, çalışanları da Odamızın sorumluluğunu hissettiği büyük aileyi oluşturmaktadır. Bu büyük ailemizin her üyesine nice başarı, birliktelik, refah ve mutluluk dolu yıllar diliyorum. Bu vesileyle 1882 yılında Odamızı kuran Antalyalı iş insanlarını da rahmetle anıyorum. 100 yıl önce Cumhuriyetimizi kurarak milletimizin, Antalya’nın ve ATSO’nun tarihine anlam ve değer katmış büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, Cumhuriyetimizin kurucularını, bu vatanı bize emanet eden şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyorum” dedi. “2000 yılında ihracatımız sadece 273 milyon dolardı, bugün 2,5 milyardayız” Bahar konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu Ramazan gününde yıldönümü töreni yaparken, kuşkusuz aklımız, kalbimiz bir tarafı halen deprem bölgesinde çadırlarda yaşayan vatandaşlarımızla birliktedir. Deprem felaketi ve günlük ekonomik sıkıntılar hepimizi yormuştur, yormaya devam etmektedir. Bugün buradan her vatandaşımıza biraz güç, ümit, güven vermenin görevimiz olduğunu düşünüyorum. Türkiye, tarihi boyunca zor zamanlar yaşamış, her zaman zorlukları aşabilmiştir. Bu zorlukları da aşacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır. Türkiye’nin tarihi, 100 yıl önce sadece 100 üyesi bulunan ATSO’nun tarihi, 100 yıl önce sadece 200 bin nüfusu bulunan Antalya’mızın tarihi, her üyemize ve genç nesillerimize bu güveni vermelidir. 100 yıl önce Türkiye’nin 29. ili olan Antalya’nın, bugün 5. İl olması her Antalyalı için büyük bir gururdur. 1990 yılında toplam nüfusu turistik yatak sayısı 70 binlerde, turist sayısı 1992’de 1 milyon olan Antalya bugün turizmin başkentidir. 2000 yılında 142 bin dekar serası olan Antalya bugün 327 bin dekarla tarımın başkentidir. 2000 yılında ihracatımız sadece 273 milyon dolardı, bugün 2,5 milyardayız. 2000 yılında odamızın üye sayısı 25 bin iken bugün 58 bine yükselmiştir. Antalya bugün şirket kuruluşu, yabancı yerleşimi, inşaat sektörü, mevduat büyüklüğü gibi çeşitli alanlarda artık Türkiye’nin dördüncü, hatta bazı alanlarda üçüncü ili konumuna yükselmiştir.” Bu gelişmelerden ATSO üyelerinin gurur duyması gerektiğini belirten Bahar, “Çünkü bu gelişmede ATSO’nun rolü, katkısı çok büyük olmuştur. Genç nesiller ve bilmeyenler için bu şehrin her yerinde, her sektöründe, her konusunda ATSO’nun girişimlerinin, öncülüğünün, desteğinin olduğunu hatırlatmak isterim. Antalya tarihine, Kurtuluş Savaşı dönemine, 1950’lere, 1970’lere, 1990’lara, sağlık yatırımlarına, üniversite kuruluşuna, eğitime, turizm yatırımlarına, organize sanayi bölgesine, serbest bölgeye, doğal gaz yatırımına, fuar merkezine, EXPO’ya, kültür ve sanat hayatına, bunun gibi birçok alana bakanlar ATSO’nun katkılarını göreceklerdir” sözlerine yer verdi. “Bu gurur adına bu görevi üstlenmiş bulunuyoruz” ATSO’nun, Antalya’da özel sektörün dünyadaki temsilcisi olduğunu belirten Bahar, “Antalya ticaretinin belge ve veri merkezidir, Antalya ekonomisinin vizyonudur, projelerin ve yeniliklerin öncüsüdür, lobi gücüdür, çözüm ortağıdır, eğitim kurumudur, 58 bin üyesine her anlamda destek veren lider kuruluştur. Biz bu büyük kurumun ve güzel şehrimizin geleceğinin sorumluluğunu düşünerek, bu gurur adına bu görevi üstlenmiş bulunuyoruz. Bu gururu, bu sorumluluk ve güveni her üyemizin, her Antalyalının da hissetmesini gönülden ümit ediyorum” dedi. "Bugün bu hedeflerin halen çok uzağındayız" “Büyük önder Atatürk “övün, çalış, güven” diye öğüt veriyordu. Tarihimizle, şehrimizle, kurumumuzla elbette övüneceğiz, ama sadece övünmekle kalmayacağız, kendimizi değerlendirerek hep daha iyisini, en iyisini yapmaya çalışacağız” sözlerine yer veren Başkan Bahar, “Çünkü biz burada kendi kendimizle değil, dünya ile yarışıyoruz. Bu nedenle Cumhuriyetimizin 100. Yılının, Odamızın 141. Yıldönümünün, aynı zamanda, ülkemizi ve Antalya’yı bu açıdan yeniden sorgulama ve değerlendirme zamanı olduğunu da düşünüyorum. Bir zamanlar Türkiye’nin 2023 yılında 2 trilyon dolar milli gelir, 25 bin dolar kişi başına gelir, 500 milyar dolar ihracat seviyesine geleceğini konuşuyorduk. Bugün bu hedeflerin halen çok uzağındayız. Odamızın 2012 yılında yaptığı toplantıda 2023 yılı Antalya’sı için 40 milyar dolar il milli geliri, 20 milyon turist, 20 milyar dolar turizm geliri, 5 milyar dolar ihracat gibi hedefler açıklanmıştır. Ayrıca, 2023 yılında Doğu Akdeniz sahil yolunun tamamlanması, Antalya-İstanbul ve Antalya-Konya hızlı treninin tamamlanması, Kruvaziyer liman ve salonu yapılması, Aksu’da yat ve çekek limanı yapılması, şehrimizde imar planlarının revizyonu, ticaret alanlarının planlanması, görüntü kirliliğinin önlenmesi gibi hedefler de konulmuştur” dedi. “Türkiye ve Antalya olarak topyekün bir kalkınma ve hamlesini hep birlikte başlatmalıyız” Hedeflere ulaşılamadığını belirten Bahar, “Ya hedefler hatalıdır ya da gerekenleri yapamamışız demektir. 2023 yılı bu konuları sorgulama, yeni, gerçekçi hedefleri belirleme ve yeni bir heyecanla güçlü bir yürüyüş başlatma yılı olmalıdır. Çünkü 2023 yılı Cumhuriyetimizin 100. Yılıdır, ikinci yüzyıla hazırlanmalıyız. Depremle yıkılan şehirlerimizin inşasını, riskli şehirlerimizin hazırlanması çalışmalarını hızla gerçekleştirmek zorundayız. 2 milyona yakın vatandaşımız Şubat ayından sonra şimdi de Ramazan ayını çadırlarda geçiriyor, gelecek kışı da çadırda geçirme riskiyle yaşıyorlar. Bu bakımdan Türkiye ve Antalya olarak topyekün bir kalkınma ve hamlesini hep birlikte başlatmalıyız” “Dünya ekonomisinde ve Türkiye ekonomisinde risklerin ve finansal sorunların arttığı bir dönemdeyiz” Başkan Bahar, “Türkiye sanayinin yarıdan fazlası İstanbul ve çevresindeki 5 ilde toplanmıştır. Giyim, ilaç, otomotiv, makine gibi sektörlerin yüzde 70-80’i bu illerdedir. İstanbul ve Marmara bölgesindeki sanayinin bir kısmını içerisinde üniversitesi, teknoparkı, sosyal konut ve yurt alanı, spor ve kültür alanları olan, güneş enerjisi kullanan, bütün katı ve sıvı atıkları yeniden kazanan, yeni OSB’lere taşımalıyız. Bu OSB’leri üretimde ve ihracatta sıçrama yapacak şekilde teknoloji şehri gibi kurmalıyız. Biz Antalya OSB’de çevreci yatırımlarımızla, teknik kolejimizle, teknoparkımızla bu yeni modelin bir örneğini oluşturmaya başladık. Bizim modelimizin bir üst versiyonu olan teknoloji şehirlerine geçerek ilerlemeliyiz. Bu sürecin kolay olmayacağı, topyekun bir çaba, ciddi bir finansman gerektireceği ortadadır. Dünya ekonomisinde ve Türkiye ekonomisinde risklerin ve finansal sorunların arttığı bir dönemdeyiz. Depremin maliyeti, EYT maliyeti, bunların enflasyon, bütçe ve cari açık etkisi şu anda gündemde olmasa da önümüzdeki aylarda çok daha fazla konuşulacaktır. Hem bu sorunları çözmek hem de gerekli yatırımları yapmak için dünya finansmanı ile barışık olmalıyız” açıklamasına yer verdi." “Hedeflerimizi ve eylem planlarımızı birlikte belirlemeliyiz” “Türkiye bunu yapabilecek güçtedir, ama bunun için milli birlikle, bilimsel planlamayla, teknoloji şehri gibi yeni modellerle ilerlemeliyiz” diyen Başkan Bahar, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Cumhuriyetimizin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak milletimizi çağdaş uygarlığın üzerine çıkarma hedefi, 100. Yılda hepimizin ortak hedefi olmalı, bu hedefi ve buna yönelik politikaları siyaset üstü bir anlayışla ele almalıyız. 15 yıl önce dijitalleşmenin bugünkü düzeye geleceğini, çevre risklerin, kuraklığın böyle artacağını çok az kişi görebiliyordu. Artık dünya ekonomisinin yeniden şekillendiğini, yakın gelecekte yapay zekanın işleri, meslekleri, şehirleri nasıl dönüştüreceğini görebiliyoruz. Bu dönüşümü, teknoloji ve çevre faktörünü dikkate alan ortak vizyonumuzu, hedeflerimizi ve eylem planlarımızı birlikte belirlemeliyiz. Kentsel dönüşüm, konut ve kira sorunu, imar planlaması, toplu konut ve toplu iş yerleri sorunlarını ivedi biçimde ortak akılla ele almalı ve çözüme kavuşana dek takipçisi olmalıyız.” “Antalya’da Türkiye’ye örnek olacak, kentsel dönüşüm modeli başlatmalıyız” Kentsel dönüşüm 2012 yılında Afet ve Riskli Yapıların Yenilenmesi amacıyla çıkarıldığını hatırlatan Bahar, “Bu durumun ne kadar gerçekleştirildiği, depremin ardından çok münazara edilmektedir. Kentsel dönüşümün dikey mimari ile değil yatay mimari yapıda ele alınması gerektiği farklı gruplar tarafından ifade edilmektedir. Sadece bina olarak tek başına düşünülmemelidir. Toplumsal, kültürel değişim ile sürdürülebilir çevre politikalarını da birlikte ele alarak “akıllı şehirler” oluşturulmalıdır. İmar planlarımızı 20-39 yıllık bir vizyonla çevre risklerini dikkate alarak, sanayi ve ticaret ihtiyaçlarını, lojistik-ulaşım ihtiyaçlarını dikkate alarak gözden geçirmeliyiz. Antalya’da Türkiye’ye örnek olacak, konut sorununu, kira sorununu çözecek çevreci kentsel dönüşüm modeli başlatmalıyız. Serbest Bölgemiz ve Sanayimiz için yeni genişleme alanını teknoloji şehri gibi, soysal alan ve konut alanıyla birlikte, çalışanlarımızın barınma sorununu çözecek şekilde kurmalıyız. “Antalya bu hedefe güçlü birliktelikle yürümelidir” Tarım alanlarını ve su kaynaklarını korumaması gerektiğini belirten Bahar, “Altyapısı olmayan, yeterli yeşil alanı, sosyal alanı, ticaret alanı olmayan yerleri yapılaşmaya açmamalıyız. Ulaştırma projelerimizin gerçekleşmesi için birlikte çalışmalıyız. İhtisas ticaret merkezleriyle ticaret sektörümüzün plansızlığını, dağınıklığını aşarak ticaret sektörüne hak ettiği gücü kazandırmalıyız. Bu hedef sadece ATSO’nun değil, bütün kurumların ortak hedefi olmalı ve Antalya bu hedefe güçlü birliktelikle yürümelidir. Çünkü şehir sadece bir yerleşim yeri değildir, bir kültürdür, ortak tarih ve değerlerdir, bütün kurumların uyumlu ve koordineli çalıştığı bir sistemdir. Antalya’da şehir kültürü ve sistemi olarak eksiklerimizin ve sorunlarımızın varlığını inkar edemeyiz. Bu konuları konuşup bırakırsak, sonra herkes arkasına döner, aynı şekilde devam ederse 20 yıl sonra aynı şeyler tekrar konuşulur. Bu sorunları birlikte aşmalı ve Antalya’yı, ortak hedeflere bilimin ışığında yürüyen, bütün kurumların demokratik, katılımcı, şeffaf ve birlikte çalıştığı, ortaklaşma kültürünü geliştiren, yenilikçi, insana ve doğaya saygılı önem veren bir kent kültürüne birlikte kavuşturmalıyız” ifadelerine yer verdi. "ATSO’nun 141. yılı, cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun” Antalya ekonomisinin, sanayisi, turizmi, tarımı, ticareti, kültür ekonomisi ve teknoloji alanlarıyla birlikte 6 motorlu bir uçak olması gerektiğini belirten Bahar, “Sağlık turizmi, kültür turizmi, tıp teknolojisi, biyoteknoloji, yazılım, yapay zeka, tarım teknolojileriyle Antalya ekonomisi, iklim değişikliği ve afetlere dirençli, tamamen dijital ve akıllı, üreticisi ve çalışanlarıyla mutlu, güvenli bir rotada hızla ilerlemelidir. ATSO olarak vizyonumuz, hedefimiz, projelerimiz bu iddiayı en üst düzeyde taşımaktadır. Kurum kültürümüzü, iş kültürümüzü, kent kültürümüzü, uluslararası ilişkilerimizi bu istikamette şekillendirmek suretiyle var gücümüzle çalışacağız. Odamız tarafından geleneksel olarak her yıl gerçekleştirilen ödül töreni, son yıllarda odamız kuruluş yıl dönümü ile birleştirilerek 3 Nisan tarihinde düzenlenmekteydi. Cumhuriyetimizin 100. Yılı olması nedeniyle, bu yılki ödül törenimizi 29 Ekim haftasında, Cumhuriyetimizin 100. Yılına yakışacak bir şekilde gerçekleştirmeyi kararlaştırdık. Bir son dakika gelişmesi yaşanmaz ise 23 Ekim 2023 akşamı, ATSO Cumhuriyetin 100. Yılı Ödül Töreninde yine hep birlikte olacağız. Şimdiden davetimizi sizlere iletmiş olmak istedim. ATSO ailesi olarak bizim hedefimiz can cana, gönül gönüle, akıl akıla, hep beraber olmak, birlikte çalışmaktır. Hepinizin katkısı ve desteğiyle, bu anlayış ve sorumlulukla çalışacağız ve bu güvenle Ne Mutlu Türküm, Ne Mutlu Antalyalıyım, Ne Mutlu ATSO Üyesiyim diyeceğiz. ATSO’nun 141. Yılı, Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun” diye konuştu. "Bu şehir İstanbul’dan sonra dünyada en çok bilinen şehirdir" Antalya Valisi Ersin Yazıcı ise konuşmasına şu sözlere yer verdi: “ATSO'nun 141. yıl dönümünü kutluyorum. Depremde 50 binin üzerinde insanımızı kaybettik, bir kez daha rahmetle anıyorum. 15 milyon nüfus etkilendi. Depremin travmasının ağır olduğunu hepimiz biliyoruz. ATSO’nun bölgeye olan katkılarının da biliyorum, bir kez daha sizlere teşekkür ederim Bu şehir İstanbul’dan sonra dünyada en çok bilinen şehirdir. 3 yıldır burada görev yapıyorum. Bu şehrin en küçük esnafından en büyük şirketine kadar bu sorumluluk ile hareket ettiğinin bilincindeyim. Bu şehir hem tarım hem da turizmde hizmet üretmeye devam ediyor. Görmediğim tarla ve urun kalmadı. Ama buradaki tarımın Türkiye’nin çok önünde olduğunu biliyorum, bundan dolayı çok mutluyum. Antalya’nın tohum üretimde lider olduğunu burada görmek beni mutlu etti. Turizm ile ilgili zaten herkes biliyor. Turizm hizmetinin kalitesini gelen her kesim anlatıyor, ülkem adına şehrim adına sizin sayenizde gururlanıyorum. Bu yükü gururla taşıyan bir şehiriz. Bu liderliğimizi kaybetmeden teknolojiyi de kullanarak her alanda yolumuza devam edelim. Biz büyük bir devlet ve milletiz. Biz bu kurumlarla buyuyoruz, kanunlarla büyük olunmuyor. Bu güzel kurumların yaşamasını, bu şehrin yükünü alarak yoluna devam etmesini diliyorum." Tören 10 yıl ve daha fazla görev yapanlara verilen plaket taktiminim ardından sona erdi. Töre Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, Döşemealtı Belediye Başkanı Turgay Genç, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, AESOB Başkanı Adlıhan Dere, ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı, , meclis üyeleri, STK Başkanları, ve çok sayıda davetli katıldı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.