Hava Durumu

#Burdur

TOURISMJOURNAL - Burdur haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Burdur haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye’de Bir İlk: Dijital İskelet ve Fosil Arşivi Haber

Türkiye’de Bir İlk: Dijital İskelet ve Fosil Arşivi

Dijital teknolojilerin hızla ilerlemesi, antropoloji ve arkeoloji gibi bilim dallarında büyük değişimler yaratıyor. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Antropoloji Bölümü Fiziki Antropoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek, bu dönüşüme öncülük ederek 3 boyutlu tarama teknolojilerini kullanarak fosil ve iskeletlerin dijital ortama aktarılmasını sağlayacaklarını belirtti. Yaklaşık 7 bin insan kemiği ve 10 binden fazla hayvan iskeleti dijital ortama taşınarak bilim dünyasıyla paylaşılacak. ÜÇ BOYUTLU TARAMA İLE DAHA FAZLA VERİ Doç. Dr. Aytek, geleneksel metotların yanı sıra üç boyutlu taramalarla kemiklerin detaylı analiz edileceğini, hastalıkların ve türlerin daha iyi tanımlanabileceğini söyledi. Bu dijitalleştirme sayesinde hem bilimsel yayınlara daha kapsamlı veri sağlanacak hem de uluslararası bilim camiası, Anadolu’nun tarihi ve arkeolojik zenginliklerine kolayca erişebilecek. ANADOLU’NUN TARİHİ DİJİTALLEŞİYOR Proje kapsamında sadece iskeletler değil, hastalıklar ve patolojik örnekler de üç boyutlu taramalarla arşivlenecek. Bazı örneklerin dünyada ilk kez kayıt altına alınacağını belirten Aytek, dijital arşivleme sürecinin uzun vadede tamamlanacağını ifade etti. Aytek, "Dijital arşivde de amacımız, uzun vadede elimizdeki bütün tanımlanabilir iskeletleri ve fosilleri dijital ortama aktarıp üç boyutlu taramalarını yapıp bir web sitesi vasıtasıyla dünyaya açmak. Uzun vadede tarayarak bilimsel çalışmasını gerçekleştirdiğimiz, yayınını yaptığımız bütün malzemeleri uluslararası bilim camiasına açacağız" dedi. BİLİM DÜNYASINA ÖNEMLİ KATKILAR Projenin temel hedeflerinden biri, Anadolu’nun tarihi zenginliklerinin uluslararası bilim dünyasında daha fazla tanınmasını sağlamak. Aytek, "İsteyen herkes bu malzemelere online olarak ulaşıp üç boyutlu görüntüleri indirip kendi çalışmalarında karşılaştırma materyali olarak kullanabilecek. Böylelikle hem bilime önemli bir katkımız olacak. Hem de bizim malzemelerimizin, Anadolu’nun malzemelerinin önemli yayınlarda kullanılarak daha fazla bilinir olmasını sağlamak amacındayız" dedi. Yüksek lisans öğrencisi Aybüke Yeşilada da bu projede yer alarak üç boyutlu modelleme ve arşivleme süreçlerini geliştirecek. Yaklaşık 30 farklı arkeolojik alandan toplanan iskeletler ve fosiller, dijital arşivin temelini oluşturacak. Bu koleksiyonun büyüklüğüne dikkat çeken Aytek, gelecekte arkeolojik alanlarda bulunan yeni materyallerin de dijitalleştirilerek projeye dahil edileceğini belirtti. Proje tamamlandığında, hem arkeologlar hem de antropologlar için eşsiz bir kaynak oluşturulacak. Anadolu’nun tarihi zenginliklerini dijital ortamda sergileyecek bu arşiv, geçmişe ışık tutarak bilim dünyasına büyük katkılar sunacak.

Septimius Severus Heykel Başı Danimarka'dan Türkiye’ye Dönüyor Haber

Septimius Severus Heykel Başı Danimarka'dan Türkiye’ye Dönüyor

ANKARA (İHA) - Burdur Boubon Antik Kenti kökenli Roma İmparatoru Septimius Severus’a ait bronz heykel başı, Danimarka’nın NY Carlsberg Glyptotek Müzesi’nden Türkiye’ye iade ediliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın diplomatik ve bilimsel çalışmaları sayesinde gerçekleşen iade, Anadolu’nun kültürel mirasının korunmasında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. BOUBON ANTİK KENTİ VE ESERİN HİKAYESİ Roma İmparatorluğu döneminden izler taşıyan Boubon Antik Kenti, Burdur’un kültürel zenginliklerinden biri. MS 193-211 yıllarında hüküm süren Roma İmparatoru Septimius Severus’a ait heykel başı, 1960’lı yıllarda Boubon Antik Kenti’nde yapılan yasa dışı kazılar sırasında yurt dışına götürüldü. 1970’te sanat simsarı Robert Hecht Jr. tarafından Danimarka’daki Glyptotek Müzesi’ne satılan eser, müzede bulunan gövdesiyle birleştirildi. Türk bilim insanı Prof. Dr. Jale İnan’ın yaptığı araştırmalar ve yayımladığı çalışmalar, eserin iadesinde kritik bir rol oynadı. Heykel başı, Roma sanatının detaylara verdiği önemi ve liderlik sembollerini yansıtan nadir eserlerden biri olarak değerlendiriliyor. ABD’DEN DAHA ÖNCE DÖNEN ESERLER Boubon Antik Kenti’nden kaçırılan eserlerin yalnızca Avrupa’ya değil, Amerika Birleşik Devletleri’ne de gönderildiği bilinen bir gerçek. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Manhattan Bölge Savcılığı ile yaptığı iş birliği sonucu, Lucius Verus, Septimius Severus, Genç İmparator ve Giyimli Kadın heykelleri gibi birçok eseri daha önce Türkiye’ye kazandırmıştı. Danimarka’dan iade edilen bu eser, Boubon Antik Kenti’nin kültürel bütünlüğünü sağlama yolunda bir başka önemli adım olarak öne çıkıyor. DİPLOMATİK İADE SÜRECİ Heykel başının iadesi, Kopenhag Türkiye Büyükelçiliği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sağladığı belgeler ve bilimsel kanıtlar doğrultusunda, Glyptotek Müzesi’nin etik değerlere dayalı kararıyla mümkün oldu. Müze Müdürü Gertrud Hvidberg-Hansen, "Kaçak kazılarla elde edilen bu eserin ait olduğu topraklara dönmesi, müzecilik ilkeleri ve etik değerler açısından önemli bir adımdır" ifadelerini kullandı. Bunun yanı sıra, Boubon kökenli eserlerle birlikte Pisidia Bölgesi’ne ait Düver pişmiş toprak levhalarının da Türkiye’ye iadesi gerçekleştirilecek. KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASINDA YENİ BAŞARI Septimius Severus heykel başının iadesi, 2024 yılı itibarıyla Türkiye’ye kazandırılan eser sayısını 94’e çıkardı. 2018-2024 yılları arasında toplamda 7 bin 898 eser, 2002-2024 yılları arasında ise 12 bin 213 eser Türkiye’ye geri getirildi. Boubon Antik Kenti kökenli heykel başı, kısa süre içinde Türkiye’de sergilenmeye başlanacak ve Anadolu’nun zengin kültürel mirasını ziyaretçilere sunacak.

Burdur’da 8.850 Fidan Toprakla Buluştu Haber

Burdur’da 8.850 Fidan Toprakla Buluştu

BURDUR (İHA) - Burdur'da "Geleceğe Nefes, İnsanlığa Nefes" projesi çerçevesinde, ülke çapında yapılan Milli Ağaçlandırma Günü etkinlikleri kapsamında 8.850 fidan toprakla buluşturuldu. Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle, 2019'dan itibaren her yıl 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü olarak kutlanıyor. Bugüne kadar ülke genelinde 37,7 milyon, Burdur’da ise 81 bin fidan dikildi. Bu yıl ise Burdur’da yapılan etkinlikte 8.850 fidan toprakla buluştu. Burdur Valiliği ve Orman İşletme Müdürlüğü'nün koordinasyonuyla, Burdur Antalya karayolu kenarındaki 0,3 hektarlık alana 1.750, ilçelere ise 7.100 fidan dikildi. Etkinliğe Burdur Valisi Tülay Baydar Bilgihan, yerel yönetim üyeleri, kurum personeli, öğrenciler ve köylüler katıldı. Burdur Orman İşletme Müdürü Sefa Karataş, 2019’dan bu yana 37,7 milyon fidanın toprakla buluştuğunu ve Burdur’da 81 bin fidan dikildiğini belirtti. Karataş, "Bugün burada da 0,3 hektarlık alanda bin 500 adet fıstık çamı ile 250 adet servi fidanı dikilecektir. Ayrıca diğer ilçelerimizde uygun türlerde 7 bin 100 adet fidan toprakla buluşacaktır" dedi. Etkinlikte Burdur’un ilk halk şairi Hüseyin Yıldız’ın "Ormanlarımız" şiiri okundu. Vali Tülay Baydar Bilgihan ise, "Bu saat itibari ile Türkiye'nin her yerinde herkes bizler gibi bu güzel etkinlikte buluşuyor. Dolayısıyla bizler diyoruz ki ağaç geleceğe nefes insanlığa nefes aynı zamanda geleceğe de bir mirastır. Çocuklarımızdan ödünç aldığımız bu topraklara duyduğumuz, göstereceğimiz vefanın en önemli göstergesidir" ifadelerini kullandı. Etkinliğe katılan Kuzköy sakini Hüseyin Demiray, "Coğrafyamızın yeşillenmesini istiyorum. Çünkü kuraklık hat safhada. Oksijen oranı hızlı bir şekilde düşüyor. Düşmemesi için de yeşilliğimizin artması gerekiyor" dedi. Kamu görevlisi Rabia Görgün, "Dünyada dikili bir ağacımız olsun istedik" ifadesinde bulundu. Çeltikli ilçesinde memur olarak görev yapan Hamide Uluhan ise "Kurak alanların yeşillendirilmesi ülkemiz için çok önemli" diyerek düşüncelerini paylaştı. Etkinlik, ikramlarla son buldu.

Sagalassos Antik Kenti, 27 Ülkeden 320 Sporcuyu Ağırladı Haber

Sagalassos Antik Kenti, 27 Ülkeden 320 Sporcuyu Ağırladı

BURDUR (İHA) - Burdur’un Ağlasun ilçesindeki Sagalassos Antik Kenti, Skyrunner World Series yarışlarının final öncesi etabına ev sahipliği yaptı. 27 ülkeden toplam 320 sporcu, antik kentin benzersiz atmosferinde 17, 24 ve 42 kilometrelik zorlu parkurlarda yarıştı. İlçeye sonbahar renkleriyle gelen sporcular, tarihi doku içinde adeta geçmişe yolculuk yaparak koşarken bölge halkı da etkinliğe büyük ilgi gösterdi. Sagalassos, içerisinde dünyada halen akan iki antik çeşmeden birini, Antoninler Çeşmesi'ni bulundurmasıyla büyük bir ilgi odağı haline geldi. Roma İmparatorluğu döneminde Psidia bölgesinin en önemli şehri olan Sagalassos, bu yıl Türkiye'de ilk kez Skyrunner World Series yarışmasının bir ayağı olarak "Sagalassos Sky Ultra" adı altında koşuldu. Mart ayında İspanya’da yapılacak final öncesi gerçekleşen bu yarışa, 85’i yabancı olmak üzere 320 sporcu katıldı. Ağlasun meydanındaki yaklaşık 1.200 yıllık çınar ağacının altından başlayan yarışta sporcular, ilçe merkezinden geçerek Akdağ yamaçlarına tırmandı ve Antoninler Çeşmesi'nin önünden geçip yine çınarın altında yarışı tamamladı. Başarıyla yarışı bitiren sporculara ahşaptan yapılmış özel madalyalar takdim edildi. İstanbul’dan gelen İspanyol koşucu Miguel Zapatero, "15 senedir Türkiye’de yaşıyorum. Ultra koşu yarışmalarına katılıyorum. Buraya ilk defa geldim. Geçen sene arkadaşlarım geldi ama benim fırsatım olmadı. Bu sene umarım güzel bir şekilde etabı tamamlarız. Ben 42 kilometre koşacağım. İlk olarak hedefim yarışı tamamlamak. Çünkü bu parkuru bitirmek de bir başarı" diyerek parkurun kendisi için büyük bir zorluk olduğunu belirtti. İspanya’nın Bask Bölgesi’nden gelen diğer bir sporcu Gontzal Murgoitio ise Türkiye'ye ilk kez geldiğini ve 27 kilometrelik parkurda ilk beşe girmeyi hedeflediğini söyledi. EYÜKOCA: "SON 3 YILDA TURİST SAYISINDA CİDDİ ARTIŞ VAR" Ağlasun Kaymakamı Metin Eyüpkoca, "Ağlasun’umuz tarih ve coğrafyanın iç içe geçtiği yemyeşil bir alan. Bu tarz organizasyonların ilçemizin tarım ve hayvancılıktan ziyade turizmini ön plana çıkaracağına inanıyoruz. Yerel yönetimle birlikte bu tür organizasyonların daha sık olması adına çalışmalarımız hızla devam etmekte. Çünkü Sagalassos tarihi çok eskilere dayanıyor. Bu bölge çok önemli. Son 3 yılda turist sayısında çok ciddi bir artış var. Umarım daha da artmaya devam edecek" dedi. HEDEF, FİNALE EV SAHİPLİĞİ YAPMAK Yarışın organizasyon sorumlusu Abdullah Özdemir ise "Bu yarış, Skyrunner World serisinin 20 yarışından biri ve dünya serisinde ilk kez Türkiye’de düzenleniyor. Yabancı sporcular için antik bir kentte koşmak büyük bir deneyim. Gelecek yıllarda burayı daha fazla tanıtmak ve final yarışına ev sahipliği yapmak istiyoruz" diyerek organizasyonun bölge için taşıdığı öneme dikkat çekti.

AEDAŞ Genel Müdürü İlkay Baydar: “Bu yaz elektrik tüketimi tavan yaptı” Haber

AEDAŞ Genel Müdürü İlkay Baydar: “Bu yaz elektrik tüketimi tavan yaptı”

Yaz aylarında turizm tesislerinin enerji talebi ve aşırı sıcaklar, elektrik tüketimini artırdı. AEDAŞ’a göre, Antalya, Burdur ve Isparta’da haziran, temmuz ve ağustos aylarında toplam elektrik tüketimi 3,9 milyon MWh’yi geçti. En büyük artış haziran ayında, Kurban Bayramı tatiliyle birlikte 1 milyon MWh’yi aştı. 2024 yazı “en sıcak yaz” olarak kaydedilirken, elektrik tüketimi 3 milyon 930 bin MWh’ye ulaştı. Bu miktarın yaklaşık yüzde 90’ı Antalya’da gerçekleşti; en yüksek tüketim Alanya, Muratpaşa ve Manavgat’ta görüldü. “Yaz aylarında tüketimin yüzde 30-40’ı otellerden geliyor” Bu yaz hizmet bölgelerinde rekor sıcaklıkların görüldüğüne işaret eden AEDAŞ Genel Müdürü İlkay Baydar, “Buna paralel artan elektrik tüketimi, enerji arzının kesintisiz sağlanmasının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gösterdi. Bölgemizdeki enerji talebindeki artışa yanıt vermek için yatırım, bakım ve onarım çalışmalarımıza aralıksız devam ederken, sahadaki ekiplerimizi de güçlendirdik. Turizmin başkenti Antalya'mız Türkiye’nin en sıcak illerinden biri. Bu yaz bazı günlerde hissedilen sıcaklıları 45 dereceleri buldu. Hal böyle olunca klima kullanımları da büyük ölçüde artıyor. Yaz aylarında elektrik tüketimindeki artışta turistik tesislerin de çok büyük etkisi oluyor, tüketimin yüzde 30-40’ı otellerden geliyor” değerlendirmesinde bulundu. “En yüksek tüketim artışı haziran ayında yaşandı” AEDAŞ’ın verilerine göre, Antalya, Burdur ve Isparta’da yaz aylarında en yüksek elektrik tüketimi artışı haziran ayında yaşandı; bu dönemde tüketim 1 milyon MWh’yi aştı. Temmuz ayında tüketim 1 milyon 448 bin MWh, ağustos ayında ise 1 milyon 434 bin MWh seviyesine ulaştı. 23 Temmuz’da 58 bin 849 MWh ile günlük rekor tüketim kaydedildi. Yaz aylarında en yüksek tüketim, 2 milyon MWh ile kamu ve özel hizmetler grubunda gerçekleşirken, mesken aboneleri 1 milyon 388 bin MWh ile ikinci sırada yer aldı. “Enerji altyapısını güçlendiren yatırımlar devam ediyor” AEDAŞ, tüketime yanıt vermek amacıyla yatırımlarını aralıksız sürdürüyor ve 2023 yılında 4 milyar TL’lik yatırımı hayata geçirdi. Şirketin bu yıl için 8 milyar TL’lik bir yatırım programı bulunuyor. Bugüne kadar 5,5 milyar TL’lik yatırımla hizmet bölgesinin enerji altyapısını güçlendiren AEDAŞ, şu anda 305 yeni trafoyu devreye almış durumda. Hedefi, yıl sonuna kadar bu sayıyı 400’e çıkarmak. Antalya şehir merkezi, Side ve Kalkan’da yeni trafo merkezi kurma çalışmaları devam eden AEDAŞ, enerji arzını daha kaliteli, güvenli ve sürdürülebilir hale getirmek için 2025-2030 projeksiyonuna göre planlamalarını yapıyor.

TÜRSAB Haber

TÜRSAB "Turizm Yüzyılı" projesini Burdur’dan başlattı

Burdur Valisi Türker Öksüz, “Kısa ve orta vadede önemli bir turizm kenti olmayı hedefliyoruz. Bunun için bir yol haritası çıkarmak, bu doğrultuda bir eylem planı hazırlamak ve bu eylem planlarına sadık kalarak turizm atılımlarını gerçekleştirmek istiyoruz” dedi. TÜRSAB'dan yapılan açıklamaya göre, turizmin 12 aya ve ülke geneline yayılması amacıyla hayata geçirilen “Turizm Yüzyılı” projesinde ilk adım Burdur’dan atıldı. Proje kapsamında düzenlenen Arama Konferansı Burdur Toplantısı’na Burdur Valisi Türker Öksüz, TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyeleri, Bölge Temsil Kurulu ve İhtisas Başkanları, rektör, akademisyenler ve seyahat acentası temsilcileri katıldı. -“ Kısa ve orta vadede önemli bir turizm kenti olmayı hedefliyoruz” Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Burdur Valisi Türker Öksüz, pilot il olarak seçilmelerinden duyduğu memnuniyeti paylaştı. Burdur’un tarihi ve coğrafi özelliklerinden bahseden Öksüz, şehrin tarihi antik kentleri, gölleri folklorik özellikleriyle turizm açısından önemli değerlere sahip olduğunu hatırlattı. Öksüz, Burdur’un gastronomi, spor, eko turizm alanındaki potansiyelini ortaya koyan çalıştayın da önemini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Bu çalıştay ve TÜRSAB tarafından yapılan arama konferansı eylem planı oluşturmak konusunda önem arz ediyor. Sahip olduğumuz altyapı ve üstyapı imkanlarıyla kısa ve orta vadede önemli bir turizm kenti olmayı hedefliyoruz. Bunun için de nihai bir yol haritası çıkarmak, bu doğrultuda bir eylem planı hazırlamak ve bu eylem planlarına sadık kalarak turizm atılımlarını gerçekleştirmek istiyoruz.” TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya da Burdur’un kültür turizminden doğa ve macera turizmine, gastronomi turizminden kış turizmine kadar turizm çeşitliliğini destekleyen bir altyapıya sahip olduğunun altını çizdi. Bağlıkaya, “Burdur, her açıdan büyük potansiyel taşıyor. Bu potansiyeli değerlendirmek amacıyla Turizm Yüzyılı projesini Burdur’dan başlatma kararı aldık.” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin turizm potansiyelini de tam anlamıyla değerlendiremediğine işaret eden Bağlıkaya, TÜRSAB olarak bu eksikliği görerek yepyeni bir perspektifle yola çıktıklarını kaydetti. “Turizm Yüzyılı” projesinin hedeflerini paylaşan Bağlıkaya, şöyle devam etti: “TÜRSAB olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonundan hareketle oluşturduğumuz proje ile ülkemizin turizmden aldığı payı çok daha yukarılara çıkarmayı önümüze hedef olarak koyduk. Yılın belli aylarına ve kıyı şehirlerine sıkışan turizm hareketlerinin ülkemizin dört bir yanına ve yıl geneline yayılması amacıyla hayata geçirdiğimiz Turizm Yüzyılı projesi ile yüksek gelir grubundan ziyaretçileri de ülkemize çekmeyi amaçlıyoruz” - “Eylem planı İl Turizm Master Planı’na da temel oluşturacak” Burdur Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy, konferans ile ortaya konacak eylem planının önemine dikkati çekti. Gürsoy, “Bu zaman kadar yapılmış çalışmalarla birlikte Valiliğimiz önderliğinde, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüz koordinasyonunda Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi akademisyenleri ile hazırlanacak İl Turizm Master Planı’na da temel oluşturacak” değerlendirmesinde bulundu.

Burdur'a lavantalı eko turizm Haber

Burdur'a lavantalı eko turizm

Doğal şifa kaynaklarından biri olan ve ilk baharın gelmesiyle birlikte şahlanan adaçayları çiçek açmaya başladı. Burdur’da Lavanta Deresi’ne dikilen adaçaylarının çiçek açmasıyla birlikte tarlalar mora büründü. Litresi 1000 ile 1500 TL arasında satışa sürülen adaçaylarına ise ilgi büyük. Burdur’da 2005 yılında Burdur Gölü’nü kurtarmak amacıyla başlatılan Lisinia Projesi çerçevesinde tarlalara mısır ve yoncaya göre daha az su tüketen gül, lavanta ve adaçayı gibi bitkiler dikilmişti. Böylelikle susuz tarım faaliyetleri gerçekleştirilerek göl ve yer altı içme sularının daha az kullanımı sağlanıyor. Burdur’un Yeşilova ilçesi Akçaköy’de bulunan Lavanta Deresi olarak adlandırılan bölgede yaklaşık 900 dekar alana dikilen adaçayları iklim değişikliği nedeniyle erken çiçek açınca tarlalar mora büründü. Salda Gölü ile Burdur Gölü’nü birbirine bağlayan Lavanta ve gül yolu üzerinde bulunan tarlalar aynı zamanda eko turizme de büyük katkı sağlıyor. Temmuz ile Ekim arasındaki hasat edilen adaçayının hem kurusu hem de yağı farklı alanlarda kullanıldığı için büyük ilgi görüyor. Adaçayı yağının kilosu geçtiğimiz yıl 1000 ile 1500 TL arasında satılırken üreticiler bu seneki fiyatların daha da artacağını düşünüyor. Susuz tarım projesi ile birlikte bölgeye adaçayı dikerek eko turizmin canlanmasına öncülük edenlerden biri olan Lisinia Doğa Projesi kurucusu Veteriner Öztürk Sarıca; “2005’te başladığımız Lisinia Projesi çerçevesinde özellikle Burdur Gölü’nü ve gelecek nesillerin içme sularının kurtarılması noktasında yaptığımız çalışmalarla birlikte Akçaköy’de adaçayı tarımına başladık. Adaçayı hiç su tüketmeden yetişebilen bir bitki. Aynı zamanda uluslararası piyasada ciddi anlamda ülkemize döviz kazandırabilen bir bitki. Adaçayının hem kurusu hem de yağı uluslararası piyasalarda ve Türkiye’de satılabiliyor. Yaklaşık 900 dekarlık alanda biz adaçayı üretimi yapıyoruz. Bu yıl iklimsel şartların birazcık değişmesi ile birlikte adaçayları da biraz erken açmış durumda. Tabii ki lavantadan sonra en ciddi mor görüntüyü biz adaçayında gördük. Uçsuz bucaksız adaçayı bahçelerinde şu an hem eko turizme adaçayı bahçelerini kazandırmış durumdayız hem de insanların gelip de görebileceği ve rahatlayabileceği o mor görüntüyü adaçaylarında yakalayabilme durumları var” şeklinde konuştu. Birçok hastalığa karşı doğal çözüm yolu Adaçayının birçok hastalığa iyi geldiğini bu yüzden de çok fazla tercih edildiğini de dile getiren Öztürk Sarıca, “Adaçayı özellikle mide ağrılarında, Helikobakter Plori’nin sebep olduğu gastritlerde çok etkili. Diğer taraftan Staphylococcus Aureus’un sebep olduğu diğer hastalıklarda da çok etkili. Bunun yanında sindirim sistemi problemlerinde, özellikle gaz problemlerinde, çocukların gaz problemlerinde çok ciddi anlamda adaçayı kullanılabiliyor. Bunun yanında adaçayı sadece antimikrobiyal olarak bakterileri öldürmüyor. Bunun yanında mantarlarda ve birçok virüse karşı da etkili. Dolayısıyla hayatımızın her noktasında adaçayı kullanma şansımız var. Özellikle geçmeyen boğaz ağrılarında, Streptokok dediğimiz antibiyotiklere karşı dirençli olan bakterileri de öldürme durumu var” dedi. Susuz yetişiyor, bin ile bin 500 TL arasında satılıyor Adaçayının yüksek kesimlerde susuz yetiştiğini ve litre fiyatının bin ile bin 500 TL arasında değiştiğini de belirten Sarıca, “Adaçayı 800 ile 900 arasındaki rakamlarda damlama sulama sistemiyle yetişebiliyor, onun üzerindeki rakımlarda ise susuz olarak yetiştirilebiliyor. Şu an biz Akçaköy Lavanta Deresi’nde yaklaşık 900 dekarlık adaçayı bahçelerimizde, tarlalarımızda hiç su kullanmadan bu üretim yapabiliyoruz. Adaçayı hasadı temmuz ayında başlayıp ekim ayı sonun kadar devam ediyor. Uzun bir hasat dönemi var. Yani belirli bir ayda hasadını yapmak zorunda değilsiniz. Hasadı gelen tarlaları zamanında işleyebilme şansınız var. Adaçayının hem kurusu hem de yağı değerlendirildiği için bu süreçte gelen taleplere göre ister yağını çıkartabiliyorsunuz ya da kurusunu yapıp iç piyasaya ve uluslararası piyasaya satabiliyorsunuz. Ada çayının geçen yılki litre fiyatı 1000 TL ise 1500 TL arasındaydı. Tabii ki bu yılki fiyatlar henüz daha ürün çıkmadığı için açıklanmış değil ama zannediyorum daha cazip fiyatlara doğru gelişecek” sözlerini sarf etti. Hasat ettikleri adaçaylarını farklı alanlarda kullandıklarını söyleyen Öztürk Sarıca, “Adaçayını hasat ettikten sonra büyük bir kısmını Lisinia proje alanındaki distilasyon tesislerimizde yağını çıkartıyoruz. Yağını çıkarttıktan sonra bu hem yağ olarak satılabiliyor hem de burada eko turizme gelen kişiler tarafından 10’ar gramlık şişelerde satış yapılıyor. Bunun yanında kozmetik alanda veya yağ karışımlarında burada işlemlerden geçtikten sonra satışa sunuluyor” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.