Hava Durumu

#Çevre

TOURISMJOURNAL - Çevre haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çevre haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Uçak Biletlerinde Karbon Etiketi Dönemi Başlıyor Haber

Uçak Biletlerinde Karbon Etiketi Dönemi Başlıyor

Avrupa Komisyonu’nun kabul ettiği düzenlemeyle, Temmuz 2025 itibarıyla AB içi ve AB'den kalkış yapan uçuşlarda satılan biletlerde karbon emisyon bilgisi yer alacak. Türkiye'de bu uygulama başlangıçta gönüllü olacak olsa da, uygulamanın 2028'den itibaren zorunlu hale gelmesi bekleniyor. "Uçuş Emisyonları Etiketi" (FEL) adı verilen sistem, yolcuların aldıkları biletlerin çevresel etkilerini görmelerine olanak tanıyacak. Yolcular, bu bilgiler sayesinde uçuşlar arasında karbon salınımını karşılaştırma şansına sahip olacak. TREN YOLCULUKLARI TEŞVİK EDİLECEK Avrupa’da, özellikle Fransa'nın öncülüğünde, kısa mesafeli uçuşların yerini düşük emisyonlu tren yolculuklarının alması isteniyor. 3 saatten az süren şehirlerarası tren bağlantıları varken uçuş yapılmasının engellenmesi bekleniyor. 1 saatten kısa süren uçuşlar için trenlerin kullanılmasına yönelik teşviklerin artırılması da planlanıyor. Türkiye’de ise benzer bir uygulamanın başlatılması için raylı sistem projelerinin tamamlanması hedefleniyor. HAVACILIK EMİSYONLARININ KÜRESEL PAYI Dünya ulaşım sektöründe toplam emisyon yılda 8 gigatonu aşarken, bu emisyonların yüzde 10’u havayolu taşımacılığından kaynaklanıyor. AB, elektrikli araçlarla bireysel otomobil emisyonlarını azaltmayı hedeflerken, uçaklar için de karbon salınımını sıfıra indirmeyi amaçlıyor. Avrupa'nın sıkılaşan kuralları ve Türkiye’nin gönüllü uygulama hazırlığı, çevre dostu bir ulaşım geleceği için önemli bir adım olarak görülüyor.

Marmara Denizi’nde Müsilaj Kabusu Yayılıyor Haber

Marmara Denizi’nde Müsilaj Kabusu Yayılıyor

BALIKESİR (İHA) - Marmara Denizi’nde yeniden ortaya çıkan müsilaj, 23 Ekim 2024’te Erdek Körfezi’nde görülmesinden sonra hızla yayılarak 5 Aralık’ta İzmit Körfezi’ni, 19 Aralık’ta ise Kuzey Ege kıyılarını etkiledi. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın 3-25 metre derinliklerde denizi sardığını ve baharda yüzeye çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu ifade etti. "Deniz dibine çökmeye başlayan müsilaj, pinalar, deniz çayırları, süngerler ve mercanlar gibi canlı gruplarını tehdit etmeye başladığı gibi balıkçıların attıkları ağı çekemez hale gelmesine neden olmaya başlamıştır" diyen Sarı, bu durumun deniz ekosistemini ve balıkçılığı tehdit ettiğini belirtti. Müsilaj, deniz kirliliği, durağan deniz şartları ve artan su sıcaklığı gibi faktörlerin etkisiyle oluşuyor. Prof. Dr. Sarı, Marmara Denizi’ndeki atık yönetiminin eksikliklerine dikkat çekerek deniz kirliliğinin azaltılması gerektiğini söyledi. Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında alınan önlemlerin yetersiz olduğunu belirten Sarı, ileri biyolojik arıtma oranının son üç yılda sadece yüzde 0,7 artırılabildiğini açıkladı. Sarı, orijinal akıntı sistemlerine dayandırılan bazı bilimsel değerlendirmeler yüzünden yıllar boyu tüm atıkların derin deşarjla denize boca edilmesinin yanlış olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Sarı, merkezi ve yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve bireylerin iş birliği yaparak sanayi atıklarının kontrol altına alınması gerektiğini belirtti. "Marmara Denizi’nin kirlilik yükünü azaltmak için acilen sanayi kuruluşlarının atık deşarjı akarsuların debisine göre yeniden düzenlenmeli, akarsuların zehir kanalına dönüşmesine neden olan sanayi atıkları denetimle engellenmeli, çalışmayan atık arıtma tesisleri çalışır hale gelmeli, denize çamur dökülmesi önlenmeli, ulusal düzeyde vatandaşların denize yardım etmesini sağlayacak kampanyalar başlatılmalı, Marmara Denizi balıkçılığı müsilaj dikkate alınarak yeniden düzenlenmeli ve müsilajdan zarar görecek sektörler için acilen sigorta sistemleri geliştirilmelidir" diyerek sözlerini tamamladı.

Yeni Nesil Karavan ve Taşınabilir Evler Sahneye Çıktı Haber

Yeni Nesil Karavan ve Taşınabilir Evler Sahneye Çıktı

İSTANBUL (İHA) - Dünya genelinde akıllı ev teknolojileri giderek yaygınlaşırken, modern şehir yaşamından kopmadan doğayla iç içe yaşama isteği artıyor. Bu dönüşün önemli parçalarından biri de karavanlar olarak görülüyor. Teknolojik yeniliklerle donatılmış karavanlar ve taşınabilir evler, TÜYAP Karavan Fuarı'nda ziyaretçilere sunuldu. Kapsül evler, tiny house'lar ve taşınabilir evler, fuarda büyük ilgi gören yapılardan oldu. Bu yıl ilk kez sergilenen akıllı mobil kapsül ev, farklı ihtiyaçlara cevap veren 6 çeşit modeliyle dikkat çekti. Çin'in "Akıllı Ev Teknolojileri"yle geliştirilen ve ilk olarak ABD'de tasarlanan bu taşınabilir evlerin, sürekli genişleyen bir pazarın öncüsü olacağı öngörülüyor. 20 dakikada kurulabilen mobil kapsül evler, özellikle yaz-kış yaşamına uygun yapısıyla dikkat çekiyor. 6 farklı modele sahip bu kapsül evler, havadaki nemi kullanarak kendi suyunu ve elektriğini üretebiliyor. Bu sayede, su ve enerji maliyetini minimuma indiriyor. Kapsül ev fiyatları 1 milyon TL ile 1 milyon 800 bin TL arasında değişiyor. DOĞAL AFETLER SEÇİMLERDE ETKİLİ Muttimo Mobilya ve Muttiny House & Tiny House Yönetim Kurulu Başkanı Muttalip Gören, doğal afetlerin insanlarda daha küçük ve fonksiyonel yaşam alanlarına yönelme isteğini artırdığını ifade etti. Gören, kapsül evlerin 7 yıldızlı otel konforunda tasarlandığını belirtti. Bu evlerde ev ofisleri, spor alanları ve hobi odaları gibi çok fonksiyonlu alanların yer aldığını dile getiren Gören, pandemiyle birlikte bu alanlara olan talebin artış gösterdiğine dikkat çekti. Anahtar teslim bir projeyle, deniz kenarından kırsal bir araziye kadar her türlü alanda bu evlerin kurulabileceğini ekledi. ENERJİ TASARRUFU VE SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM Dünya genelinde yaklaşık 175 milyon taşınabilir ev bulunduğuna işaret eden Gören, akıllı ev teknolojilerinin taşınabilir evlerle buluştuğunda ortaya çıkan potansiyeli vurguladı. Kendi suyunu ve elektriğini üreten bu evlerin, uzaktan kumanda, parmak izi ve sesle kontrol gibi özelliklere sahip olduğunu belirtti. Bu sayede, sadece konforu değil, güvenliği de en üst seviyeye taşıdıklarını aktardı. Ayrıca, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik ile tasarım aşamasında alıcılara evleri deneyimleme şansı verdiklerini ekledi. DÜŞÜK MALİYETLİ, YÜKSEK KONFORLU YAŞAM ALANLARI Fuarı ziyaret edenlerden biri olan İlker Aykan, karavan ve taşınabilir evlerin fiyatının normal inşaat maliyetlerinden daha uygun olduğunu belirtti. "Karavan fuarına 5 yıldır düzenli olarak geliyorum. Fuarı gezdik, çok güzel karavanlar ve taşınabilir evler var. Türkiye'de bilinen bir gerçek, deprem var. Bu tarz evler aslında hem bir inşaat maliyetinden daha ucuz hem de depreme dayanıklı. Bir arsanız olduğu sürece üstüne rahatlıkla koyabileceğiniz bir ev" dedi.

Kuşadası’nda Kemerönü için Çevreciler Harekete Geçti Haber

Kuşadası’nda Kemerönü için Çevreciler Harekete Geçti

AYDIN (İHA) - Kuşadası’nda çevre dernekleri, 240 dönümlük Kemerönü bölgesinde yer alan, 400 farklı tıbbi ve aromatik bitki çeşidini barındıran alanın yapılaşmaya açılmasına karşı çıkarak, bölgenin tabiat parkı ilan edilmesi gerektiğini vurguladı. Kuşadası Sivil Toplum Platformu adına konuşan Pelin Seven Aksu, "Kentimizde doğal alanlarımızı sahiplenme ve gelecek nesillere aktarma konusunda sonuna kadar kararlıyız" dedi. Türkmen Mahallesi’nde, Hazine’ye ait olan ve yapılaşma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Kemerönü mevkii için çevreciler bir araya geldi. Kuşadası Sivil Toplum Platformu çatısı altında birleşen Kuşadası Kent Konseyi ve çevreci derneklerin üyeleri, farkındalık oluşturmak amacıyla bölgede 2 kilometrelik zorlu bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşün ardından tepe noktasında basın açıklaması yapıldı. Kuşadası Sivil Toplum Platformu adına konuşan Pelin Seven Aksu, bölgenin sadece bitki çeşitliliğiyle değil, aynı zamanda şahin, baykuş, yılan kartalı, kerkenez, tilki, yaban tavşanı, sansar, sincap ve porsuk gibi hayvan türleriyle de öne çıktığını belirtti. Ayrıca, bölgedeki kayalıkların nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Akdeniz foklarına ev sahipliği yaptığına dikkat çekti. Aksu, bölgenin kooperatif adı altında yapılaşmaya açılmak istendiğini ve bu durumun altyapı ve çevre sorunlarını beraberinde getireceğini ifade ederek, "Kuşadası kamu kurumları ve sivil toplum örgütleri iş birliğiyle kentin kıyı bölgesinde doğal olarak kalmış nadir alanın korunması ve geleceğe yönelik olarak ekolojik temellere dayalı planlarının yapılmasını istiyoruz. Bölgenin 'Tabiatı Koruma Alanı', 'Tabiat Parkı' veya 'Kesin Korunacak Hassas Alan' olarak ilan edilmesi öncelikli ve nihai talebimizdir" dedi.

Alanyalı Turizmcilerden Petrol Tesisine Tepki Haber

Alanyalı Turizmcilerden Petrol Tesisine Tepki

ANTALYA (İHA) - Alanya’daki Aytemiz Petrol Dolum-Dağıtım Tesisleri’nin kapasite artırımı planı, turizm ve tarım sektörü temsilcilerinin tepkisini topladı. Kleopatra Otelciler Derneği Başkanı Servet Şakiroğlu, 2017 yılında tesisin büyütülmesiyle ilgili açtıkları davanın olumsuz ÇED raporu ve bilirkişi görüşleri doğrultusunda lehlerine sonuçlandığını hatırlatarak, "Bu projenin büyütülmesi, Alanya turizminin ve tarımının geleceğini baltalayacak bir adımdır. Tesisin kapasite artış projesi turizm kenti Alanya' nın doğasına, ekonomisine ve imajına zarar verecek bir projedir. Tesisin mevcut kapasitesi zaten tartışma konusuyken, büyütülmesi asla kabul edilemez" dedi. "TURİZM VE TARIM İÇİN KRİTİK BİR MESELE" Şakiroğlu, konunun yalnızca turizmi değil, aynı zamanda tarımı da yakından ilgilendirdiğini ifade ederek, "Büyütme planı asla gündeme bile alınmamalıdır. Bu tesisle ilgili zaten yıllardır diken üstündeyiz. Turizm kenti Alanya'nın marka değerini düşürecek bu projeye sessiz kalmamız mümkün değil" ifadelerini kullandı. "BİRLİKTE HAREKET ETMEK ŞART" Tesisin genişletilmesine karşı sessiz kalmayacaklarını belirten Şakiroğlu, kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceklerini ve bu süreçte tüm paydaşlardan destek beklediklerini dile getirdi. "Bu meselede geri adım atmayacağız. Alanya Belediyesi, Ticaret Odası, tüm siyasi partiler, oda ve dernekler, üniversiteler ve çevrecilerden bu konu ile alakalı olarak destek bekliyoruz. Hep birlikte hareket etmeliyiz. Bu yalnızca turizmi değil, tarımı da tehdit eden bir meseledir. Turizmin kalbinde böylesine bir tehlikeye karşı duracağız" dedi. "GELECEK İÇİN ORTAK BİR DURUŞ GEREKİYOR" Tüm kesimlerin bu konuda iş birliği yapması gerektiğini belirten Şakiroğlu, "Bölgedeki zeytin, muz ve avokado üreticileri de bu süreçten olumsuz etkilenecek. Bu yüzden sadece turizmciler değil, tarımla uğraşan tüm üreticiler de bu meselede tavrını ortaya koymalı" dedi.

Ersoy: Haber

Ersoy: "Turizm Gelirimiz 47 Milyar Dolara Yükseldi"

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye'nin turizm gelirlerine ilişkin çarpıcı veriler paylaştı. Bakan Ersoy, 2024 yılının Ocak-Eylül döneminde turizm gelirinin 47 milyar dolara yükseldiğini belirtti. Bu rakamın, 2023'ün aynı dönemine göre yüzde 6,6 oranında artışa işaret ettiğini ifade etti. Bakan Ersoy, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe görüşmeleri sırasında konuştu. Turizmdeki yükselişi vurgulayan Ersoy, "Her yıl rakamlar, istatistikler, veriler bu yolda yadsınamaz bir başarı elde ettiğimizi ortaya koydu. 2017 yılında ağırladığı ziyaretçi sayısıyla dünyada 8. sırada olan Türkiye, 2023 yılı itibarıyla 5. sıraya yükselmiş durumdadır. Turizm geliri sıralamasında yine 2017’de 15’inci idik, 2023’te 7.’liğe yükselme başarısını gösterdik" dedi. 2024 yılı Ocak-Ekim döneminde 55 milyon turistin ağırlandığını belirten Bakan Ersoy, turizm gelirlerinde de 2023'e göre önemli bir artış sağlandığını aktardı. Bu süreçte, turizmde hem ziyaretçi hem de gelir açısından 2023'ü geride bıraktıklarını ifade etti. TURİZM BÖLGELERİNE YATIRIM DEVAM EDİYOR Bakan Ersoy, turizm bölgelerinde kış turizmi, termal turizm, atık su tesisleri ve çevre düzenleme projeleri için 1,3 milyar TL ödenek ayrıldığını açıkladı. Ayrıca, Antalya Kemer'de 45 bin m³/gün kapasiteli atıksu arıtma tesisinin 2024 Nisan ayında tamamlandığını hatırlattı. Ersoy, "567 plajı Mavi Bayrak ödülüne sahip olan ülkemiz 2024’te de dünya sıralamasındaki üçüncülüğünü korumuş, başarısını perçinlemiştir" açıklamasını yaparak, ücretsiz halk plajlarının yaygınlaştırılması kapsamında, mevcut 17 plajın 2025'te 22'ye çıkarılacağını söyledi. Çevre temizliği ve sürdürülebilirlikte Mavi Bayrak'ın önemini vurgulayan Ersoy, bu alandaki başarının Türkiye'nin küresel turizmdeki rekabet gücünü artırdığını ifade etti. MÜZE VE TARİHİ ESERLERE YOĞUN İLGİ Müze ve ören yerlerine olan ilginin 2024 yılında da artarak devam ettiğini belirten Ersoy, Kasım 2024 itibarıyla bu alanları 31,1 milyon ziyaretçinin gezdiğini söyledi. Bakan Ersoy, Müzekart uygulamasının 27 milyon kişi tarafından kullanıldığını belirtirken, "Müzekart, Bakanlığımıza bağlı 217 müze ve 146 ören yeri ile Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alanımıza ve Milli Saraylar İdaresi Başkanlığına bağlı 13 ziyaret alanına giriş olanağı sağlamaktadır" diye ekledi. TARİHİ ESERLERİN İADESİ VE KAÇAKÇILIKLA MÜCADELE Türkiye'nin tarihi eser kaçakçılığıyla mücadelede önemli adımlar attığını vurgulayan Bakan Ersoy, 2002-2024 yılları arasında toplam 12 bin 213 eserin Türkiye'ye iadesinin sağlandığını açıkladı. Bu süreçte, UNESCO ve uluslararası platformlarda kural koyucu ve takip edilen bir ülke konumuna geldiklerini belirtti. VAKIF ESERLERİNDE BÜYÜK ARTIŞ Ersoy, 2002-2024 yılları arasında 5 bin 913 vakıf eserin restore edildiğini ve bu sayının 1992-2002 dönemine göre 130 kat arttığını ifade etti. Depremlerden etkilenen 377 vakıf kültür varlığının restorasyon süreçlerinin başlatıldığını ve tüm çalışmaların vakıf gelirleriyle gerçekleştirildiğini açıkladı. Bakan, ihtiyaç sahiplerine yönelik sosyal yardımların da sürdüğünü belirterek, 50 bin öğrenciye burs, 7 bin 500 yetim çocuk ve engelli vatandaşa aylık maaş, 75 bin ihtiyaç sahibi aileye de gıda kolisi yardımı yapıldığını duyurdu. ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜR VE CEMEVİ BAŞKANLIĞI'NA 258 MİLYON TL BÜTÇE Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nın faaliyetlerini artırarak sürdürdüğünü belirten Ersoy, deprem bölgesindeki 97 cemevinde kapasite artırımı yapıldığını ve 13 yeni cemevi inşası için altyapı hazırlıklarının Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı desteğiyle tamamlandığını söyledi. Ersoy, "Başkanlığımıza 2023 ve 2024 yılları için toplam 258 milyon TL ödenek ayrılmış, bu kapsamda 355 cemevimizin bakım-onarım ve tefrişat talepleri karşılanmıştır. Bugün itibarıyla 853 cemevimizin aydınlatma giderleri de yine Başkanlığımız tarafından karşılanmaktadır. Başkanlığımız, 176 STK ve cemevinin sosyal ve kültürel faaliyetlerine de katkı vermiştir" dedi. 2025 BÜTÇESİ: 53 MİLYAR TL Sayıştay raporlarına değinen Bakan Ersoy, raporlardaki bulguların ağırlıklı olarak usule ilişkin hatalardan kaynaklandığını söyledi. Bu hataların giderilmesi için gerekli talimatların verildiğini belirten Ersoy, denetim yapan tüm denetçilere teşekkür etti. 2025 yılı bütçesiyle ilgili de bilgi veren Bakan Ersoy, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bağlı ve ilgili kuruluşları dâhil olmak üzere toplam 53 milyar 202 milyon 392 bin TL bütçe öngörüldüğünü açıkladı. Bu bütçenin 37 milyar 193 milyon 392 bin TL'sinin cari harcamalar, 16 milyar 9 milyon TL'sinin ise yatırım harcamaları için kullanılacağını ifade etti.

Akdeniz'de Kirlilik Alarmı: Mersin ve İskenderun Tehdit Altında Haber

Akdeniz'de Kirlilik Alarmı: Mersin ve İskenderun Tehdit Altında

MERSİN (İHA) – Akdeniz kıyılarında kirlilik krizi derinleşiyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Mersin ve İskenderun Körfezlerinin Akdeniz'deki en kirli bölgeler olduğunu belirterek, kirliliğin denizlerdeki oksijen seviyesini düşürecek boyuta ulaştığını söyledi. Salihoğlu, "Kirlilik, denizdeki canlılar için ana tehditlerden biri. Kirlilik ve iklim baskısı bir araya geldiği zaman oldukça sağlıksız bir ekosistemle karşı karşıya kalıyoruz, aynı zamanda insan sağlığı için de bir tehdit" dedi. MERSİN VE İSKENDERUN KÖRFEZLERİ ALARM VERİYOR Mersin’in Erdemli ilçesinde bulunan ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü'nün Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Akdeniz kıyılarındaki kirlilik konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kıyılara vuran atıkların deniz ekosistemine büyük zarar verdiğini vurgulayan Salihoğlu, Mersin Körfezi'nin Akdeniz'deki en kirli bölge olduğunu ifade etti. Mersin Körfezi'nin yanı sıra İskenderun Körfezi'nin de benzer bir kirlilik baskısı altında olduğuna dikkat çeken Salihoğlu, "Burada gördüğümüz kirliliğin ana kaynağı şehir deşarjları. Tabi nehirlerden de ciddi kirlilik baskısı var. Nehirlerden gelen kirlilik baskısının ana nedeni de tarımsal ve endüstriyel aktiviteler" dedi. OKSİJEN SEVİYESİ AZALIYOR, EKOSİSTEM DEĞİŞİYOR Denizlerdeki kirlilik, yalnızca suyun rengini değil, ekosistemi de değiştiriyor. Prof. Dr. Salihoğlu, "Kirliliğin boyutları oksijen seviyelerini düşürecek kadar arttı. Deniz üstünde köpüklenmeler görülmeye başlandı. Bu, sağlıksız bir denizin işaretidir. Eğer kirliliğe neden olan bu girdileri hızla azaltmazsak, denizlerdeki canlı türlerinin varlığı tehlikeye girecek" dedi. Bu durumun denizlerdeki bitkisel üretimden en üst seviyedeki canlılara kadar tüm ekosistemi etkilediğini ifade eden Salihoğlu, "Kirlilik, deniz canlılarının beslenmesini engelliyor ve oksijen seviyelerini düşürüyor. Bu da ekosistemi değiştiriyor ve direnç seviyesini azaltıyor" diye konuştu. KİRLİLİK VE İKLİM BASKISI BİRLEŞİRSE FELAKET KAÇINILMAZ Salihoğlu, kirliliğin iklim baskısı ile birleştiğinde daha büyük bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. "Kontrolsüz avcılık, biyoçeşitliliği ve ekosistem direncini zaten düşürüyor. Bunun üzerine kirlilik ve iklim baskısı eklenince, sağlıksız bir ekosistemle karşı karşıya kalıyoruz. Bu durum, aynı zamanda insan sağlığını da tehdit ediyor. Özellikle şehir deşarjları, insan sağlığını doğrudan etkileyebilecek bakterileri ve mikropları içeriyor" açıklamasında bulundu. İleri arıtma sistemlerinin önemine dikkat çeken Salihoğlu, şehir deşarjlarının denize boşaltılmadan önce etkili bir şekilde arıtılması gerektiğini ifade etti. "Bu konuda hem mevcut sistemlerin iyileştirilmesi hem de kapasite yetersizliği olan bölgelerde yeni arıtma tesislerinin kurulması gerekiyor" dedi. PLASTİK ATIKLAR EN BÜYÜK TEHDİTLERDEN BİRİ Akdeniz’deki kirliliğin önemli bir bölümünü de plastik atıklar oluşturuyor. Prof. Dr. Salihoğlu, "Denize giren plastiğin hiçbiri denizde üretilmiyor. Hepsi karadan geliyor. Gemilerden atıldığı sanılıyor ama asıl kirlilik kaynağı bizim kendi nehirlerimiz" dedi. Ceyhan Nehri'nin taşıdığı atıkların tüm bölgeyi kirlettiğini belirten Salihoğlu, karada biriken plastik atıkların zamanla denize ulaştığını ve bunun ekosistemi ciddi şekilde etkilediğini ifade etti. Plastik atıkların ekosistemdeki yıkıcı etkisine dikkat çeken Salihoğlu, "Artık tek kullanımlık plastiklerden ve doğaya atık bırakma alışkanlığından vazgeçmemiz gerekiyor" dedi. DENİZ EKOSİSTEMİ VE TURİZM TEHLİKEDE Deniz suyundaki kalite kaybının turizme de büyük darbe vuracağını belirten Salihoğlu, "Kimse bulanık, pis bir denizde yüzmek istemez. Oysa Akdeniz’in görünürlük seviyesi yüksek, pırıl pırıl sularıyla bilinir. Bu kaliteyi kaybetmek, turizmde büyük kayıplara neden olur" dedi. Mersin ve İskenderun Körfezlerinde yürütülen projelerin önemine dikkat çeken Salihoğlu, "Hızlı ve etkili müdahalelerle sağlıklı bir deniz ekosistemine tekrar kavuşabileceğimize inanıyoruz. Ama bunun için kararlı bir çevre politikası gerekiyor" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.