Hava Durumu

#Çiftlik

TOURISMJOURNAL - Çiftlik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çiftlik haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çiftlikte çalışarak tatil Haber

Çiftlikte çalışarak tatil

Doğa turizmiyle tatilini tarım, turizm ve takas turizmi (TATUTA) dahilinde çiftlikte çalışarak geçirmek isteyenler, Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde Latif Yalçıner'in çiftliğine misafir oluyor. Yerli ve yabancı turistler çiftlikte çalışarak bedava tatil yapma fırsatı buluyor. Doğa turizmiyle tatilini TATUTA turizmi çerçevesinde çiftlikte çalışarak geçirmek isteyenler, köy hayatını öğrenmek isteyen yabancı öğrenci ve yerli turistler, Kemaliye ilçesinde Latif Yalçıneri'in çiftliğine misafir oluyor. Çiftlikte arazi işleriyle uğraşan, koyun besleyen turistler, tatillerini çiftlikte çalışarak geçiriyor. Erzincan'a 164 kilometre uzaklıktaki Kemaliye ilçesinde Buğday Derneği tarafından uygulamaya konulan Tarım, Turizm ve Takas (TATUTA) projesi ile ilçe sakini Latif Yalçıner'in çiftliğine gelen turistler, tatillerini çiftçilik yaparak geçiriyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinden yabancı turistin geldiği organik ürün çiftliğinde yabancı ve Türk misafirler bulunuyor. Özellikle yaz aylarında sabah erken saatlerde uyanan misafirler, bahçeden domates, salatalık ve biber topluyor, hayvanları besledikten sonra dut hasadına katılıyor. Gün boyunca bahçelerde çalışan turistler kalan boş vakitlerinde ise ev işlerinde çiftlik sahibine de yardımcı oluyor. Ev halkı ile aynı ortamda yaşayan turistler çalışmaları karşılığında ise yemek ve konaklama hizmeti alıyorlar. Buğday Derneği'nin yürüttüğü, TATUTA projesini yıllardır çiftliklerinde uygulayan Zeynep Yalçıner, şimdiye kadar dünyanın çeşitli ülkelerinden çok sayıda turiste ev sahipliği yaptığını söyledi. Yalçıner, "Ziyaretçilerimiz, bahçelerde belirlediğimiz kriterlerde çalışıyorlar. Çalışmaları karşılığında yemek ve konaklama ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bu proje ile Kemaliye ilçesinin turizm potansiyeli dünyaya tanıtılıyor. Kent hayatından, büyük şehirlerin stresinden bıkan insanlar böyle yerler arıyorlar. Buraya geldiklerinde ise bahçede çalışmak, dut toplamak, sebze ve meyveyi dalından koparıp yemek çok hoşlarına gidiyor. Bu projeyle kırsalda azalan yaşam tekrar canlanıyor. İnsanlar, sağlık, ulaşım gibi nedenlerle büyük şehirleri tercih ediyorlar. Bu nedenle kırsaldaki iş gücü de azalmaktadır. Bu sayede kırsaldaki bağ ve bahçelerin üretimi artıyor. Verimliliği artıyor. Buradaki yaşayan insanlara destek oluyor" açıklamasında bulundu.

Çiftlikte üretime gönüllü katılıp masrafsız tatil yapıyorlar Haber

Çiftlikte üretime gönüllü katılıp masrafsız tatil yapıyorlar

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneğince yürütülen İstanbul merkezli "Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi, Gönüllü Bilgi ve Tecrübe Takası" (TATUTA) projesine, 2004 yılında ilçedeki özel bir çiftlik dahil edildi. Projeye internet sitesi üzerinden başvuran ve kabul edilen yerli ve yabancı turistler, ilçeye geldikten sonra çocuklarıyla gönüllü olarak organik tarımın yapıldığı çiftlikte çalışıyor. Dut hasadı, meyve, sebze, yumurta, süt, kuru dut, pekmez ve bal üretimi gibi birçok alanda çalışarak organik tarımı da öğrenen turistlerin, bu çabaları nedeniyle yeme, içme, konaklama gibi tatil masrafları da karşılanıyor. Proje, doğayla insanı buluşturmayı hedefliyor. İSMİNİ DUYMADIKLARI ÜLKELERDEN İNSANLARI KABUL ETTİLER Çiftlik sahibi Latif Yalçıner, AA muhabirine, bugüne kadar 30'un üzerinde ülkeden gönüllü kabul ettiklerini söyledi. Hiç ismini duymadıkları ülkelerden insanların geldiğini ifade eden Yalçıner, şöyle konuştu: "Bölge insanının çalışkanlığı, bugünkü kültürel yapıya sahip güzel evleri ve sokakları ile Kemaliye'yi oluşturmuş. Biz de buradan yola çıkarak ecdadımızın yaşam kalitesini artıran toprakla uğraşının devam ettirilmesi adına birçok çalışma içine girdik. Ecdadımızdan kalan bir 15 dönümlük arazimiz var. Bu arazi içerisinde mevcut dut yetiştiriciliğini organik sertifika alarak daha ileriye organik pazarlara taşıdık. Daha sonra 2004 yılında İstanbul merkezli TATUTA projesi ile tanıştık. Bu projeyle amaç ise doğayla insanı buluşturmak. Kent yaşamında farkına varılmayan doğa duygusunu insanlara aşılamak." Yalçıner, proje kapsamında özellikle yurt dışından çok sayıda yabancı turistin çiftliğe gelmeye başladığını belirterek, "Gelen misafirlerin yüzde 90'ı yurt dışından. Bugüne kadar hiç adını duymadığımız ülkelerden gelen çok sayıda misafirimiz oldu. Dünyada bu proje hemen hemen tüm ülkelerde uygulanıyor." dedi. "ÇALIŞMA SAATİMİZ YOK AMA ÜRETİM ESNASINDA ALANDA BULUNUYORUZ" Çiftlikte gönüllü çalışan emekli öğretmen Nazan Başaran da TATUTA projesi ile 2020 yılında tanıştığını ve ardından ekolojik tarım yapan çiftliklerde gönüllü olarak çalışmaya başladığını anlattı. Sabahın erken saatlerinde işe başladıklarını belirten Başaran, "Sabah erken saate tavukların yemlerini veriyoruz ve varsa kümeste yumurtalarını topluyoruz. Daha sonra arı kovanlarının yanına çıkıp peteklerin durumuna bakarak kontrol ediyoruz. Ardından dut bahçesine gelip ağaçların altına fileleri geriyoruz. Biriken dutları topluyoruz. Belli bir çalışma saatimiz yok ama üretim esnasında genelde alanda bulunuyoruz." diye konuştu. Başaran, doğanın insanlara vermiş olduğu değerleri bilerek üretime katkıda bulunmaktan çok büyük keyif aldıklarını söyleyerek, "Burada olmak çok keyifli çünkü bizim gündelik hayatta yapmış olduğumuz tüketimlerin ne kadar emek verilerek üretildiğini görmek adına aslında herkesin, genç ve çocukların tablet ve bilgisayarların başından kalkarak doğanın içinde olmaları gerektiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Bodrum’da zeytinlik sahibi köylüler eylem yaptı Haber

Bodrum’da zeytinlik sahibi köylüler eylem yaptı

Bodrum’da zeytinlik sahibi köylüler ‘ÇED gerekli değildir’ raporuna tepkili Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı 4 köyde faaliyette bulunan taş ocakları için yaklaşık 1 milyon metrekare zeytinlik alanın kamulaştırılarak zeytin tarlalarının elinden alınmak istenmesine tepki gösteren köylüler tarlada eylem ve basın açıklaması yaptı.  Muğla'nın Bodrum ilçesine bağlı Kızılağaç, Çamlık, Çiftlik ve Armutçuk köylerinde halen faaliyette olan taş ocaklarının faaliyet alanlarını büyütmek için yeri ruhsatlandırmaya gitmesi ve 134 köylünün 1 milyon metrekareye yakın zeytinlik arazisinin kamulaştırılmak istenmesi geçimini zeytinden sağlayan köylüleri isyan ettirdi. TARLADA EYLEM YAPTILAR Taş ocaklarının bulunduğu bölgedeki zeytinlik arazilerde Kızılağaç muhtarı Mehmet Karaca, Çiftlik muhtarı Halil Köse, Avukatları Remzi Kazmaz ve Esra Kazmaz ile birlikte eylem ve basın açıklaması yapan köylüler bölgedeki taş ocakları nedeniyle zeytin rekoltesinde düşüş yaşandığını belirtti. ZEYTİN YERİNE TAŞ MI YİYECEĞİZ Köylülerden evli ve iki çocuk annesi 45 yaşındaki Fatma Yağcı “Bizim bu dönen işlerden yeni haberimiz oldu. Bugün tarlamızdayız, dedemden babamdan kalma zeytinliklerimiz çocuklarımıza yadigar kalacak, 500 yıllık ağaçlarımız var, kamulaştırıp taş ocakları yapacaklarmış, ne hakla bunu yapacaklar malımızı canımızı elimizden alacaklar. Zeytin mi taş mı yiyeceğiz. 1 ton taş satsan 100 bin TL, 1 ton zeytinyağı 1 milyon TL. zaten biz taş ocaklarının kapatılması için yıllardır mücadele verirken şimdi birde sahalarını büyütüleceğini ve arsalarımızı alacaklarını söylüyorlar, biz devletimize nasıl güveneceğiz, devlet vatandaşın malını elinden alır mı” diye konuştu. ‘KÖYLÜNÜN ZEYTİNLİKLERİNİ RUHSATLANDIRMANIN İÇİNE ALMIŞLAR HABERLERİ YOK’ Köy Muhtarı Mehmet Karaca “62 hektarlık alanda taş ocağı açılacağını belirten ilgili kurumlar hem ÇED raporu  gerekli değildir raporu vermişler, oysaki burası Bodrum yarımadasının akciğerleri zeytinlik ve çam ormanları ile kaplı. Ayrıca köylülerin haberi olmadan zeytinlik tarlalarını bu ruhsatlandırmanın içine almışlar, ama köylünün bundan haberi yok, 134 köylü bir araya gelerek avukat tutup hukuk mücadelesi başlattık, biz bölgedeki taş ocaklarının ruhsatları bitince faaliyetine son verilmesini istiyorduk, bunlar alanlarını büyütmenin derdi peşinde” dedi. ‘TARLAMDA ÇOCUKLARIMIN GELECEĞİ VAR’ Bodrumlu 46 yaşındaki iki çocuklu Osman Sarıçakır “Burada mahallenin, köylünün yararına hiçbir şey yok. Bir şahsın, bir şirketin çıkarları doğrultusunda bir çalışma. Benim çocuklarımın geleceği için bırakacağım zeytin tarlası var. Taşocağı sahibi gider ocağını başka yere kurar, ama ben çocuklarım tarlamızı nereye götüreceğiz, zeytinsiz tarlasız ne yapacağız. Biz buna karşıyız. Bu nedenle hakkımızı aramak için hukuk mücadelesi başlattık” ifadelerini kullandı. TURİZM VE ARKEOLOJİK SİT ALANI Muğla ve Karadeniz'de çevrecilerin ve halkın avukatlığını yapan Avukat  Remzi Kazmaz ise taş ocağının genişletilmesi ve bölgeye kırma eleme tesislerinin kurulmasıyla yeraltı su kaynaklarının biteceğini, toz toprak gürültüye neden olacağını, trafiği olumsuz yönde etkileyeceğini, tarım ve hayvancılığı biteceğini belirterek şunları söyledi: “Kültür ve Turizm Bakanlığı bölgeyi turizm alanı ilan etti. Ayrıca burada 1. Derece Arkeolojik sit Alanları var. Bodrum'un çam ormanları 500 yıllık zeytin ağaçları ile kaplı bölgesindeki taş ocaklarını 1 milyon metrekare arttırmak için ÇED raporuna bile gerek görmemişler. Bu kapasite artırımı ile ormanın büyük bölümü ve zeytinlikleri içine alacak. Bu da şu demektir. Orada vatandaşların tapulu arazileri var, köylünün faydalandığı orman alanları var, bütün bunlar köylünün elinden alınıp, şirket kendisine aldıktan sonra buraların yasal temsilcisi olacak. Sizin de artık oralara girme olanağınız kalmayacak. Şirket buralar benim diyecek. Zeytinliğine girme ben buraları kamulaştırdım diyecek. Bunun adına acele kamulaştırma diyoruz.” ÖZEL VE ADRESE TESLİM PROJELERLE BETONA  YENİLİYOR Avukat Kazmaz TBMM'de geçen ay çıkarılan madencilik yasasında belirtilen zeytinlik alanda bulunan madenlerin çıkarılmasına yönelik girişimin doğa ve zeytinlik için tam bir felaket olacağına dair birçok bilim insanının tepkilerini dile getirdiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi Bodrum da kurulmak istenen bu madencilik tesisi tamda bu yasaya uyuyor. Tesis kapasite artırımı yapması için zeytinlik ve ormanlık alan üzerinde bir genişleme yapacak. Bu kapasite artırımı hem doğaya ormana zeytine zarar verecek hem de madencilik faaliyeti sonucu ortaya çıkacak ve o bölgede yaşayan insanlara hayatı zehir edecek. Bodrum bir taraftan merkezi yönetim tarafından çıkartılan özel ve adrese teslim projelerle betona teslim edilirken diğer taraftan RES' ler ve madenlerle de bir çevre gürültü ve görüntü kirliliğine neden olmaktadır. Köylüler yaşamlarını felç eden maden ve taş ocaklarının kapatılmasını beklerken bunlar yaşamı cehenneme çeviren tesislerin kapasite ve alanlarını arttırıyor. Bu hem hukuka hem vicdana aykırıdır. Artık sermaye her şeyi para olarak görmekte çevre ile hiç alakadar olmayıp doğayı hiç önemsemiyor. Bu projeye ÇED gerekli değildir kararı verenler gelip bu işletmenin yerini gördüler mi, çevre ve Şehircilik Bakanlığı acilen ÇED gerekli değildir raporunu iptal etmelidir. Açtığımız davada yürütmenin durdurulma kararının da yakında çıkacağına inanıyoruz. Her geçen gün Bodrum rantiye uğruna yağmalanıyor.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.