Hava Durumu

#Dalış

TOURISMJOURNAL - Dalış haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dalış haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kaş, Şehir Kaçkınlarının Yeni Cenneti Oldu Haber

Kaş, Şehir Kaçkınlarının Yeni Cenneti Oldu

Şehirlerin karmaşasından uzaklaşmak isteyenler için Kaş, sadece bir tatil beldesi değil, aynı zamanda yeni bir yaşam rotası haline geliyor. Yavaşça popülerleşen bu köy, her yıl daha fazla gezgini kendine çekiyor. Antik Çağ’da Likyalıların denizcilik yaptığı, Meis Adası’na oldukça yakın bir konumda bulunan Kaş, tatile gelenleri öylesine etkiliyor ki, çoğu kişi burada kalmaya karar veriyor ya da yerleşmeye nasıl başlayabileceklerini sorguluyor. Tarihi ve kültürel mirası ile büyüleyici bir yer olan Kaş, yerlilerin "Andifli" dediği Çukurbağ Yarımadası ve çevresindeki koylar, antik kalıntılar ve doğal güzellikler ile ziyaretçileri kendine çekiyor. Kaleköy, Kekova koyları, Kaputaş Plajı, Patara Plajı ve Saklıkent Kanyonu gibi bölgedeki önemli turistik yerler, Kaş’ın gizemli ve benzersiz atmosferini tamamlıyor. Burada, denizci Likyalıların izlerini taşıyan koylar, yasemin kokulu dar sokaklar ve oldukça entelektüel ve çevreye duyarlı bir yerel nüfus bulunuyor. Ayrıca, dalış, yoga, yamaç paraşütü gibi aktivite seçenekleri de tatilcilerin ilgisini çekiyor. KAŞ YERLİLERİ, "ÇILGIN PROJE" İSTEMİYOR Kaş, yalnızca doğasıyla değil, halkının tutumuyla da kendine özgü. Bölgede yapılan büyük projelere karşı ciddi bir direnç var. Havalimanı, büyük marina, duble yol gibi “çılgın projelere” karşı çıkan bölge halkı, bu projelerin çevreyi ve yaşam kalitesini bozacağını savunuyor. Kaş halkı, her seferinde organize olarak sesini duyuruyor ve bu direniş, kamuoyunda güçlü bir destek buluyor. SANAT VE KÜLTÜRLE İÇ İÇE, BOHEM BİR YAŞAM Kaş’ın hem tarihi hem de sanatsal anlamda önemli bir yeri var. Likya Uygarlığı’na ait en görkemli anıtların bazıları burada bulunuyor. Kaş’ın simgelerinden biri olan "Uyuyan Dev" kayası, bölgenin benzersiz yapısını vurgulayan önemli bir doğal anıt. Kaş sokaklarında dolaşırken, esnafın ve sokak hayvanlarının dostça ilişkisi hemen dikkat çekiyor. Ayrıca, Kaş’ta her yıl düzenlenen Caz Festivali ve tiyatro günleri gibi etkinlikler, bölgenin kültürel zenginliğini gözler önüne seriyor. Kaş, sadece doğa ile değil, sanatla iç içe bir yaşam sunuyor. YABANCI YERLEŞİMCİLERİN BAYRAM COŞKUSU Kaş, farklı kültürlerden gelen birçok yabancı yerleşimciyi ağırlıyor. Özellikle İngiliz ve Rus kökenli yerleşimciler burada yaşamaya karar veriyor. Ayrıca, karşı kıyıda bulunan Meis Adası’ndan gelen Yunanlar, her hafta pazar alışverişi yapmak için Kaş’a geçiyor. Bu, Kaş’ın yalnızca bir tatil beldesi değil, uluslararası bir buluşma noktası haline gelmesini sağlıyor. Ulusal bayramlar, Kaş’ta oldukça renkli geçiyor. 29 Ekim ve 30 Ağustos gibi özel günlerde, yelkenli kortejleri, top atışları, havai fişek gösterileri ve bando geçitleri gibi etkinliklerle bölge şenlik havasına bürünüyor. Fener alayı ile meydanda içki sofraları kurularak, Meis’e doğru el sallanıyor ve gün havai fişeklerle son buluyor.

Mavi Nefes Projesi ile 3 Yılda 225 Ton Atık Toplandı Haber

Mavi Nefes Projesi ile 3 Yılda 225 Ton Atık Toplandı

İSTANBUL (İHA) - Garanti BBVA'nın DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle başlattığı "Mavi Nefes Projesi", deniz ekosisteminin korunması ve deniz kirliliğinin azaltılmasına yönelik önemli adımlar atmaya devam ediyor. Marmara Denizi'nde 2021 yılında başlayan proje, başta plastik atıklar olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin sağlıklı bir şekilde devam etmesine katkı sağlıyor. Eylül 2021 ile Ağustos 2024 arasında gerçekleştirilen projede 225 tondan fazla atık toplandı. Proje kapsamında, Tatvan'da faaliyet gösteren Ahtapot 6 teknesi, Van Gölü'nde 2024 yılı yaz döneminde 12 ton atık topladı. Ayrıca, Göcek'te faaliyet gösteren TURMEPA'nın 3 teknesi, 2023 yılında 2 bin 141 tekneden 579 bin 385 litre atık su toplayarak, deniz suyunun temiz kalmasına yardımcı oldu. Eğitim ayağında ise "Mavi Nefes" çevrimiçi eğitimleriyle 73 bin 460 öğrenciye ulaşıldı. Ayrıca, Mavi Dedektiflerle gerçekleştirilen etkinliklerde 403 öğrenciye çevre bilinci aşılandı. Bu sayede, çevre bilincini artırarak daha temiz denizler için farkındalık yaratılmaya çalışılıyor. ALINAN İKİ NEFESTEN BİRİ DENİZLERDEN  Proje, deniz ekosisteminin korunmasına yönelik bilimsel çalışmalar ve deniz çayırları gibi önemli deniz canlılarının korunması için de ciddi bir çaba harcıyor. Fethiye-Göcek bölgesinde gerçekleştirilen deniz çayırı ekim çalışmaları, başarılı sonuçlar veriyor ve bu çalışmalar, deniz ekosisteminin güçlendirilmesine önemli katkılar sağlıyor. Mavi Nefes Projesi çerçevesinde, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Ergün Taşkın tarafından yürütülen Fethiye Göcek Körfezi'ndeki "Koy ve Kıyılarda Deniz Çayırı Posidonia Oceanica Deniz Çayırlarının İzlenmesi, Korunması ve Ekimi Projesi" kısa sürede olumlu sonuçlar elde etti. Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi'nde (ÖÇKB) yapılan araştırmalarda 1.545 deniz türü keşfedildi. Dokuz farklı istasyonda yapılan çalışmalarla Posidonia oceanica türünün yayılışı, özellikleri, izlenmesi ve transplantasyonu gerçekleştirildi. 6 Mayıs 2024 tarihinde ekimi yapılan Posidonia oceanica türünün, 6 Haziran 2024'te yapılan kontrollerde en az yüzde 70 oranında canlılık gösterdiği belirlendi. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Cem Dalyan’ın yürüttüğü "Saros Körfezi Deniz Çayırı ve Mercan Koruma, Ekimi ve İzleme Projesi" kapsamında ise, biyoçeşitliliğin izlenmesi ve önemli deniz türlerinin haritalanması amaçlandı. Bu doğrultuda, 1-10 Temmuz 2024 tarihleri arasında 19 farklı istasyonda 23 dalış yapıldı. Yapılan saha çalışmaları sırasında Saros Körfezi’nin çeşitli habitat tipleri belirlendi ve deniz çayırları, korallijen habitatlar, taş mercanlar gibi kritik habitatların haritaları çıkarıldı. Çalışmalar sonucunda, Saros Körfezi’nde toplamda 382 deniz türüne rastlandı.

Antalya’nın su altı güzelliklerine Avrupalılar'dan ilgi Haber

Antalya’nın su altı güzelliklerine Avrupalılar'dan ilgi

Turizm kenti Antalya son yıllarda deniz, kum ve güneşin yanında su altı güzellikleriyle de öne çıkıyor. Antalya’da Avrupalı turistler dalış turizmine daha çok ilgi gösterdi. 2023 yılının verimli geçtiğini belirten Antalya Sualtı Derneği Başkanı Semih Başaran, “Almanya ve İngiltere’den gelen turistlerin daha fazla ilgisi oluyor. Dönemsel olarak Hindistan’dan da gelenler oldu” dedi. Antalya'nın tarihi Kaleiçi bölgesinde bulunan falezlerin denizle buluştuğu nokta, sadece kara üstü güzellikleriyle değil, aynı zamanda deniz altı zenginlikleriyle de dalış tutkunlarını cezbetmeye devam ediyor. Deniz sporlarına ilgi duyanlar ve su altı macerası arayanlar için Kaleiçi, son yıllarda heyecan verici bir dalış destinasyonu haline geldi. Turkuaz mavisi sularda farklı türlerde çok sayıda balık, renkli mercan resifleri ve antik surların kalıntıları gibi ilgi çekici deniz altı özellikleri bulunuyor. Dalış noktaları, hem yeni başlayanlar hem de deneyimli dalıcılar için uygun farklı derinlik seviyelerine sahip özellikte bulunuyor. “Bu yıl Rus turistte ise azalma yaşandı” Her yıl dünyanın dört bir noktasından milyonlarca misafir ağırlayan turizm kenti Antalya’da su altı güzelliklerine en çok ilgi ise Avrupalı turistlerden geldi. 2023 yılının dalış sektörü için iyi geçtiğini ifade eden Antalya Sualtı Derneği Başkanı Semih Başaran, “Turistlerin ilgisi geçen yıla göre daha fazla oldu. Dönemsel olarak düştüğü zamanlar da oldu. Özellikle Avrupalı turistlerin ilgisinin yüksek olduğunu gördük. Hindistan’dan da gelenler oldu. Bu yıl Rus turistte ise azalma yaşandı. Kaleiçi bölgesinde su altı canlılığı oldukça fazla. Farklı çeşitlerde çok sayıda balık görüyoruz, özellikle levrek ve kefal sürüleri var” dedi. “Almanya ve İngiltere’den gelen turistlerin ilgisi daha fazla” Kaleiçi ve falez bölgesinde canlı popülasyonunun oldukça fazla olduğuna dikkat çeken Başaran, “Küresel ısınmanın bir sonucu olarak istilacı türleri de çok görmeye başladık. Her yıl bunun sayısı giderek artıyor, bu yıl balon ve aslan balıklarını fazlasıyla gördük. Avrupa’dan Almanya ve İngiltere’den gelen turistlerin ilgisi daha fazla oldu. Gençlerin daha ağırlıklı geldiğini görüyoruz” sözlerine yer verdi. “Özellikle pet şişelere çok sık rastlıyoruz” Su altı kirliliğinin önüne geçilmesi için vatandaşlara da seslenen Başaran, “Bizlere çok görev düşüyor. Bu güzelliklerin devam etmesi için denizlerimizi temiz tutmamız gerekir. Özellikle pet şişelere çok sık rastlıyoruz. Bölgemize her yıl daha fazla insanın dalış yapmak için geldiğini görüyoruz. Bize başvuran kişiler 2 saatlik bir eğitimin ardından ilk dalışını gerçekleştirebilir. Bunlar tanıtım dalışlarıdır, turistlerimiz su altının görüntülenmesini de yaparak bizlerin bir bakıma turizm elçisi oluyorlar” açıklamasında bulundu.

Alanya dalış turizmiyle de öne çıkıyor Haber

Alanya dalış turizmiyle de öne çıkıyor

Denizi, kumu, güneşi, tarihi yerleri ve yeşille mavinin kucaklaştığı koylarıyla her yıl çok sayıda turisti ağırlayan Alanya, özellikle son yıllarda dalış turizmiyle de adından söz ettiriyor. Farklı ülkelerden gelen turistler, Alanya Tersanesi başta olmak üzere farklı noktalardan dalış yaparak su altında tarihi yapıları, doğal güzellikleri ve deniz canlılarını inceleme imkanı yakalıyor. Bölgede faaliyet gösteren 6 dalış okulu, her gün yüzlerce turist için tanıtım dalışları gerçekleştiriyor. Dalışseverler, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine uzun yıllar ev sahipliği yapan Alanya Kalesi'nin su altında kalan mimari yapılarını inceleyebiliyor. Su altı belgesel yapımcısı ve görüntü yönetmeni Tahsin Ceylan ile ekibi de Alanya'nın mavi derinliklerindeki zenginliği göstermek, bölgenin dalış turizmi için önemini vurgulamak için Alanya Tersanesi'nden dalış yaptı. Sahil Güvenlik Komutanlığı Alanya Karakol Komutanlığı ve Dolphin Dalış Merkezi'nin de destek verdiği dalışta Ceylan'a, dalış okulu üyelerinin yanı sıra su altı fotoğrafçıları Mustafa Emre Kolbakır ve Taner Şahakalkan eşlik etti. Dalışta Akdeniz foku, kornet, karagöz ve lahoz balıkları ile su altı mağaraları ve deniz çayırları görüntülendi. "Bölgede 5 mağara, 3 batık ve bir tünel mevcut" Etkinliğe katılan dalış eğitmeni Deniz Acarlar, AA muhabirine, Alanya'da özellikle son yıllarda dalış turizminin geliştiğini, mağara ve batıklar başta olmak üzere farklı noktaların olduğunu söyledi. Dalan misafirlerin bölgeye hayran kaldığını anlatan Acarlar, "Dalış yapan müşterilerimizin çoğunluğunu yabancılar oluşturuyor. Mağaralar ve batıklar yabancıların çok ilgisini çekiyor. Talep gösteren yerlilerin de sayısı giderek artıyor. Bu bölgede 5 mağara, 3 batık ve bir tünel mevcut." diye konuştu. Dalışseverlerden Ceyda Acarlar ise "Herkes hayatında en azından bir sefer bu dalışı yaşamalı. Su altında yeni bir sayfa açmış gibi hissediyorsun." dedi. "Çok sayıda yabancı turist buradan dalış yapıyor" Tahsin Ceylan da deniz çayırlarının en yoğun olduğu bölgelerden birinin Alanya açıkları olduğuna dikkati çekti. Bölgede tonoz ve bağlamalı şamandıra sistemi olmadığından deniz canlılarının yoğun tekne çapalarına maruz kaldığına işaret eden Ceylan, şunları kaydetti: "Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad tarafından tersane yapıldıktan sonra 'iki denizin sultanı' unvanı kendisine verildi. Hem su altı kültürel varlıklarımızı, su altı yaşamını hem de karadaki kültürel değerlerimizi tanıtmaya çalışıyoruz. Alanya dalış turizmi açısından oldukça zengin. Çok sayıda yabancı turist buradan dalış yapıyor. Bu sayede ciddi anlamda ekonomik gelir elde ediliyor. Dönemin Antalya Valisi, şimdiki İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu ile de daha önce buradan dalış yaptık."

Bodrum'un su altı zenginlikleri günyüzüne çıkartılıyor Haber

Bodrum'un su altı zenginlikleri günyüzüne çıkartılıyor

Bodrum'un birçok bölgesinde dalış yapan usta yönetmen, bu dalışlarda elde ettiği görselleri Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bodrum Kaymakamlığı, Bodrum Belediyesi ve Bodrum Kalesi Sualtı Arkeoloji Müzesi'nin de arasında olduğu kurumların desteğiyle kitap ve belgesel haline getirdi. Ceylan, AA muhabirine, Bodrum'un daha çok karadaki yaşamıyla gündeme geldiğini ancak suyun altında da sessiz bir dünya olduğunu söyledi. Dalışlar yaparak sessiz dünyanın sesi olmaya çalıştıklarını anlatan Ceylan, "Su altı yaşamı oldukça önemli. Bu bölgede özellikle deniz çayırları yoğun. Deniz çayırları Uluslararası Doğayı Koruma Birliğinin (IUCN) de kırmızı listesinde. Bodrum'da yaşayan sağlıklı bir yapı var. Bir metrekarelik alan günde 20 litre oksijen üretiyor. Bu türlerin korunması son derece önemli." dedi. Ceylan, yaptıkları dalış faaliyetleriyle deniz yaşamının insan hayatındaki önemini vurgulamaya ve anlatmaya çalıştıklarına dikkati çekti. Bodrum deyince dalış severlerin aklında Küçük ve Büyük Reef'in geldiğini ifade eden Ceylan, Karaada'nın etrafında da çok sayıda dalış bölgesi olduğunu, bu bölgelerin her birinin kendine özgü bir yapısı bulunduğunu kaydetti. "Sessiz dünyayı anlatmaya çalışıyorum" Bodrum'un dalış severlerin her zaman gözdesi olduğunu vurgulayan Ceylan, şöyle konuştu: "Bodrum'un nasıl göründüğüne sadece yüzeyden değil, suyun altından da bakmak gerekiyor. Ben 35 yıllık dalış hayatımın birçok evresinde Bodrum'a gelip dalış yaptım. Bodrum'da geçen yıldan bu yana 100'ün üzerinde dalış yaptık. Sessiz dünyayı anlatmaya çalışıyoruz. Bana her zaman suyun altı cazip geliyor. Bodrum'un derinliklerindeki maviliği daha çok tercih ediyorum. Bodrum'un üstüyle hiçbir ilgim ve alakam yok diyebilirim. Sadece suyun altı ilgimi çekiyor. Herkesin denizle ilgili bu sessiz dünyanın sesi kulağı olması gerektiğine inanıyorum." "Bodrum'da dalış çalışmalarımız devam edecek" Bodrum'un Derin Mavisi Kitabı'nın bir ilk olduğunu belirten Ceylan, "Kitap, Bodrum'da görüntülediğimiz bütün türleri içeriğinde barındırıyor. Türkçe, İngilizce ve Latince olarak hazırlandı. Filmini de yaptık. Bodrum deyince akla barları, diskoları ve eğlenceleri geliyor. Ama Bodrum'da deniz olmasa insanların hiçbirinin buraya gelmeyeceğini düşünüyorum. Burada dalış çalışmalarımız devam edecek." ifadesini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.