Hava Durumu

#Değerlendirme

TOURISMJOURNAL - Değerlendirme haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Değerlendirme haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Sektör temsilcileri İzmir’de sağlık turizmini değerlendirdi Haber

Sektör temsilcileri İzmir’de sağlık turizmini değerlendirdi

17. TTI İzmir Uluslararası Turizm Ticaret Fuar ve Kongresi ile TTI Health 1. Sağlık Turizmi Fuarı kapsamında, sektör temsilcilerinin katılımıyla “Sağlık Turizminde Destekler, Türkiye’de Termal, Geriatri ve Wellness Turizmi” konuşuldu. Ticaret Bakanlığı Ticaret Uzmanı Hüseyin Sağmak, “2022 yılında sağlık turisti sayısı 1,2 milyon olurken 2023 yılının ilk 9 ayında 1 milyon sağlık turisti sayısını yakalamış bulunmaktayız. Sağlık ihracatı gelirlerimizde ise 2022 yılında, 2,1 milyar doları yakaladık” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı himayesinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, TÜRSAB desteği, İZFAŞ ve TÜRSAB Fuarcılık ortaklığında düzenlenen 17. TTI İzmir Uluslararası Turizm Ticaret Fuar ve Kongresi, TTI Health 1. Sağlık Turizmi Fuarı ve TTI Outdoor - 3. Kamp, Karavan, Tekne, Outdoor ve Ekipmanları Fuarı binlerce ziyaretçiyi ağırladı. Yurtiçi ve yurtdışından turizm profesyonelleri fuarı ziyaret ederken TTI İzmir ve TTI Health fuarları kapsamında, alım heyeti programları da düzenlendi. TTI İzmir alım heyeti programına 61 ülkeden 150 turizm profesyoneli katılırken TTI Health kapsamında düzenlenen alım heyeti programına ise İngiltere, İsviçre ve Rusya gibi ülkelerin de içinde yer aldığı 24 ülkeden 75 sağlık turizmi sektörü profesyoneli katıldı. Alım heyetleri fuar kapsamında katılımcılarla B2B görüşmelerde bulundu. Fuarlar kapsamında sektör temsilcilerinin katılımıyla çeşitli paneller de düzenlendi. “Sağlık Turizminde Destekler, Türkiye’de Termal, Geriatri ve Wellness Turizmi” başlıklı oturumun moderatörlüğünü TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Elif Ural yaptı. Oturuma Ticaret Bakanlığı Ticaret Uzmanı Hüseyin Sağmak, İzmir Sağlık Turizmi Derneği (İZSATU) Başkanı Dr. Bülent Cinel ve Balçova Termal Oteli Genel Müdürü Tuncay Volkan Bayat konuşmacı olarak katıldı. Elif Ural, “Bugün İzmir için çok önemli yere sahip olan termal, geriatri ve yaşlı bakım turizmini konuşacağız. Sağlık turizminde bize en büyük desteği veren Ticaret Bakanlığımıza teşekkür etmek isterim. Çünkü bakanlığımızın hem seyahat acenteleri hem de sağlık kurumları için sağlık turizminin gelişimine yönelik büyük devlet teşvikleri bulunmakta” dedi. Türkiye’nin sağlık turizmi raporu Ticaret Bakanlığı olarak, sağlık turizmi sektörüne 2012 yılından günümüze büyük desteklerimiz bulunmakta diyen Ticaret Bakanlığı Ticaret Uzmanı Hüseyin Sağmak, " 2023 yılına geldiğimizde, sağlık turisti sayısı ve sağlık hizmeti ihracatımızdaki gelirlerin çıktıları büyük memnuniyet vermekte. 2022 yılında sağlık turisti sayısı 1,2 milyon olurken 2023 yılının ilk 9 ayında 1 milyon sağlık turisti sayısını yakalamış bulunmaktayız. Sağlık ihracatı gelirlerimizde ise 2022 yılında, 2,1 milyar doları yakaladık. Genel olarak, bakanlığımızın sağlık turizmine yönelik teşvik sistemi gelişerek devam ediyor. Bu yaşayan bir süreç ve sivil toplumun ve sektör temsilcilerinin bu sürece verdiği katkı çok büyük ve önemli. Ülkemizin genel olarak cari açığını kapatmada sağlık turizmi sektörünün büyük katkısı bulunmakta. Türkiye olarak sağlık hizmetlerinde gerçekten ileri bir noktadayız. Sağlık sistemimiz, doktorlarımızın kalitesi, kalifiye iş gücümüz diğer ülkelere kıyasla ne kadar ileride herkes tarafından bilinmekte” dedi. Hüseyin Sağnak, “Sağlık hizmeti ihracatı dediğimizde, medikal turizmi, esenlikler ve termal turizmi, engelli yaşlı bakım turizmi olarak üç ana başlık altında topluyoruz. Uluslararası hastalarımızın en çok geldiği ülkelere bakacak olursak yakın coğrafya ülkelerinin çok olduğu görülmekte. Irak, Suriye, Azerbaycan gibi ülkeler ön plana çıkmakla birlikte Avrupa’dan, Almanya ve Birleşik Krallık’tan çok sayıda sağlık turisti çektiğimizi söyleyebiliriz. Öne çıkan tedavi branşlarımızın ise estetik, saç ekimi, diş, onkoloji, tüp bebek ve kalp cerrahisi olduğunu görüyoruz. 2022 yılında ise bakanlık teşvik desteklerine spor turizmini ekledik” diyerek ilgilileri teşviklere başvurmaya davet etti. "Dünyada sağlık turizmi harcamaları 2027’de 8.5 trilyon dolara ulaşacak" İZSATU Başkanı Dr. Bülent Cinel, sağlık turizmini dört ana başlık altında değerlendirdiklerini belirtti. Medikal, Termal, SPA ve Wellness, İleri Yaş ve Engelli Turizmi olarak kategorize ettikleri bu başlıkların önemini vurgulayan Cinel, termal turizminde Avrupa'da önde olan Türkiye'nin dünya genelinde ise 7. sırada yer aldığını ifade etti. Özellikle pandemi sonrasında dünya genelinde sağlığın ve sağlıklı yaşam ekonomisinin önemli bir yer kazandığını belirten Dr. Cinel, bu kapsamda geleneksel ve tamamlayıcı tıp, halk sağlığı, sağlıklı yaşam gayrimenkulleri, kişisel bakım ve güzellik, sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, akıl sağlığı ve iş yeri sağlığı gibi yeni sektörlerin ortaya çıktığını dile getirdi. Sağlık turizmi alanında dünya genelinde harcanan miktarlara da dikkat çeken Cinel, “2022-2027 projeksiyonuna göre; 2022'de 5.6 trilyon dolar, 2023'te 6.2 trilyon dolar ve özellikle 2027'de 8.5 trilyon dolara ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye'nin toplam sağlık turizmi geliri ise 10 milyar dolar, ancak bu alanda daha fazla çaba harcanması gerekiyor” dedi. Sağlık turizminden önemli pay alan illerden birinin de İzmir olduğunu da belirten Cinel, kentin en çok obezite cerrahisi, diş hastalıkları ve göz hastalıklarının tedavileri için tercih edildiğini dile getirdi. Dr. Bülent Cinel, sağlık turizminde başarı için süreçleri iyi tanımlayan, güvenilir, sürdürülebilir, kalite odaklı ve marka değeri olan ülkelerin bu alanda gerçek başarıya ulaştığını ifade ederek, “Türkiye'nin bu alanda başarı elde etmek için lobi ve tanıtım faaliyetleri yapması, özellikle termal ve ileri yaş turizminde markalaşması, yeni stratejiler geliştirmesi ve ülke destinasyon imajını güçlendirmesi gerekiyor” diye konuştu. "Termal turizminde öncüyüz" Balçova Termal Oteli Genel Müdürü Tuncay Volkan Bayat ise Türkiye'nin termal turizm potansiyeli hakkındaki görüşlerini paylaştı. Bayat, "Türkiye, termal turizm konusunda oldukça zengin bir ülke. Şu anda tespit edilen 500'den fazla şifalı su ve bin 500'ün üzerinde termal kaynak su bölgesi bulunmakta. Balçova Termal olarak, özellikle Batı Avrupa ve İskandinav ülkelerine yönelik yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde termal turizmde önemli başarılar elde ettik. Hollanda, Almanya ve Norveç gibi ülkelerle büyük hasta gruplarına hizmet sunuyoruz. Bu noktada Sağlık Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı'nın gerçekleştirdiği önemli çalışmalar, sektörümüzün gelişimine katkı sağlamakta. Termal turizmin, ülkemizdeki su kaynakları açısından medikal turizmden daha önde olması gerektiğine inanıyorum. Balçova Termal olarak, sektördeki öncü konumumuzu 1992 yılından beri sürdürmekteyiz ve sunduğumuz hizmetlere sürekli yenilikler ekleyerek liderliğimizi sürdüreceğiz. Özellikle otel odalarını ve alanları, yaşlı turistlerin kolaylıkla kullanabileceği bir düzenlemeye tabi tutmamız, sunduğumuz en önemli hizmetlerden biridir. Bu alandaki ilerlemelerimiz ve öncülüğümüzü sürdürme konusundaki kararlılığımızı sürdüreceğiz" dedi.

Filozof Yuval Noah Harari’den yapay zeka değerlendirmesi Haber

Filozof Yuval Noah Harari’den yapay zeka değerlendirmesi

Yuval Noah Harari, Türkiye İş Bankası tarafından Cumhuriyetin 100. yaşı vesilesiyle düzenlenen ‘Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış’ konferansının kapanışında konuştu. Harari, “Şu anda aşina olduğumuz ChatGPT gibi yapay zekâ çalışmaları, henüz amip aşamasında. Bu organik bir evrim değil. İnorganik bir zekâ ve organik varlıklara göre milyonlarca kez daha hızlı ilerliyor” dedi. Tarihçi, filozof Yuval Noah Harari, Türkiye İş Bankası’nın, Cumhuriyetin 100. yıldönümü vesilesiyle düzenlediği uluslararası ‘Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış’ başlıklı konferansın son gününde, Bedia Ceylan Güzelce moderatörlüğünde gelecek trendleri ve yapay zekâyla ilgili bir konuşma yaptı. Yapay zekânın daha önceki tüm devrimlerden farklı olduğunu, tarihte ilk kez bir teknolojinin kendi kendine kararlar verebildiğini söyleyen Harari, insanın oluşturduğu yapay zekânın pek çok yönden insandan üstün olduğunu, insanlardan çok daha farklı şekilde düşünüp karar verebildiğini söyledi. Harari, “Şu anda aşina olduğumuz ChatGPT gibi yapay zekâ çalışmaları, organik yaşamın gelişimiyle kıyaslanacak olursa henüz amip aşamasında. Yepyeni bir evrimsel sürecin hala ilk adımlarındayız. Bu organik bir evrim değil. İnorganik bir zekâ ve organik varlıklara göre milyonlarca kez daha hızlı ilerliyor. Organik hayat milyarlarca yılda evrildi ama yapay zekâda bu sadece birkaç on yıl sürebilir” diye konuştu. “Yapay zekâda asıl sorun risklerin gerçek anlamda tespit edilememesi” Yapay zekâ ile ilgili asıl sorunun, risklerin gerçek anlamda tespit edilememesinden kaynaklandığını ifade eden Harari, insanlığın kendisine göre daha zeki ve güçlü bir şey oluşturduğunu, bunun üzerindeki kontrolünü yitirme riski olduğunu söyledi. Finans sektöründen bir örnek veren Harari, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapay zekâ yepyeni finansal cihazlar geliştirebilir, bunlar insanların anlayabileceğinin ötesinde olabilir ve 20 yıl sonra hiçbir insan, finansal sistemin nasıl işlediğini anlayamayabilir. Tamamen yapay zekâya güvenmek zorunda kalabiliriz. 2007-2008’de Wall Street’te birkaç deha yeni finansal cihazlar icat etti. Kimse anlamıyordu, kimse regüle etmedi. Birkaç yıl bunlar harika göründü, sonra hepsi çöktü. Yapay zekâya finansal sistem üzerinde artan bir güç verirsek belki birkaç yıl her şey iyi gidebilir, sonra çökebilir ve kimse ne olduğunu anlayamaz. Bu başka alanlarda da olabilir. Öyle bir noktaya geliriz ki kendi yaşadığımız süre içinde dünyayı hiç anlamayabiliriz. Sistemler bizlerle ilgili kararlar almaya başlayabilir. Bizim korkmamız gereken gelecek bu.” İçinde bulunduğumuz dönemin deneysel özelliğinin bir diğer riskinin insan zihni ve psikolojine ilişkin olduğunu söyleyen Harari, insanların kültürel varlıklar olduğunu, belirli bir kültürün içine doğduğunu ve tarih boyunca zihnimizi ve psikolojimizi şekillendiren tüm kültürel ürünlerin insanlar tarafından üretildiğini anlattı. Harari, yapay zekânın bu kültürel ürünleri üretmeye başlamasının giderek insanlara yabancı bir kültür oluşmasına neden olabileceğine işaret etti. “Otomotiv şirketleri nasıl yatırımlarının yüzde 20’sini güvenliğe yönlendiriyorsa yapay zekâda da güvenliğe yüzde 20 yatırım yapmalıyız” Yapay zekâ ile insan arasındaki ilişkiyi rekabet yerine iş birliği temelinde ele almak gerektiğini dile getiren Harari, şöyle konuştu: “Yapay zekâyı öyle düzenleriz ki bize rakip olmak yerine kapasitemizi yükseltir. Ancak bunun için çok hızlı hareket etmemiz lazım. Eğer mevcut silah savaşını yapay zekâda her zamanki gibi sürdürürsek bu imkânsız hale gelir. Herkes daha güçlü yapay zekâ üretme konusunda birinci olmak istiyor ama bunu yaparken güvenlik ve kontrol konusunu geride bırakıyor. Şu anda yapay zekâya inanılmaz bir yatırım yapılıyor ama bunun çok küçük bir yüzdesi güvenlik ve kontrol alanına gidiyor. Otomotiv şirketleri nasıl emniyet kemeri ve fren olmadan araç üretemiyorsa ve yatırımlarının yüzde 20’sini güvenliğe yönlendiriyorsa, yapay zekâda da güvenliğe yüzde 20 yatırım yapmalıyız. Sağduyulu olan bu ama tarihte her zaman sağduyu kazanmıyor.” Harari, “yeni dünya düzeni” ile ilgili yorumunda ise “Aslında düzenin kendisi yok, çökmüş durumda. Dünyanın birçok ülkesinde kendilerini milliyetçi olarak tanıtan liderler görüyoruz ve bu liderler sadece kendi uluslarının çıkarlarını ön plana koyuyorlar” diyerek, evrensel değerleri, küresel iş birliğini reddeden değil ulusal çıkarlara sadık kalıp uluslararası iş birliklerinin yapıldığı bir anlayışın olması gerektiğini, iklim değişikliği gibi küresel zorlukların ancak iş birlikleriyle aşılabileceğini söyledi. “Banka hesapları olabilir, çalışan istihdam edebilirler” Yuval Noah Harari, yapay yetkin zekâya ilişkin değerlendirmesinde ise “Bu, tarihin ya da geçmişin sonu olmayacak ama insanın günlük hayatı belki sona erecek. Şu ana kadar verdiğimiz bütün kararlar insanlar tarafından verildi. Çiftçi tarlasına ne ekileceğine kendisi karar veriyordu, liderler ülkeleriyle ilgili kararları kendileri alıyordu. Ama artık insanların verdiği kararlar yapay yetkin zekâ tarafından veriliyor. Dünya nüfusu 8 milyar. 8 milyardan fazla yapay zekâ ajanı oluşturabiliriz. İnsanlar karar vermede azınlıkta kalabilir” dedi. Yapay zekânın verdiği kararları tanımaya yönelik kanunların çıkmaya başladığına işaret eden Harari, “Her bir yapay zekâ ajanını kişilik olarak kabul ettiğinizde milyarlarca bağımsız kişilik ortaya çıkarılabilir. Bunlar kanun tarafından tanınan tüzel kişilik olabilir. Bunların banka hesapları olabilir, çalışan istihdam edebilirler. Şimdiye kadar şirketlerin kararları vardı, bunlar insanlar tarafından verilen kararlardı. Ama artık yapay zekâ tarafından yönetilen şirketler göreceğiz. Elbette ekonomik hareketler, kültürel hareketler olmaya devam edecek” dedi. “Yapay zekâya harcadığımız her 1 dolara karşılık insana da 1 dolar harcamalıyız” Hâlihazırda insanların yaptığı pek çok işi yapay zekânın, robotların devralmasıyla yeni iş alanlarının da ortaya çıkacağının altını çizen Harari, “Ama o işlerin ne olacağını, istihdam dünyasının gelecekte ne olacağını bilmiyoruz. Alternatif işlerin ne olduğuna dair fikrimiz, yeni nesle ne öğreteceğimize dair hiçbir fikrimiz yok. Çünkü geleceği tahmin edemiyoruz. Şu anda herkes çocuğuna kodlama öğretiyor. Belki yapay zekâ insandan çok daha iyi kod yazacak. Ne bilelim? Dolayısıyla çocuklarımıza kodlamayı öğreterek belki büyük bir hata yapıyoruz” yorumunu yaptı. Böyle bir ortamda insanın kendisini sürekli yenilemesi, keşfetmesi ve ayrıca finansala sahip olması gerektiğini ifade eden Harari, “Yapay zekâ tabii ki illa kötü bir şey olmak zorunda değil. Olumlu potansiyeline odaklananlar da var. İnsan olarak biz de kendimizi geliştirme potansiyeline sahibiz ki hala keşfedemediğimiz inanılmaz potansiyelimiz var. Yapay zekâyı geliştirmeye yönelik harcadığımız her 1 dolara karşılık insana da 1 dolar harcamamız gerekiyor” dedi. “Atatürk eskiye bakmadı gelecek için vizyon oluşturdu. Bu ruha şimdi de ihtiyacımız var” Yuval Noah Harari, Atatürk’ün “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin” sözüyle ilgili de şu yorumu yaptı: “Liderlerin gelecek vizyonu olmalı diyoruz. Atatürk eskiye bakmadı ve gelecek için bir vizyon oluşturdu. İşte bu ruha şimdi de ihtiyacımız var” yorumunu yaptı. Harari çocuklara yönelik önerilerde bulunurken de esnek olmaları, hayat boyunca öğrenmeye devam etmeleri ve değişime açık olmaları gerektiğini söyledi. Konferans iki gün sürdü Milli mücadelenin ardından elde edilen siyasi bağımsızlığın ancak iktisadi bağımsızlıkla mümkün olabileceği düşüncesinden hareketle Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından ülkemizin ilk milli bankası olarak kurulan Türkiye İş Bankası’nın Cumhuriyetin 100. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde düzenlediği “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış” konferansı iki gün sürdü. İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali ve Genel Müdürü Hakan Aran’ın ev sahipliğinde İş Kuleleri Salonu’nda düzenlenen konferans, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açılış konuşmasıyla başladı. Konferansın ilk gününde Adnan Bali, iktisadi bağımsızlık hedefinde Atatürk’ün ekonomi stratejilerine ilişkin bir konuşma yaptı. Roma Sapienza Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fabio L. Grassi “Atatürk’ü yeniden düşünmek, batı medeniyetini yeniden düşünmek” başlıklı sunumla yorumlarını paylaşırken, 2011 Nobel ödülünün sahibi ekonomi profesörü Thomas J. Sargent günümüz makro ekonomik politikası üzerine değerlendirmelerini aktardı. Aynı gün Doç. Dr. Y. Doğan Çetinkaya “Atatürk Dönemi İktisat Politikaları, Çağdaşlık ve Türkiye İş Bankası”; Araştırmacı Yazar Bilsay Kuruç “Cumhuriyet: 20. yüzyıla giriş”, eski UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova da “Atatürk’ün en büyük miraslarından biri olan kadın hakları” temalı konuşmalar gerçekleştirdi. “Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir” başlıklı panelde Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği ve Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Çiğdem Gündüz Demir, Antalya Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Havva İşkan Işık ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkanı Prof. Dr. Burcu Özsoy bilimsel alanda 100 yıl içerisinde elde edilen kazanımlara ilişkin görüşlerini paylaştı. “Yükselen Yeni Nesil İstikbal Sizsiniz” panelinde ise milli tenisçi Çağla Büyükakçay, milli satranç oyuncusu Batuhan Daştan, milli pentatlet İlke Özyüksel ve milli güreşçi Evin Demirhan Yavuz Atatürk’ün gençliğe verdiği önemi ve bıraktığı mirası milli sporcular olarak geleceğe nasıl taşıdıklarını paylaştı. Konferansın ikinci gününde İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran geleceğin bankası olma vizyonuna ilişkin bir konuşma yaparken, MIT Dijital Ekonomi Girişimi’nin Kurucu Ortağı Andrew McAfee içinde bulunduğumuz dijital çağa ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. İlber Ortaylı da Cumhuriyet’in kurulduğu ortama, yüz yıl boyunca kat edilen mesafeye ve bundan sonrası için yapılması gerekenlere ilişkin görüşlerini aktardı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.