Hava Durumu

#Deniz Turizmi

TOURISMJOURNAL - Deniz Turizmi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Deniz Turizmi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Deniz, spor ve kış turizmini bütünleştirdi Haber

Deniz, spor ve kış turizmini bütünleştirdi

Antalya ve Kayseri’deki otellerinde hayata geçirdiği işletme modelleriyle birlikte sektörde güçlü bir sinerji yaratan Şahinler Holding, Megasaray markalı 4 oteli ile DAS 3917 isimli tesisinde deniz, spor ve kış turizmini bütünleştirerek 4 yıllık süreçte hem doluluk oranını hem de yarattığı istihdamı önemli oranda artırdı. Şahinler Holding Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Üyesi Deniz Şahin, Antalya’da Megasaray Club Belek, Megasaray Westbeach Antalya ve Megasaray Resort Side; Kayseri’de de Megasaray Mount Erciyes ve DAS 3917 markalarıyla turizm sektörüne güç verdiklerini belirtti. Şahin, bu destinasyonları sezonluk değil yıl boyu ziyaret edilebilir hale getirme hedefiyle sektörde emin adımlarla ilerlediklerini de ifade etti. 32 yıllık başarı hikayesi Türkiye ve Almanya’nın yanında Fransa, Bulgaristan, Mısır ve Ürdün’de çeşitli sektörlerde yatırımları bulunan Şahinler Holding’in turizm sektörüne 1992 yılında giriş yaptığını dile getiren Deniz Şahin, “İlk otel yatırımımızı Antalya’nın en bilinen tatil beldesi Belek’te yaptık. Doğayla uyumlu mimarisi ve yörenin karakteristik özelliği olan fıstık çamları ve yüzlerce farklı türde ağacın bulunduğu bakımlı bahçesiyle Megasaray Club Belek, misafirlerimize rahatlık ve dinginliği aynı anda sunuyor. Megasaray Westbeach otelimiz ise Antalya’nın en güzel lokasyonu olan dünyaca ünlü Konyaaltı Plajı’nda yer alıyor. Bir şehir oteli olan bu tesisimizde dağ ve deniz manzaralarını birleştirdik. Side Titreyengöl bölgesindeki yatırımımız olan Megasaray Resort Side otelimiz, huzuru, doğayı ve eğlenceyi bir arada barındıran unutulmaz bir tatil fırsatı sunuyor” dedi. Kaliteli personel kadrosu Bu operasyonların turizm sektörünün en önemli sorunlarından olan nitelikli işgücü istihdamının korunmasında büyük fayda sağladığının altını çizen Deniz Şahin, şunları söyledi: “Bir personelimiz, 6 ay çalışmadıktan sonra yeni sezona geldiğinde iş verimliliği oldukça düşük oluyor. Bu sıkıntıyı aşmak adına sektörümüzde bir çok tesis, Kırgızistan’dan, Özbekistan’dan, Ukrayna’dan ihtiyaç duyduğu niteliklerle personel alıyor. Megasaray Otelleri olarak kadromuzdaki kaliteli personelimizi kaybetmemek adına Kayseri’ye yatırım yaptık. Çok da başarılı olduk. Ekip arkadaşlarımıza Antalya’daki otellerimizde eğitim verip, Kayseri’ye çekiyoruz. Yüksek sezonda da Kayseri’deki personelimizden Antalya’daki otellerimizde yararlanıyoruz. 4 yıllık süreci değerlendirdiğimizde doluluk oranımızı ve istihdam ettiğimiz personel sayısını artırdık. Vatandaşımıza 12 ay iş imkanı sağlarsak, güzel çalışma ortamları sunarsak nitelikli işgücü sıkıntısı yaşanmayacağını sektörümüze göstermiş olduk.” ‘İlk yüksek irtifa tenis kamp merkezi’ Megasaray Club Belek’te spor turizmine yönelik yatırımlar sayesinde 6-8 aylık sezonu 12 aya çıkarmayı başardıklarını vurgulayan Deniz Şahin, bu tesiste futbol sahaları, tenis kortları ve nehir kenarında kano branşlarındaki etkinliklerin büyük ilgi gördüğünü söyledi. Şahin, “Antalya’nın Belek turizm merkezindeki tesisimizde 62 tenis kortu bulunuyor. Bu kortlarda düzenlediğimiz turnuvalar hem yurt içi hem de yurt dışından ilgi görüyor. Tenis kortları sayısını artırdıkça doluluk oranlarımız da arttı. Futbol ve kanoda da kamp sayısını çoğalttıkça misafir ortalamamız yükseldi. Şimdi de Erciyes Dağı’na 12 kort yapıyoruz. Kışın Belek’te yaptığımız turnuvaları ve Megasaray Tenis Akademisi eğitim programlarını yaz aylarında Erciyes’te gerçekleştirmenin hazırlıklarını yapıyoruz. Erciyes’te kayak sezonu ortalama 4 ay sürüyor. Bahar ve yaz aylarında tenis organizasyonlarıyla Kayseri’de turizm sezonunu 12 aya çıkaracak olmanın heyecanını yaşıyoruz” açıklamasında bulundu. Her şey dahil sistemin öncüsü Deniz Şahin, turizm sektöründe çeşitli kesimlerde eleştiri konusu olan her şey dahil sistemde Türkiye’nin başarılı sınavlar verdiğini ve dünya genelinde çok ilerde olduğunu, Megasaray’ın Antalya’daki tesislerinde de bu sistemi oturtarak sektörde rol model markalar arasında yer aldıklarını söyledi. Deniz Şahin, “Dünyaya baktığımızda her şey dahil tatil, Mısır’da ve Tunus başta olmak üzere çeşitli ülkelerde uygulanıyor. Ancak Türkiye fiyat ve fayda anlamında kıyaslandığında bu ülkelerin çok önünde bulunuyor. Daha da ileriye gidebileceğimizi düşünüyorum. Dubai, Yunanistan ve İspanya’daki destinasyonlarda oda-kahvaltı fiyatlarını karşılaştırdığımızda birkaç istisna hariç misafirlerimize verdiğimiz hizmetler gerçekten çok üst düzeyde kalıyor. Türkiye her şey dahil sistemi en iyi uygulayan ülkeler arasında lider konumda bulunuyor. Her şey dahil sistem, konfor, kolaylık ve tatil maliyetlerini daha önceden belirlenmiş bir fiyatla bütçe planlamasını kolaylaştırdığından popülerliğini artırıyor” diye konuştu. ‘Yatırımlarımız Erciyes’e değer kattı’ 6 bin yıllık tarihi mirasa sahip Anadolu’nun kadim şehirlerinden Kayseri’de popüler kayak merkezi Erciyes’te iki ayrı otel yatırımı yaptıklarını da dile getiren Deniz Şahin, “ Megasaray Mount Erciyes Otelimiz, en uzun ve iyi kayak pistlerinin yakınındaki konumuyla dikkat çekiyor. Aileler için ideal bir destinasyon olan otelimizde, beyaz örtüyle kaplı pistlerde eşsiz kayak deneyimi sunuyoruz. 72 odalı ve 5 dağ evi olarak misafirlerine A plus hizmet veren DAS 3917 otelimiz ise Erciyes’in zirvesinde gurme lezzetleri, sanatı ve müziği buluşturuyor. Otelimiz, kimi zaman sanat etkinliklerine, kimi zaman ünlü sanatçılara, kimi zaman da dünyaca ünlü DJ’lere ev sahipliği yapıyor. Misafirlerine dünya mutfağının gurme lezzetlerini sıradışı yemek konseptiyle sunarak, eşsiz bir kayak tatili deneyimi vaat ediyor. Yıllarca unutulmayacak tatil deneyimi yaşatan bu otelimizde, Türk hamamı, sauna, kapalı yüzme havuzu, masaj salonu, fitness center, 3 toplantı ve bir balo salonu ile minik misafirlerimiz için mini kulüp hizmetleri veriyoruz” diye konuştu. ‘Pazar çeşitliliği ile turist sayısını artırıyoruz’ Megasaray Otelleri’nde yurt dışından gelen misafirlerin çoğunlukla Alman ve Rus olduğunu ancak son yıllarda savaşlar ve jeopolitik gerilimlerden olumsuz etkilendiklerini aktaran Şahinler Holding Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Üyesi Deniz Şahin, pazar çeşitliliğini artırmaya yönelik hamlelerin olumlu yansımalarını bu yıl dikkat çekici şekilde yaşadıklarını vurguladı. Şahin, “Son aylarda Balkan ve Baltık ülkelerinde çok güçlüyüz. Alternatif pazar arayışında Polonya’dan çok ciddi düzeyde talep alıyoruz. İngiltere’de yaptığımız pazarlama faaliyetleri konaklama performansımıza çok olumlu yansıyor. İngiltere’den gelen misafir sayımızı iki katına çıkardık. Rusya’dan gelmesini beklediğimiz turist sayısında da küçük oranlarda bir düşüş bekliyoruz” dedi.

Turistler İzmir’de en çok ‘deniz ve kültür’ turizmini tercih ediyor Haber

Turistler İzmir’de en çok ‘deniz ve kültür’ turizmini tercih ediyor

İzmir’e gelen ziyaretçi sayısının bir önceki yıla oranla artış gösterdiğini söyleyen İzmir İl Kültür Turizm Müdürü Fahrettin Kerem Çevik, “2024 yılının ilk 4 ayında İzmir’e gelen turist sayısında, bir önceki yıla göre yüzde 16 civarında bir artış olduğunu görüyoruz. Yoğun sezonda bu artış trendinin devam edeceğini öngörüyoruz” dedi. Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte, hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler, turistik alanlara yönelik seyahat planlarını yapmaya başladı. Tarih, kültür-sanat, sağlık, termal ve ekoturizm gibi seçenekleriyle ziyaretçilere çeşitli kültürel alanlar sunan İzmir’de ise bu yıl turizm sezonu açısından önemli artışların olacağı öngörülüyor. İzmir İl Kültür Turizm Müdürü Fahrettin Kerem Çevik, İzmir’in, tarihi-kültürel değerleri, coğrafyası, denizi, kumu ve güneşi ile güçlü bir turizm kenti olduğunu söyledi. İzmir’in, kitle turizmi dışında alternatif turizm türleri açısından elverişli bir konuma sahip olduğuna dikkat çeken Çevik, “İzmir, geliş amacına göre en çok deniz-kum-güneş ve kültür turizmi ağırlıklı turisti konuk etmektedir. Ayrıca, ziyaretçilere sunulan tarih, kültür-sanat, inanç, sağlık, termal, ekoturizm ve gastronomi turizmi imkanları ile geniş bir turistik ürün yelpazesi sergilemektedir. Bu potansiyel, kenti yerli ve yabancı turistler açısından cazip kılmaktadır. İzmir’de Michelin Seçkisinde çeşitli ödüller alan restoranlar, şefler ve işletmecilerin Michelin Rehberi’nde yer alması İzmir açısından gastronomi turizminin dönüm noktasıdır” diye konuştu. “İzmir alternatif pazar ülkelerden talep alıyor” İzmir’e gelen ziyaretçi sayısının bir önceki yıla oranla artış gösterdiğini kaydeden Kerem Çevik, “Bakanlığımızca yayınlanan bu yılın ilk 4 ayı turizm verilerine baktığımızda İzmir’e gelen turist sayısında bir önceki yıla göre yüzde 16 civarında bir artış olduğunu görüyoruz. Yoğun sezonda bu artış trendinin devam edeceğini öngörüyoruz. Ülkeler bazında değerlendirdiğimizde, İzmir’in çoğunlukla Avrupa ülkelerinden ve bunun yanı sıra İran, Azerbaycan, Rusya gibi alternatif pazar ülkelerden talep almakta olduğunu söyleyebiliriz. Yeni hedef pazar faaliyetleri ise son dönemde Çin ve Kanada pazarı üzerinde yoğunlaşmıştır” açıklamalarında bulundu. Yıl sonuna kadar 70 kruvaziyerin İzmir’e gelmesi planlanıyor Havayolu girişlerindeki artışın yanı sıra deniz yolu girişlerinde de bu yıl önemli artışlar olacağını beklediklerini ifade eden Çevik, 2024 yılı sonuna kadar 70 civarında kruvaziyer geminin kente gelmesinin planlandığını aktardı. Çevik, şöyle konuştu: “İzmir Alsancak Limanına kruvaziyer gemilerle gelen binlerce turist, kent merkezini ve günübirlik turlarla Efes, Bergama gibi dünyaca bilinen antik kentlerimizi ziyaret etmektedir.” Bakanlık tarafından hazırlanan mevzuat çerçevesinde İzmir’deki tüm tesislerin belgelendirilmesini sağladıklarını anlatan Çevik, sunulan hizmet standartları ve turist memnuniyetini artırarak, ziyaretçi sayısında da yükselmeyi hedeflediklerini belirtti. İzmir’de ilk defa ‘Sağlık Turizmi Kongresi’ düzenlenecek Sözlerini sürdüren Çevik, “Sağlık turizmi alanındaki potansiyelimizi ortaya koymak, bilinirliğimizi ve rekabet gücümüzü artırmak amacıyla İzmir Valiliği çatısı altında ve üniversiteler iş birliğiyle, bu yıl içerisinde uluslararası boyutta İzmir’de ilk defa bir ‘Sağlık Turizmi Kongresi’ yapmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerine yer verdi.

Marmaris'te deniz turizmi masaya yatırıldı Haber

Marmaris'te deniz turizmi masaya yatırıldı

İMEAK Deniz Ticaret Odası'nca düzenlenen 4. Deniz Turizmi Çalıştayı, Muğla'nın Marmaris ilçesinde, İMEAK Deniz Ticaret Odası ev sahipliğinde ve Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran'ın başkanlığında gerçekleştirildi. Bu yıl 4. kez düzenlenen çalıştay, aziz şehitler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından başladı. Sektöre engel teşkil eden bazı sorunların izole edilmesine katkı sağlamak adına düzenlenen çalıştayın başarılı ve verimli geçmesini dilekleri ile konuşmasına başlayan İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, "En temel sorunlarımızın içerisinde yer alan deniz turizmi araç sayımızın bugün beş bine ulaşmasıyla ilgili İstanbul’dan Alanya’ya kadar tüm kıyı şeridimizdeki araçların bağlama, yolcu indir bindir yerleri ile bu araçların tamir bakım ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde, sektörün faaliyetini yapacağı araçlar ile faaliyetin türüne göre kullanılacak deniz araçların niteliği ve mevzuatlarının birbirine uyumlu hale getirilerek uygulama kaynaklı soruların giderilmesi yer alıyor. Sektörün 12 ay faaliyet yapmasına ilişkin dalış turizmi, kurvaziyer turizmi gibi alt branşların desteklenmesi ile uluslararası rekabet gücünün arttırılması, bugün tüm dünyaya tanıttığımız Mavi Yolculuğun temelini oluşturan koylarımızın marka değerinin arttırılmasıdır. İlgili kamu kurumlarının mevzuat uygulamaları ve sektörün gelişim sürecinde bölgesel uygulama kaynaklı sorunlarının giderilmesine yönelik sonuçlar elde edilmiştir" dedi. "Marmaris’in bir deniz kenti olduğunu ve denize önem verilmesi gerektiğini unutmamalıyız" Çalıştayda kürsüye çıkarak konuşan Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, denizin Marmaris için önemine değinerek, "Marmaris’ten denizi çektiğiniz anda normal Anadolu kasabası olması noktasına geliyor. Bütün deniz kentleri böyle ama üzerine denizi koyduğunuzda kültüründen tarihine, ticaretinden ekonomisine kadar birçok alanda yeni ufuklar açan bir durum söz konusu. Bu sebeple denizin Marmaris için ve bütün kıyı kentleri için önemi büyük, üzerinde hassasiyetle durulması, alanlarının düzenlenmesi gerektiği çok açık bir şekilde ortada. Marmaris özelinde baktığımızda Cruise turizminden daha fazla gelir elde etmeyi bekleyen. Deniz araçlarının fazlalığıyla oluşan kirliliğin doğa tahribatının en aza indirilmesi için önlemlerin ve düzenlemelerin yapılması gerektiği konusunda çalışmaların yapılacağı bir toplantı bekliyoruz. Aynı zamanda geçmiş zamanlarda yaşadığımız yangın felaketlerinin ardından oluşan deniz dolgusunun Marmaris turizmine etkisi olduğu gibi ilçenin liman temizliğine ve doğal yaşamına önemli olumsuzlukları olduğunun da bilincindeyiz" sözleri ile üzerlerine düşen tüm görevleri yapmaya hazır olduğunu iletti. "Yerel yönetimler olarak üzerimize düşen ne varsa elimizi taşın altına koymaya hazırız" Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras da Bodrum Belediye Başkanlığı yaptığı son 5 yılda denizcilik faaliyetlerine önem verdiklerini belirterek, "Sektörün sorunlarını çok açık bir şekilde biliyoruz. Özellikle son dönemde bağlama konusunda çok ciddi sıkıntılar var. Transferler konusunda çok ciddi problemler var. Limanlarımızın işletilmesinin yöntemi konusunda sektörün yöneticileriyle sık sık görüşüyoruz. Hem sektörümüzle hem de ilçe belediyelerimizle birlikte yürütüyoruz. Bir denizcilik iştiraki kurarak limanların ve barınakların, iskelelerin kontrolünü tamamen sektörün kontrolüne bırakacağım. Bununla ilgili duyuruları zaten yapmıştık, şimdi ise hazırlık aşamasındayız. Burada yat imalat, bakım, onarım sektörünün de değerini biliyoruz. Ören’deki yapılan organize sanayinin de farkındayız oraya da her zaman destek vermeye hazırız. Yine bütün Muğla’nın bin 480 kilometre kıyı uzunluğunun her bir bölgesinde denizcilikle ilgili her bir faaliyette biz de yerel yönetim olarak sektörümüzün yanında onları geliştirecek her türlü kararı almaya hazırız. Çok kıymetli Turizm Bakanlığımız, Ulaştırma Bakanlığımızla da yine ortak çalışmaya her zaman hazırız. Körfezlerimizin yapılaşmadan mümkün olduğunca korunması için ve deniz turizminin faaliyetlerinin engellenmemesi için her körfezimizde böyle olmak zorundayız. Deniz toplu taşıma meselesi malum bin 480 kilometre kıyımız var ancak nitelikli deniz trafiğini özellikle toplu taşıma açısından oluşturamamışız. Bunun için Datça ve Bodrum arasındaki feribot gibi Fethiye’den Marmaris’e oradan Datça’ya, Datça’dan Bodruma, oradan Milas’a, Didim’e kadar deniz trafik güzergâhı çalışmasını başlattık, bunu yapıyoruz. Bu hareketin ciddi olumlu etkileri olacağını biliyorum, tabii ki temsilcilerle yapacağımız toplantılarla masaya yatırarak daha doğru ilerleyeceğimizi düşünüyorum" şeklinde konuştu. "Bu çalıştay turizme katkı sağlayacaktır" Muğla'nın ülkenin en önemli turizm destinasyonlarından biri olan "Yeryüzü Cenneti" olduğu sözleri ile konuşmasına başlayan Muğla Valisi İdris Akbıyık, "Günümüzde turizm endüstrisinin en önemli sektörlerinden biri olarak gösterilen deniz turizmi, Türkiye’nin turizm faaliyetlerinin de lokomotifi konumundadır. Bu nedenle ülkemizin katma değerli turizm faaliyetleri oluşturma doğrultusundaki arayışlarında, üzerinde önemle durulması gereken turizm branşları arasında gösterilmektedir. Muğla ilimiz, yemyeşil çam ormanlarıyla turkuaz suların iç içe olduğu, birbirinden eşsiz koyları, kumsalları, huzur veren doğal ve tarihi güzellikleriyle, her yıl milyonlarca misafire ev sahipliği yapmaktadır. Bin 484 kilometrelik kıyı bandımız ve bu kıyı bandının çevrelediği tarihi ve doğal güzelliklerle dolu eşsiz coğrafya, Muğla’nın ülkemizin deniz turizmi faaliyetlerinin büyük bir kısmının gerçekleştirildiği cazibe merkezi haline gelmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Muğla’daki deniz turizmi kapasitesini rakamsal olarak ifade edecek olursak, 7 bin 93 yat kapasiteli 28 marina, 15 bin 743 yatak kapasiteli bin 512 ticari yat, 36 bin 500 yolcu kapasiteli 742 günübirlik tekne faaliyet göstermektedir. İlimiz genelinde 137 adet mavi bayraklı işletme bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl, 76 bin 910 yolcu kapasitesine sahip 92 adet kurvaziyer limanlarımızı ziyaret etmiştir. Ayrıca ilimizde 2 tane uluslararası havaalanının bulunması ve buralardan yat limanlarına karayolu ile ulaşımın kolaylıkla sağlanabilmesi, deniz turizmi için büyük bir avantaj sağlamaktadır" açıklamasında bulundu. "Muğla deniz turizmi dünya ile rekabet edebilir durumda" Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ise konuşmasında, "Ülkemizin turizmdeki potansiyelini görerek büyük bir ileri görüşlülük ve vizyonla sıfır mesafesinden bugün dünyanın en önemli turizm ülkelerinden birisi olmamızın yolunu açmıştır. Deniz turizmiyle Muğla turizmde en avantajlı rekabet edilebilir bir konumda. Deniz turizmimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Çalıştayımızda tüm imkanlar, tüm yapılabilecekler enine boyuna görüşülecek. Biz de Bakanlık olarak hem katkılarımızı hem de buradan çıkan sonuçları çok dikkatle değerlendirerek tüm paydaşlarımızla gerekli adımları atacağız" ifadelerini kullandı. Marmaris'e bağlı İçmeler Mahallesi'nde düzenlenen, bölgesel deniz turizmi faaliyetlerinin değerlendirileceği çalıştaya; Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Marmaris Kaymakamı Nurullah Kaya, Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, Oda başkanları, STK temsilcileri ve liman başkanları katıldı. Bu sabah başlayan ve iki oturumdan oluşan çalıştay bu akşam sona erecek.

Yat Turizm Derneği Başkanı: Deniz turizmi gelirleri yüzde 30 arttı Haber

Yat Turizm Derneği Başkanı: Deniz turizmi gelirleri yüzde 30 arttı

Yat Turizm Derneği Başkanı Begüm Doğulu, deniz turizmi gelirlerinin bu yılın ocak-eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 artarak 10,5 milyar dolara ulaştığını belirterek, "2023'te Türkiye sahilleri Akdeniz çanağının en çok tercih edilen destinasyonu olmayı başardı." dedi. Doğulu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl sektörde beklentilerinin üzerinde talep oluştuğunu söyledi. Bu yılın 9 aylık döneminde turizm gelirlerinin 42 milyar dolara ulaştığını, bu gelirlerde deniz turizminin payının ise yaklaşık yüzde 25 olduğunu dile getiren Doğulu, deniz turizmi gelirlerinin 2022'ye göre yüzde 30 artarak 8,1 milyar dolardan 10,5 milyar dolara çıktığını ifade etti. "2023'te Türkiye sahilleri Akdeniz çanağının en çok tercih edilen destinasyonu olmayı başardı." değerlendirmesinde bulunan Doğulu, ülkede Marmara'da 10, Ege'de 40, Akdeniz Bölgesi'nde 10 olmak üzere 60 marina olduğunu bildirdi. Doğulu, belediyelere ait de 6 marina bulunduğunu dile getirerek, toplam tekne bağlama kapasitesinin ortalama 15 bin 500 civarında olduğun kaydetti. Doğulu, Türkiye'de yat turizminin, dünya standartlarında ve ülkenin bu alanda en üst seviyede olmasını sağlayacak statik ve dinamik unsurlara sahip bulunduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu: "Statik faktör olarak, Çanakkale'den Antalya'ya kadar olan kıyılarda 239 yatın demirleyebileceği, fırtına ve hakim rüzgarlardan korunaklı eşsiz doğa harikası 100 koy bulunuyor. Dinamik unsurlar açısından ise yatlar, marinalar, kruvaziyer gemileri, limanlar, günübirlik turlar, dalış turizmi, sörf, balık avlama, deniz çevreciliği, personel eğitimi gibi unsurlar Türkiye'nin deniz turizminde önemli bir rol oynuyor." Yat limanı ve mega yatlara bakım, onarım hizmeti sunabilecek tesislerin artırılmasıyla Akdeniz çanağından alınan payın yükseleceğinin altını çizen Doğulu, devletin yat turizmine önem ve destek vermesiyle gelecek yıldan beklentilerinin yüksek olduğuna dikkati çekti. "Şeffaf uygulamalarla yatçılıkta yeni bir döneme geçildi" Doğulu, Avrupa standartlarında yönetmelik ve kanunların uygulamaya konulduğuna işaret ederek, sektördeki çoğu gri alanın önünün kapatıldığını ve şeffaf uygulamalarla yatçılıkta yeni bir döneme geçtiklerini söyledi. "Doğu illerimizde gençlere denizi ve denizciliği öğretmeyi amaçlıyoruz" Doğulu, Yat Turizm Derneğinin çalışmalarına ilişkin ise şunları kaydetti: "Denizcilikteki en büyük ve değerli projenin eğitim üzerine olması gerektiğine inanıyor ve devletimizle birlikte bu doğrultuda çalışmalar yürütüyoruz. Doğu illerimizde denizcilik meslek liseleri açarak gençlere denizi ve denizciliği öğretmeyi amaçlıyoruz. Denizcilik eğitimi veren yüksek eğitim kurumlarındaysa yat işletmeciliği ve deniz turizmi gibi alanlarda çalışacak elemanların yetiştirilmesi için gerek duyulan bölümler ve simülasyon uygulamalı laboratuvarlar açılması planlanıyor. Özel sektör tarafından açılmış olan kurslar Milli Eğitim Bakanlığınca denetlenecek ve katılım sağlamak isteyen vatandaşlarımız için ödeyecekleri ücretlerin makul olması teşviklerle desteklenecek."

Benzersiz Papahānaumokuākea Deniz Ulusal Anıtı Haber

Benzersiz Papahānaumokuākea Deniz Ulusal Anıtı

Dünya üzerindeki en büyük deniz koruma alanlarından biri olarak bilinen Papahānaumokuākea Deniz Ulusal Anıtı, Hawaii Adaları'nın muazzam zenginlikteki deniz ekosistemini korumak ve sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla ABD hükümeti tarafından oluşturulmuş bir doğa harikası. Papahānaumokuākea, adını Hawaii mitolojisinde geçen yaratıcı tanrıçalardan alır ve bu deniz anıtı, doğal güzellikleri ve biyolojik çeşitliliği korumak adına bir dizi benzersiz önlem içeriyor. Anıt, Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) tarafından yönetiliyor. Papahānaumokuākea, 1,5 milyon kilometrekarelik bir alana yayılan ve 7.000'e yakın deniz canlısını barındıran bir ekosistem ev sahipliği yapıyor. Bu bölge, nadir ve tehlike altındaki türleri içererek dünya çapında benzersiz bir biyolojik çeşitliliğe sahip. Deniz anıtı, yeşil deniz kaplumbağaları, hawaiian fokları, nadir balina türleri ve renkli mercan resifleri gibi birçok önemli türü içinde barındırıyor. Papahānaumokuākea, sürdürülebilirlik ve koruma çabalarının bir örneği olarak öne çıkıyor. Bölgede balıkçılık ve madencilik gibi insan faaliyetleri sıkı kurallar ve kısıtlamalar altında gerçekleştirilmekte ve çevresel etkilerin en aza indirilmesi için çeşitli tedbirler alınıyor. Ayrıca, ziyaretçi sayısını kontrol altında tutan önlemler sayesinde, turizm aktivitelerinin de çevresel etkisi en aza indirilmiş. Papahānaumokuākea, bilimsel araştırmalara açık bir laboratuvar gibi işlev görerek, iklim değişikliği, deniz biyolojisi ve çevresel etkileşim konularında araştırmacılara geniş bir veri seti sağlıyor. Bu da, bölgenin sürdürülebilirliğini ve koruma stratejilerini geliştirmek adına önemli bilimsel katkılara yol açmakta. Papahānaumokuākea Deniz Ulusal Anıtı, küresel deniz koruma çabalarına örnek teşkil ediyor ve benzer bölgelerin korunması için bir ilham kaynağı olma potansiyeline sahip. Dünya genelindeki diğer ülkelerin benzer koruma alanları oluşturarak, deniz ekosistemlerini koruma ve sürdürülebilir kullanımını teşvik etme konusundaki bu çaba, gezegenimizin geleceği için umut vadeden bir adım olarak görülüyor.

Tekneciler deniz temizliğini korumuyor Haber

Tekneciler deniz temizliğini korumuyor

Marmara Denizi Deniz Yaşamını Koruma Derneği Başkan Volkan Narcı, "Deniz turizminin yapıldığı, marinaların tur teknelerinin, balıkçı barınaklarının denize saygı göstermediklerini çok net olarak gördük" dedi. Volkan Narcı, Marmara'dan başlayıp Akdeniz'de tamamladığı 90 günlük deniz seferi boyunca, denizlerdeki ortak biyolojik türleri inceledi, bilim insanları ve balıkçılarla sorunları ve çözüm önerilerini görüştü. "Marmara'dan Akdeniz'e Sürdürülebilirlik Serüveni" Temmuz ayında Heybeliada'dan yelkenli tekneyle yola çıkan Narcı, Marmara Denizi, Ege ve Akdeniz'de, bin 700 deniz mili kat etti. Seyahati boyunca Ege ve Akdeniz'de 600 metrekare hayalet ağ temizlediğini de dile getiren Narcı, sözlerini şöyle tamamladı: "Dalışlarımda, insanlardan uzak yerlerde muhteşem zenginlikler vardı. Rengarenk canlılar, suratımıza çarpan balıklar vardı. Ama özellikle deniz turizminin yapıldığı, marinaların, tur teknelerinin, balıkçı barınaklarının yanına doğru geldiğimizde denize saygı göstermediklerini çok net olarak gördük. Hayalet ağlar her yerde, burada da problemimiz." dedi. Marmara varsa Akdeniz var Marmara varsa Karadeniz var DENİZ Yaşamını Koruma Demeği Başkanı Volkan Narcı, Marmara'dan başlayıp Akdeniz'de tamamladığı 90 günlük deniz seferi boyunca, denizlerdeki ortak biyolojik türleri inceledi, bilim insanları ve balıkçılarla sorunları ve çözüm önerilerini görüştü. "Marmara'dan Akdeniz'e Sürdürülebilirlik Serüveni" adını verdiği proje için temmuz ayında Heybeliada'dan yelkenli tekneyle yola çıkan Narcı, Marmara Denizi, Ege ve Akdeniz'de, bin 700 deniz mili kat etti. 90 günlük seyahati boyunca 180'den fazla dalış gerçekleştirerek deniz ekosistemini izleme fırsatı bulan Narcı, gözlemlerini paylaştı. Marmara Denizi ortak bir deniz Marmara Denizi'ni ekosistemi, biyoçeşitliliği ve doğal zenginlikleriyle harika bir deniz olarak nitelendiren Narcı, "Biz uzun yıllardır Marmara Denizi'nin biyoçeşitliliği üzerine çalışan bir kurumuz. Buradaki mercanlarla, balık çeşitliliğiyle, koruma alanlarıyla ilgili birçok çalışma yapılıyor ve bunların temelinde Akdeniz kökenli türler var. Marmara Denizi'nin üstü Karadeniz, altı Akdeniz ve ortak canlılar burada. Dalgıçlar olarak Marmara Denizi'ni görüyoruz ama 'Bunu insanlara nasıl ulaştırabiliriz?'sorusunun cevabı bu seyahate başlamak olacaktı." değerlendirmesini yaptı. Heybeliada'dan başladığı seyahatini, Marmara Denizi'nin batısından devam ederek Gökçeada ve Bozcaada üzerinden sürdürüp Kekova'da tamamladığını, dönüşü ise doğu Marmara üzerinden gerçekleştirdiğini belirten Narcı, sürdürülebilirliği odağına alan bir program yaptığını, teknede atıkları ayrıştırarak karbon ayak izini düşürdüğünü söyledi. Sahil Güvenlik Komutanlığının kendisine destek olduğunu, verdiği molalarda İstanbul Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Bandırma Onyedi 'Akdeniz'de hangi deniz tavşanını görebiliyorsanız aynısını Marmara'da görebiliyorsunuz. Marmara'nın 20 metre altındaki su, Akdeniz suyu, iklim değişikliği nedeniyle Marmara'nın son sığınak olduğunu söyleyebiliriz. 25 uzmanın ve balıkçının ortak ifadesi şu oldu: 'Marmara varsa Akdeniz var, Marmara varsa Karadeniz var.'Yani, Akdeniz ve Ege'nin son sığınağı Marmara Denizi." Dalışlardaki gözlemleri hakkında bilgi veren Narcı, "Pina, Akdeniz endemiği bir türdür, Akdeniz'deki dalışlarımızda hep pinaları ölü gördük. Ama Marmara'da pinalar yaşıyor. Akdeniz'de 70'ten fazla noktada dalış yaptık. Belli başlı araştırmalar zaten var, çok değerli bilim insanları bunları yapıyor ama bir seferde bu kadar uzun bir rota Türkiye'de ilk. Makine kullanmadan, yelkenle, fırtınalarla... Bu projenin en temel amacı, ortak kültürler ve ortak canlıları bir araya getirmekti" diye konuştu. Marmara Denizi'nde ektikleri mercanların benzerlerini Çanakkale ve Ayvalık'ta gördüğünü vurgulayan Narcı, Akdeniz'de bu türlerin, 90 metre gibi derinliklerde bulunduğunu, yine Akdeniz'de bazı sünger çeşitleri hastalanmış ve nesli tehlike altındayken Marmara'da yaşayabildiğini aktardı. Dokuz Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesinden bilim insanları ile STK temsilcileri ve balıkçılarla görüşme imkanı bulduğunu anlatan Narcı, projenin en önemli yanlarından birinin tarafları bir araya getirmek olduğuna değindi. Narcı, şöyle devam etti: "Marmara Denizi ortak bir deniz, ortak türler var, o zaman ortak kültürümüz olmalı. Yolda, üniversitelerden uzmanlarla, profesörlerle, bilim insanlarıyla röportajlar yaptık", dedi. Kaynak: 9 Sütun

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.