Hava Durumu

#Diyarbakır

TOURISMJOURNAL - Diyarbakır haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Diyarbakır haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kasım Ayında Keşfedilecek Sakin Yurt İçi Rotaları Haber

Kasım Ayında Keşfedilecek Sakin Yurt İçi Rotaları

Türkiye’nin farklı köyleri, yaylaları ve tarihi şehirleri, kasım ayında huzur arayan gezginler için mükemmel fırsatlar sunuyor. Hem doğanın sonbahar renklerini hem de kültürel zenginlikleri keşfetmek isteyen yerli ve yabancı turistler, birbirinden güzel rotalar arasından tercih yapabiliyor. KAPADOKYA, NEVŞEHİR: Kapadokya, kasım ayında peri bacalarının masalsı görüntüsü ve balon turlarıyla öne çıkıyor. Havanın serin ve hoş olduğu bu dönem, bölgenin eşsiz doğasını keşfetmek için ideal bir zaman. KARADENİZ YAYLALARI, RİZE VE TRABZON: Sonbahar aylarında Karadeniz’in yaylalarındaki atmosfer daha da huzurlu hale geliyor. Turistler; Pokut, Ayder ve Huser yaylalarında doğayla iç içe zaman geçirip bölgenin büyüleyici manzaralarına tanık olma şansı yakalıyor. ŞİRİNCE, İZMİR: Şirince, kasımda doğanın renkleriyle birleşen taş evleri ve dar sokaklarıyla sakin bir gezi rotası sunuyor. Bu köydeki bağlar ve geleneksel yaşam, gezginlere huzurlu bir deneyim vaat ediyor. ALAÇATI VE ÇEŞME, İZMİR: Yazın kalabalığından uzaklaşan Alaçatı, kasım ayında sakinleşiyor. Gezginler hem Alaçatı hem de Çeşme'nin dar sokaklarında dolaşırken, butik kafelerinde keyifli zaman geçirebiliyor. GAZİANTEP: Lezzet düşkünleri için Gaziantep, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edilen tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çekiyor. Buraya gelenler, bölgenin meşhur yemeklerinin tadına bakabiliyor ve eşsiz kültürünü keşfedebiliyor. MARDİN: Şehir, tarihi taş evleri ve dar sokaklarıyla, geleneksel mimarisi ve yemekleriyle gezginlere benzersiz bir deneyim sunuyor. Eski şehir dokusu ve zengin kültürel mirası, Mardin'i keşfetmeye değer bir rota yapıyor.

Diyarbakır’daki Şifalı Kaplıca, İtalya'daki Mineraller ile Aynı Değere Sahip Haber

Diyarbakır’daki Şifalı Kaplıca, İtalya'daki Mineraller ile Aynı Değere Sahip

Diyarbakır (İHA) - Diyarbakır'ın Çermik ilçesinde yer alan kaplıca, İtalya'daki kaplıca sularıyla aynı mineral oranına sahip olmasıyla dikkat çekerken fizik tedavisinde tercih ediliyor. Çermik Kaplıcası, şehir merkezine yaklaşık 90 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Elazığ, Gaziantep, Malatya, Adıyaman, Siirt, Batman ve Mardin gibi yakın illerden büyük ilgi görüyor. 2016 yılında hizmete açılan termal otelin işletme sahibi Yunus Yıldız, kaplıcanın sunduğu mineral zenginliğinin önemine vurgu yaparak, "Bir İtalya, iki Türkiye. Biz mineral açısından daha zengin olduğu için burada bir tesis kurduk" dedi. Suyun özellikle iltihaplı romatizma, kronik bel ağrıları, eklem ağrıları, cilt hastalıkları ve kadın hastalıkları gibi birçok sağlık sorununa iyi geldiğini belirtti. Verilerin Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tarafından yapılan bir analizle de desteklendiğini ekledi. Tesis, bay-bayan aile havuzları, iki termal havuz, iki yarı olimpik tatlı su havuzu, tuz odası, çamur banyosu, masaj odası, sauna ve fitness salonu ile donatılmış durumda. İşletme iştirakçilerinden Şehmus Yıldız, toplamda 82 odadan oluşan tesiste iki aile süiti, iki normal süit ve standart odalar bulunduğunu belirtti. Güneydoğu'nun en büyük spa alanına sahip olduklarını aktaran Yıldız, "Tatlı su havuzlarımız, termal su havuzlarımız, jakuzimiz, Türk hamamımız, saunamız, tuz ve buhar odamız bulunmakta. Suyun kükürt oranı yüksek olduğu için misafirlerimiz tarafından daha fazla tercih ediliyor. Diyarbakır inanç turizmi açısından çok önemli bir noktadadır. Sağlık alanında da İtalya başta olmak üzere dünyanın en değerli minerallerine de sahiptir” ifadelerini kullandı. Müşterilerden Arzu Solmaz, Diyarbakır'dan Çermik'e kaplıcaya geldiklerini ve deneyimlerinden memnun kaldıklarını belirterek, "Çok temiz bir yer. İkinci kez geldik. Sağlığa çok faydalı, biz de faydasını gördük. Bir haftadır daha rahat uyuyorum" şeklinde konuştu.

Güneydoğu’daki acenteler KKTC’deki bilgilendirme programına katıldı Haber

Güneydoğu’daki acenteler KKTC’deki bilgilendirme programına katıldı

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TURSAB) Mezopotamya Bölge Temsil Kurulu tarafından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde (KKTC) düzenlenen bilgilendirme toplantısına Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak ve Siirt ilinde bulunan seyahat acente temsilcileri katıldı. Bölgeden 40 seyahat acentenin katıldığı bilgilendirme çalışmasıyla ilgili açıklama yapan TURSAB Mezopotamya Bölge Temsil Kurulu Başkanı Serdar Baturay, info çalışmaları ile amaçlarının bölge insanına daha avantajlı ve daha kaliteli bir tatil yaşatmak olduğunu söyledi. Diyarbakır ve bölgeden pandemi döneminde bile yurt içi ve yurt dışına tatil rezervasyonları organize ettiklerini ifade eden Baturay, ''Bölge Turizm acentelerimiz bir taraftan, bölgemize turist çekmek için çalışmalar yürütürken bir diğer taraftan da bölge insanımızın güvenilir, konforlu ve huzurlu bir şekilde uygun fiyatlara tatil yapması için çalışmalar yürütmektedir. Turizm sezonun tamamlanmasına yakın Coraltravel’in destekleri ile düzenlediğimiz bu info çalışmamız ile bölge acentelerimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde 15 tatil oteli ile bire bir görüşmelerini yaparak kendi bölgelerinde güvenilir ve uygun fiyatlara tatil paketi satışı gerçekleştirecekler” dedi. TURSAB Mezopotamya Bölge Temsil Kurulu Başkan Yardımcısı Recep Koyuncu ise, acentelerin bölgeden dünyanın dört bir yanına organizasyon ve seyahatler gerçekleştirdiğini dile getirdi. Koyuncu, “2025 turizm sezonu başlamadan acentelerimiz uygun fiyatlar ile vatandaşlarımızın tatile gitmesi için 2024 Kasım ayı itibariyle 2025 Mayıs ayına kadar arayışlar içerisinde” ifadelerini kullandı.

Güneydoğu'daki Seyahat Acenteleri KKTC'de Toplantı Yaptı Haber

Güneydoğu'daki Seyahat Acenteleri KKTC'de Toplantı Yaptı

DİYARBAKIR (İHA) - Türkiye Seyahat Acentaleri Birliği (TURSAB) Mezopotamya Bölge Temsil Kurulu'nun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) düzenlediği bilgilendirme toplantısına Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak ve Siirt'ten seyahat acente temsilcileri katıldı. Toplantıda, bölgeden 40 acente temsilcisi yer aldı. TURSAB Mezopotamya Bölge Temsil Kurulu Başkanı Serdar Baturay, düzenlenen info çalışmasının amacının bölge halkına daha uygun fiyatlarla kaliteli tatil imkanları sağlamak olduğunu belirtti. Baturay, pandemiye rağmen bölgeden yurt içi ve yurt dışına tatil rezervasyonları organize ettiklerini vurgulayarak, “Bölgemize turist çekmenin yanı sıra, bölge halkının da güvenilir, konforlu ve uygun fiyatlı tatil yapabilmesi için çalışıyoruz” dedi. Coraltravel’in desteğiyle düzenlenen bu program kapsamında acenteler KKTC’de 15 otelle birebir görüşerek, kendi bölgelerinde güvenilir ve uygun fiyatlı tatil paketleri sunmayı hedefliyor. TURSAB Mezopotamya Bölge Temsil Kurulu Başkan Yardımcısı Recep Koyuncu ise, Güneydoğu'daki acentelerin dünya genelinde organizasyon ve seyahatler gerçekleştirdiğini belirtti. 2025 turizm sezonu öncesinde uygun fiyatlı tatil fırsatları sunmak için 2024 Kasım ayından itibaren hazırlıklara başladıklarını ifade eden Koyuncu, Mayıs 2025'e kadar sürecek olan bu çalışmaların devam edeceğini dile getirdi.

Diyarbakır'da Hedef: Gastronomi Turizmi Haber

Diyarbakır'da Hedef: Gastronomi Turizmi

Diyarbakır, 12 Ekim'de başlayan ve 20 Ekim'e kadar devam eden festivalle birlikte gastronomik zenginliklerini kutladı. Festival sonucunda şehrin yeni hedefinin Gastronomi Turizmi olacağına dair izlenim oluştu. Etkinlikte, kentin tescilli lezzetleri "ciğer" ve "kadayıf" satışları tavan yaptı. 3 GÜNDE 1 MİLYON ZİYARETÇİ Diyarbakır'da düzenlenen festivalde ilk 3 gününde yaklaşık 1 milyon ziyaretçi ağırlandı. Bu yoğun ilgi, otellerin doluluk oranını yüzde 95 seviyesine çıkardı. Festival boyunca, katılımcılar İçkale, Dağkapı Meydanı, Hasan Paşa Hanı, Diyarbakır Arkeoloji Müzesi, Kurşunlu Camisi Meydanı, Ulu Cami, Paşa Hamamı ve Surp Giragos Kilisesi gibi tarihi alanlarda gerçekleştirilen sergilere katıldılar. Festival kapsamında şehir genelinde 100'den fazla mekanda 500'ü aşkın etkinlik düzenlendi. Bu da hem yerel halkı hem de birçok kentten gelen ziyaretçileri bir araya getirdi. DİYARBAKIR ARTIK 'CİĞERBAKIR' OLDU Festivalin ciğer ustalarından Onur Erdin, etkinliğin getirdiği yoğunlukla ilgili olarak, “İki kat arttı, artık resmen ciğer festivali başladı. Her gelen, festivale gelmişken ciğerimizi de yiyelim diyor,” ifadelerini kullandı. Bu süreçte, ciğerin bereketinin ve bolluğunun arttığını belirten Erdin, “Diyarbakır artık 'ciğerbakır' oldu. Tescili bizde,” şeklinde vurguladı. Ziyaretçilerden Ferhat Genç, Artvin'den Mersin'e giderken festivali takip ettiğini ifade ederek, “Ustanın dediğine göre 9 şiş yemişim; boş olsaydı 15-20 şiş yerdi,” dedi. Antalya'dan gelen Alper Koru ise, “Diyarbakır, sevdiğim bir yer. Ciğer, buradan daha iyi bir yerde yiyemeyeceğimizi biliyoruz,” şeklinde duygularını paylaştı. Burma kadayıfının ustası Mehmet Altunbay, festivalin Diyarbakır’ın tanıtımına büyük katkı sağladığını belirtti. Şehir dışından gelen turistlerin burma kadayıfını tatmadan gitmek istemediklerini söyleyen Altunbay, “Burma kadayıfa rağbet çok fazla. Müşteriler sıraya giriyor, yetiştiremiyoruz,” ifadelerini kullandı. Eskişehir'den konferans vermek için gelen Baki Duy, Diyarbakır’ın sadece tarihi bir yer değil, aynı zamanda lezzet diyarı olduğunu ifade etti. “Buraya ilk gelişim değil, beşinci gelişim. Diyarbakır'ı her zaman görmekten keyif alıyorum,” diyerek kentin gastronomik ve kültürel zenginliklerine olan hayranlığını dile getirdi. Bu festival, Diyarbakır’ın özgün lezzetlerini tanıtmak ve gastronomi turizmini canlandırmak için önemli bir fırsat sundu. Hem yerel halkı hem de ziyaretçileri bir araya getiren bu etkinlik, Diyarbakır’ın lezzet haritasını zenginleştiriyor ve kentin tanıtımına katkıda bulunuyor.

Güneydoğu Anadolu'nun gizemli antik kentleri Haber

Güneydoğu Anadolu'nun gizemli antik kentleri

Tarihin tozlu sayfalarında saklanan uygarlıkların izlerini sürmek, binlerce yıl öncesine bir yolculuğa çıkmak demektir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Kadim medeniyetlerin iz bıraktığı bu topraklar, günümüz turistleri için adeta açık hava müzesi niteliğinde.  Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ziyaretçilerini bu büyülü yolculuğa çıkararak, adeta bir zaman makinesi işlevi görür. Bu toprakların sahip olduğu antik kentler, sadece geçmişi değil, geleceğe dair ipuçlarını da bize sunar. Bölgedeki bu tarihi hazineler, tarihe ışık tutmanın yanı sıra, medeniyetin izlerini gün yüzüne çıkarıyor. Bu antik diyarlar, yalnızca tarih kitaplarında değil, bizatihi ayaklarımızın altında, keşfedilmeyi bekliyor. Gelin, Güneydoğu Anadolu’nun en etkileyici antik kentlerine birlikte göz atalım. NEMRUT DAĞI Adıyaman’ın Kahta ilçesinde yer alan Nemrut Dağı, Kommagene Krallığı’nın en görkemli mirasıdır. Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve kendi soyuna ithaf ettiği dev heykellerin yer aldığı bu kutsal alan, M.Ö. 62 yılında yapılmıştır. Nemrut, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta ve ziyaretçilere antik kültürlerin nasıl bir araya geldiğini gösteren mükemmel bir örnek sunmaktadır. Doğu ve Batı medeniyetlerinin sentezlendiği bu antik alan, Pers ve Helenistik kültürlerin bir arada bulunduğu, mistik ve kutsal bir mekandır. Dağın zirvesinde yer alan dev heykeller, Tanrı Zeus, Apollon, Herakles ve diğer mitolojik figürleri temsil eder. Heykellerin yanı sıra, Kral Antiochos’un dev anıt mezarı da burada yer alır ve bu mezar, antik dönemin mühendislik harikalarından biri olarak kabul edilir. Nemrut’un zirvesinde üç farklı terasa dağılmış olan bu dev heykeller ve kitabeler, Kommagene Krallığı’nın tanrılarla olan ilişkisini simgeler. Doğu terası, sabah güneşini selamlamak için, batı terası ise gün batımını izlemek için eşsiz bir noktadır. Antiochos, Nemrut Dağı’na gömüldüğüne inanılır, ancak mezarı bugüne kadar bulunamamıştır. Bu dağ, arkeologlar için hala bir gizem barındırmaktadır. ÇAYÖNÜ Diyarbakır yakınlarındaki Çayönü, medeniyetin doğuşuna tanıklık eden bir yerleşimdir. Dünyanın en eski yerleşik hayata geçen topluluklarından biri olan Çayönü, tarım ve hayvancılığın başladığı, insanların avcı-toplayıcı hayatı geride bıraktığı ilk yerlerden biri olarak bilinir. Bu yerleşim, M.Ö. 10.000’lere kadar gitmektedir. Çayönü, insanlık tarihinin en önemli evrimsel aşamalarından birine sahne olmuştur. Burada tarımın başladığı, hayvanların evcilleştirildiği ve toplumsal yaşamın şekillendiği keşfedilmiştir. Çayönü’nün kazılarında ortaya çıkan yapılar, dünyanın en eski taş temelli kerpiç binalarının örneklerini sunar. Bu yerleşim, Neolitik dönem mimarisi ve yaşam tarzı hakkında paha biçilmez veriler sağlamaktadır. HALFETİ Şanlıurfa’ya bağlı olan Halfeti, Fırat Nehri üzerinde baraj yapımı sonrası büyük bir kısmı sular altında kalan eski bir yerleşimdir. Tarihi M.Ö. 9. yüzyıla kadar uzanan Halfeti, Helenistik ve Roma dönemlerinde önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Günümüzde, sular altında kalan yapıları ile ziyaretçilere huzurlu bir atmosfer sunar. Halfeti, sadece su altındaki yapılarıyla değil, aynı zamanda Rumkale gibi antik kaleleriyle de tanınır. Rumkale, Fırat Nehri’nin kıyısında yer alan stratejik bir kale olup Roma döneminde büyük bir dini merkez olarak kullanılmıştır. Kaleyi ziyaret edenler, hem tarihe tanıklık eder hem de Fırat’ın muhteşem manzarası eşliğinde unutulmaz anlar yaşar. ZEUGMA Gaziantep’in Nizip ilçesinde bulunan Zeugma, Roma döneminin en zengin kentlerinden biri olarak bilinir. M.Ö. 300 yılında Büyük İskender’in generallerinden Selevkos Nikator tarafından kurulan bu şehir, Fırat Nehri kıyısında stratejik bir noktada yer alırdı. Zeugma’nın adı, köprü anlamına gelen "Zeugma" kelimesinden gelir ve bu şehir, doğu ile batıyı birbirine bağlayan bir köprü vazifesi görürdü. Zeugma’nın en büyük özelliklerinden biri, muhteşem mozaikleridir. Roma villalarının zeminlerinde bulunan bu mozaikler, antik dünyanın sanatsal zirvesi olarak kabul edilir. Çingene Kızı Mozaiği, Zeugma’nın en bilinen eseri olup, bakışlarıyla herkesi büyüleyen mistik bir figürdür.   1990’lı yıllarda başlayan kazılarda, villalar, hamamlar ve tapınaklar ortaya çıkarılmıştır. Zeugma’da çıkarılan eserler, bugün Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu müze, dünyadaki en büyük mozaik müzelerinden biri olarak kabul edilir. DARA ANTİK KENTİ Mardin’in Nusaybin ilçesine yakın bir konumda bulunan Dara, antik Mezopotamya’nın en önemli şehirlerinden biridir. Dara Güneydoğu’nun Efes’i olarak anılır. Pers İmparatorluğu döneminde stratejik bir askeri merkez olarak kullanılan Dara, Bizans döneminde surlarla çevrilmiş büyük bir metropol haline gelmiştir. Dara, devasa kaya mezarları, su sarnıçları ve yeraltı şehirleriyle dikkat çekmektedir.  Dara, antik dönemde su kaynakları açısından çok önemli bir bölgeydi. Burada yer alan devasa su sarnıçları, antik dönemin en gelişmiş su mühendisliği örneklerinden biridir. Ayrıca, kentin mezarları ve kaya oymaları, ziyaretçileri büyüleyen bir atmosfere sahiptir. HARRAN Şanlıurfa’nın güneydoğusunda yer alan Harran, antik dönemin en eski yerleşimlerinden biri olarak bilinir. M.Ö. 2000'lere kadar uzanan köklü bir tarihe sahip olan Harran, aynı zamanda bilim ve inanç merkezi olarak da dikkat çeker. Harran, İslam öncesi dönemde Pagan inançlarının merkeziyken, İslam döneminde ise felsefe, astronomi ve matematik alanında önemli bir akademik merkez haline gelmiştir. Orta Çağ'da, Harran Üniversitesi, felsefe ve astronomi başta olmak üzere birçok bilim dalında önemli çalışmaların yapıldığı bir okul olarak ün kazanmıştır. Burada Aristo'nun öğretileri de okutulmuş ve ünlü bilim insanları bu bölgede yetişmiştir. Harran'da eğitim gören bilim insanları, İslam dünyasına büyük katkılar sağlamıştır. Harran, konik biçimli kerpiç evleriyle ünlüdür. Bu evler, yörenin çöl iklimine uygun şekilde tasarlanmış olup, yazın serin, kışın ise sıcak tutma özelliğine sahiptir. Bu benzersiz mimari yapılar, Harran’ın en önemli simgelerindendir. Ayrıca, Harran Kalesi ve Emeviler Dönemi’nden kalma Ulu Cami'nin kalıntıları da tarihe ışık tutar. Harran, Sümerlerden itibaren Ay Tanrısı Sin’e adanmış bir dini merkez olarak önem kazanmıştır. Bu nedenle, Pagan dönemine ait tapınak kalıntıları hala görülebilir. Ayrıca, Harran’ın İbrahim peygamberin doğduğu yer olduğuna inanılır ve bu, Harran’ın dini açıdan kutsal kabul edilmesine sebep olmuştur. RUMKALE Rumkale, Gaziantep ve Şanlıurfa sınırında, Fırat Nehri'nin kıyısında stratejik bir konumda yer alır. Eski dönemlerde askeri ve dini bir merkez olarak kullanılan Rumkale, tarih boyunca birçok medeniyetin eline geçmiştir. Asur, Pers, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir askeri nokta olan bu kale, Haçlı Seferleri sırasında da kullanılmıştır. Rumkale, doğal savunma avantajlarıyla dikkat çeker. Fırat Nehri’nin ortasında yer alan yüksek kayalıklara inşa edilmiş olan kale, doğu ve batı dünyasını birbirine bağlayan önemli bir geçiş noktasıydı. Ayrıca, Bizans İmparatorluğu döneminde bir piskoposluk merkezi olarak dini açıdan da büyük önem taşımıştır. Bugün büyük bir kısmı baraj gölü altında kalan Rumkale, antik dönemin izlerini su altındaki yapılarıyla barındırmaktadır. Su altındaki manastır kalıntıları, mağaralar ve Roma dönemine ait su yolları, burada yapılan arkeolojik araştırmalarla gün yüzüne çıkmıştır. Ziyaretçiler, bu batık yapıları teknelerle gezebilir ve bölgenin mistik atmosferini keşfedebilirler. EDESSA (ŞANLIURFA) Bugünkü Şanlıurfa olarak bilinen Edessa, tarihin en eski şehirlerinden biri olup, “Peygamberler Şehri” olarak adlandırılır. Tarihi M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanan Edessa, Süryani, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir merkez olmuştur. İslam’ın yayılmasıyla birlikte ise Urfa, İslam coğrafyasının önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Edessa’nın en bilinen simgelerinden biri olan Balıklı Göl, İslam inancına göre Hz. İbrahim’in Nemrut tarafından ateşe atıldığı yer olarak kabul edilir. Rivayete göre, ateş suya dönüşmüş ve Hz. İbrahim’in düştüğü yer bugün Balıklı Göl olarak bilinmektedir. Göl çevresindeki kutsal atmosfer, hem yerli hem de yabancı turistler için önemli bir cazibe merkezi oluşturur. Edessa, Süryani kültürü ve inanç sistemi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Süryani Hristiyanlar için önemli bir dini merkez olan Urfa, ayrıca Ermeni ve Arap topluluklarının da tarihi boyunca yerleşim yeri olmuştur. Tarihi Urfa Kalesi, eski surlar, ve mağaralar Edessa’nın tarih boyunca sahip olduğu zengin kültürel mirası gözler önüne sermektedir. HASANKEYF Hasankeyf, Batman ilinde, Dicle Nehri kıyısında bulunan ve 12.000 yıllık tarihi ile dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biridir. Roma, Bizans, Artuklu ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir yerleşim alanı olan Hasankeyf, 2019 yılında tamamlanan Ilısu Barajı nedeniyle büyük oranda sular altında kalmıştır. Hasankeyf’in en belirgin özelliği, doğal kayalıklar üzerine inşa edilen kale ve mağaralarıdır. Hasankeyf Kalesi, Roma döneminde inşa edilmiş ve bölgeyi düşman saldırılarından korumak için kullanılmıştır. Mağaralar ise insanlar tarafından binlerce yıl boyunca ev, kilise ve depo olarak kullanılmıştır. Bu mağaralar, tarihi boyunca insan yaşamının nasıl şekillendiğini gösteren önemli arkeolojik verilere sahiptir. Hasankeyf, tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Özellikle Artuklular döneminde bölge, bilim ve sanatın merkezi haline gelmiştir. Tarihi köprü, El-Rızk Camii, Sultan Süleyman Camii ve Zeynel Bey Türbesi gibi yapılar, bu dönemin izlerini taşır. Bu yapılar, baraj yapımı sırasında koruma altına alınarak taşınmış ve Hasankeyf Kültürel Parkı’nda yeniden inşa edilmiştir. Baraj sularının yükselmesiyle birlikte Hasankeyf’in büyük bir kısmı sular altında kalmış olsa da, bölgedeki tarihi eserlerin birçoğu taşınarak koruma altına alınmıştır. Bu durum, hem yerel halk hem de tarihçiler arasında büyük bir tartışma yaratmış, Hasankeyf’in sular altında kalması büyük bir kültürel kayıp olarak nitelendirilmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, insanlık tarihinin derin izlerini taşıyan ve kültürel mirasın en önemli örneklerini barındıran bir coğrafyadır. Dara’dan, Göbeklitepe’ye, Nemrut’tan Zeugma’ya, Harran’ın bilim dünyasına katkılarından Hasankeyf’in sular altındaki tarihine, Rumkale’nin stratejik konumundan Edessa’nın dini merkez olmasına kadar bu kadim şehirler, geçmişin kapılarını aralıyor ve tarih severlere eşsiz bir yolculuk sunuyor. Bu kentler, ziyaretçilerine sadece birer turistik destinasyon değil, aynı zamanda insanlık tarihinin köklerine doğru bir keşif sunuyor. Kaynak: Güneydoğu Ekspres

Diyarbakır has been recognized by Time magazine as one of the top 100 places to visit in the world Haber

Diyarbakır has been recognized by Time magazine as one of the top 100 places to visit in the world

In its special issue listing the world's most beautiful places to visit, Time magazine included 100 destinations. Among them was the Mesopotamia Express, which began operations in April this year. Initiated by the Turkish State Railways with support from the Diyarbakır Chamber of Commerce and Industry (DTSO) and the Diyarbakır Metropolitan Municipality, the Mesopotamia Express conducted a total of eight trips between April and June. These trips primarily invited guests, YouTubers, and influencers, who were hosted in Diyarbakır with the support of DTSO and the Metropolitan Municipality. Along with tours showcasing the city's historical and cultural beauty, Diyarbakır's gastronomy was also promoted. DTSO President Mehmet Kaya stated that the inclusion of Diyarbakır among the ‘100 Places to Visit in the World’ by Time magazine would positively impact the city's tourism. Kaya said, “We have always emphasized that Mesopotamia is an undiscovered, highly significant tourism destination. There is now a trend in tourism to seek out different destinations. As an organization, we have been working on this for about seven years, and we want the Mesopotamia Express to start operations. Mesopotamia has hosted 33 civilizations and boasts a history of 12,500 years. This region is the first settlement of the world. Food and agriculture first spread from this region. We need to introduce this tourism destination to the world. Looking back, we see that we have not been able to attract enough tourists even in domestic tourism. We are particularly weak in international tourism. There are many reasons for this, but promotion and perception management are among the most important. Now, the inclusion of Diyarbakır in Time magazine's ‘100 Places to Visit in the World’ will break these negative perceptions.” Kaya explained that the Mesopotamia Express made a total of eight trips in April and June. “People will now see Mesopotamia as a tourism destination, traveling by train through the upper and lower regions of the area. Being featured in the top 100 will provide significant tourism revenue for Diyarbakır and the region. People will come comfortably and use this tour, take the train journey, and stay here. In April and June 2023, eight trips were made. We invited writers, columnists, and influencers with the support of the State Railways and the Metropolitan Municipality. These people joined the trips, shared their experiences of the tour, the scenery, and Mesopotamia. We knew they would share these experiences. We noticed it also created a significant buzz locally, with many responses.” Finally, Kaya added, “Time magazine's inclusion of Diyarbakır in the top 100 places to visit was a pinnacle achievement, which is extremely important. Locally, we need to prepare for this with the Governor's Office, the Metropolitan Municipality, our chamber, civil society organizations, and tradespeople by 2025. We believe that after this announcement, the Mesopotamia Express will attract a significant number of tourists from abroad to the region. This will further enhance the recognition of the region and make a substantial contribution to its tourism.” 4o

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.