Hava Durumu

#Ege

TOURISMJOURNAL - Ege haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ege haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Konya’nın denizi Beyşehir Gölü, Akdeniz ve Ege sahillerini aratmıyor Haber

Konya’nın denizi Beyşehir Gölü, Akdeniz ve Ege sahillerini aratmıyor

Konya'nın Beyşehir ilçesinde Beyşehir Gölü kıyısında yer alan ve turizme kazandırılan Karaburun Plajı, bugünlerde Akdeniz ve Ege sahillerini aratmıyor. Beyşehir'in Üstünler mevkiinde bulunan Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü olan son yıllarda ‘Konya'nın denizi' olarak nitelendirilmeye başlanılan Beyşehir Gölü'nün ünü ilçe sınırlarını aşan Karaburun Plajı, hava sıcaklıklarının tavan yaptığı geride bırakılan yaz döneminde olduğu gibi sonbahar döneminin ilk günlerinde de ucuz tatil yapmak isteyen tatilcilerden yoğun ilgi görüyor. Günü birlik tatil imkanının sunulduğu Konya-Beyşehir-Antalya kara yolu güzergahından ulaşılabilen plaja gelenler doğanın güzellikleri içerisinde hem göl sularında yüzerek serinlemenin hem de incecik kuma sahip kumsalında güneşlenmenin tadını çıkarıyor. Tatilcilerden bazıları plajda kum voleybolu oynamanın, su sporları yapmanın keyfini çıkarırken, isteyen aileler plajın çevresinde bulunan ağaçlık alanlarda göl manzaralı piknik ve kamp yapabiliyor. Plaj ve çevresinden çadır ve karavancılar da istifade ediyor. Konya'da Ege ve Akdeniz sahillerine gidemeyenlerin de gözde bir tatil yeri olan Beyşehir Gölü kıyısındaki Karaburun plajında otomobillerden 60 lira giriş ücreti alınırken, tatilciler buradaki şezlong, şemsiye, mescid, tuvalet, duş, soyunma odaları ve kafe ile büfelerin de yer alan tesisten istifade ediyor. Cankurtaranların da görev aldığı 3 kilometrelik kıyıya sahip plajda, kıyı temizliği için de gün boyu mesai yürütüyor.

Türkiye-Yunanistan miras alanlarının 1/3'ü deniz tehdidinde Haber

Türkiye-Yunanistan miras alanlarının 1/3'ü deniz tehdidinde

Yeni bir araştırmaya göre, Türkiye ve Yunanistan'ın kıyı şeridinde bulunan tarihi alanların yarısından fazlası, deniz seviyesinin yükselmesiyle birlikte yüzyılın sonuna kadar 'çok yüksek' ya da 'yüksek' seviyede su altında kalma riski ile karşı karşıya kalabilir. Küresel ısınma daha fazla buz tabakası ve buzulun erimesine neden olduğu için deniz seviyeleri yükseliyor. Mikonos yakınlarındaki Delos adası gibi bazı yerler, artan sel baskınları nedeniyle şimdiden yapısal hasar görmeye başladı. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu'nun (UNESCO) dünya mirası listesinde yer alan bu ada, Yunan ve Roma dünyasının en önemli dini mabetlerinden biriydi. Ege'deki tarihi alanların üçte birinden fazlası yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında Çalışma, Dumlupınar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden yer bilimci Enes Zengin tarafından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ulusal Okyanus Servisi'nin 2022 Deniz Seviyesi Yükselmesi Teknik Raporu'ndaki veriler kullanılarak hazırlandı. Enes Zengin, küresel ve yerel deniz seviyesi yükselme tahminlerine göre, çok yüksekten çok düşüğe kadar değişen risk sınıflarına sahip beş farklı kategoride "su altında kalma risk haritaları" oluşturdu. Çalışmada Türkiye ve Yunanistan'ın Doğu Akdeniz kıyıları boyunca 464 tarihi alanın hassasiyeti değerlendirildi. Kıyı şeridindeki 147 arkeolojik alan, kale, hisar, kule, köprü, nekropol veya harabenin en iyi senaryoda bile önümüzdeki 50 yıl içinde bir miktar risk altında olacağı sonucuna varıldı. Analiz edilen 464 alandan 34'ünün "çok yüksek," 19'unun "yüksek" ve 27'sinin "orta seviye" risk altında olduğu hesaplandı. Türkiye'de en fazla tehlike altında olan alanların, Muğla'nın güneyindeki Knidos ve Kaunos antik kentleri ile İzmir'in Bergama ilçesindeki Elaia antik liman kenti olduğu görüldü. Bu alanlar, deniz seviyesinin sadece bir metre yükselmesiyle bile 21. yüzyılın sonuna kadar kısmen veya tamamen su altında kalabilir. Araştırma, deniz seviyesinin üç metre yükselmesi senaryosunun, Efes Limanı, Milet ve Aydın'daki Güvercinada Kalesi ile Antalya'daki Olympos ve Patara antik kentleri dahil olmak üzere daha birçok alanı tehlikeye atacağını gösteriyor. Yunanistan'da ise Sissi, Pavlopetri ve Lokris antik kentleri "çok yüksek" risk altında kabul edildi. Bu sonuçlar endişe verici olsa da, çalışma 317 alanın en kötü senaryo olan "deniz seviyesinin beş metre yükselmesi" durumunda bile sular altında kalmaya karşı güvenli olduğunu ortaya koyuyor. Çalışmanın yazarlarından Zengin "Bu çalışmaların uzun vadede başarılı olmasını sağlamak ve insanlığın ortak kültürel mirasını korumak için, bu çalışmaların yüksek riskli bölgelerde bir an önce uygulanmasına öncelik verilmesi zorunludur," dedi. Zengin ayrıca, "Doğal afetler, insan kaynaklı felaketler ve kültürel miras kaynakları için risk oluşturabilecek diğer faktörler gibi potansiyel tehditlerin azaltılması için hızlı hareket edilmesi gerekiyor," ifadelerini kullandı.

Ege mutfağı, Michelin yıldızını bekliyor Haber

Ege mutfağı, Michelin yıldızını bekliyor

Michelin ekibinin, İstanbul'un ardından İzmir ve Bodrum'u da Türkiye seçkisine dahil etmesinin ardından lezzet dedektiflerinin yaptığı değerlendirmeler sonucu oluşan restoran seçimleri, 9 Kasım'da duyurulacak. İzmir restoranları, bu değerlendirme sonucu Michelin yıldızı almayı ya da Bib Gourmand olarak tanımlanan seçkiye dahil edilmeyi bekliyor. Türkiye'nin önemli turizm merkezleri arasında yer alan İzmir'in gastro şehirler arasına dahil edilmesinin önemine dikkati çeken sektör temsilcileri, Ege mutfağının Michelin yıldızıyla tescilleneceğini umut ediyor. "Turist çeşitliliğini artıracak" İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Betül Öztürk, AA muhabirine, Michelin Rehberi'ne İzmir ile Bodrum'un da alınmasının bölgede gastronomi ve agroturizmi geliştireceğini söyledi. Öztürk, kentteki deniz, kum, güneş ve spor turizminin yanına özel bir ilgi alanına hitap eden turizm dalının da ekleneceğini belirterek, şunları kaydetti: "İzmir ve Çeşme'de yer alan restoranların Michelin yıldızı kazanması demek, bizlerin de kazanması demek. Michelin değerlendirmesi turizm sektörü kadar tarım sektörünü de etkileyecek. Konaklamadan ulaşıma kadar çok ciddi kazanç sağlayacak bir kapı açılıyor. Turizm artık şekil değiştirdi, özel ilgi alanlarına hitap eden kollar geliştirildi. Tarım ürünleriyle, agro turizmle gastronomi turizmini birleştirecek bir ortam sağlayacak. Çeşme'nin, Urla'nın, Karaburun'un zeytin ve zeytinyağlarını tadan turistler bu ürünleri evlerine götürecekler. Deniz, sağlık, spor turizmine gastronomiyle beraber agro turizmi de ekliyoruz. Bu özel ilgi alanlarına çok fazla para harcamayı tercih eden turistler de konaklamaya gelecek." Dedektifler inceledi, deneyimlerini tartıştı Ege mutfağı araştırmacısı, şef Ahmet Güzelyağdöken ise Ege mutfağının yıldızlanmasının zamanının geldiğini söyledi. Michelin Rehberi için gizli çalışan ve restoranları inceleyen dedektifler kurulunun görev yaptığını, restoranların lezzetten sunum kalitesine kadar birçok kriter üzerinden değerlendirildiğini aktaran Güzelyağdöken, kurul üyelerinin nihai kararı vermek için ekip olarak deneyimlerini tartıştığını anlattı. Güzelyağdöken, Michelin Rehberi listesine girmenin önemine işaret ederek, şunları kaydetti: "Michelin dedektiflerinin kendilerini tanıtmaları, ifade etmeleri söz konusu değil. Belirli kriterleri var. Sunum, yaratıcılık, temizlik ya da konsept bu değerlendirmenin içerisinde yer alıyor. Bunun bir de tavsiye tarafı var. 'Bib Gourmand' dediğimiz yıldız verilmeyen ama gidilmesi tavsiye edilen yerler de var, bu da önemli. O listeye girmek de önemli bir şey. İşin kıymetli tarafı, gelen dedektiflerin tanınmaması, bilinmemesi, gizemi önemli bir detay." Michelin Rehberi'nde yer almanın gastronomi alanında çok önemsendiğini kaydeden Güzelyağdöken, "Mutlaka kent gastronomisine katkısı olacak bir motivasyon, bir heyecan. Bir yarıştan ziyade bir hak edişle ilgili bir durum. Ege mutfağının artık yıldızlanması gerekiyordu, zamanı geldi." dedi. Michelin değerlendirmesinde yıldız almak kadar bunu sürdürülebilir kılmanın da çok önemli olduğunu ifade eden Güzelyağdöken, İzmir'in gastronomi zenginliğinin kültüründen kaynaklandığını dile getirdi. Güzelyağdöken, sözlerini şöyle tamamladı: "İzmir'de Türk mutfağının yanı sıra Sefarad, Ermeni, Rum, Levanten, Fransız ve İtalyan kültürleri ile göçten gelen Balkan, Boşnak, Bulgar ve Girit kültürlerinin lezzetleri var. Bunların tümünün anlatılabildiği bir platform. İzmir'in ve Ege mutfağının dinamiklerini dikkate alan bir ödüllendirme olursa bizim için çok daha faydalı, kendimizi ifade edebildiğimiz bir alan olur diye düşünüyorum."

Ege ve Marmara'daki potansiyel alanlar ön plana çıkıyor Haber

Ege ve Marmara'daki potansiyel alanlar ön plana çıkıyor

Yaman, AA muhabirine deniz üstü rüzgar enerjisi santrali kurulum çalışmalarına ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye'de mevcut teknoloji dikkate alındığında deniz üstünde 40 gigavattan fazla rüzgar enerjisi potansiyelinin olduğunu söyledi. Türkiye'nin bu alana yönelik somut projelerin kalkınma ajansları tarafından yürütüldüğünü ifade eden Yaman, tüm denizlerin değerlendirildiğini ancak Marmara ve Ege Bölgesi'nin bir çok açıdan avantajlı olduğunu anlattı. Bu kapsamda İzmir Çandarlı'da Rüzgar Endüstri İhtisas Bölgesi ve Lojistik Merkezi, Tuzla ve Yalova Deniz Üstü Rüzgar Türbin, Platform ve Aksam Üretim Merkezi, Çanakkale ve Balıkesir'de TR22 Bölgesi Deniz Üstü Rüzgar Santrali Alanları ve Limanı gibi projelerin değerlendirildiğini aktaran Yaman, şöyle konuştu: "Deniz üstü rüzgar çalışmaları farklı alanlarda devam ediyor, bunların bazıları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğü (EİGM) tarafından, bir kısmı da akademi ve uluslararası kuruluşlar ile kalkınma ajansları tarafından yürütülüyor. EİGM yetkililerimiz Danimarka ve Almanya enerji bakanlıkları ve diğer ilgili kurumlarla deniz üstü konusunda stratejik çalışmalar ve yapılması planlanan ihalelere dönük çeşitli proje geliştirme çalışmaları yürütüyor. Akademik tarafta devam eden çeşitli bilimsel çalışmalar arasında deniz üstü rüzgar ölçümleri, rüzgar potansiyel çalışmaları ile şebeke entegrasyonu çalışmaları yer alıyor. Diğer bazı somut projeler de kalkınma ajanslarımız tarafından yürütülen deniz üstü rüzgar potansiyel alanlarının belirlenmesi, ekipman üretim ve liman noktalarıyla ilgili çalışmalar olarak bahsedilebilir." "Rüzgarda Power-to-X konseptini gündeme getirmeliyiz" Yaman, dünya genelinde karasal türbinlerin kapasitesinin bu yıl itibarıyla 7 megavata, deniz üstü santrallerinde ise 15 megavata ulaştığını belirterek, mevcut teknolojilerle 20 megavat kapasiteli türbinlerin tasarım ve prototip çalışmalarının devam ettiğini kaydetti. Türkiye'de rüzgar kurulu gücünün deniz üstü ve karasal toplamının 30 gigavat olarak hedeflendiği yakın bir gelecekte şebeke işletmecisi Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin (TEİAŞ) kurulu güç dahil 37 gigavat kapasiteyi karasal rüzgar santralleri için ayırdığını vurgulayan Yaman, gelişen teknoloji ve enerjideki farklı ihtiyaçlar için farklı modellerin alt yapı ve politikalarda kullanılabileceğini ifade etti. Projeler ve mevcutta bekleyen çalışmalarla kurulu gücün artacağına işaret eden Yaman, şöyle devam etti: "TÜREB YEKA projesini, başvuru aşamasındaki bekleyen depolama entegre karasal rüzgar enerjisi santralleri (RES) ve kapasite artış başvurularını da proje stoğumuza dahil edersek karasal için ayrılan toplam kapasite 50 gigavata ulaşarak hedeflenen kapasitenin neredeyse iki katına yaklaşıyor. Bu da teoride TEİAŞ’ın deniz üstü RES için kapasite sağlamasını zorlaştırabilir. Bunun için Power-to-X konseptini gündeme getirmeliyiz. Power-to-X konseptinde üretilen yeşil enerjinin hidrojen, metanol gibi farklı bir kimyasal forma dönüştürülmesi ve tüketim noktasına bu formda taşınması da seçenekler arasına girmiş oluyor. Bu şekilde, ilk deniz üstü RES kapasitesini enerji üretimi yanında Avrupa’ya hidrojen ihraç edecek bir tesise entegre etmek de projelendirilebilir. Power-to-x elektriğin karbon nötr sentetik yakıtlara dönüştürülmesini ifade ediyor. Bu metotla hidrojen, sentetik doğal gaz, sıvı yakıtlar ve kimyasalların üretimi karbon nötr olarak yapılabiliyor."

New Year's Density in Hotels in the Aegean Haber

New Year's Density in Hotels in the Aegean

With only a few days left until the New Year, there is a high number of reservations in hotels in the Aegean Region. Mehmet İşler, President of the Aegean Touristic Enterprises and Accommodation Association (ETIK), stated that the hotels are already approaching 70 percent occupancy. Citizens, who have spent their New Year's Eve at home in recent years due to pandemic restrictions, took action to welcome 2023 at hotels. There has been a busy New Year's Eve in the hotels in the Aegean Region. ETİK President Mehmet İşler stated that the reservations are based on 70 percent and that there are holiday opportunities suitable for every budget in the Aegean.                                       "We are facing a serious demand" President İşler said, "After 2 years of pandemic restrictions, people threw themselves into nature in the 2022 season. They wanted to socialize and unite with nature. In 2022, we reached the best data of all time with more than 50 million tourists and an income exceeding 45 billion dollars. "There is still time for New Year's Eve, but the facilities in the Aegean Region have reached 70% occupancy. We are facing a serious demand. The undecided segment will also book a place next week. We think that we will reach 100 percent occupancy 2 weeks before the New Year," he said.                                         2 nights 3 days christmas package Stating that New Year's Eve packages are usually sold for 2 nights and 3 days in hotels, İşler said, "While guests relax during the daytime with spa, Turkish bath, steam room, massage and indoor pool services, they want to have fun in the evening with fun music and activities. There are hotels starting from 300 liras per person per day and going up to 1500 liras, as well as accommodation prices starting from 1500 liras per person and going up to 3-4 thousand liras.In Alaçatı, Çeşme, Kuşadası, Seferihisar, Ayvalık, Bozcaada, small hostels are more suitable In addition to the domestic market, we are faced with a serious demand from the foreign market. Foça, Çeşme, Alaçatı, Ayvalık, Gümüldür are among the most preferred regions, but besides the seaside, there are also those who prefer hotels in the city for their daily New Year's program. With only a few days left until the New Year, the abundance of the season is huge. We can say that I am," he said.

Ege Otellerinde yılbaşı yoğunluğu Haber

Ege Otellerinde yılbaşı yoğunluğu

- ETİK Başkanı Mehmet İşler: - "Yılbaşına 2 hafta kala yüzde 100 doluluğa ulaşacağımızı düşünüyoruz" Yılbaşına sayılı günler kala Ege Bölgesindeki otellerde rezervasyon yoğunluğu yaşanıyor. Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler, otellerin şimdiden yüzde 70 doluluğa yaklaştığını belirtti. Pandemi kısıtlamaları nedeniyle son yıllarda yılbaşlarını evlerinde geçiren vatandaşlar, 2023'ü otellerde karşılamak için harekete geçti. Ege Bölgesinde bulunan otellerde son günlerde yılbaşı yoğunluğu yaşanıyor. ETİK Başkanı Mehmet İşler, rezervasyonların yüzde 70'e dayandığını ifade ederek Ege'de her bütçeye uygun tatil imkanlarının mevcut olduğunu söyledi. "Ciddi bir taleple karşı karşıyayız" Başkan İşler, "2 yıl süren pandemi kısıtlamalarından sonra insanlar 2022 sezonunda kendini doğaya attı. Sosyalleşmek ve doğayla birleşmek istediler. 2022'de 50 milyonu geçen turist, 45 milyar doları geçen gelirle tüm zamanların en iyi verilerine ulaştık. İnsanlar pandemi nedeniyle tatilden uzak kalmanın acısını çıkartırcasına yılbaşı organizasyonlarına da büyük ilgi gösteriyor. Yılbaşına daha zaman var ama Ege Bölgesinde tesisler yüzde 70 doluluğa dayandı. Ciddi bir taleple karşı karşıyayız. Kararsız olan kesim de önümüzdeki hafta yer ayırtacaktır. Yılbaşına 2 hafta kala yüzde 100 doluluğa ulaşacağımızı düşünüyoruz" dedi. 2 gece 3 gün yılbaşı paketi Otellerde yılbaşı paketlerinin genellikle 2 gece 3 gün olarak satıldığını kaydeden İşler, "Misafirler spa, hamam, buhar odası, masaj ve kapalı havuz hizmetleriyle gündüz saatlerinde dinlenirken akşam da eğlenceli müzik ve etkinliklerle pandeminin acısını çıkartarak eğlenmek istiyor. Çocuk programların olduğu otellerde de herkese uygun fiyatlar mevcut. Günlük kişi başı 300 liradan başlayıp bin 500 liraya kadar giden oteller olduğu gibi konaklamalı şekilde kişi başı bin 500 liradan başlayıp 3-4 bin liraya kadar giden fiyatlar bulunuyor. Alaçatı, Çeşme, Kuşadası, Seferihisar, Ayvalık, Bozcaada bölgelerinde küçük pansiyonlarda daha uygun fiyatlarla konaklama imkanı da var. İç pazarın yanı sıra dış pazardan da ciddi bir taleple karşı karşıyayız. Foça, Çeşme, Alaçatı, Ayvalık, Gümüldür, en çok tercih edilen bölgeler arasında ancak deniz kıyılarının yanı sıra günlük yılbaşı programı için şehir içindeki otelleri tercih edenler de yoğunlukta. Yılbaşına sayılı günler kala sezonun bereketinin devam ettiğini söyleyebiliriz" diye konuştu.

Çeşme'den Gastronomi Turizmine yatırım Haber

Çeşme'den Gastronomi Turizmine yatırım

Ege Üniversitesi (EÜ) Çeşme Turizm Fakültesi bünyesinde kurulan "Shipley Altındağ Gastronomi Akademisi" düzenlenen törenle hizmete girdi. Çeşme Turizm Fakültesi Yerleşkesinde kurulan akademinin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, 6 ay gibi kısa bir sürede tamamladıkları akademi ile gastronomi eğitiminde Türkiye'de bir ilk olan modeli hayata geçireceklerini belirtti. Budak, şunları kaydetti: "Alanında çığır açacak böylesi bir akademiyi, turizm sektörüne kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. 650 bin dolarlık rekor bir bağışla Türkiye'nin en iyi gastronomi akademisinin kuruluşuna öncülük eden bağışçılarımız Richard Shipley ve eşi Feyza Altındağ Shipley'e şahsım ve üniversitem adına teşekkür ediyorum. Bizler de vefamızın bir göstergesi olarak akademimizin adını Çeşme Turizm Fakültesi Shipley Altındağ Gastronomi Akademisi olarak belirledik. Gastronomi alanında nitelikli eğitimin öncüsü olarak ülkemizin turizm hedeflerine önemli katkılar sunacağına yürekten inandığım Gastronomi Akademisi'nin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum." Törende Çeşme Kaymakamı Mehmet Maraşlı ve EÜ Çeşme Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilgehan Gültekin de konuşma gerçekleştirdi. Konuşmalarının ardından akademinin anahtarı ve devir teslim belgesi, Çeşme Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Yeşim Tüzün ve bağışçılar tarafından Rektör Prof. Dr. Necdet Budak'a teslim edildi. Etkinlikte ayrıca dans ekibi zeybek gösterisi sundu. KAYNAK: HABERTÜRK

Çeşme Projesi'nin durdurulması mutluluk yarattı Haber

Çeşme Projesi'nin durdurulması mutluluk yarattı

Açıklamada; Korunması gereken doğal alanlar, su havzaları, orman ve deniz alanları, kıyıları kamunun elinden alıp bir azınlığın kullanımına terk edecek bu işlemin durdurulmasından mutluyuz" ifadeleri yer aldı Çeşme Projesi'nin durdurulmasına DAİR ORTAK BASIN AÇIKLAMASI Çeşme Projesi ile ilgili olarak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen Çeşme Turizm Bölgesi İşleminin Yürütmesinin Durdurulması kararına ilişkin olarak davacı kurumlar İzmir Mimarlık Merkezi'nde basın açıklaması gerçekleştirildi. "Çeşme Rant Projesi'ne İlişkin Yürütülen Bütün Çalışmalar Acilen Durdurulmalıdır" çağrısıyla bir araya gelen TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası ve EGEÇEP, "Kentlerimize, yaşama, kamu yararına sahip çıkma kararlılığımızı bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz" açıklamasında bulundu. "İrtifak bedeli kamuya değil yatırımcının hizmetine sunulacak" Yapılan ortak basın açıklamasında İzmir Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesinin sınırlarının yeniden belirlenmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının 12.02.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlandığı açıklanarak şu ifadelere yer verildi; "Bu karar; Çeşme Yarımadasında mevcut devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanların tümünü, 47 Km kıyı alanını, yarımadanın kuzey ve güneyinde 4.000 hektarı bulan deniz alanlarını ve bu alanlardaki beş adet adayı, 4,293 hektar orman alanı, 600 ha. mera alanı, içme suyu koruma havzalarının tamamını, bölgedeki doğal koruma alanlarının yüzde 70 ini, nitelikli tarım alanları ile zeytinlik alanları, kültürel ve arkeolojik miras alanlarını, yarımadada yerleşim alanları dışında kalan alanların tamamını içeren 16.000 Hektarlık (22400 futbol sahası büyüklüğünde) devasa kamu arazisini kapsamaktadır. Bu devasa kamu arazisi ve deniz alanları yatırımcılara irtifak hakkı tesisi suretiyle tahsis edilerek bu alanın tümünde ve adaları da içeren deniz alanlarında halkımızın girişine kapalı imtiyazlı bir azınlığın kullanımına özgülenmiş, girişi denetimli, bağımsız özel bir yetki alanı oluşturulacaktır. Bu devasa kamu arazisinin ve deniz alanlarının irtifak hakkı sahibine devri karşılığı alınacak bedel kamu harcamaları için kullanılamayacak sadece alanın alt yapı yatırımlarına harcanabilecektir. Yani irtifak bedeli dahi kamuya değil yatırımcının hizmetine sunulacaktır. Tahsis edilecek kamu arazisi ve deniz alanları nadir bir ekosistemi barındırmaktadır. Alan, Doğal sit alanları, su koruma havzaları, orman alanları ile çok özel niteliklere haizdir. Ancak alanın bu çok özel niteliklerine müdahale edilerek, imtiyazlı bir azınlığın hizmetine sunulmak üzere; mega yat limanlan, golf sahaları, kıyı otelleri, lüks konut ve rezidanslar vb. yapılacaktır." "KURUMLARIMIZ DANIŞTAY NEZDİNDE DAVA AÇMIŞTIR" "12.02.2020 tarihinde 16.000 Hektar alanda ilan edilen Çeşme Turizm Bölgesinin bir benzeri 2006 yılında çok daha küçük 10.000. Hektarlık bir alanı kapsayacak şekilde ilan edilmiş, bu işlem Danıştay 6. Dairesinin 2006/4056 E.- 2008/8262 K. Sayılı kararı ile hukuka aykırı bulunarak iptal edilmiş ise de Bakanlık yargı kararlarını umursamadan çok daha büyük alan için hukuka aykırılığı yargı kararı ile belirlenmiş işlemi tekrar yürürlüğe koymuştur. Bu yanıyla 12.02.2020 tarihli Resmi Gazete de ilan edilen işlem hukuk devleti ilkesinin de ihlali niteliğindedir" denilen açıklamaya şöyle devam edildi; "Kurumlarımız ve çok sayıda duyarlı yurttaş halkımızın yaşam alanlarına, nadir ve korunması gereken habitat alanlarına müdahale içeren ve hukuka aykırılığı daha önce yargı kararı belirlenmiş işleme karşı Danıştay 6. Dairesi nezdinde dava açmış, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinde de işlemin kamu yararına uygun olmadığı belirlenmiş ise de Danıştay 6. Dairesi gerekçesiz olarak yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar vermiştir. Ancak itirazımız üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun kararı ile Danıştay 6. Dairesinin kararı kaldırılarak 12.02.2020 tarihli Resmi Gazetede ilan edilen İzmir Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesinin sınırlarının yeniden belirlenmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında deniz alanlarını da kapsayan bu denli büyük bir alanın gereklilikleri açıklanmadan turizm bölgesi ilan edilmesi hukuka aykırı bulmuştur." "SORUMLULUKLARIMIZIN GEREKLİLİĞİNİ YERİNE GETİRMENİN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ" "Bu karar ile; davalı Kültür ve Turizm Bakanlığına da tebliğ edilmiş olup İdari Yargılama Usul Kanunu'nun 27. Maddesi gereğince Bakanlıkça Çeşme Turizm Bölgesi projesi kapsamında artık hiçbir işlem ve tasarrufda bulunulmayacaktır. Yürütmenin durdurulması kararma rağmen yapılacak her işlem kamu görevlilerinin cezai ve mali sorumluluğunu gerektirecektir" denilen açıklamada "Kurumlanınız kararın gereklerine uyulmasını titizlikle takip ederek ihlal edenler hakkında gerekli hukuki işlemleri başlatıp takip edecektir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun hukuka aykırı bulduğu işlem hakkında Danıştay 6. Dairesi tarafından aynı yönde nihai karar verilmesi beklenmektedir. Korunması gereken doğal alanları, korunması gereken su havzalarını, orman alanlarını, deniz alanlarını, kıyıları, kamuya ait devasa alanları kamunun elinden alıp bir azınlığın kullanımına terk edecek bu işlemin hukuka aykırı bulunarak durdurulmuş olması ile kamusal sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Halkımıza ve tüm İzmirlilere armağan olsun" açıklaması yapıldı. Kaynak: Çeşme Life 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.