Hava Durumu

#Elazığ

TOURISMJOURNAL - Elazığ haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Elazığ haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ahlat ağaçlarında asırlardır süregelen geleneksel armut hasadı devam ediyor Haber

Ahlat ağaçlarında asırlardır süregelen geleneksel armut hasadı devam ediyor

Muş merkeze 47 kilometre uzaklıkta bulunan Bilek köyünde, yaklaşık 110 bin Ahlat ağacında asırlardır süregelen geleneksel armut hasadı bu yıl da büyük bir coşkuyla devam ediyor. Yöreye özgü lezzetiyle bilinen bu armutlar, her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük bir emekle toplanıyor. Bilek köyünde bulunan ve sayıları 110 bini aşan Ahlat ağaçlarının ilk hasadı, köyün çocukları tarafından yapıldı. Doğal yetişen bu meyvelerin hasadı bu yıl çocukların neşesiyle başladı. Armutların doğal olarak yetiştiğine dikkat çekerek, bu sayede ürünlerin hem sağlıklı hem de lezzetli olduğunu vurgulayan köy sakinlerinden Şabettin Çiçek, “Bilek köyünde oturuyorum. Bizim köy arazisinde yaklaşık 110 bin yabani armut ağacı var. 1980’li yıllarda devletimiz bir sayım yaptı, o dönem 130 bin yabani armut ağacı olduğu tespit edilmişti. Arada geçen yıllarda bakımsızlıktan sayıları düştü. İki armut ağacının meyve tatları aynı değil. Köyümüzden il dışına göç eden vatandaşlarımız da yılın bu döneminde köye gelerek hasada katılıyorlar. İstanbul, Bursa, Ankara, Malatya, Bingöl ve Elâzığ’dan vatandaşlar gelip buradan armut topluyor. Buradan yetkililere sesleniyorum. Bu bölge koruma altına alınsın. Çevredeki köylerin yakacak sıkıntısı olduğunda bu ağaçlara zarar veriyorlar. Biz köylüler olarak buraya 30 yıl boyunca bekçi tuttuk. Bizim artık gücümüz yetmiyor. Devlet desteğini istiyoruz. Böyle bir yer Türkiye’nin hiçbir yerinde yoktur. Bu alanın turizme kazandırılmasını istiyoruz. Vatandaşlarımızı köyümüze davet ediyoruz. Herkes gelsin istediği kadar armut alsın” dedi.

Bolat: “Türk Hava Yollarının Türk ekonomisine katkısı 54 milyar dolar’' Haber

Bolat: “Türk Hava Yollarının Türk ekonomisine katkısı 54 milyar dolar’'

Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, Elazığ'da katıldığı programda yaptığı açıklamada, ''Türk ekonomisinin büyüklüğünü 1.1 trilyon dolar aldığımızda Türk Hava Yolları tek başına ekonominin 20'de 1'ini sağlamış. Gelecekte Türk ekonomisine katkımız daha fazla olacak. 10 yıl sonrada geleceğimiz rakam 144 milyar dolar. 2023'ten 2033'e kadar her yıl katkıyı topladığımız da 1.1 trilyon dolar ediyor. 1.1 trilyon dolar da bugün Türkiye'nin ekonomik gücüdür. Türk Hava Yolları ve iştirakleri 10 yılda yaptığı katkıyla bir Türkiye ekonomisini sağlamış olacağız” dedi. Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Ahmet Bolat ve beraberindeki heyet Elazığ'a gelerek bir dizi incelemelerde bulundu. İl protokolü tarafından karşılanan heyet, bir otelde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Türk Hava Yolları olarak Türkiye'nin güzide şehrini ziyaret etmekten dolayı son derece mutlu olduklarını aktaran Bolat, ''Tarihi milattan önce binlerce yıla dayanan ve o günden bugüne binlerce medeniyete ev sahipliği yapmış Elazığ şehrimizin kültürel doğal güzelliklerinin yanı sıra gastronomi alanında da eşsiz tarifleri olan şehri dünyaya tanıtmak üzere bugün buradayız. Medeniyetlere ev sahipliği yapmış kadim şehrimiz dünyada yeteri kadar tanınmıyor ama UNESCO'nun Geçici Miras Listesinde olan Harput'un bundan sonra kalıcı miras listesine alınması hususunda çalışmaları beraber yürüteceğiz. Aynı şekilde UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesinde olan kürsübaşı sohbetini de dün akşam tanıma fırsatı bulduk. Hakikaten somut kültürel miraslar gibi soyut kültürel miraslarda ülkemizde son derece önemli yer kaplıyor fakat maalesef fazla bilinmiyor. Şanlıurfa'nın sıra gecelerini herkes biliyor ama Elazığ'ın bilinmiyor. Bugün Harput, Palu ve antik yerleri gezeceğiz. Özellikle Türk Hava Yollarının 94 bin çalışanı var. Bu 94 bin çalışanın bilet hakları ve pas hakları var. Elazığ bundan önce kaç kişinin aklındaydı bilmiyorum ama bundan sonra 94 bin çalışanımızın en kısa zamanda gelip ziyaret etmek isteyeceği bir yer olarak tanıtacağız'' diye konuştu. ''Türk Hava Yolları bugün 90 milyona yakın yolcu taşıyor'' Türk Hava Yollarının, 20 yıl önce büyük hava yollarının butik diye tanımladığı 63 uçağı olan bir hava yolu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ahmet Bolat, ''Türk Hava Yollarına o zamanlar için dünyada biçilen görev Türkiye'den Avrupa ve Amerika'ya gidecek yolcuları Avrupa'nın büyük başkentleri Frankfurt, Paris ve Londra'ya götürmek oradan da Avrupa'nın büyük hava yolları yolcuları alarak dünyaya dağıtmasıydı. O zamanlar bize verilen görev buydu. Onun için bize butik hava yolu diyorlardı. Benim Türk Hava Yollarında 18'inci senem bitti 19'uncu seneme girdim. Uluslararası ilişkiler kısmını bakıyordum. Onun için Türk Hava Yollarının yabancılar yönündeki yerini çok iyi biliyorum. Paris'te Orly ve Charles de Gaulle havalimanları vardır. Charles de Gaulle'ye dünyanın bütün büyük hava yolları gelir Orly'e ise Kuzey Afrika'dan hava yolları gelir. Türk Hava Yollarını yıllarca Orly'de uçurdular. Türk Hava Yollarının Charles de Gaulle'de uçmasına izin vermediler. Türk Hava Yolları öyle bir durumdaydı. Bugün Türk Hava Yolları Paris'te Charles de Gaulle'de günde 5 sefer düzenliyor. 20 yıl sonra Cumhurbaşkanımızın havacılıkla ilgili vizyonları neticesinde Türk Hava Yolları çalışanlarının stratejik ve yapmış olduğu taktiksel aksiyonlarla beraber bugün, Türk Hava Yolları 470'e yakın uçağı var. 10 milyon yolcu taşırken bugün 90 milyona yakın yolcu taşıyor. Gelecek 10 yılda da Türk Hava Yolları istikrar devam ettiği sürece büyümesine devam edecek ve 810 uçağı olacak. Böylece Amerika'daki büyük 3 havayolunun ardından dünyadaki dördüncü büyük hava yolu olacak'' şeklinde konuştu. ''340 noktadan insanları Türkiye'ye getirebiliyoruz'' Dünyanın 340 noktasından insanları Türkiye'ye getirebildiklerini vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Bolat, konuşmasına şöyle devam etti: ''Yatırım yapmak isteyen insanları dünyanın 340 noktasından Türkiye'ye getiriyoruz. Afrika'da 62 nokta, Avrupa'da 120 nokta, Amerika Kıtasında 20 noktaya ve Amerika Birleşik Devletlerinde 14 nokta olmak üzere toplamda 340 noktaya yatırımcılarımızı da dünyaya götürüyoruz. Ülke ekonomisine sağladığımız bir diğer katkı da istihdamdır. 10 bin çalışandan 94 bin çalışana çıktık. 150 bin çalışana kadar da gideceğimizi tahmin ediyoruz. Ülke ekonomisine esas katkımız, yaptığımız ihracattır. Türk Hava Yolları 18 tane iştirak şirketiyle Türkiye'de en büyük mal ihraç eden 3 şirketin toplamından daha fazla ihracat yapıyor. Türkiye'deki mal ihracatımız geçen sene 254 milyon dolardı. 18 milyar dolar getiriyor Türk Hava Yolları. Bu 18 milyar dolardan gelen uçak kiraları, motor kiraları ve bakımlar bunların birçoğu döviz bazlı yapılıyor. Bunları ödedikten sonra da 8 milyar dolar Türkiye'de kalmış. Ülkedeki cari açık son zamanlar da düştü ama 100 milyar dolarlara kadar çıktığını da biliyoruz. Türkiye'de cari fazlalık veren en önemli ihracatı Türk Hava Yolları olmuş. Bunları topladığımız da Türk Hava Yollarının Türk ekonomisine katkısı 54 milyar dolar olmuş. 54 milyar dolar ne demek, 54 milyar dolar bunun 30 milyar dolara yakını direkt gelir olmuş 16 milyar doları turizm girdisi olmuş kalanı da çalışanlarımızın ekonomiye olan katkısı olmuştur. Türk ekonomisinin büyüklüğünü 1.1 trilyon dolar olarak aldığımızda Türk Hava Yolları tek başına ekonominin 20'de 1'ini sağlamış. Gelecekte Türk ekonomisine katkımız daha fazla olacak. 10 yıl sonrada geleceğimiz rakam 144 milyar dolar. 2023'ten 2033'e kadar her yıl katkıyı topladığımız da 1.1 trilyon dolar ediyor. 1.1 trilyon dolar da bugün Türkiye'nin ekonomik gücüdür. Türk Hava Yolları ve iştirakleri 10 yılda yaptığı katkıyla bir Türkiye ekonomisini sağlamış olacak. Türkiye'de yaşayan Türk'ler ve vatandaşları olarak gurur duyuyoruz.” ''Türk Hava Yolları olarak, özellikle Asya ve Amerika kıtasında 10 milyon turist 30 milyar dolar diye bir gelir hedefimiz var'' Dünyanın 340 noktasına uçtuklarını gelecek 10 yılda da 50 nokta daha oluşturarak dünyada 400'e yakın ülkeye uçacaklarını anlatan Bolat, konuşmasını şöyle tamamladı: ''Aynı zamanda kargo şirketimiz var. Turkish Cargo'da 2033 yılında taşıyacağı toplam kargo 4 milyon ton olacaktır. Türk Hava Yolları olarak 2022 yılından beri dünyada Türk Hava Yolları zaten bir marka. Türk Hava Yollarını övmek için hiçbir reklam yapmıyoruz. Bundan sonra yaptığımız bütün tanıtım filmleri Türkiye ile alakalı oluyor. Türkiye'nin önemli ihracat kalemlerinden bir tanesi de dizi filmleridir. Bugün dünyanın hemen hemen her noktasında Türk dizileri tanınıyor ve biliniyor. Yılda 500 milyon dolara yakın buradan bir giriş sağlanıyor. Özellikle Kerem Bürsin'in meşhur olduğu İspanyolca konuşulan yerler var. Buralar Güney Amerika ve Amerika Birleşik Devletlerinde 80 milyon konuşan Amerikalı var. Avrupa'nın bir kısmı Moskova ve Rusya'da meşhur olan Türk dizileri var. Biz Türkiye'nin bu yumuşak gücünü daha etkin kullanmaya çalışıyoruz. Buralarda tanınmış artistlerle filmler çekiyoruz ve ülkemizi onlar tanıtmış oluyor. Biz Türkiye'de başkalarının başka yerde bulamayacağı şeylere yoğunlaşıyoruz. Deniz, kum, güneş ve doğal güzellikler dünyada birçok yerde var. Başkalarında olmayan sadece Anadolu'da olan en önemli özellik medeniyetin beşiğinde olmasıdır. Şanlıurfa'da 12 bin yıl önce bugünden atalarımız, ilk yerleşim yerini kurmuşlar. Kasımın ilk haftasında dünyada ilk neolitik kongre yapılıyor. 600'e yakın dünyanın farklı yerlerinden bilim adamları gelecek. Bu dünyada ilk defa oluyor ve buda Türkiye'de olacak. Ülkemizi ve Anadolu'muzu kadim medeniyetler beşiği olmasının bütün dünyaya anlatmaya çalışıyoruz. Türk Hava Yolları, İstanbul Havalimanına gelen herhangi bir kişiyi, 2 saat içerisinde dünyanın başka bir köşesine gidecek uçağa koyabiliyoruz. İstanbul dünyanın en önemli toplantı merkezi haline geldi. Deniz, kum ve güneş tatiline gelen bir turistin Türkiye'ye bıraktığı ortalama gelir, 900 dolardır biz bunu bin dolara çıkarmaya çalışıyoruz. Deniz, kum ve güneşe gelmeyen çok büyük bir kitle var. Bunlar, Japonlar, Çinliler ve Korelilerdir. Bunlar güneşe çıkmak istemiyorlar fakat kültüre meraklılar. Dünyanın her yerine kültür, tarih ve gastronomi görmeye gidiyorlar. Çin'den her yıl 150 milyon kişi, dünyayı dolaşıyor. Bu insanların ülkeye bıraktığı döviz, 3 bin dolardır. Türk Hava Yolları olarak, bizde özellikle Asya ve Amerika kıtasında 10 milyon turist 30 milyar dolar diye bir gelir hedefimiz var. Turizm Bakanlığımız ile bu konu üzerinde çalışıyoruz. İnşallah bundan da Elazığ'ımızı faydalandıracağız. Türk Hava Yolları, 2022 yılından itibaren, Türkiye odaklı turistleri toplamaya çalışıyoruz. 2024 yılında, 530 binden fazla sefer yapıyoruz. Bunun 205 bini yurtiçi seferleri 325 bin civarında da yurtdışı seferlerimiz var. Bu sefer sayılarımızı 2025 yılında yurtiçinde yüzde 10 civarında arttıracağız.”

Batık Şehir turizme kazandırılacak Haber

Batık Şehir turizme kazandırılacak

Elazığ'ın Sivrice ilçesindeki Hazar Gölü'nde 1890'lı yıllarda oluşan depremle beraber sular altında kaldığı tahmin edilen ve geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan batık şehir bir çok dönemin izlerini barındırdığı biliniyor. Dalış turizminin gözde mekanları olma yolunda ilerleyen Batık Şehir, Hazar Gölü'ndeki debinim alçalması ile bazı dönemler gün yüzüne çıkıyor. Şuanda debinin yüksek olması nedeniyle çok az görülen Batık Şehir, yapılacak olan projelerle birlikte turizme kazandırılacak. UNESCO listesine girmesi için müracaatta bulunacaklarını dile getiren Sivrice Belediye Başkanı Ebubekir Irmak, cam fanus veya asansör sistemi ile yapının turizme kazandırılacağını dile getirdi. Bunun için sadece belediyenin bütçesini yetmeyeceğini vurgulayan bakanlık ve özel sektör eliyle takipçisi olacaklarını söyledi. Batık Şehrin tarihinin Harput Mahallesi'nde bulunan kitabeden sonra değiştiğini belirten Sivrice Belediye Başkanı Ebubekir Irmak, “Burada bir yaşam ve kültür olmuş bunun gün yüzüne çıkması için daha önceki dönemimizde UNESCO Miras Listesine girmesi için müracaatta bulunmuştuk bu konuyu yeniden takip edeceğiz. Dalış turizmi, sanat ve kültürel turizm bizler için çok önemli. Diğer dünya illerine baktığımız zaman insanlar orada bir uçağı batırıyor ki bir dalış turizmi olsun fakat burada yaşanan bir hayat var. Bunu gün yüzüne çıkartmamız lazım. Bunlarla ilgili bizim projelerimiz var. Cam fanus ile aşağı dalmalar, asansör ile aşağı inmeler gibi projelerimiz var. Tabi bunlar maliyetli projeler, bizim belediye bütçesi ile yapmamız mümkün değil. Turizm Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı veya özel sektör eliyle inşallah bunların takipçisi olacağız. Buraya gelen her turist hem ilimize hem de ilçemize gelmiş olacak. Batı'ya baktığımız zaman binlerce uçak iniyor fakat hiçbiri Sivrice kadar kıymetli değiller. Burada yaşanan bir olay var. Burada bir batık oluşmuş ve bunun gün yüzüne çıkması lazım. İnsanlar, hem dalış yaparken sporlarını yapacaklar hem de tarihi, yaşamı ve kültürü görecekler. Batık şehre daldığımızda ocaklar ve yerleşim alanları gibi yerleri görebiliyorsunuz. Onun için burayı çok güzel bir şekilde kullanmamız lazım. Gerek spor amaçlı gerekse de gezmek amaçlı vatandaşlarımızı buraya davet etmemiz lazım. Burayı bir an önce ülkemize, ilimize ve ilçemize katma değer olarak sunmamız lazım” dedi. "Batık Şehri duyanlar buraya gelmek istiyor" Batık Şehirde var olan bir mirasın olduğunu da aktaran Başkan Irmak, “Bunu gün yüzüne çıkarmamız lazım. Sular çekildiğinde surları, kaleyi ve bazı kısımları görmüştük. Su yükselince bu alanlar tekrar su altında kalmış oldu. Teknik olarak gelişen çok fazla cihazlar var. Biz bunları kullanarak burayı tanıtırsak ilçemiz için güzel bir hareket olmuş olacaktır. Turistlerin gelmesiyle birlikte depremden etkilenen ilçemizde izler de kalkmış olacaktır. Buraya gelen vatandaşlarımız var. Spor severler olsun veya batık şehri duyanlar buraya gelerek görmek istiyorlar. Orada ekipman olmadığı veya kolluk kuvvetlerinin izni olmadığı için dalış yapamıyorlar ama güvenli bir şekilde dalmak isterlerse kolluk kuvvetlerinin gözetiminde dalış yapabilirler. Geçmiş dönemlerde su seviyesi biraz daha aşağıdaydı ama şimdi ilimizdeki yağış miktarı fazla olunca göl seviyesi biraz daha yükselmiş oldu. Göl her geçen gün biraz daha yükseliyor. Bu da bizi sevindiriyor. Gölün korunması lazım” ifadelerini kullandı.

Batık Şehir turizme kazandırılacak Haber

Batık Şehir turizme kazandırılacak

Elazığ'ın Sivrice ilçesindeki Hazar Gölü'nde 1890'lı yıllarda oluşan depremle beraber sular altında kaldığı tahmin edilen ve geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan batık şehir bir çok dönemin izlerini barındırdığı biliniyor. Dalış turizminin gözde mekanları olma yolunda ilerleyen Batık Şehir, Hazar Gölü'ndeki debinim alçalması ile bazı dönemler gün yüzüne çıkıyor. Şuanda debinin yüksek olması nedeniyle çok az görülen Batık Şehir, yapılacak olan projelerle birlikte turizme kazandırılacak. UNESCO listesine girmesi için müracaatta bulunacaklarını dile getiren Sivrice Belediye Başkanı Ebubekir Irmak, cam fanus veya asansör sistemi ile yapının turizme kazandırılacağını dile getirdi. Bunun için sadece belediyenin bütçesini yetmeyeceğini vurgulayan bakanlık ve özel sektör eliyle takipçisi olacaklarını söyledi. Batık Şehrin tarihinin Harput Mahallesi'nde bulunan kitabeden sonra değiştiğini belirten Sivrice Belediye Başkanı Ebubekir Irmak, “Burada bir yaşam ve kültür olmuş bunun gün yüzüne çıkması için daha önceki dönemimizde UNESCO Miras Listesine girmesi için müracaatta bulunmuştuk bu konuyu yeniden takip edeceğiz. Dalış turizmi, sanat ve kültürel turizm bizler için çok önemli. Diğer dünya illerine baktığımız zaman insanlar orada bir uçağı batırıyor ki bir dalış turizmi olsun fakat burada yaşanan bir hayat var. Bunu gün yüzüne çıkartmamız lazım. Bunlarla ilgili bizim projelerimiz var. Cam fanus ile aşağı dalmalar, asansör ile aşağı inmeler gibi projelerimiz var. Tabi bunlar maliyetli projeler, bizim belediye bütçesi ile yapmamız mümkün değil. Turizm Bakanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı veya özel sektör eliyle inşallah bunların takipçisi olacağız. Buraya gelen her turist hem ilimize hem de ilçemize gelmiş olacak. Batı'ya baktığımız zaman binlerce uçak iniyor fakat hiçbiri Sivrice kadar kıymetli değiller. Burada yaşanan bir olay var. Burada bir batık oluşmuş ve bunun gün yüzüne çıkması lazım. İnsanlar, hem dalış yaparken sporlarını yapacaklar hem de tarihi, yaşamı ve kültürü görecekler. Batık şehre daldığımızda ocaklar ve yerleşim alanları gibi yerleri görebiliyorsunuz. Onun için burayı çok güzel bir şekilde kullanmamız lazım. Gerek spor amaçlı gerekse de gezmek amaçlı vatandaşlarımızı buraya davet etmemiz lazım. Burayı bir an önce ülkemize, ilimize ve ilçemize katma değer olarak sunmamız lazım” dedi. "Batık Şehri duyanlar buraya gelmek istiyor" Batık Şehirde var olan bir mirasın olduğunu da aktaran Başkan Irmak, “Bunu gün yüzüne çıkarmamız lazım. Sular çekildiğinde surları, kaleyi ve bazı kısımları görmüştük. Su yükselince bu alanlar tekrar su altında kalmış oldu. Teknik olarak gelişen çok fazla cihazlar var. Biz bunları kullanarak burayı tanıtırsak ilçemiz için güzel bir hareket olmuş olacaktır. Turistlerin gelmesiyle birlikte depremden etkilenen ilçemizde izler de kalkmış olacaktır. Buraya gelen vatandaşlarımız var. Spor severler olsun veya batık şehri duyanlar buraya gelerek görmek istiyorlar. Orada ekipman olmadığı veya kolluk kuvvetlerinin izni olmadığı için dalış yapamıyorlar ama güvenli bir şekilde dalmak isterlerse kolluk kuvvetlerinin gözetiminde dalış yapabilirler. Geçmiş dönemlerde su seviyesi biraz daha aşağıdaydı ama şimdi ilimizdeki yağış miktarı fazla olunca göl seviyesi biraz daha yükselmiş oldu. Göl her geçen gün biraz daha yükseliyor. Bu da bizi sevindiriyor. Gölün korunması lazım” ifadelerini kullandı.

Maden ilçesi 15 tescilli yapısı ile dikkat çekiyor Haber

Maden ilçesi 15 tescilli yapısı ile dikkat çekiyor

Elazığ'ın 10 ilçesinden biri olan ve köyleriyle birlikte yaklaşık 10 bin nüfusu bulunan Maden ilçesi tarihi yaklaşık 10 bin yıla dayanıyor. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan ilçe ismini, yeraltı zenginlikleri olan madenlerden alıyor. Son yıllarda da MTA tarafından Elazığ'da yapılan inceleme ve saha çalışmalarında cumhuriyet tarihinin en büyük maden rezervi ilçe sınırları içerisinde bulundu. 1889 yılına kadar Diyarbakır`a bağlı Kaymakamlık halinde yönetimini sürdüren Maden, 1889-1924 yılları arasında Mutasarrıflık, 1924-1927 yılları arasında Valilik ile yönetilmiş, 1927'den sonra Elazığ İline bağlı Kaymakamlık haline getirilmiş. Maden ilçesi konumu, yeraltı zenginliklerinin yanı sıra, tarihi yapılarıyla da dikkat çekiyor. İlçede, başta saat kulesi, hükümet konağı, Cami-i Kebir, Maden Köprüsü ve Kalhane Köprüsü, Kavasbaşı, Fırıncı Yaşar Altunbaş ve Ekrem Ete evleri olmak üzere 15 tescilli yapı bulunuyor. Birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapmasına rağmen turizmde bekleneni karşılamayan ilçede çalışmalar kurumlar ve dernekler tarafından sürdürülüyor. İlçedeki yapılar hakkında bilgi veren Bakır Maden Kültür, Turizm, Kalkınma ve Dayanışma Derneği Başkanı Süleyman Deniz Seyrek, “ Bugün itibariyle ilçe merkezimizde 15 tane tescilli kültür varlığı var. Bunlardan anıtsal yapılar da geleneksel mimari yapılar da var. Son dönemlerde geleneksel mimari olan sivil mimari yapıların tescillenmesi konusunda faaliyet yürütüyoruz. Maden Saat Kulesi, Maden Hükümet Konağı, Camii Kebir, Maden Köprüsü ve Kalhane Köprüsü bunlar birinci derece anıtsal yapıydı. Fakat geleneksel mimari olan sivil mimarideki yapılan hiç biri tescillenmemişti. Biz bunlardan ilki olarak arkamızda bulunan Kavasbaşı evinin tescilini gerçekleştirdik ve 2021 yılına koruma altına alındı. Daha sonrasında Fırıncı Yaşar Altunbaş evi ve Ekrem Ete evi tescillendi. Beş Kardeş Hurma evlerinin 2 No'lu yapısı tescillendi. Daha tescillenmesi gereken bir çok yapı var” dedi. Başkan Seyrek, “Geleneksel sivil mimariyi önemsememizin sebebi, Elazığ'ın da bir çok ilçesinde anıtsal değerde eseri var fakat geleneksel mimarideki sivil yapılar kaybolmaya başlamış durumda. Bir çoğu asıl hüviyetini kaybetmiş. Maden evlerinde de mimari açıdan bakıldığında ilçenin yerel malzemesi olan cüruf taşını çok yaygın kullanıldığını görüyoruz. Genelde mazgal pencere mimaride yapılıyor. Dışarıdan dörtgen, içeriden kemerli yapıya sahip. Bu yapının asıl önemli noktalarından birisi, evin sağdaki pencerenin üstünde bulunan bir taşın olması. Kavasbaşı denmesi ise Osmanlı dönemindeki yüksek rütbeli askerin yaşadığı evi belirtiyor. Bu evdeki o taş da dışa doğru çıkıntı yapmış vaziyette ve karpuz dilimi şeklinde dilimlenmiş. Bunun anlamı, dışarıdan gelen bir yabancının ‘yabancı olsan bile bu eve misafir olabilirsin” demektir. Bizim buradaki amacımız geleneksel mimarideki yapıları bir an önce koruma altına alıp daha sonra tespit ve tescilden sonra, bunların işlevlendirilerek sonra kullanılması” diye konuştu.

That mountain in Elazığ has preserved its mystery for years Haber

That mountain in Elazığ has preserved its mystery for years

The tunnels on Nimri Mountain in Elazığ, which were allegedly opened to extract gold and could only be entered and worked in by dwarves, have remained shrouded in mystery for years. These tunnels, which attract significant interest from the public, continue to astonish those who see them. Located in Keban district, the tunnels on Nimri Mountain, accessible only to dwarves, have preserved their mystery for many years. According to legend, these tunnels were opened by Armenians many years ago, and only dwarves worked there to extract gold. It is said that orphaned children were struck on the nape of the neck to ensure they remained dwarves and were then made to work in the tunnels. This tale has been passed down through generations. Curious about the legend, people come to Nimri Mountain to see these tunnels. The local community hopes for initiatives to develop these sites for tourism. "The interior of the caves branches out" Fethi Oruç, who provided information about the legend, said, "During the period when Armenians lived here, many tunnels were opened. The unique feature of these galleries is their narrowness. According to the legend, gold was extracted here during the Armenian era, and this story has been passed down to our times. The most notable feature is that, as they say, dwarves worked here. We don't know how much of this is true or false. These caves are spread over a very large area. They are interesting caves. It would be nice to develop these caves for tourism. We want people to come and see these caves. According to the legends, orphans had procedures done on their skulls, which hindered their development, and these children were then made to work in the mines." Oruç mentioned that many people are eager to visit the region to see the caves. He added, "In previous years, there was some economic benefit from mining, but it could also be developed for tourism in the future. We entered one of the caves here. The interior branches out, and they only followed the gold veins. There is probably a similar cave above, which might be for ventilation. It is a narrow and interesting place. It is very different from the mines where our fathers and grandfathers worked. Inside, you have to bend down or even crawl in some areas."

Elazığ'daki o dağ yıllardır gizemini koruyor Haber

Elazığ'daki o dağ yıllardır gizemini koruyor

Elazığ'ın Nimri Dağında altın çıkarmak için açılan ve sadece cücelerin girip çalışabildiği iddia edilerek efsanelere konu olan tüneller, halen gizemini koruyor. Vatandaşlar tarafından büyük ilgi gören tüneller, görenleri şaşırtıyor. Keban ilçesindeki Nimri Dağında bulunan ve sadece cücelerin girebildiği tüneller yıllardır gizemini korumaya devam ediyor. Rivayete göre yıllar önce Ermeniler tarafından açılan bu tünellerde sadece cüceler çalışarak altın çıkarıyordu. Kimsesiz çocukların ense köklerine vurularak cüce kalması sağlandığı ve bu şekilde tünellerde çalıştırıldığı rivayeti, kulaktan kulağa aktarılarak günümüze kadar ulaştı. Efsaneyi merak edenler ise Nimri Dağına çıkarak bu tünelleri görmeye geliyor. Bölge halkı bu alanların turizme kazandırılması için çalışma yapılması istiyor. ''Mağaraların içerisi kollara ayrılıyor'' Rivayet hakkında bilgi veren Fethi Oruç, ''Burada Ermenilerin yaşadığı dönemde birçok tünel açılmış. Bu galerilerin özelliği dar olmalarıdır. Rivayete göre, Ermenilerin yaşadığı dönemde burada altın çıkarılıyormuş. Bu da kulaktan kulağa bizim zamanımıza kadar geldi. En büyük özelliği dediklerine göre burada cüceler çalıştırılıyormuş. Ne kadar doğru ne kadar yanlış o kadarını bilemiyoruz. Bu mağaralar çok geniş bir alana yayılmış durumda. İlginç mağaralar. Bu mağaraların turizme kazandırılması güzel olur. Vatandaşların bu mağaraları gelip görmelerini istiyoruz. Hakikaten çok ilginç efsanelere göre, o dönemlerde kimsesiz çocukların kafataslarına bir işlem yapılıyormuş bundan dolayı da gelişimleri engelleniyormuş. O çocuklar da bundan dolayı maden ocaklarında çalıştırılıyormuş” dedi. Duyanların bölgeye giderek görmek istediğini aktaran Oruç, “Bundan önceki yıllarda maden anlamında ekonomik olarak bir şeyler kazanılmış ama bundan sonra da turizme kazandırılabilir. Burada bulunan mağaranın içerisine girdik. İçeri de kollara ayrılıyor. Bunlar sadece altın damarını takip etmişler. Yukarısında da aynı mağaradan var muhtemelen o kısım da havalandırmasıdır. Dar ve ilginç bir yer. Babalarımızın ve dedelerimizin çalıştığı maden ocaklarından çok farklı bir yer. Buranın içerisinde ise eğilerek bazı yerlerde ise sürünerek hareket ediyorsun” diye konuştu.

Zamana direnen 750 yıllık kervansaray restore edilmeyi bekliyor Haber

Zamana direnen 750 yıllık kervansaray restore edilmeyi bekliyor

Elazığ'da Selçuklu döneminden kalma 750 yıllık kervansaray, adeta zamana direniyor. Dışarıdan birçok noktasının yıkılmasına rağmen yıllara meydan okuyarak ayakta kalmayı başaran kervansaray, restore edilip turizme kazandırılmayı bekliyor. Keban ilçesine bağlı Denizli köyü sınırlarında bulunan Selçuklu dönemine ait yaklaşık 750 yıllık kervansaray, adeta zamana karşı direniyor. İpek Yolu üzerinde 13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başlarında inşa edildiği tahmin edilen kervansaray, ayakta kalmaya çalışıyor. Dışarıdan birçok noktasında yıkımlar başlayan kervansarayın içi, halen ihtişamını koruyor. Kervansaray, dış kapıdan girildiğinde ortada büyük bir salon şeklinde sağda ve solda iki oda, 6 bölmeden oluşuyor. Köy sakinleri eşine az rastlanan ve yıllara meydan okuyan kervansarayın restore edilip turizm kazandırılmasını istiyor. ''Eserlerimizi korumamız lazım'' Kervansarayın 750 yıllık olduğunu belirten köy muhtarı Cafer Çağlar, ''Selçuklular döneminde yapılan bir handır. Bu kervansaray ticaret yolu üzerinde bulunuyor. Burayı korumaya bizim gücümüz yetmiyor. Tarihi eserlerimizi korumamız lazım. Bu bizim kültürümüzdür. Bunları kaybetmememiz lazım. 2000'li yıllardan itibaren takip ediyorum ama buraya bir türlü bakım yapılmadı. Halen ayakta ve çok güzel duruyor ama zamanla yıpranması devam ediyor. Kervansarayın içerisinde bulunan kabartmalar zaman aşımından dolayı hep döküldü. Şu anda bu kervansaray zamana direniyor. Taş bile zaman karşı ne kadar yıpranmış. Bunları korumamız lazım ama bu yönde biraz zayıf kalıyoruz'' dedi. Bölge halkı olarak kervansarayın restore edilmesi talep ettiklerini dile getiren Çağlar, ''İnsanlar buraya geldiğinde oturacak yerleri olsun. Burada yöresel ürünlerimizi gösterebileceğimiz bir yer olursa gelen vatandaşlar da rahat eder. Buranın restore edilmesi lazım ve zaten bu yapı bölgede tektir. Bu çevrede bu şekilde bir tarihi eser yok. Kervansarayın girişinde 2 oda var. Bunlar insanların konaklama odasıdır. Burası aslında 40 dönümlük bir alana sahip. Bu kadar büyük olmasının sebebi hayvanları dışarıda da barındırabiliyormuş. Zaman içerisinde işgal edilmiş ve kervansarayın dibine kadar evler yapılmış. Devletimiz bu konuda bizlere yardımcı olursa çok seviniriz. Burası aynı zamanda çok serin. Serin olmasının sebebi de taş yapı olmasından kaynaklıdır. Dışarı ne kadar sıcak olursa olsun sıcaklığı buranın içerisinde hissetmezsin” diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.