Hava Durumu

#Enflasyon

TOURISMJOURNAL - Enflasyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Enflasyon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye enflasyonda dünya dördüncüsü Haber

Türkiye enflasyonda dünya dördüncüsü

Türkiye dünyada yıllık tüketici enflasyonunun (TÜFE) en yüksek olduğu dördüncü ülke konumunda. Türkiye’de mart ayında yıllık enflasyon yüzde 68,5 oldu. Trading Economics sitesinin Mart 2024 veya buna en yakın tarihi içeren verilerine göre, bu oran tüm Afrika ülkelerindeki enflasyon oranlarından daha yüksek. Peki, dünyada en yüksek enflasyon hangi ülkelerde? Enflasyon sıralamasında Türkiye dünyada ve Avrupa’da kaçıncı sırada yer alıyor? Trading Economics sitesi ülkelerin açıkladığı son enflasyon verilerini kapsıyor. Verilerin çoğu Mart 2024 ve Şubat 2024’ten oluşuyor.  19 Nisan 2024 günü Trading Economics’te yer alan verilere göre dünyada yıllık enflasyonun en yüksek olduğu ülke açık ara Arjantin. Bu ülkede Mart 2024’te yıllık enflasyon yüzde 288. Ardından yüzde 140 ile Suriye ve yüzde 123 ile Lübnan geliyor. Dördüncü sıradaki Türkiye’de Mart 2024 itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 68,5. Venezuela yüzde 67,8 ile hemen Türkiye’nin ardından beşinci sırada bulunuyor. Enflasyon sadece yedi ülkede yüzde 50’den yüksek 30. Sıradaki Kazakistan’da yıllık enflasyon yüzde 9. Bu Türkiye’nin dahil olduğu ilk beş ülkenin ne kadar kötü durumda olduğu gösteriyor. Yıllık enflasyon dünyada sadece yedi ülkede yüzde 50’den daha yüksek durumda. Listenin tamamına bakıldığında Türkiye Avrupa’da açık ara enflasyonun en yüksek olduğu ülke. AB üyesi veya aday ülkeler içinde Türkiye’den sonra enflasyonun en yüksek olduğu ülke yüzde 6,6 ile Romanya. O da dünyada 43. sırada. Türkiye enflasyonda tüm Afrika ülkelerini geçti Türkiye’de enflasyon yüksek olmasına rağmen bazı Afrika ülkeleri genellikle Türkiye’den daha kötü durumda oluyordu. Ancak son verilere göre Türkiye’nin üstünde yer alan Afrika bulunmuyor. Sudan yüzde 63,3 ile altıncı sırada. Diğer bazı ülkelerde ise yıllık enflasyon oranı şöyle: Zimbabve yüzde 55,3; Etiyopya yüzde 26,2; Pakistan yüzde 20,7. AK Parti’nin 2002 sonunda iktidara gelmesinin ardından kısa sürede hızla düşen enflasyon 2021 yılı sonundan itibaren tırmanışa geçti. Yıllık enflasyon Ekim 2022’de yüzde 85’i aşarak AK Parti iktidarının en yüksek noktasına ulaştı. 14-28 Mayıs seçimlerinden sonra ekonominin başına Mehmet Şimşek’in geçmesinin ardından beklentiler enflasyonun düşmesi idi ancak hala yüzde 70 sınırına yakın seyrediyor.

Enflasyon rakamları açıklandı Haber

Enflasyon rakamları açıklandı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ağustosta 12 aylık ortalamalar dikkate alındığında, tüketici fiyatları yüzde 64,91, yurt içi üretici fiyatları yüzde 46,23 arttı. Aylık bazda TÜFE yüzde 2,47, Yİ-ÜFE yüzde 1,68 artış gösterdi. TÜFE, ağustosta geçen yılın aralık ayına göre yüzde 31,94, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 51,97 oldu. Yİ-ÜFE ise Aralık 2023'e göre yüzde 23,86, geçen yılın ağustos ayına kıyasla yüzde 35,75 olarak gerçekleşti. Böylece TÜFE, Ağustos 2023'ten, Yİ-ÜFE de Mayıs 2021'den bu yana en düşük oran kayıtlara geçti. TÜFE Ağustos 2023'te yüzde 58,94, Yİ-ÜFE de Mayıs 2021'de yüzde 38,33 olarak hesaplanmıştı. TÜFE'de ağustosta bir önceki aya oranla yüzde 2,47, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 31,94, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 51,97 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 64,91 artış gerçekleşti. Ana harcama grupları itibarıyla ağustosta bir önceki aya göre en çok azalan ana grup yüzde 1,1 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu. Ağustosta aylık bazda artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 11,84 ile eğitim olarak hesaplandı. Yıllık değişimler Ağustosta geçen yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup, yüzde 28,96 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, geçen yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 120,81 ile eğitim olarak belirlendi. Endekste kapsanan 143 temel başlıktan 22'sinin endeksinde düşüş gerçekleşirken 3'ünün endeksinde değişim olmadı, 118'inin endeksinde ise artış görüldü. Üretici enflasyonu değişimleri Yİ-ÜFE, ağustosta bir önceki aya kıyasla yüzde 1,68, geçen yılın aralık ayına göre yüzde 23,86, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 35,75 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 46,23 artış gösterdi. Sanayinin 4 sektörünün yıllık değişimleri, madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 49,43, imalatta yüzde 36,18, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 20,66 ve su temininde yüzde 65,87 artış yönünde oldu. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri incelendiğinde, ara mallarında yüzde 33,56, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 40,7, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 48,79, enerjide yüzde 18,2 ve sermaye mallarında yüzde 37,98 artış görüldü. Sanayinin 4 sektörünün aylık değişimlerine bakıldığında, madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2,51, imalatta yüzde 1,2, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 6,1 ve su temininde yüzde 1,07 yükseliş gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri incelendiğinde ise ara malında yüzde 1,25, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 2,14, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 1,17, enerjide yüzde 3,04 ve sermaye mallarında yüzde 2,49 artış kayıtlara geçti. Beklentiler AA Finans Enflasyon Beklenti Anketi'ne katılan ekonomistler, ağustosta TÜFE'nin yüzde 2,64 artacağını öngörmüştü. Ekonomistler, bir önceki ay yüzde 61,78 olan yıllık enflasyonun yüzde 52,20'ye ineceği tahmininde bulunmuştu.

Resmi Gazete'de yayımlandı: Enflasyon düzeltmesinden kimler muaf? Haber

Resmi Gazete'de yayımlandı: Enflasyon düzeltmesinden kimler muaf?

Hazine ve Maliye Bakanlığının Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, ilgili mevzuat uyarınca, enflasyon düzeltmesi kapsamı dahilinde olup 31 Aralık 2023 tarihli gelir tablosundaki brüt satışlar toplamı 50 milyon liranın altında olan mükelleflerin 2024 hesap döneminin ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemleri sonu itibarıyla enflasyon düzeltmesi yapmalarına gerek olmayacak. Özel hesap dönemine tabi olan mükelleflerde ise 2024 takvim yılında sona eren hesap dönemine ilişkin gelir tablosundaki brüt satışlar toplamı uygulamada dikkate alınacak. Bu mükelleflerce 2024 hesap döneminin ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemlerine ilişkin beyannamelerin ekine dönem sonu bilançoları eklenmeyecek.Öte yandan sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler, Kanun'un ilgili fıkrasında yer alan şartlara bakılmaksızın (her bir geçici vergi dönemi sonu itibarıyla) enflasyon düzeltmesi yapma zorunlulukları bulunduğundan, geçen yıl sonundaki gelir tablosundaki brüt satışlar toplamı 50 milyon liranın altında olsa dahi 2024 hesap döneminin ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemleri dahil enflasyon düzeltmesi yapmaya devam edecekler.Uygulama kimleri kapsıyor? Ayrıca 31 Aralık 2023 tarihli gelir tablosundaki brüt satışlar toplamı 50 milyon lira ve üzerinde olan mükellefler, 2024 hesap döneminin ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapmayı sürdürecekler. Enflasyon düzeltmesi yapmaması uygun bulunmakla birlikte, 2024 hesap döneminin ikinci geçici vergi dönemindeki mali tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutan ve düzeltme sonrası oluşan kar veya zararlarını yasal defterlere kaydetmek suretiyle bu döneme ilişkin geçici vergi beyannamelerini tebliğin yayım tarihi itibarıyla vermiş olan mükelleflerin, söz konusu döneme ilişkin yasal kayıtlarını düzeltmeleri gerekmeyecek. Bu durumdaki mükellefler, enflasyon düzeltmesinden kaynaklı kar veya zarar kayıtları ile enflasyon düzeltmesi yapılmamasına göre oluşan kar/zarar farkını, 2024 hesap dönemi ikinci geçici vergi dönemine ilişkin beyannamelerinde duruma göre "Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler" veya "Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve İndirimler Bölümünün Diğer İndirimler" kısmında göstermek suretiyle beyan edecekler. Mükellefler, ikinci geçici vergi dönemine ilişkin beyannamelerini, enflasyon düzeltmesi öncesi oluşan kar veya zarara göre geçici vergi matrahlarını düzelterek verecekler. Düzeltme işlemlerinin beyanname verme süresi içinde yapılması durumunda herhangi bir vergi cezası veya gecikme faizi ödenmeyecek.

Başkan Güngör: “Enflasyon düzeltmesi esnetilmelidir" Haber

Başkan Güngör: “Enflasyon düzeltmesi esnetilmelidir"

Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) Başkanı Seydi Tahsin Güngör, enflasyon düzeltmesi uygulaması ile ilgili açıklamada bulundu. Başkan Güngör, açıklamasında enflasyon düzeltmesinin iş dünyasını olumsuz etkilediğini belirterek devam eden yatırımlara ek vergi yükü getirebileceğini ve bunun finansal zorluklara neden olabileceğini söyledi. Başkan Güngör, şirketlerin başkaca gelirleri yoksa, yapılan yatırımdan kaynaklanan ve enflasyon muhasebesi sonucu oluşacak verginin doğmaması gerektiğini söyledi. Enflasyon muhasebesinin matrahı gerçeklikten uzaklaştırmadan ve ek vergi getirmeden düzenlenmesi, özellikle istihdam ve katma değer üreten işletmelerin kapsam dışında tutulması gerektiğini vurgulayan Başkan Güngör şunları söyledi; “Düzenlemenin ilave vergi etkisi olmayacak şekilde düzenlenmesi ve bilhassa istihdam ve katma değer üretecek işletmelerin söz konusu kapsam dışında tutulması elzemdir. Ülkesine ve ülkesinin geleceğine güvenip, karşılığı ancak orta ve uzun vadede alınacak olan yatırımların bir gelir ve kazanca ulaşmadan, adeta bir varlık değerlendirmesi vergisi altında enflasyon muhasebesinin uygulanacak olmasının, enflasyon düzeltmesinin KOBİ'leri faaliyetten doğmayan kâr üzerinden bir vergi yüküyle karşı karşıya bırakmaktadır” dedi. “Gelir sağlamadan vergi tahakkuk ettirilmesi adaletsizliğe neden olacak” Başkan Güngör, henüz satış geliri elde etmemiş ve dış kaynaklar ile yatırım yapmış firmalara enflasyon değerlendirmesi nedeniyle vergi tahakkuk ettirilmesinin adaletsizliğe neden olacağını belirtti. Şirketlerin gelirleri olmadığında vergi ödemelerinin zorlaşacağını vurgulayan Güngör, KOBİ'lerin geçici vergi beyannamelerinde enflasyon düzeltme farklarının vergisel sonuç doğuracak şekilde uygulanmasının bu firmaları olumsuz etkileyeceğini ifade etti. Yatırım yapmış ve henüz satış geliri elde etmemiş şirketlere vergi tahakkuk edilmesinin önlenmesi gerektiğini söyleyen Başkan Güngör, “Aksi durumda, yatırımlar büyük zarar görebilir ve yeni yatırım yapacak şirketler projelerini erteleyebilir. Yeni yatırımlara ve istihdama en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, yatırımların cezalandırılması ekonomik büyümeyi ve istihdamı olumsuz etkiler” diye konuştu. Güngör, vergi politikalarının gerçek ekonomik duruma göre belirlenmesinin önemini ifade etti. Turizm sektöründeki fiyat hareketlerinin enflasyon muhasebesi konusunda sektörü olumsuz etkilediğini kaydeden Başkan Güngör, girdi maliyetlerinin her geçen gün arttığı bir dönemde zor durumda olan turizm sektörünün bu durumundan olumsuz etkileneceğini vurguladı. Kent ekonomisinin en önemli gelir kaynağının turizm olduğunu anlatan Başkan Güngör, “Kentimizin başat sektörü bacasız sanayimiz turizmdir. Turizm sektörünün negatif yönde etkilenmesi bölgedeki tüm sektörleri olumsuz etkiliyor” dedi. Enflasyon düzeltmesi nedeniyle işletmelerin henüz kazanmadıkları paranın vergisini ödemek zorunda kaldığını ifade eden Başkan Güngör, sektördeki üyelerden bu konunun esnetilmesi yada ötelenmesi için yoğun talep geldiğini belirti. “Enflasyon düzeltmesinin ötelenmesini ve yeniden düzenlenmesini talep ettik” Enflasyon düzeltmeleri uygulamasının doğru ve adil vergilendirme için zaman tanınması gerektiğini dile getiren Başkan Güngör, enflasyon düzeltmesi uygulamasının ötelenmesi ve yeniden düzenlenerek firmalara gelecek yeni bir vergi yükünün önüne geçilmesi için TOBB aracılığı ile ilgili kurumlara girişimde bulunduklarını söyledi.

Pahalılık ve kira derdi yönü yurtdışına çevirdi... Haber

Pahalılık ve kira derdi yönü yurtdışına çevirdi...

Gayrimenkul fiyatlarının tarihi zirvelerine ulaştığı ülkemizde alım gücünün azalmasıyla konut edinme oranları da giderek düşüyor. 2020'de düzenlenen konut kampanyası sonrasında fiyatların tetiklenmesi, bozulan arz-talep dengesi ve sayıları resmi verilere göre 5 milyona, gayri resmi verilere göre 10 milyona ulaşan mültecilerin yarattığı ek talep konut fiyatlarının ve kiraların zirve yapmasına neden oldu.  Kiraların insanların alım gücünün üstünde artması üzerine yüzde 25'lik kira sınırlandırması uygulaması başlatıldı. Bu durum ev sahibi-kiracı davalarının artmasına neden olurken, konut yatırımcısını döviz ile kira geliri elde edebilecekleri ülkelere yönlendirdi. yönlendirdi. Değerli TL de bu yönelimi destekliyor. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İspanya en çok satış yapılan ülkeler oluyor. YÜZDE 163,7 ARTTI Türkiye'ye gayrimenkul odaklı yabancı döviz girişi 2023'te yüzde 45 azalışla 6,2 milyar dolardan 3,5 milyar dolara geriledi. Merkez Bankası verilerine göre, Türklerin yurt dışında yaptığı gayrimenkul yatırımları da aynı dönemde 163,7'lik artışla 2 milyar 86 milyon dolara yükseldi. Türklerin yurtdışında emlak almak için harcadığı tutar 10 yıl önce 130 milyon dolardı.  Türkiye'deki gayrimenkul sektörünün yurtdışında öne çıkan ülkelerle kıyaslanmasını TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Ozan Kolcuoğlu'nun Ekonomist Dergisi'ne özel olarak hazırladığı "Ev sahipliği ve Kiracı Oranları ile Yurtdışında Kiracı Hakları" çalışması ile ele aldık. Konut fiyatlarındaki ciddi artışlarla konuta erişilebilirlik zorlaşırken, kira fiyatlarında enflasyonun üzerinde artışlar yaşandığını hatırlatan Kolcuoğlu, "Mal sahibi/kiracı ilişkilerinde sorunlar nedeniyle davalar yoğunlaştı. Bu sebeple yurtdışı konut alımları son dönemde arttı. Dolar ve Euro bazlı geliri, belli fiyatların üzerindeki gayrimenkul alımlarında vatandaşlık veya vize olanakları yurtdışına olan talebi destekliyor" diyor.  Kolcuoğlu, gayrimenkul alınan ülkedeki vergi rejimleri, mal sahibi hakları, kiracı hakları ve satın alım süreçlerinin iyi analiz edilmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor.  Bazı ülkelerde vergi oranları daha fazla ama getiri garantisi daha çok olurken, bazılarında ise getiri garantisi daha riskli ama vergi kısmının az olabildiğine belirten Kolcuoğlu, "En çok satış yapılan ülkeler, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İspanya olarak sıralanabilir. Ekonomik koşulların daha stabil olması, getiri garantisinin daha risksiz olması ve gayrimenkul sektörünün daha derin, daha büyük olması kriterlerin başında geliyor" diyor. KONUT SAHİPLİĞİ DÜŞÜK Kolcuoğlu, Türkiye'nin Avrupa ülkeleri içinde konut sahipliği oranının en düşük olduğu dördüncü ülke olduğunu söylüyor. 2022 yılı verileri ile Avrupa Birliği'nde (AB) konut sahipliği oranı yaklaşık olarak yüzde 70 civarlarında seyrederken Türkiye'de 2023 itibarıyla bu oranın yaklaşık yüzde 56'ya gerilediğine dikkat çeken Kolcuoğlu, Avrupa İstatistik Ofisi (EUROSTAT) verilerine göre, ev sahipliği oranının Almanya'da yüzde 47, Avusturya'da yüzde 52, Danimarka'da ise yüzde 60'larda iken Hırvatistan'da yüzde 91, Macaristan'da yüzde 91, Romanya'da yüzde 95, Bulgaristan'da ise yüzde 85'lerde olduğunu belirtiyor. ORTALAMA GELİR İLE KONUT ALMAK HAYAL Avrupa'daki örneklerine bakacak olursak bazı ülkelerde belediyeler aracılığı ile sosyal konut üretimi artırılmaya çalışılırken bazı ülkelerde ise devlet yardımları ile ev sahipliği oranları artırılmaya çalışılıyor. Yurtdışı anketlerde kişi başı milli gelirle ülke genelindeki ortalama konut fiyatının karşılaştırması yapılıyor.  Ülkemizde kişi başı milli gelire baktığımızda 2014'te ortalama 12 bin 178 dolar olan hane halkı yıllık geliri ile 120 m2 konut yaklaşık 7,4 yılda satın alınıyordu. Konut fiyat endeksinde (KFE) yaklaşık birim konut satış fiyatı 750 dolar/m2 olarak belirtilirken 120 m2'lik konut yaklaşık 90 bin dolardı. 2019'da 58 bin 800 dolarlık ortalama konut fiyatı ile 9 bin 213 dolar kişi başı milli gelir baz alındığında, konut sahibi olma süresi 6,4 yıldı.  2023'te kişi başı milli gelir 13 bin 110 dolar olurken, KFE'den hesaplanan 120 m2 konut fiyatı yaklaşık 130 bin dolara, konut sahibi olabilme süresi ise 10 yıla yükseldi. Konut fiyatlarındaki ciddi artışların aynı oranda olmasa da kira fiyatlarına yansıdığına dikkat çeken Kolcuoğlu, konut fiyatlarındaki artışın sadece Türkiye'de gerçekleşmediğini, tüm dünya da ciddi artışlar meydana geldiğini vurguluyor. ABD'deki hane halkı geliri ve ortalama konut fiyatına baktığımızda 1945-1965 arasında doğan (Baby Boomer) kuşağı 1985'te yaklaşık 3,5 yıllık hane halkı geliri ile konut sahibi olabiliyorken 1980-2000 arasında doğan (Millennials-Y) kuşağı 2022'de yaklaşık 6,5 yıllık hane halkı geliri ile konut sahibi olabiliyor. Hane halkı gelirleri yaklaşık dört kat artarken konut fiyatlarındaki artış 6,5 kat olarak gerçekleşti. Bu sebeple konuta erişim zorlaştı ve kira fiyatlarında da artışlara sebep oldu. KİRACI HAKLARI BİLİNMELİ Avrupa ülkelerindeki barınma sorunu incelendiğinde, kent merkezinde kalan evlerin fiyatlarının çok yükseldiği ve halkın artan kiralar nedeniyle şehir çeperlerine taşındığı görülüyor. Kent merkezindeki dairelerin günlük/haftalık olarak turizm amaçlı kiralamalarının artması, bölgelerdeki kira fiyatlarını artırıyor. Bu sebeple Türkiye'de olduğu gibi Avrupa şehirlerinde de günlük/haftalık kiralamalara sınırların getirilmesi ve kayıt sistemine geçilmesi hedefleniyor. Covid sonrası uzaktan çalışmanın artması birçok ülkede buna uyumlu vize türleri çıkarılıp, bölgenin/ülkenin kalkınmasına destek olunması amaçlandı. Kuzey ülkelerinde yaşayan ve çalışanların, Avrupa'nın güney ülkelerine taşınması (belli süre için) o bölgelerdeki konut sektöründe dalgalanmalara yol açtı. Başka bir ülkeye yatırım yaparken o ülkenin kiracı haklarının bilinmesi yatırımcılar açısından büyük önem taşıyor. Bazı ülkelerde kira bedelinin ve kira artış oranlarının sınırlandırılması bulunurken bazı ülkelerde kiralanan taşınmazların tahliyesinin durdurulması gibi uygulamalar da var. ÜLKELERE GÖRE KANUNLAR Örneğin, Almanya'daki kanunlar genelde kiracıyı koruyor. Türkiye ile benzer kanunlara göre, kira bedelini emsal kiralara çekilmesi kiracıdan istenebilir ancak kiracının kabul etmemesi halinde mahkeme kararı gerekiyor. Sahip olduğunuz konutta oturmak için aile fertlerinden birine gerektiğinin kanıtlanması halinde kiracının tahliyesi mümkün. Fransa'da kiracı itiraz etmediği sürece kira kontratını süresiz uzatma hakkına sahip ve kira artışları anlaşma sağlanamazsa mahkeme kararı ile oluyor. Mal sahipleri, kiraladıkları mülklerin tamir ve tadilat masraflarını üstlenmek zorunda. Ayrıca kış aylarında 1 Kasım-31 Mart tarihleri arasında kiracı tahliye edilemiyor. İspanya'da mal sahipleri kiracı tahliyesi için bir yıl önceden bildirim yapmakla yükümlü ve üç yılda bir kira güncelleme talebine bulunabiliyor. Hollanda'da kiracılar kira kontratlarını istedikleri süre boyunca uzatma haklarına sahipler. Mal sahipleri kiracı tahliyesi için üç ay öncesinden bildirim yapmakla yükümlü. Kira artış oranları yıllık ortalama enflasyon oranına göre sınırlı. ABD'de kiracı dostu veya mal sahibi dostu olarak sınıflandırılmış eyaletler mevcut. Mal sahibi dostu eyaletlerde Colorado ve Florida başlarda geliyor. Colorado'da taliye için 72 saat öncesinden bildirim yapmak yeterli iken Florida'da kiracının kirayı üç gün geç ödemesi tahliye için sebep oluşturabiliyor. İngiltere'de kira artışlarına ve kiracı tahliyelerine karşı koruyucu yasal düzenlemeler var. Belirli süreli bir kirada kira süresi sona erdiğinde, mahkeme kararı olmadıkça ya da kiracı kendi isteği ile taşınmazı bırakmadıkça kiracı mevcut kira şartları altında kira sözleşmesine devam edebiliyor. İngiltere'de 21 yıldan uzun süreli kiralamalarda kiracılara kiraya konu taşınmazı, piyasa değerinin altında bir bedelle elde etme hakkı tanınıyor. YURTDIŞINA İLGİ 22 KAT ARTTI Mars International CEO'su Hakan Bucak, ülkemizdeki konut politikasının yatırımcıyı yurtdışından alıma yönlendirdiğini ancak yurtdışında yatırım yaparken dikkatli olunması gerektiğini söylüyor. 2023'te yatırım ve ikamet amacıyla E2 vizesinden faydalanıp ABD'ye yerleşenlerde yüzde 115'lik artış olduğunu belirten Bucak, "Türklerin ülkesi dışında yaptığı emlak yatırımı son bir yılda yüzde 163, 10 yılda 22 kat arttı. Konut politikaları fiyatların düşeceği algısını devam ettirirken ve yüzde 25 kira artış tavan kuralı, beklenen enflasyon Türklerin konut yatırımlarını yurtdışına çekiyor. Miami, Dubai, Montenegro, Londra'da Türklerin gayrimenkul alımı yükseldi" diyor. Vesta Global, yurt dışındaki iş birlikleri ve yerel temsilcileriyle, yatırımcılarına uygun gayrimenkul bulunmasından oturma izni süreçlerine kadar geniş bir danışmanlık hizmeti sunuyor. Arish Capital Partners ise, gayrimenkul yatırım ve geliştirme sektöründe faaliyet gösteriyor. Arish Capital Yatırım Partners CEO'su Rakesh Majithia ve Vesta Global Kurucu Ortağı Teuta Narazan geçtiğimiz aylarda Wonderwall projesini İstanbul'da tanıttı.  56 adet bireysel stüdyo daireden oluşan Arish Wonderwall'un yatırımcılara sağlam getiriler sunan, büyümekte olan bir varlık sınıfında ticari bir yatırım olduğunu belirten Rakesh Majithia, "Amaca Yönelik Öğrenci Konaklama (PBSA), artık ABD, Birleşik Krallık ve Güney Avrupa'da gelişmiş bir yatırım alanı olarak kabul ediliyor" diyor. NEDEN ALIYORLAR? Teuta Narazan, yurtdışına yatırım yapan yatırımcı profilinin getiri sağlamak isteyen gayrimenkul yatırımcıları ile AB'den oturum izni almak amacıyla hareket eden yatırımcılar olmak üzere ikiye ayrıldığını söylüyor. Narazan, yatırımın değerinin korunması, gelir üretmesi ve uzun vadede değer kazanmasının tüm yatırımcılar için ortak amaç olduğunu vurguluyor. Narazan, Yunanistan'ın 'Golden Visa' programının, belirli bir miktar gayrimenkul yatırımı yapan yatırımcılara AB ülkelerine ve Schengen Bölgesi'ne serbest dolaşım imkanı sunduğunu, Avrupa'da serbest dolaşım hakkına sahip olmak isteyen Türk yatırımcılar için çekici bir seçenek olduğunu söylüyor. OZAN KOLCUOĞLU / TSKB GAYRİMENKUL DEĞERLEME GMY “İyi analiz yapın” "Yurtdışında konut yatırımının kişiye ve yatırım riskine bağlı bir konu. Sadece kira amorti süreleri üzerinden analiz yapıldığında gayrimenkulde yaşanan fiyat artışını sürecin dışında bırakmış oluruz. Amorti süreleri kadar bölgede veya ülkede gayrimenkul fiyat artışları alım motivasyonlarını etkiliyor. Satın aldığınız dönemdeki amorti süresi analizi yaparken, yıllara göre gayrimenkul fiyatının düşüş veya yükselme eğilimi araştırılmalı. Ayrıca kiralama modelleri de sorgulanmalı.” “KKTC’ye küçük Dubai deniliyor” "Türk yatırımcının ilgisi ile adada yatırımların değerlenme hızı artmış durumda. KKTC'ye İngiltere, Rusya, İsrail, İran, Türkiye başta olmak üzere 78 ülkeden yatırımcı geliyor. 330 gün güneş olduğu, havası ve yaşamın ucuz olması gibi sebeplerle tercih ediliyor. Şu anda KKTC'ye küçük Dubai deniliyor. Yaklaşık 70 bin paunda konut yatırımı yapmak mümkün. Yatırımların geri dönüşü 8-10 yıl arasında. KKTC'de para birimi paund ve kazançlar da paund üzerinden olduğu için getirisi yüksek oluyor.  İskele ve Esentepe bölgesi en pahalı bölgeleri. Yatırım yapılması için cazip bölge Gaziveren bölgesi. Rusya buraya konsolosluk açacağını açıklayınca fiyatlar yükseliyor. Burası hala fiyat gelişme fırsatı sunuyor, beş yıl sonra daha yükselmiş piyasa görmek mümkün olacak. Avrupa'dan KKTC'ye yoğun ilgi var. Güney Kıbrıs'a uçakla gelip KKTC'ye geçiyor.  Kuzey Avrupa ülkeleri kışın yaşamak için burayı tercih ediyor. KKTC'de sözleşmeler çok güçlü. Yatırımların tamamlanma süresi beş yıl. KKTC Türkiye'nin Akdeniz'deki gemisi, Avrupa'nın kaçış noktası durumunda. KKTC'nin en büyük inşaat firmaları İsrailli firmalar, Türk firmaları bunlarla rekabet ediyor.”

Otomotivin 2023 karnesi ve gelecek öngörüleri: "Kur ve enflasyon zammı kaçınılmaz" Haber

Otomotivin 2023 karnesi ve gelecek öngörüleri: "Kur ve enflasyon zammı kaçınılmaz"

Eroldu, düzenlediği basın toplantısında, otomotiv sektörünün 2023 yılı karnesini değerlendirerek, sektörün geleceğine ilişkin öngörülerini paylaştı. Geçen yılın otomotivde birçok tarihi rakamın elde edildiği, çok sayıda konuda, birçok şirketin bazı yatırımlarının hayata geçtiği bir yıl olduğunu dile getiren Eroldu, "2023 yılında 1 milyar 340 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdik. Bu da son yılların en yüksek rakamı oldu." diye konuştu. Eroldu, otomotiv ana sanayisinin, son 10 yılda 10 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdiğine vurgu yaparak, "2023 yılında da 2022'ye göre yüzde 37'lik yatırım artışı oldu. Yani 2022'de başlayan yatırımların aslında 2023'te de hız kazandığını gördük. İnşallah önümüzdeki yıllarda da bu açıklanan yatırım projeleri kapsamında Türkiye'de otomotiv sanayisinin yatırımlarının artırdığını görmeye devam edeceğiz. Burada bizim açımızdan kötü giden konu iç pazarda yerli payının azalması, yüzde 45'ten yüzde 37'ye maalesef gerileyen bir yerli payımız var." ifadelerini kullandı. Otomotiv sanayisinin ana firmalarının üretiminin salgın öncesi seviyelere geldiğine dikkati çeken Eroldu, kapasite kullanımında da geçen yıl iyileşme gerçekleştiğini bildirdi. Eroldu, küresel gündemde yakından takip ettikleri önemli konular bulunduğuna işaret ederek, küresel ekonomide yavaşlama beklentileri, ticaret ve sanayi politikaları özelinde Amerika, Çin ve Avrupa Birliği arasında devam eden güç ve ticaret savaşı gibi konuların ön planda olduğunu ve bunun da bütün ülkelere farklı seviyelerde olumlu ve olumsuz etkilerinin olacağını söyledi. "Bazı parça taleplerinin Uzak Doğu ve Çin yerine Türkiye'ye kaydığını görüyoruz" Bir diğer konunun da jeopolitik gelişmeler ve tedarik zinciriyle ilgili olduğunu belirten Eroldu, şöyle devam etti: "Özellikle son günlerde de gördük Ümit Burnu'ndan dolaşan bir lojistik herkes için bir sorun ama bu da tabii aslında fırsatları da beraberinde getiriyor. Çünkü bu jeopolitik riskleri ve tedarik zincirini daha iyi yönetmek için aslında daha uzak satıcılardan daha yakın satıcılara yönelik bir geçiş hareketi var. Bunun da aslında olumlu sinyallerini de görüyoruz. Türkiye'de otomotiv sektöründe parça ihracatında da bir artış var. Yani birtakım parça taleplerinin Uzak Doğu ve Çin yerine Türkiye'deki yan sanayicilere kaydığını görüyoruz. Dolayısıyla herkeste bu jeopolitik konular ve tedarik zinciri kırılmaları yüzünden bir endişe var. Bu zaten pandemiyle başlamıştı. Şimdi farklı sektörlerde herkes bu riskleri de yönetmek için tedarik parklarını daha yakınlara konumlandırmaya çalışıyor. Biz de rekabetçi bir ülke olarak bu durumun bize yarattığı fırsatları görüyoruz. Dolayısıyla aslında küresel gündem yalnızca riskleri barındırmıyor, aynı zamanda birtakım fırsatları da barındırıyor." "Çin'in içten yanmalı araçlardaki teknolojisi o kadar kuvvetli değil" Çin'in son yıllarda ticari alanda gösterdiği atak politikalarının da küresel gündemin bir diğer önemli maddesi olduğunu ifade eden Eroldu, bunun otomotive, hem Avrupa hem dünya hem de Türkiye açısından çok boyutta etkileri olduğunu dile getirdi. Eroldu, "Çin tabii özellikle elektrikli araç dönüşümü ile dünyadaki otomotiv sanayindeki kuvvetini ve gücünü artırdı. Çünkü Çin'in aslında içten yanmalı araçlardaki teknolojisi o kadar kuvvetli değil ama baktığınız zaman bugün elektrikli araç üretiminde dünyada küresel lider konumunda." dedi. Türkiye açısından bakıldığı zaman, Çin'in otomotiv sanayi dışında ülke içinde ticaret dengesi açısından da bir sorun teşkil ettiğini anlatan Cengiz Eroldu, şunları kaydetti: "Otomotivde de 2023'ün ilk 11 ayında 2,2 milyar dolarlık açığımız var. Yani biz 21 milyon dolarlık parça ihraç etmişiz. Karşısında da 2,2 milyar dolarlık Çin'den parça ve otomobil almışız. Birçok alanda Çin ile Türkiye arasında çok olumsuz bir denge olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan baktığımız zaman bizim otomobil ithalatımızda da Çin hiç yok 2019 yılında. Şu anda yüzde 7'lik bir pay alıyor ama ne almışız biz Çin'den? Baktığımız zaman da yüzde 78'ini içten yanmalı almışız, yüzde biri plug-in hibrit, yüzde 2'si hibrit, yüzde 20'si de elektrikli. Zaten son dönemde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu işin elektrikli tarafına müdahale etti. Fakat burada da içten yanmalının ne kadar büyük olduğunu ve büyümeye devam ettiğini görüyoruz." "Çinli araçlara karşı değiliz ama gelip yatırım yapmaları lazım" Çin'den gelen elektrikli otomobillere ilişkin uygulanan bazı kuralların içten yanmalı araçlar için de uygulanması gerektiğine işaret eden Eroldu, şöyle devam etti: "Bizim açıkçası ülke sanayine, yalnızca otomotiv değil, diğer sanayilerle birlikte yaratacağı bir risk olarak görüyoruz bu durumu. Bu da bizce 2024 yılında yönetilmesi gereken bir diğer konu çünkü yalnızca elektrikli arabalara konulan birtakım uygulamalarla Çin ithalatının Türkiye'nin dış ticaret dengesine verdiği hasarı halletmek mümkün olmayacak gibi duruyor. Biz Çinli araçlara otomotiv sanayi olarak karşı değiliz ama gelip yatırım yapmaları lazım. Yani biz de Çinlileri yatırım yapmaya davet ediyoruz ki zaten Bakanlığın da bu yönde yaptığı çalışmalar var. Çinli yatırımcıların gelip Türkiye'de yatırım yapmaları lazım. Otomotiv sanayi olarak rekabeti olumlu buluyoruz ama yalnızca ithalatla bu pazarın kaybedilmesi doğru bir şey değil." Cengiz Eroldu, Türkiye otomotiv sektörü için ana pazarın Avrupa olmaya devam edeceğini belirtti. Avrupa'da da birçok ülkede elektrikli araç teşviklerinin kaldırıldığını dile getiren Eroldu, "Yani Avrupa'da aslında elektrikli satışları istenen seviyede değil ve bir hibrit talebi de var. Belli ülkelerde içten yanmalı talebi de var. Şu anda biliyorsunuz ki Avrupa Birliğinin uyguladığı, markalara empoze ettiği bir ortalama filo emisyon kuralı var. Şimdi herkes bu hesabı yapıp yine Avrupa'da içten yanmalı ve hibrit satmaya çalışıyor. Yani şöyle görmeyin, bunlar Türkiye'de yapılıyor, artık Avrupa'ya satılmayacak. Öyle bir şey yok. Bunlar yine Avrupa'ya satılacaklar ve herkes kendi filosu ve miksi çerçevesinde bu araçları satmaya devam edecek. Çünkü bizim Avrupa'daki pazarı başka yerde bulmamız söz konusu değil." değerlendirmesinde bulundu. "Sanki her tarafta elektrikli otomobil olacak diye bir hayat olmayacak" Avrupalı üreticilerin de şu anda benzinli ve dizel üretimini terk etmediğini anlatan Eroldu, şöyle devam etti: "Avrupa'daki üretimin yüzde kaçı elektrikli, yüzde kaçı benzinli? Yani Avrupa'da da çok kuvvetli bir benzinli imalatı devam ediyor. Yani herkeste böyle bir şey oluştu, sanki her tarafta bir elektrikli otomobil olacak diye bir hayat olmayacak. Ben çok ünlü danışmanlık şirketlerinin yaptıkları projeksiyonlara bakıyorum. Yani 2030-2035'lerde elektrikli penetrasyonu yüzde 30 diyorlar. Bu 100 milyonluk dünyada zaten eldeki lityum madenleri o kadar. Maden yok ortada bir kere. Yani istesek de yapamayacağız. Ya da hidrojen teknolojisinin devreye girmesi lazım. Yani zaten ben o açıdan da elektrikliyi nihai olarak görmüyorum bu gelişmeleri görünce. Hakikaten maden yok ortada. Şimdi ikinci, üçüncü aracını elektrikli alanlar var çoğunlukla. Bugün kim alıyor bu elektrikli araçları? Yalnız Türkiye'de değil, Avrupa'da da duyarlı bir kitle var. Onlar alıyorlar bir de fazla otomobili olanlar 'Bir tanesi de elektrikli olsun deneyeyim' diyen alıyor. Yani dünyada 100 milyonluk ana müşteri oyuna girdiği ve el kaldırıp, 'Biz elektrikli araç alacağız' dediği zaman öyle bir araç yapma kapasitesi yok dünyada. Yani onun da net olması lazım, iyi anlaşılması lazım. Şu andaki teknoloji buna cevap veremiyor." "Enflasyon ve kur artışları fiyatlara yansıyacaktır" OSD Başkanı Eroldu, otomotiv fiyatlarına zam gelip gelmeyeceği yönündeki soruya da şu yanıtı verdi: "Ocakta başladı ama şimdi bu doğal, yani enflasyon ve kur artışları fiyatlara yansıyacaktır. Enflasyonda hem yerleşmiş bir enflasyon var hem de aylık 3-4 temposunda bir enflasyon var. Fiyatlara yansıdığını göreceğiz zaten. Ocak ayında da benim gördüğüm, yüzde 2 ile yüzde 4 arasında en azından görebildiğim markalarda fiyat artışları var. Enflasyon ve kur artışları fiyatlara yansıyacaktır. Ama kaçınılmaz bir şey yani bu. Bazen fiyat indirimleri de olduğunu görebiliyorsunuz."

Ruslar hayat pahalılığı yüzünden Türkiye'yi terk ediyor Haber

Ruslar hayat pahalılığı yüzünden Türkiye'yi terk ediyor

Tourprom.ru sitesinin haberinde, Türkiye’nin daha önce yaşam maliyetlerinin yüksek olmadığı bir ülke olduğu, ancak son dönemde enflasyonun büyük ölçüde arttığı ifade edidi. Haberde, enflasyonun kontrolden çıkmasının günlük tüketim ürünlerinin bazılarını erişilemez kıldığı kaydedildi.  TL’deki sert düşüşün bu durumu derinleştirdiğine işaret eden Rus sitesi, politika faizinin yüzde 40’a yükselmesinin ise yakın vadede Türkiye’de iş dünyasını ve iş aktivitesini olumsuz etkileyebileceği tahminine yer verdi.  Diğer yandan Türkiye'de oturum izniyle ikamet eden Rusya vatandaşlarının sayısı bu yıl yüzde 28 düşüş kaydetti. Göç İdaresi Başkanlığı'nın açıkladığı verileri haber yapan Ria, yıl başından bu yana 44 bin Rusun Türkiye'den ayrıldığını yazıyor. 2022 yılında Türkiye'de en çok oturum izni alan yabancı ülke vatandaşları 154 bin kişiyle Rusyalılar olmuştu. 2 Kasım itibarıyla Türkiye'de yaşamaya devam eden Rusların sayısı 110 bine geriledi. Son 3 haftada Türkiye'yi terk eden Rusların sayısı 12 bin oldu. Göç İdaresi 2 Kasım 2023 itibarıyla ülkede oturum izniyle ikamet eden bütün yabancıların sayısını 1 milyon 129 bin olarak açıkladı. Türkiye yabancıların oturum alma şartlarını bu yıl birkaç kere sıkılaştırmıştı. Rus basını ayrıca yabancıların Türkiye'deki enflasyondan şikayetçi olduğunu bildiren haberlere yer vermişti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.