Hava Durumu

#Gastronomi

TOURISMJOURNAL - Gastronomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gastronomi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Eskişehir, 3 günde 50 bin gastronomi turisti ağırladı Haber

Eskişehir, 3 günde 50 bin gastronomi turisti ağırladı

Eskişehir Gastronomi Derneği Başkanı Murat Arnik, kentte ilk defa düzenlenen gastronomi festivali hakkında bir açıklama yaptı. Başkan Arnik, açıklamasında, "Eskişehir Gastro Fest, geçtiğimiz hafta sonunda 4-6 Ekim tarihlerinde yeni bir heyecana sahne oldu. Şehrin ilk gastronomi festivali olma özelliğini taşıyan organizasyon Eskişehir’in geleneksel mutfak kültürünü tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak amacının yanı sıra kentin yeme-içme kültürünün sürdürülebilirliğinde önemli bir paya sahip olan gastronomi yatırımlarını ve gıda sektöründe ülkemizi başarıyla temsil eden Eskişehirli yiyecek, içecek sektöründeki yerel markaları, sektörün üretici firmalarını, kadın kooperatiflerini ve sektör tedarikçileri ile birlikte kentin tüm gastronomi paydaşlarıyla Eskişehir’de ilk kez bir araya getirerek Eskişehirliler’den ve farklı illerden festival için şehrimize gelen katılımcılardan tam not aldı. Festival yerel esnaf ve firmalar açısından memnuniyet verici oldu" ifadelerini kullandı. "3 günde yaklaşık 50 binin üzerinde yerli ve yabancı misafiri ağırladık" Eskişehir’de yılın 12 ayı sürekli kullanılabilecek bir festival alanına acil ihtiyaç olduğunu vurgulayan Başkan Arnik, "Sümer Park'ta düzenlenen Gastro Fest organizasyonu, 3 günde yaklaşık 50 binin üzerinde yerli ve yabancı misafiri ağırladı. Eskişehir’de bu konuda bir eksiklik söz konusuydu ve bu festival bunu daha da gözler önüne serdi. Yerel yöneticilerimizin 12 ay boyunca kullanılabilir bir festival alanı oluşturması gerektiğine inanıyorum. Bu alan, sadece gastronomi etkinlikleri değil, tüm festivaller için kullanılabilecek bir yer olmalı. Bu işleri yapan kişilerin siyasete alet edilmeden maddi ve manevi olarak her konuda desteklenmesi ve sahip çıkılması gerekiyor. Eskişehir’de yaşayan her kesimin şehrimizin ticareti ve turizmden gereken payı almamız için el ele vermesi gerekiyor. Gastronomi turizminin bilincine sahip çıkılması, yerel anlamda her alanda ve çeşitli festivaller yapmamız gerekiyor. Eskişehir kimliğinin tanıtılması için sektörde tüm kamu ve özel kuruluşlarla iş birliği yapmak, yüksek iletişimle ortak hareket etmek zorundayız" diye kaydetti. "Eğer gastronomi turizmini geliştirirsek kazanan Eskişehir olacaktır" Eskişehir Gastronomi Derneği Başkanı Murat Arnik, konuşmasını şöyle sürdürdü: "UNESCO’nun 116 şehir arasında gastronomi alanındaki Şehirler Ağı’nda (UCCN) Türkiye’yi temsil eden şehirler arasında Eskişehir'in yer alması için tüm paydaşlarımız ile el ele vermemiz gerekiyor. Eskişehir lezzet adreslerinin, yerli ve yabancı turistlerin seyahat nedenlerinden biri olmasını sağlamak ve bu amaçla Eskişehir Gastronomi Haritasını oluşturmak, dijitalde yerli ve yabancı turistlerin ulaşabilmesini sağlamak için tüm STK’lar, valilik, belediye ve Eskişehir Turizm İl Müdürlüğü'nün el atmasıyla eğer gastronomi turizmini geliştirirsek kazanan Eskişehir olacaktır. Ülkemizin turizm geliri 2023'te bir önceki yıla göre yüzde 12 artarak yaklaşık 56 milyar dolar oldu. Toplam gelir içerisindeki yeme-içme harcaması ise yüzde 19 oranında artış gösterdi. Bu açıdan mutfak kültürü, gastronomi turizmi açısından çok önemli yer tutuyor." "Çi börek, balaban köfte ve met helva dışında çeşitliliği çoğaltmamız ve alternatifleri daha da fazlalaştırmamız lazım" Arnik, yıllık 56 milyar dolar olan gastronomi turizminden Eskişehir olarak gereken payı almak için projeler üretilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Eskişehir, 1 milyon nüfusu ile İç Anadolu Bölgesi’nin 4'üncü büyük ili. Nüfus çeşitliliği, öğrencileri de içinde barındırdığı için farklı bir mozaike sahip. Eskişehir mutfağı, dışarıdan göç aldığı için cumhuriyet döneminde Eskişehir dokusu ve medeniyetleriyle eski çağlardan bu yana Türkiye’nin tahıl ambarı ve hayvancılık sektöründe de Türkiye’nin lokomotifi olmuştur. Dolayısıyla dışarıdan almış olduğu göçlerle beraber Kafkas, Kırım, Balkan, Çerkes, Tatar, Yörük mutfağına sahiptir. Eskişehir'de çi börek, balaban köfte ve met helva dışında çeşitliliği çoğaltmamız ve alternatifleri daha da fazlalaştırmamız lazım. Burayı bir cazibe merkezi haline getirmemiz lazım ki şehrimize gelen yerli ve yabancı turistlerimiz ve misafirlerimiz günü birlik gelip gitmesinler. Burada en azından 2-3 gün konaklasınlar, bu sayede yerel halk ve şehrimizin ticareti turizmden daha fazla faydalansın" diye kaydetti. Başkan Arnik son olarak, Eskişehirspor‘a mali desteğin de sağlandığı Gastro Fest'in hayata geçirilmesinde emeği olan tüm organizasyon ekibine ve yerel yöneticilere teşekkürlerini iletti.

Kars, gastronomi turizminde iddiasını artırıyor Haber

Kars, gastronomi turizminde iddiasını artırıyor

Kars Gravyeri Türk Patent ve Marka Enstitüsü tarafından coğrafi işaretle tescillendi. Kars'ta yüksek rakımlı yaylalarda beslenen ineklerin sütünden üretilen 'Kars gravyeri' Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı’nın girişimleri sonucu coğrafi işaretini aldı. Başkan Kadir Bozan, sırada Avrupa coğrafi işaretinin olduğu ve bunun için girişimlerde bulunacakları kaydetti. 1878 yılında İsviçreli bir peynir üreticisi olan David Moser'in Kars, Boğatepe'yi ziyareti sırasında bölgeyi peynir yapımına uygun bulması ile ortaya çıkardığı Kars gravyerinin coğrafi işaret almasının önemli olduğunu ifade eden Çapan Süt Ürünleri işletme sahibi Selami Çapan, “Kars gravyeri tescillendi. Biz bunu daha öncesinden bekliyorduk. Çünkü bizim ülkede gravyerin yapıldığı tek il Kars’tır. Bunu tek kılan şey bu iklimi, ondan sonra hayvandaki sütün kalitesi, hayvan ırkı, mera yapısı, yılın 6-7 ayı merada otlayan hayvan sütünden bahsediyoruz. Gravyeri özel kılan şeylerden biriside tamamen naturel süt, yemleme yok, suni yem yok. Graveyerin yapımı aşaması, ondan sonra dinlenmesi, kuzey rüzgarı, bunların gravyere artı katkı katıyor. Gravyeri diğer peynirlerden ayrı kılan şey tamamen kaşar ile zıt yapımıdır. Aroması çok farklıdır, daha çok meze ürünüdür. Kahvaltıda damağa farklı gelen bir ürün ama turizm bölgelerinde en çok kullanılan şeylerden birisi gravyerdir” dedi. “Sıra Avrupa Coğrafi işaretinde” Gravyer peynirine Avrupa coğrafi işareti almak için de girişimde bulunacaklarına dikkat çeken KATSO Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Bozan, “Kars’ın sadece Kars’a özgü olan, Türkiye’de sadece Kars’ta üretilen gravyer peynirinin coğrafi işaretini Kars Ticaret ve Sanayi Odası olarak almış bulunmaktayız. Ardahan ve Kars’ta üretilen bir peynirdir, ama yüzde 95’i Kars’ta üretilir. Kars’a özgü bir peynirdir. Kars’ta yaklaşık olarak yılda 200-250 ton civarında bir ürün elde edilmektedir. Biz bu ürünün oda olarak 2021 yılından beri başlayan bir süreç, önceki başkanımızın başlattığı, daha sonra bizde takip ederek bu tescil alındı. Bundan sonraki hedefimiz Avrupa coğrafi işaretini almak için uğraşacağız. Bu ürünümüz hak ettiği değeri bulacaktır. Kars için önemli bir gelişmedir” diye konuştu. Öte yandan, zengin florasıyla öne çıkan yaklaşık 2 bin 500 rakımlı yaylalar ile beslenen ineklerin sütünden yapılan gravyer peyniri, uzun uğraşlar sonucu üretiliyor. Gravyer peyniri Kars Ticaret ve Sanayi Odası 2021'de Türk Patent ve Marka Enstitüsüne yapılan başvuru sonucunda 17 Eylül 2024 tarihinde coğrafi işaret tescil belgesi aldı.

Samsun’un Turizm Potansiyeli Coğrafi İşaretli Ürünlerle Yükselecek Haber

Samsun’un Turizm Potansiyeli Coğrafi İşaretli Ürünlerle Yükselecek

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Turizm Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Yetkin Bulut, Samsun’un turizm potansiyelini artırmak için coğrafi işaret tescili alabilecek yöresel ürünlerin önemine dikkat çekti. Samsun, Türkiye’nin turizmde yükselen şehirlerinden biri olarak, turizmden aldığı payı büyütmek amacıyla çeşitli projeler yürütüyor. Bu çalışmalar, Samsun Valiliği, Samsun Büyükşehir Belediyesi ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi başta olmak üzere şehirdeki birçok paydaşın iş birliği ile her ay düzenlenen İl Turizm Tanıtım ve Geliştirme Kurulu toplantılarında değerlendiriliyor. Bu toplantılarda, özellikle gastronomi turizminin Samsun’a katacağı değerin altı çizildi ve tescil edilmesi gereken yerel ürünler gündeme getirildi. Prof. Dr. Bulut, turizmin yılın 12 ayına yayılması için çeşitli stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, turizm sektöründe çalışanlara ve kurumlara eğitim verilmesi gerektiğine vurgu yaparak, Samsun’un her yıl katılacağı fuarların önceden belirlenip planlanmasının önemli olduğunu söyledi. Samsun'un Coğrafi İşaret Potansiyeli Coğrafi işaret tescilinin, hem şehrin tanıtımını artırmak hem de turizmden alınan payı büyütmek için önemli bir adım olduğuna değinen Prof. Dr. Yetkin Bulut, Samsun’un çeşitli ilçelerinde tescillenmesi gereken birçok ürünü sıraladı. Alaçam ilçesinde yapılan palamut dolması ve kuzu etinden yapılan köfte, Yakakent’in meşhur pancarlı ekmeği ve tuzlu balıktan yapılan otlu yemek olan bileği gibi ürünlerin coğrafi işaret tescili ile korunabileceğini ve tanıtılabileceğini ifade etti. Ayrıca, 19 Mayıs ilçesine özgü salep, Nebiyan fasulyesi ve Nebiyan kestanesinin de tescillenmesi gerektiğini belirtti. Ladik ilçesindeki turna balığı ve tandır kebabı gibi ürünler de bu listeye eklendi. Diğer Yöresel Ürünler Prof. Dr. Bulut, Samsun’un çeşitli ilçelerinde öne çıkan diğer yöresel lezzetleri de sıraladı. Kavak ilçesinden Türkiye’ye yayılan Çakallı menemeni, Tekkeköy’de mübadil yemeği gama, Canik çileği ve Ayvacık’ın ünlü yayın balığı ve şeker fasulyesi gibi ürünlerin de tescil alınması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Çarşamba’nın döneri ve biber tuzu, Terme’nin pirinci ve fındık ezmesi gibi yerel tatların da tescillenmesi gerektiğini belirtti. Salıpazarı’nda kestane böreği, İlkadım’da döner, Havza’da haluçka çorbası gibi ürünlerin coğrafi işaretle tescillenmesi gerektiğine dikkat çekti. Vezirköprü’de buğday çiminden yapılan uğut marmeladı, yoka tatlısı ve baklalı dolmanın da bu süreçte yer alabileceğini söyledi. Bafra’da ise ünlü Bafra dondurması, peyniri, yoğurdu ve kaymağı için coğrafi işaret tescili alınmasının, şehrin gastronomi turizmi açısından faydalı olacağını ifade etti. Bafra Pidesi ile Yöresel Ürünler Öne Çıkıyor Dünyanın en iyi ekmeği seçilen Bafra pidesinin uluslararası tanıtımda Samsun’a büyük fayda sağladığını belirten Prof. Dr. Bulut, bu tür coğrafi işaretli ürünlerin de tanıtım faaliyetlerine eklenmesinin Samsun’un gastronomi turizminde daha da öne çıkmasına katkı sağlayacağını belirtti.

YÖREX coğrafi işaretin kapısını açtı, 119 ürün sayısı 1632'ye yükseldi Haber

YÖREX coğrafi işaretin kapısını açtı, 119 ürün sayısı 1632'ye yükseldi

Antalya Ticaret Borsası (ATB) öncülüğünde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin desteğiyle Anadolu'nun binlerce yöresel ürünü Antalya'da buluşturan YÖREX, 13'üncü kez 9-13 Ekim tarihlerinde ANFAŞ Fuar Merkezi'nde düzenlenecek. ATB Başkanı Ali Çandır, fuarın başladıkları yıl 119 olan coğrafi işaretli ürün sayısının 1632'ye yükseldiğine dikkat çekerek, “Şu anda Avrupa'da da coğrafi işaretleme sistemine girmiş durumdayız, 26 tane ürünümüz tescil almış durumda. Biz bu ürünlerimizin hakkını hukukunu koruyarak ürettiğimizde, ihracat kapılarını rahatlıkla açacağız. Coğrafi işaretler katma değeri artırıyor, tüketici coğrafi işaretli ürün alırken daha pahalıya almak durumunda kaldığı için ihracat gelirlerimizde önemli ölçüde yükselme olacak” diye konuştu. Antalya Ticaret Borsası öncülüğünde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin desteğiyle Anadolu'nun binlerce yöresel ürünü Antalya'da buluşturan YÖREX, 12 bin yıllık geçmişe sahip Anadolu'nun el emeği göz nuru yüzlerce ürünü Antalya'da buluşturacak. Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, 13'üncü kez gerçekleştirecekleri Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX'e Antalya'da bulunan herkesi davet ederek, fuarın kazanımları hakkında bilgi verdi. “119 olan coğrafi işaretli ürün sayımız 1632'ye ulaştı” Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, YÖREX denilince akla gelen coğrafi işaretin; yöresel ürünlerin hangi bölgeye ait olduğunu nasıl üretildiğini gösteren kimlik belgesi olduğunu ifade ederek, son dönemde sağlıklı yaşam için doğal ürünlere artan ilgi dolayısıyla coğrafi işaretli ürünlerin ön plana çıktığını kaydetti. Çandır, “İnsanlar artık kimyasallaşmış gıdalardan ziyade daha çok belli medeniyetlerden belli yörelerden belli kültürlerden oluşan ürünlere karşı talepte bulunuyor. Gelir düzeyi yükseldikçe bu ürünlere talepler daha da artıyor. Coğrafi işaretli ürünlerin fiyatları da muadili ürünlere göre minimum yüzde 20 daha pahalı oluyor. Böylelikle kırsal alanlara önemli ölçüde gelir kaynağı oluyor. Bunun yanında üretiminin yapıldığı bölgeler, turizm açısından da bir tanıtım destinasyonu haline geliyor. YÖREX, yerinde istihdam ve kadınlara iş gücü sağlayan bir organizasyon. YÖREX projemize başladığımızda Türkiye'de 119 tane coğrafi işaretli ürün vardı, projeye başladıktan sonra dünyada coğrafi işaretler piyasasına baktığımızda 200 milyar dolarlık bir piyasayı gördük. Ondan sonra Türkiye'de coğrafi işaretlemenin zorunluluk olduğunu düşünerek, konu hakkında büyük bir farkındalık çalışmasına başladık. Başladığımızda 119 olan coğrafi işaretli ürün sayımız 1632'ye ulaştı, 600 civarında da başvurusu kabul edilmiş ürünümüz var” ifadelerini kullandı. “Avrupa Birliği'nde 26 tane ürünümüz tescil almış durumda” YÖREX projesine ilk başladıklarında 3 bin 500 tane yöresel ürünün coğrafi işaret alabileceğini öngördüklerini açıklayan ATB Başkanı Ali Çandır, öngörüde bulundukları ürünlerin üçte ikisinin coğrafi işaret aldığına dikkat çekti. Çandır, “Elbette bu başarıda YÖREX'in payı olduğu kadar Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'mizin (TOBB), Kalkınma Bakanlığı'mızın, geçmiş dönem Kalkınma Bakanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'ın, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı'mızın, Türkiye'de ki oda ve borsalarımızın çok önemli desteği oldu Şu an da Avrupa'da da coğrafi işaretleme sistemine girmiş durumdayız, 26 tane ürünümüz tescil almış durumda. Biz bu ürünlerimizin hakkını hukukunu koruyarak ürettiğimizde, ihracat kapılarını rahatlıkla açacağız” diye konuştu. Coğrafi işaretli ürün ihracat gelirini artırıyor İhraç edilen coğrafi işaretli ürünün katma değeri artırdığını ve daha yüksek fiyata satıldığını aktaran Başkan Ali Çandır, yöresel ürünlerin ihracatının artması durumunda ihracattan sağlanan gelirin de yükseleceğinin altını çizdi. Çandır, şu şekilde devam etti: “Coğrafi işaretler katma değeri artırıyor, tüketici de coğrafi işaretli ürün alırken daha pahalıya almak durumunda kaldığı için bizim ihracat gelirlerimizde önemli ölçüde yükselme olacak. Esas amacımız; ürünün üretildiği bölgenin ekonomik kalkınmasının sağlanması, göçün azalması, oradaki insanlara iş aş olması, bir başka açıdan yöresel ürünlerin ihracı kültür ihracatına da girer. Çünkü, ürünlerin yetiştirdiği yerlerin hikayeleri tüketiciler tarafından takip ediliyor, biz de binlerce yıllık medeniyetin süzülmesini bir şekilde dünyaya ihraç etmiş oluyoruz.” Yöresel ürünler, yolculara ikram ediliyor Yöresel ürünler fuarı YÖREX'in katılımcılar arasında çok sayıda iş birliği oluşturduğunu da dile getiren ATB Başkanı Ali Çandır, kalkınma ajansları desteğiyle fuara gelen üreticilerin pazarlamacıların talebiyle de coğrafi işaret almaya başladığının bilgisini verdi. Çandır, “YÖREX'e ilk başladığımızda 119 coğrafi işaretli ürün vardı, bütün ürünler birbirinden etkileşerek şu an da sayımız 1632'ye yükseldi. Fuarımıza özellikle kalkınma ajansların vasıtasıyla gelen insanlar belki ulaşmakta zorluk çekecekleri Türkiye'nin en büyük e-ticaret sitesine, süper marketlerin temsilcilerine ulaşıp, ürünlerini tanıtabiliyor ve satabiliyor. Daha önce birçok iş bağlantısı yapıldı ve bunun dışında Antalya'da bulunan otellerin satın almalarından sorumlu olan kişilerle bağlantılar sağlanarak, ürünlerinin yıl boyunca satışı gerçekleşiyor. Ayrıca, Türk Hava Yolları catering firmaları da bu ürünlerden alım yaparak, yöresel ürünlerimizi yolculara ikram ediyor. Birçok ülkeyle ihracatımız gerçekleşiyor. Son yıllarda TOBB'un desteğiyle ortaya koyduğumuz yüz yüze görüşmeler, süper marketler, e-ticaret siteleri ile yapılan görüşmeler sonucunda da marketlerin talebi doğrultusunda coğrafi işaretler almaya başlayanlar oldu. Coğrafi işaretli ürünlerimizin etrafında üreticiyi örgütleyerek, miktar açısından ürünlerimizi hem iç piyasada hem de yurt dışında satılabilecek miktara ulaştırmamız gerekiyor. Bundan sonraki konsantrasyonumuzun oraya doğru çevrilmesi şart” dedi. “İhracat, turizmi destekler” Kalkınma ajanslarının fuarın olmazsa olmazı olduğuna değinen Başkan Ali Çandır, Antalya'da bulunan herkesi Anadolu lezzetleriyle özlem gidermeleri için fuara davet ederek, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Kalkınma ajanslarımız bu projenin buraya gelmesinde çok önemli katkılarda bulundu. Çünkü, bu yaptığımız proje kalkınma ajanslarının temel ilkelerine en uygun konu. Bizim buradaki amacımız kırsala hayat vermek, kırsaldaki insana iş aş olmak, kırsaldaki değerleri ekonomiye çevirmek, katma değer sağlamak ve göçü önlemek gibi asli görevleri ihtiva ediyor. Onun dışında da inanıyorum ki; bu bölgelerin içinden önümüzdeki yıllarda çok önemli turizm destinasyonları çıkacak ve turizm sektörüne de katkı sağlayacak. Örgütlenmeyi becerebilir, miktar sorunumuzu aşabilirsek, ihracatta da müthiş zenginliği dünya insanlarına tattırmış olacağız. Bu konuda da kalkınma ajanslarının desteği önemli. Fuarımız, 9-13 Ekim tarihlerinde Antalya ANFAŞ Fuar Merkezi'nde açılacak, yine buram buram Anadolu'yu koklayacağız, Antalya'da yaşayan ve Antalya'ya misafirliğe gelen herkesi fuarımıza bekliyoruz.”

Bursa siyah inciri AB'den coğrafi işaret tescili aldı Haber

Bursa siyah inciri AB'den coğrafi işaret tescili aldı

Yumaklı, konuya ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Tescil konusunda güzel bir haberin de Bursa siyah incirinden geldiğini belirten Yumaklı, "Bursa'nın siyah inciri, Gemlik zeytini ve Bursa şeftalisinden sonra AB tarafından tescillenen bir başka Bursa lezzeti oldu. Böylelikle AB'den tescilli ürün sayımız 26'ya yükseldi. Dün söylemiştik listeye yenilerin ekleneceğini, devamı da gelecek" ifadelerini kullandı. Bursa siyah inciri ile birlikte 26'ya ulaşan Türkiye'nin coğrafi işaretli ürünleri şunlar: "Gaziantep baklavası, Aydın inciri, Malatya kayısısı, Aydın kestanesi, Milas zeytinyağı, Bayramiç beyazı, Taşköprü sarımsağı, Giresun tombul fındığı, Antakya künefesi, Suruç narı, Çağlayancerit cevizi, Gemlik zeytini, Edremit zeytinyağı, Milas yağlı zeytini, Ayaş domatesi, Maraş tarhanası, Edremit Körfezi yeşil çizik zeytini, Ezine peyniri, Safranbolu safranı, Aydın memecik zeytinyağı, Araban sarımsağı, Osmaniye yer fıstığı, Bingöl balı, Bursa şeftalisi, Hüyük çileği, Bursa siyah inciri." Tarım Bakanlığının yeni açıkladığı destekler daha önceki desteklerin ilerisinde olup aynı zamanda Türkiye'de planlamayı getirerek daha dengeli üretimi sağlanacağını belirten AK Parti Milletvekili Mustafa Varank, ancak bakanlığın açıkladığı destekleri karalamak için iftara atıldığını söyledi. Varank, “Tarım Bakanlığı, yeni dönemde uzun vadeli olarak ve ürüne dayalı, planlamaya dayalı yeni bir destek sistemini tüm Türkiye'ye ilan etti. Bu destekleri farklı yalanlarla, iftiralarla karalamaya çalışan kesimler var. Şu destek kalktı, bu destek kalktı diyenler var. Çiftçimiz zaten işin ne olduğunun. gayet bilincinde. Ama vatandaşlarımızın da şunun bilmesini istiyorum. Lütfen bu yalanlara inanmayın. Özellikle Tarım Bakanlığının yeni açıkladığı destekler hem daha önceki desteklerin ilerisinde olup aynı zamanda Türkiye'de planlamayı getirerek daha dengeli üretimi sağlayacak. Desteklerden çiftçilerimiz de istifade edecek. İnşallah bunun sofraya yansımasını da vatandaşlar olarak hep birlikte görmüş olacağız” diye konuştu. Avrupa'nın yanı sıra Orta Doğu ülkelerine, Rusya, Dubai ve Hong Kong'a gönderilen Bursa siyahında, bu yıl 30 bin ton rekoltenin beklendiğini belirten Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçılar Birliği (UYMSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Senih Yazgan ise, "Tahminim, bu yıl itibarıyla 13-14 bin ton ihracat potansiyeli olan bir kapasiteye ulaşabilmek. Bu rakam hem üreticiyi sevindirecektir hem ihracatçıyı hem de ülkenin pazarlardaki var olan o baskın etkisini de ortaya koyacaktır" diye konuştu.

"Gastronomi turizmine yönelik projelerimiz sürüyor" Haber

"Gastronomi turizmine yönelik projelerimiz sürüyor"

Sosyal belediyeciliğin en güzel örneklerini sergileyen Başkan Büyükkılıç yönetimindeki Kayseri Büyükşehir Belediyesi, gastronomi şehri Kayseri'de kadim kentin lezzet dolu mutfağını layıkıyla tanıtmaya devam ediyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, Büyükşehir Belediyesi’nin gastronomi turizmine yönelik önemli hizmetler ve projeleri hayata geçirdiklerini belirtti. “Hem Etkinlik Yapıyor Hem de Altyapı Oluşturuyoruz” Gastronomi dalında UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Yenilikçi Şehirler Ağı Ulusal Listesi’nde yer alan Kayseri’yi dünyaya tanıtmayı amaçladıklarını vurgulayan Başkan Büyükkılıç, “Gastronomi Çalıştayı ve Gastronomi Günleri derken amacımız hem Kayseri’de bir etkinlik yapılmasını sağlamak hem de bu alanda altyapı oluşturmamızdır” dedi. Projeler Hızla Devam Ediyor Büyükkılıç, gastronomi turizmine yönelik çalışmaların ve projelerin tüm hızıyla devam ettiğini kaydederek, şunları söyledi: “Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi içerisinde Mutfak Sanatları Merkezimiz bitme aşamasında. 6 bin metrekare kapalı alanı içeren, içerisinde yeme-içme mekânları, gastronomiye özgü atölyeleri olacak. UNESCO’nun Yenilikçi Şehirler Ağı Listesi’nde yer aldık, bunu da kalıcı kılma adına gerekli çalışmayı yapıyoruz. Kayseri Üniversitesi zaman zaman bu dalda önemli ödüller alıp, Kayseri’mizin adını duyuruyor. Kayseri’mizde coğrafi işaretli 30’a yakın ürün söz konusu, Sayın Valimizin belediyelerimiz ile iş birliği halinde kooperatif ile ilgili yaptığı çalışmalar var.” Başkan Büyükkılıç, değişik tatların, değişik medeniyetlerin zenginliği ile iyi bir noktada olan Kayseri’nin gastronomi şehri olduğunu sözlerine ekledi.

Gastronominin nabzı 3. kez Antalya’da atacak Haber

Gastronominin nabzı 3. kez Antalya’da atacak

3’üncü kez düzenlenecek olan Uluslararası Food Fest Antalya, Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ev sahipliğinde gerçekleşen basın toplantısıyla tanıtıldı. Başkan Muhittin Böcek, “Festivalimiz; Antalya’nın saklı kalmış lezzetlerinin, yerel ürünlerinin otel, restoran gibi işletmelerin menülerinde yer almasına katkı sağlayacaktır. Coğrafi işaret alan yöresel ürünlerimizi, festivale katılan çok değerli yerli ve yabancı ödüllü şefler aracılığıyla uluslararası arenada daha üst seviyeye taşıyacağımıza inanıyoruz” diye konuştu. Tema: “Gelecek Antalya” Tarihi, eşsiz konumu, biyoçeşitliliği, benzersiz kıyıları, doğal güzellikleri ve yemek kültürü ile dünya turizminin göz bebeği Antalya, 3’üncü Uluslararası Food Fest gastronomi festivaline ev sahipliğine yapacak. “Gelecek Antalya” temasıyla 6-8 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek 3. Uluslararası Food Fest Antalya, gastronomi dünyasının duayenlerini bir araya getirecek. “Gelecek Antalya” mottosuyla gerçekleşecek uluslararası festival, Antalya Karaalioğlu Parkı’nda dünyanın dört bir yanından gelen konukları ağırlayacak. Kentin saklı kalmış lezzetlerini dünya arenasına taşıyacak, dünyaca ünlü Michelin yıldızlı şefler ve turizm yazarlarının katılacağı Food Fest Antalya’nın tanıtımı için, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ev sahipliğinde Muratpaşa ilçesinde bulunan bir otelde basın toplantısı yapıldı. Toplantıya Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer, Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Yusuf Hacısüleyman , Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Adlıhan Dere, Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Erkan Yağcı, Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, Food Fest Antalya İçerik Direktörü Gökmen Sözen, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya Gastronomi Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (AGYİD) Başkanı Zeki Özen, Şef Mehmet Akdağ ve Şef Danilo Zanna katıldı. Başkan Muhittin Böcek, toplantı salonunda hazırlanan Antalya tropik meyve bahçesi ve yerel lezzetler alanını gezdi. Antalya’nın tropikal ürünleri, şef Danilo Zanna'nın yaptığı meyve salatasıyla katılımcılara tanıtıldı. Festival kapsamında çok sayıda etkinlik düzenlenecek Başkan Muhittin Böcek, açılış konuşmasında Antalya’nın eşsiz doğası ve tarihi zenginliklerinin yanı sıra köklü mutfak kültürüyle de öne çıktığını belirterek, bu yıl üçüncüsü düzenlenecek Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nde, Akdeniz'in bereketli topraklarından çıkan lezzetleri, yerel üreticileri ve dünya mutfağından seçkin şefleri bir araya getireceklerini belirtti. Böcek, “Festivalimiz, geleneksel ve modern mutfak anlayışlarını harmanlayarak, ziyaretçilere unutulmaz bir lezzet deneyimi sunmayı hedeflemektedir. Festival süresince yerel ve uluslararası şeflerin düzenleyeceği atölye çalışmaları, tadım etkinlikleri, yarışmalar, panel ve söyleşiler, konserler ve daha birçok renkli etkinlikler ile katılımcılar, hem Antalya mutfağını daha yakından tanıma fırsatı bulacak, hem de gastronomi dünyasındaki son trendler hakkında bilgi sahibi olacaklardır” diye konuştu. Antalya’nın saklı kalmış lezzetleri gün yüzüne çıkacak Antalya’nın 700 bin yatak kapasitesi, nitelikli otelleri, hizmet kalitesi, eşsiz doğası, dünyaca ünlü mavi bayraklı plajları, ören yerleri, tarihi ve kültürel değerleri ile turizmin başkenti olduğuna dikkat çeken Başkan Böcek, festivalin çıkış noktasının, yerel gıda ve nitelikli tarıma sahip çıkmak olduğunu kaydetti. Böcek, şu şekilde devam etti: “'Antalya’dan dünyaya' mottosuyla başlattığımız uluslararası Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nin bu yıl üçüncüsünü 'Gelecek Antalya' mottosuyla gerçekleştiriyoruz. Festivalimiz; Antalya’nın saklı kalmış lezzetlerinin, yerel ürünlerinin otel, restoran gibi işletmelerin menülerinde yer almasına katkı sağlayacaktır. Coğrafi işaret alan yöresel ürünlerimizi, festivale katılan çok değerli yerli ve yabancı ödüllü şefler aracılığıyla uluslararası arenada daha üst seviyeye taşıyacağımıza inanıyoruz. Ayrıca, Antalya’nın zengin gastronomi mirasını dünyaya tanıtarak, yerel lezzetlerin küresel arenada hak ettiği değeri görmesini sağlayacak ve turizm sektörümüzün sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunmaya devam edeceğiz.” Festival, 6-8 Eylül’de Karaalioğlu Parkı’nda Festival boyunca, Antalya'nın çeşitli bölgelerinde yetişen organik ürünler, tropikal ürünler ve yerel lezzetlerin sergileneceği pazarların, gastronomi tutkunları için önemli bir buluşma noktası olacağının altını çizen Başkan Böcek, üç gün boyunca sürecek festivalde, dünyadan ve Türkiye’den birbirinden ünlü Michelin yıldızlı ödüllü şefleri, gurmeleri, gastronomi ve turizm yazarlarını, yurtiçi ve yurtdışından katılım sağlayacak yüzbinlerce ziyaretçiyi ağırlayacaklarını ifade etti. Böcek, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Festivalimiz kapsamında bu yıl Alanya ilçemizde tropikal meyve hasadını 5 Eylül’de gerçekleştireceğiz. Antalyalı vatandaşlarımızı, 06-08 Eylül tarihleri arasında, Antalya Karaalioğlu Parkı’nda gerçekleştireceğimiz bu büyük lezzet şölenine davet ediyoruz.” Festivali tanıtmak amacıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Şef Danilo Zanna, restoranlarında hazırlanan yemeklerde Antalya’nın 7 coğrafi işaretli ürününün kullanıldığını söyledi. Zanna, “Sadece destek vermek amacıyla değil, ürünlerin dünyada benzeri yok” dedi. Alanya Belediye Başkanı Özçelik’ten, tropikal meyve hasadına davet Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik, sürdürülebilir turizmin sağlanmasını gerektiğine işaret ederek, bu kapsamda çalışmalar yapan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e teşekkür etti. Başkan Özçelik, 5 Eylül’de Alanya’da gerçekleştirilecek tropikal meyve hasadına herkesi davet etti. TÜROFED Başkanı Erkan Yağcı, Antalya’nın dünyanın en tanınmış turizm varış noktalarının başında geldiğini ifade etti. Dünyada rekabetin arttığının altını çizen Yağcı, bu rekabetin önüne geçmek için sürdürülebilirliğin şart olduğunu dile getirdi. Yağcı, “Sürdürülebilirliği sağlamak için iki temel stratejimiz var. Birincisi turizm çeşitliliği, ikincisi Pazar çeşitliliği. Gastronomi festivali food fest, kültürel zenginlik ve mutfak zenginliğin öne çıkması konusunda çok önemli görev görüyor” dedi. “Otellerimizde artık Antalya’ya özgü yöresel mutfağımızın temsili var” AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu, birinci gastronomi festivalinden sonra neler yaptıklarını aktardı. Kavaloğlu, “Otellerimizde artık Antalya’ya özgü yöresel mutfağımızın temsili var. Turizmi çeşitlendirmede çok ciddi bir olgu, çeşitlendirme. Ülkemizi ziyaret eden turistler mutfağımızda Antalya’mıza özgü mutfağı görüyorlar, mutlu oluyorlar. Bu anlamda da pazarlamada etkin bir rol oynadığımız dönemdeyiz” diye konuştu. ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, turistlerin bir yeri seçerken yeme içme kültürüne dikkat ederek seçtiklerini kaydetti. Hacısüleyman, bu kapsamda festivalin çok önemli olduğunu vurgulayarak, ATSO olarak festivali desteklediklerini söyledi. “Festival, tüm sektörlere katkı veriyor” AESOB Başkanı Adlıhan Dere, Antalya’nın gastronomi festivaliyle öne çıkmasından gurur duyduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: “Festival, mutfak kültürümüzün tanıtılması açısından çok önemli bir organizasyon, önceden gastronomi denilince akla Gaziantep ve Hatay gelirdi, şimdi food fest ile Antalya’da eklendi. Festival, tüm sektörlere olumlu anlamda etki ediyor.” Antalya’nın 18 coğrafi işaretli ürününün 17’si gastronomi ürünü Gezgin misafirlerin zihinlerine ve duygularına olumlu, unutulmaz anılarla ve tatlarla yerleşilmesi gerektiğini belirten Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ise, şöyle devam etti: “Bunu başardığımızda sadece deniz, güneş, kum ve ucuzluk algısıyla değil çok daha fark sağlayıcı, cazip ve kalıcı anılarla evlerine yolcu edebiliriz. Bunun için eşsiz zenginliklere sahibiz. Sadece iki tanesi kültürümüz ve yöresel ürünlerimizdir. Gastronomi, bu iki değerin en kalıcı karmasıdır diye düşünüyorum. Ülkemizde bin 617 coğrafi işaretli yöresel ürün bulunmakta ve bunların yüzde 88’i gastronomi ile ilgili ürünlerden oluşmakta. Antalya’mızın da 18 coğrafi işaretli ürününün 17’si de gastronomi ile ilgili bulunmaktadır. Antalya Ticaret Borsası olarak, 16 yıldır yürüttüğümüz Yöresel Ürünler Projesi ve YÖREX Fuarı gibi girişimlerle, ülkemizin yöresel ve coğrafi işaretli ürünlerini tüm misafirlerimizin ve hemşerilerimizin anılarına yerleştirmeye çalışıyoruz. Yöresel küçük üreticilerin ve kooperatiflerin güçlendirilmesi için iş fırsatları sağlanması ve tarımsal çeşitliliğin korunması için çaba sarf ediyoruz. Antalya, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle gastronomi turizmi için büyük bir potansiyele sahip. Yöresel ürünlerimizin tanıtımı ve markalaşması, sadece kente değil, ülkemize de büyük faydalar sağlayacaktır.” “Gastronomi şehri olmak için başvuracağız” Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer de, “Antalya’mızdaki lezzet noktalarının envanteri çıkarılarak lezzet noktası tanıtımları yapılması yönünde bir çalışmamız var. Gastronomi eğitim ve inovasyon merkezimizin kurulması yönünde de çalışmalarımız var. UNESCO gastronomi şehri olmamız için çalışmalarımızı hep beraber yürütüyoruz, daha önce de film festivalimiz için UNESCO’ya başvuruda bulunmuştuk” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından, Food Fest Antalya İçerik Direktörü Gökmen Sözen, festivalin içeriğini katılımcılara anlattı.

Tarihin ve doğanın buluştuğu eşsiz bir şehir: Kars Haber

Tarihin ve doğanın buluştuğu eşsiz bir şehir: Kars

Kars, Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan ve beş bin yıllık bir geçmişe sahip olan kadim bir şehir. Coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca askeri ve stratejik öneme sahip olan kent, farklı medeniyetlerin izlerini taşıyor. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Rus hakimiyetine giren Kars, bu dönemde yapılan önemli yatırımlarla dikkat çekiyor. Selçuklu, Ermeni ve Osmanlı dönemlerinden kalma kiliseler ve yapılar, şehre zengin bir kültürel miras sunuyor. Ancak Kars sadece tarihiyle değil, doğal güzellikleri ve turizm potansiyeliyle de büyülüyor. Kars şehir merkezine 42 kilometre uzaklıkta yer alan Ani Ören Yeri, Türkiye-Ermenistan sınırında konumlanıyor. Orta Çağ’da önemli bir ticaret yolu olan İpek Yolu’nun geçtiği bölgede kurulan Ani, ziyaretçilerini tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Sultan Alparslan’ın emriyle bir şapelden dönüştürülen Kaya Mescidi, Alparslan’ın Anadolu’daki tek izini taşıyor. Ayrıca, 1072 yılında Melikşah’ın emriyle inşa edilen Ebu’l-Menüçehr Camii, bölgedeki İslam mimarisinin en eski örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Ani’nin büyüleyici atmosferi, ziyaretçilerine geçmişin kapılarını aralıyor. Ani’nin mimarisi, Sasanilere ait Ateşgede Tapınağı, çeşitli plandaki kiliseler ve Selçuklu dönemi camileri gibi farklı dinlere ait yapıları barındırmaktadır. Bu zengin kültürel miras, Ani’yi Orta Çağ mimarlığının yanı sıra şehircilik ve yaşayış açısından özel bir konuma getirmiştir. Tapınaklar, kiliseler, camiler, saraylar, kervansaraylar, hamamlar, değirmenler ve köprüler gibi yapılar, kentin mimari unsurları arasında yer alıyor. Tarih öncesi dönemlerden itibaren çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir şehir olup, surlar içerisindeki yerleşim MS 4. yüzyılda İç Kale’de başlamış. Bugünkü surların önemli bir kısmı, Bagratlı Kralı III. Aşot döneminde yaptırılmış ve İç Kale, Kars şehrine ismini veren Karsaklılar tarafından inşa edilmiş. Kars’ta yer alan ve 932-937 yılları arasında Kral Abbas tarafından yaptırılan Havariler Kilisesi, Bagratlı Krallığı döneminde inşa edilmiş. Kilise, Müslüman egemenliğine geçtikten sonra Kümbet Camisi’ne dönüştürülerek Rus hakimiyetinde ise Rus Ortodoks Kilisesi olarak kullanılmış. 1964 yılında müzeye dönüştürülen yapı, 1993 yılından bu yana yeniden cami olarak hizmet veriyor. Kars’ın en büyüleyici doğal güzelliklerinden biri de Çıldır Gölü. Kış aylarında tamamen buz tutan göl, ziyaretçilere her mevsim benzersiz bir manzara sunuyor. Bahar ve yaz aylarında ise göl, kuş gözlemciliği ve balıkçılık gibi aktiviteler için ideal bir ortam sağlıyor. Çıldır Gölü, doğaseverler ve macera arayanlar için mutlaka görülmesi gereken bir destinasyon. Lezzet dolu gastronomi yolculuğu Kars, zengin mutfak kültürüyle de öne çıkıyor. Özellikle Kars kaşarı ve gravyer peyniri, şehrin en ünlü lezzetlerinden. Kars mutfağının önemli bir parçası olan kaz eti sofraların vazgeçilmezi. Ayrıca, yöresel yemekler arasında bulunan Hangel, Piti ve Kete, Kars’ın gastronomik zenginliğini gözler önüne seriyor. Şehre gelen ziyaretçiler, bu lezzetleri tatmadan Kars’tan ayrılmamalı. Kars, sadece tarihi ve doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda kendine has dünyaca ünlü peynirleriyle de tanınıyor. Kars Peynir Müzesi, bu lezzetlerin ve kültürün derinliklerine inen bir yolculuk sunuyor. Müze, ziyaretçilere gravyer yapım sürecini ve Kars’ın en önemli lezzetlerinden biri olan peynirin üretim aşamalarını detaylı bir şekilde anlatıyor. Kafkas Cephesi Harp Tarihi Müzesi, Kanlı Tabya olarak bilinen binada yer almakta olup, 1828 yılından Cumhuriyet’in ilanına kadar önemli olayların sergilendiği interaktif bir müze. Serhat Kalkınma Ajansı ekonomik ve sosyal kalkınmayı hedefliyor 2017 yılında kurulan ve Kars merkezli olarak dört ilde faaliyet gösteren Serhat Kalkınma Ajansı, bölgedeki yerel dinamikleri harekete geçirerek ekonomik ve sosyal kalkınmayı hedefliyor. Tarım ve hayvancılık odaklı bir bölge olan bu alanda, son yıllarda turizmde de önemli gelişmeler kaydedildi. Kars, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çeken bir şehir olarak, Avrupa Birliği fonları sayesinde büyük bir dönüşüm geçiriyor. Yaklaşık 5,5 milyon Euro’luk toplam bütçesi olan ve %85’i AB Fonu, ’i ise Türkiye’nin katkı payından oluşan proje, Kars’ın turizm potansiyelini artırmayı hedefliyor. Proje kapsamında gerçekleştirilen inşaat çalışmaları, şehrin estetik ve işlevselliğini önemli ölçüde geliştirdi. Kars Merkez’de bulunan Haydar Aliyev Caddesi üzerindeki 23 tescilli ve 9 tescilsiz bina için cephe iyileştirmesi yapıldı. Ayrıca, cadde boyunca kaldırım ve yol yenilemesi, aydınlatma işleri, çevre düzenleme çalışmaları, işaret levhaları ve sokak mobilyalarının montajı tamamlandı. Bu kapsamda gerçekleştirilen çalışmalar, 2023 yılı Temmuz ayı itibarıyla sona erdi. Projenin teknik yardım bileşeni ise Kars turizminin gelişmesine yönelik önemli adımlar içeriyor. Mevcut durum analizlerinin ve turizme yönelik strateji ve eylem planlarının oluşturulması, turizmde yönetişim yapısının kurulması, hizmet kalitesinin artırılmasına yönelik çalışmalar ve Kars’ın ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtılması gibi faaliyetler bu bileşen kapsamında gerçekleştiriliyor. Kars’ın geleneksel Osmanlı kent dokusunu yansıtan yapılar, bazalt taşından inşa edilmiştir ve kentin büyüleyici yapısal formu, camiler, hamamlar ve saraylar gibi yapılardan oluşmakta. Ajansın projeleri, markalaşma, altyapının geliştirilmesi ve hizmet kalitesinin artırılmasıyla turizmi desteklemeyi; kırsal kalkınmada yerel ürünlerin markalaşmasını, üretimini ve kalitesini artırarak katma değeri yükseltmeyi ve göç veren nüfus yoğunluğu az olan bölgede imalat sanayini geliştirmeyi ve istihdamı artırmayı hedefliyor. Ayrıca, kadınların ve dezavantajlı grupların ekonomik hayata katılımı için çalışmalar yürütülüyor

Dünya yemeklerinin baharatları Türkiye’den Haber

Dünya yemeklerinin baharatları Türkiye’den

Dünya mutfaklarında pişen binlerce çeşit yemeği Türk baharatları lezzetlendirdi. Türk baharat sektörü 2024 yılı sonunda 250 milyon dolar ihracat hedefliyor. Et, balık, tavuk, makarna, sebze, bakliyatlar, unlu mamuller, tatlılar başta olmak üzere her türlü yemeğe lezzet veren baharatlar tuz kullanımını da düşürdüğü için baharat tüketimi dünya genelinde her geçen gün artıyor. Türkiye’nin dünyanın önemli baharat tedarikçilerinden biri olduğunu dile getiren Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, defne ve kekikte dünya lideri olduğumuzu; adaçayı, kimyon, karabiber, kırmızı biber, tatlı biber, yenibahar, vanilya, tarçın, karanfil, sumak, biberiye, mahlep, çörekotu, çemen, köri, zerdeçal, safran, zencefil, kimyon, kişniş, rezene gibi baharatların ihracatını yaptıklarını kaydetti. 2024 yılının ilk yarısında Türkiye’nin gerçekleştirdiği 113 milyon dolarlık baharat ihracatının 74 milyon dolarlık dilimi Ege Bölgesi’nden gerçekleştirildiği bilgisini veren Öztürk, “Ege Bölgesi, Türkiye’nin baharat ihracatından yüzde 65,5 pay aldı. Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yılda Ege Bölgesi baharat ihracatındaki gücünü gösterdi. 2024 yılının ikinci yarısında baharat ihracatındaki performansımızı koruyarak 2024 yılı sonunda 250 milyon dolar ihracat hedefliyoruz” şeklinde konuştu. Defne en çok ihraç edilen ürün Türkiye’nin baharat ihracatının lideri defne ihracatının yüzde 57’lik artışla 23 milyon dolardan 36 milyon dolara çıktığını paylaşan Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nurettin Tarakçıoğlu, kekik ihracatının yüzde 11’lik artışla 24 milyon dolardan 27 milyon dolara çıktığını ifade etti. Tarakçıoğlu, “Karabiber, kırmızı biber grubu 8,3 milyon dolardan 10,6 milyon dolara çıktı” dedi. Turkish Tastes Türk baharatını vitrine çıkardı “Baharat ihracatında en büyük pazarımız 10,4 milyon dolarla Amerika Birleşik Devletleri oldu” diyen Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Turkish Tastes Ambassador Kazım Gürel, ABD’yi 8,2 milyon dolarla Tayland ve 7,1 milyon dolarla Vietnam’ın izlediğini paylaştı. Türkiye’nin baharat ihracatında Ameraki Birleşik Devletleri’nin lider olmasında Ege İhracatçı Birlikleri’nin ABD pazarında Türk gıda ürünlerinin ihracatını artırmak için 5 yıldır başarıyla sürdürdüğü Turkist Tastes isimli TURQUALITY Projesi’nin itici güç olduğuna dikkati çeken Gürel, önümüzdeki 4 yıl ABD pazarında Turkish Tastes Projesiyle Türk baharatlarının tanıtımına devam edeceklerini Türk baharat sektörünün ABD pazarında 100 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaşabilecek potansiyele sahip olduğunu sözlerine ekledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.