Hava Durumu

#Gökova Körfezi

TOURISMJOURNAL - Gökova Körfezi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gökova Körfezi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

6 bin nüfuslu Sakin Kent'in nüfusu 80 bine çıktı Haber

6 bin nüfuslu Sakin Kent'in nüfusu 80 bine çıktı

Türkiye'nin en önemli mavi yolculuk rotası durumundaki Gökova Körfezi uç noktasında yer alan Sakin Kent unvanlı ve günübirlik tatilcilerin en fazla rağbet gösterdiği Ula'nın Akyaka Mahallesi her bayram tatilinde olduğu gibi bu bayram tatilinde de yoğunluk olarak en süt seviyeye ulaştı. Akyaka Mahallesine karayolu girişinde başlayan araç kuyruğu yaklaşık 3 kilometre uzunluğa ulaşırken, birçok sürücü kuyruğu görünce geri dönmek zorunda kalıyor. Akyaka'nın yaklaşık 250 metrelik sahilinde şezlong ve şemsiye koyacak alan kalmadı. Deniz yüzeyi adeta insanlarla kaplanırken, bu yoğunluğun hafta sonuna kadar devam ekmesi bekleniyor. Akyaka Muhtarı Feridun Özsoy, “Her bayram olduğu gibi Sakin Kent unvanlı Akyaka Mahallemiz yine bayram yoğunluğunu yaşıyor. Normalde yerleşik olarak 6 bin civarında nüfusumuz var. Bu bayram nüfusumuzun 15 katı kadar yaklaşık olarak 80 bin kişilik bir nüfusa yoğunluğa ulaştı. Büyükşehir Belediyemiz, Ula Belediyemiz, altyapısı ile üst yapısı ile tatilcilerimizin daha iyi bir tatil geçirmeleri için var gücüyle çalışıyorlar. Ula Belediyesi'nin tek halk plajı vardı. Burada yapılan bir çalışma ile Azmak kenarı karşısında yer alan alanı plaj düzenlemesi yaparak halkımızın hizmetine açtık. Buranın da güvenliğini sağlayarak halka hizmet vermeye başladı. Bizim tatilcilerimizden istediğimiz hava sıcaklığı arttı, nem düştü. Halkımızın yangın konusunda hassas olmalarını istiyorum. Büyükşehir Belediyemiz, Ula Belediyemiz halkımıza hizmet vermeye devam ediyor. Jandarmamız halkımızın güvenliğini sağlıyor. Halkımızın iyi ve huzurlu bir şekilde tatillerin geçirmelerini ve hatasız kazasın evlerine geri dönmeleri tek dileğimiz” dedi.

Avrupa’nın En İyi 10 Sahil Kasabasından İkisi Türkiye’de... Haber

Avrupa’nın En İyi 10 Sahil Kasabasından İkisi Türkiye’de...

ASOS (KEFALONYA) / YUNANİSTAN Küçük Asos’un en özel bir yanı, karamela ve gül pembesi evleri. İki küçük plaj bulunan adada yürüyüşçüler, Asos’un 16. yüzyıldan kalma kalesinin kalıntılarına giden patikayı takip ederek keşif yapabiliyor. AKYAKA / AZMAK Türkiye’nin doğaya ve sürdürülebilirliğe önem veren yavaş şehirlerinden biri olan Akyaka, Azmak Nehri’nin ağzında, pırıl pırıl Gökova Körfezi’nde yer alıyor. Sahilin arkasında, begonvillerle kaplı sokaklardan oluşan bir kafes, geleneksel lokantalara ve kafelere ev sahipliği yapıyor. Geceleri deniz kıyısındaki restoranlar kumların üzerine masalar kuruluyor. Akyaka aynı zamanda Türkiye’nin uçurtma sörfü merkezi olarak biliniyor ve şehrin hemen dışındaki uzun kumsalda çok sayıda sörf okulu bulunmaktadır. GÖLTÜRKBÜKÜ / BODRUM Eğer Türkiye’nin bir Saint-Tropez’i varsa, Gölköy ve Türkbükü köylerinin bir araya gelmesiyle oluşan bu gösterişli yer olduğuna inanılıyor. Yeni oluşturulan halk plajı ve Côte d’Azur havası estiren katlı plaj kulüpleriyle Türkiye’nin en iyi sahillerden biri. ŠİBENİK / HIRVATİSTAN Dubrovnik ile benzer zarif Venedik mimarisine ve pişmiş toprak çatılı evlere sahip olan bu sahil kasabası sakinliği açısından gözde bir yer haline gelmiştir. Deniz kenarındaki gezinti yolundan, katedraline ve 11. yüzyıldan kalma Aziz Michael Kalesi’ne kadar oldukça ilgi çekici bir lokasyon. CAVTAT / HIRVATİSTAN Büyüleyici küçük sahil kasabalarından biri olan bu yer, birçoğu onlarca yıldır aynı aileler tarafından işletilen gösterişsiz kafe ve restoranlar, yüzme platformları ve kristal berraklığındaki suya açılan küçük çakıl koyları ile ilgi odağı haline geliyor. Dubrovnik’e ve yakındaki Elaphiti adalarına düzenli olarak tekne taksiler çalışıyor. Eşsiz yürüyüş rotaları ve mükemmel gün batımı noktaları olan birkaç basit plaj barına da sahip. SANTA MARIA DI CASTELLABATE (CAMPANIA) İTALYA Yakındaki Amalfi sahilinin karmaşasından uzakta bir dünya olan Cilento sahili, balıkçı evlerinin bozulmamış plajlara baktığı küçük sahil kasabalarıyla doludur. Balıkçı tekneleri sabahın erken saatlerinde kasabanın restoranlarını beslemek için geri döner ve balıkçılar mavi bayraklı plajlarda ağlarını onarır. Günler kumlarda ya da Cilento milli parkındaki yürüyüş parkurlarını takip ederek geçirilebilir; yakındaki Paestum ve Velia arkeolojik alanları tarih meraklıları için büyük bir cazibe merkezidir. LA FLOTTE EN RÉ (ILE DE RÉ) / FRANSA Bir zamanlar önemli bir deniz balıkçılığı limanı olan La Flotte, restoranlarla kaplı bir sahil ve oldukça büyük bir marina ile Île de Ré’nin en güzel köylerinden biri olarak kabul ediliyor. Yakındaki Arnérault plajı keyifli bir öğleden sonra için en iyi seçim olarak tavsiye ediliyor. CONCARNEAU (BRETANYA) / FRANSA Tarihle iç içe, muhteşem bir sahile ve kasabanın restoranlarını en taze deniz ürünleriyle doldurmaya çalışan bir balıkçı filosuna sahip olan Concarneau, Brittany’nin en güzel noktası. İki bölümden oluşan kasabada, küçük bir ada üzerine kurulu eski kentin etrafında 14. yüzyıldan kalma surlar ve evlerin arasından geçerek hareketli balıkçı limanına ulaşan Arnavut kaldırımlı sokaklar bulunuyor. Uzun ve el değmemiş kumlardan oluşan Plage des Sables Blancs, şehir merkezine kısa bir yürüyüş mesafesinde yer alıyor. Balıkçılık Müzesi ve dünyanın en eski deniz istasyonu olan Marinarium, aileler için iyi bir yağışlı hava seçeneği. FORNELLS (MENORCA) / İSPANYA Birkaç mil ötedeki daha yeni bir gelişme olan Playa de Fornells ile karıştırılmaması gereken Fornells, Menorca’nın en büyüleyici balıkçı köylerinden biri ve palmiye ağaçlarıyla bezeli sade bir sahil şeridine sahip. Bir balık restoranı merkezi haline gelen lokasyon, son yıllarda rüzgâr sörfü için ideal koşulları sağlayan güvenilir bir yer haline de gelmiştir. CoLlafranc (GİRONA) / İSPANYA Beyaz badanalı evleri, mavi kapıları ve küçük balıkçı tekneleri Llafranc’a hoş bir eski tarz hissi veriyor. Bir zamanlar Costa Brava’nın en göz alıcı noktası olan, Ernest Hemingway ve Salvador Dalí’den Elizabeth Taylor ve Sophia Loren’e kadar herkesi kendine çeken Llafranc, sadece Temmuz ve Ağustos aylarında kalabalık olan sakin, aile dostu bir tatil beldesi haline gelmiş. Korunaklı liman, kano, yelken, tüplü dalış ve kürek sörfü gibi su sporları için ideal.

Marmaris Orhaniye’de Deniz Koruyuculuğu sistemi Haber

Marmaris Orhaniye’de Deniz Koruyuculuğu sistemi

Muğla’nın dünyaca ünlü Gökova Körfezi ve Fethiye Göcek koylarından sonra Akdeniz Koruma Derneği tarafından Datça-Bozburun Yarımadası içinde yer alan Orhaniye’de de deniz koruyuculuğu sistemi başladı. Akdeniz Koruma Derneği, 2022 yılında Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi'nde, hayata geçirdiği ‘Denizel ve Kültürel Korumanın Bütünleştirilmesi Projesi’nde bugüne dek yaptığı çalışmaları, kamu kurum ve kuruluşlarından temsilcilerle paylaştı. Toplantıda konuşan Akdeniz Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya, Gökova Körfezi’nde 2012 yılından beri gerçekleştirdikleri başarılı izleme ve koruma çalışmalarını 2022 yılı itibariyle Datça-Bozburun’da da uygulamaya başladıklarını, bilimsel izleme ve tür koruma çalışmalarının yanı sıra Deniz Koruyuculuğu Sistemini Orhaniye’de başlattıklarını duyurdu. Gerçekleştirilen çalışmalara destekleri için kamu kurum ve kuruluşlarına teşekkür etti. Datça, sakin koyları, zengin bitki örtüsü, canlı çeşitliliği ve arkeolojik değerlerinden dolayı 22 Ekim 1990 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiş ve koruma altına alınmış olsa da insan faaliyetleri ve özellikle turizm sezonunda yaşanan nüfus artışı, ilçenin doğası üzerinde büyük bir baskı oluşturduğu açıklandı. 2022 yılında Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi'ndeki biyoçeşitliliği korumak ve sağlıklı bir ekosistem için ‘Denizel ve Kültürel Korumanın Bütünleştirilmesi Projesi’ni hayata geçiren Akdeniz Koruma Derneği bölgede koruma çalışmaları başlattı. Küçük ölçekli balıkçılar destekleniyor Derneğin Datça Bozburun’daki çalışmaları hakkında verilen bilgide, “Derneğimiz tarafından 2022 yılında hayata geçirilen ‘Denizel ve Kültürel Korumanın Bütünleştirilmesi Projesinin başlangıcında önce bölgedeki kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleriyle bir araya gelerek projenin paydaşı olmaya davet ettik. Bunun yanında geçimini denizden karşılayan küçük ölçekli balıkçılığın desteklenmesi için balıkçılarla sık sık bir araya gelerek sorunlarına yönelik çözümler geliştirmeye çalıştık. İklim değişiminin deniz ekosistemleri üzerinde oluşturduğu baskıyı izlemek ve koruma çalışmaları için strateji oluşturmak için bilimsel çalışmalarını devam ettirirken, iklim değişimiyle denizlerde yaşanan deniz suyu sıcaklığını ve bölgenin balık biyokütlesini izleme çalışmaları gerçekleştirdi. Bölgede uzman ekipleri ve yerel paydaşlarla ile su altı temizlik çalışması gerçekleştirerek deniz yaşamının atıklardan temizlenmesi için çalıştık. Kıyı ve su altı temizlik çalışmaları ile beraber mikroplastik çalışmaları da devam etmektedir. Mikroplastiklerin deniz suyu, sahil ve balık sindirim sistemlerindeki birikimi üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Denizel atık çalışmalarına paralel olarak, Datça-Bozburun bölgesinde bulunun okullar ile beraber eğitim ve farkındalık çalışmaları da yapılmaktadır. Bunun yanı sıra İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri ile Mavi-Yeşil Okullar Projesi çerçevesinde çocuklarla temizlik etkinlikleri düzenleyerek, onların çevre koruma bilincinin artması için eğitim faaliyetleri gerçekleştirdi. Dernek ayrıca kıyılarımızda görülen istilacı ve yabancı türlerin tanınması ve tüketilmesi için tadım etkinlikleri gerçekleştirdi. Tüm bu çalışmalarının yanı sıra nesli tehlike altında olan Akdeniz keşiş foku ve Deniz çayırları gibi türlerin izlenmesi ve korunması için çalışmalar yürüttük” denildi. Deniz Koruyuculuğu sistemi Akdeniz Koruma Derneği, deniz koruma alanlarının etkili korunmasına destek olmak için Türkiye’de ilk kez uygulanan Deniz Koruyuculuğu Sistemini Gökova Körfezi ve Fethiye-Göcek’ten sonra Datça-Bozburun bölgesinde yer alan Orhaniye’de de uygulamaya başladı. Bölgedeki balıkçılığa kapalı alanların yasa dışı avcılık, ağaca bağlama gibi deniz ekosistemine zarar veren faaliyetleri yetkililere bildiriyor. Marmaris Orhaniye’deki özel bir marinada gerçekleşen toplantıya Marmaris Kaymakamlığı, Muğla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Datça ve Marmaris İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefliği, Marmaris İlçe Turizm Müdürlüğü, Marmaris ve Datça Liman Başkanlığı, Datça İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Marmaris Belediyesi, Marmaris Deniz Ticaret Odası, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Marmaris Müze Müdürlüğü, Muğla Ticaret ve Sanayi Odasından temsilciler katıldı.

Gökova Körfezinde ‘Mavi tura’ ‘Kültür turu’ ekleniyor Haber

Gökova Körfezinde ‘Mavi tura’ ‘Kültür turu’ ekleniyor

Mavi yolculuğun en önemli uğrak noktalarından Gökova Körfezi içinde yer alan Sedir (Kleopatra) adasında günümüzden 2 bin 600 yıl öncesine ait arkeolojik kalıntıların gün yüzüne çıkarılması için bir taraftan yüzey temizliği, bir taraftan da kazı çalışmaları başladı. Kazının bilimsel danışmanlığını yapan Prof. Dr. Adnan Diler, adanın koruma altındaki altın sarısı ince kumu ve plajı ile bilindiğini, yapılacak kazılar sonrası kale surları, tiyatro, agora ve kiliselerin ortaya çıkması ile antik kent olarak tanınacağını açıkladı. Kum ve plajına arkeolojik kalıntılar da ekleniyor Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Sedir adası, koruma altındaki altı sarısı kumu ve sakin plajı ile anılıyor. Geçmişi milattan önce 6. Yüzyıla dayanan adanın kumu ve plajının yanında arkeolojik kazılar ile kültür yönünün de ön plana çıkması hedefleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve desteği, Muğla Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı (YİKOP) ve Ula Belediyesi’nin destekleri ile Muğla Müze Müdürlüğü Başkanlığında Prof. Dr. Adnan Diler’in bilimsel danışmanlığında devam eden kazıların 2023 yılı çalışmaları başladı. Ulaşım denizden sağlanıyor Sedir Adası’nın kültür boyutunun ön plana çıkması amacıyla başlatılan kazı çalışmaları ilk etapta 7 uzman 25 işçi ile başlarken, önünüzdeki süreçte bu sayının artması bekleniyor. Ada’ya kara bağlantısının bulunmaması nedeniyle günübirlik Ula Akyaka ve Marmaris Çamlı Mahallelerinden kalkan tekne turları ve özel yat ve tekneler ile ulaşım sağlanıyor. Öncelik surların görünür olması Sedir adasında düzgün kesme taştan çok sayıda kule ile sur duvarları, Apollon tapınağı ve onun yerine sonradan yapılan kiliseler, hâla ayakta duran iyi korunmuş tiyatro, agora ve adayı çevreleyen kıyılarda antik liman kalıntıları yer alıyor. Kazı çalışmalarında ilk etapta adaya tekne ile gelen ziyaretçilerin antik yapıları ve sur duvarları görmesini sağlayacak bitki örtüsünden arındırılması için çalışma yürütülüyor. Ada çevresinde liman kalıntıları hala duruyor Kleopatra adası olarak da bilinen Sedir Adası üzerinde adını veren Sedir ağacı bulunmazken, zeytin, çalılık ve çam ağaçları hakim. Adayı çevreleyen sahil boyunca çok sayıda liman kalıntısına rastlanırken, 1. derece arkeolojik ve 1. derece doğal sit alanı, aynı zamanda Özel Çevre Koruma bölgesidir. Antik kalıntılarla dolu üçlü bir ada grubunun en büyüğü olan Sedir Adası, Kleopatra plajı olarak bilinen kumsalında, jeolojik oluşumlarla ortaya çıkan ve koruma altında olan kumlar, aslında özel bir biçimde oluşmuş kalker damlacıklarından oluşurken bu nadir kumun kumsal dışına çıkarılması yasak. “Sedir Helenistik dönemin Yunan kenti değil” Sedir adasında kazı çalışmalarının bilimsel danışmanlığını yürüten Prof. Dr. Adnan Diler, yabancı Arkeologların iddia etiği gibi Sedir Adası’nın bir Helenistik dönem Yunan Kenti olmadığını belirtti. Diler, “Bizim buradaki çalışmalarımızın esas amacı Karia’daki bu kentlerin yapılanma süreçlerini anlamaktı. Yabancı meslektaşlarımızın önemli bir kısmı Sedir’in Helenistik dönemde kurulmuş bir Yunan kenti olduğunu düşünüyor. Ama bizim buradaki çalışmalarımız bunun böyle olmadığını ortaya koymuştur. Tam tersine özellikle Sedir’in kutsal alanları, ana karadaki Nekrapoldeki (mezarlık) mezarların mimarisi, yapılanması, mantığı Orata adasındaki Hristiyanlık çağındaki su vaftizi törenlerine dayalı kutsal alanın oradaki çok daha eski bir su kültürüne, Hititlerdeki gibi bir geleneğe gitmiş olması bunu kanıtlıyor” dedi. “Sedir adasının geçmişi günümüzden 2 bin 700 yılına kadar gidiyor” Sedir Adası bir ada yerleşmesi olmasına rağmen, özellikle 5. Yüzyıldan itibaren hem yazılı kaynaklarda hem de arkeolojik buluntularda belirsiz olmaktan çıktığını belirten Diler, “Buradaki ilk yerleşim izleri milattan önce 6. Yüzyıla, yani zamanımızdan 2 bin 600, hatta 2 bin 700’e kadar gidiyor. Yerleşim tiyatronun olduğu tepenin doğusu üzerinde surlarla çevrili alan. Surlar ile çevrili alan içeresinde bir kutsal alan var. Çalışmalarımızı uzun zamandır burada yürütüyoruz. Bunun yanı sıra geç dönem Agorası var. Karia’nın en büyük bazilikalarından birisi var. Orada da çalışma yürüteceğiz” dedi. “Sedir Adası’nı kumu ve plajı ile değil, antik kent olarak anılmasını istiyoruz” Sedir adasının daha çok ince altın sarısı kumu ve plajı ile bilindiğini belirten Prof. Dr. Adnan Diler, “Bizim bu seneki programımızda özellikle surların, tiyatronun ve kıyıdaki kalıntıların görülmesi için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Esasında bu Kedrai (Sedir) yerli halk veya yabancı ziyaretçiler burasını daha çok Kleopatra ile özdeşleştiriyorlar ve burayı bir plaj gibi görüyorlar. Böyle bir algı var. Bu algı aslında yanlış bir algı. Buradaki kalıntıların denizden de görülebilir olması, adada ziyaretçi güzergahı üzerindeki bütün yapıların hem kazı ile hem temizlik ile görülebilir olması buranın kültürel karakterini ve kimliğini öne çıkarıyor. Böylece yavaş yavaş burasının bir plaj olmaktan çıkıp bir antik kent olarak algılanacaktır” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.