Hava Durumu

#Gümüşhane

TOURISMJOURNAL - Gümüşhane haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gümüşhane haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Alabalık tesisleri gastronomi turizmine can veriyor Haber

Alabalık tesisleri gastronomi turizmine can veriyor

Temiz ve buz gibi sularında yetişen doğal alabalıklarıyla ünlü Gümüşhane'de yaz boyunca alabalık tesislerinde yoğunluk yaşanırken, onlarca tesis kentin gastronomi turizmine de katkı sağlıyor. Eşsiz doğası, buz gibi ve tertemiz sularının dağlarından süzülerek oluşturduğu binlerce deresinde onlarca alabalık tesisine ev sahipliği yapan Gümüşhane'de bu tesisler kentin hem ekonomisine hem tanıtımına büyük destek veriyor. Merkez, Torul, Kürtün ve Şiran ilçelerinde kurulu bulunan tesisler son yıllarda adeta birer turizm merkezi haline gelirken, Gümüşhane'nin temiz sularıyla ünlü derelerinde yetişen alabalığının tadına bir kez bakan bir daha unutamıyor. Özellikle hafta sonları rezervasyonların dolduğu ve yer bulmakta zorluk çekilen alabalık tesisleri Gümüşhane'nin temiz ve soğuk sularında yetiştirdikleri balıklarla şehri gastronomi tutkunları için çekim merkezi haline getirdi. Alabalık yemek ve doğada huzur dolu bir gün geçirmek için onlarca hatta yüzlerce kilometreden geliyor. Buz gibi sularda yetişen alabalıklar, doğal ortamda yetişmiş kadar lezzetli olduğu için ziyaretçilerin beğenisini topluyor. Artabel Gölleri Tabiat Parkı ve civarındaki yüksek zirvelerden akan suların oluşturduğu Musalla-Gülaçar Vadisi de Gümüşhane'nin ‘Alabalık' vadisi olarak adlandırılıyor. Bu vadide yer alan çok sayıda alabalık tesisi doğal güzelliklerin arasında keyifli bir gastronomi deneyimi sunuyor. İkisu-Şiran karayolu üzerinde Kalecik köyü sınırlarında Artabel Deresinin kenarına kurulu olan Taşkın Alabalık Tesisleri işletmecilerinden Fatih Taşkın, dedelerinin 34 yıl önce kurduğu alabalık çiftliğinde gökkuşağı alabalığı ürettiklerini ve bu balıkları tesislerinde müşterilerine sunduklarını söyledi. “Soğuk su balığı daha yağlı ve lezzetli yapıyor. Bizim suyumuz 10 derece” Tesisten genelde herkesin memnun ayrıldığını kaydeden Taşkın, “Balığımız yaklaşık 10 derecelik bir kaynak suyunda yetişiyor ve bu nedenle daha lezzetli oluyor. Soğuk su balığı daha yağlı ve lezzetli yapıyor. Yurtdışından gelen müşterilerimiz de var yol üzeri olduğu için internetten görüp inip yemek için gelen de var. İnsanlar tercih ediyor” dedi. İyi alabalığın kısık ateşte bol tereyağı ile piştiğini anlatan Taşkın, lezzetli balık yapmak isteyenlerinden tereyağından kaçmamalarını istedi. “Misafirler geldiğinde talep oluyor oraya gidelim şeklinde” Tesislerin müdavimlerinden Burak Telli ise “Oldukça lezzetli balığı var. Burak bir oturuşta 3-4 balık yiyorum. Yıllar önce 6-7 tane yemiştim. Sürekli buradayız. Misafirler geldiğinde talep oluyor oraya gidelim şeklinde. Suyunun soğukluğu olsun balıkların üretim şekli olsun etkiliyordur. Çıkın çıkın gelin” ifadelerini kullandı. “Ben en çok balığın beynini seviyorum” Ailesiyle birlikte tesislere giden Sıla Oral, “Hafta sonu olduğu için geldik. Ailemle beraber. Balıklar çok güzel. İki tane balık yedim. Park var çocuklar için. O da çok güzel. Ben balığı derisiyle beraber çok seviyorum. Derisiyle kıtır kıtır oluyor. Ağzıma tereyağı tadı geliyor. Çok güzel oluyor” ifadelerini kullanırken ablası Zeynep Oral ise “Suyundan mı yoksa yeminden mi kaynaklı bilemiyorum ama balıklar çok lezzetli. Zamanımız oldukça geliyoruz. Birazcık insanlara garip gelebilir ama ben en çok balığın beynini seviyorum. Minik yani büyük olsa daha iyi olurdu ama minik güzel oluyor tadı. Ağızda dağılıyor. Gayet güzel. Balığın yanında helva veriyorlar, turşu veriyorlar. Benim en sevdiğim yönü de bir şeyler ikram etmeleri. Yanında sadece balık ve su vermiyorlar” diye konuştu.

Asırlık ‘Şiran Kök Pekmezi’ coğrafi işaret aldı Haber

Asırlık ‘Şiran Kök Pekmezi’ coğrafi işaret aldı

Şiran ilçesinde asırlardır şeker pancarından yapılan meşhur kök pekmezi coğrafi işaret aldı. Kelkit Ticaret ve Sanayi Odası girişimleriyle 2021 yılında başlayan süreç 2024 yılının Mart ayında sona erdi. Gümüşhane’nin 13. tescilli ürünü olan ‘Şiran Kök Pekmezi’ için ise bugün Şiran ilçesinde tanıtım programı yapıldı. ‘Şiran Kök Pekmezi’ üretimini gerçekleştiren Şiran Kadın Kooperatifi üyesi kadınların da katıldığı programda, pekmeze ait özellikler ve sağlayacağı ekonomik kazanımlardan bahsedildi. “Pazarlama olanaklarını arttıracağız” 'Şiran Kök Pekmezi'nin tescili için yoğun bir çalışma sarf ettiklerini aktaran Kelkit Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Servet Daltaban, “Şiran kök pekmezi bölgenin önemli bir ürünüydü. Biz de bu ürünü hem korumak hem de ekonomik değerini yükseltmek adına ürünümüze coğrafi işaret tescili aldık. Bu Gümüşhane’nin 13. tescilli ürünü oldu. Biz Kelkit Ticaret ve Sanayi Odası olarak bunu gerçekleştirdik. Sürece 2021 yılının Aralık ayında başladık ve 2024 yılının Mart ayında da tamamlamış olduk. İki buçuk yıl süren bir süreçten sonra coğrafi işaretimizi tamamladık ve bölgemize kazandırdık. İnşallah bundan sonraki süreçte de Şiran kök pekmezimizin pazarlama olanaklarını daha da arttırarak, ekonomik girdi anlamında katkı sunmayı amaçlıyoruz” dedi. “Kadın kooperatifimizle birlikte çok güzel atılımlar yapacağız” Coğrafi işaretli yöresel ürünün tanıtımı noktasında çalışmalarını arttıracaklarını aktaran Şiran Belediye Başkanı Abdulbaki Kara, “İlçemizde yıllardır üretimi yapılan bir ürün ama bugün geldiğimiz noktada başta ülkemiz olmak üzere dünyanın birçok noktasında artık coğrafi işaretli ürünler katma değerli hale gelmiş durumda. Biz de coğrafi işaretli olması hasebiyle inşallah bu ürünlerimizin katma değerlerini arttıracağız ve öncelikle bölgemizde daha sonra da ülkemizde ve dünya çapında ürünümüzün tanıtımı için gayretlerimiz olacak. Çok yakında kadın kooperatifimizle birlikte çok güzel hamleler yapacağız. Bunu da ülke çapındaki fuarlarda göreceğiz” diye konuştu. “Şiran’da yıllardır üretilen bir ürün” Şiranlı kadınların yıllardır yaptığı pekmezi coğrafi işaret ile birlikte daha ileri taşımak istediklerini söyleyen Şiran Kadın Kooperatifi Başkanı Hamiyet Halep, “Kök pekmezi aslında Şiran’da yıllardır üretilen bir ürün. Eskiden annelerimiz yapardı, şimdi biz coğrafi işaret aldığımız için bizler de daha iyi bir şekilde yapacağız ve tanıtımını da daha iyi bir biçimde yapacağız. Şeker pancarlarını üreticiden aldıktan sonra yıkayıp temizliyoruz daha sonra haşlıyoruz. Daha sonra en zor aşama olan süzme işlemini yapıyoruz sonra odun ateşinde kaynatarak pişiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Mevsimleri değiştiren şelale: Tomara Şelalesi Haber

Mevsimleri değiştiren şelale: Tomara Şelalesi

Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde yer alan ve dağın ortasındaki 40 ayrı kaynaktan dökülen Tomara Şelalesi, doğaseverlerin gözde mekanlarından biri haline geldi. Bölgenin en etkileyici doğal güzelliklerinden biri olan şelale, sadece manzarasıyla değil, serin sularıyla ve yemyeşil doğasıyla da ziyaretçilerini büyülüyor. Şiran ilçesi sınırlarındaki Tomara Şelalesi, dağın ortasındaki 40 ayrı noktadan yaklaşık 15 metre yükseklikten dökülen berrak suyu ile yazın serinlemek isteyenlerin adresi oldu. Havaların ısınmasıyla birlikte ziyaretçi sayısında artış yaşanan Tomara Şelalesi, Türkiye'de turizm otoriteleri tarafından ziyaret edilmesi tavsiye edilen 10 şelaleden birisi olarak gösteriliyor. Doğu Karadeniz Bölgesi'nin en gözde turistik noktalarından olan Tomara Şelalesi Tabiat Parkı'nda piknik alanları, cam seyir terası, çocuklar için oyun parkı ve lokanta da bulunuyor. Şelalenin en dikkat çekici özelliği ise sularının dağın ortasındaki 40 ayrı kaynaktan beslenmesi. Bu gözelerden çıkan sular, birleşerek görkemli bir şelaleye dönüşüyor ve her mevsim farklı bir güzellik sunuyor. Şelalenin yanında yürüyenler, suyun serinliğiyle adeta mevsim değişimini hissediyor. Son yıllarda yaban keçilerinin şelale kenarına kadar indiği ve insanlara birkaç metre yaklaştığı alanda bulunan yürüyüş parkurları ve piknik alanları ile de tesis ziyaretçilere birçok aktivite imkanı sunuyor. “Tomara Şelalesi beni gerçekten çok etkiledi” İstanbul'da yaşayan ve 14 yıl sonra memleketi Gümüşhane'ye gelen Büşra Mutlu, “14 yıldır Gümüşhane'yi görmüyorum. Çok merak ettiğim için öyle bir yolculuk yaptım uzun vakit sonra. Çok güzel bir memleket. Fakat Tomara Şelalesi'ni görmek harikaydı. O kadar güzel ki verdiği ferahlık, verdiği huzur gerçekten çok güzel. Doyamadım diyebilirim. Harikaydı. Tomara Şelalesi'ni İstanbul'da iken çok merak ediyordum. Gelmek nasip oldu, çok güzel. Tomara Şelalesi beni gerçekten çok etkiledi” dedi. “Daha önce tesadüfen gelmiştim, şimdi ailemle geldim” Samsun'dan gelen Beytullah Genç de, “Samsun'dan geliyorum buraya. Daha önce bir defa tesadüfen gelme şansı buldum. Muazzam çok hoşuma gitti. Buraya mutlaka bir daha gelmek istiyordum. O zaman pandemi zamanıydı. Çok bir şey anlamamıştık. Bugün yine nasip oldu. Ailemle yine geldim. Mükemmel bir yer. Ben buraya ilk geldiğimde bir şelale bekliyordum ama kaynağından çıkan bir şelale ile karşılaştım. O yüzden yani saklı bir cennet, mükemmel bir yer. Bu taraflara yolum düştüğünde mutlaka yine geleceğim. Şu an yine buraya yolum düşerek gelmedim, ekstra 250 kilometre yol yaparak geldim bu sıcakta. Çok memnun kaldım. Ailecek güzel vakit geçirmek için geldik buraya” diye konuştu. “Suyunda ayağımızı 30 saniyeden fazla tutamıyoruz” Tomara'da yaşadığı mevsim değişikliğini anlatan Genç, “Şu an belki hava 40 derece olabilir ama şu suya ayağımızı soktuğumuzda inanın 30 saniyeden fazla ayağımızı tutamıyoruz. Bu mükemmel bir şey. Ve kaynağından da burada su içebiliyoruz. Suyun tadına da baktık. Gerçekten lezzetli bir su. O yüzden çok memnun kaldık burada” ifadelerini kullandı. “Bu yılki hedefimiz 250 bin misafir ağırlamak” Bu yıl sezona bayram yoğunluğuyla başladıklarını kaydeden işletmeci Zeynep Kara ise, “Okulların tatil olması ve bayramın denk gelmesiyle beraber yoğun bir gurbetçi sayısına hitap ettik. Her sene artan misafir sayımız bu yıl da artarak devam ediyor. Hedefimiz bu yıl 250 bin misafir ağırlamak. Şehrin kalabalığından, sıcağından bunalan misafirlerimize doğada eşsiz yürüyüşle, Tomara Şelalesi'nin serinliğiyle merhaba diyoruz. Aynı şekilde sezonumuza başladığımızdan beri sabah kahvaltısından akşam yemeğine, çocuk oyun parkından hediyelik ürün satışları olan bir yere sahibiz. Misafirlerimizi bekliyoruz, gurbetçimizi bekliyoruz” dedi. “Türkiye'de bu şekilde birkaç şelale var” Tomara'nın bir diğer adının da “Kırk Gözeler” olduğunu ve bu şekilde dağdan çıkan suların oluşturduğu birkaç şelaleden birinin Tomara Şelalesi olduğunu hatırlatan Kara, “Tomara 'Kırk Gözeler' olarak da geçiyor ve Türkiye'de iki tane var. Bir tanesi de bizde. Dağın arasından doğal şekilde çıktığı için görülmeye değer bir nokta. Türkiye'de eşsiz olan bir yer olduğu için bütün misafirlerimiz gezi rotalarının arasına eklemeli. Şu an yaşadığımız aşırı sıcaklar nedeniyle nem oranı da artıyor. Ama şelale yoluna yaklaştığımızda o yürüyüş yolundaki serinlik resmen mevsim değişikliğine sebep oluyor. Yaklaştıkça o suyun serinliğinin verdiği esintiyle beraber direkt mevsim değişikliği yaşanıyor. Sıcaktan şikayeti olan, şehrin kalabalığından, trafiğinden kaçıp bir nefes almak isteyen herkesi Tomara Şelalesi'ne bekliyoruz” diye konuştu.

Tarih ve doğanın buluşma noktası: Santa Harabeleri Haber

Tarih ve doğanın buluşma noktası: Santa Harabeleri

Gümüşhane'nin merkeze bağlı Dumanlı köyü sınırlarında yer alan Santa Harabeleri, ziyaretçilerine tarih ve doğanın büyüleyici atmosferini bir arada sunuyor. Yüzlerce yıldır ayakta kalan eski yapılar, bölgenin zengin kültürel mirasını gözler önüne seriyor. Göğe yakın dağların arasında, tarih ve doğanın iç içe geçtiği mekan bahar mevsimiyle birlikte renk cümbüşüne dönerken vadiden akan köpük köpük derelerdeki tarihi köprüler ve yüksek dağlardan akan şelaleler eşsiz görüntüler oluşturdu. “Vadideki cennet” ve “Doğa ve tarihin kucaklaştığı yer” olarak da adlandırılan, yüzlerce yıllık taş binaları, kiliseleri, çeşmeleri ve eşsiz doğasıyla büyüleyici bir atmosfere sahip olan Santa Harabeleri, yüzlerce yıllık eserleriyle ziyaretçilerine hem zamanda yolculuk yaptırıyor hem de eşsiz manzaralarıyla hayran bırakıyor. Kimi kaynaklara göre 17. yüzyılda kimi kaynaklara göre de daha eski tarihlerde kurulduğu bilinen ve 7 mahalleden oluşan Santa Harabeleri, her bir mahallesinde dönemin özelliklerini yansıtan ve zamana meydan okurcasına dimdik ayakta duran tek ve iki katlı evleri, kiliseleri, okulları, şelaleleri ve çeşmeleriyle döneminin kendine özgü sivil mimari özelliklerini sergiliyor. Doğu Karadeniz'in önemli kültürel miraslarından birisi ve geçmişin izleriyle dolu olan Santa Harabeleri, tarihi ihtişamı ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine büyüleyici bir atmosfer ve enfes manzaralar sunuyor. Çevresindeki yemyeşil ormanları, huzur dolu yürüyüş yolları ve mistik yapısıyla ziyaretçilerine doğanın kalbinde dingin anlar yaşatan Santa Harabelerini ziyaret eden Berfin Özkan, Gümüşhane'nin önemli turizm ve kültür alanlarından biri olarak dikkat çeken Santa'nın tarihi ve doğal güzelliklerin harmanlandığı ve her mevsim farklı güzelliklerin görüldüğü bir yer olduğunu söyledi. “Göğe komşu toprakların şelaleler, dereler, köprüleriyle çok güzel bir doğası var” Santa'yı “Göğe komşu topraklar” olarak nitelendiren Özkan, “Burası çok güzel doğası olan bir yer. Göğe komşu topraklar diyebilirim. Buraya yürürken çok fazla güzelliklere şahit olduk. Birçok tarihi köprüye şahit olduk. Şelaleler, dereler, köprüleriyle çok güzel bir doğası var. Zifin çiçekleri de açmış durumda. Herkesin gelip görmesini isteriz. Etrafımız yeşil, üstümüz mavi. Burada yüzlerce yıldır ayakta kalan birçok tarihi yapı var. Köprüler var, dereler var, şelaleler var, dağlar var. Yani her şey şu an burada toplu diyebilirim. Burası İsveç değil, burası Gümüşhane herkesin gelip görmesini isteriz” diye konuştu. “Kesinlikle her ilkbahar ve yaz aylarında gezilip görülmesi gereken yer” Bahar mevsiminde hafta sonlarını dağ bayır gezerek geçirdiklerini belirten Gümüşhane Üniversitesi akademisyenlerinden Dr. Merve Gençosmanoğlu da “Gümüşhane, Trabzon, Giresun hattında gerçekten çok güzel yerler var. Özellikle ilkbahar yaz aylarında bayağı gezilesi, görsel şölen olan yerler var. Bunlardan bir tanesi de Santa Harabeleri. Çok güzel eski yapılar var. Hala şeklini, yapısını koruduğu için sık sık ziyaret etmeye çalışıyoruz. Yerli yabancı bütün turistlerin de gelmesini isteriz. Tabii ki doğal dokuyu koruyup buraya sahip çıkarak. Sadece Santa Harabeleri değil etrafta çok güzel yaylalar, manzaralar var. Endemik bitkiler, türler, ağaçlar, çiçekler var. Kesinlikle her ilkbahar ve yaz aylarında gezilip görülmesi gereken yerler buralar. Herkesi buraya bekleriz. Gelene de yardımcı oluruz. Buranın halkı da çok misafirperver ve yardımseverdir. Her tür konuda yardımcı olacaklarını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. İki sıradağın oluşturduğu dar ve derin bir vadi içinde yer alan Santa, kaybolmaya yüz tutmuş önemli bir değer olarak biliniyor. Arkeolojik ve doğal sit alanı olan Santa Harabeleri geçtiğimiz yıllarda kesin korunacak hassas alan olarak ilan edilmişti. Tarihi eserler yönünden oldukça zengin olan, bazı mahallelerinde kiremit fabrikası ve kireç ocaklarının da bulunduğu Santa Harabeleri, Yanbolu deresinin doğduğu üç ayrı yamaçta denizden ortalama bin 500 metre yükseklikte yer alıyor.

Gümüşhane’deki İmera Manastırı tarihi dokusuna kavuştu Haber

Gümüşhane’deki İmera Manastırı tarihi dokusuna kavuştu

Gümüşhane'nin tarihi ve kültürel hazinelerinden birisi olan İmera Manastırı yıllar içinde yapılan tahribatlardan kurtarıldı. Manastırın duvarlarına kazınan yazılar ve çizilen grafitiler, uzman bir ekip tarafından temizlenerek tarihi yapı eski görkemine kavuşturuldu. Türkiye’de en fazla tescilli kiliseye sahip 3 şehirden birisi olan Gümüşhane’deki İmera Manastırı’nın duvarlarında yazılan ve görüntü kirliliği oluşturan yazı ve grafitiler uzman ekip tarafından yapılan titiz bir çalışmanın ardından temizlendi. Gümüşhane Valiliği öncülüğünde başlatılan temizlik çalışmaları, Sümela Manastırında da benzer çalışmaları yapan konusunda uzman bir ekip tarafından yürütüldü. Tarihi yapıya zarar vermemek için özel solüsyonlar ve teknikler kullanılarak gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, manastır duvarlarındaki yazılar ve grafitiler büyük ölçüde temizlendi. Merkeze bağlı Olucak Köyü sınırlarında bulunan ve yazılı kaynaklara göre 1350 yılında gotik tarzda inşa edilmiş olan İmera Manastırında “yazı” ve “grafiti” temizliği yapıldı. 1859 yılında rahibe Roxane tarafından yenilenen ve döneminde bölgenin en önemli merkezlerinden birisi olan İmera Manastırı, geçtiğimiz aylarda Vali Alper Tanrısever’in ziyareti sırasında verdiği talimatın ardından temizlendi. Hem içinin hem de duvarlarında önceki yıllardan beri is, kalem ve sprey boyayla yazılan yazı ve grafitiler Trabzon Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğünden gelen ve Sümela Manastırında da aynı ve benzer çalışmaları yapan uzmanlar tarafından özel kimyasallar kullanılarak mevcut yapısına zarar vermeden silindi. Bölgenin önemli inanç yapıları arasında gösterilen, gotik mimarisi ve aydınlatma tekniğiyle ilgi çeken İmera Manastırının etrafında Karaca Mağarası, Krom Vadisi, Sümela Manastırı, Çakırgöl, Camiboğazı Yaylası gibi çok sayıda tarihi ve doğal güzellikler yer alıyor. Hristiyan Ortodoks inancının özelliklerini taşıyan ve mimari özellikleriyle dikkati çeken 674 yıl önce yapılan İmera Manastırı, gotik mimariyle yeryüzü aydınlatma tekniği kullanılarak yapılmasının yanında bölgede mimari ve teknik açıdan en değerli ve en korunaklı manastırlardan birisi. Trabzon Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğünden Şenol Aktaş ve Ramazan Bulut’un gerçekleştirdiği çalışmaya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüyle İl Özel İdaresi personeli de destek verdi. Geçtiğimiz yıllarda çatısı ve dış cephesinde restorasyon çalışması yapılan manastırda yapılan çalışmalar sırasında tarihi dokusuna zarar vermemeye özen gösterildi. “Vandalizm olarak adlandırdığımız yazıları ve grafitileri çıkardık” Çalışmayı gerçekleştiren uzmanlardan Şenol Aktaş, “İmera Manastırında tahribata yol açan bazı yazılar vardı. Kalem ve islerle yazılan ve rahatsızlık verici derecedeydi. Valimizin ve İl Kültür ve Turizm Müdürümüzün talebi üzerine görevlendirmeyle geldik ve yazıları elimizden geldiğince silmeye çalıştık. Bu süreçte şuna dikkat ettik: Duvar yazılarının yazıldığı bölgelerde özellikle sıvalı boyalar varsa onları tahrip etmemeye çalıştık. Onun yanısıra duvardaki özel sıvaları korumaya çalıştık. Dönemine ait renkler var sıvaların üzerinde onları korumaya çalıştık. Duvarlara yazılan bizim vandalizm olarak adlandırdığımız yazıları çıkardık, grafitileri de çıkardık. Normal bir duvara yazılı yazıyı silebiliriz ama kilise, cami gibi alanlarda boyalı alanlarda kullandığımız kimyasallar özel olarak üretilen kimyasallar. Onları kullanıyoruz. Süreç bu yüzden biraz uzadı. Biz o kimyasalları elde edebilmek için 1-1,5 ay sonrasında buraya gelebildik. Gerçekten özel sıvalı ve boyalı alanlara zarar vermeden temizleme işlemini yaptık. Bunun önüne geçemiyoruz maalesef. Her yerde her yere yazıyorlar. Çare olarak eğitim diyoruz” dedi. “Güzel sonuçlar aldık tamamlandığında” Bir diğer uzman Ramazan Bulut ise “Kimyasal kullandık genel olarak. Yaklaşık 2 gün sürdü çalışmalarımız. Bayağı uğraştırdı bizi ama güzel sonuçlar aldık tamamlandığında. Bütün bölgeleri tek tek fırçayla altına tahribat vermeden temizledik” ifadelerini kullandı. “Biraz daha özen gösterilirse bu yıl burası ayağa kalkar” Olucak Köyü Muhtarı Hamdi Nas da yapılan çalışma için Vali Alper Tanrısever ve diğer tüm yetkililere teşekkür ederek, “Önceki yıllarda çatısı ve dış duvarları tamir edilmişti. Son olarak içindeki duvarlarda yer alan yazılar temizlendi. Çevre düzenlemesi de yapılacak. Valimizin, Turizm Müdürümüzün ve İl Özel İdaremizin katkılarıyla manastır güzelleşmeye başladı. Noksanlar da var. İlerleyen süreçte etrafındaki alana kamelyalarda konulacak. Bunlar da yapılınca burası turizme açılmış olacak. Yaz aylarında hafta içi günlük 50, hafta sonları 100-150 araç geldiği de oluyor. Buraya gelenler piknik yapıyor, geziyorlar. Buraya insanlar geldiği zaman mutlu oluyor. Havadar, manzarası güzel. Etrafında Krom Vadisi, Sümela Manastırı ve Karaca Mağarası var ve hepsi birbirine bağlı. Buraya gelenler mutlaka İmera Manastırına uğruyor. Biraz daha özen gösterilirse bu yıl burası ayağa kalkar” diye konuştu.

Tarihi mahallede bahar güzelliği Haber

Tarihi mahallede bahar güzelliği

Gümüşhane'nin tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü Süleymaniye Mahallesi, baharın gelişiyle birlikte adeta renk cümbüşüne dönüştü. Tarihi yapıların arasında yükselen ağaçlar, rengarenk çiçekleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Türkiye'de adını değerli bir madenden alan tek şehir olan Gümüşhane'nin eski yerleşim yeri olan tarihi Süleymaniye Mahallesi, tarihi ve doğal güzellikleriyle dikkat çekerken bahar mevsimiyle birlikte oluşan renk cümbüşü de bölgeye gelenleri mest ediyor. Ağaçların çiçek açması, doğanın canlanmasıyla birlikte eşsiz manzaraların ortaya çıktığı, cami ile kilisenin yan yana bulunduğu ve şehre adını veren “Gümüş” madenlerinin yüzyıllar boyunca işletildiği mahalle, tarihten bugüne miras kalan camisiz minareleriyle de göz dolduruyor. Yüzyıllar boyunca Türk, Ermeni ve Rumlar'ın bir arada yaşaması nedeniyle 'Hoşgörü merkezi' olarak da nitelendirilen, doğa ile tarihi iç içe barındıran Süleymaniye Mahallesi geçmişin izlerini taşıyan camiler, minareler, kiliseler, hanlar, köprüler, hamamlar ve dükkanlar gibi 30'dan fazla tarihi eserin günümüze ulaştığı 3.derece kentsel ve doğal sit alanı. Kayak merkezi yapılması planlanan zirvelerindeki beyaz kar örtülerinin eriyip yerini yeşil manzaraya bıraktığı bugünlerde mahalleye gelen ziyaretçiler tarihi bir yolculuğa çıkarak baharın getirdiği canlı renklerin tadını çıkarıp farklı kültürlerin izlerini keşfediyor. "Süleymaniye binaların dışında hikayeleriyle de çok büyük hazineleri içeren bir şehir" Sadece doğal güzellikleriyle değil aynı zamanda tarihi dokusuyla da öne çıkan Süleymaniye Mahallesiyle ilgili akademik çalışma da yapan Süleymaniye Mahallesi Uygulama Oteli İşletme Müdürü Muhammet Kılıç, “Eski Gümüşhane, kadim bir şehrin merkezi. Türk, Rum ve Ermenilerin yüzlerce yıl barış içerisinde yaşadığı bir şehir. Kanuni Sultan Süleyman Han'dan ismini alan camisiyle, hamamlarıyla, kiliseleriyle, büyük bir medeniyeti bünyesinde barındıran, altın değerinde bir şehir. 1647 yılında bölgeye gelen Evliya Çelebi'nin de seyahatnamesinde bahsettiği üzere 70 adet madenin bulunduğu Gümüşhane'de Kırkpavli ve Hazine Galerileriyle bölgenin en büyük madenlerine sahip bir merkez. Aynı zamanda çok büyük acıları, çok büyük üzüntüleri ve güzel anıları, hikayeleri bünyesinde barındıran, binaların dışında hikayeleriyle de çok büyük hazineleri içeren bir şehir” dedi. Bölgede geçmişte yaşananlardan da örnekler aktaran Kılıç, “Kırk Pavli galerisinden bahsetmek gerekirse burada yüzlerce Rumun öldüğü, hatta bu yüzden dolayı sadece Pavli adında Kırk Rumun olması sebebiyle dağa Kırk Pavli'nin adının verildiği, bölgeden geçen kişilerin ağlama seslerini bile duyabildiği, hatta geçenlerin sorduğu zaman herkes kendi pavlisine ağlar diye cevap verilmesinden kaynaklı olarak herkes kendi balasına ağlar sözünün de buradan geldiği düşünülen bir şehir” diye konuştu. "Sakin şehir patentini Gümüşhane Merkez ilçesi alabilirse turizm alanındaki tanıtım ve pazarlamasının yolu çok daha kolay bir şekilde olacaktır" Alanla ilgili bilimsel çalışmalardan da bahseden Kılıç, “Doç. Dr. Murat Ödemiş hocamızla birlikte bölgeyle ilgili yaptığımız araştırmada özel ilgi turizmi kapsamında bölgeyi incelediğimizde sürdürülebilir turizm temelinde, özgün mimari yapılarının ön plana çıkarıldığı, kültürel öğelerinin yansıtıldığı bir master planı hazırlanabilir ve uygulanabilirse, barındırmış olduğu bu zengin kültür mozaiğiyle, bölge ve Türkiye'de eşsiz bir destinasyon olarak parlayabilecek nitelikte bir şehir. Yine aynı şekilde Doç.Dr. İsmail Çalık hocamızla birlikte yürüttüğümüz Gümüşhane Merkez ilçesinin sakin şehir potansiyelinin SWOT araştırmasında da Süleymaniye Mahallesi büyük bir kaynak olarak karşımıza çıkmakta. Eğer sakin şehir patentini Gümüşhane Merkez ilçesi alabilirse turizm alanındaki tanıtım ve pazarlamasının yolu çok daha kolay bir şekilde olacaktır” diye konuştu. “İlkbahar mevsimi nedeniyle çok güzel kadrajlar yakaladık” Bölgedeki renk cümbüşünü ölümsüzleştirmek için alan giden fotoğraf sanatçılarından Metin Aydın ise “Bugün Süleymaniye Mahallesi'ne geldik. İlkbahar mevsimi nedeniyle çok güzel kadrajlar yakaladık. Ağaçlar hep çiçek açtı. Aynı zamanda yerlerde de çok güzel çiçekler var. Güzel fotoğraflar çektik. Süleymaniye Mahallesi merkeze çok yakın yürüyerek de gelinebilen bir yer. Mahallede eski konaklar var, camiler var, camisiz minareler var, hamamlar var, birçok çeşme var. Gümüşhane adını değerli bir madenden alan tek şehir. Bu mahalle de bu madenlerin çıkarıldığı yerlerden birisi. Burada cami ve kilise yan yana bir hoşgörü merkezi de diyebiliriz buraya” ifadelerini kullandı.

Gümüşhane’nin yeraltı sarayını 121 bin kişi ziyaret etti Haber

Gümüşhane’nin yeraltı sarayını 121 bin kişi ziyaret etti

Türkiye’de halo terapiye uygun az sayıdaki mağaralardan birisi olan ve Gümüşhane’nin yer altı sarayı olarak kabul edilen dünyaca ünlü damlataşı mağarası Karaca Mağarasını, 2023 yılı içerisinde 121 bin 535 kişi ziyaret etti. Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı Cebeli köyü sınırları içerisinde yer alan, sarkıt, dikit ve damlataşı şekillerinin en yoğun, en güzel, en görkemli ve görenleri büyüleyici örneklerine sahip olan Karaca Mağarası, oluşumların yoğunluğu bakımından Türkiye ve dünyanın en zengin mağaralarından birisi olarak kabul ediliyor. İl Özel İdaresi tarafından işletilen Karaca Mağarası, 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 25'lik bir artışla 121 bin 535 ziyaretçiyi ağırladı. Bu sayının yüzde 25'ini oluşturan 30 bin 510 kişi ise yabancı turistlerden oluştu. Yoğun ilgi gören mağara özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında en fazla ziyaretçiyi ağırlarken kış mevsimiyle birlikte kapanan mağara Mart ayına kadar yalnızca kalabalık turlar geldiğinde hafta sonları ziyarete açılacak. Gerek mağara içinde gerek mağara dışında yapılan çalışmalarla hem ziyaretçilerin dışarda ağırlanması hem de içerde daha güvenli ortamda gezmeleri için yürüyüş yolları ve aydınlatma çalışması yapılan Karaca Mağarasında bugüne kadar hiç açılmayan yeni bir salonun da açılmasıyla birlikte ziyaretçi sayısında da önceki yıllara oranla artış yaşandı. Yoğun sarkıt, dikit ve damlataşı şekilleriyle dünyanın sayılı damlataşı mağaralarından birisi olarak kabul edilen ve “Gümüşhane’nin yer altı sarayı” olarak nitelendirilen 150 milyon yıl yaşındaki Karaca Mağarası 2023 yılı turizm sezonunda kapılarını yürüyüş platformunun yenilenmesinin ardından geçtiğimiz Ramazan Bayramının ilk gününde açmıştı. Mağara içerisinde bulunan 120 metrelik eski ahşap yürüyüş yolu sökülerek yeni açılan bölümle birlikte 160 metreye ulaşan paslanmaz krom çelikten galvaniz ızgaralı platforma dönüştürülürken ilerleyen aşamada Zigana dağının yamacındaki Limni Gölü Tabiat Parkıyla Karaca Mağarası arasında yapılan bağlantı yolunun standartlarının yükseltilmesi için de çalışmalar planlanıyor. Diğer yandan Karaca Mağarası, uzmanlar tarafından solunum yolu hastalıklarının tedavisinde kullanılan alternatif tedavi yöntemlerinden birisi olan ve tuz terapisi olarak da adlandırılan halo terapiye Türkiye’de uygun olan az sayıdaki mağaralardan birisi olarak biliniyor. Cebeli köyünün aynı isimli mahallesinin sınırlarında yer alan ve “Yer altındaki gizemli dünya” olarak da nitelendirilen Karaca Mağarası Gümüşhane-Trabzon karayoluna 4 kilometre mesafede, denizden bin 550 metre yükseklikte, ortalama tavan yüksekliği 18 metre ve toplam iç alanı yaklaşık bin 500 metrekare. Mağaraya gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler tavandan aşağıya doğru ve tem tersi istikametteki devasa sütunlar ve diğer oluşumları hayranlık ve şaşkınlıkla karşılıyor. Yaklaşık 150 milyon yıllık dolomitik kireç taşlarının zengin yeraltı suları tarafından aşındırılmasıyla oluşan ve pasif karakterli bir mağara olan Karaca Mağarasındaki sarkıt ve dikitlerin 15 milyon yıl yaşında olduğu tahmin edilirken, yatay yönde gelişim gösteren salonların birleşmesinden bir araya geliyor. Mağaranın içerisinde çeşitli renk ve şekillerde sarkıt, dikit, sütun, org desenli duvarlar, bayrak şekilleri, perde damlataşları, mağara çiçekleri, mağara incileri, fil kulakları, traverten havuzları, traverten basamakları ve mağara gülleri yer alıyor.

Doğu Karadeniz’in en görkemli kalesine kar altında doğa yürüyüşü Haber

Doğu Karadeniz’in en görkemli kalesine kar altında doğa yürüyüşü

Gümüşhane’de bulunan ve Doğu Karadeniz Bölgesi'nin en görkemli kalelerinden birisi olan Kov Kalesi’ne kar yağışı altında 70 sporcunun katılımıyla doğa yürüyüşü düzenlendi. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile Herkes İçin Spor Federasyonu (HİS) işbirliğinde gerçekleştirilen etkinliğe üniversite öğrencileri ve vatandaşlardan oluşan 70 kişi katıldı. Kar yağışı altında 6 saatte tamamlanan 8 kilometrelik yürüyüş sporculara eşsiz manzaralar sundu. Esenyurt köyünün aşağı mahallesinden yürüyüşe başlayan sporcular, 130 metre yüksekliğindeki bir ana kaya üzerine yapılan 662 yıllık Kov Kalesi’ne ulaştı. Grupta yer alan köylülerin rehberliğinde gerçekleştirilen programda 1361 yılında 3. Aleksios tarafından yapıldığı tahmin edilen ve yüzlerce yıldır ayakta duran denizden bin 760 metre yüksekliğindeki Kov Kalesi’nin eşsiz manzarasını bir süre izleyen sporcular, ikram edilen ekmek arası köfte ve ayranları yedikten sonra bol bol fotoğraf çektirdi. Katılımcılar, yürüyüşü başladıkları noktada tamamladı. Etkinliğe katılan Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Spor Hizmetleri Müdürü Selahattin Taş, tarih araştırmacılarına göre Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ayakta duran en görkemli kalesi olan Kov Kalesi’nin yılın her mevsiminde ziyaretçilerine muhteşem manzaralar sunduğunu söyledi. Vatandaşların ve öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen yürüyüşte 8 kilometrelik parkuru tamamladıklarını kaydeden Taş, “Kov Kalesi'nde etkinlikler düzenledik. Gerçekten muhteşem bir eser. Türkiye’nin ayakta kalmış önemli kalelerinden birisi. Gelenlerin hepsi buraya hayran kaldı. Bu tür etkinliklerimiz hem spor hem de tarih turizmi, doğa turizmi açısından da önemli. Buraya gelemeyenler üzülmesinler, bu tür etkinliklerimiz devam edecektir” dedi. Etkinliğe katılan sporculardan Zahide Taş, “Tarihi ve çok güzel bir kale. Karla bir araya gelince çok güzel manzara sundu. 4-5 kilometre tırmanış yaptıktan sonra buraya ulaştık. Güzel bir deneyim yaşadık. Gümüşhane’nin çok güzel tarihi yerleri varmış, bunu da görmüş olduk” dedi. Latife Ayyıldız da, “Kar yağışı altında Kov Kalesi'ne geldik ve çok güzel bir geziydi. Yürüyüşümüz çok güzel geçti. Kar hiç durmadı, biraz soğuktu ama çok güzeldi. Üniversite öğrencisi olarak sık sık yapılan bu etkinlikler bizi çok mutlu ediyor, teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Etkinliğe katılan Hakan Uzak, “Araçlarla ulaştıktan sonra yürüyüşe başladık. Manzarası çok güzel bir yer. Çok yüksekte inanılmaz bir deneyim oldu benim için” ifadelerini kullandı.

Zigana Winter Sports and Tourism Center is ready for the season Haber

Zigana Winter Sports and Tourism Center is ready for the season

Declared a winter sports tourism center in 1991 within the borders of Torul district in Gümüşhane, the ski center is located 60 kilometers from Trabzon Airport and 40 kilometers from the city center of Gümüşhane. The center, where the ski season starts in December and lasts until the end of March, has two slopes with lengths of 800 and 600 meters. The T-bar lift, with a capacity of 750 people per hour, a rope length of 850 meters, and a skiing area of 1.5 kilometers, serves sports enthusiasts. Additionally, a babylift with a capacity of 300 people per hour is also available. The center, preferred by both amateur and professional skiers as well as those who want to enjoy sledding, offers guests the opportunity to stay in the unique nature of the Zigana region. With the recent intermittent precipitation, foreign tourists visiting the center have the opportunity to explore Zigana Mountain accompanied by a snowmobile. "Due to early snowfall, our expectations are high" Abdullah Eroğlu, the Operations Manager of Zigana Gümüşkayak Facilities, said that snowfall in the region occurred earlier compared to the previous year. Eroğlu, stating that they have completed all preparations for the new season and have high expectations, said, "We have performed maintenance on both our mechanical and snow vehicles. We are currently waiting for the snow to reach a sufficient level. Since the snow has fallen early, our expectations for New Year's Eve are high. We think skiing can start by New Year's Eve. We have an 80 percent pre-reservation rate," he said. Eroğlu expressed that with the snow, tourist groups from neighboring provinces as well as foreign tourists have started to come to the center, saying, "Our reservations from abroad are usually made from Gulf countries. What people from those regions want the most is snow and nature. As long as there is snow, the demand and reservations are high. We experienced quite a slump in the last month, but since the snowfall, our number of visitors is increasing every day," he said. Highlighting the positive impact of positive posts made by foreign tourists on social media, especially about the landscape and snow, Eroğlu continued: "When people see the scenery and the snow here, even if they do nothing, just watching is enough. They share these on social media platforms, and more people follow. It has a great positive impact. There are accommodation and dining options. They can rent skis, sleds, and snowboards. We also have snowmobile and ATV safaris. We have created trails on existing roads. In the mornings, nature lovers can take group tours on these roads."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.