Hava Durumu

#Güney Afrika

TOURISMJOURNAL - Güney Afrika haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Güney Afrika haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

SunExpress'ten Türk Havacılığında Güney Afrika Açılımı Haber

SunExpress'ten Türk Havacılığında Güney Afrika Açılımı

Antalya merkezli SunExpress Havayolları, Türk turizminin önde gelen taşıyıcılarından biri olarak, kış sezonunda Güney Afrika Havayolları (SAA) ile yaptığı anlaşma kapsamında 4 adet Boeing 737-800 tipi yolcu uçağını kiraladı. Bu uçaklar, Nisan 2025’e kadar görev yapacak ve Johannesburg merkezli olarak faaliyet gösterecek. SunExpress, bu operasyon için 48 pilot, 100 kabin memuru ve 6 teknisyeni Güney Afrika'ya gönderiyor. Havacılık sektöründe "wet lease" olarak bilinen ekipli uçak kiralama giderek popülerleşiyor. Bu yöntemin yalnızca uçak kiralanan versiyonuna ise "dry lease" adı veriliyor. Özellikle dönemsel yoğunluğa sahip havayolları, bu yöntemle hem filolarını hem de personellerini verimli bir şekilde değerlendiriyor. DÖRT UÇAK, NİSANA KADAR GÖREV YAPACAK Bu yıl, Güney Afrika'ya uçak kiralayan ilk Türk şirketi olan SunExpress, geçen yıl başladığı bu operasyonu genişleterek, SAA’ya 4 uçak kiralama kararı aldı. Ayrıca, AJet ile yapılan anlaşma çerçevesinde, 9 uçak daha ekipleriyle birlikte Nisan ayına kadar kiralandı. Johannesburg’a yapılacak uçuşların planlamasında, Antalya Havalimanı'ndan Nairobi üzerinden 9,5 saat sürecek aktarmalı bir rota belirlendi. Uçaklar, Nairobi'de 17 ton, Johannesburg’da ise 14 ton yakıt ikmali yaparak uçuşlarını tamamlıyor. GÖNÜLLÜLÜK ESAS ALINIYOR Personel, Güney Afrika’daki görevlere gönüllülük esasına göre katılıyor. Görev süresi iki ay ile altı ay arasında değişiklik gösteriyor. Kabin ekiplerinde, her uçuşta SunExpress ve SAA’den birer ikili görev alıyor. Bakım ve teknik destek ise SunExpress teknik ekibinin yanı sıra Güney Afrika merkezli ekipler tarafından yürütülüyor. SunExpress Uçuş İşletme Başkanı Kaptan Pilot Boğaç Yoldaş, bu operasyonun Türkiye için bir ilk olduğunu vurguladı. Yoldaş, "Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyoruz. Geçen yıl 2 uçakla başladık. Güney Afrika’ya bu yıl 4 uçak gönderiyoruz. SAA çok köklü bir şirket. Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var" dedi. SAA Operasyonlarından sorumlu Kaptan Pilot Özkan Uysal ise, operasyonların ciddi risk analizleri ve kapsamlı eğitimlerden sonra planlandığını belirtti. Uçaklar, görev öncesinde 10 gün boyunca teknik inceleme ve bakımdan geçiriliyor. SunExpress Teknik Ekibi’nden Mehmet Çetin, "Tüm planlı bakımlar önceden yapılıyor. Uçak 10 gün boyunca hazırlanıyor. Amacımız sorunsuz bir Güney Afrika operasyonu yapabilmek" dedi.

Gaziantep’te 500 kebap ustası, 2,5 kilometre uzunluğunda kebap yapacak Haber

Gaziantep’te 500 kebap ustası, 2,5 kilometre uzunluğunda kebap yapacak

Gaziantep’te düzenlenecek “GastroAntep Kültür Yolu Festivali”nde dünya rekorunu kırmak amacıyla bir araya gelen 500 kebap ustası, 2,5 kilometre uzunluğunda kebap yapmak için kolları sıvadı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hayata geçirdiği “GastroAntep Kültür Yolu Festivali”, bu yıl 14-22 Eylül 2024 tarihlerinde Gaziantep’te gerçekleşecek. Gaziantep’in mutfak ve kültür zenginliği yeniden dünya sahnesinde olacağı festivalin ev sahipliğini ise Gaziantep Büyükşehir Belediyesi yapacak. Her yıl renkli görüntülerin oluştuğu festivalde, bu yıl bir ilk gerçekleştirilecek. Hedef dünya rekoru Festivalin ilk gününde, “Guinness Dünya Rekorları” kapsamında 2 bin 47 metre olan dünyanın en uzun kebabı rekorunu kırmak için 500 kebap ustası, 2,5 kilometre uzunluğunda kebap hazırlayacak. Kebap ustalarının tek amacı, 17 Ekim 2008’de Güney Afrika’nın Newcastle kentinde 2.047,47 metrelik kebapla kırılan rekoru tazelemek. Dünyanın en uzun kebabının yapılacağı Gaziantep’te festival heyecanı yaşanırken, gerçekleştirilecek rekor denemesi için tüm hazırlıklar tamamlandı. 500 kebap ustası, 2,5 kilometre uzunluğunda kebap yapacak Gaziantep mutfağını uluslararası arenada tanıtmayı amaçlayan etkinlikte, 500 kebap ustası, dünyanın en uzun kebabını hazırlamak için bir araya geldi. Kentteki oda, dernek, şef ve aşçılarda rekor denemesine destek vermek için çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye Aşçılar Federasyonu ve Turizm Akademisyenleri Derneği’nin destekleriyle düzenlenen etkinlik, renkli görüntülere sahne olacak. Galle Park’ta gerçekleştirilecek rekor denemesi için tüm hazırlıklar tamamlanırken festival günü 2,5 kilometre uzunluğunda kebap hazırlayarak Guinness Dünya Rekorları’na adını yazdırmayı hedefleyen ustalar, bu dev kebabı rekor denemesi sonrası etkinlik alanını dolduran ziyaretçilere ikram edecek. Rekor denemesi, hem Gaziantep’te hem de ülke genelinde büyük bir ilgiyle takip edilirken, Türkiye Aşçılar Federasyonu’na (TAFED) bağlı Matbah-ı Ayıntap ve Sertabbah Derneği de (MASAT-DER) üyeleri ile birlikte etkinlikteki yerini alacak. Rekor denemesiyle Gaziantep mutfağının dünya çapında tanıtımı hedeflenirken, Matbah-ı Ayıntap ve Sertabbah Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Şef Şakir Özdek, “Guinness Dünya Rekorları” kapsamında 2 bin 47 metre olan dünyanın en uzun kebabı rekorunu kırmak için tüm hazırlıklarını tamamladıklarını söyledi. Gaziantep’teki şefler, aşçılar ve kebap ustaları olarak çok heyecanlı olduklarını belirten Özdek, bu yıl Gaziantep’in gastronomi tarihine damga vuracaklarını ve dünya rekorunu kıracaklarını ifade etti. “Şu andan itibaren heyecan dorukta ve heyecanla festival gününü bekliyoruz” Festival günü 500 kebap ustası ile birlikte 2,5 kilometre uzunluğunda kebap hazırlayacaklarını ifade eden Özdek, “Şu andan itibaren heyecan dorukta ve heyecanla festival gününü bekliyoruz. Bu eşsiz programda mutfak kültürü tanıtımının yanı sıra 2,5 kilometre dev kebap ile dünya rekoru kırmak için 500 kebapçı ustası bir araya getirilecek. Misafirlerimiz yurt dışından, dünya genelinden gelmek üzere ve bizde ev sahipliği yapıyoruz. Gaziantep olarak misafirperverliğimizi göstermek istiyoruz. Gaziantep MASAT-DER olarak bu rekor çalışmasına destek veriyoruz. Bütün derneklerimiz, odalarımız ve tüm Gaziantep çalışmaya heyecanla destek veriyor” şeklinde konuştu.

Apartheid Müzesi: Güney Afrika tarihinin tanığı Haber

Apartheid Müzesi: Güney Afrika tarihinin tanığı

Apartheid Müzesi, ziyaretçileri Güney Afrika'nın ırk ayrımcılığı rejimine olan etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor. Müzede, apartheid dönemi boyunca yaşanan olayları ve bu dönemin etkilerini anlatan etkileyici sergiler bulunuyor. Ziyaretçiler, ırk ayrımcılığının tarihini, siyasi mücadeleleri, eşitsizliği ve özgürlük için yapılan savaşı daha derinden anlamak için interaktif sergilere katılabilir ve belgesel görüntülerle geçmişin izlerini sürebilirler. Müzede, apartheid döneminin önde gelen figürleri, siyasi liderler ve aktivistlerin hikayeleri de anlatılıyor. Nelson Mandela, Steve Biko ve diğerleri gibi önemli isimlerin yaşamları ve mücadeleleri, ziyaretçilere bu dönemin insanlık hikayelerini aktarıyor ve onların kararlılığı ve direnci önünde saygı duymalarını sağlıyor. Apartheid Müzesi, sadece Güney Afrika'nın tarihiyle ilgilenenler için değil, aynı zamanda insan haklarına ve eşitliğe duyarlı olan herkes için önemli bir eğitim ve bilinçlendirme merkezi. Müze, ziyaretçilere ırk ayrımcılığının yıkıcı etkilerini anlama ve gelecek nesiller için bir uyarı olarak hatırlama fırsatı sunuyor. Müzenin misyonu, ırk ayrımcılığına karşı savaşanlarla dayanışma içinde olmak ve insanlık onurunu korumak için bir araç sağlamakta. Apartheid Müzesi, ziyaretçilerini tarihi bir gerçeklikle yüzleştirmeye ve bir arada yaşama, eşitlik ve barış için mücadele etme çağrısında bulunmaya devam ediyor. Johannesburg'daki Apartheid Müzesi, Güney Afrika'nın tarihini ve insanlık hikayelerini canlı bir şekilde anlatan etkileyici bir kurum. Ziyaretçiler, bu müze sayesinde geçmişin izlerini takip ederken, insanlığın ortak değerleri ve mücadeleleri hakkında derin bir anlayış kazanırlar.

Kruger Ulusal Parkı: Güney Afrika'nın Doğal Cenneti Haber

Kruger Ulusal Parkı: Güney Afrika'nın Doğal Cenneti

Güney Afrika'nın kuzeydoğusunda yer alan ve 1898'de Güney Afrika Cumhuriyeti hükûmeti tarafından korunup 1926'da Güney Afrika'nın ilk ulusal parkı olan Kruger Ulusal Parkı, zengin biyolojik çeşitliliği, etkileyici manzaraları ve vahşi yaşamıyla dünya çapında ünlü bir park. Mozambik sınırına yakın bir konumda, Limpopo ve Mpumalanga eyaletlerinde geniş bir alanı kapsayan bu göz alıcı park, yıl boyunca binlerce ziyaretçiyi çeken eşsiz bir doğa deneyimi sunuyor. Park, pek çok farklı ekosistemlere sahip ve savana, ormanlık alanlar, nehir vadileri gibi çeşitli habitatlara ev sahipliği yapıyor. Bu özellik, parkın zengin biyolojik çeşitliliğini destekliyor. Kruger Ulusal Parkı, aslan, leopar, fil, gergedan, buffalo gibi Büyük Beş olarak bilinen vahşi yaşam türlerine ev sahipliği yapıyor.  Ayrıca, birçok kuş türünü ve diğer hayvanları da parkta gözlemleyebilirsiniz. Park, vahşi yaşamın korunması ve sürdürülebilir turizm amacıyla çeşitli koruma projelerine ev sahipliği yapıyor. Wildwatch Kruger gibi inovatif teknolojiler, parkın hayvanları izleme ve koruma çabalarını destekliyor. Park için yeni doğa yürüyüşü rotaları ve manzara izleme noktaları gibi yönetim ve turist deneyimini geliştirmek için yapılan altyapı ve konaklama olanaklarındaki iyileştirmeler ve ek özellikler, ziyaretçilere unutulmaz bir doğa macerası sunuyor. Park, yerel topluluklarla işbirliği yaparak doğa koruma bilincini artırmak amacıyla eğitim ve bilinçlendirme programları da düzenlemekte. Kruger Ulusal Parkı, sadece Güney Afrika'nın değil, dünya çapındaki doğal miras alanlarından biri olarak önemini koruyor. Bu eşsiz parkta doğanın güzelliklerini keşfederken aynı zamanda vahşi yaşamın korunmasına katkıda bulunabilirsiniz.

Dünyanın en yaşlı çölüne yolculuk: Namib Çölü Haber

Dünyanın en yaşlı çölüne yolculuk: Namib Çölü

Afrika'nın güneybatısında, yaklaşık 1600 kilometre Atlas Okyanusu kıyıları boyunca uzanan Namib, yaklaşık 160 bin kilometrekarelik yüzölçümüyle, güney yarım kürenin en büyük çölleri arasında yer alıyor. ABD Havacılık ve Uzay Ajansına (NASA) göre, en az 50 milyon yaşında olduğu tahmin edilen Namib, dünyanın en eski çölü kabul ediliyor. Çöl, aynı zamanda dünyanın en yüksek kumullarından bazılarına ev sahipliği yapıyor. Namib Çölü, Güney Amerika'daki Atacama Çölü ile birlikte dünyanın en kurak çöllerinden biri olarak gösteriliyor. En seyrek nüfuslu ülkelerden biri Namib ve Kalahari olmak üzere iki büyük çöle ev sahipliği yapan Namibya da dünyanın en kurak ülkeleri arasında bulunuyor. İsmini Namib Çölü'nden alan ülkenin yaklaşık 824 bin kilometrekarelik geniş topraklarında, 2,5 milyona yakın insan yaşıyor. Bu durum, Namibya'yı, dünyanın en seyrek nüfuslu ülkeleri listesinde en üst sıralara taşıyor. Namib'in onlarca milyon yıldır güneşin altında pişen kızgın kızıl kumları ve son derece kısıtlı su kaynakları, burayı ülkenin en düşük nüfus yoğunluğuna sahip bölgesi haline getiriyor. Çölün büyük bölümü özel mülkiyete ait çok geniş arazilerden oluşuyor. Bu araziler üzerindeki çiftlik ve turistik konaklama tesisleri bulunuyor. Namibya topraklarının yaklaşık yarısında olduğu gibi, Namib Çölü'nde de arazilerin çoğu Alman ve Güney Afrika sömürge döneminde buraya yerleşmiş Avrupa kökenli ailelerin elinde bulunuyor. Sossusvlei Namibya'da turizm sektörü ekonominin ana gelir kaynaklarından birisi. Namib Çölü, ülkede turistlerin en çok ziyaret ettikleri yerlerin başında geliyor. "Sossusvlei" ise Namib Çölü'nün en ünlü mekanlarından biri. Yüksek kum tepeleriyle çevrili bir tuzla ve kil tavası olan Sossusvlei, yerel dilde "çıkmaz bataklık" anlamına geliyor. "Big Daddy", "Dune 40" ve "Dune 45" gibi dev kumullarıyla ünlü Sossusvlei, çoğunluğu 200 metreden yüksek çok sayıda kum tepesine ev sahipliği yapıyor. Deadvlei Kızıl dev kumulların arasında bembeyaz uzanan bir kil tavası olan "Deadvlei" ise Sossuvlei'nin ve hatta Namib Çölü'nün en ikonik mekanları arasında başı çekiyor. Yerel dilde "ölü bataklık" anlamına gelen bu yer, beyaz kil zemin üzerinde yükselen, yüzlerce yıl önce kurumuş ölü ağaç iskeletleriyle, fotoğraf meraklılarını cezbediyor. Buraya Sossusvlei üzerinden, zemini son derece bozuk bir yoldan, yalnızca dört çeker araçlarla ulaşım sağlanabiliyor. Deadvlei'yi görmek için ayrıca yaklaşık 2 kilometrelik zorlu bir yürüyüş parkurunu da geçmek gerekiyor. Çölün en kurak ve sıcak yerlerinden biri olan bu bölgede gezerken kızgın kumların ayakları yakmaması için mutlaka uygun ayakkabı, uzun çorap ile şapka giyilmesi ve bolca su bulundurulması tavsiye ediliyor. Rengini demirin oksitlenmesinden alıyor Namib'in kızgın kızıl kumları ise renklerini çölün barındırdığı zengin demir cevherinin oksitlenmesinden alıyor. Çöldeki kumulların en kızılları, oksitlenme derecesinden dolayı aynı zamanda en yaşlı kumullar oluyor. Ulaşım, konaklama, güvenlik Türkiye'den Namibya'ya ulaşım genellikle Güney Afrika Cumhuriyeti ve Etiyopya üzerinden sağlanıyor. Cape Town ve Johannesburg'dan, Namibya'nın başkenti Windhoek'a ve ünlü sahil kenti Swakopmund'a her gün düzenli seferler gerçekleştiriliyor. Sossusvlei'ye ulaşım Swakopmund veya Windhoek üzerinden yaklaşık 400 kilometrelik kara yolculuğuyla sağlanabiliyor. Namib Çölü çevresinde konaklama, genellikle özel çiftliklerdeki konaklama tesislerinde gerçekleştiriliyor. Bölgede bulunan çok sayıda kamp alanı da ziyaretçilere çölün ortasında kamp yapma imkanı sunuyor. Çölün çevresi, ülkenin ve bölgenin en güvenli yerleri arasında bulunuyor.

Güney Afrika'da tartışmalı bir turizm sektörü Haber

Güney Afrika'da tartışmalı bir turizm sektörü

Dünya genelinde 10 Ağustos, "Aslan Günü" olarak kutlanıyor, Afrika'nın en büyük aslan nüfusuna ev sahipliği yapan ülkesi Güney Afrika Cumhuriyeti'nde sona erdirilmesi için çalışmalar yürütülen tutsak aslan endüstrisi, tartışma konusu olmaya devam ediyor. Resmi verilere göre, ülke genelinde 300'den fazla özel tesiste 8 bin civarında tutsak aslan bulunuyor. Bu aslanlar, vahşi doğanın dışında, insan elinde, esaret koşullarında doğup büyüdükleri için tutsak aslan olarak sınıflandırılıyor. Hayvanlara Karşı Zulmü Önleme Ulusal Dernekleri Konseyinden (NSPCA) alınan bilgiye göre, tutsak aslanlar, vahşi doğadakilerden farklı bir tür olarak değerlendiriliyor ve ülkedeki toplam aslan nüfusuna dahil edilmiyor. İnsan elinde yetiştirilen tutsak aslanların, avlanma becerileri bulunmadığından ve insanlardan korkmadıklarından vahşi doğaya uyum sağlamaları mümkün olmuyor. Bu yüzden, Güney Afrika'da aslan nüfusu denilince ülkenin vahşi tabiatındaki yaklaşık 4 bin aslan esas alınıyor. Tutsak aslan endüstrisi Tutsak aslan endüstrisi, Güney Afrika'nın en önemli turizm sektörlerinden birini teşkil ediyor. Ülke genelindeki özel doğa parkları ve çiftliklerde tutulan bu aslanlar, ücreti mukabilinde bölgeye safari amaçlı gelen turistlere teşhir ediliyor. AA muhabirinin Gauteng eyaleti çevresindeki özel doğa parklarında yaptığı incelemeler sonucu edindiği bilgiye göre, turistlere teşhir edilmeleri amacıyla kullanılan aslanlar, genellikle açık arazilerdeki tel örgülerle ayrılmış alanlarda tutuluyor. Buna göre, genellikle 1000 metrekareden küçük alanlarda 5-6 yetişkin aslan tutuluyor. Turistler, araçlarıyla bu bölümlere girerek aslanları yakından inceleme fırsatı buluyor. Özel doğa rezervlerine girişte günübirlik ziyaretler için araç başı 10-15 ABD doları (270 ila 400 TL) ödeniyor. Ziyaretçiler, dilerlerse ek ücret vererek ailelerinden ayrı tutulan yavru aslanları sevip onlarla oynayabiliyor hatta fotoğraf çektirebiliyor. Turistlerin en çok rağbet ettikleri aktivitelerin başında tutsak aslanların öğle saatlerinde bakıcıları tarafından beslenmelerini izlemek geliyor. Aslan avcılığı Tutsak aslan endüstrisinin en tartışmalı konularından biri de aslan avcılığı. Ülkede tutsak aslanların avlanması, özel izne tabi olmak şartıyla yasal. Güney Afrika hükümeti, bu konuda sıkı denetim ve kota uygulasa da ülke, dünya çapında aslan avcılığının en önde gelen merkezlerinden biri olma özelliğini sürdürüyor. Human Society International'ın 2022 tarihli raporuna göre, Güney Afrika'da 2014-2018 döneminde yabancılar tarafından 4 bin 176 aslan avlandı. Rapor, avlanan hayvanların yüzde 94'ünün tutsak aslanlardan oluştuğunu, yarıdan fazlasının ABD'li turistlerce avlandığını ortaya koydu. Güney Afrikalı av acentelerinden edinilen bilgiye göre, bu av partilerinin fiyatları avın ve turun niteliğine göre 8 ile 60 bin dolar arasında değişiyor. Batılı zengin turistlerin aslan avı merakını karşılamak üzere dar bir alanda savunmasız şekilde tutulan aslanlar, güvenli mesafeden av tüfekleriyle vurulmak suretiyle katlediliyor. Avcılar, katlettikleri aslanların başında fotoğraf çektirebiliyor ve bu aslanların kafataslarını "av ganimeti" olarak yanlarında götürebiliyor. Güney Afrika'da bu tür aslan avı etkinlikleri, "konserve aslan avı" olarak adlandırılıyor. Aslan kemiği ticareti Avlanan aslanların kemikleri, tutsak aslan endüstrisinin en önemli kollarından birini teşkil ediyor. Başta Çin olmak üzere Uzak Doğu ülkelerinde aslan kemiği lüks süs eşyası, takı ve afrodizyak üretiminde kullanılmak üzere yoğun talep görüyor. Dünyada yasal olarak aslan endüstrisine sahip bulunan tek ülke Güney Afrika. Ülke, bu açıdan da en önemli tedarikçi konumunda. Hükümet, son yıllarda ulusal ve uluslararası baskıların etkisiyle kemik ticaretine kota uyguluyor. Aslan kemiklerinin en büyük alıcısı Çin de 2020'den bu yana bu ticaretle ilgili yasal düzenlemeler uyguluyor. Bununla birlikte, Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi'nin (OCCRP) 2022 tarihli raporuna göre, aslan kemiği ticareti büyük oranda uluslararası suç örgütlerinin kontrolünde bulunuyor. Uluslararası suç örgütleri, Güney Afrika'dan Laos'a, oradan Vietnam ve Çin'e aslan kemiği kaçakçılığı yapıyor. Aslan kemiği ticaretinde en çok öne çıkan Laoslu Xaysavang suç örgütünün elebaşı Vixay Keosavang'ın yakalanması için ABD hükümeti bir milyon dolar ödül koydu. Son derece karlı olan aslan kemiği ticareti, tutsak aslanların yanı sıra vahşi doğada yaşayanların da avcılar tarafından hedef alınmasına yol açıyor ve bu durum halihazırda nesli tükenme tehdidi altında bulunan bu tür için oldukça ciddi tehdit olarak öne çıkıyor. Tutsak aslan endüstrisinin zararları NSPCA'den edinilen bilgiye göre, tutsak aslanların büyük bölümü, tutuldukları tesislerde hayatlarını oldukça kötü şartlarda sürdürüyor. Yetkililer, yetersiz beslenen aslanların, hijyenik olmayan ortamlarda çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaştığını ve yeterli veterinerlik hizmetinin sunulmadığını öne sürüyor. Buna göre, tutsak aslan endüstrisi, vahşi yaşamın muhafazasında dünya lideri olan Güney Afrika'nın itibarını zedelerken vahşi doğada yaşayan aslanların korunmasına yönelik ise hiçbir fayda sağlamıyor. Güney Afrika, aslan endüstrisini yasaklamaya hazırlanıyor Güney Afrika hükümeti, ulusal ve uluslararası çevreci kuruluşların baskılarıyla son yıllarda aslan endüstrisine yoğunlaşmış durumda. Ormancılık, Balıkçılık ve Çevre Bakanlığınca 2022'de yapılan açıklamada, tutsak aslan endüstrisinin sona erdirilmesi için harekete geçileceği duyurulmuştu. Hükümet, bunun için sektörden gönüllü çıkışın teşviki başta olmak üzere çeşitli stratejilerin üzerinde çalışmalar yürütüyor. Bununla birlikte, 10 Ağustos Aslan Günü itibarıyla ülkede tutsak aslan endüstrisi, hala yasal olarak varlığını sürdürüyor.

Güney Afrika'nın gözde doğa turizmi merkezi: Karoo Haber

Güney Afrika'nın gözde doğa turizmi merkezi: Karoo

Güney Afrika tarihinde ve kültüründe önemli bir yere sahip olan Karoo, uçsuz bucaksız düzlükleri üzerine dizili düz tepeli kum taşı dağ sıralarından meydana gelen özgün jeolojik yapısıyla dikkati çekiyor. Yerel dilde "susuzluk" anlamına gelen Karoo yarı çölü, su kaynaklarının kıtlığından dolayı yerleşimin çok seyrek olduğu bir bölge olmasının yanı sıra kendine özgü dingin, huzurlu ve mistik atmosferiyle başta sanatçılar olmak üzere, Güney Afrikalı beyazların ve Batılı turistlerin gözde tatil mekanları arasında yer alıyor. Johannesburg'dan Cape Town'a kara yolculuğu Karoo'dan geçiyor Güney Afrika'nın orta ve batı kısımlarında bulunan Karoo, yaklaşık 400 bin kilometrelik yüz ölçümüyle ülkenin kabaca üçte birini kaplıyor. Bu aynı zamanda Türkiye yüz ölçümünün yarısından büyük bir alana denk geliyor. Karoo'yu deneyimlemek isteyenler için çok sayıda alternatif rota mevcut. Cape Town'dan Johannesburg'a N1 kara yolu üzerinden yapılan yolculuğun yaklaşık 650 kilometresi, N9 kara yolu rotasında ise 800 kilometresi Karoo'dan geçiyor. Graaff-Reinet, Büyük Karoo Ulusal Parkı, Issızlık Vadisi, Nieu-Bethesda gibi Karoo'nun en çok tercih edilen yerleri N9 rotası üzerinde yer alıyor. Karoo mimarisine ait çok sayıda yapı ulusal anıt statüsünde İklimin son derece kurak olduğu Karoo'da, yerleşim yerleri kısıtlı su kaynaklarının çevresinde kümelenmiş kasaba ve köylerden oluşuyor. Avrupalı yerleşimciler tarafından 18. yüzyıldan itibaren inşa edilen Karoo yerleşimleri, özgün bir mimariye sahip. Tek katlı, tahta panjurlu, verandalı, avlulu, düz damlı, beyaza boyalı taş evler, Karoo mimarisinin en tipik örneklerinden. Tarihi dokuları nedeniyle birçok Karoo binasına ulusal anıt statüsü verildi. Karoo'daki en büyük ve en eski yerleşim yeri olan Graaff-Reinet bu açıdan Güney Afrika'nın en çok ulusal anıta sahip olan şehri olma unvanını taşıyor. Graaff-Reinet Graaff-Reinet Turizm Ofisinden edinilen bilgiye göre, Hollanda Doğu Hindistan Şirketi (VOC) tarafından 1786'da yılında kurulan şehir, Güney Afrika'nın en eski şehirlerinden biri ve 200'den fazla ulusal anıta ev sahipliği yapıyor. Sanat galerileri, müzeleri, kiliseleri ve diğer tarihi binaları ile çölün ortasında bir Avrupa kasabasını andıran Graaff-Reinet'in şehir planlaması, ülkenin çoğu şehrinde görülen tipik bir ırk ayrımını temel alıyor. Buna göre beyazlar şehrin merkezinde yer alırken, renkliler ve siyahiler şehrin dış bölgelerinde konuşlanmış durumda. Kuzu ve koyun yetiştiriciliği konusunda Güney Afrika genelinde meşhur bir yer olan Graaff-Reinet'in restoranlarında geyik ve antilop av etine de sık rastlanıyor. Burası aynı zamanda geniş konaklama seçeneklerine sahip. Bölgeye özgü çiftlik evleri en çok tercih edilen konaklama türleri arasında. Fosil diyarı Yakın zamanda bölgede kaya gazı bulunmasıyla enerji şirketleri ile yerel halkın ve çevrecilerin mücadelesine sahne olan Graaff Reinet'de bulunan Fosil Müzesi, ziyaret edilmesi gereken yerler arasında yer alıyor. IZIKO Güney Afrika Müzelerinden edinilen bilgiye göre Karoo bölgesi, nesli on milyonlarca yıl önce tükenmiş memeli benzeri sürüngen türlerin fosillerinden oluşan zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Bunların en ilgi çekici olanları arasında yaklaşık 200 milyon yıl öncesine dayanan ön dinozor türleri yer alıyor. Karoo Ulusal Parkı'nda bulunan fosil turunda, bu türlerin iyi korunmuş örnekleri sergileniyor. Giriş ücreti 240 Güney Afrika randı (yaklaşık 13 ABD doları) olan bu ulusal park ziyaretçilerine, aslan, sırtlan, zebra, karakulak, antilop ve zebra gibi türlerin yanı sıra onlarca endemik kuş ve sürüngen türünü de içeren bir safari deneyimi de sunuyor. Parkta konaklama seçenekleri de bulunuyor. Issızlık Vadisi Karoo denildiğinde akla gelen ilk yerlerden biri Graaff-Reinet'e 15 dakika uzaklıkta bulunan Issızlık Vadisi. Cambedoo Ulusal Parkı'nda yer alan bu park, kum taşından derin kayalık uçurumları ile özellikle gün doğumu ve gün batımında görsel şölen sunuyor. Burada bulunan seyir terası ufuk çizgisine doğru uzanan düzlüklerin azametli görüntüsü ile Graaff-Reinet'in panoramik manzarasını ayaklar altına seriyor. Cambedoo Ulusal Parkı'na giriş ücreti 2023'ün nisan ayı itibarıyla 160 Güney Afrika randı (yaklaşık 8,5 ABD doları). Nieu-Bethesda ve Baykuş Evi Bölgeye 1 saat mesafede bulunan Nieu-Bethesda kasabası da Karoo'nun en çok ziyaret edilen yerleri arasında bulunuyor. Burası özel konaklama seçenekleri ve restoranları ile öne çıkıyor. Güney Afrikalı sanatçı Helen Martins'in burada bulunan müze evi Baykuş Evi ise avlusunda bulunan çimento ve camdan yapılmış 300'den fazla insan ve hayvan heykeliyle fotoğraf meraklılarını cezbedecek türden bir deneyim sunuyor.

Türkiye-Güney Afrika ticaret hacmi rekor kırdı Haber

Türkiye-Güney Afrika ticaret hacmi rekor kırdı

Johannesburg Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ile birlikte BRICS ülkeleri grubunda yer alan ve G-20 üyesi olan Güney Afrika, güçlü finans ve madencilik sektörüyle, Afrika'nın önde gelen ekonomileri arasında yer alıyor. Gerek ekonomik gerekse siyasi anlamda kıtanın güneyinde en güçlü bölgesel aktör olarak öne çıkan 60 milyonluk Güney Afrika aynı zamanda, Zimbabve, Zambiya, Botsvana, Namibya, Mozambik, Lesotho, Esvatini gibi bölge ülkelerinin pazarlarına açılan kapı konumunda. İkili ticaret hacmi 2022'de yüzde 60 arttı Türkiye'nin Pretorya Büyükelçiliği Ticaret Müşavirleri İlker Eralp ve Bengü Okur Erdoğan, Türkiye ile Güney Afrika arasında rekora koşan ikili ticari ilişkileri ve Güney Afrika'da ticaret ve yatırım konularını AA muhabirine değerlendirdi. Eralp, 2021'de 123,8 milyar dolarlık ihracata karşılık 93,5 milyar dolar ithalat yapan, 426 milyar dolar milli gelire sahip Güney Afrika'nın, emsallerine göre daha düşük büyüme performansı gösterse de daimi dış ticaret fazlası veren bir ekonomi olduğunu ifade etti. Türkiye ile Güney Afrika arasındaki ikili ticaret hacminin son 10 yılda 1,3 milyar dolar ile 2,4 milyar dolar arasında gerçekleştiğini kaydeden Eralp, "2021 yılı sonunda ulaşılan 2,05 milyar dolarlık ticaret hacmi, 3,29 milyar dolar ile yüzde 60 aşılmış bulunuyor. Bu veriler doğrultusunda, 2022 sonu itibarıyla ikili ticaretimizin rekor düzeye ulaşarak tarihte ilk kez 3 milyar doları geçtiğini ifade edebiliriz." dedi. Eralp, 2022'de Türkiye'den Güney Afrika'ya ihracatta, petrol ürünleri ve diğer mineral yağları, otomotiv parça ve aksesuarları, beyaz eşya, halı ve ev tekstili ürünleri, kuru gıda, lastik ve plastik ürünlerinin öne çıktığını, Güney Afrika'dan ise en çok altın ve platin gibi değerli madenlerin, santrifüjler, binek otomobiller, demir ve çelik ürünlerinin, krom, taş kömürü, alüminyum gibi diğer madenlerin ithal edildiğini söyledi. 2022'de ilk kez ticaret fazlası verildi Eralp, geçmişte düzenli olarak Güney Afrika lehine olan ticaret açığının ilk kez 2022'de Türkiye lehine döndüğünü belirterek, "2021 yılı sonu itibarıyla 331 milyon dolar olan ticaret açığımız, 2022 sonu itibarıyla lehimize dönmüş görünüyor. 2022 Ocak-Aralık döneminde lehimize gerçekleşen 120,8 milyon dolarlık ticaret fazlasını, yılın aynı döneminde ihracatımızın yüzde 98 artmasına karşın, ithalatımızın yüzde 32 artması ile açıklayabiliriz." yorumunu yaptı. Güney Afrika'nın, Türkiye'nin en çok ihracat yaptığı ülkeler listesinde 1 yılda 20 sıra birden yükselerek 35'inciliğe yükseldiğine dikkati çeken Eralp, buna rağmen ihracat ve ithalat kalemlerinde ürün bazında önemli bir sapma olmadığını kaydetti. Eralp, Afrika'da Mısır, Fas, Libya ve Cezayir'in ardından Türkiye'nin 5. büyük ticaret ortağı olan Güney Afrika'nın, Sahra Altı bölgesinde ise Türkiye'nin en büyük partneri olduğunu söyledi. Bankacılık finans sektöründe Güney Afrika'nın kıtanın en gelişmiş ülkesi olduğunu belirten Eralp, "Öyle ki bölgenin en büyük 10 bankasından 5’i Güney Afrika bankası olup Güney Afrikalı Standard Bank hem kıtanın hem de ülkenin en büyük bankasıdır." dedi. Türk ihracatçı için pazara giriş avantajları Bengü Okur Erdoğan ise Güney Afrika'nın Ticaret Bakanlığının 24 "hedef ülke" ve 18 "uzak ülke" listelerinde yer aldığına dikkati çekerek, "Bakanlığımızın Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamındaki 18 ülke arasında yer aldığından Güney Afrika için mevcut destek puanının diğer ülkelere nazaran yüzde 25'e kadar artırıldığını belirtelim." ifadelerini kullandı. Bakanlığın fuar desteğinden tanıtım desteğine, birçok alanda sunduğu teşviklerin özellikle pazara giriş aşamasında büyük önem taşıdığına değinen Erdoğan, ülkenin kıtanın fuar merkezi olmasının da pazara girişte büyük kolaylık sağladığını belirtti. Erdoğan, Güney Afrika pazarına girecek ihracatçıların özellikle madencilik, otomotiv, enerji, sağlık ve medikal, paketleme ve ambalaj, gıda, helal gıda, inşaat ve yapı malzemeleri, turizm ile film ve dizi sektörlerindeki fuarları takip etmelerini tavsiye etti. Güney Afrika'da Türk ürünlerinin kalitesine yönelik olumlu algının da önemli bir avantaj sağladığını kaydeden Erdoğan, özellikle tekstil alanında Türk markalarının son derece iyi bir imaja sahip olduğunu belirtti. Herkes için ülkenin zorlukları Erdoğan, Güney Afrika'nın coğrafi uzaklığının ve başta güvenlik meselesi olmak üzere özel sorunların Güney Afrika ile ilgili zorluklar arasında yer aldığını belirtti. Geçen sene 27 binden fazla kişinin cinayet sonucu hayatını kaybettiği ülkede güvenlik meselesine dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, dolandırıcılık konusunda da şüpheli durumda Pretorya'daki Müşavirlikle irtibata geçilmesini önerdi. Erdoğan, Güney Afrika hükümetinin otomotiv, tekstil, demir-çelik, mobilya, tavukçuluk, şeker ve benzeri sektörlerde uygulanan yerelleşme politikaları ve bu sektörlerde ithalatı kısıtlamaya yönelik uygulamaların ihracatçılar için dezavantaj yarattığını kaydetti. Güney Afrika'da yaygın elektrik kesintileri, grevlerin, tekrar eden şiddet ve yağma olaylarının, nitelikli iş gücü yetersizliğinin ve çalışma vizesi almada yaşanan zorlukların diğer problemler arasında yer aldığını belirten Erdoğan, ihracatın yüzde 92'sinin deniz yoluyla gerçekleştiği ülkede konteyner ulaşma sürelerinin 35-40 günü bulduğunun altını çizdi. Sektörel fırsatlar Erdoğan, Mercedes-Benz, Volkswagen, Ford, BMW, Nissan, Toyota ve Isuzu gibi motorlu taşıt üreticilerinin çeşitli modellerinin Güney Afrika'da üretildiğini kaydederek, ülkede otomotiv, otomotiv yedek parça ve aksesuar sektörlerinin önemli fırsatlar sunduğunu belirtti. Ağır vasıta araç pazarının da fazlasıyla gelişmiş olduğuna değinen Erdoğan, ülkede süregelen elektrik krizi nedeniyle yenilebilir enerji alanında faaliyet gösteren şirketler için de önemli fırsatlar bulunduğunu ifade etti. Erdoğan, Türk film ve dizilerinin ülkede çok popüler olduğuna dikkati çekerek, bu açıdan tarihi konuların yanında modern dönemi anlatan yapımlarından Güney Afrika'da ilgiyle izlendiğine hatta yerel dillerde Afrikaans'a çevrildiğine değindi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.