Hava Durumu

#Gürcistan

TOURISMJOURNAL - Gürcistan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gürcistan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Turist arayışı: Gezginleri aktif olarak ağırlayan dört ülke Haber

Turist arayışı: Gezginleri aktif olarak ağırlayan dört ülke

Bu yazın aşırı turizme karşı yapılan yoğun protestolarının ardından bazı iyi haberler var. Avrupa'daki her kalabalık turistik nokta için, dünya genelinde daha fazla ziyaretçiye ihtiyaç duyan pek çok yer bulunuyor. Venedik'teki Aziz Mark Meydanı güvercinlerden daha fazla turist ağırlayabilir, Barselona'da turistlere karşı agresyon doruk noktasına ulaşmış olabilir ve İtalya'nın Cinque Terre bölgesindeki kayalık yollar süpermarket kuyruklarına benzeyebilir. Ancak bu sıcak noktaların ötesinde, kültürel açıdan zengin ama kalabalık olmayan yerler var. Dünya genelinde, turistleri bekleyen şehirler ve gün boyunca tek bir ruh bile göremeyeceğiniz yürüyüş parkurları mevcut. Genellikle büyük kültürel destinasyonlarda turizmin yıkıcı etkilerini duyuyoruz, ama daha az gelişmiş ülkelerde, turizmin getirdiği para, ihtiyaç duyulan altyapı ve topluluk alanlarını inşa etmeye yardımcı oluyor. Turizm, iş ve eğitim fırsatları sunarak yerel halkın ülkesinin kültür ve geleneklerini gururla paylaşmasını sağlıyor. İyi yönetildiğinde, turizm paylaşılmış değerler ve deneyimler etrafında insanları bir araya getiren zenginleştirici bir ekonomik akış olabilir. Bu yaz gördüğümüz sorunları tekrarlamak zorunda değil. Bu dört destinasyon, turizmi daha güçlü ekonomiler kurma aracı olarak kullanan ve ziyaretçileri açık kollarla karşılayan ülkelerden sadece birkaçı. Grönland Başkent Nuuk'ta bu yıl sonunda açılacak yeni bir uluslararası havaalanı ve 2026'da Ilulissat'ta açılacak bir diğer uluslararası iniş pisti ile Grönland, artan ziyaretçi sayısını karşılamaya hazırlanıyor. Bu, Grönland turizmi için bir dönüm noktası: bugüne kadar uluslararası pistleri büyük uçuşları karşılayacak kadar uzun değildi; bunun yerine, ziyaretçileri Kangerlussuaq'a yönlendirip daha küçük uçaklarla diğer destinasyonlara taşıyordu. Yeni altyapı, sadece daha fazla turistin doğrudan başkente uçabilmesini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda, özellikle ithalatın yüksek olduğu bir ülkede, daha fazla malın içeri girmesine ve deniz ürünleri gibi ihracat ürünlerinin daha büyük miktarlarda dışarı çıkmasına yardımcı olacak. Bu da ülke genelinde ekonomik bir artış sağlayabilir. Turizm, havaalanı gelişimini finanse etmenin yanı sıra gelecekte iş ve istikrar sağlamak için bir yol olabilir. Grönland, iki ana turizm türüne odaklanıyor: ilki, doğa sporları turizmi, bu kapsamda Doğu Grönland'da kaya tırmanışı, balina izleme ve Grönland Buz Tabakası'nda kamp yapma gibi aktiviteler bulunuyor. Diğeri ise yıl boyunca turizm, özellikle karanlık gökyüzü turizmine – yıldız gözlemi ve kuzey ışıkları izleme – odaklanıyor. Yaz aylarında turistleri Grönland'a çekmek daha kolay olurken, yerel halkın yıl boyunca iş bulabilmesi için kış aylarında da turistlerin gelmesi gerekiyor. Kışın güneşin neredeyse hiç parlamadığı ve sıcaklıkların -50°C'ye kadar düştüğü yerleri cazip kılmak zorlu bir görev olabilir, ancak ülke bu durumu bir avantaja dönüştürerek, etkileyici aurora deneyimleri sunan gökyüzü kabinleri ve iglolar açmış durumda. Visit Greenland'dan uluslararası ilişkiler sorumlus Tanny Por, kalite ile miktarın bir arada olduğunu vurgulamak istiyor. Ülkenin hedefinin, nüfusun %80'inin turizmin topluma olumlu katkı sunduğunu görmesi olduğunu belirtiyor. "Havaalanları çok pahalı, bu yüzden çok sayıda turisti teşvik etmemiz gerekiyor," diyor. "Ancak bunu dengeli bir şekilde yapacağız, böylece yerel halkı bunaltmayacağız." Por, yeni pistin 2026'da açılmasıyla birlikte Kuzey Grönland'daki seyahat fırsatlarını incelemek üzere bir geziden yeni döndü. "1.000 kişilik küçük bir kasaba, Qasigiannguit'e gittim ve harikaydı," diyor. "Arka planda misk öküzleri var, yerel müzede tarihi yeniden canlandırmalar var ve pek çok balina var! Yatak odamdan önce onları duydum ve gittiğimiz her yerdeydiler." Fas Fas, 2030 Dünya Kupası öncesinde turizm altyapısını geliştirirken ve yeni oteller inşa ederken daha fazla uluslararası ziyaretçiyi ağırlamak istiyor. Kuzey Afrika ülkesi, turnuvayı turizmi artırmak için altın bir fırsat olarak görüyor ve 2030'a kadar turist sayısını yıllık 26 milyona çıkarmayı hedefliyor. Ülkenin, ziyaretçi futbol taraftarlarını ve takımlarını ağırlamak için en az 100.000 ek yatağa ihtiyacı olacağı tahmin ediliyor ve birçok uluslararası otel zincirinin yardımıyla bu eksiklik kapatılmakta. Sonuç olarak, Tangier'deki Waldorf Astoria'dan 2030'dan önce açılacak 25 yeni Radisson Oteli'ne kadar birçok yeni konaklama tesisi açılacak, ayrıca geçen yılki yıkıcı depremin ardından birçok otel yeniden açılacak. Fas uzmanı Barbara Podbial, 20 yıldan uzun süredir ülkeyi ziyaret ediyor ve turizmin Fas'taki etkilerini yakından görüyor. "Turizm, Marrakeş'te olumlu bir etki yarattı," diyor. "Sokakların temizliğini görebiliyorsunuz, çok güvenli ve insanlar artık sizi bir şeyler satın almaya zorlamıyorlar. Ancak bütçeye uygun birçok uçuş olduğu için şehir oldukça kalabalık hissedilebilir." Marrakeş'e yapılan uçuşların artırılması, Fas'ın turizm endüstrisini geliştirme planının bir parçası ve bu yüzden şehrin yakında daha sessizleşmesi pek olası değil. Dünya Kupası ile birlikte ise ülkenin daha az ziyaret edilen şehirlerine – Casablanca, Agadir, Fez, Rabat ve Tangier – odaklanılacak; buralarda stadyumlar yenileniyor, turizm daha da geliştiriliyor ve oteller inşa ediliyor. Bu yerlerden Barbara, Fas'ın kültürel başkenti olan ve aşırı turizm yaşamayan dünyanın en büyük medinasına sahip Fez'i tavsiye ediyor. Ayrıca, popüler bir tatil beldesi olan Agadir'den "küçük Marrakeş" olarak adlandırılan Taroudant'a günübirlik geziler öneriyor. "Agadir'den kısa bir sürüş mesafesinde ve otantik, turistik olmayan bir şehir," diyor. Agadir'e yakın olan Taghazout balıkçı köyü sahilinde sörf dersleri sunuluyor ve Marrakeş'e gidecekler için Atlas Dağları'na yapılacak bir gezinti de planlanabilir. Fas'ın büyük şehirlerine yapılan vurgu ile, otantik bir tatilin sırrı bu şehirleri keşfedilmemiş yerleri bulmak için bir üs olarak kullanmak olabilir. Sırbistan Sırbistan, turizm açısından başarılı bir hikaye arayışında komşu Hırvatistan'a bakabilir. Ancak Dubrovnik şehri aşırı turizm sorunları yaşasa da, Sırbistan sürdürülebilir gelişim üzerine yoğunlaşıyor ve kitle turizmini teşvik etmeyen, daha kültür odaklı bir yol arıyor. Bu, ülkenin turizm stratejisindeki bir değişiklikten kaynaklanıyor. Geçmişte odak genellikle şehir deneyimleri üzerineydi, örneğin Belgrad'da. Ancak turizmin kırsal yaşamları çeşitlendirme ve yerel ekonomileri iyileştirme potansiyelini fark eden ülke, dağ turizmi, kırsal turizm ve spa ve wellness hizmetlerini karışımın önemli bir parçası haline getirdi. Sırbistan'da insanlar "turist" kelimesini olumlu bir şey olarak görüyor. "Sırbistan, birçok insan için keşfedilmemiş bir yer – biz daha çok Arnavutluk ve Bosna'ya insan gönderiyoruz – ama gerçekten etkileyici yerler var," diyor Cox & Kings'den Sırbistan uzmanı George Colvin-Slee. Ülkenin dağları kışın kayakçılara, yazın yürüyüşçülere hitap ediyor; ekoturizm, kuş gözlemi ve doğal kaynaklar bu bölgelerde gelişiyor ve doğal kaplıcalar tatil köyleri ve wellness otellerine besleme sağlıyor. Turistler bu doğa dolu deneyimlerin tadını çıkarırken, yerel işletmeler destekleniyor ve işler daha güvenli hale geliyor. Görünüşe göre bu yöntem işe yarıyor: uluslararası turizm 2023'te %20 büyüdü. Colvin-Slee, ülkenin ikinci şehri Novi Sad'ı ziyaret etmeyi öneriyor. "Bu bölgede Habsburg mirası var, bu yüzden Prag ve Budapeşte'deki gibi şeker kutusu binalar bulabilirsiniz, ama turist açısından neredeyse hiç kimse yok. Yemekler de Avusturya etkisi taşıyor – strudel ve gulaş – ve bazı harika yerler var, Petrovaradin Kalesi, 'Gibraltar of the Danube' olarak bilinen." Gürcistan Türkiye, Rusya ve Azerbaycan ile Karadeniz'e kıyısı olan Gürcistan, engelli ziyaretçilerden bağımsız gezginlere, kruvaziyer turistlere kadar herkesi teşvik etmek için büyük planlara sahip. Ülkenin ikinci şehri Batumi'de geniş bir liman bulunuyor. Yeni 10 yıllık gelişim planı, uluslararası işaretlerin geliştirilmesinden tek başına ülkeyi gezmeyi kolaylaştırmaya, erişilebilirlik, toplu taşıma ve kruvaziyer limanlarının iyileştirilmesine kadar her şeyi kapsıyor. "Turizm Gürcistan'da oldukça yeni," diyor Wild Frontiers'dan Gürcistan uzmanı Natalie Fordham. "Yeni bir kariyer yolu sunuyor ve gerçekten harika rehberler görüyoruz. Onlar bu işte olmaktan çok heyecanlılar, harika İngilizce konuşuyorlar ve farklı insanlara nasıl uyum sağlayacaklarını öğreniyorlar. Çoğu gezginimiz onlarla arkadaş oluyor ve geri dönmek istiyor." Gelişen bir turizm ülkesi olarak, Batı Avrupa'da alışkın olabileceğiniz bazı şeyler – örneğin geniş bir asfalt yol ağı – henüz mevcut değil. Ancak turizmden elde edilen gelirin bu tür altyapı girişimlerini destekleyeceği umuluyor.

Kışın en çok yakıştığı vizesiz 8 ülke Haber

Kışın en çok yakıştığı vizesiz 8 ülke

Söz konusu kış mevsimi olduğunda Türkiye'de yapılacak pek çok aktivite, büyüleyici manzaralar ve katılacak birçok etkinlik oluyor.  Ancak kış aylarını daha da özel kılan kar, bu yıl bir türlü istenen seviyede yağmadı ama bizler karı dört gözle beklerken bazı ülkeler bu heyecanı çoktan yaşamaya başladı. Üstelik bu ülkelerin çoğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından vize istemiyor. Biz de bu hafta kış tatili seçeneklerine yurt dışını eklemek isteyenler için gezgin ve seyahat yazarları Nurgül Büyükkalay, Didem Mutçalıoğlu, Özlem Köseoğlu ve Bahar Gündoğdu’ya ‘Kışın gidilecek en güzel vizesiz ülkeler hangileri?’ diye sorduk. Bazısına kimlikle bile girilebilen üstelik birçoğu Avrupa’nın popüler adreslerine kıyasla bütçenizi de çok sarsmayacak 8 ülkeyi önerdiler. Görülecek çok yer var: GÜRCİSTAN Gürcistan hem ülkemize çok yakın hem de keşfedilecek çok fazla zenginliğe sahip. Üstelik pasaporta bile gerek yok, sadece kimlikle ülkeye giriş yapılabiliyor.  Nurgül Büyükkalay, “Muhteşem mimarisi ve kendine özgü havasıyla Tiflis, Gürcistan'ın gezilecek en güzel şehri. Tiflis’i, şehrin geleneksel kültürünü deneyimlemek için en turistik bölgesi olan ‘Old Tbilisi’ olarak bilinen eski şehirden başlayarak gezmelisiniz. Halıcıları ve hamamları ile kendinizi İstanbul’da hissedeceksiniz” dedi. Büyükkalay, şu önerilerin altını çizdi: -- Şifa dağıttığına inanılan kükürt banyoları ile bilinen ‘Banyo Bölgesi’ (Abanotubani) şehri süsleyen renkli cumbalı evleriyle bütünleşmiş. Kartpostal tadında bir görünüm veriyor. Gözünüzü cumbalı evlerden alamayacağınız yürüyüş yolunun sonunda karşınıza Leghvtakhevi Şelalesi çıkacak. Şelalede unutulmaz fotoğraflar çekeceksiniz. -- Şehirde listenize eklemeniz gereken üç müze bulunuyor. Ülkenin tarihi için Gürcistan Ulusal Müzesi, Gürcü sanatçıların eserleriyle tanışacağınız Güzel Sanatlar Müzesi ve sergi gezmeyi seviyorsanız MOMA Tbilisi…  -- Tiflis’i gezdikten sonra dağ havası almak isterseniz yolunuzu Rusya sınırına 12 kilometre mesafede bulunan, etrafı dağlarla çevrili Kazbeği’ye düşürün. Tiflis-Kazbeği arası yaklaşık 155 kilometre. Kazbeği yolu üzerinde karşınıza ilk olarak Üç Yüz Aragvili Anıtı çıkacak. Anıtın Gürcistan tarihinde önemli bir yeri var. Sovyet mimarisi ile yapılan anıt, bir direnişte Tiflis’i savunan kişiler için inşa edilmiş. Zhinvali Baraj Gölü ise göreceğiniz bir başka nokta. Kültür turu sevenlere: KOSOVA Küçük bir ülke olan Kosova, 2008’de Sırbistan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilân etti. Tarih boyunca Avar, Bulgar, Hun, Uz, Peçenek, Osmanlı gibi pek çok medeniyete ve kültüre ev sahipliği yapan ülke, bu özelliğiyle son yıllarda turistlerin ilgisini çekiyor. Ülkedeki en güzel şehrin Priştine olduğunu söyleyen Özlem Köseoğlu, “Kosova’nın kültürel ve ekonomik başkenti olan Priştine’de müzeler, camiler, tarihî yapılar ve birbirinden harika parklar bulunuyor. Diğer şehirler de çok güzel ama Priştine hepsinden bir adım önde…” dedi. Köseoğlu, “Kafe, restoran ve mağazaların dizildiği dar sokaklarıyla bilinen bu küçük şehir, sizi epey dinlendirecek. Şehrin tek Ortodoks kilisesi olan ve 19'uncu yüzyılda inşa edilen Aziz Nikola Ortodoks Kilisesi, şehrin kalbinin attığı Skanderbeg Meydanı ve Heykeli, eğlence ve alışveriş merkezi olan Azize Teresa Bulvarı ve Sultan I. Murad Türbesi görülecek yerlerden sadece birkaçı…” ifadelerini kullandı. Termal bölgeleriyle ünlü: SIRBİSTAN Balkanların tam kalbinde yer alan Sırbistan, tarihî ve kültürel mekânlarının yanı sıra termal bölgeleriyle de ön plana çıkıyor.  Yılın bu zamanları Sırbistan’ın harika bir atmosfere sahip olduğunu söyleyen Didem Mutçalıoğlu, “Başkent Belgrad, kış aylarında en çok ziyaret edilen şehir. Kentin trafiğe kapalı caddesi Kneza Mihaila’da yürümek ya da buradaki kafelerden birinde kahve içip çevreyi izlemek oldukça keyifli. Ardından Kalemegdan Kalesi’nde güzel bir gezinti yapmanızı öneririm” dedi. Sırbistan’ın ziyaretçilerine bundan daha fazlasını sunduğunu da vurgulayan Mutçalıoğlu, “Ülke termal otelleriyle ünlü. Vranjska Banja bunlardan biri… Karlar altında harika manzaralar içinde termal keyfi sunuyor. Hatta Roma döneminden kalan termal havuzlar kullanılıyor. Ovcar Banja ve Sokobanja da termal konusunda iddialı pek çok oteli barındırıyor” ifadelerini kullandı. Kayak tatili düşünenlere: BOSNA HERSEK Bosna Hersek, iç savaştan sonra küllerinden doğan ve tüm güzellikleriyle gözde turizm rotaları arasına girmeyi başaran bir ülke. En popüler şehri olan başkent Saraybosna, çok kültürlü yapısı ve birbirinden lezzetli yemekleriyle ziyaretçilerine çok fazla seçenek sunuyor.  Didem Mutçalıoğlu, “Şehrin mimarisinin bir kısmı Osmanlı İmparatorluğu, bir kısmı da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun izlerini taşıyor. Sokaklarında yürürken karşınıza camii, kilise ya da sinagog çıkıyor. Şehirdeki bu çok kültürlü yapı, yemeklerine de çok iyi yansımış. Kentin her yerine yayılmış restoranlarında farklı birçok lezzeti tadabiliyorsunuz. Ama köftesi çok başka… Eski şehir bölgesindeki köftecilerden birinde kaymak, pide ve soğanla sunulan köfteleri tatmak için bile Saraybosna’ya gidilir” dedi. Tam da şu sıralar ülkenin kayak tatili için çok uygun olduğunu söyleyen Mutçalıoğlu, “Bir zamanlar kış olimpiyatlarının yapıldığı Bosna Hersek’te Balkanlar'ın en özel kayak merkezleri bulunuyor. Saraybosna yakınındaki Bjelasnica ve İgman Dağları'nda yer alan kayak merkezleri, kayak severlere harika seçenekler sunuyor. Üstelik bunlar Saraybosna’ya sadece yarım saat uzaklıkta bulunuyor” ifadelerini kullandı.  Mutçalıoğlu, görülecek diğer yerlerle ilgili de şu önerilerde bulundu: “Bosna Hersek’in incisi Mostar’ı görmeden olmaz. Köprüsüyle ünlü Mostar, yazın turistlerle dolup taşıyor. Ancak kış aylarında Mostar sokakları size kalıyor. Taş evlerin arasında gönlünüzce gezip, normalde tıklım tıklım olan Mostar Köprüsü’nün keyfini sessiz sakin bir ortamda çıkarabilirsiniz. En güzeli de tüm bunlar birbirine çok yakın mesafelerde… Size önerim; Saraybosna’ya gidince bir araba kiralayarak her noktayı gezmeniz.” Lezzetli yemekler: ARNAVUTLUK Osmanlı’nın kültür izlerini taşıyan Arnavutluk, başta başkent Tiran olmak üzere Berat ve İşkodra gibi doğal güzelliklere sahip şehirleriyle keşfedilmeyi bekliyor. Peki bu şehirlerde nereleri gezmeli, neler yapmalı? İşte Özlem Köseoğlu’nun önerileri… -- Dajti Dağları’nın eteğinde konumlanan Tiran, ülkenin en özel şehri… Kentte başta İskender Bey Meydanı, sığınaklar, Mavi Göz Gölü ve muhteşem doğasıyla kendine hayran bırakan Büyük Tiran Parkı olmak üzere görülecek pek çok yer bulunuyor. Berat şehrinde bulunan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Berat Eski Şehri’ni ise tarihe merakı olanlar mutlaka görmeli…  -- Bu yerler dışında turist akınına uğrayan Osum Kanyon, teleferik ile ulaşım sağlanabilen Dajti Dağı Milli Parkı, 250’den fazla kuş türünü barındıran İşkodra Gölü ile Koman Golü görülecek yerlerden sadece birkaçı… Ülkedeki yemek kültürüne de değinen Köseoğlu, “Geleneksel güveç yemeği olan Fergese Tirane, Arnavutluk mantısı samsa, meşhur Elbasan tava, leziz Arnavut ciğeri ve Arnavut çullaması mutlaka denemeniz gereken lezzetlerden…” dedi. Schengen vizesi şartı gelmeden gezilmeli: KARADAĞ Karadağ, Avrupa Birliği’ne girme sürecinde ve yakında Schengen vizesi olmadan seyahat etmek mümkün olmayacak. Bu nedenle Karadağ’ı görmek için şimdi en doğru zaman… İstanbul’dan başkent Podgorica’ya 1 saat 20 dakikalık bir uçuşla gidiliyor. Kotor ve Budva, Karadağ’ın en çok ziyaret edilen adresleri… Nurgül Büyükkalay, “Kotor, Adriyatik Denizi’ndeki en güzel koylardan birine kurulmuş bir şehir. Eski şehir bölgesi, dünyada göreceğiniz en güzel Orta Çağ yerleşimlerinden... Dar taş sokaklarıyla şehri gezerken İtalyan mimarisinden esintiler göreceksiniz. Ayrıca İtalyan mutfağı sunan çok lezzetli restoranları da var” dedi. Büyükkalay, şöyle devam etti: “Şehrin sırtını yasladığı dağın tepesindeki kaleye 1300 basamak çıkarak ulaşılıyor ama tepeye vardığınızda göreceğiniz manzara tüm yorgunluğunuzu unutturuyor. Ordu Meydanı, Saat Kulesi, Utanç Sütunu, St. Tryphon Katedrali de göreceğiniz önemli yapılardan birkaçı...” Budva’da görülecek yerlerle ilgili de önerilerde bulunan Büyükkalay, “Budva, Karadağ’ın bir başka gözde şehri. Orta Çağ’dan kalma dar sokakları, meydanları, kafe ve restoranlarıyla görülmeye değer. Budva Hisarı, Budva Şehir Müzesi, Dans Eden Kız Heykeli şehrin önemli adresleri… Budva’nın en çok merak uyandıran yeri ise Sveti Stefan Adası. Adada bir otel yer aldığından giriş yasak. Ancak Budva plajlarından adanın harika manzarasını izleyebilirsiniz” ifadelerini kullandı. Her şehrin bir rengi var: FAS Marakeş ve Şafşavan gibi şehirleriyle öne çıkan Fas, eğlenceli bir rota… Labirenti andıran tarihi mahallelerden sahil kentlerine, antik şehirlerden sonu gözükmeyen çöllere kadar uzanan zenginliğiyle çok özel bir ülke… Bahar Gündoğdu, “Fas, her daim sıcak ve her daim gizemli… Bu yönüyle tüm gezginlerin gözdesi. Öyle bir ülke ki her şehrin bir rengi var. Mavi şehir Şafşavan ayrı büyüleyici,  kırmızı şehir Marakeş ayrı… Dünyanın en büyük kara çölünün bir kısmı da Fas’ta bulunuyor. Fas’a adım attığınız andan itibaren Atlas Dağları size eşlik ederken şehirden şehre koşacaksınız. Üstelik Türk vatandaşlarına vizesiz olması harika…” dedi. Sıcak bir rota: TAYLAND 'Güler yüzlü insanlar ülkesi' olarak bilinen Tayland, her yıl milyonlarca turisti ağırlıyor. Havanın sıcaklığı, göz kamaştıran denizi ve harika kumsalları sayesinde sizi mıknatıs gibi kendisine çekecek bir güce sahip… Özlem Köseoğlu, “Görülecek çok yer var ve bir aylık bir süre bile yetmeyebilir. İlk durak olarak Phuket'i tercih edebilirsiniz. Burası en büyük ve en turistik ada… Güney Tayland’da Andaman Denizi kıyısında bulunuyor. Anakaraya küçük bir köprüyle bağlı… Hem doğal güzellikleri hem de sualtı zenginlikleriyle yıllardır turistlerin akınına uğruyor” dedi.  Tayland’da gezilecek diğer adreslere de değinen Köseoğlu, “Gece hayatı ile bilinen başkent Bangkok, küçük köyleri ve doğasıyla ünlü Chiang Mai şehri, Fil Adası olarak bilinen Koh Chang, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan ve kutsal şehir olarak bilinen Ayutthaya görülecek yerlerden bazıları…” ifadelerini kullandı.

Gürcistan'ın lezzet zenginliği Haber

Gürcistan'ın lezzet zenginliği

1. Khachapuri (Hacapuri): Gürcistan'ın en ünlü yemeklerinden biri olan khachapuri, tuzlu peynirli bir çörek türü. Hamurun içine peynir, yumurta ve tereyağı eklenerek hazırlanan bu lezzet, Gürcistan'ın her yerinde farklı varyasyonlarda bulunabilmekte. 2. Khinkali: Gürcistan'ın meşhur dumpling'i olan khinkali, genellikle et (kıyma veya dana eti) veya peynir içeren büyük bir mantar şeklinde bir hamur işi. Genellikle baharat ve taze yeşilliklerle servis ediliyor. 3. Lobiani: Bu nefis lezzet, fasulye püresi ile doldurulmuş bir çeşit hamur işi. Genellikle nohut veya kırmızı fasulye kullanılarak hazırlanan lobiani, özellikle kış aylarında sıklıkla tüketiliyor. 4. Satsivi: Satsivi, genellikle tavuk eti ile yapılan bir soğuk yemek. Ceviz içeren yoğun bir ceviz sosu ile kaplanmış tavuk, özel günlerde masalarda sıkça yer alıyor. 5. Mtsvadi (Çaçapuri): Mtsvadi, Gürcistan mutfağının bir başka öne çıkan yemeği. Mangalda pişirilen marine edilmiş et, genellikle taze ekmekle servis ediliyor. Bu, Gürcistan'ın açık havada keyif alınan lezzetlerinden bir tanesi. 6. Churchkhela: Tatlı sevenler için ideal bir seçenek olan churchkhela, genellikle kuru üzüm ve ceviz içeren, üzüm suyu ve un karışımından yapılan bir tatlı. Bu enerji dolu atıştırmalık, kış aylarında sıklıkla tüketiliyor. 7. Ajapsandali: Sebzelerin nefis bir birleşimi olan ajapsandali, patlıcan, biber, domates ve diğer sebzelerin bir araya getirilmesiyle yapılıyor. Baharatlar ve otlaarla zenginleştirilen bu yemek, genellikle yanında taze ekmekle servis ediliyor. 8. Kharcho: Gürcistan'ın geleneksel et yemeklerinden biri olan kharcho, özellikle kırmızı fasulye, ceviz, baharat ve domates içeren nefis bir et suyu. Genellikle pirinç veya mısır unu ile birlikte servis ediliyor. 9. Pkhali: Genellikle ıspanak veya lahana gibi yeşil sebzelerle hazırlanan bu soğuk yemek, ceviz, soğan, sarımsak ve baharatlarla zenginleştiriliyor. Pkhali, genellikle taze ekmekle birlikte sunuluyor. 10. Tklapi: Tklapi, genellikle kuru meyvelerden yapılan bir meyve kurusu şeridi. Vişne, şeftali veya kayısı gibi meyveler, genellikle Gürcistan'ın güneşli günlerinde kurutularak hazırlanan bu lezzetli atıştırmalık, enerji dolu bir tat sunuyor.

Kolheti Ulusal Parkı'nın büyüleyici doğası Haber

Kolheti Ulusal Parkı'nın büyüleyici doğası

Kolheti Ulusal Parkı, 1999 yılında kurulmuş olup, Gürcistan'ın batısında, Abhazya ve Samegrelo bölgeleri arasında geniş bir alana yayılmış durumda. Park, Karadeniz'in etkisiyle karakterize olan ılıman iklimi ve yüksek biyoçeşitliliğiyle biliniyor. Yüzölçümü itibariyle oldukça geniş olan bu park, ziyaretçilere birbirinden farklı doğal ve tarihi güzellikleri sunma potansiyeline sahip. Karadeniz'in etkisi altında bulunan bu muazzam park, ılıman iklimi, göletleri ve ormanlarıyla adeta bir doğa harikası olarak karşımıza çıkıyor. Park, çeşitli ekosistemlere ev sahipliği yapmakta. Parkın içinde yer alan göletler, sulak alanlar, ormanlar ve çayırlar, farklı bitki ve hayvan türlerine yaşam alanı sağlıyor. Parkın özellikle kuş gözlemcileri için önemli bir destinasyon olduğunu söyleyebiliriz. Bölgede pek çok nadir kuş türü, parkın zengin ekosistemleri sayesinde gözlemlenebiliyor. Kolheti Ulusal Parkı, sadece biyoçeşitliliği ile değil, aynı zamanda doğal güzellikleri ve tarihi mekanlarıyla da dikkat çekiyor. Park içinde bulunan antik kalıntılar, tarihi yapılar ve manastırlar, ziyaretçilere bölgenin tarihini keşfetme fırsatı sunuyor. Ayrıca, parkın içinde yer alan trekking ve yürüyüş parkurları, doğa severlere eşsiz bir deneyim sunmakta. Kolheti Ulusal Parkı, biyoçeşitliliği koruma, ekosistemleri restore etme ve bölgesel sürdürülebilir turizmi teşvik etme konusunda önemli bir rol oynuyor. Park yönetimi, doğal kaynakları koruma, endemik türleri koruma altına alma ve ziyaretçilere doğa ile uyumlu bir şekilde vakit geçirme imkanı sunma hedefleri doğrultusunda çeşitli projeler yürütmekte. Kolheti Ulusal Parkı, ziyaretçilere çeşitli olanaklar sunuyor. Doğa yürüyüşleri, kuş gözlemciliği turları, kamp alanları ve piknik alanları gibi aktivitelerle parkın tadını çıkarmak mümkündür. Ayrıca, park içindeki eğitim merkezleri ve doğa rehberleri, ziyaretçilere bölgenin doğal ve kültürel zenginlikleri hakkında detaylı bilgiler sunmakta. Kolheti Ulusal Parkı, sadece Gürcistan'ın değil, tüm dünyanın görmeye değer doğal zenginliklerinden birisi. Biyoçeşitliliği, tarihi kalıntıları ve sürdürülebilir turizme verdiği önemle, bu park sadece doğa severleri değil, aynı zamanda tarih ve kültür meraklılarını da cezbediyor. Gürcistan'ın bu doğa harikası, gelecek nesillere aktarılmak üzere koruma altına alınmış ve sürdürülebilir turizm ilkeleriyle yönetilmekte.

Acara bölgesi doğası ve tarihiyle keşfedilmeyi bekliyor Haber

Acara bölgesi doğası ve tarihiyle keşfedilmeyi bekliyor

Gürcistan’ın Acara bölgesi Karadeniz kıyıları boyunca uzanıyor. Avrupa’nın Asya ile buluştuğu bu bölge tarihsel olarak medeniyetlerin kesiştiği bir kavşak niteliğindeydi.  Explore'un bu bölümünde, Acara’nın zengin kültürünü ve efsanevi Gürcü misafirperverliğini deneyimleyecek, Gürcistan'ın ikinci şehri Batum'da gece hayatını tecrübe edecek ve şehrin hemen dışındaki muhteşem doğayı keşfedeceğiz.  UNESCO dünya mirası listesindeki yağmur ormanları Bölge, Batum'dan kolayca ulaşılabilecek çok çeşitli bir doğaya sahip. Subtropikal iklimiyle bambu ağaçları ve narenciye ağaçları yetişebiliyor. Ziyaretçiler Karadeniz kıyısı boyunca uzanan plajların keyfini çıkarabilir ve on dakika içinde şelaleler ve el değmemiş yağmur ormanlarının yer aldığı dağlarda kendilerini bulabilir.  Acara'nın yemyeşil ormanları bölgenin yüzde 60'ını kaplıyor ve bazıları 20 milyon yaşında. Dünyada nemli, yaprak döken bir yağmur ormanı olan kolşik ormanının ve sulak alanların bir arada bulunduğu tek yer. Mitrala Ulusal Parkı, Acara'da UNESCO dünya mirası alanının bir parçasını oluşturan ve koruma altındaki dört ulusal parktan biri. Son yirmi yıldır Gürcistan'da yaşayan İngiliz ormancılık uzmanı Mike Garforth, "Buradaki ormanlar buzul çağlarında bile hayatta kaldı. Avrupa'nın geri kalanı yüzlerce metre buzla kaplandı, tüm ormanlar ve vahşi yaşam yok oldu. Gürcistan’da ise her şey hayatta kaldı. Ve burada endemik türler dediğimiz, başka hiçbir yerde bulunmayan türler var." diyor.  Mike Garforth, Gürcistan'a ilişkin lezzetli mevsimlik meyve ve sebzelerin bolluğunu ve Gürcülerin misafirperverliğini sevdiğini söylüyor:  "Gürcistan'ın çok zengin, gurur verici bir tarihi var, insanları çok sıcak kanlı, çok aile odaklı ve çok misafirperver. Gürcistan’da 'Misafir Tanrı'nın bir armağanıdır,' şeklinde bir söz var. Ve insanlar hayatlarına, ziyaretçilere böyle yaklaşıyorlar." Acara mutfağı Gürcistan'a yapılan hiçbir ziyaret lezzetli mutfağını tatmadan tamamlanmış sayılmaz ve her bölgenin kendine özgü mutfak gelenekleri var.  Avrupa ve Asya mutfaklarının eşsiz bir karışımı olan Acara mutfağı, yüzyıllar boyunca gelişmiş ve ağız sulandıran lezzetleri ve yemek çeşitliliği ile ünlü. En meşhur yemeği, üzerinde yumurta sarısı bulunan peynir dolgulu lezzetli bir pide -Acara haçapurisi. Kayık şeklindeki haçapuri, efsaneye göre yolculuklarından dönen denizcilerin favorisiydi ve üzerindeki yumurta denize yuvarlanan güneşi temsil ediyor.  Supra, Gürcüler için hala hayatın bir parçası olan geleneksel bir ziyafet türü. Masa çeşitli yemeklerle donatılır ve yemek şarkılar, şiirler ve hikaye anlatımlarıyla saatlerce sürebilir. Bir Tamada tarafından yönetilir ve bu kişinin önemli rolü, Supra’yı genellikle şiirsel ve felsefi ve her zaman içten bir dizi kadeh kaldırmayla yönetmek. Eşsiz Gürcü mirası Gürcistan'da şarap yapımı 8 bin yıl öncesine dayanan bir gelenek ve UNESCO tarafından da İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası olarak tanınıyor. Şarap, toprak küp 'kvevri’de saklanıyor ve yıllandırılıyor. Bir Supra öncesinde konuklar, antik kvevri ritüeliyle onurlandırılıyor.  Gürcistan, dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmayan ve nesli tükenmekte olan bazı üzümlerle birlikte 500'den fazla yerli üzüm çeşidine ev sahipliği yapıyor.  Halk müziği, dans ve şarkılar Supra'nın ve Gürcü misafirperverliğinin ayrılmaz bir parçası. Her biri kendi melodisine sahip birçok sesi bir araya getiren Gürcü polifonik şarkı tekniği, UNESCO tarafından yaşayan insan hazinelerinden biri olarak kabul ediliyor.  Acara bölgesinin başkenti olan Gürcistan'ın ikinci büyük şehri Batum, eski dünyanın cazibesi ve modernitenin bir karışımı olan canlı bir şehir. Şehrin tarihi antik çağlara kadar uzanıyor ve Yunan filozof Aristoteles'in eserlerinde adı geçiyor. Batum, 19. yüzyılda Karadeniz'de uluslararası öneme sahip bir liman haline geldi. Ünlü bulvarı da 19. yüzyılın sonlarında inşa edildi. Bulvar, deniz kenarında yedi kilometre boyunca uzanıyor ve yürüyüş, bisiklet ve koşu için yeşil bir alan sağlıyor.  Şehir, son 10 ila 15 yılda, yüksek katlı modern binalar ve fütüristik bir mimari ile dönüşüme uğradı.  Acara Hükümeti Başkanı Tornike Rizhvadze, "Batum'un silüeti gerçekten çok hızlı değişiyor ve aynı zamanda doğayla ve şehrin tüm otantikliği ve cazibesiyle birleşiyor. Bu, her türden gezgine hitap eden bir şey. Önümüzde oldukça iddialı projeler var." diyor.  Bu projeler arasında, bölgenin ilk Dünya Ticaret Merkezi ve palmiye ağacı şeklinde yapay bir ada planları da yer alıyor. Batum'da güneş batarken şehir ışıkları yanmaya başlıyor. Gece hayatından hoşlananlar için uluslararası ve yerel sanatçıların sahne aldığı Stage 17 gibi konser mekânları ve şehir manzarasının tadını çıkarabilecekleri şık çatı barları bulunuyor.

Doğu Avrupa'daki ilk Radisson RED oteli Gürcistan'da açıldı Haber

Doğu Avrupa'daki ilk Radisson RED oteli Gürcistan'da açıldı

Radisson Otel Grubu, Doğu Avrupa'daki ilk Radisson RED otelini Gürcistan'ın Tiflis şehrinde açıyor. Radisson Otel Grubu'ndan yapılan açıklamaya göre, Gürcistan geleneksel mimarisi, mutfağı, sanatı ve Kafkas Dağlarının Karadeniz sahilleriyle buluştuğu büyüleyici konumuyla tanınıyor. Ülkenin başkenti Tiflis, şehrin uzun ve sofistike tarihini yansıtıyor. Doğu Ortodoks kiliseleri, gösterişli art nouveau binaları, Modern Sovyet yapıları ve tarihi Arnavut kaldırımlı eski şehirle çok çeşitli mimari izler taşıyor. Barış Köprüsü, Tiflis Kutsal Teslis Katedrali ve dördüncü yüzyıla ait yeniden inşa edilmiş bir kale olan ve tüm şehri gören Narikala Kalesi gibi anıtların yanı sıra Gürcistan Ulusal Müzesi, Ulusal Resim Galerisi, Lado Gudiashvili Sergi Alanı, Marjanishvili Tiyatrosu, Vaso Abashidze State Yeni Tiyatrosu, Rustaveli Tiyatrosu ve Tiflis Opera ve Balesi gibi müzeler ve tiyatrolar hem gündüz hem de şehrin ışıklarla hayat bulduğu gece saatlerinde keşfedilebiliyor. Yeni Radisson RED Tbilisi oteline ev sahipliği yapacak olan tarihi postane binası, 1920'li yıllarda inşa edilmiş ve dövme demirden balkonlar ve modern siyah Crittal tarzı pencerelere sahip ön cephesiyle göz kamaştırıyor. Şehirdeki pek çok önemli kültürel kuruluşa ideal uzaklıkta bulunan bina, yerel kültürle iç içe olmak isteyenler için mükemmel bir konumda bulunuyor. Radisson RED Tbilisi, misafirlerine şehrin zengin tarihini, sanatını ve yemek kültürünü otelin içinde deneyimlemeleri için benzersiz bir fırsat sunuyor. 4 katlı otelde standart ve junior süitlerden oluşan 111 oda mevcut bulunuyor. Tüm odalar Radisson RED'in son teknoloji çözümlere odaklanan imza tasarımlarını içeriyor. Otelde misafirleri yerel sanatçıların tarihi Tiflis'ten ilham alan tabloları, benzersiz Tiflis tasarımına sahip Shushabandi balkonlar, geleneksel İtalyan avlu ve kırmızı telefonlar gibi Radisson RED markasının imzası niteliğindeki diğer dekoratif detaylar karşılayacak. Radisson RED Tbilisi ayrıca etkinlikler ve özel toplantılar için ideal olan 70 kişilik tam donanımlı üç toplantı salonuna ve 500 misafir kapasiteli bir avluya sahip. - 'Otel, şehrin ana caddelerinden birinde yer alıyor' Otelin giriş katında Gürcistan, Asya ve dünya lezzetlerini sunan Posta Restaurant & Bar yer alıyor. Posta, otelde misafirlerin ve yerel halkın buluştukları, çalıştıkları ve yemek yiyerek keyif alabilecekleri sosyal bir merkez olarak öne çıkıyor. Misafirler sıcak günlerde avluda açık hava yemek deneyimi yaşayabiliyor, arkadaşlarıyla buluşabiliyor, atıştırmalık ve içecek siparişi verebiliyor ve bulundukları çevrenin tadını çıkarabiliyor. Restoran ekibine Gürcistan'daki köklü aşçılık okulu Gürcistan Mutfak Akademisi'nde eğitmen olan Tina Vashakidze liderlik ediyor ve kendisine aynı akademiden deneyimli meslektaşları eşlik ediyor. Açıklamada görüşlerine yer verilen Radisson Otel Grubu Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan ve Doğu Avrupa Bölge Direktörü Antoine Moubarak, 'Radisson RED markası ve Tiflis mükemmel bir uyum içinde. Otel, canlı bir atmosfere ve enerjiye sahip olan şehrin ana caddelerinden birinde yer alıyor. Tarihi eski postane binası, Radisson RED Tbilisi'nin açılışına giden yolda orijinal ve modern atmosferi bir araya getirmek için inanılmaz bir renovasyondan geçti. Ekibimiz yerel halk ve ziyaretçiler için unutulmaz bir deneyim yaratmak için çok çalıştı ve misafirlerimizi ağırlamak için sabırsızlanıyoruz.' ifadelerini kullandı. Radisson RED Tbilisi Küratörü ve Genel Müdürü Hüsnü Tayanç de 'Radisson RED Tbilisi otelinin planlarını ilk gördüğümde binanın tarihinden ve misafirlerin de Tiflis'teki enerjiyi ve canlı atmosferi yaşaması için bir yaşam tarzı deneyimi yaratma fırsatından çok etkilendim. Bu benzersiz projeyi Tiflis'e getiren yatırım grubu Telegraph Company, özellikle Kniaz Desani'ye teşekkür etmek istiyorum. Tüm özgün unsurların korunması için yoğun bir çalışma yürütülen ve 28 milyon dolarlık yatırım yapılan tarihi renovasyon, bölgede çok önemli bir istihdam fırsatı da yarattı.' açıklamasında bulundu.

Tiflis-Samsun arası haftada 2 uçuş planlanıyor Haber

Tiflis-Samsun arası haftada 2 uçuş planlanıyor

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Gürcistan Konsey Başkanı Osman Çalışkan, “Şu anda Eylül ayının sonuna doğru başlamak üzere Tiflis-Samsun arası haftada 2 uçuş planlıyoruz” dedi. Sağlık turizm köprüsünü kurmak, direkt uçuşların programını yapmak amacıyla Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri ev sahipliğinde Cerrahi El Aletleri ve Sağlık Müzesi'nde bir toplantı düzenlendi. “Tiflis-Samsun arası haftada 2 uçuş planlıyoruz" Toplantıda konuşan DEİK Gürcistan Konsey Başkanı Osman Çalışkan, “Biliyorsunuz Gürcistan bizim kardeş ülkemiz. Kafkasya'ya açılan bir kapı. Bizim için önemli bir bölge. Sağlık turizmi açısından Samsun'un 3 segmenti kaldırabilecek bir şehir olarak düşündük. O yüzden şu an buradayım. Samsun'daki hastane çoğunluğu, doktor kalitesi fazla olduğu için ve Tiflis-Samsun uçuş seferi ile alakalı bir program yaptım. Şu anda Eylül ayının sonuna doğru başlamak üzere Tiflis-Samsun arası haftada 2 uçuş planlıyoruz. Her hastanede garanti koltuk vermek şartıyla hastaneye göre 5-7 koltuk arasında uçuş planlıyoruz. Aslında burada sadece sağlık turizmi yok. Bunların yanında kültür turizmi de vardır. Gelen kişi sadece muayene olmayacak. Bunun yanında konaklaması, gıda ihtiyacı, gezmesi hepsi içerisinde olacak. İlk uçuşu Fransız ve İtalyan marka olan 70 kişilik bir uçakla eğer Samsun Havalimanı charter işlemlerine izin verirse toplam gidiş geliş maliyeti kişi başı 225 dolardır. Bu aslında fazla bir rakam değildir. Ben Gürcistan DİEK Konsey Başkanı olarak uçuş konusunda tüm bilgileri vererek herkesin destek vermesini dilerim” ifadelerini kullandı. "Samsun Türkiye'de 7. sırada" Samsun İl Sağlık Müdürlüğü İl Sağlık Hizmetleri Başkanı Dr. Mehmet Bilgin ise “Bizim şu anda Samsun'da faaliyet gösteren 5 tane turizm acente şirketimiz var. Samsun ilimizde 8 tane özel hastane, 4 kamu hastanesi ve 1 de üniversite hastanesi olmak üzere toplam 24 tane sağlık tesisinde sağlık turizmi yetki belgesi vardır. Samsun olarak 2022 yılı itibarıyla 30 bin civarında sağlık turisti hastalarına baktık. Türkiye'de il bazında 7. sırada yer alıyoruz. Bunların içerisinde Irak vatandaşları 1. sırada yer alırken, 2. sırada da 4 bin 500, 5 bin civarında Gürcistan vatandaşına baktık. Hastalardan 350-400'ü kamu hastanelerinde bakılırken, 4 bin civarında da özel hastanelerde muayene işlemi gerçekleşmiştir. Sağlık turizminde ulaşım çok önemlidir. Eğer bu ulaşım sağlanabilirse Türkiye Cumhuriyeti açısından çok kıymetli buluyorum” diye konuştu. Toplantıya Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri Genel Müdür Yardımcısı Hakan Çiftçi ve hastane yöneticileri katıldı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.