Hava Durumu

#Haliç

TOURISMJOURNAL - Haliç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Haliç haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Fatih Külliyesi'ndeki Karadeniz Medresesi Hayat Buluyor Haber

Fatih Külliyesi'ndeki Karadeniz Medresesi Hayat Buluyor

İSTANBUL (İHA) - Fatih Külliyesi'nin önemli yapılarından Karadeniz Medresesi'nde 2022'de başlayan restorasyon çalışmaları yüzde 90 oranında tamamlandı. Tarihi yapının altında bulunan ve Bizans dönemine ait olduğu düşünülen Karadeniz Sarnıcı, restorasyon sonrası yeniden gün yüzüne çıkarılacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün önderliğinde yürütülen çalışmalar, 2025 ortalarında sona erecek. MEDRESENİN ÖZELLİKLERİ VE TARİHİ Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan Fatih Külliyesi, Osmanlı'nın klasik mimari anlayışını yansıtan Karadeniz ve Akdeniz medreselerine ev sahipliği yapıyor. Karadeniz Medresesi, "Baş Kurşunlu, Çifte Baş Kurşunlu, Ayak Kurşunlu ve Çifte Ayak Kurşunlu" olmak üzere dört ana bölümden oluşuyor. Medrese, Osmanlı döneminde eğitimin en üst seviyesini temsil ederken, Molla Hüsrev, Zembilli Ali Efendi, Ali Kuşçu ve Ebu Suud Efendi gibi önemli isimlere ev sahipliği yaptığı biliniyor. RESTORASYON ÇALIŞMALARI 2022 yılında başlayan çalışmalar, medresenin özgün olmayan eklerinden arındırılmasıyla başladı. Kubbe güçlendirmeleri ve kurşun yenilemeleri yapılırken, zemindeki döşemeler ve sıvalar aslına uygun şekilde restore edildi. Ahşap kapı ve pencereler orijinal malzemelerine sadık kalınarak yeniden üretildi. Peyzaj ve mekanik düzenlemelerin ardından medrese, özgün niteliği korunarak eğitim yapısı olarak kullanılmaya devam edecek. GİZEMLİ SARNIÇ GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürü Feyyaz Fidan'ın açıklamasına göre, medresenin altında bulunan ve 51 metre uzunluğunda, 35 metre genişliğinde olan Karadeniz Sarnıcı, 43 sütunla taşınan devasa bir yapı. Bizans dönemine tarihlenen sarnıcın, Fatih Camii avlusunun kuzeybatısına uzandığı biliniyor. Toprak ve molozla dolu olan bu yapının restorasyonu, medresenin tamamlanmasının ardından başlayacak. FATİH KÜLLİYESİ’NİN ÖNEMİ Medrese ile ilgili detaylı bilgi veren Fidan, "Fatih Külliyesi, İstanbul'un 7 tepesinden birinde bulunmaktadır. 1470 yılında inşa edilen Fatih Külliyesi banisi Fatih Sultan Mehmed, mimarı ise Atik Sinan'dır. Külliye tarihte birçok depremden etkilenmiş, 1766 küçük kıyamet olarak adlandırılan depremde büyük hasar görmüştür. 3. Mustafa Fatih Camii'ni yeni bir plan şemasına göre yeniden inşa ettirmiştir. Toplamda 16 medrese bulunmaktadır. Külliyede medreselerin dışında türbeler, muvakkithane tabhane, arasta, hamam, çarşı, imarethane ve darüşşifa da bulunmaktadır. Ancak külliyenin bazı parçaları günümüze ulaşamamıştır" dedi. Fatih Sultan Mehmed'in türbesinin yanı sıra Gülbahar Hatun, Nakşidil Valide Sultan ve Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa'nın türbelerinin de bu külliye içerisinde olduğu bilgisini veren Fidan, Fatih Külliyesi'nin Osmanlı'nın eğitim ve mimari alanındaki zirvesini temsil etmeye devam ettiğini ekledi. UZMANLARIN GÖRÜŞLERİ Restorasyon sürecini yöneten Feyyaz Fidan, çalışmaların detaylarını ve karşılaşılan zorlukları aktardı. Karadeniz Medresesi'nin özgün niteliklerini koruyarak gelecekte de eğitim alanı olarak hizmet vereceğini belirtti. Sarnıçla ilgili konuşan Fidan, "Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak gerek İstanbul gerek Türkiye'nin birçok yerinde restorasyonlara devam ediyoruz. Karadeniz Medresesi restorasyonunu tamamladıktan sonra sarnıcın restorasyonuna başlamayı planlıyoruz" dedi.

70 yıl sonra bir ilk..Haliç'ten Gölyazı'ya yüzerek getirildi Haber

70 yıl sonra bir ilk..Haliç'ten Gölyazı'ya yüzerek getirildi

İstanbul Haliç’ten yola çıkan 10 tonluk tekne, tam 70 yıl önceki gibi Bursa’nın 2600 yıllık geçmişi bulunan Uluabat Gölü kenarındaki Gölyazı’ya kullanılmayan kanallardan yüzerek getirildi. Tarihi ve doğası ile ünlü, gezginlerin Türkiye'nin Venedik'i olarak nitelendirdiği Gölyazı’da 70 yıl sonra bir ilk yaşandı. İstanbul Haliç’ten hareket eden 10 tonluk Sultan kayığı 3 gece 2 gün süren yolculuğun ardından Uluabat Gölü’nde Gölyazı’ya ulaştı. Daha önce kullanılan, zamanla kapanan kanallar tekrar açılarak, uzun bir serüven sonunda yolculuk tamamlandı. Geçmişte ticaret amaçlı kullanılan su kanalları zamanla kapandığı için uzun yıllardır bir tekne geçişi yaşanmadı. 15 metre uzunluğu, 4 metre genişliğindeki tekne, 30 kişi kapasitesiyle Gölyazı’da turlar düzenleyecek. Avrupa’nın en güzel yerleri arasında gösterilen Gölyazı'nın bu etkinlikle daha çok tanıtılması, turizme hizmet etmesi hedeflendi. Sultan kayıklarının üreticisi Harun Şahin, kapanan kanalların kepçe ve vinç yardımları ile açıldığını ifade ederek, “Gölyazı Turizm Geliştirme ve Kalkındırma Kooperatifi üyeleri, muhtarımız İbrahim Şahin ve vatandaşlarla iş birliğiyle yaptık. En son 70 yıl önce buraya Marmara Denizi'nden tekne yüzerek gelmiş. Buradan yükünü almış, gitmiş. 'Bu tarihi tekrar yaşatalım. Bu hattı, bu kanalı tekrar açalım' istedik. Biz de çarşamba gecesi yola çıktık. İstanbul Boğazı'nı geçtik. Adalar'ın yanından İmralı Adası'nın alt kısmından Uluabat Deresi'nin denizle birleştiği yere giriş yaptık. Orada bir kılavuz kaptan yanımıza geldi, derin ve sığ yerleri göstermek için. Kılavuz kaptanla beraber yola çıktık. Derenin içerisine girdikten sonra adeta bir cennet. Kuş sesleri, ördek sesleri, sazlıklar, orman harikaydı. Avrupa'da, İngiltere'de kanal turları yapıyorlar ya inanın onlardan daha doğal ve daha eşsiz bir manzarayla karşılaştık” diye konuştu. “İstanbul’dan çıkan bir tekne Uluabat Gölü’ne bu güzergahtan gelebilir” Şahin, deredeki yolculukta zorluklar yaşadıklarını anlatarak, "Köprüler yapılmış. Köprülerin alt kısımlarındaki harfiyatı almak yerine, derenin içine doldurmuşlar. Oralarda teknemiz taşlara çıktı, askıda kaldı. Yer yer o bölgenin muhtarları, belediye başkanları devreye girdi. Bazı yerlerde vinçten yardım aldık. Bazı yerlerde traktörlerden yardım aldık. Bazı yerlerde yerel halktan yardım aldık. Aslında herkes bu hattın açılmasını istiyormuş. Bunu fark ettik. Yani 70 yıl önceki nostaljinin, 70 yıl önceki bu potansiyelin tekrar gün yüzüne çıkmasını istiyormuş” ifadelerini kullandı. “Yaklaşık 3 gün sonra Gölyazı’ya ulaşabildik” diyerek sözlerini sürdüren Şahin, “Yani İstanbul'dan çıkan bir yat, denizden gelip, dereye girip longozları, nilüfer çiçeklerini, ördekleri, doğa sesini, kuş sesini duyarak Gölyazı'ya, teknesini demirleyip, buradan Uludağ'a gidip kayağını yapabilir. Burada doğal balığını yiyebilir. Müthiş bir turizm potansiyeli. Biz bunu niye yaptık? Gölyazı'nın ve Bursa'nın turizm potansiyelinin gelişmesi için yaptık. Eskişehir'deki gibi bir tane bent yapılsa, gemi asansörü, tekne asansörü yapılsa, burada 12 ay müthiş bir yat potansiyeli olur, gezi potansiyeli olur. Müthiş bir destinasyon olur” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.