Hava Durumu

#Hamam

TOURISMJOURNAL - Hamam haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hamam haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Fatih Külliyesi'ndeki Karadeniz Medresesi Hayat Buluyor Haber

Fatih Külliyesi'ndeki Karadeniz Medresesi Hayat Buluyor

İSTANBUL (İHA) - Fatih Külliyesi'nin önemli yapılarından Karadeniz Medresesi'nde 2022'de başlayan restorasyon çalışmaları yüzde 90 oranında tamamlandı. Tarihi yapının altında bulunan ve Bizans dönemine ait olduğu düşünülen Karadeniz Sarnıcı, restorasyon sonrası yeniden gün yüzüne çıkarılacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün önderliğinde yürütülen çalışmalar, 2025 ortalarında sona erecek. MEDRESENİN ÖZELLİKLERİ VE TARİHİ Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan Fatih Külliyesi, Osmanlı'nın klasik mimari anlayışını yansıtan Karadeniz ve Akdeniz medreselerine ev sahipliği yapıyor. Karadeniz Medresesi, "Baş Kurşunlu, Çifte Baş Kurşunlu, Ayak Kurşunlu ve Çifte Ayak Kurşunlu" olmak üzere dört ana bölümden oluşuyor. Medrese, Osmanlı döneminde eğitimin en üst seviyesini temsil ederken, Molla Hüsrev, Zembilli Ali Efendi, Ali Kuşçu ve Ebu Suud Efendi gibi önemli isimlere ev sahipliği yaptığı biliniyor. RESTORASYON ÇALIŞMALARI 2022 yılında başlayan çalışmalar, medresenin özgün olmayan eklerinden arındırılmasıyla başladı. Kubbe güçlendirmeleri ve kurşun yenilemeleri yapılırken, zemindeki döşemeler ve sıvalar aslına uygun şekilde restore edildi. Ahşap kapı ve pencereler orijinal malzemelerine sadık kalınarak yeniden üretildi. Peyzaj ve mekanik düzenlemelerin ardından medrese, özgün niteliği korunarak eğitim yapısı olarak kullanılmaya devam edecek. GİZEMLİ SARNIÇ GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürü Feyyaz Fidan'ın açıklamasına göre, medresenin altında bulunan ve 51 metre uzunluğunda, 35 metre genişliğinde olan Karadeniz Sarnıcı, 43 sütunla taşınan devasa bir yapı. Bizans dönemine tarihlenen sarnıcın, Fatih Camii avlusunun kuzeybatısına uzandığı biliniyor. Toprak ve molozla dolu olan bu yapının restorasyonu, medresenin tamamlanmasının ardından başlayacak. FATİH KÜLLİYESİ’NİN ÖNEMİ Medrese ile ilgili detaylı bilgi veren Fidan, "Fatih Külliyesi, İstanbul'un 7 tepesinden birinde bulunmaktadır. 1470 yılında inşa edilen Fatih Külliyesi banisi Fatih Sultan Mehmed, mimarı ise Atik Sinan'dır. Külliye tarihte birçok depremden etkilenmiş, 1766 küçük kıyamet olarak adlandırılan depremde büyük hasar görmüştür. 3. Mustafa Fatih Camii'ni yeni bir plan şemasına göre yeniden inşa ettirmiştir. Toplamda 16 medrese bulunmaktadır. Külliyede medreselerin dışında türbeler, muvakkithane tabhane, arasta, hamam, çarşı, imarethane ve darüşşifa da bulunmaktadır. Ancak külliyenin bazı parçaları günümüze ulaşamamıştır" dedi. Fatih Sultan Mehmed'in türbesinin yanı sıra Gülbahar Hatun, Nakşidil Valide Sultan ve Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa'nın türbelerinin de bu külliye içerisinde olduğu bilgisini veren Fidan, Fatih Külliyesi'nin Osmanlı'nın eğitim ve mimari alanındaki zirvesini temsil etmeye devam ettiğini ekledi. UZMANLARIN GÖRÜŞLERİ Restorasyon sürecini yöneten Feyyaz Fidan, çalışmaların detaylarını ve karşılaşılan zorlukları aktardı. Karadeniz Medresesi'nin özgün niteliklerini koruyarak gelecekte de eğitim alanı olarak hizmet vereceğini belirtti. Sarnıçla ilgili konuşan Fidan, "Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak gerek İstanbul gerek Türkiye'nin birçok yerinde restorasyonlara devam ediyoruz. Karadeniz Medresesi restorasyonunu tamamladıktan sonra sarnıcın restorasyonuna başlamayı planlıyoruz" dedi.

Canarslanlar: Haber

Canarslanlar: "Afyonkarahisar, Termal Tatilin Başkenti"

AFYONKARAHİSAR (İHA) - Oruçoğlu Termal Otel’in CMO’su ve Pazarlama Başkanı Kerem Canarslanlar, Afyonkarahisar’ın Türkiye’nin termal turizmindeki en önemli merkezlerinden biri olduğunu vurguladı. Bölgenin zengin termal kaynaklarıyla, özellikle romatizma ve kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarına şifa sunduğunu belirten Canarslanlar, şifalı suların modern spa ve terapi imkanlarıyla birleşerek misafirlere hem fiziksel hem de zihinsel rahatlama sağladığını söyledi. TARİH, DOĞA VE ŞİFALI SULAR Canarslanlar, Afyonkarahisar’ın yalnızca termal turizmle değil, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunduğunu ifade etti. "Tarihi kalelerden antik yerleşimlere, yöresel lezzetlerden doğal güzelliklere kadar keşfedilecek pek çok şey sunan Afyonkarahisar, her ziyaretçisine unutulmaz bir deneyim yaşatır. Bedeninizi ve ruhunuzu yenilemek istiyorsanız, Afyonkarahisar’da size uygun bir tatil mutlaka vardır" dedi. Afyonkarahisar’daki termal otellerin sunduğu spa, masaj ve wellness hizmetlerinin ise, bölgenin doğal şifa kaynaklarını modern bir tatil anlayışıyla birleştirdiğini belirtti. SAĞLIK VE EĞLENCE BİR ARADA Oruçoğlu Termal Otel’in termal sağlık turizmini modern bir tatil konseptiyle birleştirdiğini anlatan Canarslanlar, oteldeki termal havuzlar, sauna ve masaj hizmetleri sayesinde misafirlerin hem fiziksel hem de zihinsel olarak rahatladığını söyledi. Otelde, fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin uzman ekiplerce sağlandığını belirten Canarslanlar, çocuklara yönelik aktiviteler ve açık hava spor alanları gibi olanaklarla her yaştan misafirin keyifli bir tatil geçirebildiğini de ekledi. "AFYONKARAHİSAR, RUHSAL VE FİZİKSEL YENİLENME İÇİN EŞSİZ" Afyonkarahisar’ın termal turizmi, kültürel ve doğal zenginlikleriyle birleştirerek ziyaretçilerine huzurlu bir kaçamak sunduğunu belirten Canarslanlar, "Otellerde sunulan spa, masaj ve wellness hizmetleri, bu doğal şifayı modern bir yaklaşımla tamamlar. Ayrıca, Afyonkarahisar’ın eşsiz doğasında yürüyüş yapabilir, Frig Vadisi gibi tarihi yerleri ziyaret edebilir ve yöresel lezzetlerin tadını çıkarabilirsiniz. Bölgede bulunan sucuk, lokum ve kaymak gibi geleneksel tatlar, tatilinize lezzet katacaktır. Afyonkarahisar’da huzurlu bir kaçamak, yalnızca bedeninize değil, ruhunuzu da şifa sunar" dedi.

Diyarbakır’daki Şifalı Kaplıca, İtalya'daki Mineraller ile Aynı Değere Sahip Haber

Diyarbakır’daki Şifalı Kaplıca, İtalya'daki Mineraller ile Aynı Değere Sahip

Diyarbakır (İHA) - Diyarbakır'ın Çermik ilçesinde yer alan kaplıca, İtalya'daki kaplıca sularıyla aynı mineral oranına sahip olmasıyla dikkat çekerken fizik tedavisinde tercih ediliyor. Çermik Kaplıcası, şehir merkezine yaklaşık 90 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Elazığ, Gaziantep, Malatya, Adıyaman, Siirt, Batman ve Mardin gibi yakın illerden büyük ilgi görüyor. 2016 yılında hizmete açılan termal otelin işletme sahibi Yunus Yıldız, kaplıcanın sunduğu mineral zenginliğinin önemine vurgu yaparak, "Bir İtalya, iki Türkiye. Biz mineral açısından daha zengin olduğu için burada bir tesis kurduk" dedi. Suyun özellikle iltihaplı romatizma, kronik bel ağrıları, eklem ağrıları, cilt hastalıkları ve kadın hastalıkları gibi birçok sağlık sorununa iyi geldiğini belirtti. Verilerin Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tarafından yapılan bir analizle de desteklendiğini ekledi. Tesis, bay-bayan aile havuzları, iki termal havuz, iki yarı olimpik tatlı su havuzu, tuz odası, çamur banyosu, masaj odası, sauna ve fitness salonu ile donatılmış durumda. İşletme iştirakçilerinden Şehmus Yıldız, toplamda 82 odadan oluşan tesiste iki aile süiti, iki normal süit ve standart odalar bulunduğunu belirtti. Güneydoğu'nun en büyük spa alanına sahip olduklarını aktaran Yıldız, "Tatlı su havuzlarımız, termal su havuzlarımız, jakuzimiz, Türk hamamımız, saunamız, tuz ve buhar odamız bulunmakta. Suyun kükürt oranı yüksek olduğu için misafirlerimiz tarafından daha fazla tercih ediliyor. Diyarbakır inanç turizmi açısından çok önemli bir noktadadır. Sağlık alanında da İtalya başta olmak üzere dünyanın en değerli minerallerine de sahiptir” ifadelerini kullandı. Müşterilerden Arzu Solmaz, Diyarbakır'dan Çermik'e kaplıcaya geldiklerini ve deneyimlerinden memnun kaldıklarını belirterek, "Çok temiz bir yer. İkinci kez geldik. Sağlığa çok faydalı, biz de faydasını gördük. Bir haftadır daha rahat uyuyorum" şeklinde konuştu.

2025'te Her 5 Kişiden 3'ü Sağlıklı Yaşam İçin Seyahat Edecek Haber

2025'te Her 5 Kişiden 3'ü Sağlıklı Yaşam İçin Seyahat Edecek

Günümüzde tatil anlayışında önemli bir değişim gözlemleniyor. Tatil artık sadece deniz, kum ve güneşle sınırlı değil. İnsanlar, doğayla iç içe, sakin ve huzurlu alanlarda dinlenmeyi, sağlıklarını korumayı ve ruhsal arınmayı hedefliyor. 2024 yaz seyahat raporları, dijital detoks ve wellness uygulamalarına yönelik artan ilginin altını çiziyor. Tatil planı yapanların yüzde 67’si zihinsel rahatlama ve yenilenme, yüzde 49’u ise sağlık kazanma amacıyla tatile çıkmayı planladıklarını belirtiyor. İyi yaşam tatili, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürme amacını güden bir tatil türü. Türkiye, zengin doğal şifa kaynaklarıyla bu tatil konseptinin önemli merkezlerinden biri haline geliyor. Son yıllarda, wellness tesislerine yapılan yatırımlar hızla artarken; bu tesisler sadece bedeni değil, ruhu ve zihni de iyileştiren hizmetler sunuyor. Spiritüel terapiler, yüz ve vücut bakımları, yoga, detoks, medikal terapiler ve kişiselleştirilmiş tedaviler gibi çeşitli seçenekler, tatilcilerin wellness deneyimlerini zenginleştiriyor. 2025 yılı itibarıyla wellness (iyi yaşam) tatilinin, talebin önemli bir kısmını karşılamasının beklendiği belirtiliyor. Wellness seyahatlerinde öne çıkan destinasyonlar arasında Türkiye'nin doğal zenginlikleri yer alıyor. Özellikle Pamukkale, Afyon ve Bursa gibi bölgeler, termal su kaynaklarıyla dikkat çekiyor. Pamukkale, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan travertenleri ve şifalı su kaynakları ile hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Afyon, kaplıca turizminin kalbi olarak biliniyor. Özellikle Sandıklı bölgesindeki yüksek kükürt oranına sahip termal sular, birçok sağlık sorununa çözüm sunuyor. Modern tesislerde, uzman fizyoterapistlerin ve masörlerin hizmet verdiği 4 ve 5 yıldızlı oteller bulunuyor. İstanbul’a en yakın wellness adresleri ise Yalova, Bolu ve Gönen gibi şehirler. Bu bölgelerdeki termal işletmeler, tarihi kökleriyle birlikte modern yatırımlarla hizmet vermeye devam ediyor. Ayrıca, Bursa Çekirge bölgesi de wellness tatili için önemli bir destinasyon olarak öne çıkıyor. Sonbaharın ilk uzun hafta sonu olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, doğanın renk değiştirmesiyle birlikte hem termal sularda ruhsal dinlence hem de doğanın sunduğu eşsiz manzaraların keyfini çıkarma fırsatı sunuyor. Bu nedenle, doğa ile iç içe, sağlık odaklı bir tatil planlamak isteyenler için Türkiye, yerli ve yabancı turistler için ideal bir seçim olarak görünüyor.

Tralleis Antik Kenti, 3 Bin Yıllık Tarihi Mirası ile Gün Yüzüne Çıkıyor Haber

Tralleis Antik Kenti, 3 Bin Yıllık Tarihi Mirası ile Gün Yüzüne Çıkıyor

AYDIN (İHA) - Aydın’ın merkez ilçesi Efeler’de bulunan ve ilk yerleşim yerlerinden biri olarak bilinen Tralleis Antik Kenti, kazı çalışmalarının hızla devam ettiği bir tarihi miras alanı olarak dikkat çekiyor. İlk kazı çalışmalarının 1996 yılında başlatıldığı Tralleis Antik Kenti'nde, bu yıl 28. kazı sezonu sürdürülüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Geleceğe Miras” projesi kapsamında devam eden kazılar, antik kentin gizli kalmış tarihini aydınlatmayı amaçlıyor. Aralık ayının sonuna kadar sürecek olan kazılarda, tiyatro ve stadyum gibi yapılar gün ışığına çıkarılmayı bekliyor. Tralleis Kazı Başkanı ve Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Çekilmez, kazı çalışmaları kapsamında birçok önemli keşif yapıldığını belirtiyor. Tiyatronun yaklaşık 5 ila 10 bin kişilik bir kapasiteye sahip olduğunu ve duvarlarının oldukça iyi korunduğunu aktaran Çekilmez, tiyatro ve stadyumun yan yana konumlanmasının antik çağda çok nadir görülen bir özellik olduğuna dikkat çekiyor. ANADOLU'NUN EN BÜYÜK GYMNASİUM KOMPLEKSİ Kazı çalışmalarının bu yıl Aralık ayına kadar süreceğini ifade eden Prof. Dr. Çekilmez, "Bu çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Geleceğe Miras projesi kapsamında yapılıyor. Sütunlu Cadde olarak adlandırdığımız hamam, gymnasium kompleksinin kuzeyindeki caddede çalışmalara başladık. Daha sonra çalışma alanımız Anadolu'nun en büyük hamam, gymnasium kompleksi olarak bildiğimiz buradaki eski hamam gymnasium kompleksinin içerisindeki mekanları anlamaya yönelik oldu" dedi. Tralleis Antik Kenti’nde süren kazı çalışmalarıyla, bölgenin kültürel ve tarihi yapısı daha ayrıntılı bir şekilde ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. 2025 YILINDA ZİYARETE AÇILMASI PLANLANIYOR Kazı alanında işçiler ve bilim insanlarından oluşan 100 kişilik bir ekiple çalışmaların aralıksız sürdüğünü ifade eden Çekilmez, antik kentin ziyaretçilere açılması için gerekli projelerin tamamlandığını da belirtti. Çevre düzenleme projelerinin 2024 yılı Haziran ayında tamamlandığını söyleyen Çekilmez, “Tralleis Antik Kenti'nin turistler tarafından ziyaret edilmesi, ziyarete açılması ile ilgili projeleri yürütüyoruz. 2025 yılında antik kenti turizme açmayı düşünüyoruz" diyerek Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Aydın Valiliğine destekleri için teşekkür etti. Prof. Dr. Çekilmez, 2025 yılında antik kentin turizme açılmasının planlandığını belirterek, ziyaretçilerin bölgenin tarihi mirasına tanıklık etme imkanı bulacağını vurguladı.

8 asırlık Keykubadiye Sarayı’ndaki hamam gün yüzüne çıktı Haber

8 asırlık Keykubadiye Sarayı’ndaki hamam gün yüzüne çıktı

Anadolu Selçuklu Hükümdarı Aleaddin Keykubat tarafından 1220’li yıllarda yaptırılan Keykubadiye Sarayı’nın hamamı yapılan kazı çalışmaları sonrası ortaya çıktı. Kazı Başkanı Prof. Dr. Ali Baş, “Hamam diye düşündüğümüz mekanın tamamen açılmasıyla çok güzel bir saray hamamının olduğunu gördük” dedi. Anadolu Selçuklu döneminin ünlü saraylarından biri olan Kayseri'deki Keykubadiye Sarayı'nda kazı çalışmaları sürüyor. Kazı Başkanı Prof. Dr. Ali Baş başkanlığında devam eden çalışmalarda Selçuklulara dair yeni yaşam alanları ortaya çıkıyor. 8 asırlık Keykubadiye Sarayı'ndaki çalışmalarda Anadolu Selçuklu döneminin saray yaşantısı ile ilgili keşifler ortaya çıkarken, tonozlu yapı çevresinde bulunan Divanhane’nin ardından hamam da gün yüzüne çıktı. Hamam diye düşündükleri bölümün tamamen açılmasıyla çok güzel bir saray hamamı olduğunu gördüklerini söyleyen Kazı Başkanı Prof. Dr. Ali Baş, “Şu anda Kayseri’de, Keykubadiye Sarayı’nda bulunuyoruz. 1. Alaeddin Keykubat tarafından 1220’li yılların ortalarında inşa ettirilen bir saraydayız. Biz burada 2015 yılından itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Selçuk Üniversitesi adına kazı çalışmalarını sürdürmekteyiz. Alanda şu anda özellikle iki tane yapı kalıntısı mevcut. Bu iki yapı kalıntısının çevresinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Biz 2021 yılına kadar daha çok 4 kemerli yapı diye tanımladığımız alanda çalışmalarımızı sürdürmüştük. Ancak 2021 yılından itibaren yoğunluğu burada tonozlu yapı diye tabir ettiğimiz yapı çevresinde sürdürmeye başladık ve bu sene de çalışmalarımızı yine burada sürdürdük. Özellikle 2023 yılında ağırlık buradaydı. 2023 yılı tonozlu yapı çevresindeki çalışmaları tamamlamış bulunuyoruz. Tonozlu yapı çevresinde özellikle çok önemli verilerle karşılaştık. Özellikle mimari anlamda verilerle karşılaştık. Daha önceki senelerde Divanhane’nin ve su sisteminin ortaya çıkması ile ilgili değerlendirmeler yapmıştık. Ancak bu sene onlara ilave olarak hamam diye düşündüğümüz mekanın tamamen açılmasıyla gerçekten burada çok güzel bir saray hamamının olduğunu gördük. Özellikle hamamın belli bölümlerinin okunabilirlik anlamında sağlam kalabilmiş olması bizim için önemli” diye konuştu. Ortaya çıkan verilere göre yapının yönetim birimi olduğunu ifade eden Baş, “Elde ettiğimiz verilerden yola çıkarak burada Divanhane, hamam, bir tane merdivenimiz var. Bu merdivenle birlikte bir seyir terası ve bunlarla birlikte bir su sisteminin burada görülmesi, alanın gerçekten bir yönetim birimi olarak düzenlendiğini göstermektedir. Biz çalışmalarımızı burada sonlandırdık. Şu anda 4 kemerli yapıya geçtik. Çalışmalarımızı ekim ayı ortalarına kadar orada devam ettireceğiz. Bizler çalışmalarımızı yürütürken destek almamız gerekiyor. Başta Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Türk Tarih Kurumu’nun bize çok önemli destekleri var. Biz kazıları onların desteği ile götürüyoruz. Fakat yerelde de özellikle Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve Kayseri Şeker şirketi bu anlamda çok büyük destekler verdiler. Biz de buna bağlı olarak çok hızlı ve rahat bir şekilde yürütüyoruz. Bundan sonra da inşallah bu şekilde yürüteceğiz” şeklinde konuştu.

Dr. Şebnem Balta: DÜNYA WELLNESS PAZARI 439 MİLYAR DOLAR Haber

Dr. Şebnem Balta: DÜNYA WELLNESS PAZARI 439 MİLYAR DOLAR

Sanitas SPA & Wellness markası bugün Türkiye’nin en geniş ağına dönüşmüş durumda. Özellikle sağlık turizmindeki uygulamalarıyla birçok başarıya imza atan ve uluslararası ödüller kazanan Sanitas; bu sayede dünyanın birçok yerine de danışmanlıklar yapmaya başladı. 2022 yılında Medulux Health Tourism Agency’i sayesinde de sağlık turizminde öne çıkmaya başlayan grup yurtdışından hasta getirmeye de başladı SPA ve Wellness hizmetlerinin iyi verildiği bütün merkezlerde turizm 12 aya yayılıyor. Dr. Şebnem Akman Balta; “Türkiye’nin sahip olduğu maliyet avantajı, ülkemizin tüm dünyada tercih edilen bir turizm destinasyonu olmasını sağlıyor. Güçlendirmemiz gereken yönlerimizin başında, tedavilerin katma değerini yükseltmek olmalı. Türkiye sağlık turizmi sektöründe dünyada ilk 10 ülke arasında yer alıyor. Amacımız ilk 5’e girebilmek olmalı. Türkiye’nin hak ettiği konumu elde edebilmesi için sektördeki tüm paydaşların doğru bir sıralama ile yer aldığı bir strateji geliştirilmeliyiz. Biz işte buna talibiz. Doğru adımlar atarsak Türkiye turizmde ve sağlıkta parlayan yıldız olur” diye konuşuyor. DÜNYA WELLNESS PAZARI, 439 MİLYAR DOLAR Global SPA & Wellness Summit- SRI International tarafından hazırlanan “Dünya Wellness Pazarı” raporuna göre dünya Wellness pazarı 439 milyar dolara çıktı. Aynı raporda dünya turizm endüstrisi 3.2 trilyon olarak belirtiliyor. Dolayısıyla Wellness pazarı dünya turizm endüstrisinin yüzde 13.71’ini oluşturuyor. 438.6 milyar dolara ulaşan Wellness endüstrisinde konaklama tesisleri 93.4 milyar dolarla ilk sırayı alırken, sıralamada 64.8 milyar Dolar ile Wellness alışverişleri yer alıyor. Wellness endüstrisi içinde önemli bir paya sahip SPA da büyümesini sürdürüyor. SPA, Wellness turizminin yüzde 41’ini oluşturuyor. SPA turizmi yıllık ortalama yüzde 11.1 büyürken, SPA gezi sayısı ise yılda ortalama yüzde 9.6 oranında büyüme kaydediyor. Ülkelerin iç turizmine bakıldığında SPA pazarı yüzde 25 oranla 108.1 milyar dolara ulaşıyor. 2020 yılında, tüm dünya ile birlikte yaşadığımız pandemiye rağmen Türkiye’ye gelen sağlık turistlerinin sayısı 726 bin civarında oldu. Türkiye, sağlık sektöründeki sermayesi ve güçlü altyapısı ile pandemide, sağlık kuruluşlarının kapasite ve niteliklerinin iyi durumda olduğunu kanıtlanmış oldu. TÜRK HAMAMI İLE MARKALAŞABİLİRİZ Dünyadaki SPA konseptleri içerisinde sadece bize özgü olan Türk hamamı… Dr. Şebnem Akman Balta da; bizim coğrafyamıza, kültürümüze özel bir SPA konseptini işledi. Ve diyor ki… “SPA ve Wellness sektöründe Türk hamamıyla markalaşıp dünyadaki eşsiz deneyimlerden biri haline dönüştürebiliriz. Özellikle beş yıldızlı otellerimizde bulunan ve sadece bize özgü olan Türk hamamını öne çıkarmalıyız. İtalya’da veya Türkiye’de denize girilebilirsiniz. Ama İtalya’da Türk hamamı bakımı alamazsınız. Ortak olmayan noktalardan yola çıkarsak markalaşmanın daha hızlı olacağına eminim. Türk hamamını modernize edip günümüz koşullarına uyarlayan tek SPA işletmesi Kendi sektöründe öncü, kalite standartlarını ve hamam ritüellerini zenginleştirerek yolumuza devam ediyoruz. Özellikle 19. yüzyılın sonlarında Papa Kneipp’ın veremi yenmesinde etkili, bağışıklık sistemini güçlendirici su ritüelini de hamam bakımlarımıza ekledik. Hamam yapımında en çok tercih edilen Marmara mermeridir çünkü bakteri ve mikrop barındırmaz. Yani hamam alanları, doğru operasyon yapılırsa hijyenik alanlardır. SPA (Sanus Per Aqua) yani sudan gelen sağlıktır.”

4 Asırdır şifa dağıtan suda yıkanan iyileşiyor Haber

4 Asırdır şifa dağıtan suda yıkanan iyileşiyor

Dulkadiroğlu ilçesindeki İsa Divanlı Mahallesi’nde bulunan Uyuz Pınarı Hamamı, 4 asırlık tarihi geçmişi ile başta uyuz olmak üzere cüzzam ve cilt hastalıklarına iyi geldiğine inanılıyor. Birinci görüşe göre, 2. Selim tarafından Hicri 978 / Miladi 1570 yılında yaptırılırken, ikinci görüşe göre ise Osman Çelebi bin İsa Divan tarafından Miladi 1550'de yaptırıldığı yer alan hamamın; Romalılar, Bizanslılar, Müslüman Araplar, Selçuklular, Dulkadirliler ve Osmanlılar tarafından kullanıldığı kaydedildi. Tarihi yapı, Dulkadiroğlu Beyliği döneminde ise cüzzam hastalarının tedavi edildiği yer olarak dikkat çektiği biliniyor. Özellikle Roma döneminden başlayarak Kahramanmaraş’ta ve bölgede cilt hastalarının, özellikle cüzam hastalarının bölgeye gelerek şifalı suda yıkanarak rahatsızlıklarından kurtulduğu ifade ediliyor. 2006 yılında yenilendikten sonra vatandaşlara su vermeye devam eden tarihi yapı, içerisinde hastaların banyo yapabileceği şekilde yeniden ayağa kaldırılarak günümüzde şifa arayan vatandaşlardan ilgi görüyor. Hamam hakkında bilgi veren mahalle sakini 67 yaşındaki Erol Gökduman , “Uyuz Pınarı, Asurlular zamanına kadar dayanan bir suyumuzdur. Asurlular zamanında cüzzamlı hastalara şifa olduğu biliniyor. Şu anda da çevre illerden gelen hastalara da şifa veriyor. Hatta bir doktor buraya gelerek çare bulamadığı kuru kaşıntı sorunun çözdü” dedi. Özellikle cilt hastalıklarının giderilmesi için Uyuz Pınarı’na gelinmesi gerektiğini dile getiren Gökduman, “Şifa niyetine gelen herkes şifa buluyor. Buraya dışarıdan gelen çok insan var. Bu su başka birilerinin elinde olsa daha kıymetli olurdu. Ben burada çocukluğumdan beri yıkanırım ve hatta yaz aylarında 2 güne bir yıkanırım. Ben kaşıntı nedir bilmem. Bu şifalı suyumuzun değerini bilelim” diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.