Hava Durumu

#Kamala

TOURISMJOURNAL - Kamala haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kamala haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

ABD Seçimlerinde Türkiye’nin Tanıtım Atağı Haber

ABD Seçimlerinde Türkiye’nin Tanıtım Atağı

ANKARA (İHA) - ABD başkanlık seçim sürecinde, Türkiye’nin turizm tanıtım filmleri uluslararası yayın kanallarında 200’den fazla ülkede izleyiciyle buluşarak geniş bir kitleye ulaştı. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın hazırladığı bu filmler, Türkiye’nin tarihi, kültürel ve turistik zenginliklerini tanıttı. SEÇİM ÖZEL YAYINLARINDA TÜRKİYE TANITIMI 5 Kasım’da gerçekleşen ABD başkanlık seçimlerinde Türkiye, dünya genelinde yoğun ilgi gören yayınlar sırasında tanıtım filmleriyle dikkat çekti. CNN, BBC, Euronews, Bloomberg ve Al Jazeera gibi önde gelen haber kanallarının seçim özel yayınları sırasında gösterilen filmler, “How to be Cool in İstanbul,” “Bodrum,” “Kapadokya,” “Deliciously Türkiye,” “Sustainability,” “Arkeoloji,” “Güney Doğu” ve “Turkish Riviera” başlıklarıyla Türkiye’nin doğal ve kültürel güzelliklerini izleyicilere sundu. ABD BAŞKANLIK MÜNAZARALARINDA İLK REKLAM TÜRKİYE’DEN Türkiye, ABD’de 27 Haziran’da yayınlanan Biden-Trump münazarasında ve 10 Eylül’deki Kamala Harris-Donald Trump münazarası sırasında “İstanbul is the New Cool” adlı tanıtım filmi ile yer aldı. Bu reklamlar, münazaralarda reklam alınan ilk örnekler olurken, ABD’de büyük yankı uyandırdı. Türkiye’nin turizm markasını uluslararası arenada tanıtma stratejisinin bir parçası olan bu filmler, özellikle başkanlık seçimleri gibi geniş bir izleyici kitlesine ulaşan yayınlarda yer alarak Türkiye’nin turizm potansiyelini dünya vitrinine taşıdı. Türkiye’nin kültürel, tarihi ve doğal zenginliklerini dünya ile buluşturan bu tanıtım çalışması, ülkemizin uluslararası tanınırlığını artırmada önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Küresel Ekonomide Korumacı Yeni Bir Dönem Başlıyor Haber

Küresel Ekonomide Korumacı Yeni Bir Dönem Başlıyor

Küresel ekonomi, IMF ve Dünya Bankası yetkililerinin vurguladığı gibi yeni bir dönemle karşı karşıya. Özellikle Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı olma olasılığı, bu dönüşümün arka planındaki dinamikleri şekillendiriyor. New York Times yazarı Alan Rappeport, bu yeni dönemin, neoliberalizmin sonunu işaret ettiğini belirtiyor.  Geçen hafta gerçekleştirilen Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın yıllık toplantısında, IMF Başkanı Kristalina Georgieva, dünya ekonomisinin mevcut durumu hakkında hem rahatlama hem de endişeleri bir arada dile getirdi. Ekonomik istikrar sağlanmaya çalışılsa da, artan korumacılık ve birçok ülkede uygulamaya konulan yeni sanayi politikaları gelecekteki ekonomik büyümeyi tehdit ediyor. Georgieva, “Ticaret, büyümenin ana etkeni haline geldi” ifadesiyle küresel ticaretin yeniden önem kazandığını vurguladı. Ancak Washington’daki ekonomi politikacıları, bu uyarıları dikkate alacak gibi görünmüyor. IMF ve Dünya Bankası'nın, İkinci Dünya Savaşı sonrası küresel ekonomiyi istikrara kavuşturmak amacıyla kurulduğu dönemden bu yana geçirdiği dönüşüm, günümüzde tartışma konusu. Küresel ekonomiyi bir araya getiren bu kurumlar, neoliberal kavramları benimseyenlerin seslerinin giderek daha da azalmasına neden oldu. Trump’ın yeniden iktidara gelmesi, bu düşüncelerin daha da marjinalleşmesine yol açabilir. Eski Dünya Bankası baş ekonomisti Joseph Stiglitz, “Neoliberalizm akademi ve politika çevrelerinde öldü” derken, mevcut sistemin daha kötü sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti. Neoliberalizm, 1980'lerde yükselmeye başladı ve 1990'larda ABD’li yetkililerin serbest ticareti teşvik etmesiyle zirveye ulaştı. Ancak, borç krizi ve ticaret engellerinin artması gibi nedenlerle bu düşünce yapısına olan destek azalmaya başladı. Özellikle Kenya, Bangladeş ve Sri Lanka’da IMF’nin sıkı kredi koşulları nedeniyle protestolar yaşanıyor. Dünya Bankası da iç soruşturmalarla karşı karşıya kalarak, kamuoyunda güven kaybı yaşamaya devam ediyor. Devlet müdahalesinin artması, özellikle Trump yönetimi döneminde hız kazandı. Bu süreçte, ABD’nin Dünya Bankası ve IMF’den çekilmesi yönünde çağrılar yapılmaya başlandı. IMF'nin raporunda, ABD gümrük vergilerinin artırılmasının küresel üretimi azaltacağı öngörülüyor. Christine Lagarde, kısıtlamaların olduğu dönemlerin refah getirmediğini belirterek, bu durumun siyasi liderler tarafından göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade etti. Biden yönetimi de korumacı önlemleri benimsemişken, Kanada Maliye Bakanı Chrystia Freeland, temiz enerji sektörleri için sanayi politikalarının gerekliliğini savunuyor. IMF’nin tutumu da yavaş yavaş değişiyor; sanayi politikasının dikkatlice tasarlanması halinde piyasa aksaklıklarını giderebileceği vurgulanıyor. Sonuç olarak, küresel ekonomi, korumacı politikaların ve neoliberalizmin çöküşünün etkisi altında, belirsiz bir gelecekle karşı karşıya kalmış gibi görünüyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.