Hava Durumu

#Katar

TOURISMJOURNAL - Katar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Katar haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Spor ve Turizm Başkenti Erzurum, 2025’te Rekorlara Hazır Haber

Spor ve Turizm Başkenti Erzurum, 2025’te Rekorlara Hazır

Erzurum, "Avrupa Kış Sporları Başkenti" ve "2025 Turizm Başkenti" unvanlarını alarak turizm sezonuna umut dolu bir başlangıç yaptı. Türkiye’nin en popüler kış turizmi merkezlerinden biri olan Palandöken, doğal kar ve suni karlama olanaklarıyla sezona erken başlayıp geç kapatmasıyla dikkat çekiyor. Bu özellikleriyle otellerdeki doluluk oranları, geçen yılın yüzde 30 oranını aşarak aralık ayında yüzde 50’yi geçti. Ocak ve şubat aylarında ise büyük etkinliklerle rekor misafir ağırlanması hedefleniyor. TURİZMCİLER ARALIKTAN UMUTLU Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Kuzeydoğu Anadolu Bölge Başkanı Nuh Şenol, Palandöken’de pistlerin yüzde 90’ının açık olduğunu ve Rusya, Avrupa, İran, Nahcivan ve Gürcistan gibi ülkelerden rezervasyon aldıklarını belirtti. Misafirlerin kayak yapmanın yanı sıra termal kaplıcalardan, zipline ve lastik rafting gibi aktivitelerden de faydalandığını ifade eden Şenol, "Birçok firma toplantı ve seminerler için de Erzurum'u tercih etmeye başladı. Bu bizleri çok mutlu etti, turizmciler aralık ayından çok memnun" dedi. HEDEF 1 MİLYON TURİST Ocak ve şubatta yüzde 90 doluluk beklediklerini söyleyen Şenol, sezonda 1 milyondan fazla turist hedeflediklerini aktardı. Ayrıca Katar, Bahreyn ve Kuveyt gibi Orta Doğu ülkelerinden de yoğun ilgi olduğunu ve bu unvanların Erzurum’un uluslararası görünürlüğünü artırdığını vurguladı. Palandöken’in bölgede "bacasız fabrika" olarak nitelendirildiğini dile getiren Şenol, turizmin hem ekonomik hem de istihdam açısından büyük bir katkı sağladığını belirtti. "BU SEZON REKORLAR BEKLİYORUZ" Kayak otellerinden birinin genel müdürü Bora Kanber, Palandöken’in modern altyapısı, gece aydınlatmalı pistleri ve hava limanına yakınlığı ile öne çıktığını ifade etti. Kanber, bu sezon organizasyonlar ve kayak yarışmaları sayesinde otellerin doluluk oranlarının yüzde 90’a ulaşacağını yineledi. Başka bir otel müdürü Ömer Akça ise yılbaşı rezervasyonlarının tamamen dolduğunu ve 2025 sezonunun son 10 yılın en yoğun dönemi olacağını belirtti. Erzurum’a artan ilgiden dolayı turizmcilerin oldukça memnun olduğunu sözlerine ekledi. Palandöken’e kayak yapmaya gelen Ebru Boztekin, pistlerin güvenli olmasından dolayı burayı tercih ettiklerini ve aralık ayındaki yoğunluğa şaşırdıklarını ifade etti.

TÜRSAB'tan Rus Turistler İçin Fiyat Uyarısı: Haber

TÜRSAB'tan Rus Turistler İçin Fiyat Uyarısı: "Dikkat Etmeliyiz"

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, Rusya’ya uygulanan uluslararası yaptırımların ve rubledeki değer kaybının Türkiye’nin turizm gelirlerini olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekti. Bağlıkaya, Türkiye’nin hem rekabet ortamını hem de ekonomik koşulları gözeterek Rus turistleri ülkeye çekecek bir fiyat politikası benimsemesi gerektiğini vurguladı. Bağlıkaya, Gazprombank'a yönelik yaptırımların Union Pay kartını da kapsayacak şekilde genişletilmesinin, Rus turistlerin Türkiye tatillerini zorlaştırdığını söyledi. ABD’nin bu yaptırımlarla Rus vatandaşlarının uluslararası finans sistemine erişimini kısıtladığını belirtti. "Rusya için halihazırda devam eden yaptırımların yanında yeni gelen uluslararası yaptırımlar, ekonomik sıkıntılar ve siyasi gerilimler, Rusya'dan Türkiye'ye yönelik turist akışını olumsuz etkileyebilir" dedi. HAVACILIK KRİZİ TURİZMİ ZORLUYOR Bağlıkaya, Rusya-Ukrayna savaşıyla devreye alınan havacılık yaptırımlarının havayolu taşımacılığında ciddi sorunlara yol açtığını belirtti. Boeing ve Airbus uçakları için yedek parça tedarikinde yaşanan sıkıntıların, uçak filolarının operasyonel kapasitesini düşürdüğünü ekledi. Bu durumun da Rus turistlerin yurtdışı seyahatlerini önemli ölçüde sınırlandırdığını açıkladı. SİYASİ GERİLİM VE DİYALOG UMUDU Rusya ve Türkiye arasında siyasi gerilimlerin turizmi etkileyebilecek bir diğer faktör olduğunu söyleyen Bağlıkaya, özellikle Suriye meselesinin bu dinamikte etkili olduğunu belirtti. Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in diyaloğu sürdürmesinin, bu olumsuz etkilerin önüne geçebileceğini ekledi. "İki ülke arasındaki olumlu ilişkileri destekleyen bu diyaloğun turizm hareketlerindeki olası aksamaların da önüne geçeceğine inanıyoruz" diye konuştu. REKABET ARTARKEN FİYAT POLİTİKASI KRİTİK Bağlıkaya, Türkiye’nin Rusya’dan gelen turist sayısını artırmak için rakip destinasyonların fiyat politikalarını yakından takip etmesi gerektiğini belirtti. Özellikle Mısır’ın fiyatlarının Türkiye’ye göre yüzde 35 daha düşük olduğunu ve yaz sezonunda bu farkın yüzde 50’ye çıkabileceğini ifade etti. "Dubai, Katar gibi destinasyonlar da Rus turisti çekmek için aksiyonlar alıyor. Uzun dönemde rakiplerimizin fiyat politikalarını dikkate almalıyız" dedi. Rakip ülkelerin vize uygulamaması ve tur operatörlerine uçak koltuk desteği sağlamasının, Türkiye’nin dezavantajlı konumda kalmasına neden olduğunu ifade eden Bağlıkaya, bu rekabet ortamını gözeterek proaktif adımlar atılmasının gerekliliğine değindi. "Rus misafirleri ülkemize çekecek fiyat politikasına dikkat etmemiz gerekiyor. Aslında bu hassasiyeti turist aldığımız tüm pazarlarda göstermemiz lazım" ifadelerini kullandı. TUR OPERATÖRLERİYLE İŞ BİRLİĞİ Rusya’dan Türkiye’ye yönelik turizm pazarının yüzde 90’ını kontrol eden dört büyük tur operatörü bulunduğunu belirten Bağlıkaya, bu şirketlerle TÜRSAB Incoming İhtisas Başkanlığı aracılığıyla sürekli temas halinde olduklarını söyledi. Rusya’da erken rezervasyon döneminin 1 Aralık ile 31 Mart arasında gerçekleştiğini hatırlatan Bağlıkaya, aralık sonunda tablonun netleşmeye başlayacağını, ancak şimdiden gerekli adımların atılarak, Rusya pazarında yaşanabilecek kayıpların en aza indirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin Rusya pazarı için stratejik öneme sahip olduğunu belirten Bağlıkaya, rubledeki değer kaybını göz önünde bulundurarak otel fiyatlarında cazip indirimler yapılması gerektiğini ifade etti.

Türkiye’nin Hızlı İnternet Sorunu Turizmi Etkiliyor Haber

Türkiye’nin Hızlı İnternet Sorunu Turizmi Etkiliyor

Türkiye, teknolojik yatırımlar ve girişimlerle dikkat çeken bir ivme yakalasa da internet hızında dünya standartlarının gerisinde kalıyor. Bu durum hem bireysel kullanıcıları hem de ülkenin turizm ve ekonomik kalkınma hedeflerini olumsuz etkiliyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, internet hızının beklentileri karşılamadığını belirterek altyapı eksikliklerinin bu konuda büyük bir payı olduğunu vurguladı. SABİT İNTERNETTE 102’NCİ SIRADAYIZ Türkiye, sabit internet hızında dünya sıralamasında 180 ülke arasında 102’nci sırada yer alıyor. Speedtest’in verilerine göre, Türkiye bu sıralamada Bangladeş ve Fildişi Sahilleri gibi ülkelerin gerisinde bulunuyor. Mobil internet hızında durum biraz daha iyi olsa da burada da Türkiye, 120 ülke arasında 62’nci sırada yer alıyor. Ülkemizde ortalama mobil internet hızı 50 Mbps civarındayken, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) 428 Mbps, Katar ise 356 Mbps hızla listenin başında yer alıyor. Komşu ülke Bulgaristan, 150 Mbps’ye yaklaşan internet hızıyla, Türkiye’ye kıyasla çok daha iyi bir konumda. Bu veriler, ülkemizin internet hızındaki eksikliklerinin hem bireysel hem de sektörel performansı olumsuz etkilediğini gösteriyor. Fiber altyapının yaygınlaşması, sabit internet hızındaki sorunların çözümünde kritik bir adım olarak öne çıkıyor. FİBER ALTYAPI VE 5G’YE GEÇİŞ KAÇINILMAZ Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin 600 bin kilometrelik fiber altyapısını 700-800 bin kilometreye çıkarmayı hedeflediklerini belirtti. Ancak, bu hedeflere ulaşmanın zaman alacağı öngörülüyor. Fiber altyapının yaygınlaşmasının yanı sıra 5G teknolojisine geçiş de Türkiye için önemli bir fırsat. Ancak mevcut altyapı eksiklikleri ve yatırımlardaki gecikmeler nedeniyle 5G’nin etkili bir şekilde devreye alınması yakın bir gelecekte mümkün görünmüyor. UZMANLARDAN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Küresel eSIM sağlayıcısı Sim Local’ın lideri Sarah Fitzpatrick, Türkiye’nin internet hızını artırmak için atması gereken adımları sıraladı. Fitzpatrick’e göre fiber optik altyapının yaygınlaştırılması, 5G’ye geçişin hızlandırılması ve altyapı paylaşımının teşvik edilmesi öncelikli olarak ele alınmalı. Ayrıca, bürokratik engellerin kaldırılması ve kamu-özel sektör iş birliklerinin artırılması gerekiyor. Fitzpatrick, bu yatırımların sadece internet hızını artırmakla kalmayacağını, aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını ve turizm sektörünü de olumlu yönde etkileyeceğini belirtti. İnternet erişiminin eşitlenmesi ve kırsal bölgelerde dahi yüksek hızlı internetin yaygınlaştırılması gerektiğine vurgu yaptı. TÜRKİYE’NİN TEKNOLOJİ VE TURİZMDEKİ STRATEJİK KONUMU Yüksek hızlı internet, yalnızca bireysel kullanıcılar için değil, aynı zamanda turizm sektörü için de kritik öneme sahip. Sarah Fitzpatrick, yüksek hızlı internetin inovasyonu ve sürdürülebilirliği teşvik edeceğini, turizm sektöründe ise daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlayacağını ifade etti. Mobil uygulamalar, yapay zeka tabanlı seyahat asistanları ve eSIM gibi teknolojilerin kullanımındaki artış, turistlerin Türkiye’ye olan ilgisini artırabilir. Fitzpatrick, Türkiye’nin Avrupa, Asya ve Orta Doğu’nun kesişim noktasındaki stratejik konumunun ülkeyi bir teknoloji ve turizm merkezi haline getirebileceğini belirtti. Ayrıca, Türk hükümetinin teknoloji dostu politikalarının yerel ve uluslararası ilgiyi teşvik ettiğini ve bu gelişmelerin 2025’i Türkiye için önemli bir yıl haline getirebileceğini ifade etti. EKONOMİYE KATKI BEKLENTİSİ Turizm ve seyahat sektörü, 2023 yılında Türkiye ekonomisine 3,11 trilyon TL’lik katkı sağladı ve bu rakam ülkenin GSYİH’sinin %12’sine denk geliyor. 2034 yılına kadar sektörün yıllık 4 trilyon dolarlık bir ekonomi yaratması bekleniyor. Bu büyüme, Türkiye’nin ekonomik ortamını şekillendirmede turizmin kritik bir rol oynayacağını gösteriyor. Sarah Fitzpatrick, Türkiye’nin genişleyen dijital ekonomisinin ve artan teknoloji yatırımlarının ülkenin itibarını artıracağını vurguladı. Özellikle dijitalleşmenin turizm sektörüne sağladığı katkılar, Türkiye’yi gezginler için daha cazip bir destinasyon haline getirme potansiyeline sahip. DİJİTAL DÖNÜŞÜM VE TURİZMDE ORTAK ÇÖZÜM: HIZLI İNTERNET Türkiye, hem dijital dönüşümde hem de turizmde büyük bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyeli gerçekleştirebilmek için altyapı yatırımlarının hızlandırılması, internet hızının artırılması ve yenilikçi teknolojilere geçişin desteklenmesi gerekiyor. Fiber altyapının yaygınlaşması ve 5G’ye geçiş, Türkiye’nin hem dijital hem de ekonomik büyümesi için kritik adımlar olacak.

2025’te Vizesiz Seyahat Edilebilecek Ülkeler Haber

2025’te Vizesiz Seyahat Edilebilecek Ülkeler

Türkiye'deki yüksek enflasyon, özellikle turistik bölgelerdeki fiyatların hızla artmasına yol açarken, milyonlarca vatandaş tatil için yurt dışı alternatiflerini değerlendirmeye başladı. Yurt dışı seyahatlerinde karşılaşılan en büyük engel, pasaport ve vize prosedürleri oluyor. Schengen bölgesi ve ABD’nin Türk vatandaşlarına uyguladığı vize başvurusu ret oranlarının zirveye ulaşması, vatandaşları vizesiz seyahat seçeneklerine yönlendiriyor. KİMLİKLE SEYAHAT EDİLEBİLEN ÜLKELER Yeni nesil çipli kimlik kartları ile seyahat edilebilecek ülkelerin sayısı giderek artıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasıyla, 2025 yılında Bosna-Hersek’e kimlikle seyahatin mümkün olacağı açıklanmıştı. Bu gelişme ile Türkiye’den kimlikle seyahat edilebilen ülke sayısı 6’ya ulaşacak. Türk vatandaşları, yeni nesil çipli kimlik kartlarıyla pasaport gerekmeden Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Gürcistan, Ukrayna, Moldova ve Bosna-Hersek’i ziyaret edebilecek. Bu gelişmenin, turistik geziler ve iş seyahatlerinde büyük kolaylık sağlaması bekleniyor. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye, Sırbistan ile de kimlikle seyahat anlaşması yapmıştı. Sırbistan ve Kosova arasındaki gerilim nedeniyle tıkanan süreç, Türkiye'nin Kosova'ya verdiği destek açıklaması sonucu askıya alındı. VİZESİZ SEYAHAT EDİLEBİLEN ÜLKELER 2024’te açıklanan Yeniden Değerleme Oranı’nın (YDO) %43,93 olmasının ardından, 1 Ocak 2025’te pasaport harçları ve defter bedeli ücretlerinde artış bekleniyor. Bu durum, Türk vatandaşlarının mevcut ücretlerden yararlanmak için nüfus müdürlüklerine başvurmasına yol açtı. Yeni yılda yalnızca pasaportla seyahat edilebilecek ülkeler de büyük ilgi görüyor. Arjantin: Güney Amerika'nın büyük ülkelerinden Arjantin, Türk vatandaşlarına 90 gün vize muafiyeti sağlıyor. Arnavutluk: Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin kültürel mirasına sahip Arnavutluk, 90 güne kadar vizesiz seyahat imkânı sunuyor. Bahreyn: Orta Doğu'nun zengin ülkelerinden Bahreyn, Türkiye’den gelen yolculara sınır kapılarında 15 günlük vize hizmeti sunuyor. Brezilya: Brezilya, Türk vatandaşlarına 90 gün vizesiz seyahat imkânı tanıyor. Ermenistan: Türk vatandaşlarına, Ermenistan’a farklı ülkeler üzerinden giriş yaparak 120 gün vize imkânı tanınıyor. Fas: Fas, Türk vatandaşlarına 90 gün vizesiz seyahat imkânı sunuyor. Filistin: Mısır üzerinden Gazze’ye yapılacak seyahatlerde 30 gün vizesiz giriş yapılabiliyor. Filipinler: Filipinler, 30 gün vizesiz seyahat imkânı sağlıyor. Güney Afrika Cumhuriyeti: Türk vatandaşlarına 30 gün süreyle vizesiz seyahat hakkı tanınıyor. Güney Kore: Güney Kore, Türk vatandaşlarına 3 ay vizesiz seyahat imkânı sunuyor. Japonya: Japonya, Türkiye’den gelen yolcular için 90 günlük vize muafiyetini sürdürüyor. Karadağ: Karadağ, Türk vatandaşlarına 180 gün içinde 90 gün vizesiz seyahat imkânı tanıyor. Katar: Katar, 30 günlük vize muafiyeti sağlıyor. Kazakistan: Kazakistan, Türk vatandaşlarına 30 gün vizesiz seyahat imkânı tanıyor. Kosova: Kosova, 180 gün içinde 90 gün vizesiz seyahat imkânı sunuyor.

Havada Geçen Uzun Saatler: 15 Saatten Fazla Süren Dünyanın En Uzun Uçuşları Haber

Havada Geçen Uzun Saatler: 15 Saatten Fazla Süren Dünyanın En Uzun Uçuşları

Havacılığın gelişimi, dünya genelinde kesintisiz uçuşların başlamasına olanak tanıdı.Her gün dünya genelinde yaklaşık 100.000 uçak havalanarak milyonlarca yolcuyu bir yerden diğerine ulaştırıyor. Modern havacılığın sınırlarını zorlayan en uzun kesintisiz uçuş rotalarından bazıları: DÜNYA GENELİNDEKİ EN UZUN UÇUŞ: NEW YORK - SİNGAPUR Dünyanın en uzun uçuşu, Singapur Havayolları tarafından gerçekleştirilen New York John F. Kennedy Havalimanı’ndan Singapur Changi Havalimanı’na olan sefer. Bu uçuş, 15.332 kilometre uzunluğunda ve yaklaşık 18 saat 40 dakika boyunca sürüyor. Ayrıca, Newark-Singapur uçuşu da 15.329 kilometre mesafesiyle ikinci sırayı alarak 18 saat 30 dakika sürüyor. ÜÇÜNCÜ SIRADA AUCKLAND - DOHA Üçüncü sırayı, Qatar Airways’in Auckland’dan Doha’ya düzenlediği uçuş alıyor. 14.526 kilometrelik mesafeyi kat eden bu uçuş ortalama 17 saat 40 dakika sürüyor. Pandemi sonrası tekrar aktif hale getirilen bu rota, uzun mesafeli uçuş severler için önemli bir seçenek sunuyor. LONDRA - PERTH UÇUŞU Qantas Airways’in Perth’ten Londra’ya olan uçuşu dördüncü sırada yer alıyor. 14.499 kilometrelik mesafe, 17 saat 45 dakikalık bir yolculuk olarak gerçekleşiyor. Ancak Orta Doğu’daki gelişmeler nedeniyle bu uçuş, Singapur’da yakıt ikmali yaparak yoluna devam edebiliyor. DALLAS - MELBOURNE UÇUŞU Beşinci sırada, Dallas Fort Worth'ten Melbourne’e uçan bir Qantas rotası var. 14.468 kilometre mesafeyi kat eden bu uçuş, yaklaşık 17 saat 35 dakika sürerken Dallas Fort Worth Havalimanı’nın yoğun trafiği ile ABD’den Avustralya’ya direkt bağlantı sunuyor. PARİS - PERTH UÇUŞU Paris’ten Perth’e yapılan Qantas uçuşu, Avrupa ve Avustralya’yı birleştirerek 14.265 kilometre mesafeyi 17 saat 15 dakikada kat ediyor. AUCKLAND - NEW YORK ROTASI Auckland’dan New York’a olan uçuş, 2022'de başlatılan bir başka uzun mesafeli rota olarak 14.209 kilometreyi kapsıyor ve ortalama 16 saat 15 dakika devam ediyor. ESKİ BİRİNCİ: AUCKLAND - DUBAİ UÇUŞU Emirates Havayollarının gerçekleştirdiği, bir zamanlar en uzun uçuş olan Auckland - Dubai seferi, 14.193 kilometre mesafesiyle sekizinci sırada yer alıyor. SHENZHEN - MEXİCO CİTY UÇUŞU Shenzhen'den Mexico City’ye yapılan uçuş, 14.124 kilometre mesafeyi kapsıyor ve China Southern tarafından işletiliyor. Dönüş yolunda, yüksek rakım nedeniyle Tijuana’da duraklama yapılıyor. LOS ANGELES - SİNGAPUR Los Angeles - Singapur uçuşu ise 14.096 kilometre ile bu listedeki son uçuş olarak yer alıyor. Singapore Airlines tarafından gerçekleştirilen bu sefer, Amerika Birleşik Devletleri ile Asya arasında direkt bağlantı sunuyor ve ortalama 17 saat 50 dakika sürüyor.

EasyCep yurtdışına Katar’la açılıyor Haber

EasyCep yurtdışına Katar’la açılıyor

EasyCep, büyümesini globale taşıyor. Yurt dışı açılımına Katar’la başlayan şirket, ülkeyi yenilenmiş telefonun avantajları ile tanıştıracak. Katar’ın üç perakende devi ile iş birliğine giden şirket, ileriki dönemde operasyonuna yeni pazarlar ekleyerek bölgedeki açılımını sürdürmeyi hedefliyor. Türkiye’de yenilenmiş telefon pazarının önde gelen şirketlerinden EasyCep, hızlı büyümesini sürdürerek bölgesel oyuncu olma hedefiyle yurtdışına açılıyor. İlk olarak Katar’da faaliyet göstermeye başlayan şirket, ülkenin üç perakende devi ile anlaştı. Katarlıları 12 ay garantili yenilenmiş telefonların avantajlarıyla buluşturacak olan şirket, ilerleyen dönemde bölgedeki açılımını, operasyonuna yeni pazarları ekleyerek sürdürmeyi hedefliyor. Yapılan açıklamaya göre, Katar’daki faaliyetine tüketicilerin eski telefonlarını alarak başlayan şirket, bölgenin lider perakende markalarıyla güçlerini birleştirerek ülkedeki yenilenmiş tüketici elektroniği sektörüne profesyonel bir boyut kazandıracak. Ülkenin en büyük telekom operatörü Ooreddeoo’nun 21 mağazasında hizmet verecek olan şirket, 18 mağazasıyla ülkenin en geniş ağa sahip elektronik cihaz ve teknik servis tedarikçisi Starlink’le de iş birliği yapıyor. Bunun yanında, Katar dahil 10 ülkede faaliyet gösteren bölgenin en büyük hipermarket zincir markalarından Lulu Hipermarket de şirketin Katar operasyonuna güç katacak. Hedef küresel oyuncu olmak Yakın coğrafyadaki fırsatları değerlendirmeye devam edeceklerini vurgulayan EasyCep Kurucu Ortağı ve CEO’su Mehmet Akif Özdemir, “Türkiye yenilenmiş telefonun avantajlarını ve şirketimizin şeffaf, güvenilir ve kapsamlı hizmetlerini sevdi. Tüketicilere sağladığımız avantajlı hizmetlerimizi, ülkemizde edindiğimiz tecrübeyle artık yakın coğrafyamızla başlayarak globale taşıyoruz. Küresel oyuncu olma hedefiyle yurtdışı operasyonlarımıza Katar’dan başladık. Yakın zamanda başka ülkeleri de EasyCep’in yenilenmiş cihaz uzmanlığı ile tanıştırmayı ve pazarımızı genişletmeyi hedefliyoruz” dedi. Yapılan açıklamaya göre, Türkiye’yi yenilenmiş tüketici elektroniği tanıştıran şirket, Katar’da ilk etapta tüketicilerin telefon, tablet ve akıllı saatlerini satabildiği platformunu devreye aldı. Devam eden süreçte ise, avantajlı ödeme fırsatları ve garanti hizmetiyle tüketicileri yenilenmiş ürünlerle buluşturacak. Tüketici tercihlerini sürdürülebilirlik temelinde yeniden şekillendirmeyi hedefliyor Şirket, yenilenmiş elektronik ürünler sunarak ve yeni ürünler üretmek yerine mevcut ürünleri kullanımda tutarak tüketici tercihlerini sürdürülebilirlik temelinde yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Yenilenmiş elektronik cihaz kullanımı sayesinde yeni üretimden kaynaklı karbon salımı engellenirken, ekonomik olarak da kazanım elde ediliyor. Bu bilinçli tüketim yaklaşımını yaygınlaştırmayı amaçlayan şirket, sektörün ilk Çevresel, Sosyal ve Yönetişim Raporu’nu yayımlayarak sürdürülebilirlik yaklaşımını uluslararası standartlarda kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaştı. Şirket, vizyonunu; çevreye duyarlı, yenilikçi bir şirket olarak; müşterilerine kaliteli yenilenmiş telefonlar sunarak teknolojinin sürdürülebilir kullanımına liderlik etmek olarak açıkladı.  

Katar'da yemek, müzik ve popüler kültür Haber

Katar'da yemek, müzik ve popüler kültür

Katar 365'in bu bölümünde, Katar’ın kültürlere ve alt kültürlere nasıl kucak açtığını keşfediyoruz. Katar'daki Flag Plaza, ülkede her yıl düzenlenen "Kültür Yılları" programının 10. yılı münasebetiyle açılan kamusal bir mekan. Program her yıl farklı bir ülkeyle, bu ülkelerin yaratıcı, kültürel ve sanatsal yönlerini paylaşarak ortaklıklar geliştirmeyi amaçlıyor. Bu yıl seçilen ülke Endonezya'ydı. Ve bu Güneydoğu Asya ülkesi canlı kültürünü sergilemek için elinden geleni yaptı. Kültürü yemek, müzik ve moda yoluyla deneyimlemek Söz konusu olan insanları farklı kültürler ve mutfaklarla tanıştırmaksa, bir yemek festivalinden daha iyi bir yol olamaz. Bu yılki Katar Uluslararası Yemek Festivali'nde sunulan yemeklerin tadına bakmak isteyen binlerce ziyaretçi, Lusail Bulvarı’nda bir araya geldi. Dünyadan çeşit çeşit yemek ve atıştırmalıklar sunan yaklaşık 100 tezgah arasında bu yıl dikkatler Endonezya mutfağındaydı. Yemek festivali başarılı bir başka yılını akşam yemeğiyle tamamlandı ancak bu, Kültür Yılı takvimindeki çok sayıda etkinlikten yalnızca biri.  Endonezya'nın Katar Büyükelçisi Rıdvan Hassan, "Katar ve Endonezya arasında ilişkilerimiz gayet iyi. Kültür aracılığıyla insanlar arasında daha iyi bir anlayış geliştirmek de iyi. Katar-Endonezya Kültür Yılı’nın bu tür şeylere büyük bir katkısı var." şeklinde konuştu.  Kültürleri bir araya getiren yalnızca yemek değil. Müzik, tiyatro ve sanat da bir ülkenin kültürünü, çeşitliliğini ve değerlerini yansıtabilen evrensel dillerdir. Ve Katara Kültür Köyü’nde Endonezya tiyatrosunun renkli dünyasına bir bakış sunmak üzere özel bir müzikal performans sahnelendi. Endonezya'nın en eski ve en değerli destanlarından bazılarının müzikal bir yorumu olan 'Hayati'yi icra etmek üzere Endonezya'nın farklı bölgelerinden gelen aktör ve aktrisler Katar Opera Salonu'nda buluştu.  Hayati'nin altın başlıklar, geleneksel tiyatro maskeleri ve renkli, dökümlü batiklerden oluşan kostümleri, Endonezya'nın ünlü moda tasarımcılarından Era Soekamto tarafından özel olarak hazırlandı. Soekamto batik sanatına ilişkin, "Batik derinlikli bir sanattır. Sadece balmumu ve renklendirme tekniklerini kumaşa uygulamanın bir yolu değil, aynı zamanda görsel bir iletişimdir. Tek bir kumaşta tüm felsefeleri, tüm bilgelikleri sunmanın çok derin bir yoludur." ifadelerini kullanıyor. Müziksiz bir performans olur mu? Hayati, akortlu gonglardan oluşan bir Endonezya orkestrası olan gamelana ek olarak, geleneksel ve modern teknikleri bir araya getirerek eski ve yeni sesleri harmanlıyor. Müzik direktörü Gunarto Bahasa, Hayati'nin müziğini "Geleneksel Endonezya müziğinde seslerin rengi çok çeşitlidir. Takımadalarda var olan seslerin rengini birleştirmeye çalıştık. Yaylı unsurlarla ve kaydırma yöntemiyle yeni olarak yarattığımız bazı Cava melodilerini ve geleneksel melodileri aldım." şeklinde anlatıyor. Şehri iki tekerlek üzerinde hissetmek Ali Bin Towar El Kuwari'nin seyahat etmeyi sevdiğini söylemek yeterli olmaz. Katarlı girişimci ve sporcu, 80’den fazla ülke gezdi. Bu nedenle onun, Endonezya'nın Yogyakarta kentindeki tarihi mekanlara yönelik bir bisiklet turu etkinliği olan Kültür Yılları girişiminin CultuRide Elçisi olarak seçilmesi oldukça yerinde.  Katar 365'e konuşan El Kuwari, "Dünyanın en büyük tapınağını görmek ve çok derinlere inen bir tarihe tanıklık etmek kesinlikle muhteşemdi." diyor ve ekliyor: "Çok ilginçtir ki, ulaşımı azalttığınızda şehrin kendisini görmeye ve hissetmeye başlıyorsunuz. Bisikletle küçük çocukları, tavukları, kayaları görüyorsunuz. Her yeri, ağaçları, gittiğiniz ve gezdiğiniz her bir yeri görüyor ve aynı zamanda hissediyorsunuz. Bu yüzden şehri daha fazla hissetmek için her zaman bisikletimi kullanmakta ısrar ediyorum." El Kuwari, 2023 Endonezya-Katar Kültür Yılı'ndan bahsederken "Bana kişisel olarak pek çok şey öğretti. Endonezya tarihinin 11 bin yıl öncesine dayandığını ilk kez öğrendim. Endonezya’da inanılmaz keşifler var. Çok fazla farklılıkları ve dinleri var. Tüm bu çeşitlilikle barış içinde nasıl yaşadıklarını anlamaya çalıştım." şeklinde konuşuyor. Katar'da uluslararası popüler kültürün adresi 'Geekend' Kostümlerini giyerek Japon anime karakterlerini canlandırmak, Katar’da görmeyi beklediğiniz bir şey değil. Ancak Geekend, yılın bir hafta sonu için cosplay meraklıları, oyun bağımlıları ve maceraperestler için vazgeçilmez bir mekan haline geliyor. Simran Kadam geçtiğimiz yıl Geekend’e bir hayranı olarak geldi. Bu yılsa Japon video oyunu karakteri Kamisato Ayaka’yı canlandırmak için geri döndü.  Kadam canlandırdığı karakteri, "Herkesin önünde bir prenses gibi görünmesi gerektiği için omuzlarında çok fazla yükü olan bir karakter. Ama gerçekten yalnız çünkü ailesi yok ve her zaman mükemmel görünmesi gerekiyor." şeklinde anlatıyor. "Bugün insanlara doğru yürüdüğümde, hemen ‘Aman Allah’ım, bu Kamisato Ayaka mı?’ diyorlar. Ve sonra anında arkadaş oluyoruz."  diyen Kadam, Geekend’de hiç de yalnız değil. Karakterinin kostümü harika bir şekilde buzları eritiyor.  Geekend içinizdeki geek'i kucaklamak ve geyik yapmak için güvenli bir alan. Organizatörler buranın, ziyaretçilerin "geekçe" olan her şeyi, yargılanmadan rahatça övebilecekleri, etkileşim kurulacak ve ilham alınacak bir yer olmasını umut ediyor. Mohamed Alansi bir video oyunu tutkunu. Ancak sadece oynamıyor, onları üretiyor da. Katarlı video oyunu geliştiricisi, Geekend'i kendisine diğer oyuncularla vakit geçirme fırsatı verdiği için takdir ediyor: "Geekend biz oyun geliştiriciler için önemli. İnsanlar burada oyun geliştirmeyi seven ve bu eğilime sahip olan bir kesim olduğunu bilsinler. Bizim burada olduğumuzu bilsinler ve bizi teşvik etsinler."

Katar'ın her damak tadına hitap eden dünya lezzetleri Haber

Katar'ın her damak tadına hitap eden dünya lezzetleri

Katar'da, hem yerel halk hem de turistler için dünya mutfağından tatları denemek mümkün. Kaliteli ve lüks restoranları ile tanınsa da ülkenin başkenti Doha gizli kalmış cevherlere de ev sahipliği yapıyor. Zhang Jia Ni’nin ailesi, işlettikleri Zhen Street Kitchen adlı restoranla kuzeydoğu Çin mutfağını Doha’ya taşıyor. Jia Ni, anne ve babasının on yıldan daha uzun bir süre önce ilk restoranlarını açmalarından bu yana kentte birçok şeyin değiştiğini söylüyor. Ni, şimdi West Bay’de hizmet veren restoranın adresi değişse dahi tutkunun aynı kaldığını ifade ediyor. "Restoranımı niye mi açtım? Çünkü yemek yemeyi seviyorum" diyor Jia Ni gülümseyerek. Ailesi 20 yıldır restoran işleten Jia Ni, Çin yemekleri için gerekli olan malzemeleri on yıl öncesine göre çok daha kolay bulabildiklerini söylüyor: "Eskiden Çin’e gittiğimizde bavullarımızı yiyeceklerle doldururduk. Şimdi daha iyi, çünkü Çin ürünleri satan bir süpermarket açıldı. Yani işimiz kolaylaştı". Kentteki küçük aile işletmelerinin sayısının artması, blog yazarı Rachel Morris’i heyecanlandırıyor. "Life on the Wedge" adlı blogunda yemek üzerine yazılar kaleme alan Morris, Doha'daki yeme-içme mekanlarının uzmanı. "Katar, yemek düşkünü bir ülke. Çok iştahlıyız. Dışarıda yemek yemeği seviyoruz. Yeme-içme mekanları da çok kültürlü. Birçok kişi memleketlerinin lezzetlerini buraya taşıyor." diyor Morris. Doha'da Asya mutfağı oldukça zengin.  Tuk Tuk Saigon, Çin'in yanı sıra Tayland, Myanmar ve Vietnam'dan farklı lezzetleri tek çatı altında toplayan bir restoran. Kapılarını ilk kez Dünya Kupası maçlarının oynandığı sırada açtı.  Dünyanın dört bir yanından futbol taraftarlarının Katar'a akın etmesiyle, ülkede servis edilen yemekler de daha uluslararası hale geldi. “Tuk Tuk Saigon sadece damak tadını değil, ambiyansı da beraberinde getiriyor” diyor restoranın sahiplerinden Natcha Kijjullajarit Friel.  "Tayland’dan, Vietnem’dan dekor malzemeleri getirdik. Misafirlerimizin, yemeklerin tadına bakarken oraların ambiyansını burada yaşayabilmelerini istedik". Katar'ın, Birman mutfağıyla tanışmasının üzerinden çok geçmedi. Daha önce Birman yemeklerini tam anlamıyla denemediğini söyleyen Morris, tadına baktığı yemeklerle büyüleniyor: "En beğendiğim yemek Birman spagetti oldu. Tam benim damak tadıma uygun. Ekşi, tatlı ve çıtır çıtır. İçinde turşu da var. Müthiş bir şey". 'Gurme topluluğu' yaratmak ‘QATAR Bite by Bite: A Lighthearted Look into Qatar’s Food Scene’ (Lokma Lokma Katar) adlı blogun yazarlarından Terry Booth, 'Doha Yemek Projesi' kapsamında tadım turları düzenliyor.  "Bu turların iki avantajı var. Bir yanda misafirlerimizi konfor alanlarından çıkarıp, belki de varlığını bile bilmedikleri ortamlara götürüyorum. Bu konuda bana güveniyorlar. Diğer yandaysa restoranları, özellikle de küçük işletmeleri yeni müşterilere tanıtarak, onlara destek olmaya çalışıyorum" diye anlatıyor Booth. "Eğlenmek için başlamıştım ve eğlendiğim için de devam ediyorum. Yemek tutkumu keşfetmekten çok keyif alıyorum" diye ekliyor. Booth, tüm gece boyunca herkesin memnun kaldığından ve doyduğundan emin olmak için çabalıyor. Gündüzleri petrol sektöründe çalışan Booth, üç yıl önce yemek üzerine bir blog başlatmış. Güney Amerika'yı Doha'da tatmak Katar sadece Asya mutfağına ev sahipliği yapmıyor. Peru mutfağı son yıllarda, hem yemek alışkanlıkları hem de kalite açısından gastronomide adından sıkça söz ettirir oldu.  Peru mutfağı denince insanların aklına deniz ürünleriyle yapılan 'ceviche' veya kinoa gibi tatlar geliyor. Peru lezzetlerinin hızla popüler oluşunun nedenlerini COYA Doha'nın baş şefi Hasan Kayabaşı’ya sorduk. “Ceviche Peru’yu temsil ediyor diyebiliriz ama bundan çok daha fazlası var; 3 bin kadar farklı patates ve yüzlerce mısır türü mevcut".  "16’ncı yüzyıla kadar Avrupa’da ve Doğu’da patatesi tanımıyorduk. Peru’dan geliyor. Peru mutfağında pişirilen hemen hemen her yemeğe konan bazı acı tatlar da yalnızca Peru’ya has" diyor Kayabaşı. Kokulu pilav yatağında, açık ateşte kızartılmış levrekten oluşan Arroz Nikkei, Peru mutfağının baş temsilcilerinden.  Kore'den cızbız Kore pop müziğinin ve dizi filmlerinin küresel çapta ün kazanmasıyla Kore barbeküsünün de ünü dünyaya yayıldı. Katar'daki Yee Hwa adlı restoran kapılarını, Kore kültürünün bu çapta ün kazanmasından çok önce, 1998’de açtı. Ailesinden bayrağı devralarak yola devam eden Seung Moon, şimdi iki şubesiyle Kore barbeküsü kültürünü Katar’da tanıtıyor. Moon, barbekünün özelliğini şu sözlerle anlatıyor: "Kore barbeküsünü özel kılan, sofradaki herkesi mangala dahil etmesi. Eti, iyi pişmesi için çok ince kıyıyoruz". İster öğle ister akşam yemeği olsun, iki kişilik veya kalabalık bir sofra da olabilir... fark etmiyor. Yemeklerin çeşitliliği, soslar, ızgaralar, tatlar… bunların hepsi, ait olduğu ülke gibi Kore barbeküsünü renkli kılan unsurlar. Malezya'dan damak çatlatan tatlar Mama Rozie, geniş menüsüyle Endonezya ve Malezya mutfağından ev yapımı tatlar sunan bir restoran. Malezya doğumlu Mama Rozie, ailesiyle birlikte 1996’da Katar’a yerleşmiş. Hemen sonrasında ise kendi gibi Malezya’dan göçen ancak yanında ailesi olmayanlara, ülke özlemlerini gidermek için yemek yapmaya başlamış. Çevresinin desteği giderek artınca, evindeki mutfakta başladığı yolculuğu onu restoran sahibi yapmış. Et rendang, laksa ve satay… Malezya’nın ulusal yemekleri Mama Rozie'de de oldukça popüler. Menüdeki bazı tarifler, ev yemeği tadında çünkü burada elle hazırlanıyor. Doha'da Polonya lezzetleri Mama Rozie’nin yakınlarında, Katar’ın ilk ve tek Leh restoranı Polka’yı ziyaret ediyoruz. İşletmenin sahiplerinden Magda Lux, Polonya yemeklerini çok özlediğinden 2022 yılının sonuna doğru bu restoranı açtığını söylüyor. Diğer yandan bu restoran sayesinde dekordan yemeklere, Polonya kültürünü başkalarına da tanıtmayı hedeflemiş. "Burası küçük bir müzeye benziyor. Hemen hemen her şeyi ellerimizle yaptık. Birçok şeyi ahşaptan inşa ettik" diyor Lux. Polonya mutfağında ‘pierogi’ ve hamur işlerinden çok daha fazlası var. Polka'nın menüsü, Polonya'da bir hafta sonunda tipik bir sofra deneyimi vadediyor. Tabaklardan birini işaret eden Lux, "Buna burada sıkılmış lahana diyoruz ama Polonya’da ‘golumpki’ deriz. İçinde et ve pirinç olan lahana sarması. Bu da pizzayı andıran bir yemek. Adı Zapiekanka. Çok lezzetlidir" diyerek tanıtıyor yemeklerini. "Benim için en önemlisi kültürümü başkalarıyla yaşayabilmek. Beni en mutlu edense bunu yemeklerimiz paylaşarak başarmak".

Restoran ve oteller gıda israfını azaltmak için neler yapıyor? Haber

Restoran ve oteller gıda israfını azaltmak için neler yapıyor?

Daha sürdürülebilir yiyeceklere olan talep giderek artıyor ve hükümetlerle uluslararası kuruluşlar gezegene yardımcı olmak için beslenme şeklimizi değiştirmemizi istiyor. Peki ya sıradan insanlardan çok daha fazla kaynak tüketen büyük işletmelere ne demeli? Birleşmiş Milletler, 2030 yılına kadar açlığın olmadığı bir dünya çağrısında bulunuyor. Ve şirketleri, hâlâ düzenli olarak yeterli gıdaya erişim mücadelesi veren 2,4 milyar insana yardım etmek için üzerlerine düşeni yapmaya davet ediyor. Tüketicilere sunulan toplam gıdanın yüzde 17’si kadarının israf edildiği tahmin ediliyor. Potansiyel olarak 931 milyon tonluk bir yemek israfından bahsediliyor. BM, vatandaşları, şirketleri ve hükümetleri atıkları azaltmak ve daha döngüsel yeni bir ekonomi şekillendirmek için birlikte çalışmaya çağırıyor. Ulusal karbon emisyonu taahhütlerinin, küresel ısınmayı sınırlamak ve 2050’ye kadar net sıfır bir dünya oluşturmak için yeterli olmaması nedeniyle, daha acil bir eylem talep ediliyor.  Ünlü şef ve Birleşmiş Milletler Gıda İsrafı Savunucusu Leyla Fathalla şeflerin gıda israfını azaltmak için yapması gerekenleri şöyle anlatıyor: "Öncelikle alışveriş aşamasından başlayalım. Tariflerimiz için alışverişe çıkmadan önce haftamızı planlamalıyız. Malzemelerimizi, o hafta pişireceğimiz tariflerin listesine göre almalıyız. Böylece, hafta sonuna kadar çöpe gidecek hiçbir malzeme almamış oluruz. Tıpkı matematikte olduğu gibi ailemizin ne kadar tüketeceğini hesaplamalı ve ona göre yemek yapmalıyız. Eğer fazla kalırsa diğer insanlara verebiliriz. Her şeyden önce, halihazırda dolabımızda ve mutfağımızda olanları pişirelim veya kullanalım. Böylelikle daha az gıda atığı çıkarırız." The Walfort Astoria Lusail’in gıda sürdürülebilirliği stratejisi Uluslararası bir otel, sürdürülebilir bir gıda stratejisi benimsediğinde neler olur? Emma Banks, Katar’daki The Walfort Astoria Lusail Otel'de yiyecek ve içecek tüketim şeklimizi değiştiren vizyonerlerden biri. Banks, "Araştırmalar, ramazan ayında ve diğer bayram ve kutlamalar sırasında gıda israfının yüzde 25 ila 50 artabildiğini gösteriyor. Otellerimiz, iftar ve sahur menülerine değişimin reçetesi olan sürdürülebilirlik mesajını koydu. Bunu misafirlerini gıda israfı üzerine düşündürmek için yaptık. Mümkün olduğunca çok yerel ve bitkisel ürün kullanmak için yerel çiftliklerle ortaklık kurduk, bu da kilometreleri en aza indirdiğimiz için yine daha karbon dostu. Ayrıca, plastik kullanımını da mümkün olduğunca azaltmaya çalışıyoruz. Winnow ile iş birliği yaparak, atıkları izleyip takip etmek ve gelecekte gıda israfını nasıl en aza indirebileceğimiz konusunda fikir edinmek için yapay zeka teknolojilerini kullandık." şeklinde konuşuyor. Otelin ortaklık kurduğu teknoloji şirketi Winnow'dan David Jackson ise çalışmalarını şöyle anlatıyor: "Winnow'da şeflerin gıda israfını yarı yarıya azaltarak daha kârlı ve sürdürülebilir bir mutfakta çalışmalarına yardımcı olmak için yapay zeka araçları geliştiriyoruz. Çalıştığımız yapay zeka alanı bilgisayar görüşü, makineye mutfakta çöpe atılan yiyecekleri görmeyi ve tanımayı öğretiyoruz. 67 ülkeden binlerce şefle çalışıyoruz. Yeşil Ramazan kampanyasının bir parçası olarak Hilton ile iş birliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz; verilerimiz ekiplerin gıdaların tam olarak nerede israf edildiğini tespit etmelerine yardımcı oluyor ve sonra onlara değişimi yönlendirecek içgörüler sağlıyor. Davranış bilimi öncülüğünde, gıda israfını azaltırken müşteri memnuniyetini artıracak çözümler uygulamak için büfelerdeki belirli öğeleri ve belirli alanları tanımlayabilirler." Lusail’deki The Waldorf Astoria Otel, lüks ve sürdürülebilirliğin gerçekten de bir arada var olabileceğini gösteriyor. Avrupa Birliği Yeşil Haftası Avrupa'ya kaydettiğimiz ilerlemeyi kutlama ve bireyleri, toplulukları ve kuruluşları gelecekte çevremizi korumak ve eski haline getirmek için daha güçlü adımlar atmaya teşvik etme fırsatı veren AB Yeşil Haftası, mayıs sonunda başladı.  Avrupa Birliği çevre sözcüsü Adalbert Janhz, bu etkinliğin daha sürdürülebilir olma çabasında neden bu kadar önemli olduğunu şöyle özetliyor: "AB Yeşil Haftası yaklaşık yirmi yıldır düzenlediğimiz bir etkinlik. Ana fikri, tüm Avrupa’da politika yapıcılar ve karar vericilerden oluşan çevre topluluğunu, genel olarak çevre politikalarında nasıl ilerleyeceğimizi tartışmak üzere büyük bir konferans için Brüksel'de bir araya getirmek. Kolektif düşünme ve sürdürülebilirlik yolunda ilerleme açısından gerçekten önemli bir an. AB yeşil anlaşması bu Avrupa komisyonunun ilk önceliği ve bunun önemli bir nedeni var. Doğayı ve iklimimizi tahrip etmeden refahımızı daha sağlam bir temele oturtacak daha sürdürülebilir bir dünyaya ulaşmak için şu anda gerçekten küçük bir fırsata sahibiz." Birleşmiş Milletler 2030’a kadar açlığın olmadığı bir dünya hedeflerken tüm şirketler üzerine düşeni yapmaya çağrılıyor. Ancak dünyada hâlâ yılda bir milyar tona yakın gıda israfı yapılıyor. Hâlâ yeterli gıda bulmakta zorlanan 2,4 milyar insana yardımcı olmanın yollarını bulmak için, tüm dünyanın iş yapma biçiminde büyük bir zihniyet değişikliği gerekecek. Kaynak : Euronews

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.