Hava Durumu

#Kültürel Miras

TOURISMJOURNAL - Kültürel Miras haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kültürel Miras haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Datça Yat Yarışlarının teması: “Kültürel Miras” Haber

Datça Yat Yarışlarının teması: “Kültürel Miras”

Türkiye Açıkdeniz Yarış Spor Kulübü ve Datça Yat Spor Kulübü iş birliğiyle bu yıl 2. kez düzenlenecek Knidos Kupası Yat Yarışları, denizcilik sporuna ve kültürel mirasa dikkat çekmeye hazırlanıyor. 18-20 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek yarışa 9 ülkeden 20 tekne ve 200ün üzerinde usta denizci katılacak. Yarışlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Muğla Valiliği, Datça Kaymakamlığı, Knidos-Burgaz-Emecik, Apollon Kutsal Alanı Kazı Başkanlığı, Muğla İl Kültür Turizm Müdürlüğü ve Muğla İl Gençlik Spor Müdürlüğü'nün destekleriyle gerçekleştirilecek. 2000 yıl önce Knidos Antik Kenti’ni savunmak amacıyla inşa edilen 20 trireme anısına ithafen, yalnızca 20 tekneyle sınırlı olarak düzenlenen ve denizcilik sporuyla kültürel mirasın buluşma noktası olmayı amaçlayan Knidos Cup yarışlarına kayıtlar başladı. 19 Ekim’de Kairos Marina’da düzenlenecek açılış resepsiyonuyla başlayacak olan organizasyonda, yarışların ilk etabı 20 Ekim Cuma günü saat 12.00’de start alacak. Datça’nın Gökova Körfezi’nde bulunan Kairos Marina’dan hareket edecek tekneler, Ege Denizi kıyı şeridini takip ederek Tekir Burnu'ndan (Knidos/Kap Krio) dönüp Knidos Büyük Limanı’nda (Ticari Liman) yarışı tamamlayacak. İkinci etap ise 21 Ekim Cumartesi günü Knidos Büyük Limanı’ndan start alacak ve tekneler, yarımadanın Akdeniz kıyılarını takip ederek Datça Limanı’na ulaşacak. Bu yıl ikinci kez düzenlenen yarışa, 9 ülkeden 20 usta dümencinin liderlik edeceği yaklaşık 200 katılımcının yer alması bekleniyor.

İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Turizm Tehditleri Haber

İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Turizm Tehditleri

İklim değişikliğinin etkileri artıyor; bu durum turizm sektörünün sürdürülebilirliği açısından ciddi tehdit oluşturuyor. Turizm, dünyanın en büyük endüstrilerinden biri ve dünyada yaklaşık 10 kişiden 1’ini istihdam ediyor. Üstelik bazı ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılasının neredeyse tamamı turizme bağımlı. Artık çevre dostu bir anlayışla seyahat etmek her zamankinden çok daha önemli. Çünkü turizm çevre kirliliğine neden olurken, turistik alanlarda yaşayan bitki ve hayvanların hayatlarına da zarar verebiliyor. Turizm sektörü, tek başına dünya çapındaki sera gazı emisyonlarının yüzde 8 ila yüzde 10’una neden oluyor. Turizm sektörü, doğal çevrenin çekiciliği ve biyoçeşitlilik üzerine kurulu. Dünyanın pek çok yerinde turistler, yağmur ormanlarını, binbir çeşit bitkiyi, canlıyı, kuşu, böceği ve diğer birçok türü görmek için seyahat ediyor. Booking.com’un yaptığı ankete katılanların yüzde 61’i pandeminin kendilerini daha sürdürülebilir bir şekilde seyahat etmeye yönelttiğini ifade ediyor. Ankete katılanlar, özellikle pandemi sonrasında yiyecek israfını ve tek kullanımlık plastikleri azaltmak gibi hayatlarında genel anlamda olumlu değişiklikler yapma isteği duyduklarını söylüyor. Ankete katılanların yüzde 79’u ise tatildeyken, örneğin taksi ve kiralık arabalar yerine yürümek, bisiklete binmek veya toplu taşımayı kullanmak gibi daha çevre dostu bir şekilde hareket etmek istiyor. Turistik aktivitelerin daha çevreci, iklime uyumlu, karbon sıfır hale gelmesi gerektiğinden, otellerin yenilenebilir enerjiye bir an önce geçmeleri ve kıyılar üzerindeki baskılarını azaltmaları gerekiyor. Ancak uygun politika ve uygulamalarla turizm sektörü iklim değişikliğine uyum sağlayabilir ve çevresel olarak sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerleyebilir. Özellikle kültür turizminde yapılacak her faaliyetin yerelde yaşayanlarla birlikte planlanması sürdürülebilirlik için çok değerli. Bireyler olarak da koruyarak, keşfederek ve doğa ile bağımızı koparmadan gezgin olalım. Kültürel Mirası Sahip Çıkalım Çevre ve Kültürel Değerleri Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) 27 Eylül Dünya Turizm Günü kapsamında, sektörün tüm paydaşlarına sürdürülebilir turizm çağrısı yaptı. ÇEKÜL şu ifadeleri kullandı: Turizm, ekonomik büyüme için önemli bir sektör olsa da, kontrolsüz ve plansız bir şekilde yapıldığında, doğal ve kültürel mirasımıza ciddi zararlar verebiliyor. Tarihi kentlerimizdeki aşırı kalabalık, doğal alanlardaki tahribat ve kültürel kimliğin kaybolması gibi sorunlar, sürdürülebilir turizmin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Dünya Turizm Günü’nde, tüm paydaşları sürdürülebilir turizm için harekete geçmeye davet ediyoruz. Turizm sadece ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel bir sorumluluktur. Turizm sosyal ve kültürel yapıya doğrudan etki eder. Bu nedenle popülist yaklaşımlardan uzak durulmalı ve uzun vadeli sürdürülebilir planlamalarla Anadolu’nun zengin mirası korunmalı. Mercanlara Nefes Oldular Dünyada kendi iç denizine sahip tek ülke olan Türkiye’nin göz bebeği Marmara Denizi; Karadeniz, Ege ve Akdeniz arasında hayati öneme sahip biyolojik bir koridor niteliği taşıyor. Bu kapsamda, Marmara Denizi’nde biyoçeşitliliğin gelişimini desteklemek ve farkındalık oluşturmak amacıyla 2022 yılında Anadolu Efes ve Deniz Yaşamını Koruma Derneği’nin (DYKD) işbirliğiyle Denize +1 Nefes projesi hayata geçirildi. Proje ile “denizlerin yağmur ormanları” olarak nitelendirilen ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan mercanların çoğaltılması, korunması ve Marmara Denizi’ndeki sualtı yaşamıyla birlikte biyoçeşitliliğin zenginleştirilmesi hedefleniyor. Denize +1 Nefes’in ilk fazında, dalgıçlar doğal yaşamından kopmuş ve zarar görmüş mercanları Marmara Denizi’ndeki Tavşan Adası açıklarında kesin korunacak hassas alan ilan edilmiş olan bölgeye nakletti ve yeni mercan bahçeleri oluşturdu. Projenin ikinci fazında, nakledilen mercanların gelişimi ve yarattığı etkinin 7/24 canlı izlenebilmesi ve kayıt altına alınması için denizin 30 metre altına kamera sistemi kuruldu. Üçüncü fazda ise sıra Marmara Denizi’ndeki biyoçeşitliliğin sesine kulak vermeye geldi. Dalgıçların sualtına yerleştirdiği ses kayıt cihazlarıyla canlıların sesi kaydedildi. Sanatçı Mercan Dede, bu kayıtlardan ilham alarak “Mercanların Senfonisi” eserine hayat verdi. Anadolu Efes Bira Grubu Başkanı ve Anadolu Efes CEO’su Onur Altürk, “Sorumlu, bilinçli ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için çalışıyoruz” dedi. Temassız Yemek Harcamaları Arttı Bankalararası Kart Merkezi’nin verilerine göre, yurtiçinde kredi kartları ile yapılan turizme yönelik harcamalar, 2024’ün ocak-ağustos döneminde yüzde 32.7 artarak 17.2 milyar dolara yaklaştı. 2023 yılının 8 ayında harcamalar 12.9 milyar dolardı. Bu dönemde, yurtiçinde kredi ve banka kartları ile yapılan otel konaklama harcamaları yüzde 29 artarak 6.5 milyar dolara, uçak bileti harcamaları da yüzde 16 artarak 6.5 milyar dolara çıktı. Yerli kartlarla yurtiçinde ve dışında yapılan “temassız” yemek harcamaları da bu dönemde yüzde 48 artarak yaklaşık 12.9 milyar dolara yükseldi. Bu dönemde Türkiye’de yerli ve yabancı kartlarla yapılan çevrimiçi turizm hizmetleri alımları yüzde 25.4 artarak 10.9 milyar dolar oldu. Sektörden PEGASUS Hava Yolları, yurtdışı uçuşlarına iki hat daha ekledi. Şirket, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan İspanya Sevilla’ya ve Antalya’dan da Mısır Kahire’ye uçuş başlattı. DEDEMAN Hotels & Resorts International, Kazdağları’nın termal kaynaklarıyla ünlü beldesi Güre’de yeni oteli Dedeman Güre - Nurhayat Thermal Resort & Spa’da misafir ağırlamaya başladı. GOOGLE ve seyahat teknolojileri şirketi Sabre, iş seyahatlerinin olumsuz çevresel etkilerini azaltmak amacıyla işbirliği yaparak “Travel Impact Model”ini geliştirdi. Sistem, iş seyahatlerinin karbon ayak izini daha doğru şekilde ölçmeyi sağlıyor. BARUT Hotels, kadın şeflerin turizm sektöründeki yerini desteklemek amacıyla Anda Barut Collection’da kadın şeflerin katılımıyla “Cuisine Queens” etkinliği düzenledi. TÜRKİYE’de yaklaşık 120 oteli bulunan ve bu yıl kıyı bölgelerinde önemli açılışlara imza atan Wyndham, Ramada by Wyndham Dalaman’ın açılışını gerçekleştirdi.

“Gece Müzeciliği ile 35 Tarihi Eser Vatanına Döndü” Haber

“Gece Müzeciliği ile 35 Tarihi Eser Vatanına Döndü”

Türkiye İş Bankası'nın 100. Yılında Atatürk Vizyonuyla Geleceğe Bakış Konferansı'nda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Gece müzeciliği daha geniş bir turistik kitleye ulaştı. Yaz aylarında turistlerin yapmayı sevdiği bir aktivite haline geldi. 2018-2024 yılları arasında ülkemizden yurt dışına çeşitli sebeplerle çıkarılan 7 bin 839 eseri, titiz bir takip neticesinde yeniden ülkemize getirdik. Sadece bu yılın ilk dokuz ayında getirdiğimiz eser sayısı ise 35 oldu. Yani 35 varlığımız ait olduğu vatan topraklarına geri döndü" dedi. Türkiye İş Bankası'nın 100. Yılında Atatürk Vizyonuyla Geleceğe Bakış Konferansı'nın açılışı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali ve İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran'ın katılımlarıyla gerçekleşti. Konferansta konuşan Bakan Ersoy, 60 milyon turist 60 milyar dolar turizm geliri hedefine değinirken, Atatürk'ün ileri görüşlü vizyonunu belirterek, ekonomik bağımsızlığın ulusal egemenliğin güvencesi olduğunu dile getirdi. Ayrıca vatana geri getirilen 35 tarihi eserin altını çizdi. "Atatürk'ün ortaya koymuş olduğu vizyon gelecek nesillerin yolunu aydınlatacak" Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yaptığı açılış konuşmasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ileri görüşlülüğüne değinerek, "100 yıl önce atılan bu adım sadece bir bankanın başarı hikayesi değil. Aynı zamanda Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ileri görüşlü liderliğinin de sonucudur. Atatürk, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığının ülkenin siyasi bağımsızlığı kadar hayati olduğunu her zaman vurgulamıştır. Ekonomik bağımsızlık, ulusal egemenliğin güvencesidir. İş Bankası da bu vizyonunun ışığında, kurulduğu günden bu yana Türkiye ekonomik kalkınmasının en önemli yapı taşlarından biri olmuştur. Atatürk'ün ortaya koyduğu vizyon yalnızca kendi dönemiyle ilgili değil, gelecek nesillerin de yolunu aydınlatacak bir rehberdir. Onun ekonomik ve sosyal alanlarda hedeflediği modernleşme süreci yalnızca Batı'yı takip etmek değil, Türk milletini dünya sahnesinde hak ettiği konuma getirme çabasıdır. Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma hedefi doğrultusunda ilerlerken yalnızca ekonomik başarılar değil, kültürel değerlerimizin korunması ve dünyaya tanıtılması da en önemli önceliklerimizdendir" dedi. "Gece müzeciliği uygulaması daha geniş bir turistik kitlesine ulaştı" Gece müzeciliğinin turistler tarafından ilgi bulduğuna değinen Bakan Ersoy, "İş Bankası vesilesiyle bir araya geldiğimiz bugün de bakanlığımızın gelecek vizyona ilişkin bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Sene başında ortaya koyduğumuz 60 milyon turist, 60 milyar dolar turizm geliri hedefimiz Türkiye'nin turizmdeki küresel gücünü bir kez daha kanıtlamaktadır. Türkiye sadece deniz, kum ve güneş değil, aynı zamanda tarihin derinliklerinden gelen kültürel zenginlikleriyle de turistlerin ilgisini çekmektedir. Turizm sektörümüzün bu başarısında dünya çapında gerçekleştirdiğimiz arkeolojik çalışmaların ve kültürel miras projelerimizin büyük bir rol oynadığını söylemek gerekiyor. Geleceğe miras projemiz ile Türkiye'nin dört bir yanında gerçekleştirdiğimiz arkeolojik kazılar ve restorasyonlar kültür turizmini desteklerken ülkemizi cazibe merkezi haline de getirmektedir. Elbette kültürel mirasın korunması kadar geniş kitlelere tanıtılması da bizim için önemli. Bu nedenle hayata geçirdiğimiz gece müzeciliği uygulaması kültürel zenginliklerimizi daha geniş bir turist kitlesine tanıtma fırsatına sunuyor. Özellikle sıcak yaz aylarında turistlerimiz antik şehirleri gece gezme şansı buluyor ve bu deneyim sosyal medyada büyük ilgiyle paylaşılıyor. Bu yenilikçi yaklaşım turizm gelirlerinin yaygınlaşmasına katkı sunarken kültürümüzün daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlıyor" ifadelerini kullandı. "35 eserimiz ait olduğu topraklara geri geldi" Bakan Ersoy, "Bu topraklara ait değerlerin Türkiye'ye geri dönmesini sağlamak bizim en önemli hedeflerimizden biridir. 2018-2024 yılları arasında ülkemizden yurt dışına çeşitli sebeplerle çıkarılan 7 bin 839 eseri, titiz bir takip neticesinde yeniden ülkemize getirdik. Sadece bu yılın ilk dokuz ayında getirdiğimiz eser sayısı ise 35 oldu. Yani 35 varlığımız ait olduğu vatan topraklarına geri döndü. Bizim en önemli başlıklarımızdan bir diğeri de restorasyon ve renovasyon çalışmalarımızdır. Kültür Varlıklarımızın korunması ve restorasyonu hem tarihimize sahip çıkmak hem de bu değerlerin gelecek nesilleri en iyi şekilde aktarmak için büyük bir sorumluluktur. Bu kapsamda 2023-2024 yıllarında yaklaşık 6.4 milyar ödenek aktarılarak 270 adet kültür varlığımızın proje ve restorasyonları gerçekleştirilmiş ve gelecek nesillere ulaşması sağlanmıştır" şeklinde konuştu. "16 şehir de festivallerimiz 8 ay devam edecek" Festivallerin devam edeceğini belirten Bakan Ersoy, "Kültür sanatı geniş kesimlere ulaştırmak ve kültür ile sanatın birbirini destekleyen ekosistemlerin sağlam ışık Türkiye Kültür Yolu Festivallerini hayata geçirdik. Bu yıl 16 şehrimizde toplamda 8 aylık süreci kapsayan şekilde festivallerimizi gerçekleştiriyoruz. İş Bankası'nın 100'üncü yıl vesilesiyle ekonomik bağımsızlık kadar kültürel bağımsızlığımızın da ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlıyor, bu değerli kurumumuzu yürekten kutluyorum. Türkiye İş Bankası kuruluşunun 100'üncü yılında ayrıca devlet opera ve balesi genel müdürlüğünce düzenlenen 21'inci Uluslararası Bodrum Bale Festivali'ne de ana sponsor olmuştur. Banka, modern Türkiye'nin inşasına hizmet eden pek çok değerli projeye imza atarak bu ülkenin aydınlanma yolculuğuna önemli katma değerler sağlamıştır. Bu vesileyle İş Bankası'na katkılarından dolayı teşekkür ederken, ülkemizin turizm ve kültür alanında gelecekte de dünya sahnesinde çok daha güçlü bir kurumda olacağına olan inancımız paylaşmak istiyorum. Hep birlikte daha aydınlık bir gelecek için çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu. "Zihnimizde yeni fikirler canlandırmak için çalışacağız" İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, "Adımızın bizzat Atatürk tarafından konulması bizler için hep gurur kaynağı olmuştur. Bu konferans da geleceği anlamak için geçmişi araştıracağız. Her biri alanında öncü bilim insanlarının, ekonomistlerin, sporcularımızın, sanatçılarımızın hikayeleri ile düşüncüleri ve bakış açılarıyla zihnimizde yeni fikirler canlanacak. Yeni teknolojileri konuşacağız. İlham verecek bir kalkınma programını konuşacağız. Yarın ki konuşmamda, sizlere küresel sorunlara nasıl yaklaştığımızı, ikinci yüz yılı; akılla, bilimle, vicdanla, doğaya ve insana saygı duyarak gençler ile birlikte nasıl tasarladığımızı, 100'üncü yılında köklü ve bir o kadar genç ruhlu modern bir girişim olduğumuzu anlatmaya çalışacağım" dedi. "İtibar, itimat, modern ve milli bir bankayız" İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali ise, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anarak konuşmama başlamak isterim. İş Bankası için Atatürk'ün vatanı kurtaracak ve yükseltecek tedbirlerin başında gördüğü, halkın doğrudan itibar ve itimadından doğup meydana gelen tam manasıyla modern ve milli bir banka kurulması idealler

“Coğrafi İşaretli Ürünler Gaziantep’in Kültürel Mirasını Yansıtıyor” Haber

“Coğrafi İşaretli Ürünler Gaziantep’in Kültürel Mirasını Yansıtıyor”

Gaziantep Ticaret Borsası (GTB) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, coğrafi işaretli ürünlerin sadece gıda maddesi veya el emeği ürünler olmadığını vurgulayarak, bu ürünlerin aynı zamanda bir kültür, tarih ve turizmin önemli bir yansıması olduğunu belirtti. Akıncı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “GastroAntep Kültür Yolu Festivali” çerçevesinde gerçekleşen “Gaziantep'in coğrafi işaretlerinin yerel üreticiler, bölge ekonomisi, turizmi ve kültürü üzerindeki etkileri” konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Panelin moderatörlüğünü Ekonomi Gazetesi Yazarı Faruk Şüyün yaparken, Akıncı’nın yanı sıra GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, YÜCİTA Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu ve Metro Türkiye Kategori Müdürü Birol Ulaşan da yerel ekonomilere ve turizme coğrafi işaretli ürünlerin katkılarına dair görüşlerini paylaştı. Gaziantep’in, Türkiye ve dünya genelinde en fazla coğrafi işaretli ürüne sahip şehir olduğuna dikkat çeken Akıncı, kentin 106 tescilli ürünüyle bu alanda bir rol model olduğunu belirtti. Türkiye’nin Gastronomi alanında UNESCO şehirler ağına giren ilk şehri olan Gaziantep’in, bu açıdan zengin, köklü bir turizm ve kültür mirasına ev sahipliği yaptığını ifade eden Akıncı, GTB olarak 10 yılı aşkın süredir sürdürdükleri çalışmalar neticesinde Gaziantep adına 24 ürünü coğrafi işaretle tescillediklerini söyledi. Akıncı, ayrıca Gaziantep’in 5 ürünü için Avrupa Birliği (AB) tesciline, 2 ürünü için de Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuru yapıldığını dile getirdi. “Coğrafi işaret ürünün kimliğini oluşturur” Coğrafi işaretli ürünlerin, yerel üreticilere kimlik, prestij ve turizm açısından büyük katkılar sunduğunu belirten Akıncı, “Coğrafi işaretle tescillenen bir ürün, tüketicilere yüksek kalite ve özgünlük garantisi sunar. Bu da ürünlerin değerini artırarak üreticilere ekonomik avantaj sağlarken, turizm açısından da bölgenin cazibesini artırır” dedi. “Gastronomi turizmi ve bölgeye etkisi” Coğrafi işaretli ürünlerin bölge ekonomisine ve turizmine katkılarına değinen Akıncı, bu ürünlerin yerel ve uluslararası pazarlarda büyük talep gördüğünü, bu durumun bölgeye daha fazla turist çekerek turizme önemli katkılar sağladığını vurguladı. Ancak bu ürünlerin tanıtımı ve denetimi konusunda eksiklikler olduğunu belirterek, bu alanda daha fazla adım atılması gerektiğini ifade etti. Akıncı, “Tescille sınırlı kalmayıp, marka değeri kazandırdığımız her ürün, Gaziantep ve bölge turizmine ve ekonomisine önemli bir katkı sağlayacaktır” dedi. “Kültürel miras ve turizm” Coğrafi işaretli ürünlerin sadece ekonomik bir değer değil, aynı zamanda turizmi besleyen kültürel bir miras olduğunu belirten Akıncı, “Bu ürünler, bulundukları bölgenin kadim geçmişini yansıtır. Geleneksel üretim yöntemlerini koruyarak, bu köklü mirasları ve turistik değerleri gelecek nesillere aktarmak için coğrafi işaretler büyük önem taşıyor” dedi. Akıncı, bu ürünlerin Gaziantep’in kültürel zenginliğini yücelttiğini, bölgenin turizm potansiyelini artırdığını ve uluslararası tanınırlığına katkı sunduğunu da ekledi. Panelde ayrıca Akıncı, tarımdan kaynaklanan coğrafi işaretli ürünler ve turizm potansiyeli hakkında gelen soruları da yanıtladı.

Ağrı Dağı Millî Parkı ile doğanın güzelliği tarihle buluşuyor Haber

Ağrı Dağı Millî Parkı ile doğanın güzelliği tarihle buluşuyor

Türkiye'nin en yüksek zirvesine ev sahipliği yapan Ağrı Dağı Millî Parkı, içinde muazzam doğal ve kültürel zenginliklere ev sahipliği yapıyor.  Zengin biyolojik çeşitliliği ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Ağrı Dağı Millî Parkı, aynı zamanda 5.137 metreye ulaşan zirvesiyle Türkiye'nin en yüksek noktası.  Ağrı Dağı'nın eteklerinde yayılan ormanlar, birbirinden farklı yaban hayatına ev sahipliği yaptığından, yaban hayatının korunması amacıyla pek çok endemik bitki ve hayvan türünü de içerisinde barındırıyor. Geniş bir flora ve fauna çeşitliliğine ev sahipliği yapan parkın içerisinde göller, buzullar, dereler ve çeşitli bitki örtüsü ile karşılaşmanız mümkün. Dağ, özellikle kışın beyaz bir örtü ile kaplanarak görkemli bir manzara sunuyor. Ağrı Dağı Millî Parkı, özellikle dağcılar ve doğa severler için birebir bir mekan. İçerisinde çeşitli trekking ve dağcılık rotaları bulunan park, Ağrı Dağı'na tırmanış rotasıyla deneyimli dağcılar için heyecan verici bir macera sunuyor.  Muazzam manzaralarla karşılaşacağınız bu dağın zirvesine, daha hafif yürüyüş rotalarıyla ulaşmak da elbette mümkün. Ağrı Dağı çevresindeki bölge, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olduğu için, Doğubayazıt gibi yakın şehirlerdeki tarihi ve kültürel mirasların da zengin geçmişini keşfetme fırsatı bulabilirsiniz.  Nuh'un Gemisi gibi birçok efsaneye ve mitolojiye ev sahipliği yapmış Ağrı Dağı'nın eteklerindeki taşınabilir kültür varlıkları da tarih tutkunlarının bu bölgeye kesinlikle gelmesi gerektiğini gösteren bir diğer sebep. Ayrıca park içindeki ziyaretçi merkezinde, bilgi alabileceğiniz, haritalar edinebileceğiniz ve doğa rehberleri ile iletişim kurabileceğiniz bir kaynak da mevcut. Ziyaretçilerine çeşitli konaklama seçenekleri sunan bu parkta, doğa ile iç içe bir deneyim yaşamak isteyenler için kamp alanları mevcut. Dilerseniz çevredeki köylerdeki oteller ve konaklama tesislerinde de konaklama imkanı bulabilirsiniz.  Ağrı Dağı Millî Parkı, doğal yaşamın korunması ve sürdürülebilir turizm anlayışıyla yönetildiği için, bölgedeki endemik bitki ve hayvan türlerinin korunması, çevre duyarlılığı ve sürdürülebilir kullanım prensipleri, parkın en önemli önceliklerinden. Her mevsimde farklı bir güzelliğe ev sahipliği yapan, doğa ile tarih arasında mükemmel bir denge sunan bu eşsiz bölge, doğa severler, macera arayanlar ve tarih meraklıları için keşfedilmeyi bekliyor. 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.