Hava Durumu

#Kumluca

TOURISMJOURNAL - Kumluca haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kumluca haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bodrum sahilleri sönük kalıyor! Denizine girenlerin çıkmak istemediği yer Haber

Bodrum sahilleri sönük kalıyor! Denizine girenlerin çıkmak istemediği yer

Berrak denizi ve eşsiz plajlarıyla misafirlerine unutulmaz bir tatil deneyimi sunan bu bölge, ziyaretçilerine stresten uzaklaşma fırsatı veriyor. Antalya'nın bu eşsiz ilçesi, tatilcilerin vazgeçilmez destinasyonlarından biri olmaya devam ediyor. Yüksek dağlarla çevrili olması ve yapılaşmanın kısıtlı olduğu bu koy hem doğası ile hem de denizi ile ne sinir bırakıyor ne de stres. Antalya’nın Kumluca ilçesine bağlı olan koy hem doğa severlerin hem de deniz tutkunları için eşsiz bir tatil deneyimi için Bodrum sahilleri de gerisinde bırakıyor. BODRUMU UNUTTURAN GÜZELLİK Antalya’nın Kumluca ilçesine bağlı olan Adrasan koyu tatilcilerin yeni gözdeleri arasında yer alıyor. Dağların çevrelediği denizi ile gidenlere eşsiz bir tatil deneyimi yaşatıyor. Tarihi ve doğal güzellikleriyle saklı bir mücevher gibi parlayan Adrasan son dönemde Adrasan Suluada Tekne Turları ile yerli ve yabancı turistlerin rotasında yer alıyor. Bunca zaman dillere destan olan Bodrum sahillerini unutturan deniziyle çeşitli spor etkinliklerini de buluşturuyor. Akdeniz’in bakir koylarına gerçekleşen tekne turlarıyla da Adrasan koyuna giden vazgeçemiyor. ADRASAN’A NASIL GİDİLİR? Antalya il merkezine 95 km mesafede konumlanan Adrasan’a Antalya’dan 1.5 saatte ulaşılıyor. Adrasan, Kumluca ilçe merkezine ise 27 km mesafede. Adrasan’a ulaşım Antalya kent merkezi üzerinden sağlanıyor.

The number of shipwrecks off the coast of Antalya has reached 365 Haber

The number of shipwrecks off the coast of Antalya has reached 365

Assoc. Prof. Dr. Hakan Öniz and his team, leading the excavation of the Middle Bronze Age Shipwreck in Kumluca, conducted underwater archaeology surface surveys along the coasts of Antalya and Mersin with the permissions of the Ministry of Culture and Tourism. Using advanced technology sonar devices and robots, the team discovered 15 new shipwrecks along the Antalya coast under challenging conditions. In addition to the excavations of the Kumluca Middle Bronze Age Shipwreck, hailed as the "oldest known shipwreck" in the world, the discovery of new shipwrecks loaded with amphorae added excitement to the project. With these findings, the total number of shipwrecks recorded in the region over 12 years has now reached 365. Holding the position of the Head of the Mediterranean Underwater Cultural Heritage Department at the Institute of Mediterranean Civilizations Research of Akdeniz University, Öniz also serves as the Head of the Mediterranean Underwater Cultural Heritage Department. He told AA correspondent that they reached significant shipwrecks during the 45-day underwater archaeology surface surveys this year. Öniz emphasized the use of advanced technology in the research, stating, "We conducted the work with one of the world's most modern archaeological vessels. We utilized advanced sonar devices and underwater robots. By employing tool-assisted diving technology, we achieved significant results." He mentioned that they carried out the studies with the support of the UPL Agriculture company and added, "With their support, we have added 15 archaeological shipwrecks dating from the 7th century BCE to the 12th century CE to the national inventory this year." Hakan Öniz mentioned that excavating a shipwreck can sometimes take up to 10 years, emphasizing the importance of the oldest shipwreck for archaeologists. He stated that they create three-dimensional models for each shipwreck, saying, 'In some wrecks, ships sank at 5 meters depth by hitting the coast, while others sank at depths of 45-50 meters. Ships hitting the coast are sometimes exposed to storms for 2 thousand years. The cargo and wood of the ship disintegrate. Since storms do not affect the deep wrecks, we can have an idea about the dimensions and cargo of the ship.' Öniz drew attention to the negative effects of waves, storms, and marine life on shipwrecks, saying, "Finding a ship like in the Pirates of the Caribbean movie is not possible." Highlighting the challenges of underwater research, Öniz concluded his remarks by saying, "Every shipwreck we find creates great excitement. Each shipwreck is a time capsule for its own period in terms of history. For example, if we are excavating a shipwreck dated to the 12th century CE, we can access coins, ship technology, maritime trade, and various information about amphorae from that period. If it's a shipwreck from the 7th century BCE, carrying amphorae from Cyprus, sunk off the coast of Demre, we might think that it transported materials such as olive oil, wine, or fish sauce produced in Cyprus to an ancient city on the shores of Demre or further west."

Antalya'da arkeolojik su altı çalışmaları devam ediyor Haber

Antalya'da arkeolojik su altı çalışmaları devam ediyor

Kumluca Tunç Çağı Batığı Kazı Başkanı Doç. Dr. Hakan Öniz ve ekibi, Gelidonya ve Uluburun Tunç Çağı batıklarının da yer aldığı Antik Likya bölgesi olarak bilinen Kumluca ve Finike kıyılarında yeni keşifler için çalışma yürütüyor. Çalışmalara eşlik eden su altı belgesel yapımcısı ve görüntü yönetmeni Tahsin Ceylan ile su altı fotoğrafçısı Mustafa Emre Kolbakır, ekibin Finike ilçesi açıklarında yürüttüğü çalışmaları görüntülemek için dalış yaptı. Gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra Ceylan ve Kolbakır, metrelerce derinliğe inerek Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hakan Öniz'in su altındaki yüzey keşiflerini, önceden belgelendirdikleri eserleri ve yeni batıkların bulunması için yürütülen çalışmaları görüntüledi. Öniz ve ekibi daha önce yer tespiti yapılan eserleri inceledi, ölçüm yaptı. Çalışmalar, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle yürüyor Kazı Başkanı Öniz, dalış öncesi AA muhabirine, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle Akdeniz Üniversitesi olarak Antalya ve Mersin'de su altı araştırmaları yaptıklarını söyledi. Finike kıyılarında daha önce belgeledikleri batıkların üzerinde son iki yılda değişiklik olup olmadığını kontrol etmek ve yeni keşifler için daldıklarını aktaran Öniz, "Yeni batıklar araştıracağız, yeni arkeolojik eserler belgeleyeceğiz. Yerini bildiğimiz batıklara korsan dalış yapılmış mı? Eserde bozulma var mı? Onu anlayacağız." diye konuştu. Tahsin Ceylan ise Türkiye denizlerinin su altı kültür varlıkları açısından büyük envantere sahip olduğunu ifade etti. Su altı kültürel varlıkların tanıtılıp dalış turizmine kazandırılmasının önemli ekonomik getiri sağlayacağına dikkati çeken Ceylan, "Kekova bölgesinin de dalış turizmine kazandırılması gerekiyor. Dünyaya örnek bir çalışma olur." dedi. Kazılarda arkeolojik nitelikte 335 batık bulundu Öte yandan, Hakan Öniz başkanlığında Akdeniz kıyılarında yaklaşık 10 yıldır sürdürülen su altı kazı çalışmalarında, milattan önce 16'ncı yüzyıldan milattan sonra 19'uncu yüzyıla kadar geniş bir tarih aralığına ait olduğu değerlendirilen arkeolojik nitelikte 335 batık bulundu. Bu batıkların büyük çoğunluğu, şarap ya da zeytinyağı gibi ticari yük bulunduğu düşünülen amforalar içeriyor. Bunların arasında Kumluca'da bulunan ve "dünyanın en eski batığı" olarak nitelenen 3 bin 600 yıllık bakır külçe yüklü Orta Tunç Çağı batığı ile Alanya'da kazısı yapılmış 1720'lerde batmış Osmanlı dönemi ticaret gemisi batığı da bulunuyor. Bilime ve turizme kazandırılan eserlerden Roma dönemi baktıklarının bir bölümünde ise tabak, kiremit, tuğla, lahit ve blok taş gibi malzemeler de yer alıyor.

Olimpos Antik Kenti'nde yeni buluntulara ulaşıldı Haber

Olimpos Antik Kenti'nde yeni buluntulara ulaşıldı

Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, yeni sezonda başlatılan kazı ve onarım çalışmaları, Olimpos Antik Kenti'ni mozaik zemin döşemeleri açısından Likya bölgesinin önemli bir merkezi haline getirdi. Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Olimpos Antik Kenti'ndeki çalışmaları inceledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da Likya Dönemi'ne ışık tutan antik kentte incelemelerde bulundu. Bakan Ersoy, aralarında milattan sonra 3'üncü yüzyıla tarihlenen Kaptan Eudomos Mezarı mozaikleri ile yine milattan sonra 5 ve 6'ncı yüzyıllara ait mozaiklerin bulunduğu antik kentte yürütülen çalışmalar hakkında kazı başkanı Doç. Dr. Gökçen Öztaşkın'dan bilgi aldı. Kazı ekibiyle sohbet eden Ersoy, Olimpos'ta sürdürülen çalışmalara bu yıl yeni alanların da eklenmesiyle birlikte 26 farklı noktada kazılara devam edileceğini ve kazıların tamamladığı alanlarda restorasyon uygulamaları hayata geçirilerek antik kent silüetinin ayağa kaldırılacağını ifade etti. Dönemin tercihleri yeni kazılarla gün ışığına kavuştu Bu sezon Piskoposluk Sarayı, 3 numaralı kilise, liman anıtsal mezarları, tiyatro, nekropol ve Kuzey Liman Caddesi’nde yoğunlaşan kazılar antik kentin zemin döşemelerinde bitkisel, geometrik, hayvan ve insan figürlü kompozisyonlara sahip "opus-tesselatum" tekniğinde mozaiklerin yoğun olarak tercih edildiğini ortaya çıkardı. Piskoposluk Sarayı "peristyl" çevresinde bulunan mekanlardaki mozaiklerde "refrigerium sahnesi, thalassa (deniz), gaia (yer), ktisis (kurmak, yaratmak), truphe (sefahat), kharis (zerafet, güzellik) ve apolausis (servet)" kişileştirmeleri gün ışığına kavuşturuldu. Aslan avı, gemi tasvirli mozaikler Olimpos Antik Kenti’ndeki 3 numaralı kilisenin atrium portiklerinde de "andreia (cesaret) ve dikaiosyne (adalet)" kişileştirmelerine rastlandı. Kilise atriumunda "yedi erdem" kişileştirmesinin yer aldığını tahmin eden uzmanlar Liman Anıtsal mezarlarında Kaptan Eudomos'un lahdini barındıran tonozlu mezar odası zemininde "aslan avı" sahnesi ile mezar odasının giriş bölümünde ise bir limana girmekte olan gemi tasvirli mozaiği açığa çıkardı. Olimpos Antik Kenti daha önceki kazı sezonlarında tespit edilenlerle birlikte, mozaik zemin döşemeleri açısından Likya bölgesi için çok geniş repertuvar sunan önemli bir merkez durumuna geldi. Bakan Ersoy'un geçen nisan ayında Olimpos'a gerçekleştirdiği ziyaret sonrası sağlanan ödenekle başlatılan yeni dönem kazı ve onarım çalışmaları antik kentin tüm noktalarında eş zamanlı olarak sürdürülüyor.

Dalgıçların inemediği bölümlerdeki kazılar robotlarla yapılıyor Haber

Dalgıçların inemediği bölümlerdeki kazılar robotlarla yapılıyor

Kumluca Tunç Çağı Batığı Kazı Başkanı Doç. Dr. Hakan Öniz ve ekibi, Antalya'nın Kumluca ilçesi derinliklerinde su altında arkeolojik kazı çalışmalarını sürdürüyor. Antalya'nın kıyılarında Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle 2001'den beri su altı kazı çalışması yapan ekip, 13 yıl önce batık olup olmadığını tespit etmek için su altı robotundan yararlandı. Tespit çalışmalarının ardından gerekli izinleri alarak kazılarına devam eden ekip, 335 arkeolojik nitelikte gemi batığının belgelendirilmesini yaptı. Hava soluyarak en fazla 60 metreye kadar inebilen ekip, daha derinlerdeki batıkların tespitinde ve eserlerin çıkarılmasında, üç boyutlu görüntüleme ve kazı yaparak eser çıkarma özelliklerine sahip robotları kullanmaya başladı. Geminin sonar cihazları sayesinde denizin tabanından üç boyutlu görüntü alan kazı ekibi, dalarak inemedikleri derinliklerdeki çalışmaları robotlarla yürütüyor. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hakan Öniz, AA muhabirine, dünyanın en eski batıklarının Antalya'nın kıyı şeridinde yer aldığını, 2018'de buldukları Kumluca Orta Tunç Çağı Batığı'nın şu an dünyanın en eski ticaret gemisi niteliğinde olduğunu söyledi. Bu gemi batığının kazısını yürüttüklerinin anlatan Öniz, batıktaki kazı çalışmalarının bu ayın sonuna kadar süreceğini ifade etti. Bu kazının 50-55 metre derinliklerde yürütüldüğünü vurgulayan Öniz, "Bu bağlamda dalgıçlar için de çeşitli riskler oluşturmakta. Bu nedenle gemimizde 5 kişilik basınç odamız var. Bu basınç odası sayesinde dalış kazası anında basınç odasıyla hayat kurtarabiliyoruz." dedi. "Robotlarla riski sıfıra indirmek mümkün" Su altı arkeolojisinde insanın hava soluyarak dalabileceği derinliklerin 60 metreyle sınırlı olduğuna dikkati çeken Öniz, "Kumluca'daki batığımız 55 metrede. Belki biraz daha aşağı doğru devam ediyor, biz oralara hava soluyarak inemiyoruz. Su altı arkeologları da genel olarak en emniyetli dalış metodunu tercih ediyorlar." ifadesini kullandı. Öniz, farklı gazlar soluyarak yapılan dalışların riskleri olduğunu ifade ederek, kazılarda kullandıkları robotlar sayesinde bu riski sıfıra indirmenin artık mümkün olduğunu aktardı. Araştırma gemisinde 500 metreden üç boyutlu görüntü alabilen sonar cihazlar bulunduğunu dile getiren Öniz, şöyle konuştu: "Örneğin 200 metre derinlikte bir batık bulduk. Sonar cihazlarımızla 3 boyutlu deniz tabanından görüntü alabiliyoruz. Aldığımız bu görüntülerde batık olduğunu düşündüklerimizin üzerine robotlarımızı yolluyoruz. Bunların içinde su altında kazı yapabilecek robotlar var. Örneğin sonarlar bize 400 metrede batık gösterdi, bu batığı robotlarla belgeleriz. Batık üzerinde kazı yapmak istersek artık bu kazıyı yapabilecek teknolojiye sahibiz. Türkiye, dünyada bunu yapabilen iki, üç ülke arasında. Türkiye'de su altı arkeoloji kazılarında ilk defa robotlar kullanılarak kazı yapılıyor. Robotlar kazıda büyük bir adım." "Artık 500 metrede kazı yapabiliyoruz" Öniz, belgelendirdikleri 335 batığın ortalama 10, 20, 30 metre, çok azının ise 40-50 metre derinliklerde olduğunu hatırlattı. Gemideki teknolojiyle artık 500 metrede kazı yapabildiklerini anlatan Öniz, "Belki bir, iki yıl sonra bin, 2-3 bin metreye inebilen robotlar imal edilebilecek. Gemimizde 4 robotumuz var. Çok ileri sonarlarla deniz tabanından elde edilen üç boyutlu görüntülerle batığı belgeleyip, derin sularda o batıklara robotları yollayarak belgelemeyi ve gerekirse örnek almayı hatta kazı yapmayı mümkün hale getirdik." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.