Hava Durumu

#Küresel Isınma

TOURISMJOURNAL - Küresel Isınma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Küresel Isınma haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Turizmde Karbon Krizi: Teknoloji Yetersiz, Emisyonlar Artıyor Haber

Turizmde Karbon Krizi: Teknoloji Yetersiz, Emisyonlar Artıyor

Kapadokya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Görevlisi Doçent Halil Burak Sakal, küresel turizmden kaynaklanan karbon emisyonlarının hızla arttığını ve bu sorunun, mevcut teknolojik gelişmelerle çözülemeyecek boyutlara ulaştığını belirtti. Sakal’ın aktardığı verilere göre, 2019 itibarıyla turizm sektörünün sera gazı emisyonları 5,2 gigaton CO₂-e'ye ulaşarak, küresel toplam emisyonun yüzde 8,8’ini oluşturdu. Turizmde karbon emisyonlarının 2009-2019 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 3,5 arttığını ifade eden Sakal, "Küresel ekonominin genel emisyon artışı yüzde 1,5 seviyesindeydi. Bu da turizmin diğer sektörlere oranla karbonsuzlaşmada çok daha zorlandığını ortaya koyuyor" dedi. Sakal, turizmdeki karbon artışının nedenleri arasında, artan gelir seviyeleri, nüfus artışı ve sık seyahat etme alışkanlıklarının yer aldığını belirterek, teknolojik iyileşmeler ve tedarik zinciri verimliliğinin artan talebin gerisinde kaldığını, bunun da karbon azaltma çabalarını etkisiz kıldığını değerlendirdi. TÜRKİYE’NİN TURİZMDEKİ KARBON AYAK İZİ Doç. Dr. Sakal’a göre, Türkiye’nin turizm kaynaklı karbon emisyonları, kişi başına düşen emisyon açısından Yunanistan, İspanya ve İtalya’nın gerisinde kalsa da, seyahat eden kişi sayısı hesaba katıldığında Türkiye’nin değeri (1,26 t/kişi) Yunanistan’ı geride bırakıyor ve İspanya ile İtalya’ya yaklaşıyor. Bu, Türkiye’nin seyahat sıklığı nedeniyle karbon ayak izinin önemli ölçüde arttığını gösteriyor. ÜLKELER ARASI FARKLILIKLAR 2009-2019 döneminde, İtalya ve Türkiye’nin turizm kaynaklı karbon emisyonlarında net artış görülürken, İspanya’da emisyonlar azaldı, Yunanistan’da ise daha sınırlı bir artış yaşandı. İtalya’daki artış, özellikle turizm harcamalarındaki yükselişle açıklanırken, Türkiye’de nüfus büyümesi ve tedarik zincirindeki faktörlerin de bu artışa katkı sağladığı ifade edildi. Buna karşılık, İspanya, bazı faktörlerdeki artışa rağmen toplam emisyonları azaltmayı başardı. Bu durum, ülkelerin turizm sektörlerindeki yapısal farklılıkların emisyonlara nasıl yansıdığını ortaya koyuyor. TÜRKİYE’DEN SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM ADIMLARI Türkiye, sürdürülebilir turizme geçişte önemli adımlar atıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), 2019’dan bu yana sektörün daha düşük karbon emisyonlu bir yapıya geçmesi için çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda, 2030 yılına kadar tüm otellerin karbon emisyonlarını ölçmesi ve raporlaması zorunlu hale getirildi. TGA’nın geliştirdiği otel karbon emisyon ölçüm ve raporlama sistemi, dünya çapında bir ilk olarak dikkat çekiyor. KÜRESEL MÜCADELE İÇİN ÖNERİLER Doç. Dr. Sakal’a göre, Paris Anlaşması’nın 1,5 santigrat derece hedefini tutturmak için sadece teknolojik gelişmelere güvenmek yeterli değil. Sakal, "Turizmde talep yönetimi, karbon vergileri ve uzun mesafeli uçuşların sınırlandırılması gibi önlemler artık ertelenemez. Turizm sektöründe adil, sorumlu ve uzun vadeli bir dönüşümün sağlanması, iklim kriziyle mücadelede hayati önem taşıyor" ifadelerini kullandı.

İspanya’dan Türkiye’ye: İklim İçin Pedal Çevirdiler Haber

İspanya’dan Türkiye’ye: İklim İçin Pedal Çevirdiler

MUĞLA (İHA) - Şili’de yaşayan müzisyen Enrique Pina ve eko turizmci Diago Hara, iklim değişikliğine dikkat çekmek için İspanya’dan başladıkları dünya turunda Türkiye’ye ulaştı. 10 ülkeyi geçerek 6.500 kilometre pedal çeviren ikili, Türkiye’nin ardından Ortadoğu ve Afrika’ya geçerek turu tamamlamayı hedefliyor. ÇOCUKLARA ÇEVRE EĞİTİMİ VERİYORLAR Yolculuklarını, sosyal medya hesaplarından topladıkları bağışlarla finanse eden Pina ve Hara, gittikleri ülkelerde çocuklara çevre eğitimi veriyor. İklim mücadelesi için küresel bir ağ oluşturmayı amaçlayan ekip, bireysel farkındalığın büyük değişimlere öncülük edebileceğini vurguluyor. "DAHA AZ İLE YAŞAMAYA ALIŞMAK ZORUNDAYIZ" Yolculuk planları ile ilgili konuşan Pina, "Çevre projemiz için önce karavanla, sonra 7 yıl motosikletle ve şimdi de bisikletle seyahat ediyorum. Bugüne kadar 10 ülke ve 6 bin 500 kilometre yol gezdik. Buradan Afrika’ya gidiyoruz. 1 aydır Türkiye’deyiz. İpsala’dan Türkiye’ye giriş yaptık. İstanbul’a gittik ve şimdi de kış aylarından kaçarak Ege kıyılarını turluyoruz. Tüm Türkiye’yi gezeceğiz. Türkiye’den sonra Ortadoğu’ya geçeceğiz ve oradan da Afrika’ya gideceğiz" dedi. Diago Hara ise, "Grup ve kişisel düzeyde bir proje olarak üç temel amacımız var. Birincisi, iklim mücadelesinde çalışan kişi veya kuruluşlarla bağ kurmak. Gittiğimiz bölgelerde köpekler için mama veriyoruz ve aynı zamanda geçtiğimiz her ülkede kız ve erkek çocuklar için çevre eğitimi konusunda örnek oluşturuyoruz. Amacımız toplum için, çevre için iyi örnekler oluşturarak bu mesajları tüm dünyaya yaymak ve özellikle ülkemiz Şili’ye ulaştırmak. Dünyayı öldüren şeyin insanların aşırı tüketimi olduğuna inanıyoruz. İşte bu yüzden daha az ile yaşama mesajı veriyoruz. Çünkü gezegenimizi kurtarmak için daha az ile yaşamaya alışmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. SOSYAL MEDYADA DESTEK ARIYORLAR Projelerine destek için "climatecaravandonation" isimli sosyal medya hesaplarını kullanan ekip, Youtube, Instagram, TikTok üzerinden yolculuklarını paylaşıyor. Destekçiler, Patreon üzerinden bağış yaparak projeye katkı sağlayabiliyor.

Türkiye'de Ekim Yağışları Kritik Düzeyde Haber

Türkiye'de Ekim Yağışları Kritik Düzeyde

Ekim ayında Türkiye'de görülen yağışların, uzun yıllar ortalamasının yüzde 46, geçen yıla göre ise yüzde 27 azaldığı açıklandı. Bu yıl özellikle Ege ve Marmara bölgelerinde dikkat çeken bir azalma yaşandı. Yağışların, harita üzerinde kahverengine dönmesi, kuraklığın etkilerini gözler önüne serdi. Aydın ve Muğla'da, normalin çok altında bir yağış seviyesine ulaşılırken, bazı bölgelere ise hiç yağmur düşmedi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, ekim ayı yağış raporunu yayımlayarak, Türkiye genelinde yağışların normallerin altında gerçekleştiğini belirtti. Ekim ayı boyunca metrekareye ortalama 26,8 kilogram yağış düştü. Normali 49,4 kilogramken, 2023 yılı ekim ayında yağış miktarı 36,6 kilogram olarak kaydedilmişti. Bu düşüş, normalin yüzde 46, geçen yılın ise yüzde 27 altındaydı. Son 6 yıldır Türkiye genelindeki ekim yağışları, normalin altında kalmaya devam ediyor. Özellikle Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu'nun batı ve güney kesimlerinde yağışlar yüzde 60’ın üzerinde azaldı. Buna karşın, Karadeniz kıyılarında ve bazı illerde ise yağışlar artış gösterdi. Karadeniz hariç, Türkiye’nin çoğu bölgesinde yağışlar normalin altında kaldı. Bartın, son 65 yılın en fazla ekim ayı yağışını alırken, yüzde 93'lük bir artışla dikkat çekti. Rize'de ise en fazla yağış 331,4 mm ile kaydedildi. Ege Bölgesi’nde, son 40 yılın en düşük yağış miktarı gözlendi. Ekim ayında, yağışların yüzde 95 oranında azaldığı bildirildi. Marmara Bölgesi ise son 23 yılın en düşük seviyesini yaşadı. En düşük yağışı Aydın ve Muğla alırken, her iki ilde de 0,3 mm'lik bir yağış miktarı ölçüldü. Muğla'da yağış, normaline göre yüzde 99 azalmış durumda görünüyor. Ayrıca, İzmir, Aydın, Kütahya ve Manisa gibi iller, son 40 yılın en düşük yağışını aldı. Ekim ayında yağışsız geçen yerler arasında İzmir’in güneyi, Antalya’nın kuzeyi, Aydın, Manisa, Burdur, Mersin, Gaziantep ve Şanlıurfa gibi iller de bulunuyor. Bölgesel yağış miktarları ise Marmara’da normali 72 kilogramken bu yıl 13,9 kilogram olarak kaydedildi. Ege Bölgesi'nde yağışlar, 47,2 kilogramdan 2,2 kilograma düşerken, Akdeniz Bölgesi'nde yüzde 90’lık bir azalma yaşandı. İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde de ciddi düşüşler gözlendi.

2024, Görülen En Sıcak Yıl Olma Yolunda İlerliyor Haber

2024, Görülen En Sıcak Yıl Olma Yolunda İlerliyor

Rekor seviyedeki sıcaklık artışı nedeniyle 2024, kayıtlardaki en sıcak yıl olma yolunda ilerliyor. Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) verilerine göre, bu yılki küresel sıcaklıklar, 1991-2020 ortalamasının 0,71 derece üzerinde seyrediyor ve önceki rekor yıl olan 2023'ten 0,16 derece daha yüksek. C3S, 2024'ün kalan aylarında sıcaklıkların ortalamaya dönmesi halinde bile, bu yılın en sıcak yıl rekorunu kırma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor. Kurumun direktör yardımcısı Samantha Burgess, "10 ayın ardından, 2024'ün kayıtlardaki en sıcak yıl olacağı artık neredeyse kesin" dedi. 2024, 1,5 DERECE SINIRINI AŞAN İLK YIL 2023'teki sıcaklıklar, sanayi öncesi seviyelerin 1,48 derece üzerindeydi. 2024 ise, aynı seviyeyi 1,5 dereceyi aşarak rekor kırma potansiyeli taşıyor. Bu durum, Paris Anlaşması'nın iklim değişikliğini 1,5 derece ile sınırlama hedefine yaklaşmayı zorlaştırıyor. Burgess, bu yılki sıcaklıkların, yaklaşan COP29 iklim zirvesinde daha iddialı önlemler için bir uyarı niteliğinde olduğunu ifade etti. Bu yaz, Avrupa’da sıcaklık rekorları kırıldı ve Temmuz ayında dünya, kaydedilen en sıcak iki günü yaşadı. Akdeniz'deki sıcak hava dalgası, bilim insanlarına göre, insan kaynaklı iklim değişikliği olmadan "neredeyse imkansız" olurdu.  Eylül ve Ekim aylarında da yüksek sıcaklıklar devam etti. Ekim 2024, ortalama 15,25 derece ile 1991-2020 ortalamasının 0,8 derece üzerine çıktı. Ayrıca, sanayi öncesi seviyelere göre 1,65 dereceyi aşarak, küresel sıcaklıkların 1,5 derece sınırını geçtiği ikinci ay oldu. Avrupa’da, Ekim ayında ortalama sıcaklık 10,83 dereceye ulaştı ve kıtanın çoğu bölgesinde bu yıl kaydedilen en sıcak beşinci Ekim oldu.

Londra Dünya Seyahat Pazarı'nda Aşırı Turizm Gündemde Haber

Londra Dünya Seyahat Pazarı'nda Aşırı Turizm Gündemde

Londra'da düzenlenen Dünya Seyahat Pazarı (World Travel Market) etkinliği, turizmin iklim değişikliği üzerindeki etkileri ve aşırı hava olaylarının sektörü nasıl etkilediği üzerine artan endişeleri gündeme taşıyor. Etkinlikte, küresel turizmin pandemi öncesi seviyelere geri döndüğü belirtilirken, artan turist sayısının popüler destinasyonlardaki kalabalık sorunlarına yol açtığı vurgulandı. Yunanistan Ulusal Turizm Örgütü Genel Sekreteri Andreas Fiorentinos, kruvaziyer gemilerinin küçük adalara getirdiği büyük turist gruplarının yerel altyapıyı zorladığını ifade etti. Aşırı turizm, sürdürülebilirlik üzerinde de tehdit oluştururken, turizmin yerel toplumlar üzerindeki sosyal, kültürel ve çevresel etkileri, ekonomik faydaları gölgede bırakabiliyor. TURİZME KARŞI PROTESTOLAR ARTIŞTA Avrupa'nın bazı şehirlerinde artan turizm karşıtı protestolar, aşırı turizmin yerel halk üzerindeki olumsuz etkilerine tepki olarak düzenleniyor. İspanya'da, özellikle Barselona, Malaga ve adalarda, kitle turizmi karşıtı protestolar sıklaşırken, Hırvatistan’da ise turizmden kaynaklanan konut sorunlarını çözmek amacıyla yeni düzenlemeler devreye alındı. Hırvatistan Turizm ve Spor Bakanı Tonči Glavina, kısa dönemli kiralamaların yapıldığı binalarda kiracıların yüzde 80'inin onayını gerektirecek bir yasa tasarısı hazırlığında olduklarını belirtti. Yerleşim alanlarında turist sayısının önemli ölçüde azaltılmasının hedeflendiğini söyledi. Bu gelişmeler, iklim değişikliği endişelerinin arttığı ve aşırı hava olaylarının sektörü etkilediği bir dönemde yaşanıyor. Seyahat sektörü, sadece net-sıfır karbon hedefine ulaşmakla kalmayıp, net-pozitif bir etki yaratmayı da hedefliyor. Dünya Seyahat Pazarı etkinliğinde, çevresel etki konusunda artan farkındalıkla birlikte, daha düşük karbon ayak izine sahip destinasyonlara ilginin arttığı ifade edildi. World Travel Market Portföy Direktörü Jonathan Heastie ise, "İstatistikler, insanların çevre üzerindeki etkinin son derece farkında olduğunu ve birçoğunun daha düşük karbon ayak izine sahip destinasyonlara gitmeye hevesli olduğunu gösteriyor" dedi. Ayrıca, hava koşullarının da seyahat tercihlerinin değişiminde rol oynadığından bahsetti. World Travel Market Etkinliği, 7 Kasım’da sona erecek.

Küresel ısınma turizm sezonunu uzatıyor Haber

Küresel ısınma turizm sezonunu uzatıyor

İklim değişikliği ve küresel ısınma nedeniyle bu yaz mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıklar görüldü. Bu durum doğayı ve günlük hayatı birçok yönden etkilerken turizm sektörünü de etkiledi. Yaşar Üniversitesi Turizm Rehberliği Bölümü Başkan Vekili Prof. Dr. Orhan İçöz, hava sıcaklarının mevsim normalleri üzerinde seyretmesinin turizm sezonunu uzatmasından ziyade, kış sezonunu kısaltarak ve kaynakların fazla tüketimine neden olarak olumsuz etkilere sebep olduğunu söyledi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) verilerine göre; Türkiye’de 2024 yılı temmuz ayı ortalama sıcaklığı, son 53 yılın en sıcak temmuz ayı olarak kayıtlara geçti. Uzmanlar, mevsimlerin kayması ve kuraklık konularının üzerinde dururken, turizm sektörü de bu sıcaklık değişikliklerinden etkilendi. Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Turizm Rehberliği Bölümü Başkan Vekili Prof. Dr. Orhan İçöz, küresel ısınma sonucunda ülkemizde yaz turizm sezonunun uzayabileceğini fakat bunun beraberinde su gibi kaynakların fazla tüketimi ve kış turizminin olumsuz etkilenmesi gibi dezavantajlar oluşturduğunu söyledi. Avrupa Birliği'nin yaptığı bir araştırmada ise küresel ısınmanın bu boyutta sürmesi durumunda turizmde mevcut durumun değişebileceği, gelecekte İskandinavya gibi daha serin Avrupa bölgelerinin avantajlı olabileceği ve serin hava arayan tatilcileri ülkelerine çekebileceği belirtiliyor. Yaz sezonunun uzaması kış turizmini etkiler İklim değişikliğinin turizm sektörü üzerindeki etkisinden bahseden Prof. Dr. İçöz, “Turizm mevsimsel hareketlerle çok yakından ilgili bir sektör olması nedeniyle sıcaklık değişimlerinden kaçınılmaz olarak etkilenmesi bekleniyor. Küresel ısınma bir taraftan sıcak havaların süresini ve hava sıcaklıkları düzeyini artırarak sıcak günlerin yıl genelinde artmasına neden olurken, diğer taraftan da azalan yağışlar susuzluk sorununa neden olduğunu ve kısalan karlı günler nedeniyle kış turizmini olumsuz yönde etkiliyor. Ülkemiz de az yağış alan bir iklim kuşağında olması nedeniyle küresel ısınmadan fazlasıyla etkileniyor. Son bir yıldır son yılların en kurak dönemi yaşanmış, buna bağlı olarak çok az yağış görülmüş ve kış turizmi destinasyonları neredeyse yapay kar üretecek duruma geldi” dedi. Uzayan sıcak günlerin Türkiye’de turizm sezonunu uzatabileceği konusunda iyimser bir yaklaşım olsa da mevcut pazarlar ve ziyaretçi profiline göre bu durum pek mümkün görünmediğini aktaran Prof. Dr. İçöz, şunları söyledi: “Yaz ve deniz turizmi pazarı genellikle öğrencilik ya da çalışma hayatı gibi uğraşıları olan genç ve orta yaşlı kesimden oluşuyor. Bu kesimin Haziran-Eylül dönemleri dışında fazlaca seyahat etme fırsatları yok. Bu nedenle, yüksek sezon olarak adlandırılan yaz dönemi dışında ülkeye gelecek turistler genellikle çalışma yaşamı sona ermiş olan ve tüm yıl boyu seyahat olanağı bulunan 3. yaş grubudur. Bu yaş grubu ise sıcak hava ve deniz gibi önceliklerden ziyade çoğunlukla kültür, sağlık, yürüyüş gibi aktivitelere katılmayı tercih ediyor. Dolayısıyla ülkemizin turizm olanakları zaten bu tür turistleri ağırlamaya uygun. Uzayan turizm mevsiminin hedefi yaz turistinden ziyade kültür ağırlıklı ve yılın her mevsimi seyahat edebilecek insanlar olmalıdır.” “Bodrum ve Marmaris doluluk oranları yüzde 98" Ülkemizin batı ve güney bölgelerinde turizm sezonunun oldukça uzun olduğunu anlatan Prof. Dr. İçöz, “Örneğin Antalya tüm yıl boyu turizme açıktır ve diğer popüler destinasyonlardan Marmaris Nisan- Ekim ayları ve Bodrum Mayıs- Ekim ayları arasında uzun bir sezona sahip. Bu bölgelerde konaklama tesislerindeki doluluk oranları bu yıl için yoğun sezonda yüzde 98, diğer dönemlerde de yüzde 70’lere varıyor” dedi. “Serin bölgeler ilgi görebilir" İklim değişikliğinin turistleri serin iklime sahip bölgelere yöneltebileceğini söyleyen Prof. Dr. İçöz, “İklim değişikliği ve küresel ısınma Dünya Turizm Örgütü ve Avrupa Birliği’nin de önemli bir gündemini oluşturuyor. Avrupa Birliği'nin konuyla ilgili yaptığı bir araştırmada, küresel ısınmanın bu boyutta sürmesi durumunda turizmde mevcut durumun değişebileceği, İskandinavya gibi daha serin Avrupa bölgelerinin gelecekte iklim değişikliğinden yararlanabileceği ve serin hava arayan tatilcileri ülkelerine çekebileceği belirtiliyor. Aynı araştırmada, ana tatil sezonunda da bir değişiklik olabileceği ancak bunun uzun vadede gerçekleşeceği belirtilerek, seyahat akımlarının yavaş yavaş değiştiği gibi, tatil koridorlarının da oldukça yavaş değiştiği vurgulanmış. Popüler destinasyonlarda görülen aşırı turizm olgusunun da bunu bir miktar tetikleyebileceği konusunda tahminler de var” diye konuştu. “Hedef az ve nitelikli turist omalı" Küresel ısınma ve yoğun turist ziyaretinin enerji kaybı etkisine dikkat çeken Prof. Dr. İçöz, “Ülkemiz artan sıcak günler ve azalan yağışlar nedeniyle bir taraftan turizm bölgelerinde fazla su tüketimi, diğer taraftan da sürekli çalışan soğutma (iklimlendirme) sistemleri nedeniyle ciddi bir enerji kaybı ve su sıkıntısı sorunu ile karşı karşıyadır. Hatta bazı destinasyonlarda turistlerin yüksek tüketimleri nedeniyle yerel halkın yaşam kalitesi ciddi zararlar görmektedir ve bundan dolayı turizme tepki görülmektedir. Bu nedenle, ülkemiz için daha fazla turist hedefinden çok, elit turizmi, sürdürülebilir turizm ve eko turizmin gündemimizde daha fazla yer alması gerekir. Daha fazla turist yerine daha az ama daha nitelikli bir turizm ülkenin temel hedefi olmalıdır” şeklinde konuştu.

Kayak turizmi hayal mi olacak? Haber

Kayak turizmi hayal mi olacak?

Kayak merkezlerinin küresel ısınmadan nasıl etkileneceğine dair yapılan kapsamlı araştırmanın sonuçları, “Nature Climate Change” dergisinde yayımlandı. Raporda, küresel ısınmanın 2 derece olması nedeniyle Avrupa’daki kayak merkezlerinin dörtte birinde artık iki yılda bir, az miktarda kar yağacağı belirtildi. Dünyanın 2.7 derecelik küresel ısınmaya doğru ilerlemesinin kış tatili merkezlerinin sonunu getireceği belirtildi. Çalışmada yapay kar yapımı da hesaba katıldı. Buna göre, en aşırı tahmin olan 4 derecelik küresel ısınmada, kış tatili yerlerinin neredeyse 4’te 3’ünde doğal kar yağışını destekleyen yapay kar yapımı da gerçekleştirilse iki yılda bir çok az kar yağacağı sonucuna ulaşıldı. TÜRKİYE DE İNCELENDİ Söz konusu araştırmada, Alpler’deki, İskandinav ülkelerindeki ve Türkiye’deki bazı kış turizm merkezlerinde yapay kar yapımının, hava ısındıkça kar eksikliğini telafi edebileceği de görüldü. Ancak havanın genellikle ilk etapta kar oluşturmak için çok sıcak olacağı veya yapılan karın çok çabuk eriyeceği, İngiltere ve Güney Avrupa’daki tatil yerlerinde kar yapımının sektöre yardımcı olmasının pek mümkün olmadığı belirtildi. Araştırmacılar, artan yapay kar yapımının, tatil yerlerindeki su talebini ortalama yüzde 20 artıracağını ve bunun bazı yerlerde zorlayıcı koşullar yaratacağını da öngördü. 30 milyar $’lık bir sektör Ekonomik hacmi 30 milyar dolar olan Avrupa kayak endüstrisi, yılda bir milyondan fazla günlük ziyaretle dünyadaki kış tatil yerlerinin yüzde 80’ine ev sahipliği yapıyor. Avrupa’da bu kış kayak sezonu, rekor kıran hava sıcaklığı nedeniyle Fransa’daki Chamonix’ten Avusturya’daki Innsbruck’a kadar kayak pistlerinin kapanmasına neden olmuştu. Turizmciler sezonun çok kötü geçtiğini söylemişti. Şubat ayında 200’den fazla profesyonel kayakçı, yetkilileri küresel ısınmaya karşı önlem almaya çağırmıştı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.