Hava Durumu

#Latmos Dağları

TOURISMJOURNAL - Latmos Dağları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Latmos Dağları haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bafa Gölü’nden Alarm Sinyalleri: Kuraklık ve Kirlilik Çevreyi Tehdit Ediyor Haber

Bafa Gölü’nden Alarm Sinyalleri: Kuraklık ve Kirlilik Çevreyi Tehdit Ediyor

AYDIN (İHA) - Türkiye’nin önemli sulak alanlarından biri olan Bafa Gölü, çevresel sorunlar ve kuraklık nedeniyle alarm veriyor. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, Bafa Gölü Tabiat Parkı'nın durumunu değerlendirerek, gölün denizden göle dönüşüm sürecinde büyük bir tehdit altında olduğunu belirtti.   Aydın genelinde çevre ve doğa koruma çalışmaları yürüten EKODOSD, Bafa Gölü ve çevresindeki Latmos Dağı’nın önemine dikkat çekiyor. Sürücü, kuraklığın Bafa Gölü üzerindeki olumsuz etkilerinin arttığını ve göl sularının son yıllarda en fazla çekildiği dönemlerden birini yaşadığını ifade etti. "Bafa Gölü Aydın ve Muğla için doğasıyla, tarihiyle, kültürüyle, kuşları ve yılan balıklarıyla Ege bölgesinin çok önemli sulak alanlarının başında gelmektedir" diyen Sürücü, bu doğal alanın yöre insanına, balıkçılara ve turizm işletmelerine ekonomik katkı sağladığını vurguladı.   Kuraklığın ve iklim değişikliğinin etkisiyle yaklaşık 8 aydır yağışların olmaması Bafa Gölü’nü daha da olumsuz etkiliyor. Sürücü, gölün çevresel sorunlarının çözümü için bugüne kadar herhangi bir önlem alınmadığını belirterek, kirlenmenin giderek arttığını, işletme atıkları ve evsel atıkların Büyük Menderes Nehri aracılığıyla göle zarar verdiğini dile getirdi. Ayrıca, gölün kıyısındaki yavru balık üretim tesislerinin atık sularının da Sakızburnu Dalyanı üzerinden göle karıştığını ifade etti.   Bafa Gölü’nün su giriş ve çıkışlarının tarımsal sulama amacıyla yaklaşık 5-6 ay boyunca toprakla kapatılması, gölün yaşam damarlarının tıkanmasına yol açıyor. Sürücü, "Türkiye’de yılan balığı dağılımının yüzde 24 oranıyla en fazla olduğu yer olan Bafa Gölü’nde 1984-1985 yıllarında 60 ton yılan balığı avlanırken, 1990’larda 2-6 tona düşmüş ve kanalların kapatılması nedeniyle bu rakamların daha da düştüğü görülmektedir. Bafa Gölü ve Latmos Dağları'nın, Türkiye’nin en önemli ve benzersiz özelliklerine sahip ekoturizm merkezlerinden birisi olması gerekirken, ne yazık ki çevre sorunlarıyla boğuşmaktadır. Bunun en büyük zararlarını da bölge insanı çekmekte, biyolojik çeşitlilik olumsuz etkilenmektedir" sözleriyle tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi. Ancak, bölgenin korunması ve yerel halkın sorunlarının çözülmesi için bir umut ışığı doğmuş durumda. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Dilekçe Komisyonu'nda görev yapan milletvekilleri, Aydın ve Muğla Valiliklerine yaptıkları ziyaretlerin ardından Bafa Gölü'nü yerinde incelemek üzere alana gelerek vatandaşlarla bilgilendirme toplantıları yapacaklar. Sürücü, "Umarız komisyonun hazırlayacağı raporlar bölge insanını sevindirecek, Bafa Gölü ve Latmos Dağları’nın korunmasına katkı yapacak olumlu bir gelişme şeklinde olur” diyerek umutlu olduğunu dile getirdi.

İtalya’daki tarihi katedral Latmos’un izlerini taşıyor Haber

İtalya’daki tarihi katedral Latmos’un izlerini taşıyor

Doğal peyzajı ve tarihi dokusu ile dikkat çeken Latmos Dağları, gün geçtikçe cazibesini artırmaya devam ediyor. Tarih öncesi kaya resimleri başta olmak üzere birçok özelliği ile her yıl birçok vatandaşın rotasına giren Latmos’un izleri, İtalya’nın Toscana bölgesinde bulunan Siena Katedrali’nde görüldü. 13. yüzyılın sonlarında yapılan ve Dünya Miras Listesi’nde yer alan katedralin tavan süslemelerinde, Latmos’ta geçen Tanrıça Selene ile Çoban Endymion arasındaki aşk ve Endymion’un sonsuz uykuya dalması ile sonuçlanan mitolojik hikaye anlatılıyor. Katedralin, Latmos Dağları ile ilişkisine dikkat çeken Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü ise “Bu süslemelerde antik çağın en romantik aşkı anlatılmaktadır ve Tanrıça Selene ile Çoban Endymion arasındaki aşkı konu alan ve Endymion’un sonsuz uykuya dalması ile sonuçlanan mitolojik hikaye, Latmos Dağları’nda geçmektedir” dedi. “Bu hikaye sadece Latmos Dağları'nda geçiyor” Her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği katedralde Latmos’un izlerinin olduğunu belirten EKODOSD Başkanı Sürücü; “Siena şehri, İtalya’nın Toscana bölgesinde Ortaçağ tarihi ve kültürel eserleriyle bilinen milyonlarca turistin gittiği bir kenttir. Kentin en önemli yapılarından biri 13. yüzyılın sonlarında Romanesk ve Gotik tarzda inşa edilen Siena Katedrali’dir. UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nde yer alan kentteki bu katedral, freskleri ve resimleriyle ünlüdür. Bu tarihi yapıda Rönesans'ın baş mimarları Pisano, Donatello ve Michelangelo’nun paha biçilemeyen eserleri ve Pinturicchio'nun resimleri bulunmaktadır. Siena’nın sembolü olan bu yapıyı her yıl 1 milyondan fazla kişi ziyaret etmektedir. Katedralin tavan süslemelerinin birinin içinde Latmos Dağları’nı ilgilendiren çok önemli mitolojik bir hikaye bulunmaktadır. Latmos Dağları’nın büyüleyici doğa peyzajına atfedilen kutsal anlam, daha sonraki kültürleri de etkilemiş eşsiz bir kültürel miras öğesidir. Latmos bölgesi kültürel mirası tarih öncesi dönemden günümüze ulaşan zaman içerisinde, Anadolu ve Avrupa kültürünün sanatsal ve edebi eserlerine, inanç ve geleneklerine doğrudan veya dolaylı olarak etki etmiştir. Resimdeki bu mitolojik hikayede, antik çağın en romantik aşkı anlatılmaktadır. Tanrıça Selene ile Çoban Endymion arasındaki aşkı konu alan ve Endymion’un sonsuz uykuya dalması ile sonuçlanan mitolojik hikaye, Latmos Dağları’nda geçmektedir. Endymion ve Selene arasındaki mitolojik aşk hikayesi, Arkaik Dönem’den itibaren özellikle plastik sanatlara yansıtılmıştır. Mitolojik hikaye en çok Roma Dönemi lahitlerinde betimlenmiş, dalgın haldeki gencin sonsuz uykusu, ölümsüzlüğün simgesi olarak kabul edilmiştir. Endymion’un sonsuz uykuya dalması motifine yakın dönem sanatında da devam edilmiştir. Bunlardan biri, Siena Katedrali’ndeki 'Biblioteca Piccolimini'de bulunan, Ressam Pinturicchio’ya ait tavan resminden bir sahnedir. Bu resimde Roma Dönemi lahdinde görülen sahne bir Rönesans resmi biçiminde yapılmıştır. Lahitte Latmos, uyuyan Endymion ile birlikte mağaranın yukarısında, kayalık üzerinde oturan bir erkek şeklinde kişileştirilmişken, dağın zirvesi tanrıça ile gencin karşılaşması sahnesine arka plan oluşturmaktadır. Burada zirve, Ortaçağ kaynaklarında tasvir edildiği şekilde büyük bir taş olarak betimlenmiştir. Yakışıklı genç çoban Endymion ile Ay Tanrıçası Selene’nin aşkını sembolize eden bu mitolojik hikaye, sadece Beşparmak Dağları’nda geçmekte ve başka hiçbir yerde rastlanmamaktadır” dedi. “Latmos’u bütüncül olarak korumalıyız” Sürücü, “Bu mitolojik efsaneyi günümüzde yaşamak isteyenler, dolunayın Beşparmak Dağları’nın arkasından çıkışını ve Bafa Gölü’nün üzerine yansıyan ışıklarını izlemek ve o anı yaşamak için bu muhteşem coğrafyaya gelir. Kapıkırı köyüyle iç içe olan antik Herakleia kentinin girişinde Endymion kutsal alanı bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl Prof. Dr. Zeliha Gider Büyüközer’in başkanlığında kutsal alanda yapılan kazı çalışmalarında birçok buluntu meydana çıkarılmıştır. Ancak tüm bu hikayelerin geçtiği Latmos’un bütüncül coğrafyasında maden alanları genişletilerek, tahribatlar artmaya devam ediyor. Eğer yapılan tahribatlar bu hızda devam ederse, sadece mitolojik hikayeler değil, tarih öncesi dönemden beri var olan kültürü, yöre halkının sağlığı, geliri, bölgenin biyolojik çeşitliliği, yaban hayatı, bitkisi, ağacı, suyu kısacası bu topraklardaki yaşam tümüyle bitecektir. Bu eşsiz coğrafyadaki tahribatlar bir an önce durdurulmalı, maden faaliyetleri için yeni izinler verilmemeli, dağın bütüncül olarak korunması sağlanarak, yereldeki insanların ve ülkemizin kazanımı için açık hava müzesi niteliğindeki bu dağın tüm dünyaya tanıtımına yönelik projeler geliştirilmelidir” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.