Hava Durumu

#Mağara

TOURISMJOURNAL - Mağara haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mağara haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Frigya'da Turizm Her Mevsim Hareketli Haber

Frigya'da Turizm Her Mevsim Hareketli

Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesinde yer alan tarihi Frig Vadisi, yılın her döneminde turistlerin ilgisini çekiyor. Yüzlerce mağara, şapel ve kaya mezarına ev sahipliği yapan vadi, kültür ve doğa tutkunlarının vazgeçilmez rotaları arasında yer alıyor. TARİHİ GÜZERGAH: FRİG YOLU Afyonkarahisar Valiliği öncülüğünde yapılan yatırımlar ve kentteki 25 bin yatak kapasiteli termal otellerin katkısıyla bölgeye ilgi her geçen gün artıyor. Döğer beldesindeki Emre Gölü ile Ayazini Köyü arasındaki 25 kilometrelik "Frig Yolu" güzergahı, ziyaretçilerin gözde rotalarından biri olmaya devam ediyor. Göynüş Vadisi'ndeki Aslantaş, Yılantaş, Maltaş abideleri, mağaralar, eski kaya yerleşimleri, oyma kaya mezarları, şapeller ve peribacaları, bölgenin öne çıkan tarihi mekanları arasında bulunuyor. Ayrıca Emre Gölü üzerinde gerçekleştirilen sıcak hava balonu uçuşları da ziyaretçilere unutulmaz anlar yaşatıyor. TURİZM YIL BOYUNCA SÜRÜYOR Frigya Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Yunus Yılmaz, bölgenin dört mevsim turizm hareketliliği yaşadığını belirtiyor. Yılmaz, "Bu yılki kış sezonunda turizm hareketliğinin önceki yıllara göre daha da arttığını gözlemliyoruz. Kış mevsiminde de beyaz örtünün altında Frigya, görülmeye değer oluyor. Özellikle hafta sonları daha yoğun günler geçiriyoruz. Frigya her yıl 2 milyon yerli ve yabancı turist ağırlıyor. Bölgedeki işletmelerle esnaf sürekli yatırım yapmaya devam ediyor. Dernek olarak bu yıl sosyal medya üzerinden Frigya'nın tanıtımı için seferber olduk. Bu sezon Frigya'ya sosyal medyada yüksek takipçisi bulunanları davet ettik. Onlarla Frigya'yı tanıtıcı görsel ve içerikler oluşturduk. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar, Frigya'ya ilgiyi daha da artırdı" diye konuştu. DEVE TURLARINA YOĞUN İLGİ Üç yıldır Frigya’da deve turları düzenleyen İrfan Öztürk, bölgeye renk kattığını belirterek, "Çok sayıda günü birlik ziyaretçi ağırlanıyor. İstanbul, Kocaeli, Konya'dan yoğun ziyaretçi geliyor. Burada misafirleri deveyle gezdiriyoruz. Fotoğraf çektirip, keyifli vakit geçiriyorlar" dedi. Kütahya’dan gelen ziyaretçilerden Ayşe Kırmızı ise Frigya’yı Kapadokya’ya benzettiğini ve bölgeden çok etkilendiğini dile getirdi. Frigya, tarih ve doğanın eşsiz bir birleşimini sunarken, her yıl daha fazla turistin ilgisini çekmeye devam ediyor.

Afrika sıcaklarından kaçan soluğu Karaca Mağarası'nda alıyor Haber

Afrika sıcaklarından kaçan soluğu Karaca Mağarası'nda alıyor

Tüm Türkiye'yi etkileyen Afrika sıcaklarından kaçak isteyenler soluğu Torul ilçesine bağlı Cebeli köyü sınırlarındaki dünyaca ünlü Karaca Mağarası'nda alıyor. Türkiye'nin sayılı damlataşı mağaralarından birisi olan, sarkıt, dikit ve diğer oluşumlarıyla görenleri kendine hayran bırakan ve giriş ücretlerinde emeklilere özel indirimin de yapıldığı Karaca Mağarası'nda turizm sezonu devam ediyor. Yaz-kış 12-17 derecelik ortalama ısısının yanında Türkiye'de "halo terapi"ye uygun az sayıdaki mağaralardan birisi olan ve Gümüşhane'nin yer altı sarayı olarak kabul edilen dünyaca ünlü damlataşı mağarası Karaca Mağarası Nisan ayından bugüne kadar 90 binden fazla insanı misafir etti. Dünyanın ve Türkiye'nin dört bir yanından sarkıt, dikit ve damlataşı şekillerinin en yoğun, en güzel, en görkemli ve görenleri mest eden örneklerine sahip olan Karaca Mağarasını görmeye gelen ziyaretçilerine hayran bırakan manzaralar sunan Karaca Mağarası, oluşumlarının yoğunluğu bakımından Türkiye ve dünyanın en zengin mağaralarından birisi olarak kabul ediliyor. Gümüşhane İl Özel İdaresi tarafından işletilen mağarada geçtiğimiz yıllarda yapılan yeni yürüyüş parkuru ve bugüne kadar hiç açılmayan yeni açılan salon da ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Özellikle astım hastalığı olmak üzere solunum yolu hastalıklarının tedavisinde kullanılan alternatif tedavi yöntemlerinden birisi olan ve tuz terapisi olarak da adlandırılan halo terapiye uygun olan Türkiye'de az sayıdaki mağaralardan birisi olarak bilinen Karaca Mağarası'nın ana kayasının 150 milyon yıl yaşında olduğu değerlendiriliyor. Mardin'den Gümüşhane'ye gelen Metin Balamur, ailesiyle birlikte gezdiği Karaca Mağarası'nın kendisini çok etkilediğini belirterek, “Bizde hava çok sıcaktı. Burası çok güzel ve çok serin. İlk defa buraya geldim. Daha önce buna benzer mağara gördüm ama burası daha büyük ve daha güzel. Profesyonelce hazırlanmış, keşmekeş yok güzel bir yer. Soğuk ve güzel bir yer ve gerçekten üşüdüm. İçeride yeni açılan salonu çok beğendim” dedi. Bursa'dan gelen Zeynep Baş da “Her yer çok güzeldi. İçerisi soğuktu, biraz üşüdüm. Dışarı çok sıcaktı bunalıyorduk, içeriye girince çok üşüdük, serinledik. Mağaradaki oluşumları hayal gücüne bağlı olarak her şeye benzetilebilir” ifadelerini kullandı. Cebeli köyünün aynı isimli mahallesinin sınırlarında yer alan ve “Yer altındaki gizemli dünya” olarak da nitelendirilen Karaca Mağarası Gümüşhane-Trabzon karayoluna 4 kilometre mesafede, denizden bin 550 metre yükseklikte, ortalama tavan yüksekliği 18 metre ve toplam iç alanı yaklaşık bin 500 metrekare. Mağaraya gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler tavandan aşağıya doğru ve tem tersi istikametteki devasa sütunlar ve diğer oluşumları hayranlık ve şaşkınlıkla karşılıyor. Yaklaşık 150 milyon yıllık dolomitik kireç taşlarının zengin yeraltı suları tarafından aşındırılmasıyla oluşan ve pasif karakterli bir mağara olan Karaca Mağarası'ndaki sarkıt ve dikitlerin 15 milyon yıl yaşında olduğu tahmin edilirken, yatay yönde gelişim gösteren salonların birleşmesinden bir araya geliyor. Mağaranın içerisinde çeşitli renk ve şekillerde sarkıt, dikit, sütun, org desenli duvarlar, bayrak şekilleri, perde damlataşları, mağara çiçekleri, mağara incileri, fil kulakları, traverten havuzları, traverten basamakları ve mağara gülleri yer alıyor.

Tuz Mağaraları her gün yeni ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor Haber

Tuz Mağaraları her gün yeni ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor

Iğdır'ın eşsiz doğal güzelliklerinden biri olan Tuz Dağı'nda yer alan Tuz Mağaraları, her gün yüzlerce ziyaretçiyi ağırlayarak bölge ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Tuzluca Kaymakamlığı ve yerel turizm işletmecileri, Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde bulunan Tuz Mağaraların turizmde kullanılması için yoğun çaba harcıyor. Son yıllarda yapılan altyapı çalışmaları ve tanıtım faaliyetleriyle birlikte bölgeye gelen ziyaretçi sayısında belirgin bir artış yaşandığı görülüyor. Yoğun ziyaretçi akının olduğu Tuz Mağaraları, sadece sağlık turizmi açısından değil, aynı zamanda doğa turizmi tutkunlarının da ilgisini çekiyor. Mağaraların içindeki görsel şölen ve tuzun doğal oluşumu, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor. Tuz Mağaraları, Iğdır'ın doğal ve kültürel zenginliklerini keşfetmek isteyen herkes için bir cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Bu benzersiz doğa harikası, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekerek Iğdır'ın turizm potansiyelini daha da yükseltiyor. Mağarayı görmeye gelen Gürbüz Turhan, mağarayı çok beğendiğini söyleyerek, "Eskişehir’den geldik. Burası bölgede görülebilecek gezilebilecek en güzel yerlerden bir tanesidir. Şu an büyük bir insan kitlesi burayı ziyaret etmiş durumdadır. Bölgede böyle bir yerin olması bizi çok mutlu etti. Dışarıda gelen herkesi burayı ziyaret etmeye davet ediyoruz" dedi.

Buz sarkıtlarının bulunduğu mağarada ders yaptılar Haber

Buz sarkıtlarının bulunduğu mağarada ders yaptılar

Kastamonu'da üniversite öğrencileri, Araç ilçesinde buz sarkıtlarıyla dikkat çeken mağarada ders yapıp, incelemelerde bulundu. Ormancılık ve tabiat turizmi alanında ihtisaslaşan Kastamonu Üniversitesi, bu çerçevede dersleri doğada da uygulamalı olarak yapıyor. Bu çerçevede Turizm Fakültesi öğrencileri, Araç ilçesindeki Fındıklı ve Gölcük yaylalarına yakın bir bölgede bulunan, buz sarkıtlarıyla dikkatleri çeken İntaş Mağarasını gezdi. Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal’ın gözetimindeki, içlerinde yabancı ülkelerden gelen öğrencilerin de bulunduğu öğrenciler, yaylalar hakkında bilgi aldı. Öğrenciler daha sonra yaylalara 3 kilometre uzaklıkta bulunan İntaş Mağarasına yürüyüş yaptı. Soğuk hava sebebiyle buz sarkıtlarının oluştuğu mağaraya küçük bir geçitten ulaşan öğrenciler, mağara içerisinde de yürüyüş yaptı. Zaman zaman gördükleri karşısında heyecanlanan öğrenciler, mağarada uygulamalı olarak ders yaptı. “Mağarayı tabiat turizmine kazandırmak için elimizden geleni yapıyoruz” Mağarayı tabiat turizmine kazandırmak için çalışma yürüttüklerini söyleyen Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, “Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi olarak tabiat turizmi alanında ihtisaslaşan üniversite olma hasebiyle sahada birçok araştırmalara katılıyoruz. Bunları yaparken de öğrencilerimizi hem araştırmaya hem uygulamaya katılmak üzere yanımızda götürüyoruz. Araştırdığımda öğrencilerimizle o bölgede etkinlikler yapıyoruz. Onlardan bir tanesi de Kastamonu’nun Araç ilçesine 19 kilometre uzaklıkta bulunan Fındıklı ve Gölcük yaylaları oluyor. Bu bölgede yaklaşık 3 kilometre uzaklıkta bulunan bir mağara bulunuyor. Bu mağarayı çok fazla kimse bilmiyor. Sadece o bölgede yaşayan yöre halkı biliyor. Bizler de mağarayı keşfettiğimizde öğrencilerimizle gidip yerinde gördük. Soğuk havada öğrenci kardeşlerimizle dizimize kadar gelen karda mağarayı gezdik. Mağaranın içerisinde akan su bulunuyor. Mağaranın içerisinde bulunan su girişinden çıkışına kadar tamamen donmuş durumda. Buz kütleleri oluşmuştu. Bizler mağaranın bir ucundan girip diğer ucundan çıkış yaptık. Öğrencilerimizle yer yer sürünerek, yer yer tırmanarak, mağarada her türlü faaliyeti gerçekleştirdik. Mağarada eskiden bir yaşamın olduğunu öğrendik. Burası ayrıca yaban hayatının çok fazla olduğu bir bölge. Özellikle ayıların o bölgede yaşamlarını sürdürdüklerini ve kış uykularına yattıklarını biliyoruz. Fakat ayılar, mevsim şartları elvermediği için kış uykusuna yatmamışlardı. Öğrencilerimize ayıların nerede yatabileceklerini, yaban hayatının bölge için önemini, nasıl olduğunu, mağaranın giriş ve çıkış noktalarını gösterip anlattık" dedi. "Yüksekliği yaklaşık 40 metreye kadar" Mağara ile ilgili bilgi veren Haberal, "Mağara, yaklaşık yürüme mesafesinde 750 metre civarında uzaklıkta bulunuyor. Su yatağı hizasından gidince 150 metre ilerledikten sonra 50 metre yokuş tırmanıyoruz. Buradan inişe geçtiğimizde bir basketbol sahası büyüklüğünde meydanlık görüyorsunuz. Mağaraya sürünerek giriş yapabiliyorsunuz. Ardından inanılmaz şekilde basketbol sahası büyüklüğünde meydanlara çıkmış oluyorsunuz. Diğer taraftan suyun çıkış noktasında bir çıkış bulunuyor. Mağaranın yüksekliği yaklaşık 40 metreye kadar var. Yağışlı havalarda su seviyesi mağarada yükseliyor. Bu yüzden yağışlı havalarda mağaraya girmek tehlikeli. Suyun içerisinden geçmeniz gerekiyor. Bu yüzden bölgeye gitmek isteyenlere alan rehberleri ile birlikte gitmeleri tavsiyesinde bulunuyorum. Mağaranın yaklaşık bir ucundan diğer ucuna 150 metre kadar uzunluğu bulunuyor” diye konuştu. “Kastamonu’yu görmek isteyenlere tavsiye ediyorum, mutlaka gelip gezsinler” Rize’nin Pazar ilçesinden Kastamonu’yu gezmek için gelen Engin Yüksel ise “Kastamonu’ya Hikmet hocamızın daveti üzerine Rize’den geldim. Geldiğime çok fazla değdi. Çok güzel geçti. Araç’ın yaylaları mükemmel. Özellikle tarihi ahşap evleri ayrıca şelaleleri var, oralara da gittik. Şelaleleri de çok güzel. İntaş olarak adlandırdıkları mağarası bulunuyor. O bölgeler de çok güzel. 3-4 gün boyunca doya doya gezdik. Kastamonu’yu görmek isteyenlere tavsiye ediyorum, mutlaka gelip gezsinler, bu bölgeleri mutlaka görsünler” şeklinde konuştu.

Sığınak olarak kullanıldığı iddia edilen mağara keşfedilmeyi bekliyor Haber

Sığınak olarak kullanıldığı iddia edilen mağara keşfedilmeyi bekliyor

Tokat’ta bulunan Luvi Mağarası turizme kazandırılmayı bekliyor. Nuh Tufanından kaçanların sığındığına inanılan mağara, tarih öncesi dönemlere ait birçok iz taşıyor. Tokat’ın Niksar ilçe merkezine 10 km uzaklıkta bulunan Efkerit vadisindeki zeminden 100 metre yükseklikteki yamaçta bulunan mağara görüntüsü kadar hakkındaki rivayetlerle de dikkat çekiyor. Mağaranın, Luvi kavmi tarafından Nuh tufanında sığınmak için inşa edildiği düşünülüyor. Tarih öncesi dönemlere ait birçok gizemi barındıran mağaranın taşlarla örülü girişinin nasıl yapıldığı ise merak konusu. Çeşitli kaynaklarda Danışmentli hükümdarı Nizamettin Yağıbasan’ın burayı askeri üs olarak kullandığı da yer alıyor. İlginç mağara turizme kazandırılacağı günü bekliyor. Rivayeti ile dikkat çeken mağaranın turizme kazandırılması gerektiğini söyleyen yöre sakinlerinden Yunus Bektaş, “Ben bu çevrede yaşıyorum. Burası Efkerit vadisi olarak geçiyor. Rivayete göre burası Luvi Tapınağı olarak geçiyor. Şuan da Efkerit Vadisinde bulunuyoruz. Rivayete göre Nuh Tufanından kaçanlar gelip burada sığınmışlar. Bu mağara yaklaşık 100 metre yükseklikte bulunuyor. İnsanlar buraya ulaşımda zorluklar çekiyor. İçerisinde de ne olduğunu bilmiyoruz. Mağaranın önüne taş dizmişler. Bu taşların nasıl buraya çıkartılarak dizildiği de bilinmiyor. İçerisinde ne olduğunu da bilmiyoruz. Burası gerçekten çok güzel bir yer. Ben de buraya gelerek fotoğraf çekindim. Yöre halkı olarak buranın da turizme kazandırılmasını istiyoruz” dedi. Luvi Mağarası, Tokat'ın zengin tarihine ve doğal güzelliklerine eklenerek, bölgenin turizm potansiyelini artırabilecek önemli bir cazibe merkezi olmaya aday görünüyor.

Bunu daha önce duymamış olabilirsiniz! Antalya’daki saklı mağara Haber

Bunu daha önce duymamış olabilirsiniz! Antalya’daki saklı mağara

Antalya Ekspres’te yer alan habere göre, Mağaranın girişi deniz seviyesinden üç metre yüksektedir. Doğu ve batıya doğru uzanan kapılardan içeri girdiğinizde, sizi 60 metre uzunluğundaki yatay bir mağara karşılar. Doğu Salonu Mağaranın doğu salonu, gizemli kaya bloklarıyla kaplıdır. Tavanını süsleyen sarkıtlar ve damlataşlar, doğanın resitali gibidir. Yer yer denizle buluşan tabanı, suyun narin dokunuşlarını hissettirir. Doğu salonu, mağara çekirgeleri ve az sayıda bulunan yarasalar ile yaşayan bir ekosisteme ev sahipliği yapmaktadır. Batı Salonu Batı salonu ise sütunlar, dikitler ve sarkıtlarla adeta bir doğa galerisi gibidir. Dalgaların mağara duvarlarına çarpmasıyla oluşan su birikintileri, bu salonu daha da büyülü kılmaktadır. Salonun içinde yer alan iki küçük oda, travertenlerle süslü ve denizin hemen kıyısında konumlanmıştır. Bu odalarda, zamanın sakin ritmiyle doğanın el işçiliğine hayran kalabilir ve mağaranın turistik değerini daha iyi anlayabilirsiniz. Antik Zamanlardan Günümüze Konakaltı Mağarası, zamanın dokusunu taşıyan bir anıttır. İçerisi, açık havadan daha serin ve dingindir. Her adımda, damlataşların oluşturduğu muazzam şekillerle karşılaşmak, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim yaşatmaktadır. Yaşayan Varlıklar Mağaranın içindeki efsanevi sessizlik, ziyaretçileri büyülemeye yetiyor. Sadece suyun hafif şırıltısı, damlataşların oluşturduğu melodiyi bozmuyor. Mağara çekirgelerinin cıvıltıları, içeriye hoş bir serenat katarken az sayıdaki yarasa da bu gizemli atmosferi tamamlıyor. Antalya’nın Gizemli Doğa Harikası Konakaltı Mağarası, Antalya’nın benzersiz ve saklı güzelliklerinden sadece biridir. Dikitleriyle, havuzlarıyla, sarkıtlarıyla ve damlataşlarıyla ziyaretçilere eğlenceli bir gezi noktası sunmaktadır. Denizin kucağında gizemle dolu bu yolculuk, Antalya gezinizin en unutulmaz anılarından biri olmaya adaydır. Mağaranın içindeki zamansız atmosfer, sizi başka bir dünyaya taşırken doğanın el işçiliğini bir kez daha keşfetme fırsatı sunuyor. Konakaltı Mağarası, sizi Antalya’nın derinliklerinde bir masalın içine çekiyor, doğanın büyüsüyle bütünleşmiş bir hikayenin parçası olmanıza izin veriyor.

Haber

"Yedi Uyuyanlar" ve "Zeus" mağaraları turizme katkı sağlıyor

Anadolu Ajansının (AA) "Türkiye'nin Mağaraları" dosya haberinin 15'inci bölümünde Selçuk'taki Yedi Uyuyanlar Mağarası ile Kuşadası'ndaki Zeus Mağarası anlatıldı. Selçuk'taki Efes Antik Kenti yakınlarında Panayır Dağı eteklerinde bulunan "Yedi Uyuyanlar Mağarası", Meryem Ana Evi ile bölgedeki inanç turizmi noktaları arasında yer alıyor. Restorasyon, koruma ve çevre düzenlemesi çalışmaları nedeniyle mağaranın içine bir süredir ziyaretçi kabul edilmiyor. Ziyaretçiler mağarayı, 8-10 metre uzaktan görebiliyor. Selçuk Efes Müzesi Müdürü Cengiz Topal, AA muhabirine, dünyada 40'ın üzerinde mekanın Müslümanlık ve Hristiyanlıkta geçen "Yedi Uyuyanlar" inanışına atfedildiğini, bunlardan üçünün Türkiye'de olduğunu belirtti. Hristiyanlarca en çok Selçuk'taki mağaranın olayın yaşandığı yer olarak kabul gördüğünü aktaran Topal, şunları kaydetti: "Roma imparatorlarından Decius yaklaşık 250 yıllarında Hristiyanlığı yasaklıyor ve Efes'te bir tapınak yaptırıyor. Bu tapınakla insanları tapınmaya ve kurban adamaya zorluyor. 7 genç bunu kabul etmiyor. Bunu duyan Decius gençleri çağırarak onlara bu yaklaşımı kabul etmeleri için zaman tanıyor. Gençler de Efes'i terk ederek bu alana geliyor. İmparator bu mağaraya sığındıklarını haber alınca mağaranın ağzını kapattırıyor. Mağaranın ağzı kapanınca gençler burada ibadetleriyle ve sohbetleriyle günlerini geçirirlerken uzun süreli bir uykuya dalıyorlar. Uyandıklarında sanki bir gün geçmiş gibi uyanıyorlar ve içlerinden birini Efes'e ekmek ve erzak almak için gönderiyorlar. Giden genç Efes'e girerken kapının üzerinde haç görünce, Hristiyanlıkla ilgili bir şeylerin olduğunu anlıyor ama tam bilemiyor. Malzeme almak için verdiği paranın yaklaşık 200 yıl öncesine ait olduğu anlaşılınca konu dönemin yöneticilerine kadar intikal ediyor. O zamanın yöneticisi 2. Theodosius'tur. Gençlerin 200 yıl uyudukları anlaşılıyor. Sonra bu gençlerin mezarlarının üzerinde bir kilise yaptırıyor. Aslında alanın hikayesi böyle." Bölgenin şu an ziyaret için uygun olmadığını ve mezarları, yapıları korumak için kapalı alanlara ziyaretçi kabul edilmediğini belirten Topal, "Şu anda ziyaretçileri mezarların üzerinde dolaştırmamak için içeriye almıyoruz. Koruma bakımından hem alan çok müsait değil. Süratle aşınıyor ve dökülüyor. Ziyarete hazır hale getirdikten sonra çevre düzenleme projesi yapıldıktan sonra uygulandıktan sonra ziyaretçilerimizi içeriye de alabiliriz." dedi. Bölgenin düzenlenmediği halde bir cazibe merkezi olduğunu anlatan Topal, şöyle konuştu: "Efes ziyaretçisi bu yıl itibarıyla 2 milyona yaklaşıyor. Muhtemelen yıl sonuna kadar 2 milyonu bulacağız. Bunun yüzde 20'si buraya gelse 400 bin insan ediyor. Bölgenin ciddi bir cazibe merkezi potansiyeli var. Yani Efes'in hemen yanında yer alıyor olması, Efes'in ziyaretçi sayısının çok olması, aynı zamanda inanç gereği yani hem Müslümanlık hem Hristiyanlık hem de diğer inançlarda alanın kutsiyetinden kaynaklı oldukça yoğun ziyaretçi potansiyeli var." Zeus Mağarası Kuşadası ilçesindeki Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı'nın hemen girişinde yer alan 60 metre uzunluğunda, 20 metre genişliğinde Zeus Mağarası'na yaklaşık 1 kilometrelik yürüyüşün ardından ulaşılabiliyor. Mağaranın içinde kayalardaki su sızıntısıyla oluşan gölet, yazın soğuk, kış aylarında ise ılık denebilecek su sıcaklığına sahip. Kayaçların mineral yapısı ve su sirkülasyonundan dolayı her zaman temiz olan su, turkuaz rengiyle görenleri büyülüyor. Mağarayı ziyaret edenler, özel olarak kurulan platformdan mağarayı izleyip fotoğraflayabiliyor. Büyük Menderes Deltası Milli Parkı Müdürü Özcan Mersin, milli parkı ziyaret edenlerin büyük çoğunluğunun mağarayı da ziyaret ettiğini ifade etti. Mağara için birçok hikayenin anlatıldığını aktaran Özcan Mersin, "Mitolojide göklerin kralı Zeus, denizler kralı Poseidon'dan korkarak buraya saklanmış. Bu nedenle burası 'Zeus Mağarası' olarak adlandırılmış. Hazreti İsa'nın annesi Meryem Ana da Efes'e giderken Samos Adası'ndan geçip burada dinlenmiş." dedi. Mağaradaki suda yüzmenin yasak olduğunu belirten Mersin, "Her yıl boğulma ve ölüm vakalarıyla karşılaşmaktayız. Ziyaretçilerimizden bu konuda hassasiyet göstermelerini bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

Tuz mağarası Çankırı'nın turizminde öncü rol oynuyor Haber

Tuz mağarası Çankırı'nın turizminde öncü rol oynuyor

Anadolu Ajansının (AA) "Türkiye'nin Mağaraları" dosya haberinin 11'inci bölümünde "Yer Altı Tuz Şehri" olarak da adlandırılan Çankırı Tuz Mağarası anlatıldı. 18 bin metrekare kapalı alana sahip mağara, 200 yıllık olduğu değerlendirilen ve bozulmadan korunan eşek, tahnit edilmiş çeşitli hayvanlar ve çok sayıda heykel ve sanat eseri turistleri Çankırı'ya çekiyor. Çankırı Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalarla mağaranın sağlık turizminin yanı sıra kültür sanat ve spor faaliyetleri gibi etkinliklere de ev sahipliği yapması planlanıyor. Çankırı Belediye Başkanı İsmail Hakkı Esen, AA muhabirine, Çankırı tuz mağarasında hala tuz üretiminin sürdüğünü söyledi. Mağaraya büyük önem verdiklerini belirten Esen, "Çankırı'da alternatif turizm anlamında hatta Türkiye'de ve dünyada eşsiz bir yer. 2022 yılında ilk festivalimizi yaptık TuzFest adı altında, bu yıl ikincisini gerçekleştirdik. Göreve geldiğimizde 2019 yılında burası yıllık yaklaşık 50 bin ziyaretçi çekiyordu ama her yıl yeniliklerle, içerideki sosyal donatılarla, sanatsal yapılarla burayı daha hareketli hale getirdik." dedi. Tuz mağarasının Türkiye'ye 400 yıl yetebilecek tuz rezervine sahip olduğuna işaret eden Esen, "Bu anlamda, Çankırı'da turizm anlamında en büyük lokomotifi durumunda. Bu yıl yaptığımız festivalimizde 15 gün içerisinde 1 milyon ziyaretçimizi ağırladık. Çok önemli bir maden. Geçmiş dönemden bugüne kadar uğruna savaşlar yapılmış bir maden, bunun kıymetini biliyoruz. Yaklaşık 14 bin sektörde kullanılıyor fakat biz bunu turizm anlamında Çankırı'yı cazibe merkezi haline getirmek için tuz mağaramızı her geçen gün daha da zenginleştirerek içini daha çekici hale getirmeye gayret ediyoruz." ifadelerini kullandı. "Sağlık turizmine hitap edecek" Mağaranın sosyal donatısında, park alanında, aydınlatmasında çalışmaların sürdüğünü, ilerleyen süreçte daha çok kişiyi ağırlayacaklarını dile getiren Esen, şunları kaydetti: "Biz oraya Yer Altı Tuz Şehri diyoruz. Çok büyük bir alan. İçerisi ilerleyen süreçte sağlık turizmine hitap edebilecek, insanlara şifa dağıtabilecek. O havanın, o atmosferin çok büyük önemi var. Öyle bir alan oluşturacağız. Bunun örnekleri var dünyada. İçerisinde yöresel ürünlerimizin tattırabileceğimiz alanlar oluşacak, konferans salonları olacak, çeşitli etkinlikleri yapabileceğimiz alanlar oluşturuyoruz. Bunların projeleri hazır. Her gün üzerine bir şeyler katarak daha güzel hale getiriyoruz. Bu anlamda sadece tuz mağarası değil, Çankırı'mızın doğal, kültürel güzelliklerini de inşallah tüm dünyaya tanıtacağız. 2024 yılında çok daha büyük turist akını bekliyoruz. Hedefi 1 milyon koymuştuk ama 2 yıl gibi bir süre zarfında bunu gerçekleştirdik. Ben herkesin gelip görmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum. Hakikaten şehrimiz, tuz mağaramız, tarihi konaklarımız, yöresel ürünlerimizle Çankırı keşfedilmeye değer bir yer." Tuz mağarasının Çankırı'nın turizminin yanı sıra ekonomisine de önemli katkılarının olduğuna dikkati çeken Esen, "En büyük hedefimiz tuz deyince akla Çankırı gelsin istiyoruz. Her sofrada tuzumuz var diyoruz. Mineral değerleri açısından en kıymetli tuza sahibiz. Şehrin gelişmesi, ekonomisi, sosyalleşmesi ve dünyaya tanıtım anlamında çok büyük önemi olduğunu ifade edebilirim." diye konuştu.

Sivas'ın mağara apartmanları ziyaretçilerini ağırlıyor Haber

Sivas'ın mağara apartmanları ziyaretçilerini ağırlıyor

Anadolu Ajansının (AA) "Türkiye'nin Mağaraları" dosya haberinin altıncısında Sivas'taki mağaraların tarihi ile özelliklerine yer verildi. Kaya mağaralarının bulunduğu, tarihi zenginlikleri ve doğal güzellikleri ile öne çıkan Gürün ilçesi, Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden birisi olarak dikkati çekiyor. Dağ yamacında yan yana ve alt alta sıralanan Gürün'deki kaya mağaraları 3 ve 5 katlı ilkel bir apartman görüntüsünü andırıyor. Kayaçların kolay aşınabilmesi özelliği nedeniyle Hititlerin bu mağaraları işleyerek katlı yapı görünümüne kavuşturdukları tahmin ediliyor. 4 bin yıl öncesine uzanıyor Gürün Belediye Başkanı Nami Çiftçi, AA muhabirine, kaya mağaraların yaklaşık 4 bin yıllık geçmişe sahip olduğunu söyledi. Mağaraların Hititler dönemine giden bir tarihçesinin olduğunu belirten Çiftçi, "Hem bu mağaralar hem de Şuğul Kanyonu'ndaki Hititlerden kalma kitabelerle biz bu tarihe ulaşıyoruz." dedi. Çiftçi, insanların o dönem mağaralarda yaşadığını dile getirerek, "Bugün kat kat binalar dikiyoruz, oteller yapıyoruz. Zamanın evleri ve otelleri burasıymış. O günün şartlarını kafamızda biraz canlandırdığımız zaman en doğal yaşam yeri bu mağaralarmış." diye konuştu. Kaya mağaralarda aydınlatma ve çevre düzenlemesi yapıldı İlçenin farklı mahalle ve köylerinde de mağaralar bulunduğunu anlatan Çiftçi şunları kaydetti: "Biz oralarda da yaşamın olduğuna içerisindeki görsellerle, çizimlerle ve birtakım figürlerle şahitlik ediyoruz. Gürün'ün her bir güzelliğini öne çıkartmak için üzerimize düşeni yerel yönetim olarak yapmaya gayret gösteriyoruz. Ekonomik imkanlarımızla Gürün'ün tanıtımı, güzelliklerinin turizme kazandırılması adına üzerimize düşeni yapıyoruz. Yeri geldiği zaman birçok devlet kurumundan da bu konuda yardım talebimiz oluyor. Mağaralarla ilgili Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcımız Osman Boyraz'ın girişimleriyle Kültür ve Turizm Bakanlığından ödenek aldık. Burayı turizme kazandırma adına çevre düzenlemesi ve aydınlatma yaptık." Mağaraların yanı sıra Gürün'de Gökpınar Gölü ve Şuğul Kanyonu gibi gezilip görülmesi gereken önemli yerlerin olduğunu söyleyen Çiftçi, "Elimizden geldiği kadar Gürün'ü ve Gürün'ün güzelliklerini turizme kazandırma adına üstümüze düşeni yapıyoruz. Tüm hemşehrilerimizi Gürün'e bekliyoruz." ifadesini kullandı. Çiftçi, çevre düzenlemesinin ardından insanların kaya mağaralara daha çok ilgi gösterdiğini sözlerine ekledi. Tödürge Kaya Mağaraları ziyaretçileri ağırlıyor Zara ilçesi Tödürge köyünde bulunan Tödürge Kaya Mağaraları da yılın her mevsiminde ziyaretçilerini ağırlıyor. Köyde kayalar oyularak oluşturulan ve yıllar önce mesken olarak kullanılan 100 kadar mağara bulunuyor. Söz konusu kaya mağaraların, yan yana ve alt alta oyularak oluşturulduğu tahmin ediliyor. Küçük mekanlar halindeki yaklaşık 100 mağara görüntüsüyle ziyaretçilerine farklı bir deneyim yaşatıyor. Mağaraların bazı kısımlarında taş ve horasanla örülmüş duvarlar ve gözetleme delikleri yer alıyor. Yaklaşık 3 bin 200 yıl önce barınma ve sığınma amacıyla yapıldığı tahmin edilen mağaralar apartman görüntüsünü andırıyor. Roma ve çeşitli medeniyetlerce kullanıldığı tahmin edilen mağaraların daha sonra çeşitli medeniyetlere de ev sahipliği yaptığı biliniyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.