Hava Durumu

#Manisa

TOURISMJOURNAL - Manisa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Manisa haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Manisa Mesir Macunu, Avrupa'dan Coğrafi İşaret Tescili Aldı Haber

Manisa Mesir Macunu, Avrupa'dan Coğrafi İşaret Tescili Aldı

MANİSA (İHA) - Türkiye'nin ve dünyanın en eski geleneklerinden biri olan Mesir Macunu, Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaret olarak tescillendi. Manisa, tarihi festival geleneğiyle tanınırken, Mesir Macunu'nun bu tescili sayesinde uluslararası düzeyde tanınması hedefleniyor. Manisa'yı Mesir'i Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık, bu başarıyı "Manisa'mıza hayırlı uğurlu olsun" diyerek kutladı. Tanık, Mesir Macunu'nun önce 2012 yılında UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras olarak kabul edildiğini hatırlatarak, 2018'de Türkiye'de coğrafi işaret aldığını ve şimdi de Avrupa'da tescillendiğini belirtti. Tanık, "Avrupa Birliği tescilini de aldıktan sonra bu geleneğimiz ve dolayısıyla mesir macunu ürünümüz artık tamamıyla, bir şekerleme ürünü olmasının dışında gelenek ve ürünün kendisi ile birlikte tescillenmiş oldu. Avrupa Birliği'ne üye tüm ülkelerde bu almış olduğumuz belge yayınlanacak ve ulaşamadığımız birçok kişiye bu şekilde Avrupa'da da ulaşmış olacağız" diyerek bu başarının hem Manisa'nın hem de Türkiye'nin turizmine önemli katkılarda bulunacağına inandığını ifade etti. Manisa'nın bu geleneğini yaşatmak ve ulusal pazarda hak ettiği değeri kazandırmak için destek veren herkese teşekkür eden Tanık, "Emek veren herkesin katkılarıyla bu belgeyi aldık. Mesir Macunu, tarihsel ve kültürel bağlarıyla sadece Manisa'nın değil, Türkiye'nin de önemli bir değeri" dedi. Mesir Macunu'nun ve bu yıl 484. kez kutlanan Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali'nin tarihçesi ise oldukça ilginç. Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Hafsa Sultan’ın hastalığına şifa bulmak amacıyla Merkezefendi tarafından geliştirilen bu özel karışım, 41 çeşit baharat ve ot içeriyor. Merkez Efendi, bu macunu hazırladıktan sonra Hafsa Sultan'ın iyileşmesi üzerine halkla paylaşılması için Manisa'nın merkez cami kubbesinden dağıtılmasını sağlamış. Nisan aylarında düzenlenen festivalde, bu gelenek yaşatılarak macunun halka saçılması sağlanıyor. Mesir Macunu içindeki 41 çeşit baharat, sağlık açısından faydalı özellikler sunuyor. Bu baharatlar arasında tarçın, karabiber, yenibahar, karanfil, zencefil, safran ve kimyon gibi bilinen birçok baharat yer alıyor.

Tarihi eserlerimiz yuvaya dönüyor Haber

Tarihi eserlerimiz yuvaya dönüyor

Anadolu Medeniyetler Müzesi'ndeki ‘Kaçış Yok’ sergisini ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Anadolu kökenli olan ve izinsiz yurtdışına çıkarıldığı ispat edilen eserleri yüzde 100’e yakın başarıyla ülkemize getirmeyi başarıyoruz” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Ankara Kültür Yolu Festivali kapsamında Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde açılan ‘Kaçış Yok’ sergisini ziyaret etti. Manisa’daki Bintepeler arkeolojik alanından kaçak yollarla yurt dışına çıkarıldığı tespit edilen yaklaşık 2 bin 700 yıllık bir kolye de sergi kapsamında sergileniyor. "Bintepeler kolyesi" olarak adlandırılan eserin önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Ersoy, bu kolyenin 3 Eylül’de New York Başkonsolosluğu’na teslim edildiğini belirtti ve sergilenen eserlerin Amerika ve İsviçre’den getirilen ve kolluk kuvvetlerince Türkiye sınırları içinde yakalanan eserlerden oluştuğunu ifade etti. “Kaçakçılıkla mücadelede en önemli silahımız, halkın etkin şekilde dahil olması” Sergiyle birlikte vatandaşlarda farkındalık yaratılmasının hedeflendiğini vurgulayan Ersoy, “Kaçakçılıkla mücadelede en önemli silahımız, halkın etkin şekilde bu mücadeleye dahil olması. Aslında çok sayıda eser yakalandı ve yurt dışından geri getirildi. Ancak daha fazlası, Türkiye sınırları içinde kolluk kuvvetlerimizce yakalanıyor. Yurt dışına kaçırılmış olanlar da Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi tarafından ülkemize geri getiriliyor. 2019’da bu birimi daire başkanlığı seviyesine çıkardık. Hem personel sayısını artırdık hem de daha etkili bir yapıya kavuşturduk. Bu sayede kaçakçılıkla mücadelede protokol sayısını hızla artırıyoruz” dedi. “Anadolu kökenli ve izinsiz çıkarıldığı ispatlanan eserleri ülkemize getirmeyi başarıyoruz” Kaçırılan eserlerin iadesinin normalde yıllar süren ve milyonlarca dolar gerektiren bir süreç olduğunu belirten Ersoy, artık bu eserlerin 7-8 ay gibi daha kısa sürede ve daha az maliyetle geri alındığını söyledi. Kaçakçılıkla mücadelede en etkili yolun alıcıyı caydırmak olduğunu vurgulayan Ersoy, “Defineciyi caydırmak istiyorsanız, önce alıcıyı caydırmanız gerekir. Yaptığımız çalışmalar alıcıları caydırdı ve bunun sonuçlarını son 7 yıldır çok ciddi şekilde topluyoruz. Örneğin, 1970’lerde Amerika’ya götürülen ve Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenen bir eserden şüphelenilerek bize bilgi verildi. Ancak eseri geri almak için onun Anadolu kökenli olduğunu ve izinsiz çıkarıldığını bizim ispatlamamız gerekiyor. Bu noktada Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi çok etkili bir performans sergiliyor. Anadolu kökenli olduğu ve izinsiz çıkarıldığı ispatlanan eserleri neredeyse yüzde 100 başarıyla ülkemize getirmeyi başarıyoruz” dedi. “İzinsiz eseri koleksiyonunuza dahil ederseniz, sonunda farkına varırız ve geri alırız” Yurt dışına kaçırılan ve Türkiye’ye iadesi sağlanan son eser olmadığını belirten Ersoy, “Bu farkındalık çalışmalarıyla tüm dünyada bir algı oluşturuyoruz. Artık herkes biliyor ki izinsiz olarak Anadolu kökenli bir eseri koleksiyonunuza dahil ederseniz, eninde sonunda Türkiye bunu fark edecek ve büyük bir hukuk mücadelesiyle geri alacak. Mesela burada antik bir mermer baş var. Yabancı bir koleksiyoner tarafından edinilmiş, ancak vefatından sonra miras olarak çocuklarına kalmış. Çocukları, ‘Türk hükümeti eninde sonunda bu eseri geri alır, büyük bir hukuk mücadelesi vermek zorunda kalırız’ diyerek kendileri bize başvurdular. ‘Eğer Anadolu kökenli olduğunu ispatlarsanız, gönüllü olarak iade ederiz’ dediler. Biz de ispatı yaptık ve eser bize iade edildi. Bu tür çalışmaların sayısı giderek artıyor. Ayrıca daha fazla protokol yaparak diğer ülkelere de örnek oluyoruz. Dünyaya bu durumun utanç verici olduğunu kabul ettirmeniz gerekiyor, çünkü sonuçta çalıntı bir esere ev sahipliği yapıyorsunuz ve o eseri ülkesine geri vermelisiniz. Bu serginin amaçlarından biri de bu farkındalığı artırmak” diye konuştu. Türkiye’de koruma altına alınan 51 eser, 29 Eylül’e kadar Anadolu Medeniyetler Müzesi’ndeki ‘Kaçış Yok’ sergisinde ziyaret edilebilecek.

Türkiye’nin ikinci yerli otomobili 2025’te seri üretime başlayacak. Haber

Türkiye’nin ikinci yerli otomobili 2025’te seri üretime başlayacak.

HABAŞ Otomotiv Genel Müdürü Hüseyin Urkun, “HABAŞ’ın satın aldığı Honda’nın üretim tesisini binek otomobil üretimi amacıyla kullanacağız. Binek araçlarda sedan ve crossover olmak üzere iki farklı model üretmeyi planlıyoruz. Ayrıca, binek araçlarımız hibrit, plug-in hibrit ve benzinli olmak üzere üç versiyona sahip olacak,” dedi. Urkun, ticari ve binek araç üretiminde yaklaşık 1 milyar avroluk bir yatırım yapılacağını belirterek, “HABAŞ’ın satın aldığı Honda’nın üretim tesisini binek otomobil üretimi için kullanacağız. Binek araçlar için sedan ve crossover modelleri üretmeyi düşünüyoruz. Ayrıca, hibrit, plug-in hibrit ve benzinli olmak üzere üç versiyon sunacağız,” ifadelerini kullandı. IAA Transportation Fuarı’nda markanın hedefleri ve yatırım planları hakkında bilgi veren Urkun, HABAŞ’ın 2021’in başında İzmir Çiğli’de AR-GE faaliyetlerine başladığını ve Manisa’da 100 bin metrekarelik bir alanda seri üretim fabrikası kurduklarını belrtti. Urkun, bu fabrikanın 2025’in başında seri üretime geçeceğini ve “Fuarda tanıttığımız araçların ön üretimlerini Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki iki fabrikada gerçekleştiriyoruz. Sonrasında tüm araçları Manisa’daki organize sanayi bölgesine taşıyacağız. Honda fabrikasını da kullanarak, kataforez hatları gibi işlemleri orada yapıyoruz. Boya alt işlemlerini tamamlayıp, İzmir’deki organize sanayi bölgesinde montajı yapıyoruz,” diye ekledi. “BİNEKTE ‘HİBRİT, PLUG-İN HİBRİT VE BENZİNLİ’ OLMAK ÜZERE ÜÇ VERSİYON VAR” Urkun, binek otomobil üretme planlarını şu şekilde özetledi: “HABAŞ’ın satın aldığı Honda’nın Şekerpınar’daki üretim tesisini binek otomobil üretiminde kullanacağız. Sedan ve crossover olmak üzere iki model üretmeyi hedefliyoruz. 2025’in sonuna doğru binek otomobili tanıtacağız. Hibrit, plug-in hibrit ve benzinli olmak üzere üç versiyon sunacağız. Tasarımları kendi bünyemizde geliştirdik. Şu anda binek araçlarda Volvo motoru kullanıyoruz, hafif ticari araçlarda ise Renault motorları kullanılacak.” Üretilecek araçlarda kullanılacak bataryaların Uzak Doğu’dan temin edildiğini belirten Urkun, “HABAŞ markalı bataryalar kullanıyoruz. Tüm araçlarda HABAŞ bataryası mevcut. Bataryaların belgesi, tipi ve onayı bize ait. Bataryaları orada üretip getiriyoruz, burada paketleme ve diğer montaj işlemlerini yapıyoruz,” şeklinde konuştu. “YATIRIM TUTARI TİCARİ ARAÇLARLA BİRLİKTE 1 MİLYAR AVROYU BULABİLİR” Otomobil üretimi için yatırımların devam ettiğini belirten Urkun, “Şu ana kadar otomobil yatırımları 250-300 milyon avroyu buldu. Toplam yatırım tutarının ticari araçlarla birlikte 1 milyar avroya ulaşabileceğini düşünüyoruz,” dedi. Honda fabrikasının üretim kapasitesini 75 bin adede çıkaracaklarını belirten Urkun, “Honda’dan aldığımızda kapasite 50 bindi. Şimdi 75-100 bin arasında artırıyoruz. Tüm bantları yeniliyoruz. Manisa’da hafif ticari araçlar dahil 20 bin adet üretim kapasitesine ulaşacağız,” diye ekledi. Bayi ağı oluşturma çalışmalarına başladıklarını belirten Hüseyin Urkun, “Uygun fiyatlı araçlarla piyasaya çıkmayı hedefliyoruz ve rakiplerimizin fiyatlarının altında kalmayı planlıyoruz,” diye sözlerini tamamladı.

160th year of excavations at the ancient city of Sardis Haber

160th year of excavations at the ancient city of Sardis

In Sardis, the capital of the Lydian Kingdom located in the Sart neighborhood of Salihli district in Manisa, known as the place where the first coins were minted under state guarantee, the excavation work that began 160 years ago continues. In this year's excavations, the goal is to make the 2,700-year-old monumental fortification wall, discovered approximately 50 years ago but previously unexcavated due to its mudbrick structure, accessible to tourism. The excavation work in Sardis, the capital of the Lydian Kingdom located in the Sart neighborhood of Salihli district, known as the place where the first gold and silver coins were minted under state guarantee, continues after 160 years. The ancient city, which has been the site of various settlements for over 5,000 years and hosted numerous civilizations, has revealed many structures and artifacts from the Lydian, Persian, Hellenistic, Roman, Byzantine, and other cultures during the excavations. In this year's ongoing excavations at the ancient city, the aim is to fully uncover the monumental fortification wall, which was discovered 50 years ago but has not been excavated until now due to its mudbrick structure. Excavation Director Prof. Dr. Nicholas Cahill stated that the 20-meter wide, 14-meter high monumental fortification wall, which is unparalleled in the Mediterranean and Anatolian regions, is expected to be opened to tourism starting next year. In a statement to reporters, Cahill said, "In this area, an monumental fortification wall from the Lydian period was discovered in the 1970s. It is a wall mainly constructed of mudbrick. Because it was made of mudbrick, it was very difficult to protect it from rain and external elements at that time. Excavations have been carried out in the area where the fortification wall is located for nearly 50 years. To fully uncover the wall, a roof was built over this area. With this roof in place, we accelerated our efforts to fully expose the fortification wall. In these efforts, both the wall and houses from the Roman period built on top of this wall were uncovered. This fortification wall is very significant because there is no other wall like this in the Mediterranean and Anatolia. It is 20 meters wide and in some sections reaches up to 14 meters high. For example, the width of the fortification walls in other ancient cities is about 3-4 meters. The wall uncovered in this area is a much larger monumental structure. In the 6th and 7th centuries BCE, such large monumental walls existed only in Mesopotamia in the Babylonian and Assyrian civilizations. We believe that the Lydians looked both to the West and the East, aiming to become one of the greatest empires of that time. To realize this vision, they built such monumental walls. We think that this wall was constructed by the Lydians as a message that ‘we are as powerful as the Mesopotamians.’ Starting from the coming years, we aim to open this unparalleled fortification wall in the Mediterranean and Anatolia to tourism."

Sardes Antik Kenti’ndeki kazılarda 160’ıncı yıl Haber

Sardes Antik Kenti’ndeki kazılarda 160’ıncı yıl

Devlet güvencesinde paranın ilk basıldığı yer olarak bilinen Manisa’nın Salihli ilçesinin Sart Mahallesi'nde bulunan Lidya Krallığı'nın başkenti Sardes Antik Kenti'nde, 160 yıl önce başlayan kazı çalışmaları devam ediyor. Bu yıl gerçekleştirilen kazılarda ise yaklaşık 50 yıl önce keşfedilen ancak kerpiç yapısı nedeniyle bugüne kadar kazılamayan 2 bin 700 yıllık anıtsal sur duvarının turizme kazandırılması amaçlanıyor. Devlet güvencesinde altın ve gümüş paranın ilk basıldığı yer olarak bilinen Salihli ilçesinin Sart Mahallesi'ndeki Lidya Krallığı'nın başkenti Sardes Antik Kenti'nde, 160 yıl önce başlayan kazı çalışmaları sürüyor. 5 bin yılı aşkın bir süredir çeşitli yerleşimlere sahne olan ve çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan antik kentteki kazılarda, Lidya, Pers, Helenistik, Roma, Bizans ve diğer kültürlerden çok sayıda yapı ve eser ortaya çıkarıldı. Antik kentte bu yıl devam eden kazılarda, 50 yıl önce keşfedilen ancak kerpiç yapısı nedeniyle bugüne kadar ortaya çıkarılamayan anıtsal sur duvarının tamamen ortaya çıkartılması amaçlanıyor. Kazı Başkanı Prof. Dr. Nicholas Cahill, Akdeniz ve Anadolu coğrafyasında eşi benzeri olmayan 20 metre genişliğinde 14 metre yüksekliğindeki anıtsal sur duvarının önümüzdeki yıldan itibaren turizme kazandırılmasının hedeflendiğini söyledi. Cahill, gazetecilere yaptığı açıklamada, “İçinde bulunduğumuz bu bölge de 1970’li yıllarda Lidya dönemine anıtsal Sur Duvarı keşfedildi. Ağırlıklı olarak kerpiçten inşa edilmiş bir sur duvarı. Kerpiç malzemeden yapıldığı için yağmur ve dış etkenlerden korumak o tarihlerde çok zordu. Sur duvarının bulunduğu alanda 50 yıla yakın bir süredir, kazı çalışması yapıldı. Sur duvarını tam anlamıyla ortaya çıkarabilmek için bu bölgenin üzerine çatı inşa edildi. Bu çatı ile birlikte sur duvarının tamamının ortaya çıkarılması için çalışmalarımıza hız verdik. Bu çalışmalarda hem sur duvarı, bu duvarın üzerinde Roma Dönemine ait evler ortaya çıkarıldı. Ortaya çıkartılan bu sur duvarı çok önemli. Çünkü, böyle anıtsal bir sur duvarı Akdeniz ve Anadolu’da hiç yok. Genişliği 20 metre, yüksekliği ise bazı bölgelerde ise 14 metreye kadar çıkıyor. Mesela diğer antik kentlere ait sur duvarlarının genişliği 3-4 metre. Bu bölgede ortaya çıkartılan sur duvarı çok daha büyük bir anıtsal yapı. Milattan önce 6 ve 7’inci yüzyılda sadece Mezopotamya’da Babil ve Asur Uygarlıklarında büyük anıtsal duvarlar var. Düşüncemize göre Lidyalılar, yönlerini hem Batı’ya hem de Doğu’ya çevirmişler. O tarihlerde en büyük imparatorluklardan biri olmak istemişler. Bu düşüncelerini hayata geçirmek içinde böyle anıtsal surlar yapmışlar. Bu surun Lidyalılar tarafından ‘Mezopotamyalılar kadar güçlüyüz’ mesajı verilmek için yapıldığı kanaatindeyiz. Gelecek yıllardan itibaren Akdeniz ve Anadolu’da eşi benzeri olmayan bu sur duvarını turizme kazandırmayı hedefliyoruz."

Alaşehir kültür kenti olma yolunda Haber

Alaşehir kültür kenti olma yolunda

Manisa'nın Alaşehir ilçesi İncil'de adı geçen 7 kiliseden birine ev sahipliği yapması ve antik çağlardan bu yana yerleşim bölgesi olması nedeniyle pek çok kültürel zenginliği içinde barındırıyor. Kültür kenti olma yolunda çalışmalarını sürdüren Alaşehir Belediyesi, kentin birçok noktasında gerek kazı çalışmalarıyla gerekse restorasyon çalışmalarıyla kültürel zenginlikleri günümüze kazandırıyor. Dünyaca ünlü çekirdeksiz sultani üzümün yetiştirildiği, denizi ve sınır kapısı olmamasına rağmen ilçede bulunan Gümrük Müdürlüğünden yaş meyve ve sebze ihracatı gerçekleştiren Alaşehir, ekonomi alanındaki başarısının yanında kültürel zenginlikleriyle de dikkat çekiyor. İncil'de adı geçen 7 kiliseden biri olan Saint Jean Kilisesi'ne ev sahipliği yapan ve Philadelphia antik şehri üzerine kurulu ilçe, turizm kenti olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Alaşehir Belediyesinin önemli restorasyon çalışmalarıyla ilçedeki pek çok kültürel değer günümüze kazandırılırken, turistlerin kenti tek başlarına bile rahatça gezebilmeleri için birçok noktaya yönlendirme levhaları konuldu. Yönlendirme levhalarıyla kentin kültürel değerlerini gezebilen turistler kare kodları telefonlarına okutarak hem İngilizce hem de Türkçe olarak o bölge hakkında tüm bilgilere ulaşabiliyorlar. Ekonomi kenti Alaşehir'i kültür yol haritasında önemli bir noktaya taşımak isteyen Alaşehir Belediyesi yaptığı yatırımlarla ilçeyi bacasız sanayi kenti haline getirmeyi hedefliyor. Belediye yaptığı çalışmalarla turizmi hareketlendiriyor Birçok antik yapıya ev sahipliği yapan Alaşehir için proje hazırladıklarını söyleyen Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu, “Alaşehir milattan önce 150. yıllarda eski antik şehir Philadelphia üzerine kurulu bir ilçe. Bununla birlikte turizm yol haritamızda tarihi kentler birliğine bütüncül proje yazdık. Bu projemiz anıt ağaçların tescili, Toptepe bölgesinde arkeopark kurulumu, Bakkal Şükrü Evi'nin kent müzesi haline getirilmesi, Alakent Evimizin Alaşehir Kongresi'nin canlandırılacağı bir müze haline getirilmesi, ayrıca UNESCO Miras Listesi'ne Alaşehir kapamasını ve tahinli pidesini işletip, Turizm Bakanlığının haritasına Alaşehir işlendi. Bu yol haritamızdan sonra Belediyeler Birliğine de proje yazdık. Bu proje sayesinde Alaşehir ilçesine yönlendirme levhalarını koyduk. Artık turistlerimiz o levhalarını takip ederek ilçede gezebiliyorlar. Gezdikleri yerlerde de bilgilendirme panolarımız var. O panolar kare kodlu olup telefondan okutulduğunda o bölgenin tarihçesini İngilizce ve Türkçe olarak oradan takip edebiliyorsunuz. Belediyeler Birliğine ve Tarihi Kentler birliğine teşekkür ediyoruz. Kurşunlu Hanımızda da turistlerin gezebileceği yöresel ürünleri satın alıp lezzetlerini tadabileceği bir yer haline getireceğiz” dedi. “Jeotermal turizm canlanacak” İlçe aynı zamanda önemli jeotermal kaynaklarına da ev sahipliği yapıyor. Bu konuda da girişimlerini devam ettirdiklerini söyleyen Başkan Öküzcüoğlu, “İleride jeotermal turizmi canlandıracak 3 bölge ilan ettik. Jeotermal turizmi de Alaşehir'de görmek istiyoruz. Alaşehir bir arkeopark. Mozaikleri, yer altı tünelleri, tapınakları, amfitiyatrosu, Kurşunlu Hanı, Saint Jean Kilisesi, dini turizm açısından 7 kilisenden birisi, yamaç paraşütünü de ortaya koyuyoruz. İleride Alaşehir'i turizm açısından farklı bir yerde göreceksiniz” diye konuştu.

Manisa’nın özlediği festivalin tanıtımı yapıldı Haber

Manisa’nın özlediği festivalin tanıtımı yapıldı

Manisa’da 4 yıldır korona virüs salgını ve 6 Şubat depremleri nedeniyle 4 yıldır yapılamayan Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali için tanıtım toplantısı düzenlenecek. 23 Nisan’da başlayacak festival kapsamında bir çok konser ve etkinlik düzenlenecek ve festival 28 Nisan Pazar günü saçım töreniyle sona erecek. UNESCO tarafından ‘İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası’ listesinde yer alan ve bu sene 484’üncüsü gerçekleştirilecek olan Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali’nin tanıtım toplantısı Manisa Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kent Parkı’nda Manisa Valisi Enver Ünlü, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Zafer Tombul, Manisa CBÜ Rektörü Prof. Dr. Rana Kibar, Manisa İl Emniyet Müdürü Fahri Aktaş, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay, Yunusemre Kaymakamı Atilla Kantay, Şehzadeler Kaymakamı Fatih Genel, Manisa’yı Mesiri Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Sudak, siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Manisa Büyükşehir Belediyesi heyeti ve vatandaşların katılımıyla gerçekleştirildi. Protokol konuşmaları gerçekleştirildi Manisa’yı Mesir’i Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık’ın açılış konuşmasıyla başlayan tanıtım töreninde Ufuk Tanık, kazasız belasız bir şekilde festivali kutlamak için heyecanla beklediklerini söyledi. Ufuk Tanık, “484’üncüsünü kutlayacağımız festivalin hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay ise konuşmasında, “Kültür Mirası listesinde yer alan Mesir Festivalimizin 484’üncüsünü coşkuyla kutlayacağız. Manisa’yı festivaller şehri yapma yolunda lokomotif olacak olan Uluslararası Mesir Festivalimizin tüm Manisa’mıza hayırlı olmasını diliyorum” dedi. “Mesir Festivali’ni heyecanla ben de bekliyorum” Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, tanıtımda yaptığı konuşmasında heyecanla festivali beklediğini belirterek, “484’üncüsünü yaşıyoruz. Neredeyse 5 asırdır süre gelen bir gelenek. Festivalimiz var ama maalesef 4 yıldır çeşitli nedenlerle gerçekleştiremiyorduk. Mesir Festivali’ni sizler gibi ben de çok özledim. Çocukluğumun Mesir Festivali’ni sizlere yaşatmak için çok güzel bir program hazırladık. Önümüzdeki hafta dolu dolu geçecek. Manisa’nın sanata doyacağı sanatın her dalından her kesime hitap edeceği yalnızca Manisa’nın merkezinde değil her köşesinde kutlayacağımız bir Mesir’i önümüzdeki hafta karnaval havasında geçireceğiz. Sizler çok heyecanlısınız çok özlediniz, inanın ki sizlerden daha çok heyecanlıyım. Çünkü 4 yıl ara verdikten sonra ilk defa Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda Sayın Valimizin de ilk defa kutlayacağı 28’inde Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel’in katılımıyla ilk defa gerçekleştireceği saçım töreni ile sonlandıracağımız, Mesir Festivali’ni heyecanla ben de bekliyorum. Çok güzel geçecek. Çok eğleneceğiz. Bu yalnızca bir festival olmayacak bu bir karnaval olacak. Yalnızca Manisa’mda değil Türkiye’nin her yerinde Mesir Festivali’ni herkes duyacak herkes bizi bu Mesir Festivali’nde televizyonlardan izleyecek ama önümüzdeki Mesir Festivallerinde Manisa dolup taşacak. Öncelikle Mesir Festivali olmak kaydıyla sonrasında Manisa’mın bütün değerlerini tüm ülkeye hatta yurt dışına taşımak benim öncelikli görevim olacak. Sizlerle birlikte 28’inde sonlanacak saçım törenine kadar gecesinde gündüzünde birlikte olacağız. Bu coşkuyu hep birlikte paylaşacağız. Bu coşkunun her anında olan olmayan herkesi görmek istiyorum. Bir hafta boyunca ben çok eğlenmek ve Manisa’mdaki herkesi çok eğlendirmek istiyorum” dedi. “Bu köklü mirasa hep beraber sahip çıkmak bizim için bir iftihar meselesidir” Manisa Valisi Enver Ünlü ise konuşmasında, pandemi ve asrın felaketi olarak adlandırılan deprem nedeniyle yaklaşık 4 yıllık bir ara nedeniyle ayrı kaldıkları Mesir Festivali’ne kavuşmanın heyecanını hep birlikte yaşadıklarını belirtti. Vali Ünlü, “Ecdadımızın yetiştiği şehzadeler şehri Manisamızda 4 yıldır özlemle beklediğimiz pandemi ve asrın felaketinde yaşanan deprem ve benzeri sebeplerle 4 yıldır ayrı kaldığımız mesir festivalimize kavuşmanın heyecanını hep birlikte yaşıyoruz. Bu benim için de bir ilk olacak. Pek çok festivale katıldık görevlerimiz gereği ama bu kadar kadim bu kadar eski, bu kadar özlemle beklenen bir festivali doğrusu ben de merak ediyorum. Mesir Festivalimiz tarihi süreç içerisinde büyük Türk milletini, ortak sevinç ve huzurda, ortak ülkü ve dostlukta buluşturan köklü bir kucaklaşma fırsatı olarak yüzyılları aşarak bugünlere ulaşmıştır. Bu bakımdan bu köklü mirasa hep beraber sahip çıkmak bizim için bir iftihar meselesidir” dedi. Temsili saçım töreni yapıldı Protokol üyelerinin yaptığı konuşmalarının ardından tanıtım toplantısına katılan Manisa Valisi Enver Ünlü, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek başta olmak üzere protokol üyeleri tarafından tanıtım toplantısına katılan vatandaşlara temsili olarak mesir macunu saçım töreni gerçekleştirildi. Saçım öncesinde Manisa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncuları tarafından canlandırılan Hafsa Sultan’ın Merkez Efendi’ye berat vermesinin temsili gösterimi de yapıldı.

Mesir Festivali Nevruz ateşinin yakılmasıyla başladı Haber

Mesir Festivali Nevruz ateşinin yakılmasıyla başladı

Manisa’da korona virüs salgını ve 6 Şubat depremleri nedeniyle 4 yıl üst üste yapılamayan 484. Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali, Nevruz Bayramı şenlikleriyle beraber başladı. 28 Nisan’da düzenlenecek saçım töreniyle son bulacak olan festivalin Nevruz Bayramı ve Mesir Macunu Karma Töreni renkli görüntülere sahne olurken, kazanda karılan Manisa Mesir Macunundan almak isteyen vatandaşlar ellerinde poşetler ve plastik tabaklarla adeta birbirleriyle yarıştı. Korona virüs nedeniyle 3 yıl yapılamayan ve geçtiğimiz yıl da 6 Şubat depremleri nedeniyle yeniden ertelenen 484. Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali, Nevruz Bayramı ve Mesir Macunu Karma Töreni etkinlikleriyle başladı. Manisa Cumhuriyet Meydanında başlayan etkinlikte Mesir Festivali Komitesini oluşturan Manisa Valisi Enver Ünlü, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün, Şehzadeler Belediye Başkanvekili Atilla Efendioğlu, Manisa’yı Mesir’i Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık tarafından Milli Egemenlik ve Atatürk Anıtı’na çelenk sunuldu. Saygı duruşunda bulunulması ve ardından İstiklal Marşının okunmasıyla devam eden etkinlikte şiirler okundu, halk oyunları gösterileri sunuldu. Etkinlikte protokol üyeleri Nevruz’un simgesi haline gelen renkli yumurtaları birbirleriyle tokuşturarak kırmaya çalıştı. Ardından protokol örste demir dövdü, ateş üzerinden atladı. Etkinlik geleneksel hale gelen kortej yürüyüşüyle devam etti. Mesir Macunu sayesinde şifa bulan Hafsa Sultan ve Mesir Macununu hazırlayan Merkez Efendi’yi temsil eden tiyatrocuların eşliğinde protokol üyeleri Manisalıları selamlayarak, Sultan Camii Külliyesi içerisinde yer alan Şifahanenin önüne kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Mesir ilahisinin okunmasının ardından konuşan Manisa’yı Mesir’i Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık, “UNESCO Somut Olmayan Kültür Mirası listesinde yer alan ve aynı zamanda coğrafi tescilini aldığımız Mesir Macunu Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Tescilini de bugünlerde alacak” dedi. Festivalin eksikliğini hissettiklerini belirten Şehzadeler Belediye Başkan Vekili Atilla Efendioğlu, “İnsanoğlu elindeki bir takım şeylerin kıymetini kaybettiği zaman anlıyor. Doğma büyüme Manisalı olarak geçtiğimiz son 4 yılda Mesir Festivalini yapamamanın eksikliğini en az hepiniz kadar ben de hissettim. Neyse ki o kötü yıllar geçti bugün tekrar kadim medeniyetimizin bir nişanesi olan 484. Kez Mesir Karma törenimizi yapıyoruz” diye konuştu. Festivalin Manisa’nın tanıtılmasına büyük katkı sağladığını vurgulayan Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün, “Manisa'mızın dünyaya tanıtım açısından oldukça önemli bir yere sahip olan Mesir Macunu Festivalimizin başlangıcı Mesir Karma Törenimizin hayırlı olmasını diliyorum. Bu güzide ve köklü geleneği geçmişten bugüne aktaran bütün büyüklerimize festivalin ortaya çıkmasına vesile olan muhterem ecdadımızı saygı, rahmet ve minnetle anıyorum” ifadelerini kullandı. Manisa Mesir Macunu Festivalinin Nevruz Bayramına denk gelmesiyle bir Türk kültürüne dönüştüğünü ifade eden Manisa Valisi Enver Ünlü, “Yardımsever kişiliğiyle bilinen Hafsa Sultan’ın kendisine şifa kaynağı olan Mesir Macunundan halka dağıtılmasını istemesi üzerine hazırlanan macunlar Sultan Camii kubbelerinden halka saçılır. Bu faaliyetin 21 Mart’a yani Nevruz’a denk gelmesi Mesir Festivalinin geleneksel bir Türk kültürü haline dönüştürmüştür. Kadim bir kültüre sahip olan Manisa'mızda yaklaşık 484 yıldır Mesir Festivali yapılmakta” dedi. Manisalılar kazanda karılan mesirden almak için birbirleriyle yarıştı Ardından törene katılan protokol 41 çeşit baharı kazana doldurarak Manisa Mesir Macunu kardı. Törenin bitişini ellerindeki poşetler ve plastik kaplarla bekleyen vatandaşlar törenin sona ermesiyle adeta mesir macununun karıldığı kazana akın etti. Şifalı olduğuna inanılan mesir macunundan bir kepçe almak isteyen vatandaşlar birbirleriyle yarışırken ilginç görüntülere sahne oldu. Nevruz Bayramı ve Mesir Macunu Karma Töreniyle başlayan 484. Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali, 28 Nisan Pazar günü Sultan Camii kubbe ve minarelerinden vatandaşlara mesir macunu saçılmasıyla sona erecek.

Alaşehir’de yamaç paraşütü pisti tam not aldı Haber

Alaşehir’de yamaç paraşütü pisti tam not aldı

Manisa'nın Alaşehir ilçesinde turizm sektörünü canlandırmak için kurulan yamaç paraşütü pistinde ilk profesyonel uçuşlar yapılarak, pistin açılışı gerçekleştirildi. Alaşehir'in adını yamaç paraşütünde de duyuracak olan etkinlikte 1'i kadın 25 paraşütçü piste tam not verirken, izleyenler de keyifli zamanlar yaşadı. Manisa'nın Alaşehir ilçesi, Çekirdeksiz Sultaniye Üzüm, Alaşehir Kapaması, Tahinli Pide ile UNESCO tarafından tescillendikten sonra turizm alanında da Kültür ve Turizm haritasında yerini alarak hem tanıtım hem de turizm açısından önemli adımlar atıldı. Alaşehir Belediyesi'nin girişimleriyle bu sefer Karacalar Mahallesi'nde 900 rakımlı Türkmen Tepesi mevkiinde hayata geçirilen yamaç paraşütü pisti açıldı. Yamaç paraşütü pistinde profesyonel anlamda ilk uçuşlar 1'i kadın 25 paraşütçü tarafından gerçekleştirilirken, pist hem katılımcılardan hem de izleyenlerden tam not aldı. İlk profesyonel uçuşların yapıldığı pistte Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu ve vatandaşların katıldığı tören yapıldı. İlk profesyonel uçuşlar Pamukkale Sportif Havacılık Kulübü ve Alaşehirli paraşütçülerin katıldığı pistte 25 paraşütçü uçuş yaptı. Paraşütçüler pisti çok beğendi Alkışlar eşliğinde ilk uçuşunu yapan tek kadın sporcu olan Denizlili Canan Gümüşsoy, "Çok güzel bir pist, uçuşumdan çok keyif aldım. Umarım burası daha çok gelişir, çevre illerden birçok pilotu buraya davet ederiz. Biz burayı çok beğendik, çok sevdik" derken, Denizli Sportif Havacılık Kulübü Eğitmeni ve Türk Hava Kurumu eğitmen pilotu Mustafa Yılmaz, "Yaklaşık 24 yıldır uçuş yapıyorum, yüzlerce öğrenci yetiştirdik. Alaşehir’den de bir çok öğrencimiz oldu. Onların sayesinde bu tepe oluşturuldu. Biz de destek amacıyla geldik, keyifli bir tepe, burada yerel yöneticiler tarafından yeni bir pist çalışması yapılmış. Biz de Pamukkale Sportif Havacılık Kulübü olarak destek verdik. Bölge hoşumuza gitti. Yüksekliği, eğimi gayet güzel, çok temiz bir çalışma yapılmış. P4, P5 eğitimleri, uzun mesafeli uçuşlar için güzel bir bölge, potansiyeli var" diye konuştu. Ahmet Öküzcüoğlu: "Alaşehir'in turizm alanlarını genişletiyoruz" "Üzümü, kapaması, yaprağı, tahinli pidesi ve turizmiyle dünya çapında söz sahibi olan Alaşehir, bundan sonra yamaç paraşütüyle de anılacak" diyen Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu, "Alaşehir Karacalar Mahallesi Türkmen Tepesi'nde yamaç paraşütü için bir pist oluşturduk. Buradaki termal hava kütleleri ve rüzgar ölçümleri yapıldı, deneme uçuşları yapıldı, şu anda da yamaç paraşütüne gönül veren Pamukkale Sportif Havacılık Kulübü'nden arkadaşlarımız uçuşlarını yapıyorlar. Yeni yaptığımız piste halı saha kaplamalarımız, kafeteryalarımız, sosyal tesislerimiz olacak. İleride de daha basit bir pist yaparak, uçuş eğitimleri vermeyi planlıyoruz. Alaşehir isminin duyulmasında hem de turizminin gelişmesinde katkı sağlayacak. Uçuşlara gelen arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Alaşehirimize hayırlı ve uğurlu olsun. Buradan havalanan yamaç paraşütçü arkadaşlarımız, Işıklar mahallemizin merasına iniş yapıyorlar. Alaşehirimiz kapamasıyla, yaprağı ile UNESCO listesinde yer aldı. Şimdi de yamaç paraşütü ile anılacak. İlçemizin turizm alanlarını genişletiyoruz. Sosyal ve kültürel alanda turizm değerleri anlamında ön plana çıksın. Alaşehirimizin ismi bundan sonra yamaç paraşütü ile de anılacak. Alaşehirimizi ülkemiz ve dünya çapına tanıtmaya devam edeceğiz" dedi. Erol Cin: "Bölgemizin tanıtımına katkı sağlayacak" Yamaç paraşütü hakkında https//www.instagram.com/ alasehiryamacparasutu2023 adresinden ulaşılabileceğini belirten Alaşehirli yamaç paraşütü sporcusu Erol Cin, "Beş yıldır profesyonel biçimde yamaç paraşütü yapıyorum. Bizim bölgemizde uçuş yapılacak pistimiz yoktu. Bu işi ilk olarak Belediye Başkan Yardımcımız Muammer İbişoğlu’na söyledim. O da Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu’nun bu konuda yardımcı olabileceğini söyledi. Temmuz ayında Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu, belediyenin kıt imkanlarına rağmen bu tepeyi ortaya çıkardılar. Bugün Pamukkale Havacılık Kulübü'nü ağırladık. İleriki günlerde değişik kulüpleri davet edeceğiz. Bu bölge lokasyon olarak çok iyi bir durumda. Yamaç paraşütçüler için uzun mesafe olarak tanımladığımız uçuşların çıkabileceği, dolayısıyla bölgemize dışarıdan yerli ve yabancı turistlerin görebileceği, şehrimizin ve bölgemizin tanıtımına katkı sağlayabileceği bir tepe. Bu bölgenin ortaya çıkarmasında Kaymakamımız Alper Faruk Güngör, Belediye Başkanımız Ahmet Öküzcüoğlu başta olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz" cümlelerine yer verdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.