Hava Durumu

#Muğla Valisi

TOURISMJOURNAL - Muğla Valisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Muğla Valisi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

UNESCO'lu Beçin Antik Kenti'nde kazılar devam ediyor Haber

UNESCO'lu Beçin Antik Kenti'nde kazılar devam ediyor

Muğla Valisi Orhan Tavlı, Beçin Kalesi ve Ören yerinde Muğla Valiliğinin desteğiyle devam eden çalışmaları inceledi. Beçin Antik Kenti'nin Muğla'nın önemli tarihi ve kültürel değerlerinden biri olduğunu aktaran Tavlı, kentte kazı çalışmalarının 12 ay boyunca yürütüldüğünü belirtti. Beçin Kalesi'nin Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerini sunduğunu anlatan Tavlı, "Menteşe Beyliğine başkentlik yapmış Türk-İslam dönemi yerleşiminde önemli merkezlerden olan Beçin'de günümüze kadar ulaşmış pek çok önemli eser bulunuyor." dedi. Tavlı, yürütülen çalışmalarla antik kente gelen ziyaretçi sayısında da her yıl artış yaşandığına dikkati çekti. Öte yandan antik kentte bulunan ve Menteşe Beyliğinin önemli yapılarından Ahmed Gazi Medresesi de restore edilerek Taş Eserler Müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Beçin Antik Kenti Beçin Antik Kenti, Muğla’nın Milas İlçesi’nin 5 km kadar güneyinde yer alan Beçin Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Kent, başta Geometrik, Arkaik, Klasik dönemler olmak üzere Roma, Bizans, Menteşeoğulları ve Osmanlı dönemlerinde kullanım görmüş biryerleşim alanıdır. Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Beçin, 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde yerini almıştır. Eski metinlerde Barçın ya da Berçin olarak geçen kentin Türkler tarafından fetih tarihi kesin olarak bilinmemektedir. İbn-i Batuta, Orhan Bey’i şehrin kurucusu olarak tanıtır. Ahmet Gazi’nin hükümdarlığı süresince beylik en parlak devrini yaşamış, 1391’de ölümünden sonramerkez Balat’a taşınmıştır. Ankara Savaşı’ndan (1402) sonra beyliği geri alan İlyas Bey Balat’da ve Beçin’de bir süre daha saltanatını sürdürmüş; vefat edince oğulları Leys ve Ahmed beyliklerini sürdürmek istemişlerse de başarılı olamamışlardır. Beçin 1424 tarihinde kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmiş ve ardından çok hızlı bir şekilde gerilemiştir. XVII. yüzyıl başında, Celali isyanları esnasında kent sakinleri tamamıyla İç Kale’ye çekilmiş; 1950’li yıllarda kale içinde oturan son aileler de Beçin’i terk etmiştir. Beçin şehri, kale ve bunun güneyindeki bir surun çevrelediği asıl yerleşim kısmından oluşur. Kale girişinin hizasındaki iki çeşme kalıntısıyla bir türbe yıkıntısından sonra iki aslan kabartmasının süslediği çeşmenin önünden geçerek Ahmet Gazi Medresesi’nin kuzeyindeki düzlüğe varılır. Bu düzlükte yer alan yapılar şöyledir: batıda, bir kayalığa yaslanan kubbeli çeşme; güneyde- medresenin tam karşısında Orhan Beyin yaptırmış olduğu caminin kalıntıları; güneydoğuda Kızıl Han ve batıda kalan bir haziredeki iki türbedir. Tepenin güneybatısında Kara Paşa Hanı; az ilerisinde dik bir yamaca yaslanmış olan küçük bir hamam ve tepenin en üst noktasına doğru gidildiğinde “Emir Avlusu” olarak adlandırılan yapı vardır. Bu alanda “Orman Tekkesi” denilen bir yapının daha kalıntısı vardır. Yine bu civarda 19. yüzyılda Rumlar tarafından inşa edilen ve” Yeni Kilise” olarak adlandırılan bazilikal bir yapı bulunur. Beçin’in doğusunda Kepez tepesinde, Yelli Camii, medrese ve hamamı vardır. Surlar içinde kalan kısımda, bu yapıların dışında fonksiyonları ve yapıldıkları devirleri belirlenemeyen eski yapı kalıntıları çoktur. ​​​​​​​

Ünlü 'Cyclist' dergisi Muğla bisiklet rotalarını yazdı Haber

Ünlü 'Cyclist' dergisi Muğla bisiklet rotalarını yazdı

Merkezi İngiltere’de bulunan ve birçok dilde yayını bulunan dünyanın en prestijli bisiklet dergisi ‘Cyclist’ Aralık ayındaki sayısında Muğla ve Muğla bisiklet rotalarına yer verdi. Marmaris’ten Ula Akyaka’ya ve Menteşe Sarnıç, Kıran’a kadar uzanan rotayı ‘Türk Lokumu’ olarak nitelendiren dergi, Akbük’ten Sarnıç’a kadar olan 12-13 km’lik tırmanış rotasını da Türkiye’nin Alp’leri olarak duyurdu. Muğla Valisi Orhan Tavlı’nın 2 yıl önce başlattığı spor turizmi hareketlenmesi kısa sürede meyvelerini vermeye başladı. Özellikle bisiklet sporu ve etkinlikleri konusunda büyük yol kat eden Muğla, Ulusal ve Uluslararası birçok yarış, etkinlik ve tura ev sahipliği yapmasının yanı sıra, bünyesinde oluşturulan bisiklet rotaları ile de artık Avrupalı bisiklet tutkunlarının vaz geçilmez tercihlerinden oluyor. Deniz, güneş, bisiklet şehri Uluslararası Cyclist Dergisi Muğla’dan ‘Sea Sun anda Cycling’ yani Deniz, Güneş ve Bisiklet şehri olarak bahsetti. Deniz, güneş ve plaj üçlemesinin dışına çıkan dergi, son dönemlerde yapılan çalışmalar ve düzenlemeler ile Muğla’nın bisiklet turizmi ile turizmi 12 aya yaymaya başladığını ve oluşturulan bisiklet rotaları ile Avrupa’da spor turizmi açısından adından söz ettirmeyi başardığını yazdı. Dergi ayrıca bölgedeki yemek kültürünü konaklama imkanlarını da okuyucuları ile paylaşarak bölgenin tanıtımında büyük rol oynadı. Avrupa da Bisiklet Turizminin önemine değinen Bisiklet Federasyonu Muğla Temsilcisi İlker Cömert, “Dünyada yaklaşık 52 milyar Euro’luk büyüklüğe sahip bisiklet turizminde Muğla büyük bir atak yaparak pay sahibi olmak için çalışıyor. Sayın Valimizin talimatları ile başlattığımız çalışmalarda çok yol aldık. Bu haberler ve son olarak Avrupa’nın hatta dünyanın en prestijli Bisiklet Dergisinde Muğla’ya sayfalarca yer verilmesi bunun en önemli göstergesi. Valimizin bu konuda önemli planları ve projeleri var gerekli altyapı sağlanması halinde, Muğla 5-6 yıl içerisinde Avrupa’dan büyük bir pastanın sahibi olabilir” dedi. Bisiklet turizminin, nerdeyse gemi turizminden büyük potansiyeli bulunduğunu belirten Cömert, “Avrupa’da yıllık 52 milyar Euro cirosu var. Artık bu konunun önemli ve nitelikli turist kaynağı olduğu biliniyor. Bizler Muğla’da bisiklet destek noktalarının, rotaların sayısını arttırmak için büyük çaba sarf ediyoruz. Bu arada bisiklet dostu otellerin sayısını arttırmak için de uğraşmalıyız” dedi. Bisiklet rotaları hakkında da bilgi veren Cömert, “Bisiklet ile seyahat etmek isteyen turistler telefonuna bölgedeki rotaları indiriyor. Bu konuda da önemli çalışmalarımız var. Valimiz tarihi bölgelerin rotaları konusunda da ufkumuzu açtı. Tlos’tan Herakleia’ya, Hyllarima’dan, Stratonikeia’ya, Lagina’dan Latmos’a bizler de birçok rotayı keşfetme şansımız oldu. Bu alanların rotalarını çıkardık. Bisiklet tutkunları aileleri ile birlikte bu rotalar üzerinde gezecekler. Bu bağlamda rotaların üzerindeki servis ve dinlenme yerleri de önemli olacak. Bisiklet kullanan turist otelde kalmaz. Bisiklet tutkunu turistler oteli sadece dinlenmek ve yatmak için kullanır. Onun için ayrıca önem arz ediyor” dedi.

8 bin yıllık Bafa Gölü yeterince korunuyor mu? Haber

8 bin yıllık Bafa Gölü yeterince korunuyor mu?

Bafa Gölü yeterince korunuyor mu? Ulusal.com.tr yazarı Abdullah Gürgün 2 gün önceki köşe yazısında  "S.S. Bafa Doğal Yaşam Tarımsal Üretim ve Pazarlama Kooperatifi" yakınına bir zeytin yağı fabrikası kurulduğunu iddia etti. Gürgün yazısında: "Gölün burnun dibine, sulak tarım arazisine, adı "Koca Mezarlık","Meşedlik" olan tarihi bir yere fabrika yapıl(a)maz. Bugün (Pazartesi) yağmur yok, gittim baktım, taş toprak moloz, çakıl dolduruyorlar araziye. Yetmez. Büyük bir olasılıkla beton da dökecekler. Böylece hem Müslüman, hem Hıristiyan ve hem de Hıristiyanlık öncesi yaşayanların mezarlığı, adı "Koca Mezarlık" ya da "Meşedlik" olan tarihi alan sonsuza dek tarihe gömülüp gidecek. Bu kadar zeytinlik içinde fabrika yapacak yer yok muymuş? Bafa Sanayi Bölgesi'nde neden yapılmamış. Bafa Gölü ve çevresindeki güzelim doğaya, tarihe HİÇ YAKIŞMAYAN, KOCAMAN BİR KARTON GÖRÜNÜMLÜ BU UCUBE BİNA" Geçtiğimiz hafta AA Bafa'nın 261 kuş türüne ev sahipliği yaptığını, kuşlar için önemli barınma merkezi olduğunu, gölün kıyısında ise çok sayıda arkeolojik yerleşim alanın yer aldığını yazdı.  Bölgede, göldeki adalar ve özellikle bu adalardaki ağaçlar başta balıkçıllar olmak üzere su kuşları tarafından üreme alanı olarak kullanılıyor. Gölde Büyük Menderes Havzası’na endemik Ulubat balığı (Acanthobrama mirabilis) yaşadığı biliniyor. Doğa Derneği ise; gölün koruma alanı sınırları içinde büyük tesis bulunmamaktadır. Yasadışı avcılık gölde barınan yaban hayatı açısından ciddi bir tehdittir. Göl kıyısındaki küçük ölçekli konaklama tesislerinin arıtma tesisi yoktur. ÖDA’nın kuzeybatısındaki sedde, gölün su rejimine müdahale etmekte ve göldeki doğal yaşamı etkilemektedir. Göl çevresindeki tarım alanlarından dönen sular, gölde kirliliğe neden olduğunu ve bütün bunların göl için tehdit olduğunu sitesinde yazmış. Muğla Valisi Orhan Tavlı; "Bafa Gölü ve çevresi su kuşları için önemli üreme ve kışlama alanı. Kışın on binlerce sakar meke kışlıyor. Bölge aynı zamanda tepeli pelikanlar açısından da önemli bir kışlama alanı." dedi. Bölgenin arkeolojik ve doğal sitlerle koruma altında olduğunu belirten Tavlı, gölün kenarındaki Heraklia Antik Kenti'nde iki yıldır kazı çalışması yürütüldüğünü ve ziyaretçilerin bu alanları gezdiğini kaydetti. Tavlı, Bafa Gölü'nün biyolojik çeşitlilik, nesli tükenmek üzere olan canlılar ve endemik türlerden dolayı uluslararası öneme sahip olduğunu, uluslararası Ramsar, Bern, Rio sözleşmeleri ve Barselona Konvansiyonu kararıyla korunduğunu ifade etti. Yine çeşitli haber sitelerinde Bafa Gölü Tabiat Parkı’nda bulunan yabani kuşlar, endemik bitkiler ve balıklar jandarma ekipleri tarafından korunduğu yazdı. Dün ise Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği’nin (EKODOSD) haftalık söyleşi programlarında Bafa Gölü Tabiat Parkı'nı konuştu. EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, söyleşi ile ilgili olarak “Gölün korunmasına önemli katkısı olan Rose Mary Baldwin ve DHKD başkanı Nergis Yazgan’ın çalışmalarının hikayesi ve daha sonra gelişen olaylardan bahsedildi. Gölün ekolojisini bozan çevresel sorunlar ve işletmeler, bu konuda kamu kurumları, bilim insanları, sivil toplum örgütleriyle yapılan çalışmalar ve projeler dönemsel olarak gösterilerek, sorunların yerel ekonomiye olan olumsuz etkileri anlatıldı. Bafa Gölü’nün arkasındaki Latmos Dağları’yla bütünleşen olağanüstü güzellikteki doğal peyzajında derin tahribat oluşturan maden ocaklarının zararları ve göl ekosistemindeki yaban hayatına olan olumsuz etkileri anlatıldı. Gölün her yıl giriş ve çıkışlarının kapatılmasının oluşturduğı sorunlar, açılması halinde çiftçilerin endişeleri, neler yapılmasıyla ilgili sulak alan komisyonunun yaptığı çalışmalardan bahsedildi. Yani çok değerli Bafa Gölümüzün sorunları konuşuluyor. Ama bu zeytinyağı fabrikasının zararları, maden ocaklarının tahribatları ile ilgili yetkililerin bir çözüm yaklaşımı var mı? Fabrika ve olası tehditlerin önüne geçecek köklü çözüm kararları neler? Biliyoruz halkımız da doğal ve kültürel zenginliklerimizin korunması konusunda yeterince duyarlı değil ama sanırım Bafa Gölünün korunması konusunda yetkililerin daha yaptırımcı olmaları ve daha somut çözümler geliştirmeleri gerekiyor. Mesela bu zaytinyağı fabrikası yetkilileri çıkıp bzim fabrikamız göle zarar vermiyor diyebilir mi? Yasemin Arslan 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.