Hava Durumu

#Nemrut Dağı

TOURISMJOURNAL - Nemrut Dağı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Nemrut Dağı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Gece Müzeciliği Projesiyle 350 Bin Ziyaretçi Ağırlandı Haber

Gece Müzeciliği Projesiyle 350 Bin Ziyaretçi Ağırlandı

SICPA Türkiye'nin, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde hayata geçirdiği "Gece Müzeciliği" projesi, Hierapolis ve Efes Ören Yerlerinin gece ziyarete açılmasını sağladı. Bu proje sayesinde, sıcak gündüz saatlerinde ziyareti zor bulan yerli ve yabancı turistler, ören yerlerini gece saat 00.00'a kadar gezme fırsatı yakaladı. Bu yenilik, Nisan-Eylül arasındaki dönemde 350 binden fazla ziyaretçinin ağırlanmasını sağladı. EFES VE PAMUKKALE GECE PARILDIYOR SICPA Türkiye CEO'su Sami Çebi, 930 bin metrekarelik Efes Örenyeri'nin 90 bin metrekaresini, Denizli Pamukkale Ören Yeri'nin ise 360 bin metrekaresini aydınlatıp gece ziyarete açtıklarını belirtti. Çebi, 2024 yılı Nisan-Eylül döneminde Efes'i 260 binden fazla, Hierapolis'i ise 76 binden fazla kişinin gece ziyaret ettiğini belirtti. DİJİTAL MÜZEKART KULLANIMI ARTIŞ GÖSTERDİ Gece müzeciliği projesinin ziyaretçi sayısını artırdığını belirten Çebi, 2024 yılında SICPA Türkiye'nin hizmet verdiği 84 müzede 8 milyondan fazla ziyaretçi ağırlandığını ve bu ziyaretlerin yüzde 87'sinin dijital müzekart ile yapıldığını açıkladı. Bu durum, dijital dönüşümün ziyaretçiler üzerindeki etkisini de gözler önüne serdi. SESLİ REHBERLİK HİZMETİ 17 DİLDE SUNULUYOR Çebi, dijital dönüşüm kapsamında Topkapı Sarayı'ndan Göbeklitepe'ye, Nemrut Dağı'ndan Kız Kulesi'ne kadar 42 müzede sesli rehberlik hizmetinin dijital ortama taşındığını ifade etti. Ziyaretçiler, "Türkiye’nin Müzeleri" uygulamasını indirerek bulundukları ören yerine dair bilgileri kendi dillerinde dinleyebiliyorlar. TURİZMDE GELECEĞE YÖN VEREN YENİLİKLER SICPA Türkiye, Türkiye’nin eşsiz tarihi ve kültürel mirasını tanıtmak amacıyla yeni projeler geliştirmeyi sürdürüyor. Çebi, turizmin geleceğine ilham verecek projelerle Türkiye'yi dünya turizm liginde daha yukarı taşıyacaklarına inandıklarını ekledi.

Güneydoğu Anadolu'nun gizemli antik kentleri Haber

Güneydoğu Anadolu'nun gizemli antik kentleri

Tarihin tozlu sayfalarında saklanan uygarlıkların izlerini sürmek, binlerce yıl öncesine bir yolculuğa çıkmak demektir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Kadim medeniyetlerin iz bıraktığı bu topraklar, günümüz turistleri için adeta açık hava müzesi niteliğinde.  Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ziyaretçilerini bu büyülü yolculuğa çıkararak, adeta bir zaman makinesi işlevi görür. Bu toprakların sahip olduğu antik kentler, sadece geçmişi değil, geleceğe dair ipuçlarını da bize sunar. Bölgedeki bu tarihi hazineler, tarihe ışık tutmanın yanı sıra, medeniyetin izlerini gün yüzüne çıkarıyor. Bu antik diyarlar, yalnızca tarih kitaplarında değil, bizatihi ayaklarımızın altında, keşfedilmeyi bekliyor. Gelin, Güneydoğu Anadolu’nun en etkileyici antik kentlerine birlikte göz atalım. NEMRUT DAĞI Adıyaman’ın Kahta ilçesinde yer alan Nemrut Dağı, Kommagene Krallığı’nın en görkemli mirasıdır. Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve kendi soyuna ithaf ettiği dev heykellerin yer aldığı bu kutsal alan, M.Ö. 62 yılında yapılmıştır. Nemrut, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta ve ziyaretçilere antik kültürlerin nasıl bir araya geldiğini gösteren mükemmel bir örnek sunmaktadır. Doğu ve Batı medeniyetlerinin sentezlendiği bu antik alan, Pers ve Helenistik kültürlerin bir arada bulunduğu, mistik ve kutsal bir mekandır. Dağın zirvesinde yer alan dev heykeller, Tanrı Zeus, Apollon, Herakles ve diğer mitolojik figürleri temsil eder. Heykellerin yanı sıra, Kral Antiochos’un dev anıt mezarı da burada yer alır ve bu mezar, antik dönemin mühendislik harikalarından biri olarak kabul edilir. Nemrut’un zirvesinde üç farklı terasa dağılmış olan bu dev heykeller ve kitabeler, Kommagene Krallığı’nın tanrılarla olan ilişkisini simgeler. Doğu terası, sabah güneşini selamlamak için, batı terası ise gün batımını izlemek için eşsiz bir noktadır. Antiochos, Nemrut Dağı’na gömüldüğüne inanılır, ancak mezarı bugüne kadar bulunamamıştır. Bu dağ, arkeologlar için hala bir gizem barındırmaktadır. ÇAYÖNÜ Diyarbakır yakınlarındaki Çayönü, medeniyetin doğuşuna tanıklık eden bir yerleşimdir. Dünyanın en eski yerleşik hayata geçen topluluklarından biri olan Çayönü, tarım ve hayvancılığın başladığı, insanların avcı-toplayıcı hayatı geride bıraktığı ilk yerlerden biri olarak bilinir. Bu yerleşim, M.Ö. 10.000’lere kadar gitmektedir. Çayönü, insanlık tarihinin en önemli evrimsel aşamalarından birine sahne olmuştur. Burada tarımın başladığı, hayvanların evcilleştirildiği ve toplumsal yaşamın şekillendiği keşfedilmiştir. Çayönü’nün kazılarında ortaya çıkan yapılar, dünyanın en eski taş temelli kerpiç binalarının örneklerini sunar. Bu yerleşim, Neolitik dönem mimarisi ve yaşam tarzı hakkında paha biçilmez veriler sağlamaktadır. HALFETİ Şanlıurfa’ya bağlı olan Halfeti, Fırat Nehri üzerinde baraj yapımı sonrası büyük bir kısmı sular altında kalan eski bir yerleşimdir. Tarihi M.Ö. 9. yüzyıla kadar uzanan Halfeti, Helenistik ve Roma dönemlerinde önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Günümüzde, sular altında kalan yapıları ile ziyaretçilere huzurlu bir atmosfer sunar. Halfeti, sadece su altındaki yapılarıyla değil, aynı zamanda Rumkale gibi antik kaleleriyle de tanınır. Rumkale, Fırat Nehri’nin kıyısında yer alan stratejik bir kale olup Roma döneminde büyük bir dini merkez olarak kullanılmıştır. Kaleyi ziyaret edenler, hem tarihe tanıklık eder hem de Fırat’ın muhteşem manzarası eşliğinde unutulmaz anlar yaşar. ZEUGMA Gaziantep’in Nizip ilçesinde bulunan Zeugma, Roma döneminin en zengin kentlerinden biri olarak bilinir. M.Ö. 300 yılında Büyük İskender’in generallerinden Selevkos Nikator tarafından kurulan bu şehir, Fırat Nehri kıyısında stratejik bir noktada yer alırdı. Zeugma’nın adı, köprü anlamına gelen "Zeugma" kelimesinden gelir ve bu şehir, doğu ile batıyı birbirine bağlayan bir köprü vazifesi görürdü. Zeugma’nın en büyük özelliklerinden biri, muhteşem mozaikleridir. Roma villalarının zeminlerinde bulunan bu mozaikler, antik dünyanın sanatsal zirvesi olarak kabul edilir. Çingene Kızı Mozaiği, Zeugma’nın en bilinen eseri olup, bakışlarıyla herkesi büyüleyen mistik bir figürdür.   1990’lı yıllarda başlayan kazılarda, villalar, hamamlar ve tapınaklar ortaya çıkarılmıştır. Zeugma’da çıkarılan eserler, bugün Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu müze, dünyadaki en büyük mozaik müzelerinden biri olarak kabul edilir. DARA ANTİK KENTİ Mardin’in Nusaybin ilçesine yakın bir konumda bulunan Dara, antik Mezopotamya’nın en önemli şehirlerinden biridir. Dara Güneydoğu’nun Efes’i olarak anılır. Pers İmparatorluğu döneminde stratejik bir askeri merkez olarak kullanılan Dara, Bizans döneminde surlarla çevrilmiş büyük bir metropol haline gelmiştir. Dara, devasa kaya mezarları, su sarnıçları ve yeraltı şehirleriyle dikkat çekmektedir.  Dara, antik dönemde su kaynakları açısından çok önemli bir bölgeydi. Burada yer alan devasa su sarnıçları, antik dönemin en gelişmiş su mühendisliği örneklerinden biridir. Ayrıca, kentin mezarları ve kaya oymaları, ziyaretçileri büyüleyen bir atmosfere sahiptir. HARRAN Şanlıurfa’nın güneydoğusunda yer alan Harran, antik dönemin en eski yerleşimlerinden biri olarak bilinir. M.Ö. 2000'lere kadar uzanan köklü bir tarihe sahip olan Harran, aynı zamanda bilim ve inanç merkezi olarak da dikkat çeker. Harran, İslam öncesi dönemde Pagan inançlarının merkeziyken, İslam döneminde ise felsefe, astronomi ve matematik alanında önemli bir akademik merkez haline gelmiştir. Orta Çağ'da, Harran Üniversitesi, felsefe ve astronomi başta olmak üzere birçok bilim dalında önemli çalışmaların yapıldığı bir okul olarak ün kazanmıştır. Burada Aristo'nun öğretileri de okutulmuş ve ünlü bilim insanları bu bölgede yetişmiştir. Harran'da eğitim gören bilim insanları, İslam dünyasına büyük katkılar sağlamıştır. Harran, konik biçimli kerpiç evleriyle ünlüdür. Bu evler, yörenin çöl iklimine uygun şekilde tasarlanmış olup, yazın serin, kışın ise sıcak tutma özelliğine sahiptir. Bu benzersiz mimari yapılar, Harran’ın en önemli simgelerindendir. Ayrıca, Harran Kalesi ve Emeviler Dönemi’nden kalma Ulu Cami'nin kalıntıları da tarihe ışık tutar. Harran, Sümerlerden itibaren Ay Tanrısı Sin’e adanmış bir dini merkez olarak önem kazanmıştır. Bu nedenle, Pagan dönemine ait tapınak kalıntıları hala görülebilir. Ayrıca, Harran’ın İbrahim peygamberin doğduğu yer olduğuna inanılır ve bu, Harran’ın dini açıdan kutsal kabul edilmesine sebep olmuştur. RUMKALE Rumkale, Gaziantep ve Şanlıurfa sınırında, Fırat Nehri'nin kıyısında stratejik bir konumda yer alır. Eski dönemlerde askeri ve dini bir merkez olarak kullanılan Rumkale, tarih boyunca birçok medeniyetin eline geçmiştir. Asur, Pers, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir askeri nokta olan bu kale, Haçlı Seferleri sırasında da kullanılmıştır. Rumkale, doğal savunma avantajlarıyla dikkat çeker. Fırat Nehri’nin ortasında yer alan yüksek kayalıklara inşa edilmiş olan kale, doğu ve batı dünyasını birbirine bağlayan önemli bir geçiş noktasıydı. Ayrıca, Bizans İmparatorluğu döneminde bir piskoposluk merkezi olarak dini açıdan da büyük önem taşımıştır. Bugün büyük bir kısmı baraj gölü altında kalan Rumkale, antik dönemin izlerini su altındaki yapılarıyla barındırmaktadır. Su altındaki manastır kalıntıları, mağaralar ve Roma dönemine ait su yolları, burada yapılan arkeolojik araştırmalarla gün yüzüne çıkmıştır. Ziyaretçiler, bu batık yapıları teknelerle gezebilir ve bölgenin mistik atmosferini keşfedebilirler. EDESSA (ŞANLIURFA) Bugünkü Şanlıurfa olarak bilinen Edessa, tarihin en eski şehirlerinden biri olup, “Peygamberler Şehri” olarak adlandırılır. Tarihi M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanan Edessa, Süryani, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir merkez olmuştur. İslam’ın yayılmasıyla birlikte ise Urfa, İslam coğrafyasının önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Edessa’nın en bilinen simgelerinden biri olan Balıklı Göl, İslam inancına göre Hz. İbrahim’in Nemrut tarafından ateşe atıldığı yer olarak kabul edilir. Rivayete göre, ateş suya dönüşmüş ve Hz. İbrahim’in düştüğü yer bugün Balıklı Göl olarak bilinmektedir. Göl çevresindeki kutsal atmosfer, hem yerli hem de yabancı turistler için önemli bir cazibe merkezi oluşturur. Edessa, Süryani kültürü ve inanç sistemi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Süryani Hristiyanlar için önemli bir dini merkez olan Urfa, ayrıca Ermeni ve Arap topluluklarının da tarihi boyunca yerleşim yeri olmuştur. Tarihi Urfa Kalesi, eski surlar, ve mağaralar Edessa’nın tarih boyunca sahip olduğu zengin kültürel mirası gözler önüne sermektedir. HASANKEYF Hasankeyf, Batman ilinde, Dicle Nehri kıyısında bulunan ve 12.000 yıllık tarihi ile dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biridir. Roma, Bizans, Artuklu ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir yerleşim alanı olan Hasankeyf, 2019 yılında tamamlanan Ilısu Barajı nedeniyle büyük oranda sular altında kalmıştır. Hasankeyf’in en belirgin özelliği, doğal kayalıklar üzerine inşa edilen kale ve mağaralarıdır. Hasankeyf Kalesi, Roma döneminde inşa edilmiş ve bölgeyi düşman saldırılarından korumak için kullanılmıştır. Mağaralar ise insanlar tarafından binlerce yıl boyunca ev, kilise ve depo olarak kullanılmıştır. Bu mağaralar, tarihi boyunca insan yaşamının nasıl şekillendiğini gösteren önemli arkeolojik verilere sahiptir. Hasankeyf, tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Özellikle Artuklular döneminde bölge, bilim ve sanatın merkezi haline gelmiştir. Tarihi köprü, El-Rızk Camii, Sultan Süleyman Camii ve Zeynel Bey Türbesi gibi yapılar, bu dönemin izlerini taşır. Bu yapılar, baraj yapımı sırasında koruma altına alınarak taşınmış ve Hasankeyf Kültürel Parkı’nda yeniden inşa edilmiştir. Baraj sularının yükselmesiyle birlikte Hasankeyf’in büyük bir kısmı sular altında kalmış olsa da, bölgedeki tarihi eserlerin birçoğu taşınarak koruma altına alınmıştır. Bu durum, hem yerel halk hem de tarihçiler arasında büyük bir tartışma yaratmış, Hasankeyf’in sular altında kalması büyük bir kültürel kayıp olarak nitelendirilmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, insanlık tarihinin derin izlerini taşıyan ve kültürel mirasın en önemli örneklerini barındıran bir coğrafyadır. Dara’dan, Göbeklitepe’ye, Nemrut’tan Zeugma’ya, Harran’ın bilim dünyasına katkılarından Hasankeyf’in sular altındaki tarihine, Rumkale’nin stratejik konumundan Edessa’nın dini merkez olmasına kadar bu kadim şehirler, geçmişin kapılarını aralıyor ve tarih severlere eşsiz bir yolculuk sunuyor. Bu kentler, ziyaretçilerine sadece birer turistik destinasyon değil, aynı zamanda insanlık tarihinin köklerine doğru bir keşif sunuyor. Kaynak: Güneydoğu Ekspres

Nemrut’un zirvesinde her yıl binlerce kişi güneşin doğuşunu izliyor Haber

Nemrut’un zirvesinde her yıl binlerce kişi güneşin doğuşunu izliyor

UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Nemrut Dağı her yıl binlerce turisti ağırlıyor. ‘Güneşin en güzel doğup battığı yer’ olarak bilinen 2206 metre yükseklikteki Nemrut Dağı zirvesindeki devasa heykelleri görmek için yerli ve yabancı binlerce turist geliyor. Gün doğumu ve gün batımında zirveye tırmanan turistler, güneşin o şeşiz güzelliğini izliyor. Nemrut Dağı’na gelen yerli ve yabancı turist sayısı 6 Şubat 2023 depremlerinde ciddi oranda düştü. Yıllık 250 bine yakın turistin ziyaret ettiği Nemrut Dağı’nı 2023 yılında sadece 45 bin kişi ziyaret etti. Kısa sürede toparlanan turizm sektörü 2024 yılında yeniden canlı günlerine kavuştu. Adıyaman’da turizm sektörünü canlandırmak ve çeşitlendirmek için Kommagene Canlandırma Projesi’yle 9 ayrı merkezde çeşitli çalışmalar yapılıyor. Gelen turistlerle ilgili bilgi veren Adıyaman İl kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Yelken, “6 Şubat depreminden sonra ciddi anlamda bir azalma söz konusu oldu. Fakat bir önceki yıllarda 250 bin iken ziyaretçi sayısı maalesef depremden sonra 45 bin ve şuan ciddi anlamda bir ivme yakalamış gitmekteyiz. Kommagene Canlandırma Projesi adı altında birçok projemiz mevcut. 2025 yılı için 9 ayrı karşılama merkezinde motokamp, kamp ve kampink için alternatif turizm destinasyonları düşünüyoruz. Aynı şekilde bu 9 adet karşılama merkezi içerisinde rafting, kanyon ve farklı turizm çeşitliliği düşünmekteyiz. Yaşanılan depremden hemen bir yıl sonra 200 bin ziyaretçi sayısını bulmak aslında mevcut potansiyelimizde ile fena değil. Ancak tabi ki bu asla bizim hedefimiz değil. Çok daha yüksek potansiyelimizle çok daha yüksek noktalara geleceğimizi düşünüyoruz” dedi. Nemrut Dağına gelen turistler ise, “Ülkemizin bu güzelliklerini burada yaşamak istiyoruz. Sadece dünyada değil, bizim ülkemizde böyle güzel manzaraları, güzel anları yaşamakla mutlu oluruz” diye konuştu.  

Adıyaman'da turistler konaklayacak otel bulamıyor Haber

Adıyaman'da turistler konaklayacak otel bulamıyor

Adıyaman’da bulunan ve “Dünyanın sekizinci harikası” olarak bilinen Nemrut Dağı, güneşin doğuşu ve batışının en güzel izlendiği noktalardan biri. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan ve yaklaşık 2 bin 206 metre yükseklikte bulunan Nemrut Dağı’nı ziyaret etmek için Adıyaman’a gelen turistler, konaklayacak otel bulamıyor. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) turlarının en önemli potansiyel merkezlerinden birisi olan Adıyaman’da otellerin yatak kapasitesi de oldukça azalmış durumda. Bu nedenle bölgeye gelen turlarda ziyaretçiler, önce Gaziantep’te bir gece konaklıyor, daha sonra ise günübirlik Adıyaman’a gidiyor. Doğrudan ören yerlerine giderek Nemrut Dağı zirvesinde vakit geçiren ziyaretçiler, konaklayacak otel bulamadıkları Adıyaman’dan, Şanlıurfa’ya giderek buradaki tarihi ve turistik yerleri geziyor. Geceyi Şanlıurfa’da geçiren ziyaretçiler, ertesi gün Diyarbakır ve Mardin’de turlarını sonlandırıyor. Turizmciler otellerinin bakımını ve tadilatını yaptıramıyor Adıyaman’daki otel sahipleri, orta hasarlı ilan edilen binalarının güçlendirilmesi için tadilat işlerini yaptıramadıkları söyledi. Otelciler, mahkemelerin halen devam etmesi ve itiraz süreçlerinin sonlandırılamaması nedeniyle bu sezonu borç içerisinde tamamlayacaklarını dile getirdi. Ağır hasarlı olarak işaretlenen ancak yapılan itirazlar nedeniyle mahkeme süreci devam eden otellerin tadilatına, gerekli izinler verilmedi. Mahkeme süreçlerinin uzadığına dikkat çeken otel işletmecileri, acilen Adıyaman’da yıkılmayan otellerin güçlendirilmesi ve tadilatlarının tamamlanması gerektiğini söylerken bunun için devletin kredi desteğine ihtiyaç duyduklarını belirtti. Adıyaman Park Otel sahibi İsmail Dimez, depremden sonra konaklama hizmeti veren otellerin birçoğunun yıkıldığını hatırlattı. Kendi işlettiği otelin de hasar aldığını ve tekrar ayağa kaldırmak için çalışmalarına başladıklarını söyleyen Dimez, “Ekonomik sıkıntılarımız olduğu için bugüne kadar oteli ayağa kaldıramadık” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ucuz kredi veya hibe desteği beklediklerini, ancak herhangi bir çalışma olmadığını söyleyen Dimez, şöyle devam etti: “Adıyaman’ın ve turizmin ayağa kalkabilmesi için otellerin faaliyete geçmesi şart. Bunun için bakanlıklardan ve valilikten destek bekliyoruz. Destek gelmediği sürece oteli ayağa kaldırmamız söz konusu değil. Yetkililerin bu konuda duyarlı davranarak bizlere desteklerini temenni ediyoruz.” Adıyaman’da, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından turizm dibe vurma noktasına geldi. Hasarlı otellerin tamir görmemesi ve yeni tesislerin inşa edilmemesi, Adıyaman’ın turizm potansiyelini tehdit ediyor. Kentte kalacak otel bulamayan turistler, çevre illerde konaklamaya başladı. Adıyaman’da bulunan ve “Dünyanın sekizinci harikası” olarak bilinen Nemrut Dağı, güneşin doğuşu ve batışının en güzel izlendiği noktalardan biri. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan ve yaklaşık 2 bin 206 metre yükseklikte bulunan Nemrut Dağı’nı ziyaret etmek için Adıyaman’a gelen turistler, konaklayacak otel bulamıyor. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) turlarının en önemli potansiyel merkezlerinden birisi olan Adıyaman’da otellerin yatak kapasitesi de oldukça azalmış durumda. Bu nedenle bölgeye gelen turlarda ziyaretçiler, önce Gaziantep’te bir gece konaklıyor, daha sonra ise günübirlik Adıyaman’a gidiyor. Doğrudan ören yerlerine giderek Nemrut Dağı zirvesinde vakit geçiren ziyaretçiler, konaklayacak otel bulamadıkları Adıyaman’dan, Şanlıurfa’ya giderek buradaki tarihi ve turistik yerleri geziyor. Geceyi Şanlıurfa’da geçiren ziyaretçiler, ertesi gün Diyarbakır ve Mardin’de turlarını sonlandırıyor. Turizmciler otellerinin bakımını ve tadilatını yaptıramıyor Adıyaman’daki otel sahipleri, orta hasarlı ilan edilen binalarının güçlendirilmesi için tadilat işlerini yaptıramadıkları söyledi. Otelciler, mahkemelerin halen devam etmesi ve itiraz süreçlerinin sonlandırılamaması nedeniyle bu sezonu borç içerisinde tamamlayacaklarını dile getirdi. Ağır hasarlı olarak işaretlenen ancak yapılan itirazlar nedeniyle mahkeme süreci devam eden otellerin tadilatına, gerekli izinler verilmedi. Mahkeme süreçlerinin uzadığına dikkat çeken otel işletmecileri, acilen Adıyaman’da yıkılmayan otellerin güçlendirilmesi ve tadilatlarının tamamlanması gerektiğini söylerken bunun için devletin kredi desteğine ihtiyaç duyduklarını belirtti. Adıyaman Park Otel sahibi İsmail Dimez, depremden sonra konaklama hizmeti veren otellerin birçoğunun yıkıldığını hatırlattı. Kendi işlettiği otelin de hasar aldığını ve tekrar ayağa kaldırmak için çalışmalarına başladıklarını söyleyen Dimez, “Ekonomik sıkıntılarımız olduğu için bugüne kadar oteli ayağa kaldıramadık” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ucuz kredi veya hibe desteği beklediklerini, ancak herhangi bir çalışma olmadığını söyleyen Dimez, şöyle devam etti: “Adıyaman’ın ve turizmin ayağa kalkabilmesi için otellerin faaliyete geçmesi şart. Bunun için bakanlıklardan ve valilikten destek bekliyoruz. Destek gelmediği sürece oteli ayağa kaldırmamız söz konusu değil. Yetkililerin bu konuda duyarlı davranarak bizlere desteklerini temenni ediyoruz.” Adıyaman’da turizm sektörünün kent ekonomisini de etkilediğine değinen Dimez, ”Adıyaman ekonomik olarak kendi ayaklarının üzerinde durabilen bir şehir değil. Turizmle ayakta kalabilecek pozisyonu vardı ama onun olabilmesi için de gelen misafirleri ağırlayabileceğimiz ve istihdam sağlayabileceğimiz bazı katkıların sunulması lazım. Ama maalesef ilimizde bunlar şu anda mevcut değil. Bizim ayağa kalabilmemiz ve gelen misafirleri ağırlayabilmemiz için destek şart. Destek bekliyoruz” dedi. Nemrut Dağı’na gelen ziyaretçi sayısı 114 bini geçti Turist sayılarında artış olduğuna dikkat çeken Adıyaman Valisi Dr. Osman Varol ise 2023’te yaz aylarının ortalarına kadar neredeyse hiç hareketlilik olmadığını söyledi. Varol, 2023’ün ortalarından itibaren küçük çapta da olsa bir hareket başladığını vurgularken, “Geçen seneyi yaklaşık 51 bin turist sayısı ile kapatmış olduk. Bu rakam Adıyaman için çok iyi bir rakam değil ama çok büyük bir afet yaşadık. Şehrin yapı stoğunun neredeyse üçte birinin gittiğini ve ekonomik sorunların yaşandığını göz önüne alırsak böyle bir rakam sevindirici” dedi. Varol, 2024’te turizm sezonunun biraz daha normale döndüğünü söylerken, yaklaşık 144 bin kişinin kenti ziyaret ettiğini dile getirdi: “Yılın ikinci yarısı daha önümüzde duruyor. Özellikle en sıcak dönemde bir yavaşlama olsa da yazın sonuna doğru bu sayıların ciddi bir şekilde artmasını bekliyoruz. Şu ana kadar ören yerlerindeki konaklama tesislerinde 114 bin ziyaretçimiz oldu” dedi. Deprem sonrası konaklama sorununun nasıl çözüleceği sorusuna da cevap veren Varol, “Hukuki süreci devam eden yapılarla ilgili bizim söyleyebileceğimiz pek fazla bir şey yok” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile çeşitli temaslarda bulunduklarını söyleyen Varol, şehrin geleceğine yönelik bir yatırım planlama çalışmalarının da olduğunu dile getirdi. Nemrut Dağı’nı da içine alan Milli Park için uzun vadeli gelişim planları olduğunu belirten Varol, bu planların dışında hiçbir şey yapmalarının mümkün olmadığını söyledi. Göreve başladıktan sonra uzun vadeli gelişim planını hazırlattığını dile getiren Varol, son onayın alındığını aktardı. Bölgenin ihtiyacını karşılayabilecek bir kamp alanı ve karavan parkı yaratacaklarını söyleyen Varol, belirli yerlerde de tarihi ve turistik dokuya zarar vermeyen otel yatırımları olabileceğini söyledi. Nemrut Dağı’na gelenler karşılama merkezinden zirveye taşınacak Varol, Avrupa Birliği (AB) projesi kapsamında yapılan karşılama merkezlerinin kaymakamlıklara devredilerek aktif hale getirilmesiyle ilgili son hazırlıkların yapıldığını söyledi. Ören yerlerine giden vatandaşların, birtakım temel ihtiyaçlarını karşılamaya yarayacak bu noktaların, turizme az da olsa katkı sunacağını dile getiren Varol, elektrikli minibüslerin de proje kapsamında yer aldığını söyledi. Araçların karşılama merkezlerinden, Nemrut Dağı zirvesine giderek turistlere hizmet vereceğini söyleyen Varol, sürdürülebilirlik ve çevre anlamında mesaj vermiş olacaklarını aktardı. Varol, projelerin duyurusu ve lansmanını yakın bir zamanda yapacaklarını dile getirdi. İş yükü hafiflesin diye yeni mahkemeler açılıyor Varol, yargı süreçlerinin kendilerinin dışında bir konu olduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “Ben yargıdaki arkadaşlarımızın, özellikle idari mahkemelerimizin, konunun ve bölgenin hassasiyetinin farkında olduğunu belirtmek isterim. Onlar da süreçlerini hızlı bir şekilde sürdürmek istiyorlar. Adalet Bakanlığımız da bölgedeki iş yoğunluğundan dolayı buraya daha fazla kapasite ayırdı.” Adıyaman’daki mahkeme sayısının gün geçtikçe arttığını dile getiren Varol “Önümüzdeki dönemde daha da artacak. Hatta Adliye’nin yanına yeni bir hizmet binası da yapılıyor. Yargısal süreçler bir süre daha devam edecek” dedi. Orta hasarlı oteller mahkeme kararlarını bekliyor Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan işletme belgesi alan Bozdoğan ve İsias Otel ile Adıyaman Belediyesi’nden onaylı konaklama belgesi alan Yolaç, Beyazsaray, Grande İskender ve Ünal Otel depremde yıkıldı. Orta hasarlı olup tadilat için bekleyen oteller için ise mahkeme kararları bekleniyor.

Nemrut Dağına bayram bereketi Haber

Nemrut Dağına bayram bereketi

Nemrut Dağı başta olmak üzere 400'ün üzerinde ören yeri ile adeta ‘Açık hava müzesi' olan Adıyaman'da Kurban Bayramı nedeniyle turist yoğunluğu yaşandı. UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Nemrut Dağı başta olmak üzere Perre Antik Kenti, Eski Kahta Kalesi, Cendere Köprüsü, Karakuş Tümülüsü gibi bir çok eseri barındıran Adıyaman'da Ramazan Bayramı'nda olduğu gibi Kurban Bayramı'nda da turist akını yaşandı. Bayramın ilk gününden itibaren Nemrut zirvesine 8 bin kişi tırmandı. Yerli ve yabancı turistler 2 bin 206 metre yükseklikte devası heykellerin gölgesinde ‘Güneşin en güzel doğup battığı yer' olarak bilinen zirvede günbatımını izledi. Kartpostallık görüntülerin kaydedildiği Nemrut Dağı zirvesinde turistler günbatımını cep telefonlarıyla kaydederek, ölümsüzleştirdi. Bayram tatilinde turist yoğunluğunun yaşandığını söyleyen Adıyaman Kültür ve Turizm Müdürü Abuzer Gelse, “9 günlük bayram tatili münasebetiyle Kommagene destinasyonunun tamamında Bayram yoğunluğu yaşanıyor. Şu an üzerinde bulunduğumuz Nemrut Dağı Tümülüsü'nde de bir bayram yoğunluğu çok net bir biçimde görülüyor. Bayramın ilk gününden bu güne kadar elimizde ki verilere göre yaklaşık 8 bin civarında yerli yabancı ziyaretçimizin Nemrut Dağı'ndaki kültürel miras alanımızı ziyaret ettiğini görüyoruz. 2023 Mayıs ve 2024 Mayıs aylarını karşılaştırdığımızda yaklaşık 4 kat oranında yerli yabancı ziyaretçi sayısında artış görmekteyiz bu da bizleri son derece mutlu ediyor. Bu yerli yabancı ziyaretçi sayısının artarak devam etmesini bekliyoruz” dedi. Adıyamanlı olup ilk defa Nemrut Dağına çıktığını söyleyen Halime Güngör Doğan ise, “Aslında 27 yıldan sonra gelmem beni biraz üzdü. Çok güzel bir güzelliğin dibinde olmama rağmen gelemediğime çok pişmanım. Keşke daha önce gelseydim” sözlerini kullandı. Nemrut Dağının oldukça muhteşem olduğunu belirten Şeyma Yağmur Yatkın, “İstanbul'dan geliyoruz bizde. Tamamen Adıyaman, Antep falan böyle gezmek için tur için geldik. İlk defa geldik buraya ve çok büyüleyici gerçekten çok sevdim bende” şeklinde konuştu. Nemrut Dağını görmek için Tayland'dan gelen Piyaporn Tansakul ise, “Bu ikinci gelişim burayı çok sevdiğim için buraya tekrar arkadaşımla geldim internetten görmüştüm” cümlelerini kullandı. Nemrut Dağının oldukça heyecan verici bir yer olduğunu vurgulayan Nurcihan Aksu, “İzmir'den geldik, harika bulduk ve günbatımı yapacağız. Heyecanlıyız, burası için arkadaşımla İzmir'den kaç kilometre yol geldik. Heykeller çok farklı birde bu kadar yüksekliğe bunların konulmuş olmasından dolayı hayretler içerisindeyim. Biz gelirken o kadar yorulduk, onlar o zaman nasıl yapmışlar? Bu heykeller buraya nasıl gelmiş şaşkınlık içerisindeyiz” diye konuştu.

Nemrut Krater Gölü’nde turizm sezonu açıldı Haber

Nemrut Krater Gölü’nde turizm sezonu açıldı

Bitlis İl Özel İdaresi ekipleri tarafından geçtiğimiz günlerde kardan yolu açılan Nemrut Dağı ile Krater Gölü’nde turizm sezonu açıldı. Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi çerçevesinde 'mükemmeliyet ödülü' alan bölge, her mevsim farklı güzellikler sunuyor. Mevsimin ilk ziyaretçilerini ağırlamaya başlayan Nemrut Krater Gölü, doğal güzelliğiyle yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri haline geldi. Sıcak ve soğuk gölleri, buz mağarası, buhar bacası, kuş türleri, boz ayıları ve biyoçeşitliliğiyle ilgi çeken Nemrut Kalderası, yılın her döneminde doğaseverler ve fotoğraf tutkunlarının yanı sıra kampçılara ev sahipliği yapıyor. Kış sezonun bitmesine rağmen coğrafi şartları nedeniyle geçtiğimiz günlerde yolu kardan açılan Nemrut Krater Gölü’ne her geçen gün ziyaretler artarak devam ediyor. Van ve Ahlat’a çeşitli ziyaretler gerçekleştiren İngilizce öğretmeni Rahmi Günindi, “İlk olarak Van’daki Akdamar Kilisesi’ni ziyaret ettim. Çok merak ettiğim, çok da hoşuma giden bir yerdi. Tarih bakımından buralar çok değerli yerler. Daha sonra Muradiye Şelalesi ve Ahlat’taki Selçuklu Mezarlığını ziyaret ettim. Bugün de Nemrut Krater Gölü’nü ziyaret ediyoruz. Mesleğim icabı Avrupa’da 25-26 ülke gezdim, yine de Türkiye diyorum. Özellikle tarihi ve kültürel zenginliği bakımından bu bölge gerçekten çok zengin bir bölge” dedi. İsviçreli turist Jımmy Buelir ise Nemrut Krater Gölü’nü ve doğasını çok sevdiğini ve burada kamp yaptığını söyledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.