Hava Durumu

#Prof. Dr. İlber Ortaylı

TOURISMJOURNAL - Prof. Dr. İlber Ortaylı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Prof. Dr. İlber Ortaylı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ünlü tarihçiden Kuşadalılara zeytinlik ve meyve bahçesi satın alma önerisi Haber

Ünlü tarihçiden Kuşadalılara zeytinlik ve meyve bahçesi satın alma önerisi

Tarihçi, akademisyen ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, Kuşadası'nda bir dernek tarafından düzenlenen etkinlikte Kuşadalılarla buluştu. Söyleşisinde Kuşadası'nın turizmin yanında aynı zamanda bir tarım kenti olduğuna dikkat çeken Ortaylı, "Bu özelliğin kaybolmaması için lütfen zeytinlik ve meyve bahçeleri satın alın" dedi. Kuşadası'nda bir derneğin ev sahipliğinde özel bir okulun Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen etkinlik yoğun ilgi gördü. Saatler öncesinden salonun tamamen dolduğu söyleşiye, Kuşadası Belediye Başkan Vekili Mehmet Sarıdedeoğlu ve belediye meclis üyeleri, ev sahibi derneğin başkanı Haşmet Boğalı ve yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Etkinlikte, Kuşadası'nın tarihinden bahseden Prof. Dr. İlber Ortaylı, kentin geçmişte çok önemli bir ticaret merkezi olduğunu ve doğudan gelen malların Akdeniz'e ulaştırılmasında etkin bir rol üstlendiğini söyledi. "Kuşadası denize açılan kapı konumunda" Kuşadası'nın sahip olduğu jeopolitik konum nedeniyle denize açılan bir kapı olduğunu belirten İlber Ortaylı, "Burası Efes'e de çok yakın olduğu için tarihin her döneminde ticari açıdan hareketlilik yaşamış bir kent. Zaten Scala Nova da 'yeni iskele' anlamına geliyor. Özellikle İtalya ve yine Akdeniz'de bulunan adalara ticari mallar Kuşadası üzerinden gönderiliyor. Yani Kuşadası geçmişte ticaret kervanlarının uğrak noktası durumunda. Osmanlı'nın en önemli vezirlerinden biri olan Öküz Mehmet Paşa'nın yaptırdığı kervansaray da bunun en önemli göstergelerinden" dedi. "Topraklarınız çok bereketli" Türkiye'de turizm kenti olmasıyla ön plana çıkan Kuşadası'nın aynı zamanda çok verimli topraklara da sahip olduğuna dikkat çeken Ortaylı, "Ülkemizde tarım maalesef bitme noktasına geldi. Ege Bölgesi'nde de artık ziraat ile uğraşan insan sayısı çok az. Kuşadası'nın ekonomisinin turizme dayalı olduğunu biliyorum. Ancak Kuşadası'nda tarım yapılabilecek nitelikte bereketli arazilere de bulunuyor. Kuşadası'nın bu özelliğini kesinlikle kaybetmemesi gerekiyor. Bu nedenle benim Kuşadalılara en önemli tavsiyem zeytinlik ve meyve bahçesi satın almaları yönünde olacak" diye konuştu. Etkinlik sonunda Haşmet Boğalı tarafından Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya, teşekkür plaketi ve çiçek takdim edildi.

Dünya Türk Kahvesi Günü’nü çeşitli etkinliklerle kutlanıyor Haber

Dünya Türk Kahvesi Günü’nü çeşitli etkinliklerle kutlanıyor

Beta Yeni Han, 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü’nü Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın onur konuğu olduğu özel bir etkinlikle kutladı. Kahve ile ilgili söyleşiler, workshoplar ve tadımlarla renklenen etkinlik, devlet protokolünden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Vali Yardımcısı Şevket Atlı, İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Kaya ile iş dünyasının önde gelen profesyonellerini de bir araya getirdi. Her yıl dünyanın farklı bölgelerinde özel etkinliklerle kutlanan 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü, kahvenin İstanbul’da kavrulduğu ilk yer olan Beta Yeni Han’da Beta Âla Türk Kahvesi eşliğinde keyifli bir etkinlikle kutlandı. Kahve Danışmanı Cenk R. Girginol, Şef Eyüp Kemal Sevinç ve Tarihçi/Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın konuk konuşmacı olarak yer aldığı, Kahve ve Barista Eğitmenleri eşliğinde özel imza reçetelerin paylaşıldığı ve kahve tadımlarının yapıldığı bu özel etkinlik, Türk Kahve Kültürü ve Araştırmaları Derneği’nin katkılarıyla ‘‘Beta Yeni Han’da Türk Kahvesi ile Gelenekselden Yeni Nesile Yolculuk’’ temasıyla gerçekleşti. Etkinliğin konuşmacılardan Prof. Dr. İlber Ortaylı, ''İhracatımızda ve ithalatımızda bu kadar önemli bir yeri olan Türk Kahvesi dolayısıyla bugün burada bu etkinlikteyiz. Kahve özellikle biz Türkler için kültürdür. Bizim şu an tükettiğimiz kahvenin kökeni Habeşistan’dır. Bugün Suriye limanları, Türkiye, İran ve Akdeniz kahvenin ulaştığı yerler konumundadır. Türk Kahvesi Orta Doğu ve Balkanlar’da, Bosna dışında, bildiğimiz anlamda hazırlanıp tüketilmez. Tarihte de gördüğümüz üzere Türk Kahvesi’ni en iyi Türkler doğru yöntemle pişirir ve içer'' şeklinde konuştu. Köklerinden aldığı kültürel birikim ve manevi değerleri konuklarına yaşatmayı misyon edinen Tarihi Yarımada’nın sembolik yapılarından Beta Yeni Han’ın Dünya Türk Kahvesi Günü’ndeki konukları arasında ayrıca Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Vali Yardımcısı Şevket Atlı, İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Kaya, TKKAD Başkanı Nuri Çolakoğlu, Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli, Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, Arçelik Türkiye Pazarlama Direktörü Mehmet Tüfekçi, Beta Gıda İstanbul Şube Müdürü ve TKKAD Yön. Kur. Üyesi Hatice Uğur yer aldı. Beta Gıda İstanbul Şube Müdürü ve TKKAD Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Uğur, ''Bugün, 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi günü. Bugünü siz kahve seven dostlarımızla beraber, tarihi kahve fırınının yer aldığı ve dünyadaki ilk kahvehanenin olduğu yerde, Beta Yeni Han’da kutluyor olmaktan dolayı çok mutluyuz. Bugün, kahve tarihinde önemli bir yer edinen bu tarihi mekânda, Türk kahvesinin zaman içinde nasıl kültürel miras haline geldiğini ve dünya genelinde özel bir konuma sahip olduğunu kutlamak için bir araya geldik. Biz Beta ailesi olarak hem Türk kahvesi hem dünya kahveleriyle ilgili farkındalığı artırmak ve tarihimizdeki derinliğine vurgu yapmak için 2 senedir 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü kutlamalarını Beta Yeni Han’da gerçekleştirerek bu kutlamaları gelenekselleştirmeyi çok istiyoruz. Geleneksel içeceğimiz olan Türk kahvesinin, tüm dünyada kutlanacak özel bir günü olması için yoğun çaba harcayan ve bugün bizlerin bir araya gelmesine vesile olan, Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği’ne, katılım sağlayan değerli firmalarımıza ve bizleri yalnız bırakmadığınız için sizlere teşekkür etmek isteriz'' dedi.

Filozof Yuval Noah Harari’den yapay zeka değerlendirmesi Haber

Filozof Yuval Noah Harari’den yapay zeka değerlendirmesi

Yuval Noah Harari, Türkiye İş Bankası tarafından Cumhuriyetin 100. yaşı vesilesiyle düzenlenen ‘Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış’ konferansının kapanışında konuştu. Harari, “Şu anda aşina olduğumuz ChatGPT gibi yapay zekâ çalışmaları, henüz amip aşamasında. Bu organik bir evrim değil. İnorganik bir zekâ ve organik varlıklara göre milyonlarca kez daha hızlı ilerliyor” dedi. Tarihçi, filozof Yuval Noah Harari, Türkiye İş Bankası’nın, Cumhuriyetin 100. yıldönümü vesilesiyle düzenlediği uluslararası ‘Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış’ başlıklı konferansın son gününde, Bedia Ceylan Güzelce moderatörlüğünde gelecek trendleri ve yapay zekâyla ilgili bir konuşma yaptı. Yapay zekânın daha önceki tüm devrimlerden farklı olduğunu, tarihte ilk kez bir teknolojinin kendi kendine kararlar verebildiğini söyleyen Harari, insanın oluşturduğu yapay zekânın pek çok yönden insandan üstün olduğunu, insanlardan çok daha farklı şekilde düşünüp karar verebildiğini söyledi. Harari, “Şu anda aşina olduğumuz ChatGPT gibi yapay zekâ çalışmaları, organik yaşamın gelişimiyle kıyaslanacak olursa henüz amip aşamasında. Yepyeni bir evrimsel sürecin hala ilk adımlarındayız. Bu organik bir evrim değil. İnorganik bir zekâ ve organik varlıklara göre milyonlarca kez daha hızlı ilerliyor. Organik hayat milyarlarca yılda evrildi ama yapay zekâda bu sadece birkaç on yıl sürebilir” diye konuştu. “Yapay zekâda asıl sorun risklerin gerçek anlamda tespit edilememesi” Yapay zekâ ile ilgili asıl sorunun, risklerin gerçek anlamda tespit edilememesinden kaynaklandığını ifade eden Harari, insanlığın kendisine göre daha zeki ve güçlü bir şey oluşturduğunu, bunun üzerindeki kontrolünü yitirme riski olduğunu söyledi. Finans sektöründen bir örnek veren Harari, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapay zekâ yepyeni finansal cihazlar geliştirebilir, bunlar insanların anlayabileceğinin ötesinde olabilir ve 20 yıl sonra hiçbir insan, finansal sistemin nasıl işlediğini anlayamayabilir. Tamamen yapay zekâya güvenmek zorunda kalabiliriz. 2007-2008’de Wall Street’te birkaç deha yeni finansal cihazlar icat etti. Kimse anlamıyordu, kimse regüle etmedi. Birkaç yıl bunlar harika göründü, sonra hepsi çöktü. Yapay zekâya finansal sistem üzerinde artan bir güç verirsek belki birkaç yıl her şey iyi gidebilir, sonra çökebilir ve kimse ne olduğunu anlayamaz. Bu başka alanlarda da olabilir. Öyle bir noktaya geliriz ki kendi yaşadığımız süre içinde dünyayı hiç anlamayabiliriz. Sistemler bizlerle ilgili kararlar almaya başlayabilir. Bizim korkmamız gereken gelecek bu.” İçinde bulunduğumuz dönemin deneysel özelliğinin bir diğer riskinin insan zihni ve psikolojine ilişkin olduğunu söyleyen Harari, insanların kültürel varlıklar olduğunu, belirli bir kültürün içine doğduğunu ve tarih boyunca zihnimizi ve psikolojimizi şekillendiren tüm kültürel ürünlerin insanlar tarafından üretildiğini anlattı. Harari, yapay zekânın bu kültürel ürünleri üretmeye başlamasının giderek insanlara yabancı bir kültür oluşmasına neden olabileceğine işaret etti. “Otomotiv şirketleri nasıl yatırımlarının yüzde 20’sini güvenliğe yönlendiriyorsa yapay zekâda da güvenliğe yüzde 20 yatırım yapmalıyız” Yapay zekâ ile insan arasındaki ilişkiyi rekabet yerine iş birliği temelinde ele almak gerektiğini dile getiren Harari, şöyle konuştu: “Yapay zekâyı öyle düzenleriz ki bize rakip olmak yerine kapasitemizi yükseltir. Ancak bunun için çok hızlı hareket etmemiz lazım. Eğer mevcut silah savaşını yapay zekâda her zamanki gibi sürdürürsek bu imkânsız hale gelir. Herkes daha güçlü yapay zekâ üretme konusunda birinci olmak istiyor ama bunu yaparken güvenlik ve kontrol konusunu geride bırakıyor. Şu anda yapay zekâya inanılmaz bir yatırım yapılıyor ama bunun çok küçük bir yüzdesi güvenlik ve kontrol alanına gidiyor. Otomotiv şirketleri nasıl emniyet kemeri ve fren olmadan araç üretemiyorsa ve yatırımlarının yüzde 20’sini güvenliğe yönlendiriyorsa, yapay zekâda da güvenliğe yüzde 20 yatırım yapmalıyız. Sağduyulu olan bu ama tarihte her zaman sağduyu kazanmıyor.” Harari, “yeni dünya düzeni” ile ilgili yorumunda ise “Aslında düzenin kendisi yok, çökmüş durumda. Dünyanın birçok ülkesinde kendilerini milliyetçi olarak tanıtan liderler görüyoruz ve bu liderler sadece kendi uluslarının çıkarlarını ön plana koyuyorlar” diyerek, evrensel değerleri, küresel iş birliğini reddeden değil ulusal çıkarlara sadık kalıp uluslararası iş birliklerinin yapıldığı bir anlayışın olması gerektiğini, iklim değişikliği gibi küresel zorlukların ancak iş birlikleriyle aşılabileceğini söyledi. “Banka hesapları olabilir, çalışan istihdam edebilirler” Yuval Noah Harari, yapay yetkin zekâya ilişkin değerlendirmesinde ise “Bu, tarihin ya da geçmişin sonu olmayacak ama insanın günlük hayatı belki sona erecek. Şu ana kadar verdiğimiz bütün kararlar insanlar tarafından verildi. Çiftçi tarlasına ne ekileceğine kendisi karar veriyordu, liderler ülkeleriyle ilgili kararları kendileri alıyordu. Ama artık insanların verdiği kararlar yapay yetkin zekâ tarafından veriliyor. Dünya nüfusu 8 milyar. 8 milyardan fazla yapay zekâ ajanı oluşturabiliriz. İnsanlar karar vermede azınlıkta kalabilir” dedi. Yapay zekânın verdiği kararları tanımaya yönelik kanunların çıkmaya başladığına işaret eden Harari, “Her bir yapay zekâ ajanını kişilik olarak kabul ettiğinizde milyarlarca bağımsız kişilik ortaya çıkarılabilir. Bunlar kanun tarafından tanınan tüzel kişilik olabilir. Bunların banka hesapları olabilir, çalışan istihdam edebilirler. Şimdiye kadar şirketlerin kararları vardı, bunlar insanlar tarafından verilen kararlardı. Ama artık yapay zekâ tarafından yönetilen şirketler göreceğiz. Elbette ekonomik hareketler, kültürel hareketler olmaya devam edecek” dedi. “Yapay zekâya harcadığımız her 1 dolara karşılık insana da 1 dolar harcamalıyız” Hâlihazırda insanların yaptığı pek çok işi yapay zekânın, robotların devralmasıyla yeni iş alanlarının da ortaya çıkacağının altını çizen Harari, “Ama o işlerin ne olacağını, istihdam dünyasının gelecekte ne olacağını bilmiyoruz. Alternatif işlerin ne olduğuna dair fikrimiz, yeni nesle ne öğreteceğimize dair hiçbir fikrimiz yok. Çünkü geleceği tahmin edemiyoruz. Şu anda herkes çocuğuna kodlama öğretiyor. Belki yapay zekâ insandan çok daha iyi kod yazacak. Ne bilelim? Dolayısıyla çocuklarımıza kodlamayı öğreterek belki büyük bir hata yapıyoruz” yorumunu yaptı. Böyle bir ortamda insanın kendisini sürekli yenilemesi, keşfetmesi ve ayrıca finansala sahip olması gerektiğini ifade eden Harari, “Yapay zekâ tabii ki illa kötü bir şey olmak zorunda değil. Olumlu potansiyeline odaklananlar da var. İnsan olarak biz de kendimizi geliştirme potansiyeline sahibiz ki hala keşfedemediğimiz inanılmaz potansiyelimiz var. Yapay zekâyı geliştirmeye yönelik harcadığımız her 1 dolara karşılık insana da 1 dolar harcamamız gerekiyor” dedi. “Atatürk eskiye bakmadı gelecek için vizyon oluşturdu. Bu ruha şimdi de ihtiyacımız var” Yuval Noah Harari, Atatürk’ün “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin” sözüyle ilgili de şu yorumu yaptı: “Liderlerin gelecek vizyonu olmalı diyoruz. Atatürk eskiye bakmadı ve gelecek için bir vizyon oluşturdu. İşte bu ruha şimdi de ihtiyacımız var” yorumunu yaptı. Harari çocuklara yönelik önerilerde bulunurken de esnek olmaları, hayat boyunca öğrenmeye devam etmeleri ve değişime açık olmaları gerektiğini söyledi. Konferans iki gün sürdü Milli mücadelenin ardından elde edilen siyasi bağımsızlığın ancak iktisadi bağımsızlıkla mümkün olabileceği düşüncesinden hareketle Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından ülkemizin ilk milli bankası olarak kurulan Türkiye İş Bankası’nın Cumhuriyetin 100. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde düzenlediği “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış” konferansı iki gün sürdü. İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali ve Genel Müdürü Hakan Aran’ın ev sahipliğinde İş Kuleleri Salonu’nda düzenlenen konferans, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açılış konuşmasıyla başladı. Konferansın ilk gününde Adnan Bali, iktisadi bağımsızlık hedefinde Atatürk’ün ekonomi stratejilerine ilişkin bir konuşma yaptı. Roma Sapienza Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fabio L. Grassi “Atatürk’ü yeniden düşünmek, batı medeniyetini yeniden düşünmek” başlıklı sunumla yorumlarını paylaşırken, 2011 Nobel ödülünün sahibi ekonomi profesörü Thomas J. Sargent günümüz makro ekonomik politikası üzerine değerlendirmelerini aktardı. Aynı gün Doç. Dr. Y. Doğan Çetinkaya “Atatürk Dönemi İktisat Politikaları, Çağdaşlık ve Türkiye İş Bankası”; Araştırmacı Yazar Bilsay Kuruç “Cumhuriyet: 20. yüzyıla giriş”, eski UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova da “Atatürk’ün en büyük miraslarından biri olan kadın hakları” temalı konuşmalar gerçekleştirdi. “Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir” başlıklı panelde Koç Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği ve Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Çiğdem Gündüz Demir, Antalya Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Havva İşkan Işık ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkanı Prof. Dr. Burcu Özsoy bilimsel alanda 100 yıl içerisinde elde edilen kazanımlara ilişkin görüşlerini paylaştı. “Yükselen Yeni Nesil İstikbal Sizsiniz” panelinde ise milli tenisçi Çağla Büyükakçay, milli satranç oyuncusu Batuhan Daştan, milli pentatlet İlke Özyüksel ve milli güreşçi Evin Demirhan Yavuz Atatürk’ün gençliğe verdiği önemi ve bıraktığı mirası milli sporcular olarak geleceğe nasıl taşıdıklarını paylaştı. Konferansın ikinci gününde İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran geleceğin bankası olma vizyonuna ilişkin bir konuşma yaparken, MIT Dijital Ekonomi Girişimi’nin Kurucu Ortağı Andrew McAfee içinde bulunduğumuz dijital çağa ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. İlber Ortaylı da Cumhuriyet’in kurulduğu ortama, yüz yıl boyunca kat edilen mesafeye ve bundan sonrası için yapılması gerekenlere ilişkin görüşlerini aktardı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.