Hava Durumu

#Selçuklu Dönemi

TOURISMJOURNAL - Selçuklu Dönemi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Selçuklu Dönemi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Eski Van Şehri Tarihi İhtişamıyla Yeniden Canlanıyor Haber

Eski Van Şehri Tarihi İhtişamıyla Yeniden Canlanıyor

VAN (İHA) - Van Kalesi'nin güneyinde yer alan Eski Van Şehri, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalan 12 mimari yapının restorasyonuyla eski ihtişamına kavuşuyor. Bölge, Milattan Önce 3000’lerden 20. yüzyıla kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış tarihi bir merkez olarak dikkat çekiyor. ZENGİN TARİHİ GEÇMİŞ 450 bin metrekarelik bir alana yayılan Eski Van Şehri, Urartu, İskit, Med, Pers, Roma ve Sasani medeniyetlerinin ardından 7. yüzyılda İslam hâkimiyetine geçti. 1069'da Selçuklu Sultanı Melikşah tarafından fethedilen şehir, Osmanlı dönemi boyunca Türk-İslam kültürünün önemli bir merkezi oldu. Ancak 20. yüzyılda yaşanan Ermeni ayaklanmaları ve Birinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkileri nedeniyle şehir büyük zarar gördü. Eski Van Şehri’nde Ulu Cami, Kızıl Minareli Cami, Hüsrev Paşa Külliyesi, Kaya Çelebi Camii ve Surp Stephanos Kilisesi gibi önemli yapılar yer alıyor. RESTORASYON ÇALIŞMALARI 2024 yılında başlatılan çalışmalar, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülşen Baş Terzioğlu başkanlığında yürütülüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın "Geleceğe Miras" projesi kapsamında devam eden çalışmaların 2025’te de süreceği açıklandı. "YAPILAR YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA KALMIŞTI" Kazı Alan Başkanı Prof. Dr. Gülşen Baş Terzioğlu, şehirde 12 adet mimari yapı kalıntısının tespit edildiğini belirtti. Terzioğlu, "19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında yaşanan Ermeni ayaklanmaları, Rus işgali ve Birinci Dünya Savaşı gibi olumsuzluklar nedeniyle şehir terk edilmek zorunda kalmıştır. Bu terk edilişin ardından bölge bir daha yerleşime açılmamış ve büyük ölçüde tahrip olmuştur. Zamanla kendi haline bırakılan bu alan, mimari dokusuyla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı" dedi. Bu yapılar arasında Mimar Sinan’ın eseri olan Hüsrev Paşa Külliyesi, Selçuklu dönemine ait Kızıl Minareli Cami, Osmanlı dönemi yapısı Kaya Çelebi Camii ve Ulu Cami gibi eserler bulunuyor. Ayrıca, yarı yıkık haldeki Çifte Hamam’ın da Hüsrev Paşa Külliyesi’nin bir parçası olarak restore edilmesi planlanıyor. BÖLGE TURİZMİ İÇİN GELECEK PLANLARI Bakanlık tarafından hazırlanan proje, bölgenin bir ören yeri haline getirilmesini amaçlıyor. Restorasyon tamamlandığında Eski Van Şehri, tarihi yapıları ve dokusuyla ziyaretçilerine kapsamlı bir deneyim sunacak. Giriş-çıkışların kontrol altına alınacağı alanda sesli ve görsel bilgilendirme sistemleri kurulacak. Ayrıca, seyir alanları oluşturularak ziyaretçilerin tarihi daha iyi kavraması sağlanacak. Prof. Dr. Terzioğlu, bu projeyle bölgenin bilinirliğinin artacağını ve tarihi dokunun daha iyi anlaşılacağını ifade etti.

UNESCO'nun Koruduğu Çivisiz Cami'de Türk Tarihi Araştırılıyor Haber

UNESCO'nun Koruduğu Çivisiz Cami'de Türk Tarihi Araştırılıyor

KASTAMONU (İHA) - Kastamonu’nun Merkez ilçesine bağlı Kasaba Köyü’nde bulunan ve halk arasında "Çivisiz Cami" olarak bilinen Mahmut Bey Camii'nin çevresinde arkeolojik kazılar başladı. Bu kazılarla 14. yüzyıl Türk-İslam yerleşiminin izleri ortaya çıkarılacak. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne "Anadolu'nun Ortaçağ Dönemi Ahşap Direkli ve Kirişli Camileri" kategorisinde dahil edilen Mahmut Bey Camii, 1366 yılında Candaroğulları döneminde inşa edilmiş. Kastamonu Valiliği himayesinde ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) koordinasyonunda, Karabük Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü iş birliğiyle yürütülen kazı çalışmaları, caminin yalnızca mimari önemini değil, çevresindeki Türk yerleşim dokusunu da aydınlatmayı hedefliyor. TARİHİ KÜLLİYE VE YERLEŞİM İZLERİ KEŞFEDİLİYOR Kazılar kapsamında caminin 50 metre uzağında bulunan hamam kalıntılarında çalışmalar sürüyor. Kazı ekibi, hamamın camiyle aynı dönemde, 14. yüzyılda yapıldığını değerlendiriyor. Ayrıca, külliyeye işaret eden mezarlar, yapılar ve yerleşim kalıntıları da dikkat çekiyor. Kazı çalışmalarının başındaki Karabük Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Anar Azizsoy, bu kazılarla yalnızca cami ve hamamın değil, bölgedeki Türk yerleşim kültürünün de detaylı şekilde inceleneceğini belirterek, "Bilindiği üzere Türk kültüründe gelenek olarak cami yapımıyla birlikte hamam inşası da gerçekleştirilir. Bunun Selçuklu Devletinden itibaren Anadolu'nun çeşitli yerlerinde örnekleri mevcuttur. Biz de Mahmut Bey Camii ile bağlantısının ne denli olup olmadığının üzerine yaptığımız araştırmaları bu sene yaptığımız kazı ve devamında sürdüreceğimiz çalışmalarla birlikte açığa çıkarmayı umuyoruz" dedi. 14. YÜZYILIN TÜRK KÜLTÜRÜ AYDINLATILACAK Hamam dışında bölgedeki diğer yapılar, Türk yerleşim dokusunun varlığını somutlaştırıyor. Prof. Dr. Azizsoy, "Mahmut Bey Camii'nin az aşağında Saray Camii, çifte hamam bulunuyor, başka kalıntılarda mevcut. Yoğun olarak bu bölgede Türk kimliğinin ve kültürünün varlığını somut olarak belgeleyecek olan yerleşim dokusuna imkan tanıyan yapılar bulunuyor. Tarihe baktığımız zaman hanedanın varlığı da, yani Mahmut Bey'den sonrasında da oğluna ait bir mezarın bulunduğu, annesine ait bir türbenin olma ihtimali bu tezimizi daha da destekler nitelik taşıyor. Dolasıyla burada sadece hamam değil, aynı zamanda başka yapı topluluğunun ortaya çıkarılmasıyla birlikte Türklerde bir gelenek haline gelen bir külliye olma ihtimali de ister istemez akla geliyor" diyerek, yeni bulguların bölgenin turizmine katkı sağlayacak düzeyde olabileceğini ekledi. KASABA KÖYÜ’NÜN TARİHİ ÖNEMİ 14. yüzyılda yaklaşık 25 bin nüfusuyla önemli bir yerleşim merkezi olan Kasaba Köyü, Çobanoğulları ve Candaroğulları dönemlerinin izlerini taşıyor. Köy ile ilgili konuşan Azizsoy, "Bu kadar ciddi bir birikimi, yer altındaki tarihi mirası barındırmış olduğunu düşündüğümüz, buna inandığımız yerleşim yerinde sonraki evrelerde yapılacak olan kazı çalışmalarıyla tarihi dokunun rengi hiç şüphesiz değişecektir" ifadelerini kullandı. MAHMUT BEY CAMİİ HAKKINDA 1366 yılında Candaroğlu Mahmut Bey tarafından inşa edilen cami, ahşap direkli mimarisi ve iç mekan süslemeleriyle dikkat çekiyor. Çivi kullanılmadan yapılan üst örtüsü, camiyi mimari bir şaheser haline getiriyor. UNESCO tarafından tescillenen bu yapı, Türk kültürünün dünyaya tanıtılmasında önemli bir rol oynuyor.

Van'daki Selçuklu Mezarlığı'nda 8 sandukalı mezar gün yüzüne çıkarıldı Haber

Van'daki Selçuklu Mezarlığı'nda 8 sandukalı mezar gün yüzüne çıkarıldı

Van'ın Gevaş ilçesindeki Selçuklu Mezarlığı'nda yürütülen kazı ve restorasyon çalışmaları kapsamında 8 sandukalı mezar ortaya çıkarıldı. En büyük Türk-İslam mezarlıklarından biri olan, 700 yıl önce yaptırılan Halime Hatun Kümbeti'nin de içinde bulunduğu alanda, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle geçen yıl başlatılan kazı ve restorasyon çalışması devam ediyor.Van Müzesi başkanlığında, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ercan Çalış'ın bilimsel danışmanlığında yapılan kazılarda, alanında uzman akademisyenler görev alıyor.50 dönümlük alanda boyları 2,5 metreye varan, üzerlerindeki yazı ve geleneksel motiflerle ilgi çeken 700'e yakın mezar taşının bulunduğu alanda, bu yıl ortaya çıkarılan 8 sandukalı mezarda yer alan kitabelerin çözümlemesi yapılıyor.- "Yeni sandukalar ilk defa kayıt altına alındı"Doç. Dr. Ercan Çalış, kazılarda önemli bulguların elde edildiğini, alanda 700'e yakın mezar taşı tespit ettiklerini söyledi.Bu yılki çalışmalarda yaklaşık bir metre toprak örtüsü altında kalmış 8 sandukalı mezarı gün yüzüne çıkardıklarını anlatan Çalış, "Bu durum bizi sevindirdi. Mezar taşları sanat, bilim, tarih ve kültür açısından oldukça önemli bilgilere ulaşmamızı sağlayacak. Daha önceki çalışmalarda belirlenmemişti. Yeni sandukalar ilk defa tarafımızca kayıt altına alındı. Bu durum bize buranın sadece 700 mezar taşıyla sınırlı olmadığını, sayının 1000'in üzerine çıkacağını gösteriyor. Sandukaları topraktan çıkardığımızda ilk günkü özelliklerini koruduğunu gördük. Topraktan adeta tarih, sanat ve kültür fışkırdı. 700 yıl öncesine ait sanduka ve şahideler tamamıyla toprağın altında kalmıştı. Böylece taşın niteliği, ham maddesi, üzerindeki motifler ve yazıtlar orijinalliğini korumuş. Mezarlığın yakın tarihte açık hava müzesine dönüşeceğini düşünüyoruz." diye konuştu.Eğilen, düşen, kırılan mezar taşlarının zemin blokaj ve restorasyon işlemlerini de yaptıklarını belirten Çalış, şöyle devam etti: "Taşları ilk günkü haline dönüştürüyoruz. Gerekli temizliğini yapıyoruz, böylelikle taşların üzerindeki motiflerin ortaya çıkmasını, kitabelerin okunmasını sağlıyoruz. Mezar taşları, Van'ın yüzyıllardır Türk toprağı olduğunu gösteren önemli belgelerdir. Büyük Selçuklular, Malazgirt Savaşı ile İran ve Irak'tan Anadolu'ya fetih hareketi başlatmıştı. Mezarlık alanı da bu döneme denk geliyor. Burayı Selçuklu Mezarlığı olarak niteliyoruz. Çünkü taşlar üzerindeki üsluba bakıldığında Selçuklulara ait diğer yerleşim yerlerindeki özelliklerin en güzelini burada görebiliyorsunuz."- "Burası yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekanı haline gelecek" Van Müze Müdürü Erdal Acar ise Gevaş ilçesindeki Selçuklu Mezarlığı'nın Bitlis'in Ahlat ilçesindekinin ardından ikinci büyük Türk-İslam kabristanı olma niteliği taşıdığını vurguladı.Mezarlıktaki çalışmaların 15 kişilik ekiple yürütüldüğünü ifade eden Acar, "Mezarlık, Selçuklu ile erken Osmanlı dönemleri için çok önemli bir alan. Burası, çevre düzenlemesi, rekreasyon, karşılama üniteleri, yürüyüş yolları, aydınlatma gibi çalışmalardan sonra yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekanı haline gelecek. Yeni bir kültür ve turizm destinasyonu olacak. Desteklerinden dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığımıza, Valiliğimize ve Van Büyükşehir Belediyemize, Gevaş Belediyesine teşekkür ederim." dedi. Epigraf Muhammed Çalışkan da çalışmalar sonucu 8 sandukalı mezarın şahideleri ile ortaya çıkartıldığına dikkati çekerek, "İlk incelemelerimizde kullanılan dilin Arapça olduğunu, şahidelerde ayet, sanduklarda hadislerin yer aldığını gördük. 1320-1360 yıllarına tekabül ediyor. Çözümlemeleri yapıyoruz. Burada elde ettiğimiz bilgiler tarihe ışık tutuyor. Çalışmalarımız devam ediyor. Yeni mezarların ortaya çıkacağını öngörüyoruz." ifadelerini kullandı.

Selçuklu'nun görkemli sanatı Keçiören'de ziyarete açıldı Haber

Selçuklu'nun görkemli sanatı Keçiören'de ziyarete açıldı

Selçuklu dönemine ait sanat dallarından esinlenilerek ortaya çıkarılan eserler, 'Kubadâbat' isimli sergiyle Keçiören Sanat Galerisi'nde ziyarete açıldı. Keçiören Belediyesi açıklamasına göre, serginin açılışı AK Parti Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam, Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Fatih Ünal, AK Parti Keçiören İlçe Başkanı Zafer Çoktan, eserleri icra eden sanatçılar ve sanatseverlerin katılımıyla yapıldı. Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, açılışta yaptığı konuşmada, sanat ve kültürün milletlerin derinliğini ve büyüklüğünü gösterdiğini aktararak, şunları kaydetti: 'Zengin, derin bir tarihe, kültüre ve sanata sahibiz. Büyük bir coğrafyada hüküm sürmüş olmamız da bu zenginliği artırmıştır. Şimdi Selçuklu dönemi çalışmalarını sergimizde görüyoruz. Selçuklu öncesi de kadim bir sanat tarihimiz var. Özbekistan Semerkant'ta, Buhara'da bu eserlerin dimdik ayakta durduğunu görüyoruz. Ecdadımız her alanda dünyaya medeniyet bıraktı. Bize bırakılan eserlerin üzerine ne yazık ki bu yüzyılda bizler pek bir şey ilave edemedik. Tarihimize baktığımızda devlet adamlarımız aynı zamanda birer sanatçıydı. Birikimleri had safhadaydı. Aksakallar vardı. Hükümdarın, hakanın üstündeydi. Bu aynı zamanda bilim ve sanatta da istişare heyetiydi. Hal böyle olunca muhteşem eserler ortaya çıkmıştır. İnşallah Cumhuriyet Kulemizi bitiriyoruz. İçinde uluslararası ölçekte bir sergi salonu ve sanat galerisi olacak. Eserlerimizi burada da sergileyeceğiz.' AK Parti Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam da Türklerin kadim bir sanat tarihine sahip olduğunu belirtti. Çam, coğrafya, tarih ve kültürlerin önemli kesişim noktasının 'sanat' olduğuna işaret ederek, 'Bugün Selçuklu İmparatorluğu'na özgü, gelenekten geleceğe eserler bırakan sanatçılarımızın çalışmalarını görüyoruz. Selçuklu'nun eserlerini günümüze taşımak önemli. Siz sanatçılarımızın emekleriyle yetişecek yeni sanatçılar ve yerel yönetimlerin buna destek vermesi oldukça önemli.' değerlendirmesinde bulundu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.