Hava Durumu

#Seyahat

TOURISMJOURNAL - Seyahat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Seyahat haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bulgaristan ve Türkiye arası turistik rotaların oluşturulması gündemde Haber

Bulgaristan ve Türkiye arası turistik rotaların oluşturulması gündemde

İstanbul’da “Bulgaristan – keşfet ve paylaş” adı altında ve Bulgar ile Türk turizm ürünü arasındaki etkileşim imkanlarının ele alınmasını amacı ile düzenlenen turizm forumunun açılışında konuşan Turizm Bakanı Evtim Miloshev, iki ülke arasındaki turist paylaşımının daha da artırılması açısından ciddi potansiyelin mevcut olduğu inancını öne sürdü. Bansko dahil Bulgaristan’daki kış turizmi rotalarının Türkiye’de iyi bilindiğini belirten Bakan Miloshev, 2023 yılının 1 Aralık tarihi ve 2024 yılının 25 Mart tarihi arasındaki dönemde Bulgaristan’ın ziyaret eden Türk turistlerin sayısının toplam 53 000 olduğunu ileri sürdü. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği temsilcileri ile bir araya geldiği toplantıda Türkiye ve Bulgaristan arasında ortak turizm ürünü oluşturulması gerekliliğine vurgu yapan Bulgaristan Turizm Bakanı, “Ortak tarih, kültür ve mutfak geleneğine dayanan ortak turistik rotaların oluşturulması her iki ülkenin menfaatine uygun düşüyor” dedi. Kış sezonu başlamadan Türkiye’den turizm operatörleri, seyahat acentaları ve medya kuruluşlarına ülkemizdeki kış ve SPA turizmi imkanlarının tanıtılması amacı ile Borovets, Bansko ve Pamporovo ziyaretlerini içeren turun düzenlenmesi için hazırlıklar sürüyor. Turizm Bakanı Miloshev’in Türk Havayolları şirketi temsilcileri ile bir araya geldiği toplantıda Türkiye’den ve Çin ve Japonya gibi destinasyonlardan daha çok Türk turistin Bulgaristan’a çekilmesi imkanları görüşüldü. Türk Havayolları Şirketi tarafından Türkiye ile ortak turizm ürününün bir kısmı olarak Bulgaristan’ın reklamını yapmaya hazır olduklarını ifade ettiler.

Tatil tercihlerinde yükselen yıldız: Kruvaziyer Haber

Tatil tercihlerinde yükselen yıldız: Kruvaziyer

Uluslararası Kruvaziyer Hatları Birliği CLIA raporlarına göre cruise ile yolculuk yapanların yüzde 82'si yeniden cruise seyahatine çıkmayı planlıyor. Uluslararası seyahat edenlerin yüzde 71'i ise gemi yolculuğunu deneyimlemek istediğini belirtiyor. Cruise yolculuklarına ilgi artıyor. Konforlu gemilerin sunduğu 5 yıldızlı tatil, fiyat avantajı nedeniyle son yıllarda daha çok keşfedilmeye başlandı. Cruise yolculuklarının bilinmeyenlerini ve en çok tercih edilen kruvaziyer rotalarını derledik. Otel konforunda havuz başında kokteylinizi yudumlarken kitap okumak ve akşamları eğlenceli şovları izlemekten keyif alıyorsunuz; başka şehirler hatta ülkeler ve yeni kültürler keşfetmekten de vazgeçemiyorsanız kruvaziyer tatili tam size göre. Türkiye limanlarından başlayan birçok gemi turu ile  dünya denizlerinde seyreden 5 yıldızlı gemilerde her zevke ve bütçeye göre cruise turunu deneme şansına sahipsiniz. Odanıza yerleştiğiniz andan itibaren bir daha otel değiştirmenize gerek kalmadan birçok şehri kolaylıkla görebildiğiniz, her sabah başka bir şehre uyandığınız büyüleyici gemiler dünya mutfaklarına ait restoranlar, lüks markaların yer aldığı mağazalar, SPA, fittness, birbirinden ünlü kabare ve şovların yer aldığı gece kulüpleri ile size çok fazla seçenek sunuyor; denizde seyir esnasındayken birçok etkinlik, eğitim, atölye gibi olanaklar da var.   İşte en sevilen 5 kruvaziyer rotası 1 – En sevilenlerden, Yunan Adaları İstanbul, Kuşadası ve Çeşme’den kalkıp Yunan Adaları’na giden birden çok cruise firması bulunuyor. Yılın 12 ayı devam eden 3, 4 ve 7 gecelik cruise turları konaklama, yemekler, içecekler, gece şovları dahil 212 €’dan başlıyor. Bu gezilerin birçoğunda gemide Türkçe bilen rehberler yer aldığı için yabancı dil bilmemek sorun olmaktan çıkıyor. Vizeli ya da kolay vize ile gidebileceğiniz Yunan Adaları cruise turlarında Kos’tan Girit’e, Rodos’tan Mikonos’a, Milos’tan Santorini’ye kadar birçok adayı gezip görebilir; hem kültürünü keşfedebilir hem de mavi denizlerde yüzme fırsatı yakalayabilirsiniz.   2- Erişilebilir lüks cruise: Akdeniz Turları Klasik bir cruise rotası olan Akdeniz ve Adriyatik Körfezi dünyanın dört bir yanından kruvaziyer turistlerini bu bölgeye çekmeye devam ediyor. Gemilere İstanbul’dan binebileceğiniz gibi İtalya, İspanya’dan da katılabileceğiniz turlar mevcut. Uçaklı paketlerle avantajlı bir tatil imkânı sunan ve 5 yıldızlı otel konforunda, ulaşılabilir bir lüks olan cruise seyahati size unutulmaz anlar vaat ediyor. 7 gece 8 günlük turların fiyatları 649€’dan başlıyor.   3- Kış mevsiminde sıcak denizlere doğru: Arap Körfezi Kışın soğuk ve kasvetli havasından sıcak denizlere doğru yol almak isterseniz harika bir seçenek olan Dubai, Katar ve Abu Dabi’nin yer aldığı Arap Körfezi turlarına Kasım ayı itibari ile katılabilirsiniz. Otel konforunda konaklama, yemek ve gece şovları yanında çölde safari, ya da şnorkelle balıkların arasında yüzmek keyifli olmaz mı? Minimum 4 geceden başlayan bu gemili turlara 699€’dan başlayan fiyatlarla katılmak mümkün. 4- Güvertede kuzey ışıkları: Fiyort turları Bahar ayları ile yaz döneminde en fazla tercih edilen Fiyortlar cruise turu kısa zamanda kolaylıkla Danimarka ve Norveç’i keşfetme imkânı sunuyor. Türkiye’den uçak dahil paketler ile cazip hale gelen kruvaziyer turları 1099€’dan başlıyor. 5- Uzak denizler: Uzak Doğu, Karayipler & Bahamalar Uzakdoğu’nun gizemli coğrafyasına yol alıp Japonya - Singapur - Malezya -Tayland gibi ikonik şehirlerini konforlu 5 yıldızlı bir cruise turu ile ziyaret etmek isteyenler buraları 1647€’dan başlayan fiyatlar ile ziyaret edebilirler. Karayipler & Bahamalar’ın otantik ve korunmuş doğası, kendine özgü plajlarında anılar biriktirmek içinse 1399€’dan başlayan 9 günlük gemi turları bulmak mümkün. Yakın denizlerden uzak denizlere, vizeyle ya da vizesiz katılabileceğiniz çok çeşitli gemi firmasına ait yüzlerce tur seçeneğini tatilsepeti.com’da sıralayabilir, kıyaslayabilir, erken rezervasyon döneminde avantajlı fiyatlara gemi turları bulabilirsiniz. ** Kruvaziyer tatili neden bu kadar sevildi? 1.       Kısıtlı zamanda, valiz açıp kapamadan tek bütçe ile birçok şehri görme şansı   2.       Türkiye limanlarından binebilme avantajı 3.       5 yıldızlı otel konforu 4.       Kara turları ile keşif fırsatı 5.       Cabaret şovları, casino, animasyon ve atölyeleriyle bitmeyen eğlence, macera 6.       Özel restoranlar ve dünya lezzetleri 7.       Her sabah yeni bir limanda uyanma 8.       Konaklama, yeme içme, vergiler ve kara turları ile paket fiyat avantajı 9.       Gemide Türkçe bilen rehber ve mürettebat   10.   Uçaklı paketlerde uçak bileti fiyatına gemi turu avantajı

Pasaport ücreti için büyük zam kapıda Haber

Pasaport ücreti için büyük zam kapıda

Pasaport ücretleri için bu yılın başında yapılan zammın ardından, bir sonraki zam 2025 yılı itibariyle gelecek. Vergi, harç ve cezalara uygulanacak zam oranının belirlenmesinde kullanılan yeniden değerleme oranının açıklanmasıyla birlikte 2025 yılı pasaport ücretleri ortaya çıkacak. Yeniden Değerleme Oranı, her ne kadar pasaport ücretlerini yapılacak olan zammın yüzdesini belirliyor olsa da, Cumhurbaşkanı’nın pasaportlara yapılacak zam oranını düşürme ve artırma yetkisi bulunuyor. PASAPORT ÜCRETİ ZAMMI 2025 YILINDA NE KADAR OLACAK? Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl'ün ortaya koyduğu projeksiyona göre, 2024 yılı yeniden değerleme oranı yüzde 45 civarında oluşabilir.  Yeniden değerleme oranında Cumhurbaşkanı'nın yetkisini kullanmaması halinde ise 2025 yılında pasaport ücreti yüzde 45 oranında zamlanacak. YDO'u kesin olarak belirleyecek olan Eylül ve Ekim ayı enflasyonları “sıfır” bile gelse, YDO yüzde 43 oranını aşacak.  Gelecek iki ayda ortalama yüzde 3’ler seviyesinde Yİ-ÜFE artışları olması bekleniyor. Bu senaryoya göre; 2024 yılı yeniden değerleme oranı düz bir hesapla yüzde 45 seviyesinde olacak. PASAPORT ÜCRETİ NE KADAR OLACAK? Cumhurbaşkanının vergi veya cezaların yeniden değerleme oranının yarısı kadar indirme veya yüzde 50 fazlasına kadar artırma yetkisi var. Cumhurbaşkanı'nın yetkisini kullanmaması halinde oluşacak olan yüzde 45 zam pasaportlara şu şekilde yansıyacak; Pasaport 2024 2025 Aradaki Fark 6 aya kadar olan pasaport ücreti 1.639 TL 2.377 TL 738 TL 1 yıl için olan pasaport ücreti 2.396 TL 3.475 TL 1079 TL 2 yıl için olan pasaport ücreti 3.912 TL 5.673 TL 1.443 TL 3 yıl için olan pasaport ücreti 5.558 TL 8.059 TL 1761 TL 4-10 yıl olan pasaport ücreti 7.833 TL 11.357 TL 3.524 TL YENİDEN DEĞERLEME ORANI NE ZAMAN AÇIKLANACAK? Yeniden Değerleme Oranı, her yıl kasım ayının ilk haftasında ekim ayı enflasyon verilerinin belli olmasıyla birlikte açıklanıyor.  YENİDEN DEĞERLEME ORANI ZAMMI NE KADAR OLACAK? Yurt Dışına Çıkış Harcı, Yurt Dışından Yolcu Beraberinde Getirilen Cep Telefonu Harç Tutarı, MTV ve B Sınıfı Ehliyet Harcı gibi çeşitli unsurlar, 2024 yılı ve 2025 yılı muhtemel Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YDO) dikkate alınarak artırılmış tutarlarla aşağıdaki şekilde öngörülmüştür: Yurt Dışına Çıkış Harcı: 2024 Tutarı: 500 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 720 TL Yurt Dışından Yolcu Beraberinde Getirilen Cep Telefonu Harç Tutarı: 2024 Tutarı: 31.692 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 45.953 TL 1600 cc’ye kadar 1-3 yaş arası en düşük motor hacimli otomobil MTV'si: 2024 Tutarı: 5.851 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 8.484 TL B Sınıfı Ehliyet Harcı: 2024 Tutarı: 3.945,40 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 5.720,80 TL Araç Muayene Ücreti (Otomobil): 2024 Tutarı: 1.821,60 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 2.641,30 TL Trafik Cezası (En Düşük Hız Limiti İhlali İçin): 2024 Tutarı: 1.507 TL 2025 YDO ile Artırılmış Tutar: 2.185 TL YENİDEN DEĞERLEME ORANINDAN ETKİLENECEK VERGİ VE CEZA ÖRNEKLERİ Yeniden değerleme oranına endeksli bazı vergi, ceza ve diğer yüklerin bir kısmında Cumhurbaşkanının yükseltme veya indrime yetkisi bulunuyor.  Motorlu Taşıtlar Vergisi, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Emlak Vergisi, Kanunda YDO’nun yarısının uygulanacağı hükmü var. Cumhurbaşkanının bu tutara ilişkin yetkisi var. Çevre Temizlik Vergisi, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Gelir Vergisi Kanunu, bazı istisna tutarları, vergi tarifesi dilim tutarları ve benzerleri, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Veraset ve İntikal Vergisi: İstisnalar, Cumhurbaşkanının yetkisi yok. Veraset ve İntikal Vergisi: Tarife matrahları, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Damga Vergisi, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Harçlar, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Vergi Usul Kanunundaki Cezalar, Cumhurbaşkanının yetkisi var. Kabahatler Kanununa tabi İdari para cezaları, Cumhurbaşkanının yetkisi yok. Araç Muayene Ücretleri, Cumhurbaşkanı ancak beş yılda bir yüzde 20 oranında artırma veya eksiltmeye yetkilidir. Trafik Cezaları, Cumhurbaşkanının yetkisi yok.

Güneydoğu Anadolu'nun gizemli antik kentleri Haber

Güneydoğu Anadolu'nun gizemli antik kentleri

Tarihin tozlu sayfalarında saklanan uygarlıkların izlerini sürmek, binlerce yıl öncesine bir yolculuğa çıkmak demektir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Kadim medeniyetlerin iz bıraktığı bu topraklar, günümüz turistleri için adeta açık hava müzesi niteliğinde.  Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ziyaretçilerini bu büyülü yolculuğa çıkararak, adeta bir zaman makinesi işlevi görür. Bu toprakların sahip olduğu antik kentler, sadece geçmişi değil, geleceğe dair ipuçlarını da bize sunar. Bölgedeki bu tarihi hazineler, tarihe ışık tutmanın yanı sıra, medeniyetin izlerini gün yüzüne çıkarıyor. Bu antik diyarlar, yalnızca tarih kitaplarında değil, bizatihi ayaklarımızın altında, keşfedilmeyi bekliyor. Gelin, Güneydoğu Anadolu’nun en etkileyici antik kentlerine birlikte göz atalım. NEMRUT DAĞI Adıyaman’ın Kahta ilçesinde yer alan Nemrut Dağı, Kommagene Krallığı’nın en görkemli mirasıdır. Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve kendi soyuna ithaf ettiği dev heykellerin yer aldığı bu kutsal alan, M.Ö. 62 yılında yapılmıştır. Nemrut, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta ve ziyaretçilere antik kültürlerin nasıl bir araya geldiğini gösteren mükemmel bir örnek sunmaktadır. Doğu ve Batı medeniyetlerinin sentezlendiği bu antik alan, Pers ve Helenistik kültürlerin bir arada bulunduğu, mistik ve kutsal bir mekandır. Dağın zirvesinde yer alan dev heykeller, Tanrı Zeus, Apollon, Herakles ve diğer mitolojik figürleri temsil eder. Heykellerin yanı sıra, Kral Antiochos’un dev anıt mezarı da burada yer alır ve bu mezar, antik dönemin mühendislik harikalarından biri olarak kabul edilir. Nemrut’un zirvesinde üç farklı terasa dağılmış olan bu dev heykeller ve kitabeler, Kommagene Krallığı’nın tanrılarla olan ilişkisini simgeler. Doğu terası, sabah güneşini selamlamak için, batı terası ise gün batımını izlemek için eşsiz bir noktadır. Antiochos, Nemrut Dağı’na gömüldüğüne inanılır, ancak mezarı bugüne kadar bulunamamıştır. Bu dağ, arkeologlar için hala bir gizem barındırmaktadır. ÇAYÖNÜ Diyarbakır yakınlarındaki Çayönü, medeniyetin doğuşuna tanıklık eden bir yerleşimdir. Dünyanın en eski yerleşik hayata geçen topluluklarından biri olan Çayönü, tarım ve hayvancılığın başladığı, insanların avcı-toplayıcı hayatı geride bıraktığı ilk yerlerden biri olarak bilinir. Bu yerleşim, M.Ö. 10.000’lere kadar gitmektedir. Çayönü, insanlık tarihinin en önemli evrimsel aşamalarından birine sahne olmuştur. Burada tarımın başladığı, hayvanların evcilleştirildiği ve toplumsal yaşamın şekillendiği keşfedilmiştir. Çayönü’nün kazılarında ortaya çıkan yapılar, dünyanın en eski taş temelli kerpiç binalarının örneklerini sunar. Bu yerleşim, Neolitik dönem mimarisi ve yaşam tarzı hakkında paha biçilmez veriler sağlamaktadır. HALFETİ Şanlıurfa’ya bağlı olan Halfeti, Fırat Nehri üzerinde baraj yapımı sonrası büyük bir kısmı sular altında kalan eski bir yerleşimdir. Tarihi M.Ö. 9. yüzyıla kadar uzanan Halfeti, Helenistik ve Roma dönemlerinde önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Günümüzde, sular altında kalan yapıları ile ziyaretçilere huzurlu bir atmosfer sunar. Halfeti, sadece su altındaki yapılarıyla değil, aynı zamanda Rumkale gibi antik kaleleriyle de tanınır. Rumkale, Fırat Nehri’nin kıyısında yer alan stratejik bir kale olup Roma döneminde büyük bir dini merkez olarak kullanılmıştır. Kaleyi ziyaret edenler, hem tarihe tanıklık eder hem de Fırat’ın muhteşem manzarası eşliğinde unutulmaz anlar yaşar. ZEUGMA Gaziantep’in Nizip ilçesinde bulunan Zeugma, Roma döneminin en zengin kentlerinden biri olarak bilinir. M.Ö. 300 yılında Büyük İskender’in generallerinden Selevkos Nikator tarafından kurulan bu şehir, Fırat Nehri kıyısında stratejik bir noktada yer alırdı. Zeugma’nın adı, köprü anlamına gelen "Zeugma" kelimesinden gelir ve bu şehir, doğu ile batıyı birbirine bağlayan bir köprü vazifesi görürdü. Zeugma’nın en büyük özelliklerinden biri, muhteşem mozaikleridir. Roma villalarının zeminlerinde bulunan bu mozaikler, antik dünyanın sanatsal zirvesi olarak kabul edilir. Çingene Kızı Mozaiği, Zeugma’nın en bilinen eseri olup, bakışlarıyla herkesi büyüleyen mistik bir figürdür.   1990’lı yıllarda başlayan kazılarda, villalar, hamamlar ve tapınaklar ortaya çıkarılmıştır. Zeugma’da çıkarılan eserler, bugün Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu müze, dünyadaki en büyük mozaik müzelerinden biri olarak kabul edilir. DARA ANTİK KENTİ Mardin’in Nusaybin ilçesine yakın bir konumda bulunan Dara, antik Mezopotamya’nın en önemli şehirlerinden biridir. Dara Güneydoğu’nun Efes’i olarak anılır. Pers İmparatorluğu döneminde stratejik bir askeri merkez olarak kullanılan Dara, Bizans döneminde surlarla çevrilmiş büyük bir metropol haline gelmiştir. Dara, devasa kaya mezarları, su sarnıçları ve yeraltı şehirleriyle dikkat çekmektedir.  Dara, antik dönemde su kaynakları açısından çok önemli bir bölgeydi. Burada yer alan devasa su sarnıçları, antik dönemin en gelişmiş su mühendisliği örneklerinden biridir. Ayrıca, kentin mezarları ve kaya oymaları, ziyaretçileri büyüleyen bir atmosfere sahiptir. HARRAN Şanlıurfa’nın güneydoğusunda yer alan Harran, antik dönemin en eski yerleşimlerinden biri olarak bilinir. M.Ö. 2000'lere kadar uzanan köklü bir tarihe sahip olan Harran, aynı zamanda bilim ve inanç merkezi olarak da dikkat çeker. Harran, İslam öncesi dönemde Pagan inançlarının merkeziyken, İslam döneminde ise felsefe, astronomi ve matematik alanında önemli bir akademik merkez haline gelmiştir. Orta Çağ'da, Harran Üniversitesi, felsefe ve astronomi başta olmak üzere birçok bilim dalında önemli çalışmaların yapıldığı bir okul olarak ün kazanmıştır. Burada Aristo'nun öğretileri de okutulmuş ve ünlü bilim insanları bu bölgede yetişmiştir. Harran'da eğitim gören bilim insanları, İslam dünyasına büyük katkılar sağlamıştır. Harran, konik biçimli kerpiç evleriyle ünlüdür. Bu evler, yörenin çöl iklimine uygun şekilde tasarlanmış olup, yazın serin, kışın ise sıcak tutma özelliğine sahiptir. Bu benzersiz mimari yapılar, Harran’ın en önemli simgelerindendir. Ayrıca, Harran Kalesi ve Emeviler Dönemi’nden kalma Ulu Cami'nin kalıntıları da tarihe ışık tutar. Harran, Sümerlerden itibaren Ay Tanrısı Sin’e adanmış bir dini merkez olarak önem kazanmıştır. Bu nedenle, Pagan dönemine ait tapınak kalıntıları hala görülebilir. Ayrıca, Harran’ın İbrahim peygamberin doğduğu yer olduğuna inanılır ve bu, Harran’ın dini açıdan kutsal kabul edilmesine sebep olmuştur. RUMKALE Rumkale, Gaziantep ve Şanlıurfa sınırında, Fırat Nehri'nin kıyısında stratejik bir konumda yer alır. Eski dönemlerde askeri ve dini bir merkez olarak kullanılan Rumkale, tarih boyunca birçok medeniyetin eline geçmiştir. Asur, Pers, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir askeri nokta olan bu kale, Haçlı Seferleri sırasında da kullanılmıştır. Rumkale, doğal savunma avantajlarıyla dikkat çeker. Fırat Nehri’nin ortasında yer alan yüksek kayalıklara inşa edilmiş olan kale, doğu ve batı dünyasını birbirine bağlayan önemli bir geçiş noktasıydı. Ayrıca, Bizans İmparatorluğu döneminde bir piskoposluk merkezi olarak dini açıdan da büyük önem taşımıştır. Bugün büyük bir kısmı baraj gölü altında kalan Rumkale, antik dönemin izlerini su altındaki yapılarıyla barındırmaktadır. Su altındaki manastır kalıntıları, mağaralar ve Roma dönemine ait su yolları, burada yapılan arkeolojik araştırmalarla gün yüzüne çıkmıştır. Ziyaretçiler, bu batık yapıları teknelerle gezebilir ve bölgenin mistik atmosferini keşfedebilirler. EDESSA (ŞANLIURFA) Bugünkü Şanlıurfa olarak bilinen Edessa, tarihin en eski şehirlerinden biri olup, “Peygamberler Şehri” olarak adlandırılır. Tarihi M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanan Edessa, Süryani, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir merkez olmuştur. İslam’ın yayılmasıyla birlikte ise Urfa, İslam coğrafyasının önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Edessa’nın en bilinen simgelerinden biri olan Balıklı Göl, İslam inancına göre Hz. İbrahim’in Nemrut tarafından ateşe atıldığı yer olarak kabul edilir. Rivayete göre, ateş suya dönüşmüş ve Hz. İbrahim’in düştüğü yer bugün Balıklı Göl olarak bilinmektedir. Göl çevresindeki kutsal atmosfer, hem yerli hem de yabancı turistler için önemli bir cazibe merkezi oluşturur. Edessa, Süryani kültürü ve inanç sistemi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Süryani Hristiyanlar için önemli bir dini merkez olan Urfa, ayrıca Ermeni ve Arap topluluklarının da tarihi boyunca yerleşim yeri olmuştur. Tarihi Urfa Kalesi, eski surlar, ve mağaralar Edessa’nın tarih boyunca sahip olduğu zengin kültürel mirası gözler önüne sermektedir. HASANKEYF Hasankeyf, Batman ilinde, Dicle Nehri kıyısında bulunan ve 12.000 yıllık tarihi ile dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biridir. Roma, Bizans, Artuklu ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir yerleşim alanı olan Hasankeyf, 2019 yılında tamamlanan Ilısu Barajı nedeniyle büyük oranda sular altında kalmıştır. Hasankeyf’in en belirgin özelliği, doğal kayalıklar üzerine inşa edilen kale ve mağaralarıdır. Hasankeyf Kalesi, Roma döneminde inşa edilmiş ve bölgeyi düşman saldırılarından korumak için kullanılmıştır. Mağaralar ise insanlar tarafından binlerce yıl boyunca ev, kilise ve depo olarak kullanılmıştır. Bu mağaralar, tarihi boyunca insan yaşamının nasıl şekillendiğini gösteren önemli arkeolojik verilere sahiptir. Hasankeyf, tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Özellikle Artuklular döneminde bölge, bilim ve sanatın merkezi haline gelmiştir. Tarihi köprü, El-Rızk Camii, Sultan Süleyman Camii ve Zeynel Bey Türbesi gibi yapılar, bu dönemin izlerini taşır. Bu yapılar, baraj yapımı sırasında koruma altına alınarak taşınmış ve Hasankeyf Kültürel Parkı’nda yeniden inşa edilmiştir. Baraj sularının yükselmesiyle birlikte Hasankeyf’in büyük bir kısmı sular altında kalmış olsa da, bölgedeki tarihi eserlerin birçoğu taşınarak koruma altına alınmıştır. Bu durum, hem yerel halk hem de tarihçiler arasında büyük bir tartışma yaratmış, Hasankeyf’in sular altında kalması büyük bir kültürel kayıp olarak nitelendirilmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, insanlık tarihinin derin izlerini taşıyan ve kültürel mirasın en önemli örneklerini barındıran bir coğrafyadır. Dara’dan, Göbeklitepe’ye, Nemrut’tan Zeugma’ya, Harran’ın bilim dünyasına katkılarından Hasankeyf’in sular altındaki tarihine, Rumkale’nin stratejik konumundan Edessa’nın dini merkez olmasına kadar bu kadim şehirler, geçmişin kapılarını aralıyor ve tarih severlere eşsiz bir yolculuk sunuyor. Bu kentler, ziyaretçilerine sadece birer turistik destinasyon değil, aynı zamanda insanlık tarihinin köklerine doğru bir keşif sunuyor. Kaynak: Güneydoğu Ekspres

Zengin turist çeken marinalar turizme yüzde 25 katkı sağlıyor Haber

Zengin turist çeken marinalar turizme yüzde 25 katkı sağlıyor

Dünya turizminde önemi her geçen gün artan ma­rina ve yat turizminde, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye de önemli bir destinasyon olarak ön plana çıkıyor. Toplamda 34 yat li­manı, 41 yat yanaşma yeri, 22 adet barınak bulunan Türkiye’de, 21 bin adet yat kapasitesi bulunuyor. Araştırmalar, daha üst gelir gru­bunda olan özel yatlı turistlerin di­ğer turistlere göre 3 kattan daha fazla harcama yaptığını gösteri­yor. Bir yatın, bağlanmasından ku­manyasına kadar çok çeşitli har­camalarla getirdiği döviz, yakla­şık 30 turistin harcamasına denk geliyor. Türkiye’nin tarihi, kültü­rel ve doğal varlıklarıyla ziyaret potansiyelinin yüksek olduğunu söyleyen Ataköy Marina ve Yat İş­letmeleri AŞ Genel Müdürü Artun Ertem, “Sahip olduğumuz sahil şe­ridi ve marina tesis kalite ve stan­dartları itibarıyla deniz turizmi konusunda son derece nitelikli bir ülkeyiz. Bugün marinacılık sektö­rünün genel turizm gelirlerine do­laylı olarak yüzde 20 ila 25 katkısı olduğunu biliyoruz” dedi. “Nitelikli turisti ülkeye çekmeliyiz” Yatla gelen turistin alım gücü­nün daha yüksek olduğunu ve bir yatta ortalama 8 kişinin geldiğini söyleyen Ertem, “Yatla gelen tu­rist sadece marinayı kullanmı­yor; pazara çıkıyor, berbere gidi­yor, markete, lokantaya gidiyor. Dolayısıyla her segmente ekono­mik katkı sağlıyor” diye konuş­tu. Hem paralı hem de nitelikli turisti ülkeye çekmenin önemi­ne vurgu yapan Ertem, “Alım gü­cü yüksek olan bu grup, bugünkü kur dengesinde bile para harca­maktan çekinmez. Ama sadece parası olan kitleye odaklanmak da yanlış turizm politikası olur. Kültürel ağırlıklı turistleri ülke­mize çekmeliyiz. Nitelikli turist, kültürel olarak da başka turistle­ri çeker” yorumunu yaptı. Ertem, kültüre yatırım yapan bir ülke­nin turizm potansiyelinin de ge­lişeceğine vurgu yaptı. “Karadeniz’e yapılacak marina, hattı tamamlar” Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’nin marina yatırımla­rında daha üst noktalarda olması gerektiğini söyleyen Ertem, şöy­le devam etti: “İspanya’dan çıkan bir yatın son noktası Marmara değil Karadeniz olmalı. Karade­niz’i gezmek isteyen bir yatçının Karadeniz’de gideceği Türk ma­rinası yok. Soçi’de var. Bizim o güzergâhı tamamlamamız lazım. Karadeniz kıyılarında da mari­na alanımız olmalı ki buraya yat­lar gelebilsin. Balıkçılık barınak­ları var ama bir Ataköy Marina, Yalıkavak Marina standardın­da acil bir marinaya ihtiyaç var.” Ertem, bölgede marina projeleri yapıldığını ancak faal olarak iş­leyen marina bulunmadığını be­lirtti. İstanbul’da 8, Kuzey Ege’de 6, Güney Ege’de 9, Akdeniz’de de 10 olmak üzere Türkiye’de yat li­manı statüsünde 34 marina bu­lunduğunu aktaran Ertem, “Yat limanı ve yat yanaşma yerleri toplamı 75. Bunların toplam yat bağlama kapasitesi ise 25 binler­de. Yat yanaşma yerlerinin pas­tadaki payı çok az” dedi. “Kira bedelleri makul seviyeye çekilmeli” Son dönemlerde marinalara gelen yabancı yat sayısında azal­ma yaşandığını dile getiren Er­tem, “Bu yatların sayısının ül­kemizde arttırılması için çeşit­li teşviklere ihtiyaç var. Örneğin mega yatların charter lisans üc­retlerinin daha makul seviyele­re çekilmesi lazım” diye konuştu. Marinalardaki gider kalemlerine de değinen Ertem, şunları söyle­di: “En büyük gider kalemimiz ki­ra bedelleri. Milli Emlak tarafın­dan belirlenen kira bedellerinin daha makul seviyelere çekilmesi gerekiyor. Ülkeye döviz kazandı­ran marinalar da ihracatçılar gibi belli teşviklerden faydalanmalı.” Ertem, Ataköy Marina, mega yatlara yönelik yapılmış olması ni­teliği sebebiyle bir ilk olduğunu be­lirterek, mevcut marinanın yüzde 100 kapasiteye ulaştığını kaydetti. “Marinalar temiz denizlerin güvencesidir” Kamuoyunda ‘marinalar denizleri kirletiyor’ gibi yanlış bir algı olduğunu söyleyen Artun Ertem, “Bilakis marinalar, kontrol ve denetim altında olduğu için denizin kirlenmesine engel teşkil eder. Kontrolsüz sağda solda dolaşan yat, çevreyi tehdit eder. Marinalar temiz denizlerin güvencesidir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Turizm ve Kültür Bakanlığı bizi sürekli denetliyor. Dolayısıyla biz temiz denizlerin güvencesiyiz” dedi. “Sadece iş değil meslek sahibi yapıyoruz” Ataköy Marina olarak 36 personelleri bulunduğunu açıklayan Artun Ertem, kendi sektörlerinde de nitelikli personel bulma sorununa dikkat çekti. Gençlere “Gelin size hem iş hem de meslek kazandıralım” diye seslenen Ertem, “En büyük arzumuz, gençleri yetiştirip sektöre nitelikli personel olarak kazandırmak. Böylece bir meslek sahibi olup dünyanın her bölgesinde rahatlıkla iş bulabilirler. Marinacılık dünyada geçerliliği olan bir meslek. Turizm meslek liseleri ve marina işletmeciliği bölümlerindeki öğrencilere staj imkânı sunuyoruz. Bu yaz gelen stajyerlerden ikisini istihdam ediyoruz” dedi. Yıllık bağlama %80 fiyat avantajı sağlıyor Marinalarda fiyatlandırmanın metrekare üzerinden günlük olarak yapıldığını açıklayan Artun Ertem, “Bir marinada günlük tarifeden bağlamak yerine uzun süreli kontrat yapmak yatçıya yüzde 80’e yakın avantaj sağlar” dedi. Ertem, marinaların megayatlarda su, internet, kablolu tv gibi ihtiyaçların sağlandığını da kaydetti.

İsveç'te nüfusu 200'e düşen köye göç edenlere 900 euro ödenecek Haber

İsveç'te nüfusu 200'e düşen köye göç edenlere 900 euro ödenecek

İsveç, ülkenin kuzeydoğusundaki Laponya bölgesine bağlı Glommerstrask Köyü'ne göç etmeyi düşünen ailelere mali teşvikler sunuluyor. Köy, açık hava sporlarına merak duyanlarla doğa severler için bir "cennet". Fakat son yıllarda nüfus keskin bir düşüş yaşadı. Özellikle okul çağındaki çocukların sayısı azaldı. Bu gidişatın devam ettiği takdirde, köydeki ilkokulun kapanacağı söyleniyor. Bu nedenle köydeki yerel bir kuruluş, İtalya ve İspanya gibi diğer Avrupa ülkelerinde yaygın olarak görülen "nüfuslandırma planına" başvurdu. 1950 yılında Glommerstrask Köyü'nün nüfusu 1.000 civarındaydı. Şimdi ise sadece 200 kişinin yaşadığı belirtiliyor. İlkokula gidenlerin sayısı ise 23. Yerel yönetim, öğrenci sayısının 25'in altına düşmesi halinde okulun kapanacağı uyarısında bulunmuştu. Yani öğrenciler, yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Arvidsjaur'da bulunan en yakın okula taşınacak. Glommerstrask'taki lise, 2007 yılında öğrenci sayısının 18'e düşmesinin ardından 2009'da kapatılmıştı. Şimdi de köyün geleceği anlamına gelen "Glommersbygdens Framtid" adlı yerel bir kuruluş, ilkokulu kurtarmak için mali teşvikte bulunuyor. Kuruluş, köye taşınan ilk beş aileye yerel para birimiyle 10.000 kron (32.674 Türk Lirası) nakit para yardımı teklif ediyor. Bu yardımdan yararlanabilmek için ailelerin ilkokul çağında (6 ila 15 yaş arası) çocuklarının olması ve en az bir akademik yıl boyunca yerel okula devam edecek olmaları gerekiyor. Kuruluş, ailelere konut bulma konusunda yardımcı olacaklarını ve bölgedeki istihdam olanaklarının bir listesinin yapılacağını söylüyor. Avrupa Birliği (AB) vatandaşı olmayanlar da bu projeye başvurabilir. Fakat ülkeden oturum izni almaları şart koşuluyor. Glommerstrask Köyü, bozulmamış bir doğa ile çevrili. Çoğu kamu hizmetlerine kolaylıkla ulaşım sağlanabiliyor. Skelleftea teknoloji merkezi arabayla yaklaşık bir saat uzaklıkta. Arvidsjaur'daki lise de yarım saat. Müze ve plajlara sahip bir sahil kenti olan Lulea'ya da iki saatte gidilebiliniyor. Üç yerde de Almanya ve Fransa dahil diğer Avrupa ülkelerine seyahat yapılabilen küçük havaalanları bulunuyor. İsveç'te yayın yapan Dagens Nyheter (DN) gazetesine konuşan bir Glommersbygdens Framtid yetkilisi, "Çocuklarınızın güzel bir topluluk içinde büyüyebileceği güvenli bir alan," dedi. Bir ailenin programa başvuru yaptığı ve bir diğerinin de ilkokula gidecek çocuklarıyla köye taşındığı belirtiliyor.

Almanya kara sınırı kontrollerini sıkılaştırıyor Haber

Almanya kara sınırı kontrollerini sıkılaştırıyor

Almanya düzensiz göçü kontrol altına almak ve güvenliği artırmak amacıyla kara sınırlarındaki kontrolleri sıkılaştırdığını açıkladı. Ağustos ayında Solingen'de yaşanan bıçaklı saldırı, göç ve sınır dışı etme konularında koalisyon hükümetine yönelik eleştirileri yeniden canlandırmıştı. Kamuoyunun artan tepkisi karşısında Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, göç yasalarını sertleşme sözü vermişti. İşte Almanya'ya kara yolu üzerinden giriş ve çıkışların nasıl etkileyeceği konusunda şu ana kadar bildiklerimiz. Yeni Almanya sınır kontrolleri neden yapılıyor? Ağustos ayında Solingen'deki bir festivalde düzenlenen bıçaklı saldırıda üç kişi öldü, sekiz kişi de yaralanmıştı. Saldırıyı üstlenerek gözaltına alınan kişinin Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) üyesi olduğundan şüphe edilen Suriyeli olduğu belirtildi. Alman basınında yer alan haberlere göre 26 yaşındaki saldırganın iltica başvurusu reddedilmişti ve geçen yıl Avrupa Birliği'ne (AB) ilk giriş yaptığı Bulgaristan'a gönderilmek üzere sınır dışı edilmesi gerekiyordu ancak ortadan kaybolduğu için sınır dışı edilemedi. Solingen saldırısı, aşırı sağcı parti Almanya için Alternatif'in (AfD) çok güçlü bir oy oranına sahip olduğu iki doğu bölgesi Saksonya ve Thüringen'de yapılacak eyalet seçimleri öncesinde meydana geldi. 1 Eylül'deki eyalet seçimlerinden hemen önce koalisyon hükümeti, göçmenlerin sınır dışı edilmesi kurallarını sıkılaştırma kapsamında alınacak yeni göç tedbirlerini açıkladı. Avrupa'nın Schengen bölgesi, üye ülkeler arasında pasaportsuz seyahate izin veriyor, ancak üye devletler kamu politikası ya da iç güvenlik açısından bir tehdit olduğunu düşündükleri takdirde sınır kontrolleri getirebiliyorlar. Yeni kontroller ne zaman yürürlüğe girecek ve ne kadar sürecek? İçişleri Bakanı Nancy Faeser pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, yeni sınır kontrollerinin 16 Eylül Pazartesi gününden itibaren yürürlüğe gireceğini ve altı ay süreyle geçerli olacağını duyurdu. Yolcular için neler değişecek? Henüz ayrıntılar ortaya çıkmamış olsa da, yeni sınır kontrollerinin Almanya'ya kara yoluyla giren ya da çıkan herkesi etkilemesi muhtemel. Sınırlarda daha fazla kişinin durdurulması halinde sürücüler için trafik sıkışıklığı oluşabilir. Kontroller için ulaşımın durdurulması halinde otobüs ve tren yolculukları daha uzun sürebilir. Almanya'nın en büyük tren işletmecisi Deutsch Bahn (DB), bu yıl Haziran ayında uzun mesafeli trenlerin neredeyse yarısının geç ulaştığı bildirdi. Bu durumun aşırı hava koşullarından kaynaklandığını söyledi. Uzun sınır kontrolleri, DB yolcularının sıkıntılarını daha da arttırabilir. Deutsche Bahn, European Sleeper ve Flixbus gibi büyük tren ve otobüs operatörleriyle yorum için temasa geçildi. Yeni kontroller hangi ülkeleri etkileyecek? Almanya, 9 ülke ile kara sınırını paylaşıyor. Bu ülkeler, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Polonya, İsviçre ve İngiltere. Almanya'nın Avusturya ile olan sınırında halihazırda 2015 yılında büyük bir göçmen akınına karşı uygulanan ve o zamandan beri yürürlükte olan geçici kontroller uygulanıyor. Bu kontroller, 11 Kasım 2024 tarihine kadar yürürlükte. Polonya, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre sınırlarındaki geçici kontroller de göçle ilgili endişelerin yeniden artması üzerine geçen yıl uygulamaya konuldu. Bu kontroller ise, 15 Aralık 2024 tarihine kadar yürürlükte. Bakanlık, kontrollerin Almanya'nın Fransa, Lüksemburg, Belçika, Hollanda ve Danimarka ile olan diğer kara sınırlarına da genişletileceğini söyledi. Kontroller başlangıçta altı ay süreyle uygulanacak. Yoğun geçen Noel ve Yeni Yıl seyahat dönemlerini de kapsayacak. Almanya şu ana kadar bu uygulamaların altı ay süreyle yürürlükte kalacağını açıklasa da, amacına hizmet ettiğine karar verilmesi halinde bu süreyi uzatılabilir.

Corendon Airlines, 2025 yazı için 30'dan fazla destinasyon sunacak Haber

Corendon Airlines, 2025 yazı için 30'dan fazla destinasyon sunacak

Corendon Airlines, 2024 yılının Ocak-Ağustos döneminde, bir önceki yıla göre yüzde 20 artışla iki milyondan fazla yolcuya hizmet verdi. Corendon Airlines, 2024/2025 kış sezonu ve 2025 yazı için tatilcilere geniş ve istikrarlı bir uçuş programı sunmayı planlıyor. Bu kapsamda Almanya, Avusturya ve İsviçre’den gerçekleştirilecek uçuşlarla hizmet vermeye devam edecek Corendon Airlines, 2025 yılında 20’nci yılını kutlarken özel bir yılı geride bırakmaya hazırlanıyor. Corendon Airlines Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer konuyla ilgili, “Güçlü rakamlarımız ve gelecek yıl için ön gördüğümüz hedefler, stratejimizdeki başarıyı kanıtlıyor. Bu strateji doğrultusunda satış faaliyetlerimizi yoğunlaştırıyor ve Almanca konuşulan ülkelerde tatil seyahatleri için tercih edilen partner olma konumumuzu daha da güçlendiriyoruz” dedi. 2024 yazında etnik trafik artışıyla birlikte satışlar daha da güçlendi Corendon Airlines’tan yapılan yazılı açıklamaya göre; şirket, 2024 yaz sezonunda Türkiye, İspanya, Yunanistan, Fas ve Mısır’a yönelik uçuşlarda yoğun bir talep gördü, geleneksel tatilcilerin yanı sıra, Karadeniz Bölgesi ve Doğu Anadolu gibi destinasyonlara yönelik etnik uçuşlara olan ilgi de arttı. Bu talebi karşılamak için 2024 yılında bu hatların çalışma süresini uzatan Corendon Airlines, bu uygulamayı 2025 yılında da sürdürmeyi planlıyor. Bunun yanı sıra, satış ve pazarlama faaliyetlerini artırarak müşteri ve iş ortaklarıyla olan ilişkilerini güçlendirerek önümüzdeki dönemde büyüme hedefleri için sağlam bir temel oluşturdu. Haziran 2024'te göreve gelen ve Almanya ve Türkiye'deki ekiplerin desteğiyle satış stratejisine liderlik eden Corendon Airlines Satış & Pazarlama Başkanı Christian Hein, “Amacımız, tur operatörleri ve seyahat acenteleriyle olan iş birliklerimizi genişletmek. İlk adımları attık ve önümüzdeki dönemde bu çalışmaları geliştirmeye devam edeceğiz” dedi. Kış sezonunda güneşli destinasyonlar 1 Kasım 2024'ten 14 Mart 2025'e kadar sürecek 2024/2025 kış tarifesi; Almanya, Avusturya ve İsviçre'deki 24 havalimanından kalkan 600 binden fazla koltukla popüler tatil destinasyonlarına uçuş imkanı sunuyor. En çok talep gören destinasyonlar arasında Kanarya Adaları'ndan Fuerteventura, Gran Canaria, Lanzarote ve Tenerife ile birlikte Mısır’ın Kızıldeniz kıyısındaki Marsa Alam ve Hurghada yer alıyor. Ayrıca Corendon Airlines, başta Antalya olmak üzere Türkiye'ye yönelik bağlantılara büyük önem veriyor. 2025 yazı için görünüm Corendon Airlines, 2025 yaz sezonu için 30'dan fazla destinasyonu kapsayan geniş bir uçuş ağı sunmaya hazırlanıyor. Yoğun sezonda haftada 500’den fazla uçuş ve iki milyondan fazla koltuk ile uçmayı hedefleyen şirket, Almanya’daki 18 havalimanına, Avusturya’daki 4 ve İsviçre’deki 2 havalimanına hizmet verecek. cOmmited.app ile sürdürülebilirlik ortaklığı Corendon Airlines, cOmmited.app platformu ile de yeni bir ortaklık yoluyla iklim koruma taahhüdünü genişletiyor. Yolcular, uçuşlarının CO2 emisyonlarını hesaplayabilir ve yenilenebilir enerji, orman koruma ve sürdürülebilir tarım odaklı projeleri finanse eden sertifikalar satın alarak bu emisyonları dengelemeyi amaçlıyor. Corendon Airlines aynı zamanda, Antalya’dan kalkan uçuşlarda Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı (SAF) kullanarak sera gazı emisyonlarını yüzde 80’e kadar azaltıyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.