Hava Durumu

#Sıcak

TOURISMJOURNAL - Sıcak haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sıcak haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

2024, Görülen En Sıcak Yıl Olma Yolunda İlerliyor Haber

2024, Görülen En Sıcak Yıl Olma Yolunda İlerliyor

Rekor seviyedeki sıcaklık artışı nedeniyle 2024, kayıtlardaki en sıcak yıl olma yolunda ilerliyor. Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) verilerine göre, bu yılki küresel sıcaklıklar, 1991-2020 ortalamasının 0,71 derece üzerinde seyrediyor ve önceki rekor yıl olan 2023'ten 0,16 derece daha yüksek. C3S, 2024'ün kalan aylarında sıcaklıkların ortalamaya dönmesi halinde bile, bu yılın en sıcak yıl rekorunu kırma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor. Kurumun direktör yardımcısı Samantha Burgess, "10 ayın ardından, 2024'ün kayıtlardaki en sıcak yıl olacağı artık neredeyse kesin" dedi. 2024, 1,5 DERECE SINIRINI AŞAN İLK YIL 2023'teki sıcaklıklar, sanayi öncesi seviyelerin 1,48 derece üzerindeydi. 2024 ise, aynı seviyeyi 1,5 dereceyi aşarak rekor kırma potansiyeli taşıyor. Bu durum, Paris Anlaşması'nın iklim değişikliğini 1,5 derece ile sınırlama hedefine yaklaşmayı zorlaştırıyor. Burgess, bu yılki sıcaklıkların, yaklaşan COP29 iklim zirvesinde daha iddialı önlemler için bir uyarı niteliğinde olduğunu ifade etti. Bu yaz, Avrupa’da sıcaklık rekorları kırıldı ve Temmuz ayında dünya, kaydedilen en sıcak iki günü yaşadı. Akdeniz'deki sıcak hava dalgası, bilim insanlarına göre, insan kaynaklı iklim değişikliği olmadan "neredeyse imkansız" olurdu.  Eylül ve Ekim aylarında da yüksek sıcaklıklar devam etti. Ekim 2024, ortalama 15,25 derece ile 1991-2020 ortalamasının 0,8 derece üzerine çıktı. Ayrıca, sanayi öncesi seviyelere göre 1,65 dereceyi aşarak, küresel sıcaklıkların 1,5 derece sınırını geçtiği ikinci ay oldu. Avrupa’da, Ekim ayında ortalama sıcaklık 10,83 dereceye ulaştı ve kıtanın çoğu bölgesinde bu yıl kaydedilen en sıcak beşinci Ekim oldu.

Sıcak günler sayısında artış olacak Haber

Sıcak günler sayısında artış olacak

Türkiye, iklim değişikliği nedeniyle su stresi yaşayan ülkeler arasında yer alıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ise suyun miktar ve kalite açısından korunması, geliştirilmesi ile verimli kullanılması için çeşitli adımlar atıyor. Gerekli politikaların ve stratejilerin belirlenmesinin yanı sıra güçlü mevzuatlar ile de suyun korunması amaçlanıyor. İnsanlar ve biyoçeşitlilik için önem sırasında birinci olan su, hayatın devamlılığı için de büyük bir önem taşıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, su için yönetim stratejisinin büyük bir önem taşıdığını ve bu yönde adımlar atıldığını ifade eti. “Sıcak günler sayısında artış olacak” Değişen iklim şartlarında suyun verimli kullanılması gerektiğini söyleyen Su Yönetimi Genel Müdürü Sever, Türkiye'de yarı kurak bir iklimin hakim olduğuna dikkati çekerek, “Bu değişen iklim şartlarından da en fazla olumsuz olarak etkilenecek bir ülke. Bunun biz etkilerini 2016 yılında modellerle ortaya koyduk. Değişen şartlarda ülkemiz 2030, 2050, 2070 ve 2100'de nasıl etkilenecek? İklim değişikliği etkileriyle beraber sıcak günler sayısında artış olacak. Karla kaplı günler sayısında azalışlar yaşayacağız. Bununla beraber ani ve şiddetli yağışlarla beraber taşkın ile kuraklığı yaşayacağız” ifadelerini kullandı. “Adaptasyon kapasitemizi arttırmamız gerekiyor” Taşkınlar ve kuraklığın bir arada yaşandığı bir dönemden geçtiklerini belirten Sever, “Bu da iklim değişikliği etkilerinin bize olumsuz etkileri. Buna yönelik de biz tedbirleri geliştirmemiz lazım. İklim değişikliği gerçeğinden uzaklaşamayız. Adaptasyon ve uyum kapasitemizi arttırmamız gerekiyor. Bunu da nasıl yapabiliriz? Suyu verimli kullanarak. Hayatımızdan aslında suyu çıkarmıyoruz. Sadece aynı hizmeti ve ürünü elde etmek için daha az su Kullanıyoruz” diye konuştu. “Arıtılmış atık sularınızı yeniden kullanacaksınız” Su yönetiminin doğru yapılması gerektiğini dile getiren Sever, “Arıtılmış atık sularınızı yeniden kullanacaksınız. Yağmur hasadı yapabilecek sistemlere geçeceksiniz. Lavabolarınızda kullandığınız suyun basınçlı sistemlerle azaltarak az akmasını sağlayacaksınız. Alacağımız basit yöntemlerle dahi siz suyu verimli kullanarak az su harcamış olacaksınız” ifadesini kullandı. “Kurakçıl peyzaja geçmek önemli bir konu” Sektörlerde alınan tedbirler ile su kazanımının maksimum düzeyde alınması gerektiğini aktaran Sever, “Örneğin turizm sektöründe yüzde 50'ye varan oranlarda su kazanımı sağlayabilirsiniz. Örneğin çim olayı. Yeşil alanlarınızda kurakçıl peyzaj uygulamasına geçmeniz lazım. Daha az su tüketiyor, sulama sıklığı daha az ve kuraklığa daha dayanıklı. Kurakçıl peyzaja geçmek önemli bir konu” şeklinde konuştu. "Gün batımından sonra sulama yapılması önemli" Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever, yeşil alanların sulanması noktasında arıtılmış atık suların kullanılabileceğini de belirterek, şunları kaydetti: “Yağmur suyu hasadıyla sulanması çok önemli. Üçüncü bir konu ise bu tarımsal sulamada da geçer, gece sulaması yapılması. İklim değişikliği etkisi nedeniyle aşırı sıcakları yaşıyoruz. Dolayısıyla siz gün içerisinde peyzaj ve yeşil alanlarınızı ya da tarımsal alanda sulamayı gün içerisinde yaparsanız yüzde 40'tan daha fazla buharlaşmayla su kaybımız oluyor. Dolayısıyla gün ağarmadan ya da gün batımından sonra sulama yapılması bizim için çok önemli. Nihayetinde böyle bir uygulamaya geçmek inanın herhangi bir finansal kaynak istemiyor.” “Ürününüze göre sulama aralığını belirleyerek verimli su kullanımının gerçekleştirmiş oluyorsunuz” Sever, tarımsal ürünlerin geceleri sulanmasında buharlaşma oranında önemli bir azalma yaşandığının altını çizerek, “Örneğin elma bahçeniz var. Dört sulama sizi kurtarabilir ama armutta üç sulamayla maksimum ürüne ulaşabilirsiniz. Hatta daha fazla sulamanız armutta çürümeye neden olabilir. Dolayısıyla siz yetiştirdiğiniz ürünün özelliklerini, su ihtiyacını da biliyorsanız suyu verimli kullanıyorsunuz demektir. Tarımda su kullanımı birtakım model sulama sistemlerine geçerek azaltabileceğiniz gibi gece sulamasıyla, ürününüze göre sulama aralığını belirleyerek de verimli su kullanımının gerçekleştirmiş oluyorsunuz” ifadelerine yer verdi.

Çöl sıcaklarıyla birlikte klima kullanımı arttı, uzmanlar uyarıda bulundu Haber

Çöl sıcaklarıyla birlikte klima kullanımı arttı, uzmanlar uyarıda bulundu

Klimaların sıcak havaların etkisiyle oluşturabilecek sorunlar ile ilgili uyarılarda bulunan Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü yaz sıcaklarında klimasız olmadığını ama klimada bazı sağlık sorunlarının yaşanabildiğini ve klimaların doğru kullanılması gerektiğini söyledi. "Bakımlarının düzenli yapılması ve filtrelerinin değiştirilmesi gerekir" Klimaların öncelikle bakımlarının düzenli yapılması ve filtrelerinin değiştirilmesi gerektiğinin altını çizen Özlü, "Odayı aniden çok düşük sıcaklığa kadar soğutmamak, kademeli olarak ve zamana yayarak soğutmak gerekiyor. Onun dışında; ideal olarak oda sıcaklığı 21 ile 25 derece arasındadır. Yani dereceyi bu sıcaklıkların altına düşürmemek gerekir. 17, 16, 14 gibi derecelere düşürülüyor bazen. Bu dereceler sağlık açısından olumlu sıcaklık değerleri değil. Bir de klima odayı serinletmek içindir, kişiyi serinletmek için değildir. Onun için klimanın fanının karşısına geçmemek gerekir. Doğrudan klimanın rüzgarının kişiye gelmemesi gerekir. Klimada kapalı sistemde hava dönüyor, yani içerdeki havayı alıyor, soğutuyor ve tekrar içeriye veriyor, dışardan içeriye hava değişimi olmuyor. Dolayısıyla bir süre klima çalıştıktan sonra hava kirlenir. Onun için klima çalışırken de kapı ya da pencereyi açıp atmosfer havası ile içerdeki havanın değişmesini sağlamak lazım. Yoksa içerdeki havanın kirlenmesi söz konusu. Bunlara dikkat edilirse klimada çok sorun yaşanmayabilir" dedi. "Klima çalışan odalarda geniş hazneli kap bulunmalı" Klima çalışırken oda içindeki nemin azaldığını ve havayı kuruttuğunu belirten Prof. Dr. Özlü, "Bu durum risk oluşturabilir. Bağıl nem oranının yüzde 60-70 gibi bir değerde olması idealdir. Bunu sağlamak için odada su bulundurun. Geniş kaplarda su bulundurun ki buhar yapabilsin, odanın nem yüzeyi yükselsin. Eğer bunlara dikkat edilmezse klimaya bağlı sorunlar yaşanabilir. En sık gördüğümüz baş ağrısı, kas ağrısı, kas spazmları olabilir. Onun dışında ciltte, mukozada kuruluk, nezle gibi, farenjit, sinüzit gibi hastalıklara neden olabilir. Hatta zatürreye kadar bile gidebilir. Özellikle kalabalık bir odada kullanılıyorsa, eğer o odada solunum yolu enfeksiyonu geçirmekte olan bir hasta var ise o hastadan diğer sağlam kişilere bulaşma klima yoluyla olabilir maalesef. Özellikle klimalı bir odada kişi açıkta uyursa, klimanın fanı da kişiye gelirse, uyandığında ağrılarla uyanabilir. Romatizmal bir hastalık varsa onun tetiklenmesine sebep olabilir" diye konuştu.

Dünyaca ünlü sahil sıcak sebebiyle açık hava oteline döndü Haber

Dünyaca ünlü sahil sıcak sebebiyle açık hava oteline döndü

Antalya’da sıcak ve nemli havadan bunalan vatandaşlar, geceyi dünyaca ünlü Konyaaltı sahilinde geçirdi. Sabahın ilk ışıklarında dahi sahildeki yoğunluk dikkat çekti. Turizm kenti Antalya’da nemli ve sıcak hava etkisini devam ettiriyor. Hava sıcaklığının 30, nem oranının yüzde 85’i aştığı kentte hissedilen sıcaklık değeri ise artıyor. Evlerde klima altında uyumak istemeyen vatandaşların adresi de sahiller oldu. Günün tüm saatlerinde tatilcileri ağırlayan Konyaaltı sahilinde bazı vatandaşların kalabalık arasında uyumaya devam ettiği görüldü. Bazı vatandaşların yastıkla, bazılarının havluyla uyuduğu, bazılarının ise arkadaşlarıyla yan yana yattıkları görüldü. Sıcak hava ve nemden dolayı gecenin ilerleyen saatlerinde sahile gelen vatandaşlar, buldukları boş bir noktada uyumayı tercih etti. İki kişinin ise plajda şezlonglar üzerinde uyudukları görüldü. Sabahın ilk ışıkları olmasına rağmen sahile gelenlerin yoğunluk oluşturduğu ve Akdeniz’in mavi sularında kulaç attıkları gözlemlendi. “Gece 00.00’dan sonra çok fazla kalan var” Konyaaltı sahilinde 26 yıldır dalış kulübü işleten Mustafa Karsanba, “Gelen yerli ve yabancı turistlere dalış yaptırıyoruz. Bu sayede turizme katkı sağlıyoruz. Deniz canlılarını görme şansı buluyorlar. Sabahları yerli halkımız çok yüzmeye geliyorlar. Geceden kalan arkadaşlarımız sahili kirletiyor, çok fazla sinek de var. Gece 00.00’dan sonra çok fazla kalan var. Zabıta ekipleri çadır kurulmasına izin vermiyor. Belediyenin ekipleri sahili çok güzel temizliyorlar, ama bazen onlar da yetersiz kalıyor. Pazar sabahında burada yatan yüzlerce insan görebilirsiniz” dedi. “Çoğu zaman yatağını yorganını getirenleri, çadır kuranları görüyoruz” Sahile arkadaşları ile yüzmek için gelen Mahmut Mahir Deniz ise, “Her sabah geliyorum, sahilde kalan insanları görüyoruz. Antalya iklim olarak buna uygun olunca gece burada konaklıyorlar. Bu aynı zamanda bir kirlilik de oluşturuyor. Çoğu zaman yatağını yorganını getirenleri, çadır kuranları görüyoruz. Temmuz ve ağustos ayı daha yoğundu. Şimdi biraz daha azaldı. Zabıta çadır kurulmasına izin vermiyor” diye konuştu.

Göçerlerin zorlu yayla yolculuğu başladı Haber

Göçerlerin zorlu yayla yolculuğu başladı

Sonbaharda havaların soğumaya başlamasıyla birlikte hayvanlarını daha sıcak bölgelerdeki kışlaklara götürerek kışı geçiren göçerler, havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte hayvanlarını yeniden serin yaylalara götürmek için kışlaklardan çıkarttı. Şırnak, Mardin ve Batman’daki kışlaklardan sürülerini çıkartan göçerlerin Erzurum, Bitlis, Muş, Ağrı gibi illerdeki yüksek rakımlı yaylalara doğru yaklaşık 1 ay sürecek zorlu yolculukları başladı. Çadırlarını, eşyalarını eşeklere yükleyen göçerler, sürülerini de önlerine alarak her türlü hava şartlarına rağmen günlerce kimi zaman karayollarında kimi zaman da dağ bayır demeden yürüyen göçerler ulaşacakları yaylalarda yazı geçirecek, sonbaharda yeniden kışlaklara dönecekler. Günler süren zorlu yolculuğu İHA muhabirine anlatan göçerlerden Adnan Ok, yolda hava muhalefetinin yanı sıra bazen tarla sahipleri bazen yollardan geçerken sürücülerle sıkıntı yaşadıklarını söyledi. Bir ay boyunca yol gidecekler Nusaybin’deki kışlaklardan çıkarak Erzurum’un yüksek yaylalarına doğru yol aldıklarını belirten Ok, “Nusaybin’den geliyoruz, Batman üzerinden Erzurum’a gidiyoruz. Yolculuk çok zorlu geçiyor. Bazen hayvanlar ekinlere zarar verebiliyor millet bize tepki gösteriyor. Bazen köylüler hayvanlarımızı dinlendirmeye de izin vermiyorlar” dedi. Batman’dan Muş üzerinden Erzurum’a ulaşacaklarını vurgulayan Ok, şunları söyledi: “Batman’a oradan da Muş’a gideceğiz. Hiçbir güzelliği yok bu işin ama her türlü zorluğu vardır. Yolda yağmur yağıyor, hayvanlar gece gündüz durmuyor yol gidiyoruz”. “Sıcak hava hayvanlarımıza zarar veriyor” Göçerlerden Abdullah Küçük ise, Nusaybin’den yola çıktıklarını Batman, Muş üzerinden Erzurum’a ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Bir ay sonra Erzurum’a ulaşacaklarını anlatan Küçük, “Havalar ısınmaya başladı. Sıcak hava hayvanlarımıza zarar verdiği için hayvanlar boğuluyor o yüzden de havalar ısınmaya başlayınca yüksek serin yaylalara gidiyoruz. Yolculuk zor geçiyor. Yolculuğumuz bir ay sürecek” diye konuştu. Göçerlerden Kemal Özer de zorlukları olsa da mesleğini sevdiğini söyledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.