Hava Durumu

#Tarım Ve Orman Bakanlığı

TOURISMJOURNAL - Tarım Ve Orman Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım Ve Orman Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Havyarının kilosu 2 bin 500 dolardan satılıyor Haber

Havyarının kilosu 2 bin 500 dolardan satılıyor

Havyarının kilosu 2 bin 500 dolardan satılan Mersin balığı için Amasya’da üretim seferberliği ilan edildi. Son iki yılda 20 binden fazla üretilip Karadeniz Bölgesi'ndeki akarsulara dağıtılan bu balık türü için bu yılki üretim miktarı 95 bini buldu. Tarım ve Orman Bakanlığı, doğal yaşam alanlarında sayılarının artırılması için sularla buluşturduğu balıkları tek tek numaralandırıp takibini yaptırıyor. Geçmişi 250 milyon yıl öncesine dayanıyor Geçmişi 250 milyon yıl öncesine dayanıp ‘siyah inci’ diye adlandırılan havyarının kilosu 2 bin 500 dolardan satılan Mersin balığı üretiminin yapıldığı Karadeniz Bölgesi illerinden Amasya’da Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait özel tesiste yetiştiriliyor. Bu yıl Yedikır Su Ürünleri Üretim ve Araştırma İstasyonu'nda 95 bin adet üretilen yavru balıklar Karadeniz ve bölgedeki akarsularla buluşmak için gün sayıyor. Türk karasularını da aşıp Bulgaristan’da bulunmuştu Tarım ve Orman Bakanlığı, sulara bırakıldığında Türk karasularını da aştığı belirlenen bu balıkları tek tek numaralayıp takibini de yapıyor. Geçen yıl Samsun’dan Karadeniz’e bırakılan bir balık Bulgaristan’da bulunup bildirilmişti. 6. yıldan itibaren havyar üretiminin gerçekleşebiliyor Amasya İl Tarım ve Orman Müdürü Gürol Çetin, yumurtaları Mersin murt ağacının meyvesine benzediği için Mersin balığı adı verilen bu balıklardan 6. yıldan itibaren havyar üretiminin gerçekleşebildiğini belirtti. Son iki yılda üretilen 21 bin 500 adet Mersin balığının Karadeniz’in akarsularla birleştiği Samsun, Sinop ve Sakarya’nın da aralarında olduğu şehirlere dağıtıldığını hatırlatan Gürol Çetin, “8 anaç balığın sağılmasıyla 5 bin 200 gram yumurta elde ettik. Yapay dölleme yoluyla yaptığımız çalışma sonucunda toplamda 95 bin yavru mersin balığı elde ettik. Bunları da bakanlığımızın balıklandırma projesi kapsamında dağıtımını yapacağız” diye konuştu. "Amasya Mersin balığı üretiminde bir numara olacak” İlk aşamada yavru balık elde etmeyi isterken bu yıl kilosu 2 bin 500 dolardan başlayan fiyatla satılan havyardan örnek olması için 2 kilo üretmeyi planladıklarına değinen Çetin, “Tesisimizdeki gibi düzenli ve bu kadar sayıda bir üretim hiçbir yerde mevcut değil. Amasya’mızı Mersin balığı üretiminde bir numaralı hale getireceğiz” şeklinde konuştu.

Sulak alan olarak tescillenen gölet, doğaseverleri mest ediyor Haber

Sulak alan olarak tescillenen gölet, doğaseverleri mest ediyor

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sulak alan olarak tescillenen Kastamonu'nun Araç ilçesindeki Tuzaklı Göleti, ziyaretçileri manzarası ve doğal güzelliği ile mest ediyor. "Dünya Sulak Alan Günü" dolayısıyla göleti ziyaret eden üniversite öğrencileri, doğa yürüyüşü yapıp kuşları gözlemleyerek unutulmaz bir gün yaşadı. Tarım ve Orman Bakanlığı Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde bulunan Asar Göleti ile birlikte Araç ilçesinde sulak alan olarak tescillenen Tuzaklı Göleti, doğaseverleri güzelliği ile büyülüyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar Kastamonu İl Şube Müdürlüğü ile Kastamonu Üniversitesi tarafından Dünya Sulak Alan Günü dolayısıyla Tuzaklı Göleti’nde üniversite öğrencileri için etkinlik düzenlendi. Türkiye'deki 120 sulak alandan birisi ulan Tuzaklı Göleti'nde doğa yürüyüşü yapıp kuşları gözlemleyen üniversite öğrencilerine sulak alanlarının önemi ile iligili Doğa Koruma ve Milli Parklar Kastamonu İl Şube Müdürlüğü ekipleri, Kastamonu'nun Taşköprü ilçesindeki Asar Göleti ile Araç ilçesindeki Tuzaklı Göleti'nin geçen yıl sulak alan olarak tescillendiğini söyledi. Dünya üzerindeki tatlı suyun yüzde 1’inden daha azının kullanıldığına dikkat çeken ekipler, sulak alanlar içerisindeki sazlıklar filtre özelliği ile ilgili de bilgiler aktardı. Doğal güzelliği ile büyüleyen Tuzaklı Göleti'nde temiz havanın çıkartan öğrencilere çeşitli ikramlar yapıldı. “Tuzaklı Göleti’nde coğrafya harika" Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, “Sulak Alanlar Haftası sebebiyle Doğa Koruma ve Milli Parklar Kastamonu Şube Müdürlüğünce organize edilen etkinliğe Kastamonu Üniversitesi olarak bizler de destek verdik. Sulak alanlar, ekosistemin en derin ve en uzun vadede değerlerin korunduğu ve barındığı bir alandır. Bizler de Araç’taki Tuzaklı Göletine geldik. Burada mevcut olan kuş türlerini inceledik, yaban ördeklerini gördük, gölün etrafında yürüyüş yaptık. Sulak alanların nedenini, nasıl bir öneme haiz olduğunu öğrendik. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce tescilli bir korunan alan ilan edilmesinden sonra Tuzaklı Göleti, daha aktif hale gelecektir. Coğrafya harika, otantik köyler ve buralarda otantik yaşam var. Burası bitki örtüsü ve yaban hayatıyla birleştiğinde tam bir destinasyon, inanılmaz bir ekolojik dengenin korunduğu bir alan oluyor. Herkesi buraya bekliyoruz” dedi. “Tuzaklı Göleti’nin tabiat parkı ilan edilmesi noktasında talebimiz olmuştu, bunu tekrarlıyoruz” Tuzaklı Göleti’nin Tabiat Parkı olarak ilan edilmesi noktasında daha önce girişimlerde bulunduklarını belirtenHaberal, “Araç Tuzaklı Göleti, ilçe merkezine 16 kilometre, ana yoldan gölete 6 kilometre, il merkezine de 46 kilometre uzaklıkta ve ulaşım olarak da ana güzergah üzerinde bulunuyor. Burası geçen yıl sulak alan olarak ilan edildi. Sulak alan haricinde buranın aynı zamanda tabiat parkı da olması konusunda bizler, daha önceden yaptığımız Araç Turizm Rotalama Projesi çalışmalarımızda dile getirmiştik. Tuzaklı Göleti'nden üç farklı noktadan ilçe merkezine, birçok köylerden geçerek dağ bisikleti rotası oluşturduk. Bunları yaparken de kamp alanları belirledik. Göletin etrafında insanların rahatlıkla 1,5 saat civarında yürüyüş yapabilecekleri bir yürüyüş rotası da belirledik. Ülkemizde korunan alanlara Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bakıyor. Tabiat parkları DKMP’nin himayesinde bulunuyor. Bizlerin de Tuzaklı Göleti’nin tabiat parkı ilan edilmesi noktasında talebimiz olmuştu, bunu tekrarlıyoruz. Burası tabiat parkı olursa ilçenin nefes alabileceği en yakın ve en kısa sürede ulaşabilecekleri tabiat harikası bir nokta olacaktır” diye konuştu. “Kastamonu’nun bakir kalmış yerlerinden bir tanesi” Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi öğrencisi Kübra Sarıkaya ise, “Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ile Kastamonu Üniversitesi öğrencilerimizle birlikte Tuzaklı Göleti'ne geldik. Göldeki biyolojik çeşitlilikten, kuş gözlemledik ve ardından yürüyüşler yaptık. Tuzaklı Göleti, Kastamonu’nun bakir kalmış yerlerinden bir tanesi, bizler de burayı gezip bilgiler edindik” şeklinde konuştu. "Yatırım yapılsa gerçekten güzel olabilecek bir yer" Kastamonu Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi Hüsna Çelik de bölgenin korunması gerektiğini belirterek, “Araç’a bağlı Tuzaklı Göletine geldik. Sulak alanların önemini anladık. Burası yatırım yapılsa gerçekten güzel olabilecek bir yer. Çöpler çok fazla, burada peyzaj düzenlemesi yapılabilir. Yürüyüş yollarına yatırım yapılabilir. Kamp alanı yapılabilir. Gerçekten burası güzelleştirilebilir. Çünkü ülkemizin çok güzel yerleri var, umarım bunların hepsi faaliyete geçer” ifadelerini kullandı. "Manzara muhteşem" Göletin muhteşem bir manzaraya sahip olduğunu söyleyen üniversite öğrencisi Furkan Yaman, “Güzel bir etkinlik oldu. Yürüyüş yaptık, Milli Parklar ekipleri bizlere eşlik etti. Buradaki yaban hayatı ile bu alanın önemi hakkında bizlere bilgiler verdiler. Doğa yürüyüşü yaptık, ardından ikram oldu. Göletteki ördekleri gözlemledik. Fotoğraf çektirdik. Güzel oldu, çok güzel de eğlendik. Manzarayı da çok beğendim, muhteşem. Kastamonu’nun her yerinde olduğu gibi eşsiz bir doğası var. Yaz ve kış gezilebilecek bir yer” dedi.

Sarıkamış'taki ekoturizm alanı genişletiliyor Haber

Sarıkamış'taki ekoturizm alanı genişletiliyor

Tarım ve Orman Bakanlığınca kent merkezine 57 kilometre, Sarıkamış'a yaklaşık 7 kilometre uzaklıktaki bölgede yapılan Keklik Deresi Eko Turizm Alanı şelale, seyir terasları, fotoğraf çekim alanı, ahşap köprü, 25 dinlenme bankı, yağmur barınakları, 650 metrelik yürüyüş yolu ve oturma alanlarıyla hizmet veriyor. Kars-Erzurum kara yolu üzerindeki alabalık tesisinden başlayan Keklik Vadisi, yöre halkı tarafından Kızlar Kalesi olarak bilinen eski yapıyı barındırıyor. Yüksek kaya duvarları arasında vahşi ve büyüleyici bir coğrafyada yol alan Keklik deresi de 16 kilometrede Aras Nehrine kavuşuyor. Doğu Ekspresi ve Cıbıltepe Kayak Merkezi ile bilinirliği artan ekoturizm alanını uğrak yeri yapan misafirler, yörenin doğasına has yaklaşık 24 bitki türünü de tanıma fırsatı buluyor. Erzurum Orman Bölge Müdürü Oktay Ayatay, AA muhabirine, Keklik Deresi Eko Turizm Alanı'na bölge müdürlüğü olarak 4 seyir terası, yağmur barınakları, oturma, dinlenme yerleri ve yürüyüş yolları yaptıklarını söyledi. Sarıkamış'taki Keklik Deresi Eko Turizm Alanına vatandaşların ilgi gösterdiğini ve bunu daha da geliştirmek için proje hazırladıklarını dile getiren Ayatay, yapılacak çalışmalarla bölgenin daha da canlanacağını kaydetti. Ayatay, "Orman Genel Müdürlüğümüze burayla ilgili yeni bir proje hazırlıyoruz. Konaklamalı olarak bir orman parkı programımız var. Bu yıl prosedürü bitirirsek önümüzdeki yıl da yeni projemizi buraya ilave ederek, 10 hektarlık bir sahada insanlarımızın gelip göreceği güzelce gezip vakit geçirecekleri bir alan oluşturacağız." dedi. "Doğu Ekspresi ile gelen yerli ve yabancı turistler de burada vakit geçiriyor" Kent ve bölge turizmi açısından projeyi çok önemsediklerini vurgulayan Ayatay, şunları kaydetti: "Sarıkamış ve Keklik Deresi Eko Turizm Alanı ülkemiz, Karsımız için çok önemlidir. Biz de bölge müdürlüğü olarak buradaki güzellikleri insanlarımızın görmesi ve turizmi canlandırma gayreti içerisindeyiz. Doğu Ekspresi ile gelen yerli ve yabancı turistler de burada vakit geçiriyor. Buranın bu kadar teveccüh göreceğini beklemiyorduk ama gördük ki insanların çok arzuladığı bir yer. Bu bölgeyi geliştirerek farklı hizmetler verip daha cazip hale getireceğiz."

Kars'taki "Keklik Deresi Ekoturizm Alanı" genişliyor Haber

Kars'taki "Keklik Deresi Ekoturizm Alanı" genişliyor

Tarım ve Orman Bakanlığınca Sarıkamış'a yaklaşık 7 kilometre uzaklıktaki bölgede yapılan Keklik Deresi Ekoturizm Alanı'nda, şelale, seyir terasları, fotoğraf çekim alanı, 650 metrelik yürüyüş yolu ve oturma alanları bulunuyor. Güzergahta bulunan "Ağlayan Kaya", küçük şelaleler ile Ördek Gölü'nün de bu ekoturizm alanına dahil edilmesi için Sarıkamış Turizm Derneği (SATURDER) Tarım ve Orman Bakanlığına talepte bulundu. Bunun üzerine Sarıkamış Orman İşletme Müdürlüğünün ön inceleme yaptığı bölgenin, daha sonra kapsamlı çalışma yapılarak ekoturizm alanına dahil edilmesi hedefleniyor. "Turizmi kışın 3 aya sıkıştırılmış şekilde yaşıyoruz" SATURDER Başkanı Serkant Aykul, AA muhabirine, Sarıkamış’ın daha çok kış ve kayak turizmiyle anıldığını anımsattı. İlçenin aynı zamanda doğal güzellikleri, ormanları, dereleri, şelaleleri, nehirleri ve endemik bitki örtüsüyle görenleri hayran bıraktığını ifade eden Aykul, "Yılın 4 mevsimi hangi ay gelirseniz gelin, görsel şölen sunan bir yerdeyiz. Tabi bunun daha çok tanıtılması, anlatılması lazım. Biz turizmi kışın 3 aya sıkıştırılmış şekilde yaşıyoruz. Elimizde çok güzel destinasyon alanları var, inşallah bunların gerçekleştirilmesi için start verildi." dedi. İlçede turizmi alanlarının oldukça zengin olduğunu anlatan Aykul, "Ekoturizm alanından sonra Ağlayan Kaya ve küçük şelalelerimiz var. İnşallah bunların da destinasyon alanı içine alınması için çalışmalarımız var. Dernek olarak, Sarıkamış halkı olarak girişimlere başladık. İnşallah Bakanlığımızın, hükümetimizin destekleriyle bu alanı da turizme kazandıracağız." diye konuştu. Doğa fotoğrafçısı Hasan Cellat da bölgenin doğal güzellikleriyle fotoğraf sanatçılarını ağırladığını belirterek, alanın genişletilmesinin turizme katkı sunacağını kaydetti.

Deniz ve tatlı su balıklarımız "kırmızı liste"de Haber

Deniz ve tatlı su balıklarımız "kırmızı liste"de

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Antalya Akdeniz Su Ürünleri Araştırma, Üretme ve Eğitim Enstitüsü Müdürlüğünde düzenlenen çalıştayda, tatlı su ve deniz balıklarının tür çeşitliliğinin devamının sağlanmasına yönelik yürütülecek çalışmalar masaya yatırıldı. Çalıştayda, Bakanlık yetkililerinin yanı sıra üniversitelerden konusunda uzman araştırmacılar ile bilim insanları, Türkiye'nin tatlı su ve deniz balıklarının "Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Liste" değerlendirmesini yapmak üzere bir araya geldi. Bu değerlendirmeler çerçevesinde balıkların Türkiye'deki dağılımları, nesillerinin devamıyla ilgili tehdit ve/veya tehlike altında olup olmadıkları belirlenecek, türlerin biyoçeşitliliği üzerindeki baskılar ele alınacak. Proje kapsamında, gerek denizlerde gerekse iç sulardaki balıklar, biyolojik özellikleri, yaşam alanları ve rezervleri ile ilgili "kırmızı liste" oluşturularak zengin sucul canlılığın devamı için gereken tedbirler alınacak. Ayrıca, uzun yıllardır yabancı türlerin göçlerinin gözlendiği Türkiye denizlerindeki istilacı balık türleriyle ilgili de en güncel verilerin ve Türkiye sularındaki istilacı türlerin listesinin de oluşturulması planlanıyor. Listenin hazırlanmasıyla bu türlerin ülke ekonomisine ve biyoçeşitliliğe olası zararlarının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Bakanlığın deniz ve tatlı sulardaki balık türlerinin yer alacağı "kırmızı liste" oluşturulması projesi, türlerin korunması ve biyoçeşitliliğin sürdürülmesi açısından ulusal ve uluslararası düzeyde kritik bir önem taşıyor. Türkiye'de 530'un üzerinde deniz, 400 civarında da tatlı su balığı türü bulunduğu göz önüne alındığında bunun için kapsamlı bir çalışma yürütülmesi öngörülüyor. Çalışma ile akarsular, göller ve göletlerden oluşan tatlı su havzaları ile denizlerde yaşayan balık türlerinin güncel tür listelerinin oluşturulması da hedefleniyor.

Kadın balıkçı gemisi sahiplerine 4,1 milyon destek verildi Haber

Kadın balıkçı gemisi sahiplerine 4,1 milyon destek verildi

AA muhabirinin Bakanlıktan edindiği bilgiye göre, Türkiye'de küçük ölçekli balıkçılığın pazar ve gelir imkanlarının çeşitlendirilmesi, güçlendirilmesi ve sürdürülebilir olması amacıyla çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Bununla birlikte küçük ölçekli balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği, işleme-değerlendirme faaliyetlerinde kadınlar da güçlü bir şekilde yer alıyor. Ülkede diğer üretim alanlarında olduğu gibi balıkçılık sektöründe de kadın varlığının güçlendirilmesi hedefleniyor ve bu doğrultuda politikalar uygulanıyor. Tarım ve Orman Bakanlığınca kadın balıkçıların da yer aldığı küçük ölçekli balıkçılık faaliyetleri 2017'den itibaren destekleme kapsamına alındı. Bu destekleme modelinde söz konusu yıldan bugüne kadar toplam 152,6 milyon lira ödeme yapıldı. Bu yıl ki desteklemelerde ilk defa balıkçı gemisi sahibi veya ortağı kadınlara yüzde 25 daha fazla ödeme gerçekleştirildi. Bu kapsamda 55 ilden toplam 15 bin 242 destek ödemesi yapılan küçük ölçekli balıkçıdan 721'ini kadın balıkçılar oluşturdu. Bakanlığın uyguladığı pozitif ayrımcılıkla 721 kadın balıkçı gemisi sahibine 4,1 milyon lira ödeme yapıldı. FAO su ürünleri yetiştiriciliğinde kadınları ve gençleri destekliyor BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) de balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliğinde kadınlar ile gençlerin varlığını ve rollerini artırıp güçlendirmeyi tüm dünyada destekliyor. Örgüt ayrıca bu alanda kadınlar için fırsat eşitliğini teşvik ediyor, geleceğin balıkçı topluluklarını desteklemek için kadınların ve gençlerin mesleki eğitimine vurgu yapıyor. Öte yandan, balıkçılık sektöründe kadınlar çeşitli alanlarda ön plana çıkıyor. Tekne bakımından ağ onarımına, balık kasalamaktan satışına kadar daha birçok faaliyette kadın eli bulunuyor. Küçük ölçekli balıkçılıkta ve iç su avcılığında tayfa olarak eşine yardım eden pek çok kadın balıkçının varlığı dikkati çekiyor. Küçük ölçekli balıkçılara destek ödemeleri artırıldı Küçük Ölçekli Balıkçılığın Desteklenmesi Tebliği kapsamında denizlerde avcılık yapan 12 metre altı ve iç sulardaki balıkçı teknelerinin dahil olduğu desteklemede, gemi boylarına göre birim destekleme tutarları geçen yıla kıyasla yüzde 240 ila 314 oranları arasında yükseltildi. Birim destekleme tutarları en düşük 3 bin 500 lira, en yüksek ise 6 bin lira olacak şekilde düzenlendi.

Gemlik zeytinine AB tescili Haber

Gemlik zeytinine AB tescili

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, ülkede siyah sofralık zeytin yetiştiriciliğiyle ünlü olan Bursa'nın Gemlik ilçesinde zeytin, tarımda olduğu kadar sanayide de önemli rol oynuyor. Salamura siyah zeytin, kıvırcık salamura siyah zeytin, siyah sele zeytini ve yağlı teneke sele zeytini olarak farklı şekillerde işlenen Gemlik zeytini, kalite özelliklerine göre ekstra, birinci ve ikinci olmak üzere üç sınıf olarak kategorize ediliyor. Gemlik zeytini kuru veya ambalaj salamura suyunda, Türk Gıda Kodeksi Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemelere Dair Yönetmelik hükümlerine uygun ambalajlarda piyasaya arz ediliyor. Bakanlık tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda Gemlik zeytini AB'den coğrafi işaret tescili aldı. Böylece AB'den tescil alan ürün sayısı 12'ye ulaştı. 2 tescil daha yolda Türkiye'de 1383 coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı tesciline sahip ürün varken, bunlardan 1206'sı tarım ve gıda ürünleri kapsamında bulunuyor. AB'den tescil alan ürünler arasında şunlar yer alıyor: - Gaziantep baklavası - Aydın inciri - Malatya kayısısı - Aydın kestanesi - Milas zeytinyağı - Bayramiç beyazı - Taşköprü sarımsağı - Giresun tombul fındığı - Antakya künefesi - Suruç narı - Çağlayancerit cevizi - Gemlik zeytini Milas yağlı zeytini ve Edremit zeytinyağı da AB tescili almak için ilana çıkarken, 3 aylık itiraz süreci sonunda tescil almaları bekleniyor. AB'ye tescil başvurusu yapılan 42 ürün daha bulunuyor.

Türkiye'nin su ayak izi belirleniyor Haber

Türkiye'nin su ayak izi belirleniyor

Seferberlik çalışmalarının ilk çıktılarından biri olan ve su verimliliği konusunda ulusal yol haritası niteliği taşıyan Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı yürürlüğe girdi. Belgenin hedefleri arasında yer alan "havzalarda su ayak izi değerlendirme çalışmaları" ise ülke genelinde yürütülüyor. İnsan faaliyetleri ve tüketilen her türlü ürün, mal ve hizmetin üretimi için doğrudan veya dolaylı olarak çok fazla miktarda su kullanılıyor. Tatlı su kaynaklarına olan talebin zaman, mekan, kirlilik ve sürdürülebilirlik boyutlarıyla değerlendirilebilmesi için su ayak izi etkili bir araç olarak biliniyor. Su tüketimi ve su kirliliğine bağlı olarak tatlı su kaynakları üzerinde oluşan baskının etkili bir göstergesi olan su ayak izi, mavi, yeşil ve gri su ayak izi olmak üzere üç bileşen olarak inceleniyor. Yeşil su ayak izi, toprağın kök bölgesinde depolanan ve bitkiler tarafından terleme, buharlaşma veya depolama yoluyla tüketilen yağış kaynaklı su hacmini, mavi su ayak izi, yer üstü veya yer altı suyu kaynaklarından elde edilen suyun buharlaşması, ürünün içeriğine dahil olması veya bir su kütlesinden çekildikten sonra başka bir su kütlesine dönmesi sonucu tüketilen su hacmini yansıtıyor. Gri su ayak izi ise kalite standartlarını sağlamak üzere doğal arka plan konsantrasyonlarına verilen kirlilik yükünü özümlemek için gerekli olan tatlı su hacmini gösteriyor. Yürütülen çalışmalar neticesinde, ülkede mavi, yeşil ve gri güncel su ayak izi miktarlarının ortaya konulması ve su kaynaklarının verimli kullanılmasıyla su ayak izinin azaltılması hedefleniyor. Çalışmanın neticesinde tüm havzalarda su ayak izinin azaltılması için belirlenen eylemlerin ve Nehir Havza Yönetim Planlarında, Sektörel Su Tahsis Planlarında ve diğer havza ölçekli diğer yönetim planları kapsamında ortaya konulan tedbirlerin uygulanmasıyla mavi, yeşil ve gri bileşenleriyle ulusal su ayak izinin sürdürülebilir seviyelere çekilmesi öngörülüyor. Büyük Menderes Havzası'ndaki çalışma tamamlandı Bu doğrultuda, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından ilk olarak Büyük Menderes Havzası'nda başlatılan havza ölçekli su ayak izi çalışması tamamlanırken diğer havzalarda ise 2025'te tamamlanması bekleniyor. Büyük Menderes Havzası Sektörel Su Tahsis Planı kapsamında yapılan su ayak izi çalışmasında, yeşil su ayak izi miktarı havzada mevcut tarım ürünleri, mera ve orman varlığı üzerinden, mavi su ayak izi miktarı kayıplar dahil edilmeksizin net su tüketimi ile iletim ve dağıtımda oluşan buharlaşma değerleri dikkate alınarak (havza dışından havzaya transfer edilen sular su ayak izi hesaplamalarına dahil edilmemiştir), gri su ayak izi miktarı ise kurak şartlar ve havzadaki kirlilik yükü göz önünde bulundurularak çevresel kalite standartlarını sağlamak için gerekli tatlı su miktarı üzerinden hesaplandı. Çalışmalar kapsamında alt havza ölçeğinde su ayak izinin her bir bileşeni için mavi, yeşil ve gri su ayak izi bakımından su ayak izi büyüklüklerinin sürdürülebilir olmadığı lokal ve bölgesel sıcak noktalar tespit edilerek su ayak izinin sürdürülebilir seviyelere çekilmesi için uygulanabilecek tedbirler ortaya konuldu.

"Suda sıfır kayıp" için seferberlik Haber

"Suda sıfır kayıp" için seferberlik

Su seferberliği kapsamında hayatın hemen her alanında çalışmalar yürüten Tarım ve Orman Bakanlığı, farkındalığın artırılması amacıyla hazırladığı "suverimliligi.gov.tr" internet sitesini hizmete sundu. Bakanlıktan Dünya Su Günü dolayısıyla yapılan açıklamaya göre, kuraklık tehdidine karşı eylem planı hazırlayan Tarım ve Orman Bakanlığının "Suda Sıfır Kayıp" sloganı ile başlattığı seferberlik yaygınlaşıyor. Bakanlığa bağlı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, DSİ ve Tarım Reformu Genel Müdürlüğü başta olmak üzere birçok birim kuraklığa karşı çalışmalar yürütüyor. 2023-2027 Dönemi Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı ile tarımsal kuraklık konusunda kamuoyunun bilincinin artırılması, sürdürülebilir tarımsal su kullanımının planlanması, kuraklığın yaşanmadığı dönemlerde gerekli tedbirlerin alınması ve kriz dönemlerinde etkin mücadele programı uygulanarak kuraklığın etkilerinin en aza indirilmesi amaçlanıyor. Toplum genelinde su verimliliği kültürünün oluşturularak kaynakların sürdürülebilir kullanımının teşvik edilmesi maksadıyla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde "Suda Sıfır Kayıp" ilkesiyle başlatılan Ulusal Su Verimliliği Seferberliği çerçevesinde 31 Ocak 2023 tarihinden bu yana etkinlikler gerçekleştiriliyor. Seferberlik kapsamında içme-kullanma suyunun yanı sıra tüketimin yüksek olduğu tarım ve sanayi başta olmak üzere tüm sektörlerde suyun verimli ve sürdürülebilir kullanımı için çalışmalar yürütülüyor. Etkinliklerle, su yönetimi konusunda sorumlu ve ilgili paydaşlarla su verimliliğinin yaşam tarzı haline getirilmesi, su verimliliği kültürünün oluşturulması hedefleniyor. Su stresi olmadan, yaşam standartlarını düşürmeden "suda sıfır kayıp" bilinci ile bütün kurum/kuruluşlar, çiftçiler, sanayiciler, çocuklar kısacası her bir vatandaşın suyu verimli kullanmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor. Bu kapsamda içme-kullanma suyu, tarım ve sanayi sektörlerine yönelik hazırlanan 165 rehber doküman ilgililere ulaştırılıyor. Öte yandan, su verimliliği seferberliği ile ilgili farkındalığın artırılması amacıyla hazırlanan suverimliligi.gov.tr internet sitesi hizmete sunuldu. Seferberlik kapsamında gerçekleştirilen etkinliklere, hazırlanan dokümanlara ve diğer bilgilere internet sitesi üzerinden ulaşılabiliyor. Strateji ve eylem planları Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından ayrıca "Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı" hazırlandı. Plan kapsamında, 2100 yılına kadar içme suyu sistemlerindeki su kaybı oranının yüzde 10'a indirilmesi, tarımsal sulama sistemlerinde randıman oranının yüzde 75'e çıkarılması, sanayide suyun en az yüzde 50 daha verimli kullanılması ve kişi başı su tüketiminin günlük 75 litreye düşürülmesi hedefleniyor. Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci tarafından onaylanan belgenin Cumhurbaşkanlığı genelgesi olarak yayımlanması öngörülüyor. Vatandaşların evlerinde ve iş yerlerinde benimseyebilecekleri uygulamalara yönelik "Binalarda Su Verimliliği Hedefi ve Uygulama Kılavuzu" da hazırlandı. Konuya ilişkin yayımlanan "Sistem Kurulumu Talimatı" kapsamında da su verimliliği uygulamalarının yaygınlaştırılması için su verimliliği birimlerinin kurulması, mevcut durum tespiti, planlama, ihtiyaçların belirlenmesi ve temini, eğitim ve farkındalık oluşturma, uygulama ve raporlama başlıklarında 7 adım oluşturuldu. Hazırlanan dokümanlarla, "azalt, yeniden kullan ve değiştir" olmak üzere üç önemli stratejinin hayata geçirilmesi planlanıyor. Alternatif su kaynaklarının kullanımı Su verimliliği için yağmur suyu hasadı, gri su sistemleri, kullanılmış ve denize akan suların uygun şekilde arıtılmasından sonra tekrar kullanılması, deniz suyunun arıtılması gibi alternatif kaynakların kullanımına imkan veren uygulamaların benimsenmesi için mevcut yasal ve teknik altyapının geliştirilmesi amaçlanıyor. Su kaynaklarında iklim değişikliğine uyum çalışmaları kapsamında da çalışmalar yapılıyor. İklim değişikliğine karşı direncin artırılması maksadıyla su fiyatlandırması, gri suyun kullanımı ve yağmur suyu hasadı gibi uyum faaliyetleri ile ilgili fayda maliyet ve yapılabilirlik analiz çalışmaları gerçekleştirilerek konu ile ilgili büyükşehir belediyelerine eğitim veriliyor. Muhtemel kuraklık risklerinin olumsuz etkilerinin asgari düzeye indirilmesi, su ve gıda arzında sürdürülebilirliğin sağlanması ve kuraklıklara karşı hazırlıklı olunması maksadıyla kuraklık yönetim planları hazırlanıyor. Bu kapsamda havza ölçeğinde kuraklık analizleri yapılarak mevcut ve gelecek su potansiyeli doğrultusunda tarım, içme suyu, sanayi, ekosistem, turizm sektörlerine kuraklığın etkileri tespit ediliyor. Olası kuraklık durumlarına hazırlıklı olunması maksadıyla da buna dayanıklı bitkilerin ekimi, sulama sistemlerinin modernizasyonu, alternatif su kaynaklarının değerlendirilmesi, sulama randımanının artırılması gibi tedbirler belirleniyor. 15 havzada çalışmaları devam eden söz konusu planlar 2023 yılı sonu itibarıyla tüm havzalarda tamamlanması öngörülüyor. Sektörel su tahsis planları Havza ölçeğinde su kaynaklarının arz-talep dengesinin eş zamanlı sağlanması, en fazla su talep eden tarım sektörünün iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden en az şekilde etkilenmesine yönelik tedbirleri içeren ve "suya göre tarım" ilkesinden hareketle "Sektörel Su Tahsis Planları" hazırlanıyor. Planlarda, su potansiyelindeki azalma durumları da göz önüne alınarak en kırılgan sektör olan tarımda ürün deseni, sulama zaman planlaması gibi önlemler belirleniyor. Böylece hem gıda güvenliğinin sağlanması hem de çiftçilerin ekonomik kazancının en üst seviyeye çıkarılması hedefleniyor. Su-gıda-enerji-ekosistem ilişkisini temel alan, su arzının kısa ve uzun vadeli politikalarının, planların ve stratejilerinin oluşturulması, izlenmesi, geliştirilmesi faaliyetlerini yürütecek "Ulusal Su Kurulu" oluşturulması için de harekete geçildi. Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikte su kaynaklarının sürdürülebilir şekilde korunması, kullanılması, iyileştirilmesi, geliştirilmesine yönelik "Su Kanunu Taslağı" hazırlandı. DSİ içme suyu, sulama ve sanayi suyu projelerini devreye sokarak kuraklık tehlikesine karşı önlemler geliştiriyor. "Suyun verimli kullanımı, milli ve küresel bir mevzu" Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, küresel ısınmanın getirdiği iklim değişikliğinin en fazla su konusunu tehdit ettiğini belirtti. Suyun verimli kullanımının, kurumsal değil milli ve küresel bir mevzu olduğunu vurgulayan Kirişci, şunları kaydetti: "Tatlı su kaynaklarının korunması ile su kaynaklarının verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanılması hayati öneme sahiptir. Değişen iklim nedeniyle, su kaynakları üzerinde oluşan olumsuz etkiyi, verimlilik uygulamaları ile bertaraf edebiliriz. Ülkemizin su kaynaklarının tek bir damlasının dahi israfına tahammülümüz yoktur. Su israfının önlenmesi ancak topyekun bir seferberlikle mümkündür. Bu seferberlik ruhu, kurumsal, bölgesel, kültürel ve sektörel sınırlamalara maruz kalmadan ülke geneline yayılmalıdır."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.