Hava Durumu

#Tescil

TOURISMJOURNAL - Tescil haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tescil haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Fırat Nehri kıyısındaki 30 hektarlık alan tescillenecek Haber

Fırat Nehri kıyısındaki 30 hektarlık alan tescillenecek

Binlerce yıllık medeniyetlere ev sahipliği yapan çok katlı mağaraların bulunduğu Fırat Nehri kıyısındaki 30 hektarlık alan tescillenecek. Fırat Nehri’nin her iki kıyısında bulunan kayalıklarda binlerce yıllık mağaralar bulunuyor. Mağaraların yanı sıra çeşitli tarihi eserlerin bulunduğu kıyı boyunca birbirinden ilginç mağaralar, antik dönem yürüyüş yolları, sunu çukurları ve mezarlar da yer alıyor. Fırat Nehri kıyısında alt katları sular altında kalan çok katlı ve birbirine geçişlerin olduğu mağaralar Neolitik, Roma, Bizans ve İslami Döneme ev sahipliği yaptı. Fırat Nehri üzerinde bulunan binlerce yıllık tarihi mağaraların bulunduğu alanda arazi taraması yapan Adıyaman Müze Müdürlüğü yetkilileri, yaklaşık 10 kilometrelik nehir boyunca 30 hektarlık bir alanda daha önce kısmen olan tescilli alanı büyüterek tamamını tescilleyecek. Balıkçı teknesiyle kıyı boyunca gezen Adıyaman Müze Müdürü Mehmet Alkan ve Müze Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik, tescilli olmayan eserleri Şanlıurfa Kültür Varlıklarını Koruma Kuruluna tescile sunacak. Gümüşkaya Köyü'ne gelerek buradan Fırat Nehri’ni ve tarihi yapıları izleyen turistler ise karşılaştıkları doğa ve kültürel varlıklar karşısında hayranlıklarını dile getiriyor. Fırat ve Göksu nehirlerinin birleştiği Adıyaman’ın Gümüşkaya ve Besni ilçesinin Kızılin Köyleri arasında bulunan tarihi Kızılin köprüsü geçtiğimiz yıllarda Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek ulaşıma açılmıştı. İki yıl önce Göksu Nehri ve Fırat Nehri’nin birleştiği noktada Kürek Maratonu düzenlenmişti. "Doğa ve kültür turizmi bir arada" Adıyaman Müze Müdürü Mehmet Alkan konuşla ilgili yaptığı açıklamada, “Fırat Nehri'nin her iki yakasında bulunan çok katlı mağaralar ve tek katlı mağaralar ile birlikte burada çok kompleks bir alan bulunuyor. Burada antik dönem yürüyüş yolları, M.S. 2. Yüzyılda Pottinger haritasında belirtilen ve günümüzün anıtsal köprüsü olan Kızılin Köprüsü ile birlikte yaklaşık 10 kilometre mesafede çok katlı mağaralar bulunuyor. Özellikle Roma Dönemine ait mezarlar ve sunu çukurlarıyla birlikte burası çok önemli bir yapıya sahiptir. Antik dönemde Fırat’a inen yolların olması burada daha önceki ulaşımında kayıklarla yapıldığını gösteriyor. Burada doğa turizmi kültür turizmi ile bir arada yer alıyor. Yaptığımız incelemeler sonucunda çok katlı mağaraların olması, Roma Dönemi'ne ait mezarların olması ve mezarlar içerisindeki sunu çukurlarının bulunması ve antik dönem yollarının bulunması nedeniyle bir kısmı tescilli olan bu alanın tescilsiz olan diğer kısımlarını kurula sunacağız ve tescilleyecek. Yaklaşık 30 hektarlık bir alan tescillenecek” dedi. Gümüşkaya Köyü Muhtarı Hasan Ünlü ise yerli ve yabancı turistleri mağaraları görmeye davet ederek, “Turistler geldiğinde tarihi mağaralar ve yerleşim alanlarını Fırat Nehri üzerinden küçük kayıklarla gezebilirler, tekne turu yapabilirler. Tarihi bir yerdir görmelerini istiyoruz. Sadece turistik değil sportif faaliyetlerde yapılıyor. Önceki yıllarda kürek sporu yapıldı. Yaklaşık 20 kilometrelik bir yer kürek sporu için uygun. Yetkililerden burayı turizme kazandırmalarını istiyoruz” diye konuştu. Fırat Nehri ve mağaraları görmeye gelen Pınar Cengiz isimli turist ise “Burasının hem doğal güzellikleri hem de kültürel güzellikleri de var. Binlerce yıllık mağaralar gerçekten bizi çok etkiledi. Geldiğimize çok memnunuz” şeklinde konuştu.

Mardin'in yöresel ürünü 'kara nohut' tescillendi Haber

Mardin'in yöresel ürünü 'kara nohut' tescillendi

Mardin'e özgü olan ve 1100 yıllık tarihe sahip yöresel ürün 'kara nohut' coğrafi işaret alarak tescillendi. Anıtlı Meryem Ana Süryani Manastırı ve Kiliseleri Derneği ve Mardin Kültür Turizm Müdürlüğü tarafından ortaklaşa yürütülen proje sonucu Türk Patent Kurumu tarafından tescillendi. Turizm şehri Mardin’in yöresel ürünü Türk Patent Kurumu tarafından tescillendi. Kara nohut yemeğinin tarifini veren Şef Zelal Türk, "Bölgemizde olan kara nohut yüzyıllardır bu topraklarda yetişen fakat bilmediği bir üründür. Kimse bilmiyor daha yeni yeni bunun farkına varıyoruz. Kendi değerlerimizin zenginliklerimizin yeni yeni farkına vardık. Kara nohut bizim tarihimizde 2 bin yıllık tarihi olan bir ürün. Bugün tescillenmiş olması bizim için büyük bir gururdur. Bu yemek bildiğimiz sulu nohut gibi yapılıyor fakat biraz daha fazla suda kalması gerekir. Bir gece önceden suda kalması gerekiyor. Çok özel bir nohuttur ve vitamin değerleri yüksektir. İçinde omega 3-6 bulunur, besin değeri çok yüksek ve bol enerji verir" şeklinde konuştu. Tescillenmesinin gurur olduğunu söyleyen Türk, "Tescillendiği için çok mutluyum. Bu bölge insanı için ve bölgemize ayrı bir katkısı olacaktır. Bizim bölgede böyle bir ürünün yetişmesi ayrı bir zenginliktir. Bu lezzeti bütün dünyaya yaymak istiyoruz" ifadelerini kullandı. Pişirme aşamasından bahseden Türk, “Kuru soğanımızı kavurorsunuz tabii bir gün önceden nohutları suya bastırıyoruz. Sabah kalkınca onu birkaç kere temiz suyla yıkarız. Biraz salça biraz baharat ile eti ekleyip kavuruyoruz. Üzerine nohutunu döküyor ve kaynatıyoruz. Kaynaması 60 dakika sürüyor” dedi.

Mardin’in 'alluciye' ve 'firkiye' yemekleri tescillendi Haber

Mardin’in 'alluciye' ve 'firkiye' yemekleri tescillendi

Mardin’e özgü 2 yöresel yemek olan "alluciye" ve "firkiye" coğrafi işaret alarak tescillendi. Turizm şehri Mardin'in iki yöresel yemeği Türk Patent Kurumu tarafından tescillendi. Yemeklerin tarifini veren Şef Dilek Çelebioğlu, Osmanlı döneminden şimdiye kadar ataların kullandığı eski yemeklerin sürekliliğini sağlamak ve gerçek orijinal haliyle halka sunmayı hedeflediklerini söyledi. Birçok farklı yemek olduğunu belirten Çelebioğlu, "Yaptığımız yemek Mardin eriği, eti ve yeşil soğanı bütünleşerek oluşan bir yemektir. Daha önce sadece mevsiminde kullanılıyordu. Yemeği yapmak için papaz eriğinin çıkmasını bekliyorduk. Şu an çeşitli saklama metotları ile bütün mevsimlerde yapabiliyoruz. Anneannem, babaannem ve annemden olduğu gibi hiçbir özelliğini bozmadan yapıyoruz. Et çok iyi olmalı, pişerken karıştırmamak gerekir, yavaş ve kısık ateşte uzun süre pişirilir" dedi. Tescillenmesinin kendileri için büyük bir gurur olduğunu ifade eden Çelebioğlu, "Tescillendiği zaman çok önemli bir vasiyetin yerine getirildiğini hissettim. Çok mutluyuz, en azından bu yemekler unutulmayacak ve diğer nesillere aktarılacak. Başka yöresel ve önemli yemeklerimiz var. Onların da tescilini istiyoruz" diye konuştu. İkinci tescilli yemek olan firkiye hakkında bilgi veren Çelebioğlu, "Firik, Arapça badem demektir. Firkiye, çağladan yapılan bir yemeğimizdir. Bademin ilk meyve halinden yapılan bir yemektir. Geçmişte yemeklerde domates kullanılmıyordu. Mardin yemeklerinde zaten meyvelerden çok fazla yemek yapıyoruz. Eskiden domates kullanılmadığı zamanlarda devamlı meyvelerden etli yemek yapılırdı" şeklinde konuştu. Mardin Artuklu Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi bölümünde öğretim görevlisi olan Yavuz Yalçın ise, bu yıl Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile GAP Bölge Kalkınma Dairesi Başkanlığı tarafından desteklenen proje çerçevesinde oluşturulan uygulama mutfağında olduklarını kaydetti. Mutfakta aynı adan 25-30 öğrenci eğitim alabildiğini belirten Yalçın, "Ayrıca da burada coğrafi işaret çalışmaları yaptık. Bu çerçevede coğrafi işarete başvurduğumuz 2 yemeğimiz alluciye ve firkiye yemeklerinin bugün burada yapımını gerçekleştiriyoruz. Bu yemekler yapılırken öncelikle paydaşlarla toplantılar gerçekleştirildi. Ardından bu yemeklerle ilgili bilgiler belgeler toplandı. Makale incelemeleri geçmişe dair bilgileri ve bu yemeklerin nasıl yapıldığına, günümüze kadar nasıl ulaştığına dair belgeleri çıkardıktan sonra paydaşlarla birlikte yine bir demo çalışması gerçekleştirdik" dedi. Demo çalışmasında da bu yemeklerin standart bir reçetesini oluşturmaya çalıştıklarını aktaran Yalçın, "Bu reçeteleri de oluşturduktan sonra Mardin alluciye ve firkiye yemeği için Türk Patent Kurumuna coğrafi işaret başvurusunda bulunduk. İncelemelerin ardından da coğrafi işaret başvurusunu almaya hak kazandık" ifadelerinde bulundu.

Ezine peynirinin AB'de tescili için gün sayılıyor Haber

Ezine peynirinin AB'de tescili için gün sayılıyor

Ezine Peynirini ve Mandıracılarını Koruma Geliştirme ve Tanıtma Derneği'nin, AB'ye yaptığı Ocak 2023 tarihli başvuru üzerine, Ezine peynirinin 3 aylık tescil süreci başladı. Ezine peyniri ile ilgili yaşadıkları sorunları ve AB tescil sürecini AA muhabirine değerlendiren Ali Öztürk, bazı Avrupa ülkelerinde taklit Ezine peynirlerinin üretildiğini ancak bunu yıllardır önleyemediklerini kaydetti. Coğrafi işaretli Ezine peynirinin AB'de tescillenmesi için 2 yıl önce müracaatta bulunduklarını anlatan Öztürk, "Devletimiz de arkamızda. Başvuru, şu anda eksiksiz kabul edilen bir ürün olarak neticelendi. Karar askı sürecine çıktı. Askı süreci 3 ay. Bu sürede itiraz olmazsa, 3 ay sonunda Ezine peyniri AB'de tescillenecek." dedi. Kazdağları'nda 96 çeşit endemik bitkinin yetiştiğini belirten Öztürk, "Küçükbaş hayvanlar bu bölgede merada beslenir. Endemik bitkileri yedikleri için sütlerinde farklı değerler olduğu tespit edildi ilk coğrafi işareti alırken. Süreç ilerliyor fakat bu işin sahteleri çok." ifadelerini kullandı. "Ezine peyniri tektir" Ezine peynirinin, beyaz peynir görünümünde olduğunu fakat beyaz peynirin, keçi, koyun ve inek peyniri adı altında 3 çeşidinin bulunduğunu aktaran Öztürk, şöyle devam etti: "Ezine peyniri tektir. Yüzde 30-40 koyun sütü, yüzde 15 inek sütü, 55-45 keçi sütü koyularak yapılır. Ezine, Bayramiç, Ayvacık'tan süt almanız lazım ve işletmelerin de o bölgede olması lazım. Fakat bunun çok sahteleri var. Avrupa'da da yapılıyor. Bizim peynir ile alakası olmayan bir peynir yapılıyordu, Ezine peyniri diye piyasaya sürülüyordu. Şimdi en azından onun önünü kesip, Avrupa'da bu peynirin bilinirliliğini artırabileceğiz. Sütlerimizdeki bakteri oranının yüksekliğinden dolayı AB, ihracatını zorlaştırıyordu. Bu peynir, bölgeden başka hiç bir yerde yapılmadığı için önünün açılma ihtimali var. Bu da sektöre bir artı sağlayacak." "Gerçek Ezine peyniri, İstanbul'a yetmez" Tüketicilerin, gerçek Ezine peynirini nasıl anlayabileceğine ilişkin de Öztürk, Ezine peyniri tenekelerinin üzerinde kırmızı, sarı Türkiye haritasının yer aldığı coğrafi işaret logosu ile ve süt damlası şeklinde "Ezine" logosunun yer aldığını, bu iki logonun Ezine peyniri haricinde hiç bir üründe bulunmadığını vurguladı. Öztürk, bölgede 14 Ezine peyniri üreticisinin bulunduğunu, işletmelerden dönem dönem numune alınarak ilgili bakanlığa gönderildiğini, peynirlerin incelendiğini anlattı. "Ezine keçi", "Ezine koyun", "Ezine inek" şeklinde de Ezine peyniri bulunmadığına dikkati çeken Öztürk, "Bu Türkiye'de bilinmiyor. Coğrafi işaretler de yeni yeni oluşuyor. Bölge kısıtlı bir bölge. Sütler her geçen gün azalıyor. Gerçek Ezine peyniri, İstanbul'a yetmez. Ama Türkiye'nin 81 vilayetinde Ezine peyniri satılıyor. Bunun önüne de geçmekte zorlanıyoruz. Şikayette bulunuyoruz, ceza alanlar oluyor, gözümüzden kaçıyor, bunlarla mücadele ediyoruz ama en azından artık AB'de, Ezine peyniri adı altında bir peynir olmayacak bu bölgeden çıkmadığı takdirde." diye konuştu. Öztürk, "Ezine peynirinin tuz oranı yüksektir. Ezine peynirinin olmazsa olmazı en az 9 ay buzhanede bekletilmesidir. Bunu da tuzla yapıyoruz." dedi. "Ülkemizin çok zengin bir coğrafi işaret potansiyeli var" Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu da bu yıl ocak ayında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Türkiye’nin AB tescilli coğrafi işaret sayısını 100'e çıkarmak için seferberlik başlattığını, 10 ürün için AB'ye başvurulduğunu, bunların içinde Ezine peynirinin de yer aldığını söyledi. Etkin çalışan bir coğrafi işaret sisteminin olması halinde, tescilin ürüne bir katma değer sağladığını dile getiren Tekelioğlu, şu değerlendirmede bulundu: "Tescille ürünün fiyatı yükselir, üreticilerin refahı artar, bölgenin kalkınması hızlanır. Ancak tescilin katma değer yaratması sistemin oturtulmuş olmasına bağlıdır. Sistemi kurmadan coğrafi işaret uygulamasından beklenen sonuçlar doğmaz. Yönetişim ve denetim konusunda gerekli düzenlemeler yapılsa sahip olduğumuz eşsiz coğrafi işaret potansiyeli Türkiye’ye önemli ölçüde sosyoekonomik açılımlar sağlayacaktır."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.