Hava Durumu

#Tokat

TOURISMJOURNAL - Tokat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tokat haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Gök Medrese’ye Tarihi Havuz Dokunuşu Haber

Gök Medrese’ye Tarihi Havuz Dokunuşu

TOKAT (İHA) - Tokat’ta 800 yıl önce inşa edilen Gök Medrese’nin avlusuna yapılan son restorasyon çalışmaları kapsamında 18. yüzyıla ait bir havuz konumlandırıldı. Selçuklu mimarisine uygun şekilde konumlandırılan havuz, tarihi yapı ile bütünleştirilerek koruma altına alındı. Selçuklu veziri Muhiddin Süleyman Pervane tarafından inşa edilen Gök Medrese’nin restorasyonu, 2020 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılarak 2025 yılında tamamlandı. Tarihi dokusunu koruyarak günümüze ulaşan medrese, Tokat’ın önemli kültürel miraslarından biri olmaya devam ediyor. Selçuklu döneminde medreselerin avlusunda genellikle havuz bulunduğu bilinse de, Gök Medrese’nin restorasyonu sırasında herhangi bir havuz kalıntısına rastlanmadı. Bunun üzerine Tokat Vakıflar Bölge Müdürlüğü envanterinde bulunan 18. yüzyıla ait tarihi havuz, Sivas Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun onayıyla medresenin avlusuna yerleştirildi ve koruma altına alındı. "TARİHİ HAVUZU KORUMA ALTINA ALDIK" Tokat Vakıflar Bölge Müdürü Sebahattin Erdoğan, medresenin restorasyon süreciyle ilgili olarak, "Tokat Vakıflar Bölge Müdürlüğü envanterinde bulunan 18. yüzyıla ait havuz medresenin avlusuna koyuldu. Selçuklu medreselerinin tamamının avlusunda havuz bulunmasına rağmen bu medresenin restorasyonunda havuz kalıntısı bulunmadı. Sivas Kültür Varlıkları Koruma Kurulu olarak elimizde bulunan tarihi havuzu tarihi bir mekânda korumuş olduk" açıklamasında bulundu.

Gök Medrese Yeniden Gençlerin Hizmetine Giriyor Haber

Gök Medrese Yeniden Gençlerin Hizmetine Giriyor

TOKAT (İHA) - Selçuklu dönemine ait Gök Medrese'nin 2020 yılında başlayan restorasyon çalışmaları tamamlandı. Tarihi yapı, gençlerin 24 saat ders çalışabileceği ve sosyal etkinlikler düzenleyebileceği modern bir merkez haline getirildi. Sultan Gıyâseddin Keyhüsrev döneminde vezir Muînüddin Pervane tarafından 13. yüzyılda inşa edilen Gök Medrese, 18. yüzyıla kadar eğitim kurumu olarak kullanıldı. Zamanla şifahane ve göçmenlerin barınağına dönüşen yapı, 1920-2012 yılları arasında şehir müzesi olarak hizmet verdi. 2020’de başlayan restorasyon çalışmalarıyla tarihi yapı, kültürel mirası korunarak gençlerin kullanımına uygun bir alana dönüştürüldü. "RESTORASYON 110 MİLYON LİRAYA MAL OLDU" AK Parti Tokat Milletvekili Mustafa Aslan, Gök Medrese'nin Selçuklu mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan muazzam bir eser olduğunu belirterek, "1250 ile 1277 yılları arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Yaklaşık 20 yıl süre içerisinde bu eser yapılmış. Evliya Çelebi de Seyahatnamesinde buradan ‘Çok latif ve güzel bir medrese’ diye bahsediyor. Burası 18. Yüzyıla kadar medrese olarak, daha sonra şifahane ve göçmenlerin kullandığı bir mekan olarak kullanılmış. 2020 yılında da restorasyon çalışmaları başladı. Burayı gençlere tahsis etmeyi düşünüyoruz. Gençlerin 24 saat ders çalışacağı, sosyal ve kültürel etkinlikler yapacakları bir alan haline getirmek istiyoruz. 24 saat ücretsiz çay ve belli zamanlarda çorba ikramları olacak. Restorasyon 110 milyon liraya mal oldu" açıklamasında bulundu.

Denizsiz Şehrin Balıkları Dünya Sofralarında Haber

Denizsiz Şehrin Balıkları Dünya Sofralarında

Tokat (İHA) – Denize kıyısı olmayan Tokat’tan Karadeniz’e gönderilen somon balıkları, burada büyütülerek Rusya, Çin, Japonya ve Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Tokat’ın Almus ilçesinde, Almus Baraj Gölü’nde yürütülen kafes balıkçılığı çalışmalarıyla bu yılın son hasat dönemi başladı. Baraj gölünde yetiştirilen somonlar, Karadeniz’deki kafeslere taşındıktan sonra büyütülerek uluslararası pazarlara ulaşıyor. 2024 yılının sonuna kadar 40 tonluk somon ihracatı hedefleniyor. Somonların sevkiyatı sırasında büyük bir hassasiyet gösteriliyor. Tırlara yüklenen balıkların oksijen değerleri mühendisler tarafından anlık olarak kontrol edilirken, balıklar vinç yardımıyla sevkiyata hazır hale getiriliyor. Tokat’tan başlayan bu yolculuk, somonların Karadeniz üzerinden dünya pazarlarına ulaşmasıyla tamamlanıyor. Bu faaliyet, Tokat’a balıkçılık alanında önemli bir ekonomik katkı sağlarken, ülke ihracatına da destek oluyor. "BALIKLAR KARADENİZ’DE BÜYÜYEREK İHRAÇ EDİLECEK" Almus Barajı’nda 6 yıldır kafes balıkçılığı yapan Sadullah Sezer, "Kafes balıkçılığıyla uğraşıyoruz. Bu yılki hasatlarımız başladı. Sinop ve Ordu'ya denize balık gönderiyoruz. Oradan da Rusya, Çin, Japonya olmak üzere birçok yere balıklarımız gidiyor. Yaklaşık 25 ton kapasitemiz var ama yıl sonuna kadar inşallah 40 ton balık vermeyi düşünüyoruz. Bu balıklar büyüyecek, Karadeniz üzerinden Avrupa'ya ihracı olacak" sözleriyle sürece dair bilgi verdi.

2 Bin Yıllık Çördük Kalesi Turizme Kazandırılmayı Bekliyor Haber

2 Bin Yıllık Çördük Kalesi Turizme Kazandırılmayı Bekliyor

TOKAT (İHA) - Tokat-Sivas karayolu üzerindeki 2 bin yıllık Çördük Kalesi ve kaya mezarları, defineci tahribatı ve bakımsızlık nedeniyle kaderine terk edilmiş durumda. Helenistik dönemde inşa edildiği düşünülen bu tarihi yapı, korunarak turizme kazandırılmayı bekliyor. TARİHİ ÇÖRDÜK KALESİ İLGİSİZLİĞE YENİK DÜŞÜYOR Tokat’ın Çördük köyü sınırlarında yer alan 2 bin yıllık kale, bir zamanlar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olmasına rağmen bugün harabe bir görüntü sergiliyor. Dar bir boğaz içinde konumlanan kalenin güney kısmında surlar, su sarnıçları ve tüneller bulunuyor. Kalede yer alan iki kaya mezarı, yapının Helenistik döneme ait olduğunu gösteriyor. DEFİNECİLERİN TAHRİBATI BÜYÜK Bölgedeki defineci kazıları, tarihi yapılara büyük zarar verdi. Özellikle 4 yıl öncesine kadar aynı boyutta olan iki kral mezarından birinin girişinin genişletilmesi ve sütunlardan kopan parçalar, kaledeki tahribatı gözler önüne seriyor. Vatandaşlar, kalenin bir an önce koruma altına alınması ve turizme kazandırılması gerektiğini belirtiyor. UZMANLARDAN ÇAĞRI: TARİHİ ESERLER KORUNMALI Tarih araştırmacısı Mehmet Ali Cinlioğlu, definecilerin neden olduğu zararın ciddi boyutlarda olduğunu ifade ederek, bölgedeki kale ve kaya mezarlarının turizm için büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirtti. İlgili kurumların bölgeye sahip çıkması ve bu tarihi mirası koruma altına alması gerektiğini ekledi. TARİHİ ZENGİNLİKLER TEHLİKEDE Vatandaşlar, Çördük Kalesi ve kaya mezarlarının turizm rotasına eklenerek korunmasını istiyor. Bölgenin tarihi dokusunun daha fazla zarar görmeden restore edilmesi, hem kültürel mirasın yaşatılması hem de turizmin canlanması açısından önemli bir adım olacak.

Orta Karadeniz Güney Kore'nin Radarında Haber

Orta Karadeniz Güney Kore'nin Radarında

ÇORUM (İHA) - Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı'nın (OKA) öncülüğünde Güney Koreli turizmciler, bölgenin tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetmek üzere tanıtım turuna katıldı. Amasya, Çorum, Samsun, Tokat ve Ankara illerini kapsayan proje, Güney Kore'nin bu bölgeyi turizm rotasına dahil etmesini hedefliyor.   2009'dan beri turizm altyapı projelerine destek sağlayan OKA, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Türk Hava Yolları (THY) ve yerel paydaşlarla iş birliği yaparak, Güney Koreli yedi seyahat acentesine yönelik iş geliştirme odaklı bir tanıtım programı düzenledi.   HİTİT ROTASI İLE BAŞLAYAN TANITIM TURU Program, Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile başlayıp Boğazköy Müzesi, Hattuşa Ören Yeri, Alacahöyük ve Yazılıkaya Tapınağı gibi Hitit uygarlığının önemli merkezlerini kapsadı. Çorum Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'nde gerçekleştirilen Hitit Çivi Yazısı Atölyesi, katılımcılara unutulmaz bir deneyim sundu.   İŞ BİRLİĞİ VE KÜLTÜREL BAĞLAR GÜÇLENİYOR Çorum’da Güney Koreli acente yöneticileriyle Orta Karadenizli turizm temsilcileri arasında yapılan B2B görüşmeler, iş birliği fırsatlarını değerlendirme şansı yarattı. Hana Tour, Interpark Tripile, Lotte Tour, Online Tour, Yellow Balloon, Saturn Travel and Business ve Bricks gibi önde gelen acentelerin temsilcileri ile bire bir görüşmeler gerçekleştirildi.   Çorum Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, konuşmasında Hititlerden günümüze bölgenin zengin kültürel geçmişine değindi. "Şehrimiz 8 bin yıllık çok kadim bir geçmişe sahip. Hattiler, Hititler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti gibi birçok medeniye ev sahiplik etmiş kadim bir Anadolu kentidir. Şehrimiz, adeta saymış olduğum tüm medeniyetlerde izler taşıyan bir kültür mozaiği. Millattan önce 1270'li yıllarda, dünyadaki ilk barış antlaşmasının bizim topraklarımızda yapılmış olması da bizim için gurur kaynağıdır. Kadeş Barış Antlaşmasının altında kral ve kraliçenin mühürlerinin birlikte bulunması, Anadolu'da kadına yaklaşımının geçmişini göstermesi bakımından da bizim için oldukça önem arz etmektedir. Dünya kültür mirasına birçok eserler bırakan Hitit İmparatorluğunun başkenti olması bizim için ayrı bir güzellik" diyerek bölgenin zengin tarihini katılımcılara anlattı. İki ülke arasındaki tarihi dostluğu vurgulayan Aşgın, Kore Savaşı'ndaki Türk askerlerinin fedakarlığını hatırlatarak, Güney Koreli turistleri bölgede daha fazla görmek istediklerini belirtti.   UNESCO LİSTESİNDEKİ ESERLER ZİYARET EDİLDİ Çorum Vali Yardımcısı Cengiz Nayman, programın iki ülke arasındaki dostluğu pekiştirdiğini ve Hitit mirasının uluslararası alanda daha fazla tanınmasına katkı sağladığını belirtti. Bölge hakkında konuşan Nayman, "Güney Kore'den gelen turizmcilerimizin bu buluşması yalnızca iki ülke arasındaki dostluk köprüsünü güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda Hititlerin tarihi mirasının uluslararası alanda daha da fazla tanınmasına katkı sağlayacaktır. Tarih sahnesinde diplomasinin başlangıcı olarak kabul edilen Kadeş Barış Antlaşması'nın imzalandığı Çorum, Unesco Dünya Kültür Mirası ve Dünya Birliği Listesinde yer alan önemli bir merkezdir" dedi. Tanıtım turunun diğer durakları arasında, UNESCO Geçici Miras Listesi'nde yer alan Amasya’daki Harşena Dağı ve Pontus Kral Kaya Mezarları, Amasya Kalesi, Yalıboyu Evleri ve Hazeranlar Konağı yer aldı. Programın ilerleyen günlerinde ise Samsun’daki Şahinkaya Kanyonu ve müzeler ziyaret edilecek.   Hititlerin önemli dini merkezi Nerik, tanıtım turunun son gününde ziyaret edilecek. Nerik'in, Çorum'dan Samsun'a uzanan bir kültür rotasının merkezi haline gelmesi bekleniyor.  

1960'larda Türkiye'de Bisiklet Kullanımı Sıkı Denetim Altındaydı Haber

1960'larda Türkiye'de Bisiklet Kullanımı Sıkı Denetim Altındaydı

**1960'larda Türkiye'de Bisiklet Kullanımı Sıkı Denetim Altındaydı** 1960'lı yıllarda Türkiye'de bisikletler, otomobiller gibi ruhsatlı, plakalı ve ehliyetli olarak kullanılıyordu. Bisiklet sahipleri, otomobil vergilerine yakın vergiler ödemek zorundaydı ve ehliyetsiz bisiklet kullanımı yasaktı. Ayrıca, her bisikletin 6 ayda bir fenni, 4 ayda bir genel muayenesi yapılması gerekiyordu. “GÜNÜMÜZDE ÖZGÜRCE BİNDİĞİMİZ BİSİKLETLER ZAMANINDA ULAŞIM ARACI OLDUĞU İÇİN EHLİYETLİYDİ” Tarih Araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, bisiklet kullanımının bir kişiyle sınırlı olduğunu ve bu kuralın kazaları önlemek amacıyla getirildiğini belirtti. O dönemde bisikletin önemli bir ulaşım aracı olarak kabul edildiği ve ciddi kurallarla denetlendiği vurgulanıyor. Günümüzde ise bisiklet kullanımı, bu tür düzenlemelerin olmadığı daha özgür bir hale gelmiş durumda. Gazioğlu konuyla ilgili şunları söyledi: "Tokat Şehir Müzesini ziyaret ettiğim esnada plakalı bisiklete denk geldim ve bunun geçmişini araştırdım. 1963 yılında en yaygın ulaşım aracı bisikletti. O dönemdeki bisikletler hem ruhsatlı hem plakalı hem de ehliyetli kullanılıyordu. Yani mevcut günümüzdeki otomobil vergileriyle neredeyse eş değer vergiler ödüyorlardı. İnsanlar ulaşım aracını kullanabilmek için ehliyete sahiptir ve bu ehliyetleriyle bisiklete binebiliyorlardı. Ehliyet yoksa o bisikleti kullanamıyordu. Belgelerde bir de bir kişiyle sınırlandırıldığı dikkatimi çekti. Muhtemelen o dönemde insanlar birden fazla bisiklete biniyordu. Bu da kazaya sebep olmuş olabilir. Bunun neticesinde de bu bir kanunen bir kişiyle sınırlandırılmış. Yani o dönemde bisiklete binme hakkı bir kişiyle sınırlıymış. Plakalı bisikletlerin bir de muayeneleri oluyordu. Muayeneleri 6 ayda bir fenni muayene, 4 ayda bir de normal muayene yapılıyordu. Buradan da şunu anlıyoruz. Bisikletler günümüz otomobil muayeneleriyle neredeyse eş değer muamele görüyordu. Yani bu dönemde mesela nasıl otomobilleri muayene ettiriyoruz? Belli bir süreçleri ve periyotları var. Aynı şekilde o dönemlerde de bisikletler muayene ettiriliyordu. Şu anda ehliyetsiz özgürce bindiğimiz bisikletler zamanında ulaşım aracı olduğu için ehliyetliydi. Belki gelecek zamanda da şu anda vergi ödediğimiz otomobiller ücretsiz olur. Biz bambaşka araçlara vergi ödüyor oluruz” dedi

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.