Hava Durumu

#Turizm Tanıtımı

TOURISMJOURNAL - Turizm Tanıtımı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Turizm Tanıtımı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye’nin Turizmdeki Çıkmazı; Yüksek Gelirler, Düşük Kârlılık Haber

Türkiye’nin Turizmdeki Çıkmazı; Yüksek Gelirler, Düşük Kârlılık

TURİZM PROFESYONELLERİ, SEKTÖRÜN GELİRLERİNİ, ALTYAPI VE TANITIM EKSİKLİKLERİNİ MASAYA YATIRDI Profesyonel Turizm Yöneticileri Platformu’nun (PTY) düzenlediği “Turizm Ekonomisi” başlıkla çevrimiçi etkinlikte turizm sektörünün güncel sorunları ve çözüm önerileri çeşitli bakış açılarıyla derinlemesine ele alındı. Profesyonel Turizm Yöneticileri Platformu Kurucusu Güngör Gürel, Adnan Menderes Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Nuri Özdoğan ve Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TURYOD) Başkanı Savaş Çolakoğlu’nun değerlendirmeleriyle, turizmin sadece finansal boyutuna değil, aynı zamanda yönetim, altyapı, tanıtım, personel sorunları ve eğitim konularına da ışık tutuldu.  Turizmde yüksek gelirlerin nereye gitti, firmaların iflas sebepleri sorgulandı  Toplantının moderatörü olan PTY Kurucusu Güngör Gürel, 2024 yılının 8 ayında Türkiye genelindeki otel cirolarının 9,7 milyar dolara ulaştığını, konaklama vergisi olarak yaklaşık 170 milyon dolar paranın turizm işletmelerinden alındığından söz etti. Güngör Gürel, turizmdeki yüksek gelirlerin nereye gittiği ve firmaların iflas sebeplerine değinirken, özellikle gelirlerin ve maliyetlerin doğru yönetilmemesinden kaynaklanan sorunları vurguladı. Özellikle altyapı yatırımlarının yetersizliği, tanıtım bütçelerinin doğru kullanımı gibi konularda daha akılcı çözümler geliştirilmesi gerektiğini belirten Güngör Gürel, konaklama vergisi olarak alınan paranın destinasyonlarda altyapıya harcanması gerektiğini, tanıtımlarda dijital mecra ve yapay zekâ unsurlarının dikkatle değerlendirilmesinin fayda sağlayacağını söyledi.   “Paranın destinasyonlarda altyapıya harcanması çok önemli” Türkiye Turizm ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) başarılı çalışmalar yürüttüğünü ancak tanıtımlar için harcanan kaynakların doğru şekilde kullanımının büyük önem taşıdığını kaydeden Güngör Gürel, “Paranın destinasyonlarda altyapıya harcanması çok önemli. Örneğin, Kuşadası’nda yaz aylarında kanalizasyon taşıyor, bu şekilde turizm yapamazsınız. Eğer bir destinasyonda kültürel imkanlar sunamıyorsanız, turistlerin de ilgisini çekemezsiniz. Kalış sürelerini artırmaktan bahsediyoruz, peki bunu nasıl yapacağız? İnsanlara vakit geçirebilecekleri aktiviteler sunmamız gerekiyor; destinasyonlarda çekim unsurları yaratmalıyız. Her destinasyonun kendine özgü bir yapısı var. Bu yapıyı dikkate alarak, turist profiline uygun hizmet vermemiz gerekiyor. Ancak asıl mesele şu; gerçekten bu işten para kazanıyor muyuz? Kaynaklarımızı doğru kullanmazsak, sadece ekonomik ve doğal kaynaklarımızı heba etmiş oluruz.” dedi. “Turizm sektöründe nitelikli eleman bulmak gittikçe zorlaşıyor” Turizm sektörünün özellikle pandemiden sonra nitelikli insan kaynakları bulmakta büyük zorluklar yaşadığına vurgu yapan Güngör Gürel, “Birçok şef servis elemanı, daha yüksek kazançlar sunan diğer sektörlere geçti. Turizm sektöründe nitelikli eleman bulmak gittikçe zorlaşıyor. Fransız servisi yapabilecek nitelikli servis elemanları bulmak artık neredeyse imkânsız hale geldi. Bu noktada, turizmin siyasete alet edilmemesi gerektiğini de vurgulamak istiyorum. Turizm siyaset üstü bir sektör olmalı; ancak bu sektörde bir politika belirlenmeli. Örneğin, konaklama vergisi adı altında toplanan paraların doğrudan şehirlerin gelişimine harcanması gerekiyor. Bu vergiler devletin genel bütçesine gitmek yerine, şehirlerin altyapı ve üstyapısını geliştirmeye yönlendirilmelidir.” diye konuştu.  “Dijital platformlar, yapay zekayı kullanarak çok daha verimli ve etkili sonuçlar elde edebilir” Turizm destinasyonlarının tanıtımı için yapılan çalışmaları da değerlendiren Güngör Gürel, şunları söyledi: “TGA’nın yaptığı tanıtım çalışmaları önemli ve değerli; fakat bu çalışmalarda rakamların daha rasyonel bir şekilde paylaşılması, turizmciler için daha anlamlı olacaktır. Örneğin, TGA’ya ödenen katkı payının ne kadarı Ankara’ya harcanıyor, bunu bilmek önemli. Tanıtımın tek elden yapılması, bölük pörçük yapılar yerine daha etkili bir strateji sağlayabilir. Günümüzde tanıtımın dijitale dönmesi gerektiği açıktır. Dijital platformlar, yapay zekayı kullanarak çok daha verimli ve etkili sonuçlar elde edebilir. Özellikle, fuarlar gibi geleneksel yöntemler önemli olsa da dijital tanıtım daha ucuz, daha efektif ve nokta atışı yapma imkânı sağlar. Verilerin doğru kullanımıyla hangi bölgelerde turizme olan talebin arttığını belirleyebilir ve stratejilerimizi buna göre yönlendirebiliriz.” “Gelirleri artırmak için daha verimli bir maliyet yönetimi ve altyapı geliştirme çalışmalarına odaklanılmalı” Adnan Menderes Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Nuri Özdoğan, pandemi sonrası toparlanma sürecinde artan maliyetler ve enflasyonun otel işletmelerini nasıl zorladığını anlatarak, tarım ürünleri ve personel maliyetlerindeki artışların sektör üzerindeki baskısını dile getirdi. Prof. Dr. Özdoğan, Türkiye'nin turizm gelirlerini artırmak için daha verimli bir maliyet yönetimi ve altyapı geliştirme çalışmalarına odaklanması gerektiğini ifade etti.  Prof. Dr. Özdoğan, “Pandemiden çıktık ama küresel bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Bölgedeki savaşlar da turizmi etkiliyor. Otel işletmecileri zorlanıyor çünkü birçok yatırımcı farklı sektörlerde faaliyet gösteriyor. Sadece turizmle ayakta kalan işletmeler gerçekten zor durumda. Pandemi sonrası toparlanmaya çalışırken bu sefer de enflasyon ve artan maliyetler işletmeleri zorluyor.  Gelirlerde nominal olarak büyüme var, fakat maliyetler daha da hızlı artıyor. Özellikle personel maliyetleri ciddi bir yük oluşturuyor. Türkiye tarım ürünlerinde güçlü bir ülke olmasına rağmen, tarım ürünlerinin maliyeti artıyor ve bu da otel işletmelerini zorluyor. Böylece, büyük cirolara rağmen daha büyük maliyet baskıları oluşuyor. Eğer arkasında başka bir holding yoksa ya da acente ve online rezervasyon kanallarından yeterince faydalanamıyorsa, oteller iflas ya da konkordato ilan etmek zorunda kalabiliyor. Esas işi sadece turizm olanlar bu durumu daha fazla yaşıyor.” dedi.  “Türkiye’nin yurt dışında kendi tur operatörlerini kurması, değer zincirinden daha fazla pay almasını sağlayabilir” Tanıtım ve pazarlama konusunda da Türkiye’nin eksiklerini düzeltmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özdoğan, gelirleri artırmak için destinasyonların altyapısının iyileştirilmesi, yerel tur operatörlerinin güçlendirilmesi ve daha akılcı bir maliyet yönetiminin yapılmasının şart olduğunu söyledi.  Prof. Dr. Özdoğan, konuşmasında özetle şunları söyledi: “Türkiye, tanıtım ve pazarlama konusunda da bazı eksiklikler yaşıyor. Tur operatörleri, oteller üzerinde büyük bir baskı kuruyor. Oteller, daha düşük fiyatlarla hizmet sunmak zorunda kalıyor, bu da kârlılıklarını düşürüyor. Özellikle Antalya'daki 5 yıldızlı oteller, tur operatörlerinin düşük fiyat taleplerine boyun eğmek zorunda kalıyor. Bu nedenle Türkiye’nin yurt dışında kendi tur operatörlerini kurması, değer zincirinden daha fazla pay almasını sağlayabilir. Turizm Geliştirme Ajansı, Türkiye'nin tanıtımını yaparken büyük bütçeler harcıyor. Ancak elde edilen gelirler, destinasyonların altyapısının iyileştirilmesine aktarılmıyor. Örneğin, Antalya'ya gelen turistler, havalimanından otellerine ulaşmak için saatlerce yol kat etmek zorunda kalıyor. Bu gibi sorunlar çözülmediği sürece, Türkiye’nin turizmdeki potansiyelini tam anlamıyla değerlendirmesi zor olacaktır. Turizm sektörünün daha verimli ve kârlı hale gelmesi için, değer zinciri analizlerinin yapılması gerekiyor. Bu analizlerle, kimlerin ne kadar kazandığı ve turizmin hangi aşamalarında kâr elde edildiği net bir şekilde ortaya konabilir. Tur operatörleri, otelleri birbirine kırdırarak fiyatları düşürüyor ve bu da sektördeki kârlılığı azaltıyor. Ayrıca, turistlerin harcamalarını doğru bir şekilde ölçmek de zor. TÜİK’in havalimanlarında yaptığı anketlerle elde edilen veriler, gerçeği tam anlamıyla yansıtmıyor olabilir. Kayıt dışı ekonomi, turizm gelirlerinin tam olarak hesaplanmasını zorlaştırıyor. Turizm sektörü sadece döviz girişi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yurt dışına ciddi miktarda döviz çıkışı da gerçekleşiyor. Özellikle Türk turistlerin yurt dışında harcadığı miktarlar oldukça yüksek. Bu durum, turizm gelirlerini dengelemenin yollarını aramamız gerektiğini gösteriyor. Sonuç olarak, Türkiye’nin turizm sektöründe karşılaştığı bu sorunları çözmek için hem devletin hem de özel sektörün birlikte hareket etmesi gerekiyor. Turizm gelirlerini artırmak için destinasyonların altyapısının iyileştirilmesi, yerel tur operatörlerinin güçlendirilmesi ve daha akılcı bir maliyet yönetimi yapılması şart.” “Otellerin gelir artışı yeterli değil, kârlılık ve maliyetlerin daha dikkatli yönetilmesi gerekiyor” TURYOD Başkanı Savaş Çolakoğlu ise otel işletmeciliğinde sadece gelir artışının yeterli olmadığını, kârlılık ve maliyetlerin daha dikkatli yönetilmesi gerektiğini belirtti. Turizm sektörü çalışanlarının eğitim eksiklikleri, nitelikli yönetici ihtiyacı ve sektörün dijitalleşme gereksinimlerine de dikkati çeken Savaş Çolakoğlu, sektörün daha sürdürülebilir ve kârlı hale gelmesi için hem kamu hem de özel sektörün daha stratejik bir şekilde hareket etmesi gerektiği vurguladı.  Tanıtımın doğru yapılması, altyapının güçlendirilmesi, personel ve yönetici eğitimine yatırım yapılması gibi çözümlerin sektörün gelecekteki başarısının anahtar unsurları olduğunu dile getiren Çolakoğlu, şunları söyledi: “Sadece gelirler üzerinden değerlendirme yapmak yanıltıcı. Yıllardır turizm yatırımcılarına, yatırım yapmadan önce fizibilite çalışması yapmaları gerektiğini söylüyoruz. Ancak birçok yatırımcı sadece doluluk oranlarına ve ciroya bakıyor. Fakat karlılığa dikkat etmiyorlar. Maliyetler ve giderlerin nasıl arttığını göz ardı etmek, işletmelerin zarar görmesine yol açıyor. TÜİK verilerine göre turizm gelirlerinde yüzde 9,3 artış var, ancak giderlerdeki artıştan kimse bahsetmiyor. Kişi başı gelir 976 dolardan 942 dolara düşmüş. Gece başı kişi harcaması ise 93 dolardan 98 dolara çıkmış. Oda fiyatları arttı, ama geceleme sayısı azaldı. Ülkeye çok sayıda turist geliyor, ancak bunların harcamalarının ne kadarını burada gerçekleştirdiği belirsiz. Hatta sınır kapılarından giriş yapan, harcama yapmayan, hatta burada çalışmak için gelen yabancılar bile turist olarak sayılıyor. Örneğin, Edirne’ye alışveriş yapmak için gelen Bulgar vatandaşlarını turist olarak sayıyoruz. Belki bir gece konaklıyorlar, belki de arabalarında yatıyorlar. Ancak gerçek anlamda bir konaklama hizmeti almadıkları için turizm gelirlerine doğrudan bir katkıları olmuyor. Türkiye, dünyada ağırladığı turist sayısı bakımından ilk 10'da yer alsa da elde edilen gelir açısından aynı başarıyı yakalayamıyor. Nüfus ve yüzölçümü bakımından daha küçük olan Avrupa ülkeleri, Türkiye'den daha fazla turizm geliri elde ediyor. Bunun nedeni, artan maliyetler ve baskılanan döviz kurları. Örneğin, Rus turistler artık Türkiye'ye gelmekte zorlanıyorlar çünkü onlar için Türkiye pahalı hale geldi. Temmuz ayında doluluk oranları, özellikle resort bölgelerinde yüzde 60-70 civarında kaldı. Artan otel fiyatları, yerli ve yabancı turistler için de bir sorun teşkil ediyor. Enflasyon oranlarının yüksek olması, otel işletmelerinin maliyetlerini artırıyor. Özellikle enerji giderleri, otellerin en büyük masraf kalemlerinden biri. Elektriğe yüzde 38 zam yapılırken, otellerin gelirlerini sadece yüzde 9 artırmaları, kârlılıklarını ciddi şekilde etkiliyor. Otel işletmecilerinin ve yatırımcıların, maliyet hesaplarını çok dikkatli yapmaları gerekiyor. Turizm sektörü açısından gelir artışı var gibi gözükse de gerçek tablo farklı. Geçen yıla göre yüzde 9,5-10 oranında bir artış görülse de maliyetlerdeki artış çok daha yüksek. Enflasyon oranı yüzde 71'e yakınken, gelir artışının yüzde 9 civarında kalması, otellerin kâr marjlarını eritti.” “Dijitalleşme mi, fuarcılık mı? Her ikisi de gerekli diye düşünüyorum” Turizm destinasyonlarının tanıtımına dönük çalışmaları da değerlendiren Çolakoğlu hem geleneksel hem de teknoloji yoğun tanıtım faaliyetlerinin bütünsel kullanılması gerektiğini belirtti. Çolakoğlu, “Dijitalleşme mi, fuarcılık mı? Her ikisi de gerekli diye düşünüyorum. Fuarlara katılmak, hocamızın dediği kadar basit değil. Tabii ki sadece tatile gitmiyoruz. Dört gün süren bir fuara katıldığımızda, en az iki gününde iş anlaşmaları yapıyoruz. Yanlış anlaşılmasın, tatil amaçlı değil, iş amaçlı gidiyoruz. Fuarlar aslında bir gösteri alanı. Orada tabii ki iş anlaşmaları yapıyoruz, sezonluk satışlar gerçekleştiriyoruz, ama aynı zamanda kendimizi ve işletmemizi göstermek zorundayız. Rakiplerimize karşı kendimizi sergileyebilmek önemli. Sadece online üzerinden iş yaparsak, sosyalleşmeyi ihmal etmiş oluruz ve bu da başarımızı düşürür. Ne kadar çok insanla tanışırsak ne kadar çok insanın hayatına dokunursak o kadar başarılı oluruz. Tabii ki dijitalleşme de vazgeçilmez bir kanal, ama fuarlarla da doğru insanları bir araya getirebilirsek, dönüşleri daha fazla alıyoruz. Fuarlar bazen yanıltıcı olabilir; kalabalıklar gözünüzü boyayabilir. O nedenle birebir görüşmeler çok daha değerli. Özel sektörde düzenlenen workshoplara da katılmak önemli. Bölge ziyaretleri yaparak pazarı daha iyi anlıyoruz. Yıllar önce Türkiye Otelciler Federasyonu genel sekreterliğini yaparken, başkanımız Osman Ayık'la düğün turizmi üzerine çalışmaya başladık. Hindistan'da yaptığımız bir çalışmayla Hint düğünlerini Antalya'da organize etmeye başladık. Pazarınızı iyi belirleyip, doğru yere yönlenirseniz sonuçları hızlı alırsınız. Ülkemizin en büyük sorunlarından biri turizmi yıl boyunca sürdürememek. Eğer turizmi 12 aya yayabilirsek, personel sorunu da büyük ölçüde azalır. Çünkü turizm çalışanları, sürekli iş bulamadıkları için başka sektörlere yöneliyorlar.” dedi.  “Önce yatırımcıyı, sonra genel müdürleri eğitmeliyiz” Eğitim ve kalifiye iş gücünün yetiştirilmesi konusuna da parantez açan Çolakoğlu, şöyle devam etti: “Eğitime özellikle sektörlerde yukarıdan başlamamız gerekiyor. Yani önce yatırımcıyı, sonra genel müdürleri eğitmeliyiz. Bu aşamalar tamamlandığında, zaten alttan yukarıya bir yayılım olur. Bazen, aşağıdan gelen iyi donanımlı genç arkadaşlarımız bir şeyler yapmak istiyor, ancak karşılarında olaylara dar bir perspektifle bakan bir yönetici ya da yatırımcı buluyorlar. Gençler de bu ortamda iş yapmanın zor olduğunu düşünüp, bırakıp gidiyor. Bu nedenle bazı konularda eğitime en üstten başlamalıyız. Yatırımcıyı ve genel müdürleri eğitmek, sektörün sağlıklı gelişimi için çok önemli. Yıllarca yöneticilik yaptım ve her zaman ekibime güven verdim. Sık sık ekibime şunu derdim; ‘Bana bir şey sormayın, çünkü zaten işleri siz yapıyorsunuz. Ben otelde ortalıkta gezen adamım, siz dışarıda otelin yüzüsünüz.’ Yani oteldeki işler, çalışanlara doğru dağıtıldığında zaten kendiliğinden düzgün ilerler. Gerçekten profesyonel yöneticilere güvenmemiz gerekiyor. Türkiye’nin ekonomisini düzeltecek sektörlerden biri turizmdir. Yatırımcı, milyon dolarlık yatırım yapıyor, metrekare başına şu kadar avro harcadım diyerek övünüyor. Fakat mermerleri kim temizleyecek? İşçiye ne vereceksiniz? Asgari ücret mi? Bu bir çelişki. Housekeeping ve diğer departmanlarda çalışan arkadaşlarımıza daha fazla değer vermemiz gerekiyor. Stevard departmanını küçümsüyorlar, oysa otelin en değerli elemanları onlardır. Yatırımcıya anlatıyorum; tabakları koruyacak olan kişi o arkadaşlar. Ay sonunda tabaklar kırıldığında çıkan masrafı yarıya indirmek istiyorsanız, o kişilere gereken ücreti ödeyin. Çünkü turizmde personelden tasarruf ederek para kazanılamaz. Fazla personel çalıştırmanın verimliliği düşürdüğünü kabul ediyorum. Ancak gerekli sayıda, donanımlı personelle çalışan oteller her zaman başarılı olur. Antalya'da bunu başaran oteller var ve bu otellerin ciroları diğerlerinin iki-üç katıdır. İnsanlarla çalışan bir sektör olarak, sabırlı olmamız ve personelimize yatırım yapmamız şart. Genç arkadaşlara da sabretmelerini öneriyorum. Bu sektörde iş imkânları çok fazla, sadece biraz sabır gerekli. Türkiye, uzun yıllar bu sektörden ciddi kazançlar sağlayacak.”  

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.