Hava Durumu

#Turizmciler

TOURISMJOURNAL - Turizmciler haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Turizmciler haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Turizmcilerin yeşil pasaport isyanı: İlk önce alması gereken biziz Haber

Turizmcilerin yeşil pasaport isyanı: İlk önce alması gereken biziz

TBMM İçişleri Komisyonu'nda görüşülmesi, ileriki günlerde Meclis gündemine alınması beklenen 19 kanun teklifinde; tüm hakim ve savcılar, bekçiler, 20 yıldır ticaret yapan iş insanları, 10 yıldır uluslararası nakliye işi yapan TIR şoförleri, belediye başkanları, 15 yıl kıdemli eczacılar, gazeteciler, mühendis ve mimarlar, köy ve mahalle muhtarları, serbest muhasebeciler, engelli memurlar, infaz koruma memurları, özel sektördeki doktorlar, tiyatro sanatçıları, öğretim üyeleri, TBMM danışmanları ile sendika yöneticilerinin yanı sıra gaziler için yeşil pasaport verilmesi gündeme alınacak. 19 kanun teklifi arasında, turizm sektörü bulunmuyor. Yurt dışıyla ilişkisi en fazla olan sektörüz Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu, dünyaya entegre olmuş en önemli sektörün turizm olduğunu belirterek, "Nasıl G7, G20 var, turizmde de T7 olsa Türkiye olarak burada yer alacaktık. Ülkemizde bunu ilk önce hak eden turizmciler. Ülkemizin dünyaya tanıtımı için büyük rol oynuyoruz. Vize sorunu çok ciddi, her şirkete bir kota verilebilir. Yurt dışı fuarlara giderken bile problem yaşanabiliyor. Her yıl Türkiye olarak 20'nin üzerinde katıldığımız fuar var, ortalama bir turizmci en az 5'ine katılıyor. Hele hele WTM Londra, ITB Berlin, Ultrecht Hollanda, MITT Moskova bizim için olmazsa olmaz fuarlar. Bu fuarlar dışında hem birçok ihtisas fuarı var hem de turistlere yönelik satış görüşmeleri ve benzeri birçok etkinlik var. Şu anda vizesi olan personelimiz gidebiliyor. Yeni vize alımlarında çok zorluk çekiliyor. Türkiye'de en fazla döviz girdisi sağlayan sektör, yurt dışıyla ilişkisi en fazla olan sektörüz." dedi. 19'un içinde turizmci neden yok? Batı Avrupa ülkelerinin uyguladığı Schengen prosedürünün Türkiye ve vatandaşları için, içinden çıkılmaz bir hal aldığını söyleyen Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, "Randevu almak, gerçekten çok zorlaştı. Randevu aldıktan sonra da vize almak ayları, yılları buldu. Hatta ilave maliyetler de getirdi. Bu özellikle turizm gibi plansız yurt dışı seyahati olan iş insanlarını çok zor durumda bıraktı. Bunu aşmak için herkes elinden geldiğince kendi yöntemlerini deniyor. Ama özellikle turizmciler yıllardır kanayan yaramız olan bu konuda yeşil pasaport talebimizi de dile getirmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki günlerde Meclis'te tartışılacak olan kanun teklifi var. Hepsinin kendince haklı olduğu yanlar var, fakat bu 19'un içinde turizmci neden yok." diye konuştu. Turizmcinin sahası yurt dışıdır Yeşil pasaporta en çok ihtiyacı olan ve hak edenin turizmciler olduğunu dile getiren Yavuz, "Yurt dışına gitmek, bir turizmci için normal bir prosedür. Bu tarihler genellikle de belli olmaz. Kimi kez tur operatörleriyle görüşmelere, kimi kez fuarlara ve toplantılara katılmak zorundadır. Daha doğrusu turizmcinin sahası yurt dışıdır. Buraya gidemeyen turizmci de çaresizlik içinde yeşil pasaporta ümidini bağlamıştır. Yeşil pasaportun turizmci için gündeme alınması, en öncelikli konular arasında olmalıdır. Turizmcininki bir seyahatten öte bir iştir. Bu bağlamda önümüzdeki günlerde Meclis'te tartışılacak yeşil pasaport teklifleri içerisine turizmcilerin de dahil edilmesi gerekiyor." dedi. Turist rehberleri de istiyor Turist rehberliğinin Türkiye'nin tanıtımına büyük katkı sağlayan bir meslek olduğunu söyleyen Antalya Rehberler Odası Başkanı Mustafa Yalçın Yalçınkaya, "Profesyonel turist rehberlerinin Avrupa Birliği ülkelerine yönelik protokol ve kültür turlarında vize engeline takılmaları, mesleklerini icra etmekte büyük engel teşkil etmektedir. Görevlerini daha etkin yürütebilmeleri için hususi damgalı yeşil pasaport almaya hak kazanmaları çok önem arz etmektedir. Asıl mesleği yurt dışına sık sık gitmeyi gerektiren turist rehberleri olarak bu haktan yararlanmamız gerektiğini düşünmekteyiz. Bu bağlamda, yurt dışı çıkışlarını daha etkin ve hızlı bir yerine getirebilmeleri amacıyla hususi damgalı pasaport hakkının tanınması gerekmektedir." diye konuştu. Vize alım süreci gayet sancılı Bir otel grubu satış müdürü Medine Resulzade, acente ve otellerin Türkiye turizmini tanıtmak için bütçelerinden büyük pay ayırdığını belirterek, "Tüm acente ve otellerin bünyesinde bu görevi üstlenen personel yer alıyor. Neredeyse dünyanın her yerindeki tüm fuar ve organizasyonlara katılıyorlar. Bunun için vize alım süreci gayet sancılı. Hatta bazı arkadaşlarımız vize alımı yüzünden çift pasaport kullanmak zorunda. Bir ülkede tanıtım yaparken, diğer ülkeye vize almak için pasaportlar konsolosluklarda oluyor. Bu nedenle tabii ki belirli kurallar çerçevesinde (kıdemli personele, belirli süreli gibi) turizm çalışanlarına yeşil pasaport verilmesi işimizi kolaylaştırır" dedi.

“Antalya’daki otel ile Kos'taki pansiyon kıyaslanmaz” Haber

“Antalya’daki otel ile Kos'taki pansiyon kıyaslanmaz”

Bu yazın turizmde ana gündem konusu Türk vatandaşlarının Yunan adalarına gösterdiği yoğun ilgi oldu. Türk otellerinin pahalı olduğu gerekçesiyle Türk turistin Yunan adalarında tatili tercih ettiğine yönelik tartışmalar sürüyor. Kapıda vize uygulaması ile Türk turisti adalara çekmek isteyen Yunanistan, hedefine ulaştı. Türk turistler Yunan adalarına gitmek için uzun kuyruklar oluştururken, Başta Bodrum, Çeşme ve Marmaris olmak üzere Türkiye’nin gözde tatil beldeleri önceki yıllardaki yoğunluğunu yakalayamadı. Yunan adalarına feribot seferi düzenleyen firmalar, talebin geçen yıla göre iki kat arttığını, bu yaz adalara 200 binden fazla Türk turistin geçtiği tahminlerini paylaştı. Yüksek enflasyon sebebiyle yerli turist kaybı yaşayan Türk turizmciler, ‘Yunanistan’da tatil Türkiye’den ucuz’ paylaşımlarına isyan ederken, Türkiye’nin ve servis kalitesinin Yunanistan’la yarışamayacağını savundu. Öte yandan adaların yanı sıra yerli turist, son yıllarda Yunanistan’ın Kuzey Ege sahillerine de ilgi gösteriyor. İpsala sınır kapısından çıkan otomobil sayısı ilk 6 ayda yüzde 20 artarak 145 bini, Pazarkule sınır kapısından çıkan otomobil sayısı ise yüzde 45 artarak 67 bini geçti. “Otelci kâr etmiyor maliyetler yüksek” Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) İzmir BTK Başkanı Kıvanç Meriç, son dönemde Türk turistlerin Yunanistan’ı tercih etmesinin en temel nedeninin “dövizin baskılanması” olduğunu söyledi. Bu eğilimin geçen yıl başladığını ifade eden Meriç, “İç pazarda vatandaşımız yurt dışına maliyeti daha düşük bir şekilde gitme şansı elde edebiliyor. Yurt içinde de tatilin fiyatı yüksek kalıyor. Türkiye’de otelcilerin daha fazla kar ettiği anlamına gelmiyor. Maliyetler daha yüksek” dedi. Yunan adalarına feribot seferi yapan şirketin çalışanı Naci Çakır da döviz kurunun uzun süredir sabit kalmasıyla adaların daha çok tercih edildiğini görüşünü dile getirdi. “Yunanistan’da sadece içki ucuz” Sosyal medyada “Yunanistan ucuz” paylaşımlarına tepki gösteren Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu şu görüşleri paylaştı: “Yunanistan’dan yemek masası paylaşıp fiyat veriyorlar. Kaldıkları otelin şartlarını kimse göstermiyor. Siz Türkiye’deki 5 yıldızlı otelle Yunanistan’daki pansiyonu kıyaslarsanız olmaz. Yunanistan’daki tek ucuz şey alkollü içki. Ama biz de her şey dâhil sistemi ile bu açığı kapatıyoruz. Bir şeye ucuz derken doğru kıyaslama yapmak zorundayız.” İki ülke fiyatlarını karşılaştırılmanın doğru olmadığını savunan Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler de Yunanistan’da 400 liraya satılan içkinin Türkiye’de sadece alış fiyatının 600 TL olduğuna dikkat çekti. İşler, “Başka ülkelere vize alamayanlar kapıda vize ile Yunan adalarına gittiler. Oralardaki fiyatlarla Türkiye’deki fiyatları karşılaştırdılar. Ulaşım, otelde konaklama, vize parasını hesaba katmadan kısaslarda bulundular. Orada karı koca mutfakta oğul garson, öyle hizmet veriyorlar” dedi. “Yunanistan ile Türkiye’yi karşılaştırmak doğru değil” Euro 2024, Paris Olimpiyatları derken sezonun durgun geçtiğini söyleyen Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin de Türkiye ve Yunanistan’ın fiyat performans olarak karşılaştırılacak iki ülke olmadığını vurguladı. Türkiye’de konaklama tesislerinin üst düzeyde olduğunu ifade eden Eresin, “Yunanistan’a insanlar gittiklerinde ne bulacaklarını biliyorlar ve katlanıyorlar. Ancak Türkiye’de o tip oteller yok gerçekten… Türkiye olarak, dünyada üst sıralarda yer alıyoruz otel ve servis kalitesinde. O misafirler Türkiye’ye geldiğinde, orada gördükleri hizmeti kabul etmezler. Yunanistan’da yeme, içme, deniz standart, ancak Türkiye öyle değil” dedi. Eresin, Olimpiyat sonrasının sezon sonu gibi düşünülmemesi gerektiğine işaret ederek, “Eylül, ekim ve kasım, dolulukta yılın en önemli ayları. Önceden satılıyor. O misafirler, bütün dünyayı dolaşan misafirler” diye konuştu.

Turizmciler Rekabet Kurumu'na başvurdu Haber

Turizmciler Rekabet Kurumu'na başvurdu

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, "Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği fırsatçılığa karşı harekete geçtik. Piyasayı yükselterek vatandaşlarımızın kendi ülkelerinde tatil yapmasına engel olan, turizm bölgelerindeki tekelciliğe karşı Rekabet Kurulu'na başvurduk" dedi.  Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, turizmdeki fahiş fiyatlara ilişkin, “Şunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım: Aşırı kâr hırsıyla hızlı kazanç peşinde koşmak, orta ve uzun vadede turizm sektörümüze onulmaz yaralar açacaktır. Her ne surette olursa olsun vurgunculuk yapanlar en büyük zararı milletimize vermektedir, Türkiye’nin saygınlığına vermektedir, sektörden ekmek yiyen milyonlarca vatandaşımıza vermektedir. Her zaman söylüyorum, itibar ve güven zor kazanılan, fakat kolayca kaybedilen değerlerdir” ifadelerini kullanmıştı.  Erdoğan’ın açıklamasının ardından TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, sosyal medyada sponsorlu bir içerik yayınlayarak, turizm sektöründeki tekelleşmeye ilişkin Rekabet Kurumu'na başvurduklarını açıkladı. Bağlıkaya, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği fırsatçılığa karşı harekete geçtik. Piyasayı yükselterek vatandaşlarımızın kendi ülkelerinde tatil yapmasına engel olan, turizm bölgelerindeki tekelciliğe karşı Rekabet Kurulu'na başvurduk... Turizm'de tekel biterse, vatandaşlarımız kendi ülkesinde bütçesine uygun tatil yapar."

Adıyaman'da turistler konaklayacak otel bulamıyor Haber

Adıyaman'da turistler konaklayacak otel bulamıyor

Adıyaman’da bulunan ve “Dünyanın sekizinci harikası” olarak bilinen Nemrut Dağı, güneşin doğuşu ve batışının en güzel izlendiği noktalardan biri. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan ve yaklaşık 2 bin 206 metre yükseklikte bulunan Nemrut Dağı’nı ziyaret etmek için Adıyaman’a gelen turistler, konaklayacak otel bulamıyor. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) turlarının en önemli potansiyel merkezlerinden birisi olan Adıyaman’da otellerin yatak kapasitesi de oldukça azalmış durumda. Bu nedenle bölgeye gelen turlarda ziyaretçiler, önce Gaziantep’te bir gece konaklıyor, daha sonra ise günübirlik Adıyaman’a gidiyor. Doğrudan ören yerlerine giderek Nemrut Dağı zirvesinde vakit geçiren ziyaretçiler, konaklayacak otel bulamadıkları Adıyaman’dan, Şanlıurfa’ya giderek buradaki tarihi ve turistik yerleri geziyor. Geceyi Şanlıurfa’da geçiren ziyaretçiler, ertesi gün Diyarbakır ve Mardin’de turlarını sonlandırıyor. Turizmciler otellerinin bakımını ve tadilatını yaptıramıyor Adıyaman’daki otel sahipleri, orta hasarlı ilan edilen binalarının güçlendirilmesi için tadilat işlerini yaptıramadıkları söyledi. Otelciler, mahkemelerin halen devam etmesi ve itiraz süreçlerinin sonlandırılamaması nedeniyle bu sezonu borç içerisinde tamamlayacaklarını dile getirdi. Ağır hasarlı olarak işaretlenen ancak yapılan itirazlar nedeniyle mahkeme süreci devam eden otellerin tadilatına, gerekli izinler verilmedi. Mahkeme süreçlerinin uzadığına dikkat çeken otel işletmecileri, acilen Adıyaman’da yıkılmayan otellerin güçlendirilmesi ve tadilatlarının tamamlanması gerektiğini söylerken bunun için devletin kredi desteğine ihtiyaç duyduklarını belirtti. Adıyaman Park Otel sahibi İsmail Dimez, depremden sonra konaklama hizmeti veren otellerin birçoğunun yıkıldığını hatırlattı. Kendi işlettiği otelin de hasar aldığını ve tekrar ayağa kaldırmak için çalışmalarına başladıklarını söyleyen Dimez, “Ekonomik sıkıntılarımız olduğu için bugüne kadar oteli ayağa kaldıramadık” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ucuz kredi veya hibe desteği beklediklerini, ancak herhangi bir çalışma olmadığını söyleyen Dimez, şöyle devam etti: “Adıyaman’ın ve turizmin ayağa kalkabilmesi için otellerin faaliyete geçmesi şart. Bunun için bakanlıklardan ve valilikten destek bekliyoruz. Destek gelmediği sürece oteli ayağa kaldırmamız söz konusu değil. Yetkililerin bu konuda duyarlı davranarak bizlere desteklerini temenni ediyoruz.” Adıyaman’da, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından turizm dibe vurma noktasına geldi. Hasarlı otellerin tamir görmemesi ve yeni tesislerin inşa edilmemesi, Adıyaman’ın turizm potansiyelini tehdit ediyor. Kentte kalacak otel bulamayan turistler, çevre illerde konaklamaya başladı. Adıyaman’da bulunan ve “Dünyanın sekizinci harikası” olarak bilinen Nemrut Dağı, güneşin doğuşu ve batışının en güzel izlendiği noktalardan biri. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan ve yaklaşık 2 bin 206 metre yükseklikte bulunan Nemrut Dağı’nı ziyaret etmek için Adıyaman’a gelen turistler, konaklayacak otel bulamıyor. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) turlarının en önemli potansiyel merkezlerinden birisi olan Adıyaman’da otellerin yatak kapasitesi de oldukça azalmış durumda. Bu nedenle bölgeye gelen turlarda ziyaretçiler, önce Gaziantep’te bir gece konaklıyor, daha sonra ise günübirlik Adıyaman’a gidiyor. Doğrudan ören yerlerine giderek Nemrut Dağı zirvesinde vakit geçiren ziyaretçiler, konaklayacak otel bulamadıkları Adıyaman’dan, Şanlıurfa’ya giderek buradaki tarihi ve turistik yerleri geziyor. Geceyi Şanlıurfa’da geçiren ziyaretçiler, ertesi gün Diyarbakır ve Mardin’de turlarını sonlandırıyor. Turizmciler otellerinin bakımını ve tadilatını yaptıramıyor Adıyaman’daki otel sahipleri, orta hasarlı ilan edilen binalarının güçlendirilmesi için tadilat işlerini yaptıramadıkları söyledi. Otelciler, mahkemelerin halen devam etmesi ve itiraz süreçlerinin sonlandırılamaması nedeniyle bu sezonu borç içerisinde tamamlayacaklarını dile getirdi. Ağır hasarlı olarak işaretlenen ancak yapılan itirazlar nedeniyle mahkeme süreci devam eden otellerin tadilatına, gerekli izinler verilmedi. Mahkeme süreçlerinin uzadığına dikkat çeken otel işletmecileri, acilen Adıyaman’da yıkılmayan otellerin güçlendirilmesi ve tadilatlarının tamamlanması gerektiğini söylerken bunun için devletin kredi desteğine ihtiyaç duyduklarını belirtti. Adıyaman Park Otel sahibi İsmail Dimez, depremden sonra konaklama hizmeti veren otellerin birçoğunun yıkıldığını hatırlattı. Kendi işlettiği otelin de hasar aldığını ve tekrar ayağa kaldırmak için çalışmalarına başladıklarını söyleyen Dimez, “Ekonomik sıkıntılarımız olduğu için bugüne kadar oteli ayağa kaldıramadık” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ucuz kredi veya hibe desteği beklediklerini, ancak herhangi bir çalışma olmadığını söyleyen Dimez, şöyle devam etti: “Adıyaman’ın ve turizmin ayağa kalkabilmesi için otellerin faaliyete geçmesi şart. Bunun için bakanlıklardan ve valilikten destek bekliyoruz. Destek gelmediği sürece oteli ayağa kaldırmamız söz konusu değil. Yetkililerin bu konuda duyarlı davranarak bizlere desteklerini temenni ediyoruz.” Adıyaman’da turizm sektörünün kent ekonomisini de etkilediğine değinen Dimez, ”Adıyaman ekonomik olarak kendi ayaklarının üzerinde durabilen bir şehir değil. Turizmle ayakta kalabilecek pozisyonu vardı ama onun olabilmesi için de gelen misafirleri ağırlayabileceğimiz ve istihdam sağlayabileceğimiz bazı katkıların sunulması lazım. Ama maalesef ilimizde bunlar şu anda mevcut değil. Bizim ayağa kalabilmemiz ve gelen misafirleri ağırlayabilmemiz için destek şart. Destek bekliyoruz” dedi. Nemrut Dağı’na gelen ziyaretçi sayısı 114 bini geçti Turist sayılarında artış olduğuna dikkat çeken Adıyaman Valisi Dr. Osman Varol ise 2023’te yaz aylarının ortalarına kadar neredeyse hiç hareketlilik olmadığını söyledi. Varol, 2023’ün ortalarından itibaren küçük çapta da olsa bir hareket başladığını vurgularken, “Geçen seneyi yaklaşık 51 bin turist sayısı ile kapatmış olduk. Bu rakam Adıyaman için çok iyi bir rakam değil ama çok büyük bir afet yaşadık. Şehrin yapı stoğunun neredeyse üçte birinin gittiğini ve ekonomik sorunların yaşandığını göz önüne alırsak böyle bir rakam sevindirici” dedi. Varol, 2024’te turizm sezonunun biraz daha normale döndüğünü söylerken, yaklaşık 144 bin kişinin kenti ziyaret ettiğini dile getirdi: “Yılın ikinci yarısı daha önümüzde duruyor. Özellikle en sıcak dönemde bir yavaşlama olsa da yazın sonuna doğru bu sayıların ciddi bir şekilde artmasını bekliyoruz. Şu ana kadar ören yerlerindeki konaklama tesislerinde 114 bin ziyaretçimiz oldu” dedi. Deprem sonrası konaklama sorununun nasıl çözüleceği sorusuna da cevap veren Varol, “Hukuki süreci devam eden yapılarla ilgili bizim söyleyebileceğimiz pek fazla bir şey yok” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile çeşitli temaslarda bulunduklarını söyleyen Varol, şehrin geleceğine yönelik bir yatırım planlama çalışmalarının da olduğunu dile getirdi. Nemrut Dağı’nı da içine alan Milli Park için uzun vadeli gelişim planları olduğunu belirten Varol, bu planların dışında hiçbir şey yapmalarının mümkün olmadığını söyledi. Göreve başladıktan sonra uzun vadeli gelişim planını hazırlattığını dile getiren Varol, son onayın alındığını aktardı. Bölgenin ihtiyacını karşılayabilecek bir kamp alanı ve karavan parkı yaratacaklarını söyleyen Varol, belirli yerlerde de tarihi ve turistik dokuya zarar vermeyen otel yatırımları olabileceğini söyledi. Nemrut Dağı’na gelenler karşılama merkezinden zirveye taşınacak Varol, Avrupa Birliği (AB) projesi kapsamında yapılan karşılama merkezlerinin kaymakamlıklara devredilerek aktif hale getirilmesiyle ilgili son hazırlıkların yapıldığını söyledi. Ören yerlerine giden vatandaşların, birtakım temel ihtiyaçlarını karşılamaya yarayacak bu noktaların, turizme az da olsa katkı sunacağını dile getiren Varol, elektrikli minibüslerin de proje kapsamında yer aldığını söyledi. Araçların karşılama merkezlerinden, Nemrut Dağı zirvesine giderek turistlere hizmet vereceğini söyleyen Varol, sürdürülebilirlik ve çevre anlamında mesaj vermiş olacaklarını aktardı. Varol, projelerin duyurusu ve lansmanını yakın bir zamanda yapacaklarını dile getirdi. İş yükü hafiflesin diye yeni mahkemeler açılıyor Varol, yargı süreçlerinin kendilerinin dışında bir konu olduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “Ben yargıdaki arkadaşlarımızın, özellikle idari mahkemelerimizin, konunun ve bölgenin hassasiyetinin farkında olduğunu belirtmek isterim. Onlar da süreçlerini hızlı bir şekilde sürdürmek istiyorlar. Adalet Bakanlığımız da bölgedeki iş yoğunluğundan dolayı buraya daha fazla kapasite ayırdı.” Adıyaman’daki mahkeme sayısının gün geçtikçe arttığını dile getiren Varol “Önümüzdeki dönemde daha da artacak. Hatta Adliye’nin yanına yeni bir hizmet binası da yapılıyor. Yargısal süreçler bir süre daha devam edecek” dedi. Orta hasarlı oteller mahkeme kararlarını bekliyor Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan işletme belgesi alan Bozdoğan ve İsias Otel ile Adıyaman Belediyesi’nden onaylı konaklama belgesi alan Yolaç, Beyazsaray, Grande İskender ve Ünal Otel depremde yıkıldı. Orta hasarlı olup tadilat için bekleyen oteller için ise mahkeme kararları bekleniyor.

"Turistler, iyi hatıralarla ülkemizden ayrılmıyor" Haber

"Turistler, iyi hatıralarla ülkemizden ayrılmıyor"

 Havacılıkta inisiyatif almadan çalışma sistemi sürüyor. Hava trafik kontrolörlerinin özlük haklarının iyileştirilmesi talebiyle başlattığı pasif eylem, ciddi rötarların yaşanmasına yol açıyor. Eylemden en çok etkilenen Antalya Havalimanı'nda rötarların artmasını değerlendiren turizmciler, sorunun turizmi olumsuz etkilediğini ifade etti. Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, "Ülke turizmine hiçbir faydası yok, çözülemeyecek bir konu olmaktan çıkması gerekiyor" ifadelerine yer verirken, TÜRSAB Başkan Danışmanı Hamit Kuk ise, "Tatilini bitirmek üzere olan yolcuları 6-7 saat öncesinden havalimanına çekmek zorunda kalıyoruz. Bu da tabii müşteri memnuniyetini, turist memnuniyetini olumsuz etkiliyor. Turistler iyi hatıralarla ülkemizden ayrılmıyorlar" diye konuştu. Yaz sezonunda gelen sayısında üst üste rekorların kırıldığı ve 18 milyon turist beklentisi olan Antalya'da sivil havacılıkta artan uçak rötarları ülke gündeminden düşmüyor. Geçtiğimiz Cumartesi günü toplamda 217 bin 141 yolcuya hizmet verilerek 2024 yılının rekoru kırıldığı Antalya Havalimanı'na inecek yolcuların, hava trafik kontrolörlerinin havacılıkta inisiyatif almadan çalışma sistemini sürdürmeleri nedeniyle rötarlı iniş yapması tepkilere neden oluyor. "Kişi başı gecelik harcamada dünya standartları yakalandı" Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, Antalya'da sayısal olarak rekorların kırıldığı bir sezon yaşanmasına rağmen memnuniyetsizliğin hakim olduğuna dikkat çekti. Geçtiğimiz hafta sonunda havalimanına yurt dışından giriş yapan kişi sayısında rekor kırıldığını hatırlatan yavuz, turizm sezonunu şu şekilde değerlendirdi: "Önümüzde dolu dolu üç ay var; Ağustos Eylül ve Ekim ayları, burada çok fazla iniş çıkışın olmayacağını düşünüyorum. Yüksek bütçeli otellerdeki doluluğun biraz daha düşük olduğu düşük bütçeli bölgelerde dolulukların daha yoğun olduğunu görüyoruz. Temmuz ayını otelcilerden yüzde 100'e yakın doluluklarla geçirenler var ama yüzde 60'ta kalanlar da var. Herkes kendi bütçesine göre en ideal tatilini yapmayı planlıyor, özellikle bu yıl son dakika rezervasyonları konusunda çok ciddi bir hareketlilik olduğunu görüyoruz. Fakat çok ensemizi karartacak bir durum yok, bundan sonraki üç ayın da önemli olduğunu ve gerek gelişlerde gerek kişi başı karlılıklarda önemli bir ilerleme olduğunu düşünüyorum. Gelen turist sayısı değil aynı zamanda onun getirisi de söz konusu, bu yıl en yüksek kişi başı gecelik harcamayla 100 dolar civarında seyrediyor ve bu da dünya standartlarına yakın bir rakam olarak gidiyor." "Rötar ve trafik, bir gün kaybettiriyor" Turizm sezonunda gelir artışı ve gelen kişi sayısının artışına rağmen havalimanında yaşanan rötar olayının sorun oluşturduğunun altını çizen Recep Yavuz, Antalya'da yaşanan trafik sorunu ile birlikte gelen turistin kötü bir karşılama ile karşılaştığını ifade etti. Yavuz, "Havalimanındaki yavaşlamanın oluşturduğu soruna, Antalya trafiğinin ortaya koyduğu büyük sıkıntılara rağmen gemi yüksek dalgalar üstünde ilerlemeye devam ediyor. Hepimizin kendimize ders çıkaracağı önemli bir sezon oluyor. Misafir için, uçuş günü stresli bir gündür, saatler öncesinden kalkıp havaalanına gidip havaalanında bekleyip uçağa binip belki de uçak içinde bekleyip ülkeye geldikten sonra bir de o ülke üstünde birkaç tur atıp inip ondan sonra da yine saatler süren bir seyahatle otele gitmek, tam bir facia. Bir gün kaybediyor ve üstelik aynısını dönüşte de yaşıyor" diye konuştu. "Mutsuzluğa neden oldu" Antalya'nın doğusuna doğru trafikte yaşanan sıkışıklığın da gelen konukları olumsuz etkilediğini belirten Recep Yavuz, gelen turistin deneyimleri sonucunda şehrin rötarlı bölge olarak anılmasının hoş olmayacağını dile getirdi. Yavuz, konuşmasını şu şekilde tamamladı: "Özellikle doğuya Side'ye, Alanya'ya doğru inanılmaz bir trafik yoğunluğu var, bir turist için hakikaten tahammül sınırlarını aşan bir hale geldi ve kızgınlıklara yol açıyor. Bizim zaten trafikten kaynaklanan bir sorunumuz olduğunu biliyoruz, bunun üstüne bir de havaalanındaki bu konunun gelmesi mutsuzluğa neden oldu. Uçaklar zaman zaman Antalya üstünde dönüp uzun bir süre sonra inebiliyor, bunlar turisti olumsuz olarak etkileyen konular. Aynı zamanda havaalanı yoğunluğunu da göz ardı etmeyelim. Bildiğim kadarıyla bu sorunun bir an önce halledilmesi konusunda Cumhurbaşkanının da bir talimatı var. Ülke turizmine hiçbir faydası yok, çözülemeyecek bir konu olmaktan çıkması gerekiyor. Antalya'nın böyle konularla anılması ve yurt dışında bu konularla özdeşleştirilmesi ekşimtırak bir tat bırakıyor ve bu konunun bir an önce gündemimizden kalkması lazım." "Turistler, iyi hatıralarla ülkemizden ayrılmıyor" Danışman Hamit Kuk, uçuşlarda yaşanan rötar sorununun kabul edilebilir bir durum olmadığının altını çizerek, acentelerin turistleri havalimanına saatler önce ulaştırmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Kuk, şöyle devam etti: "Turizm sektörü temsilcileri olarak, Antalya havalimanında yaşanan sıkıntıları çok yakinen yaşıyoruz. Bu nedenle hiç de hoşnut değiliz, çünkü havalimanına inen yolcularımız buradaki sıkıntıları birebir yaşıyor veya tatili bitip ülkesine dönecek olan yolcular da aynı sıkıntıları yaşıyor. Şu anda biz otellerden tatilini bitirmek üzere olan yolcuları 6-7 saat öncesinden havalimanına çekmek zorunda kalarak transferini yapmak zorunda kalıyoruz. Çünkü orada ciddi bir karmaşa söz konusu olabiliyor. Bu da tabii müşteri memnuniyetini, turist memnuniyetini olumsuz etkiliyor. Turistler, iyi hatıralarla ülkemizden ayrılmıyor. En büyük temennimiz, hükümetimizin bir şekilde bu konuya el atıp çözmesi. Havalimanında işler maalesef iyi gitmiyor, hem gelen uçaklarda hem dönen uçaklarda ciddi rötarlar yaşıyoruz. Bu da haliyle Antalya'ya gelen turistleri olumsuz etkiliyor."

Amasya'da turizm geriliyor Haber

Amasya'da turizm geriliyor

Tarihte 13 medeniyete ev sahipliği yapan Hitit, Firig, Lidya, Roma, Bizanz, Selçuklu ve Osmanlı döneminden izler taşıyan Amasya, geleceğini turizmde arıyor. Kültür, doğa, kaplıca ve inanç turizm potansiyeli olan Amasya, 30 yıldır turizmde hedeflenen noktaya ulaşamıyor. Amasyalı turizmcilerle yaşadıkları sorunları ve taleplerini konuştuk. 'KALICI BİR TURİZM PROGRAMI YOK' 24 yıldır turizm işletmeciliği yapan Selçuk Başgün Amasya’nın kalıcı turizm programının olmamasını eleştirdi. "Amasya’da yöneticilerin değişmesiyle birlikte yapılan programlar da değişiyor. Sürdürülebilir bir turizm planlaması ve çalışması gerçekleşmiyor" diyen Başgün, devamla şu ifadeleri kullandı: "Kentte turizm konusunda birbirini tamamlayan programlar olmadığı için her program yeni bir başlangıç, hep sil baştan yeni bir turizm planlaması oluşuyor. Birkaç defa turizm çalıştaylarına katıldık ama devamı gelmeyen, sürdürülebilir olmayan, yöneticilere endeksli, yöneticiler değişince programın da değiştiği, bizim de şevkimizin kırıldığı bir süreç yaşıyoruz. Turizm planları kış dönemlerinde yapılmalı. Gerekli hazırlıkların önceden yapılması, sürekli denetlenmesi gerekir." 'TURİSTİ ŞEHİRDE TUTAMIYORUZ' Amasya’ya gelen yerli ve yabancı turist sayısının her yıl azaldığını, konaklama sürelerinin saatlere düştüğünü vurgulayan Başgün, şunları söyledi: "Orta ve Doğu Karadeniz’in başlangıç noktasındayız. Günübirlik veya bir gün konaklamalı gelen turist buradan Batum’a kadar devam eden yedi günlük, Türkiye genelinde satışı yapılan bir rotada. Yıllar geçtikçe bu rotada konaklama sayısının azaldığını ve günübirliklerin iki saate düştüğünü görüyoruz. Amasya’ya gelen turların şehirde geçirdiği zamanın kısaldığını görüyoruz. İki üç saat Amasya gezisi, sabah kahvaltısı, cüzi bir ödeme, çok cüzi bir alışveriş ile devam eden bir süreç yaşıyoruz. Burada ciddi bir kayıp söz konusu ve bunun araştırılması gerekiyor. İnsanların tercihleri niçin değişti bunun sorgulanması lazım. Pahalılık mı, hizmet kalitesi mi düşük? Amasya’ya gelen misafirlerimiz burada kalıp para harcamıyor, alışveriş yapmıyor." 'YETERLİ TANITIM YAPILMIYOR' Turizmde eğitimli, nitelikli elaman ve tanıtımın olmazsa olmaz olduğunun altını çizen Başgün, şöyle konuştu: "Amasya’nın zengin turizm potansiyeli yanında bir de tarihi bir gastronomisi potansiyeli var. Turizm alanında küçük dokunuşlar yaparak daha profesyonel düşünen, alt yapısı olan insanları dahil ederek, doğru yatırımcıları teşvik ederek, turizm meslek lisesi ve yüksek okul çıkışlı çocukları bu sektöre sevk etmek gerekiyor. Gastronomisiyle, tarihi, kültürü ve doğasıyla doğru bir rotada olan Amasya'da hem İç Anadolu’da Kapadokya hem de Karadeniz tarafının ve hatta Doğu Anadolu’nun başlangıcı noktasında olan doğru bir konumdayız. Bu kadar değerli bir şeyi tanıtarak kazanca çevirebilmeliyiz. Fuarlarına katılmayışımız tanıtım konusunda çok büyük bir eksiklik. Amasya’ya gelen turlar en çok İzmir ve İstanbul’dan geliyor. Yurt içinde yapılan fuarların yanında yurt dışında, uzak doğuda mutla fuarlara katılmak gerekiyor. Turizm konusunda Amasya bence tam olması gereken yerde değil, yüzde 65'lerde, tamamlanması gereken yüzde 35'li bir yer var." 'ÜÇ BİN YILLIK MUTFAK KÜLTÜRÜMÜZ VAR' Amasya’nın üç bin yıllık gastronomi kültürü olduğunu, coğrafi işaret almış yemeklerin bulunduğunu dile getiren yemek uzmanı ve araştırmacısı Yaman Kesim de şunları anlattı: "Burada 600 yıllık Osmanlı döneminde Amasya’nın gastronomi alanında bir geçmişi var. İstanbul Topkapı Sarayı’ndan lalasıyla, aşçısıyla, yamağı ile Amasya’ya gelmiş bir Osmanlı mutfak kültürü var. Bunlardan en önemlisi ve coğrafi işaret aldığımız patlıcan pehli yemeği. Dışarıdan gelenler patlıcan pehliyi hiçbir restoranda bulamıyor, yapan yok çünkü. O zaman bu yemeği yapmıyorsanız coğrafi işarete almanın bir anlamı var mı? Turizm ile ilgili hizmet veren restoranlarda aslına uygun, doğru malzeme, doğru pişirme yöntemiyle bu yemeklerin mutlaka yapılması, valilik ya da belediyenin bu konunun üzerinde hassasiyetle durması gerekiyor. Üç bin yıl geçmişi olan Hitit mutfağından günümüze kadar gelmiş keşkek en önemli yemeklerimizden biridir. Her yerde keşkek yapılır ama Amasya’da yapılan keşkek toprak kaptadır ve çok farklıdır. Keşkek Hitit medeniyetinden bize ulaşmış bu bölgenin en önemli yemeğidir. Pehli, tepsi kebabı, hünkar beğendi var. Üç bin yıllık bir yemek kültürümüz, gastronomi geçmişimiz var ama tanıtımı yok. Amasya’daki bu sektörde çalışan şefler, garsonlar neden bir eğitimden geçirilmez? Niçin bir yemek festivali yapılmaz? Damla sakızlı sütlaçımız var unutulmuş durumda. Elma tatlısı, elma pekmezi yapılmıyor artık. Bu konuda bir mastır planı yapılıp, Amasya’nın saray mutfağının ortaya çıkarılması gerekir. Adını bile koydum, Osmanlı mutfağı şehzade sofrası" 'ENGELLEMELERLE KARŞILAŞIYORUZ' Amasya Turizm Derneği Başkanı Emre Mısırlı ise turizminin bürokratik engeller ve yasakçı bir zihniyet ile karşı karşıya olduğunu vurguladı. Mısırlı, şunları söyledi: "Amasya turizmine geliştirmek için her attığımız adımda karşımıza farklı bir bürokrasi çıkıyor. Son zamanlarda da Amasya Valisi Yılmaz Doruk ile sorunlar yaşıyoruz. 2010 yılına kadar sürekli yabancı turist ağırlayan bir şehir iken artık yabancı turist hiç gelmiyor yerli turistte de ciddi bir azalma oldu. Amasya’da turizmi bir adım ileriye taşımaya çalışırken birçok engel ile karşılaşıyoruz. Amasya temelde kültür turizminin yoğun olduğu bir şehir ve Yüksek Anıtlar Kurulundan tescilli konaklarda turizm hizmeti veriyoruz. Bu konakların yaşaması, bu konaklarda insanların yaşaması, turizme ve ticarete açılması gerekiyor. Bir çivi çaktığımızda yargılanıyoruz, çeşitli cezalara çarptırılıyoruz. Konağın önüne pergola yaptığı için cezaevinde yatan arkadaşlarımız var. Bu pergola açılır kapanır bir sistem ve binaya zarar vermediği gibi binayı da doğa olaylarından koruyor. Turizm hizmeti verdiğimiz tarihi konaklar ev olarak yapıldıkları için gurup halinde gelen misafirlerimize hizmet vereceğimiz restoran, kahvaltı salonu gibi bir kapalı alanımız yok. Bize otel ruhsatı veriyor ama misafirlerimize kahvaltıyı nerede vereceğiz? 12 ay turizm hizmeti vermek isterken bu altı aya düşüyor. Yaz dönemi olumsuz hava koşullarını da sayarsak kapalı alanımız olmadığı için işyerini kapatmak zorunda kalıyoruz. Otellerimizin avlu bölümüne pergola yapıp misafirlerimizi de burada ağırlıyoruz. Pergola sistemin kaldırılması için Samsun Anıtlar Kurulundan bize yazı geldi. Biz de Ankara Yüksek Anıtlar kuruluna itiraz ettik. İtirazımız kabul edilmesine rağmen Samsun Anıtlar Kurulundan bize hâlâ bir cevap gelmedi." 'FUARLARDA STAND AÇAMIYORUZ' Gerekli yatırım ve tanıtımın yapılmadığı belirten Mısırlı, "Yetkililer kentin içinden geçen, kirlilikten dolayı her yıl balıkların öldüğü, bataklığa dönüşen Yeşilırmak ile ilgilenseler. Üç yıldır İzmir Fuarında Amasya olarak stant açamıyoruz. Amasya’nın tarihi, kültürel, doğal güzellikleri konusunda hiçbir tanıtım yapılmıyor. Turizm Derneği olarak tanıtım için fuarlara katılmak istiyoruz, Ticaret Odası masrafların yarısını karşılamayı üstleniyor ama kentin yöneticileri, valilik arkamızda durmuyor, gerekli tanıtım çalışmaları yapılmıyor. Şırnak, İzmir Fuarında iki tanıtım stant açıyor, turizmin başkenti olmayı hedefleyen Amasya’nın üç yıldır fuarlarda tanıtımı yok" dedi. 'İÇKİ RUSHSATLARI İPTAL EDİLİYOR' İşletmelerin içki ruhsatlarının iptal edildiğini anlatan Mısırlı, şu ifadeleri kullandı: "Altı ay önce bir işletmemim alkol ruhsatım iptal edildi ve 35 personelim ile mahkemeden bir karar çıkmasını bekliyoruz. Turizmde içki de büyük bir etkendir. Restoranlarımızda içki yasaklanırsa turizmci bütün otellerini kapatmak zorunda kalır. Burada içkinin yasaklanması gibi bir durum var ve böyle bir sürece sokuluyoruz. Vali Beyin içkiye karşı kesin bir tutumu var. Bu bulunduğumuz sokak 1995 yılında çizilmiş içki haritasında yer almıyor ve bize verilen içki ruhsatları iptal edilmek isteniyor, ruhsatı iptal edilen yerler de var. Bu yasak kararının iptali için Samsun 2’ci ve 3’cü İdare Mahkemelerine gerekli hukuki itirazımızı yaptık ve bir karar bekliyoruz. Şu anda tekel bayileri ile birlikte 15 kişinin ruhsatı iptal edildi ve mağduriyet yaşıyoruz. Bu bölgede bulunan Avukatlar Konağı bile aynı durumda. El değiştirdi, içki ruhsatı verilmedi ve konak kapandı. Dışarıdan gelenlere, yabancılara 'içki yok' demek eski bir turizm kafası. İnsanlar kalkıp buraya çay içmeye mi geliyorlar? Turizmi semaver, çay satmak diye anlıyorsak bu otellerin, restoranların burada olmasının hiçbir anlamı yok. Bu insanların yaşam biçimine bir müdahaledir, bunu asla kabul edemeyiz" diye konuştu. 'HATUNİYE MAHALLESİNİN TRAFİĞE KAPATILMASI TURİZMİ OLUMSUZ ETKİLİYOR' Tarihi konakların bulunduğu Hatuniye Mahallesinin araç trafiğine kapatılmasını da eleştiren Mısırlı, şunları kaydetti: "Daha önceki yıllarda tarihi konakların bulunduğu Hatuniye Mahallesinde kontrollü geçiş sağlanıyordu. Sokağın girişinde bir barikat vardı ve iki personel görev yapıyordu. Dışarıdan gelen otel müşterilerimiz ismini söylüyordu ve müşteri aracı ile otele kadar gelebiliyordu. Kontrollü girişlerde hiçbir sıkıntı yaşamıyorduk. Vali Yılmaz Doruk’un başkanlığındaki İl Trafik Komisyonu tarafından sabah saat 10.00 ile gece 02.00'ye kadar araç girişine kapatıldı. Turizm Derneği ve otel işletmecileri geçtiğimiz hafta vali beyi ziyaret edip, bu uygulamanın yanlış olduğunu, otellere ciddi zarar verdiğini ve düzeltilmesini istedik ama istek kabul edilmedi. Geçtiğimiz yıllarda bu sezonda oteller yüzde 70 doluluk oranı yaşarken şu anda yüzde 20'ler düştük. Bunun sebebi bu yasakçı tutum. Zaten zor ayakta duran turizm işletmelerini daha da olumsuz etkileyecek. Kültür turizmi dediğimiz zaman zaten belli bir yaş üzerindeki insanlar geliyor ve bu insanlar araçlarıyla otele gelmek istiyorlar."

Kredi kartı ile bahşiş uygulamasını destekliyoruz Haber

Kredi kartı ile bahşiş uygulamasını destekliyoruz

TURYİD (Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmecileri Derneği) Başkanı Kaya Demirer, sektör olarak Gelir İdaresi Başkanlığı'ndan uzun süredir talep edilen, kredi kartı ile bahşiş ödenmesi yasal düzenlemesini sektör çalışanlarıyla birlikte desteklediklerini açıkladı. Demirer, yeni düzenlemenin pandemi dönemi ile başlayan, enflasyon ile tepe noktasına ulaşan servis personeline nakit olarak bırakılan bahşiş gelirlerinin azalmasına çözüm olacağını belirterek, bahşişin kredi kartı ile ödenebilmesi ve işletme hesabına girmeden farklı bir hesapta toplanmasının çalışanların gelirine ciddi oranda bir artış sağlayacağını ve bunun kayıtlı ekonomi adına önemli bir adım olduğunu belirtti. Yeni düzenleme ile sistem şeffaf olarak takip edilebiliyor ve ödeme yapan kişi/kurum nakit bulundurma zorunluluğu olmadan bahşiş verebiliyor ve gider olarak kayıt altına alabileceği bir belge oluşturuyor. Kaya Demirer, restoranlarda ödenen hesaplarda kredi kartı kullanımının yüzde 95'lere varan bir orana çıkması ile birlikte tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak, çalışandan alınan hizmeti mükafatlandırmak amaçlı bir lütuf/armağan kapsamında verilen bahşişin kredi kartı yöntemiyle ödenmesi durumunun mevcut yasalar çerçevesinde ancak hesap pusulalarında yer alan “servis ücreti” namı altında mümkün olduğunu ve bu durumda da ücretin tanımı içinde değerlendirilmek zorunda olduğunu, buna bağlı olarak da yüzde 55'e varan kesintiler sonrası çalışana aktarılan servis ücreti hak edişinin çok azaldığını ve bu durumun çalışanların alın teri olarak gördükleri kazançlarını erittiğini vurguladı. Yeni düzenlemeyle birlikte müşteriler için zorunlu bir ödeme olmaktan çıkacak olan bahşişin sadece yüzde 10'luk bir vergi kesintisi sonrası çalışanlara aktarılacağını ifade eden Demirer, mevcut durumda yer yer karşımıza çıkan (ve fakat ülke geneline bakıldığında kullanımı yaygın olmayan) servis ücreti adı altında zorunlu olarak tahsil edilen her 100 TL’de personelin eline net 45-50 TL civarı para geçtiğini, önerilen gönüllülük esasına dayalı uygulama ile bu tutarın 90 TL’ye çıkacağını söyledi.

9 günlük bayram tatili açıklaması turizmcinin yüzünü güldürdü Haber

9 günlük bayram tatili açıklaması turizmcinin yüzünü güldürdü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 9 günlük Kurban Bayramı tatili, turizm sektörünün yüzünü güldürdü. TÜRSAB Başkan Başdanışmanı Hamit Kuk, "Şu anda yüzde 70 yüzde 90 arasında değişen otel doluluklarımız bayram haftasında yüzde 100'e ulaşır" dedi. 16-19 Haziran tarihlerini kapsayan Kurban Bayramı'nın, 20-21 Haziran günlerinin de idari izin sayılarak tatil sürecinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ramazan Bayramı'nda olduğu gibi 9 gün ilan edilmesi, turizmde doluluk oranlarını artıracak. "Erken rezervasyonlar iyi gidiyor" Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkan Başdanışmanı Hamit Kuk, bayram öncesi satışların iyi gittiğine dikkat çekerek, 9 günlük tatilin açıklanmasıyla satışların daha da hızlanacağını dile getirdi. Kuk, "Şu anki satışlara baktığımızda bayram öncesi rezervasyonlar iyi gidiyor, şu anda yer yer yüzde 70 ile yüzde 90 arasında değişen doluluk oranları var. 9 günlük tatilin duyurulmasının ardından satışlar da daha da hızlanacak. Haziran'ın 10'undan itibaren okullar da tatile giriyor, okul tatilleri ile beraber dokuz günlük Kurban Bayramı tatili insanların tatil planlarını daha uzun sürede yapmaları açısından çok faydalı olacak. Bizim şu anda yüzde 70 yüzde 80 yüzde 90 arasında değişen otel rezervasyonlarımız bayram haftasında yüzde 100'e ulaşır diye düşünüyorum" ifadelerine yer verdi. "Kültür turizmi ön plana çıkarılmalı" Erken rezervasyon dönemi olan Kasım, Ocak, Şubat, Mart aylarında çok iyi bir erken rezervasyon dönemi geçirdiklerini belirten TÜRSAB Başkan Başdanışmanı Hamit Kuk, alternatif turizmin ön plana çıkartılması gerektiğini söyledi. Kuk, şu şekilde devam etti: "Satışlarımız oldukça iyiydi, 2023 rakamların üzerine çıktık ama mesela şu anda last minute satışları istenilen düzeyde gitmiyor. Mayıs ayı itibari ile biraz yavaş seyrediyor. Dolayısıyla bizim bu işi birazcık daha alternatif turizmde geliştirmemiz lazım yani Türkiye'de kültür turizmine önem vermemiz gerekiyor. Türkiye'nin neresine giderseniz gidin, Anadolu'da tarih fışkırıyor, doğal güzellikler fışkırıyor, biz bu açıdan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği olarak da Cumhurbaşkanımızın vizyonu doğrultusunda 'Turizm Yüzyılı' projesini başlattık. Buradaki amacımız, Anadolu'nun şu ana kadar bilinmeyen ve keşfedilmemiş turistik değerlerini öne çıkarmak. Alternatif turizm anlamında bu tür projelere ağırlık verirsek, sadece deniz kum güneşin dışında başka turizm çeşitliliğini bu ülkede geliştirirsek, tabii ki otellerimizdeki doluluklarımız da artacaktır."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.