Hava Durumu

#Türk Mutfağı

TOURISMJOURNAL - Türk Mutfağı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk Mutfağı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türk Lezzetleri Amerikalı Şeflerin Gözdesi Oldu Haber

Türk Lezzetleri Amerikalı Şeflerin Gözdesi Oldu

İZMİR (İHA) - Türk lezzetleri, Amerikalı şeflerin menülerinde daha fazla yer bulmaya başladı. Ege İhracatçı Birlikleri, Ticaret Bakanlığı desteğiyle 5 yıl önce başlatılan Turkish Tastes isimli TURQUALITY Projesi ile ABD’ye Türk gıda ihracatını artırmayı hedefliyor. Proje, ABD’ye gıda ihracatını 800 milyon dolardan 1,5 milyar dolara çıkarmayı başardı. Ege İhracatçı Birlikleri’nin Türkiye’de ağırladığı Amerika Aşçılar Federasyonu’nun eski Başkanı Thomas Macrina, Türk ürünlerinin tazeliği ve lezzetini överek, "Türk zeytinyağını diğer ülkelerin zeytinyağlarından ayırt edecek konuma geldim. Türk kuzusu dünyada tartışmasız 1 numara. Türkiye’deki kuzu etinin lezzeti dünyanın hiçbir yerinde yok. TURQUALITY Projesiyle kurduğumuz güçlü bağlar, Türk ihraç ürünlerinin ABD pazarında daha güçlü temsilini beraberinde getirecek. Çok yakında ilk zeytinyağı siparişimizi vereceğiz. Türk markalı zeytinyağları ABD’ye gidecek. Zeytinyağlarını kuru meyve barları takip edecek" dedi. Menülerinde levrek, zeytinyağı ve kuru incir gibi ürünlere sıkça yer verdiğini belirtti. ABD’nin önde gelen şeflerinden ve Chef Hall of Fame üyesi ve US Foods Üst Düzey Yöneticisi Anthony M. Rizzo, "Türkiye’deki insanların üretimdeki becerileri bizim ABD pazarında işimizi kolaylaştırıyor. Türk üreticilerinin hijyen ve sürdürülebilirliği ciddiye almaları ABD pazarında Türk gıda ürünlerinin daha fazla temsilini sağlayacak. Türk gıda sektörünün ABD pazarında ihracat hacmini 5 milyar dolara çıkarma hedefi son derece gerçekçi" ifadelerini kullandı. TURQUALITY PROJESİ İLE GÜÇLÜ BAĞLAR KURULUYOR Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Hayrettin Uçak, TURQUALITY Projesi kapsamında Amerikalı şefler, üniversiteler ve satın almacılarla güçlü bağlar kurulduğunu belirterek, "Türkiye geneli ABD’ye gıda ihracatımız 2018 yılında 708 milyon dolar iken 2023 yılı sonunda 1 milyar 712 milyon dolara ulaştı. 2024 yılı sonunda 2 milyar dolara ulaşmayı hedefliyoruz. TURQUALITY Projemizin sonunda 5 milyar dolara yükselmek için büyük adımlar atıyoruz. Bu yolculukta Amerikalı şeflerin bizimle hareket etmesi çok kıymetli. Projemize verdikleri destek için teşekkür ediyoruz" dedi. ABD ve Japonya’daki fuarlarda Amerikalı şeflerle ortak etkinlikler düzenlenecek. 2025’te Japonya’daki Foodex Japan Fuarı’nda Türk mutfağı tanıtılacak. TÜRK BALIĞI ABD SOFRALARINDA Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, Türk somonunun ABD’ye ihracatında artış olduğunu ve Türk mutfağının protein odaklı beslenme alışkanlıklarıyla ön plana çıktığını dile getirdi. Turkish Cargo ile taze balık ihracatının da son yıllarda hızlandığını dile getirdi. Girit, "Levrek ve çipurada Avrupa birincisiyiz. ABD’ye ihracatta da levrek ve çipura öne çıkıyor. Son dönemde Türk somonu ihraç etmeye başladık. Peynir ürünlerimiz yöresel marketlerde raflarda yerini alıyor. Düzenli olarak bal ve yumurta ihraç eder hale geldik. Protein esaslı beslenme obeziteyi engelliyor. Ürünlerimizin içindeki değerli yağ asitleri beyin fonksiyonlarına direkt katkı sağlıyor ve akıllı nesillerin yetişmesini sağlıyor" dedi. ŞEFLER TÜRK MUTFAĞINA HAYRAN KALDI Türkiye’ye gelen Amerikalı şefler, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi ve Yaşar Üniversitesi’nde öğrencilerle bir araya geldi. Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Başkanı Prof. Dr. Seda Genç, Türk ürünlerinden oluşan kahvaltı menüsünün Amerikalı şefler tarafından büyük ilgi gördüğünü belirtti. Seda Genç, "Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Yönetici Şefi Selin Güloğlu önderliğinde, Türkiye’nin gıda ihracatında öncü markalarından Pınar’ın ABD pazarında yer alan ürünlerinden öğrencilerimiz tarafından hazırlanan kahvaltı menüsünde simit, boyoz, karakılçık ekmeği, menemen, peynir çeşitleri ve höşmerim yer aldı. Öğrencilerimiz, Amerikalı şeflere İzmir’in lezzetlerini sundu" diyerek konuşmasını tamamladı. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Amerikalı şeflerin Turkish Tastes projesini benimsemesinin Türk gıda ürünlerinin uluslararası tanıtımına büyük katkı sağladığını ifade etti. Yaşar Üniversitesi'nde düzenlenen programa, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Levent Kandiller, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Melih İşliel, ve Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Ferika Özer'in aralarında bulunduğu isimler katılım sağladı.

Türk Mutfağının Yıldızı Michelin 2025 Seçkisiyle Parlıyor Haber

Türk Mutfağının Yıldızı Michelin 2025 Seçkisiyle Parlıyor

Michelin Rehberi 2025 İstanbul, İzmir ve Muğla seçkisine 32 yeni restoran eklendi. Bu restoranlardan 2’si Michelin Yıldızı, 8’i Bib Gourmand, 6’sı ise çevre dostu gastronomi girişimlerini ödüllendiren Michelin Yeşil Yıldız ile onurlandırıldı. Türkiye genelinde Michelin tavsiyeli restoran sayısı, İstanbul'da 77, İzmir'de 24 ve Muğla'da 31 olmak üzere toplam 132 oldu. Bu yıl 2 yeni restoran daha Michelin Yıldızı kazandı. İstanbul'daki Casa Lavanda ve İzmir'deki Narımor, birer Michelin Yıldızı ile ödüllendirildi. Böylece, Türkiye’deki Michelin Yıldızlı restoran sayısı 14’e çıktı. Geçtiğimiz yıllarda birer yıldız alan tüm restoranlar, bu yıl da yıldızlarını korudu. İstanbul’daki "Türk Fatih Tutak" ise Türkiye’deki iki Michelin Yıldızı bulunan tek restoran olma unvanını korudu. ERSOY: "TÜRK MUTFAĞI KÜRESEL BAŞARI HİKAYESİ YAZACAK" Michelin Rehberi 2025 Ödül Töreni’ne katılan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türk mutfağının dünya gastronomi sahnesindeki yükselişine dikkat çekti. Ersoy, Türk mutfağı küresel gastronomi sahnesinde güçlü bir konuma sahip olup dünyaca kabul edilmiş bir başarı hikayesi yazabilecek potansiyel taşıdığını vurguladı. Michelin Rehberi Uluslararası Direktörü Gwendal Poullennec ise, "Bu yıl da müfettişlerimiz Türk mutfağının zenginliği ve benzersizliği karşısında büyülendi. Yerel zanaatkarlar, giderek daha sorumlu bir gastronomiyi ana hatlarıyla belirten dikkat çekici girişimler ve yerel mutfak geleneklerinin yeniden yorumlanmasına adanmış yaratıcılık arasında İstanbul, İzmir ve Muğla gerçek bir gastronomi mozaiği olduğunu kanıtlıyor" diye ekledi. MICHELIN YILDIZLI RESTORANLAR 2 Michelin Yıldızı: Türk Fatih Tutak (İstanbul) 1 Michelin Yıldızı: Araka (İstanbul) Arkestra (İstanbul) Casa Lavanda (İstanbul) - Yeni Mikla (İstanbul) Neolokal (İstanbul) Nicole (İstanbul) Sankai by Nagaya (İstanbul) OD Urla (İzmir) Teruar Urla (İzmir) Vino Locale (İzmir) Narımor (İzmir) - Yeni Kitchen by Osman Sezener (Bodrum) Maçakızı (Bodrum) ÇEVRE DOSTU GASTRONOMİ: MICHELIN YEŞİL YILDIZLI RESTORANLAR Michelin Yeşil Yıldız, sürdürülebilir gastronomiyi teşvik etmek için veriliyor. Bu yıl Türkiye'den 6 yeni restoran daha listeye eklendi. İstanbul: Casa Lavanda The Barn - Yeni Telezzüz - Yeni İzmir: Asma Yaprağı - Yeni Muğla: Mezra Yalıkavak (Bodrum) - Yeni Agora Pansiyon (Milas) - Yeni Bu listeyle Türkiye'deki Michelin Yeşil Yıldızlı restoran sayısı 10’a yükseldi. MICHELIN BIB GOURMAND RESTORANLAR Bib Gourmand, gurmeler tarafından beğenilen, uygun fiyatlı restoranlara veriliyor. Bu yıl İstanbul, İzmir ve Muğla'dan 9 yeni restoran listeye eklendi. İstanbul: Arka Ristorante Pizzeria - Yeni Ali Ocakbaşı - Yeni Aslında Meyhane - Yeni Tatbak - Yeni Araf İstanbul - Yeni Nazende Cadde - Yeni Beynel - Yeni Yeşil Yıldız ödüllü Asma Yaprağı - Yeni İzmir: 8 restoran (Mevcut liste korunuyor) Muğla: 5 restoran (Mevcut liste korunuyor) Bib Gourmand restoran sayısı, toplamda 27’ye ulaştı. MICHELIN TARAFINDAN TAVSİYE EDİLEN 22 YENİ RESTORAN Bu yıl Michelin tavsiyesine dahil edilen 22 yeni restoranla birlikte Türkiye genelindeki tavsiye edilen restoran sayısı 91'e ulaştı. Tavsiye edilen restoranlar arasında hem Anadolu’nun geleneksel lezzetleri hem de dünya mutfağından seçenekler yer alıyor. İstanbul'dan Tavsiyeler: The Barn Telezzüz Apartıman Yeniköy Herise İstanbul Lokanta by Divan İzmir'den Tavsiyeler: Birinci Kordon Balık Restoran Gula Urla Hus Şarapçılık Kasap Fuat Çeşme Ortaya Alaçatı Scappi Muğla'dan Tavsiyeler: Divia by Maksut Aşkar Barbarossa Karnas Vineyards Kornel Lucca By The Sea Oi Filoi Oro by Alfredo Russo Mori The Red Balloon Yalıkavak Mezra Yalıkavak ÖZEL ÖDÜLLER İLE TÜRKİYE'NİN YETENEKLİ ŞEFLERİ TAKDİR EDİLDİ Michelin Rehberi 2025'te Türkiye’den 3 özel yetenek ödüllendirildi. Michelin Sommelier Ödülü: Yunus Öztürk (OD Urla) Michelin Servis Ödülü: Nicole restoranı servis ekibi Michelin Genç Şef Ödülü: Serhat Doğramacı (Yeşil Yıldızlı Mezra Yalıkavak) Bu ödüller, Türk gastronomi sahnesinin yalnızca yemekleriyle değil, aynı zamanda profesyonel mutfak ekipleriyle de dikkat çektiğini gösterdi.

Türkiye'nin Efsane Lezzeti Döner, Almanya ile Tartışma Konusu Haber

Türkiye'nin Efsane Lezzeti Döner, Almanya ile Tartışma Konusu

İSTANBUL (İHA) - Türkiye'nin dünyaca ünlü lezzeti döner, Almanya tarafından "Geleneksel Ürün Adı" ile kendi adına tescil ettirilmek isteniyor. Türkiye’nin önde gelen döner üreticilerinden Bereket Döner ise bu girişime karşı bin yıllık belgelerle ve bilimsel bir makaleyle itiraz etti. Avrupa Komisyonu’na başvurularını tamamlayan Türkiye, dönerin Türk yiyeceği olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Avrupa Komisyonu, Almanya’nın döner üzerindeki hak iddiasını değerlendirerek iki tarafı uzlaşıya davet etti. Ancak Türkiye, dönerin Osmanlı ve Selçuklu dönemlerindeki köklerini ve tarihi bağlarını ortaya koyarak bu tartışmada haklı olduğunu savunuyor. TARİHİ BELGELER AVRUPA’YA GÖNDERİLDİ Bereket Döner, Osmanlı bilgini Takiyeddin Efendi ve ünlü seyyah Evliya Çelebi’nin çalışmalarını içeren akademik bir raporu Avrupa Komisyonu’na iletti. Raporda, Takiyeddin Efendi’nin döner mekanizması için yaptığı çizimler ve Osmanlı dönemine ait gravürler yer alıyor. Ayrıca Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde dönerin tarihsel bir mutfak ürünü olduğuna dair belge ve fotoğraflar da çalışmaya eklendi. "DÖNERİN ANAVATANI TÜRKİYE’DİR" Bereket Döner Yönetim Kurulu Başkanvekili Mevlüt Ceyhun Tekdemir, Avrupa Komisyonu’nun bu konuda hukuki ve doğru bir karar vereceğine inandığını belirterek, "Avrupa Komisyonu'nun en doğru ve hukuki kararı vereceğine inanıyoruz. Türkiye'nin tezlerinin haklılığı, dönerin bir Türk lezzeti olduğu tartışmasız bir gerçektir. Gerek Avrupa gerekse Türkiye'nin siyasi, sosyolojik ve kültürel kaynaklarına bakıldığında da bu gerçeği doğrulayacak yüzlerce kaynak, belge ve fotoğraf bulunmaktadır" dedi. "ALMANYA, KENDİ ÜNİVERSİTESİNE BAKSIN" Tekdemir, Almanya’nın dönerin kökenine dair bilgiye ulaşmak için Frankfurt Goethe Üniversitesi’ndeki Arap-İslam Bilimler Tarihi Enstitüsü’ne bakmasının yeterli olduğunu söyledi. "Osmanlı astronom ve mühendisi Takiyeddin Efendi’nin çizimlerini referans alabilirler", diyen Tekdemir, "Türkiye’nin Dünyaca Ünlü Lezzeti: Döner" adlı çalışmayı Avrupa Komisyonu’na teslim ettiklerini belirtti. "AVRUPA GERÇEK DÖNER LEZZETİNE KAVUŞACAK" Tekdemir, Avrupa’ya gerçek Türk dönerini tattırmak için yeni bir girişimde bulunacaklarını da açıkladı. Tekdemir, "Avrupa damaklarını fethetmek için bir Bereket Döner kuruluşu olan Döner Point markasıyla başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın tüm şehirlerinde şube açmayı düşünüyoruz" dedi. Avrupa Komisyonu’nun kararının, Türkiye ve Almanya arasında süregelen döner tartışmasına net bir çözüm getirmesi bekleniyor. Türkiye’nin sunduğu tarihi belgeler ve bilimsel veriler ışığında, dönerin Türk mutfağının bir parçası olduğu uluslararası bir platformda tescil edilmek isteniyor.

Michelin Rehberi'ne 132 Restoranla Türkiye Damgası Haber

Michelin Rehberi'ne 132 Restoranla Türkiye Damgası

İSTANBUL (İHA) - Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 2024 yılının ilk dokuz ayında Türkiye’nin 49,2 milyon ziyaretçiyi ağırlayarak 46,9 milyar dolar turizm geliri elde ettiğini açıkladı. Bakan Ersoy, bu başarıda gastronomi sektörünün yükselen etkisine dikkat çekerek Michelin Rehberi’nin 2025 seçkisiyle Türkiye’nin bu alandaki global başarısını vurguladı. TURİZMDE REKOR BÜYÜME Bakan Ersoy, "Ziyaretçi sayısındaki yıllık büyüme yüzde 9, turizm gelirlerindeki büyüme ise yüzde 7 oranında gerçekleşti. 60 milyon olarak belirlediğimiz yıllık ziyaretçi hedefini, güçlü rezervasyon rakamları sayesinde 61 milyon olarak revize ettik" dedi. MICHELIN REHBERİ TÜRKİYE’DE ÜÇÜNCÜ YILINDA Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Michelin Rehberi’nin 2025 İstanbul-İzmir-Muğla seçkisinin ödül törenine katıldı. İstanbul Beşiktaş’taki bir otelde düzenlenen törende, Michelin Rehberi Uluslararası Direktörü Gwendal Poullennec başta olmak üzere çok sayıda yerli ve yabancı davetli yer aldı. Bu yıl tanıtılan restoran sayısı İstanbul’da 77, İzmir’de 24 ve Muğla’da 31 olmak üzere toplamda 132’ye ulaştı. Törende bir restoran ilk yıldızını alırken, 9 restoran "Bib Gourmand" ödülüne layık görüldü. Ayrıca çevreye duyarlı çalışmalarıyla 6 restoran "Yeşil Yıldız" ödülü kazandı. Tören kapsamında başarılı sektör profesyonellerine de özel ödüller verildi. Ersoy, "Michelin Rehberi, zengin gastronomi kültürümüzü dünyaya tanıtmak ve özgün deneyimler sunmak isteyen ziyaretçilere rehberlik ediyor. Bu durum, yerel üreticilerden tedarikçilere kadar geniş bir ekonomik ekosistemin büyümesine de olanak sağlıyor" dedi. 2030’A KADAR %100 SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HEDEFİ Ersoy, Türkiye’nin 2030 yılına kadar tüm konaklama tesislerini yüzde 100 sürdürülebilir hale getirme hedefi doğrultusunda önemli çalışmalar yürüttüğünü belirtti. "Türkiye, dünyada Global Sustainable Tourism Council (GSTC) ile hükümet düzeyinde imzacı olan ilk devlet. Ulusal Sürdürülebilirlik Programımız, dünyadaki ilklerden biri. 2024 itibarıyla 19 binden fazla konaklama tesisi GSTC sertifikasyon sürecine dahil oldu" dedi. Aynı zamanda, yeme-içme sektörünün sürdürülebilirlik alanındaki katkılarına da değinerek, sektörün Ulusal Sürdürülebilirlik Programı’na davet edileceğini ve Türkiye’nin gastronomi sürdürülebilirliği konusunda örnek ülke olacağını duyurdu. MICHELIN REHBERİNDE ÜÇ GASTRO-ŞEHİR: İSTANBUL, İZMİR, MUĞLA Michelin Rehberi’nin İstanbul, İzmir ve Muğla’da seçkiler oluşturmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Ersoy, "Bölgelerimizin nitelikli ürünlerini ‘tarladan sofraya’ yaklaşımıyla harmanlayan şeflerimizi ve rehbere giren tüm işletmelerimizi tebrik ediyorum. Yeni şehirlerimizin de gelecekte rehbere dahil olmasını umuyoruz" ifadelerini kullandı. Türk mutfağının gastronomi dünyasındaki yükselişi, hem yerel üreticilere hem de Türkiye’nin genel turizm stratejisine güçlü bir destek sağlıyor. Michelin Rehberi ile Türkiye, sadece turistik cazibesini değil, aynı zamanda mutfak sanatındaki zenginliğini de dünyaya taşıyor. Bakan Ersoy, Türkiye’nin turizm ve gastronomi alanında global başarılara imza attığını ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımlarla gelecekte de öncü olmayı sürdüreceğini belirtti.

Türk mutfağının lezzetleri binlerce kilometre öteye taşındı Haber

Türk mutfağının lezzetleri binlerce kilometre öteye taşındı

Brunei’in başkenti Bandar Seri Begavan’da, Bruneili bürokratlar ve iş kadınlarına yönelik ‘Türk Yemekleri Atölye Çalışması’ düzenlendi. Yunus Emre Enstitüsü, eşsiz gastronomi zenginliğiyle dünyanın sayılı mutfakları arasında yer alan Türk mutfağını, Asya-Pasifik Bölgesi’nde tanıtmak amacıyla çeşitli gastro-diplomasi faaliyetleri gerçekleştirmeye devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti Bandar Seri Begavan Büyükelçiliği ve Brunei Yunus Emre Enstitüsü iş birliğinde Laksamana Business College Aşçılık Okulunda gerçekleştirilen atölyenin ilk etkinliğinde, Büyükelçilik Aşçısı Adem Can tarafından Türk mutfağından tarhana çorbası, karnıyarık ve kabak tatlısı uygulamalı olarak katılımcılara öğretildi. Türkiye Cumhuriyeti Bandar Seri Begavan Büyükelçisi Prof. Dr. Hamit Ersoy ve Brunei Yunus Emre Enstitüsü Koordinatörü Lale Ersoy’un katıldığı atölyede zengin Türk mutfağına dair gastronomi sohbetleri de gerçekleştirildi. Büyükelçi Prof. Dr. Hamit Ersoy gerçekleştirdiği konuşmada, kültürel diplomasinin önemli unsurları arasında yer alan gastro-diplomasinin yıllar içerisinde ülkeler arasındaki ilişkilerde ve kültürel etkileşimde önemli bir araç haline gelmesine değindi. Büyükelçi Prof. Dr. Ersoy, gastro-diplomasiyle birlikte ‘gastro-kültü’, ‘gastro-turizm’ gibi birçok terimi barındıran mutfak kavramının turizm açısından da önemli bir faktör olduğunu vurguladı. “Türk kültürünü Brunei’de tanıtma çalışmalarımızı geniş bir yelpazeye taşıdık” Brunei Yunus Emre Enstitüsü Koordinatörü Lale Ersoy, “Bruneililer, Türkiye’nin eşsiz kültürel zenginliklerine yoğun ilgi gösteriyor. Geçen yıl başlattığımız Türkçe öğretimi faaliyetlerimize geleneksel Türk sanatları, Türk sineması, Türk okçuluğu gibi kültürel etkinliklerimizi de ekleyerek Türk kültürünü Brunei’de tanıtma çalışmalarımızı geniş bir yelpazeye taşıdık” ifadelerini kullandı. “Türk mutfağını tanıtarak aynı zamanda ülkemizin gastro-turizm unsurlarını da gözler önüne seriyoruz” Koordinatör Ersoy, “Gastro-diplomasi faaliyetlerimiz kapsamında yüzlerce yıl boyunca farklı medeniyetlerle etkileşime girerek zengin bir birikimden oluşan Türk mutfağını tanıtarak aynı zamanda ülkemizin gastro-turizm unsurlarını da gözler önüne seriyoruz. Yıl boyunca Türkiye’nin farklı bölgelerine ait damaklarda iz bırakan lezzetleri Bruneililere tanıştırmaya devam edeceğiz. Bugün düzenlediğimiz faaliyetimize 5 bakanın eşi de katıldı” değerlendirmelerinde bulundu. ‘Türk Yemekleri Atölye Çalışması’na katılan Bruneili bürokratlar ve iş kadınları, Türk mutfağının çok lezzetli olduğunu ve Türk yemeklerini çok beğendiklerini ifade etti. ‘Türk Yemekleri Atölye Çalışması’, katılımcılara katılım belgelerinin takdim edilmesi ve hatıra fotoğrafının çekilmesiyle sona erdi.

Turizmde 'mutfak' açılımı Haber

Turizmde 'mutfak' açılımı

Türk mutfağı turizme açılıyor. Özellikle ‘her şey dahil’ otellerde yöresel yemeklere ağırlık verilmeye başlandı. Sektör yetkilileri, “Gastronomi turizmi çok önemli. Otellerimizde ‘Yörük’ mutfağına özel tatlar sunduk, çok rağbet aldık. Tüm bölgeleri dahil edeceğiz” diyor. Bu açılıma gastronomi uzmanları da destek veriyor. Türkiye’de turizmin 3 aylık döneme (haziran, temmuz, ağustos) sıkışmasını faaliyet ve etkinlikleri çeşitlendirerek aşmayı planlayan sektör profesyonelleri, ilk açılımı otel mutfağından başlattı. Turizmin 12 aya yayılması için birden çok senaryonun gündemde olduğunu kaydeden Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) Yönetim Kurulu Üyesi, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Kavaloğlu, gerekliliği uzun süredir tartışılan her şey dahil sisteminde de birtakım yeniliklerin gündeme geleceğini kaydetti. YABANCILAR ÇOK SEVDİ “Gastronomi turizmi Türkiye için çok önemli bir noktaya geldi” diyen Kavaloğlu, Hürriyet’e şu bilgileri aktardı: “Bu alanda Antalya ön plana çıkabilir. Biz bugüne kadar mutfaklarımızda Türk mutfağına elbette yer verdik. Ama bu çerçeveyi artık daha geniş hale getiriyoruz. Mesela ilk aşamada otellerimizde ‘Yörük’ mutfağına özel tatlar sunmaya başladık. Ve inanın çok rağbet aldık. Biz kültürümüzden gelen bu tatları bir pazarlama unsuru olarak değerlendireceğiz. ANADOLU ETKİSİ ARTACAK Ayrıca şu da önemli biz sadece konuya Yörük mutfağı olarak da bakmıyoruz elbette. Anadolu’nun farklı noktalarında keşfedilmiş veya keşfedilmeyi bekleyen tatlar olduğunu biliyoruz. O yüzden bu değişime tüm bölgelerimizi dahil etmeyi amaçlıyoruz. İlerleyen dönemlerde mutfaktaki bu değişimin etkisi daha da artacak. Çünkü Yörük mutfağı ile başlayan bu potansiyel hepimizi fazlasıyla şaşırttı. EN İYİ REKLAM MEMNUNİYET Bundan böyle kültürel miras dendiğinde sadece arkeolojik kalıntılar aklımıza gelmeyecek. Çünkü bölgelerimizin saklı kalmış ama kültürel değerlerimiz içinde olan tatlarını da yerli-yabancı misafirlerimizle buluşturmaya başladık. Şu da bir gerçek; bizi daha çok çocuklu aileler tercih ediyor. Ve bu aileler çoğunlukla tatilleri boyunca otelden dışarı çıkmıyor. Bu sistemde otel içindeki deneyimler çok daha önemli hale geliyor. Mutlu ve tatmin olmuş bir turistin yaptığı reklamın da her şeyin üzerinde olduğunu çok iyi biliyoruz.” OSCAR PARTİSİNDE KARADENİZ PİDESİ 27 Mart gecesi Los Angeles’ta yapılan Oscar partisinin mönüsüne Karadeniz pidesi ve kaymaklı kayısı tatlısını alan ünlü şef Wolfgang Puck, Barbaros Tapan’a, “Türk mutfağının dünyaya açılması için kebabın dışına çıkılmalı. Türk mutfağında kebap dışında bir sürü lezzet var. Pide çeşitleri, tüm patlıcan yemekleri ve niceleri. Artık kebap dışında Türk lezzetlerini sunan restoranlar açılmalı. Bana göre en iyi kalkan balığı Karadeniz’de, keza lüfer balığı da. Şahane lezzetler bunlar” açıklamasında bulunmuştu. İŞTE YÖRÜK YEMEKLERİ KEŞKEK, SIKMA, TOPALAK... Sürekli göç halinde olan Yörüklerin bir özelliği de çabuk ve pratik yemek yapmalarıydı. Yörük kültüründe temel gıda malzemesi ‘yufka’ olan Yörükler, en çok unlu yemekler hazırlardı. Ayrıca yemek yerine ‘aş’ kelimesini kullanırlardı. Genelde yufka bol bol yapılır, üst üste yığılır ve günlerce bu şekilde yenilirdi. Damaklarda yöresel bir tat bırakan Yörük yemeklerinden bazıları şunlar: Keşkek, topalak, kakaç, kaymaklı bükme, sıkma dürüm, sütlü aş, yoğurt çorbası, höşmerim, pekmez helvası, tavuk dolması, gelin önü, tas kapama, kuzu etli genger, ateş pidesi, sura, kölle, kekik salatası, yuvarlama, ısırgan kavurması, mantı ve çorba. GASTRONOMİ UZMANLARINDAN DESTEK GÖZLEMEDEN SIKILDIK ARTIK Hürriyet yazarı Sahrap Soysal: Turist müzede geziyor ama o bölgenin yöresel lezzetlerini de mutlaka tatmak istiyor. Açıkçası turizm bölgelerimizdeki mutfaklardan çok şikâyetçiyim. Neden? Çünkü doldur boşalt hep aynı şeyler. Bunun hızlıca değişmesi gerekiyor. Tabii bu değişim belli bir plan doğrultusunda yapılmalı. Çünkü gerçekten geç kaldık. Mesela gözleme çok eskidi, sıkıldık artık. Şeflerimizin tembelliklerini kırması lazım. Daha hevesli olmaları lazım. AKTOB’un açılımı bence fevkalade. YEMEĞİN HİKÂYESİ ANLATILMALI Hürriyet Lezzetli Hayat yazarı Ebru Erke: Aslında olay sadece Anadolu mutfağı değil. Turiste deneyim yaşatmak ve hikâye anlatmak da çok önemli. Bunu nasıl yaparız? Mesela yemeklerin hikâyeleri anlatılabilir. Mesela susamın nasıl tahine dönüştüğü, salçanın nasıl yapıldığı gösterilebilir. Sadece göstermek de değil turist bu kültürün içine bir şekilde dahil edilmeli. Yani Anadolu mutfağını koydum herkes yedi, içti, kalktı anlayışı olmamalı. MUTFAĞIMIZ KEBAPTAN İBARET DEĞİL Avustralya’da çok sayıda restoranda Türk lezzetlerini dünyaya tanıtmaya çalışan Hürriyet yazarı Somer Sivrioğlu da bir yazısında şu ifadeleri kullandı: “Yurtdışında mutfak kültürümüz kebaptan ibaret zannediliyor. Halbuki mutfağımızın vegan ve vejetaryen beslenenler için ciddi bir albenisi var. Bunu Türkiye’nin global gastronomi pazarlamasında kullanmak, bence önemli hedeflerimizden biri olmalı. Sarma ve dolmalar, mercimek köftesi, batırık, pirpirim aşı, karalahana çorbası, fasulye diblesi ve kuymak hemen aklıma gelen örneklerden birkaçı...”

OECD merkezinde Türk mutfağı ve Hatay lezzetleri tanıtıldı Haber

OECD merkezinde Türk mutfağı ve Hatay lezzetleri tanıtıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan'ın himayelerinde her yıl mayıs ayında düzenlenen "Türk Mutfağı Haftası" kapsamında, OECD Merkezinde Hatay'a özgü yemeklerin tanıtımı yapıldı. Türkiye'nin OECD Daimi Temsilcisi Kerem Alkin'in ev sahipliği yaptığı etkinliğe, Türkiye'nin Paris Büyükelçisi Ali Onaner, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, OECD Genel Direktörü Yardımcısı Yoshiki Takeuchi ve OECD nezdinde birçok ülkenin daimi temsilcileri katıldı. Davetlilere, humus, firik pilavı, muhammara gibi lezzetler ikram edildi. Etkinliğinin açılışında konuşan Kerem Alkin, bu yıl ikincisi düzenlen Türk Mutfağı haftası kapsamında Hatay mutfağının tanıtımının seçildiğini anımsattı. Alkin, Türkiye'de şubatta 9 saat arayla yaşanan iki büyük depremde 11 ilin sallandığını ve 50 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirtti. Kerem Alkin, bu süreçte OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann, OECD personel ve sekretaryasının destekleri için teşekkür etti. "Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı" kitabının Emine Erdoğan'ın himayesi altında 2 yıl önce yayımlandığını dile getiren Alkin, Türkiye'nin farklı bölgelerinin mutfağını tanıtmaya devam edeceklerine işaret etti. OECD Genel Direktörü Yardımcısı Yoshiki Takeuchi, etkinlikte yaptığı konuşmada, "Türk mutfağından bahsederken Türkiye'nin Karadeniz Tahıl Koridoru ile küresel gıda güvenliği ve milyonlarca insanın temel gıda ürünlerine ulaşımını sağlamaya yaptığı katkısından bahsetmemek olmaz." ifadesini kullandı.

Gastronomi şehri Afyonkarahisar Haber

Gastronomi şehri Afyonkarahisar

Toplumların medeniyeti araştırılırken yemeklerinin incelenmesi, onun bulunduğu kültür katını belirlemede bir ölçü. Türk mutfağı, Çin ve Fransız mutfakları ile birlikte dünyanın en zengin mutfaklarından birisi. Afyonkarahisar da geleneksel lezzetleriyle zengin bir çeşitliliğe sahip. Afyonkarahisar 8 bin yıllık lezzet Mirası için yapılan başvuru neticesinde 31 Ekim 2019’da UNESCO Yaratıcı Şehirleri Ağı’na (UNESCO Creative Cities Network) dahil olmuş. Bu ünvan ile şehrin özgün yemek kültürü hem dünya tarafından takdir görmüş, hem de şehrin tanıtımı ve turizmi adına bir imkan olmuş.  Afyonkarahisar mutfağında özellikle hamur işlerinde haşhaş ve haşhaş yağı kullanımı yaygın, yemeklerde ise etin özel bir yeri var. Nohut ve buğdaydan elde edilen göce ve düğü (ince çekilmiş bulgur) yemeklerde çokça kullanılıyor. 20’Den fazla çeşitte yemeği yapılan patlıcanın özel bir önemi var. “Patlıcan böreği” ise Afyonkarahisar’a özgü çok leziz bir seçenek.  (patlıcan böreği) Afyonkarahisar’a özgü yemeklerden, göce tarhanası; et yemeklerinden bütüm et, Afyon kebabı, paçık, duvaklı hindi; sebze yemeklerinden patlıcan böreği, ilibada dolması, patlıcan-pırasa-maydanoz-kabak musakkaları, düğülü yaprak dolması ve ekşili bamya tadılması gereken lezzetler. Hamur işlerinde de arabaşı, ağzı açık, börek, haşgeşli (haşhaşlı) bükme, ocak bükmesi, katmer, cızdırma ve öğmenin ayrı bir yeri var.  (katmer) Afyonkarahisar Gastronomik Kültürü Tarihin en eski dönemlerinden beri bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan  Afyonkarahisar tarihi ve kültürel değerlerin izlerini taşıyan bir coğrafyada yer alıyor. Afyonkarahisar’ın ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı. Bu durum, yemek kültürünün oluşmasında temel belirleyici olmuş. Afyonkarahisar yöresi yemekleri incelendiğinde, çorbalar, et yemekleri, sebze yemekleri, pilavlar, hamur işleri ve tatlı çeşitleriyle oldukça zengin bir mutfağa sahip. Hamur işlerinin de yaygın olarak kullanıldığı görülmekte. Bölgede yetişen bazı ürünlerin yöre yemeklerinde yoğun olarak kullanılması, çeşit zenginliği oluşturuyor.  Doğum, sünnet, düğün gibi özel günlerde ve davet yemeklerinde “pilav takımı” ve sıra yemekleri olmak üzere iki tür yemek listesi var. “Pilav takımı” nda pirinç çorbası, Özbek pilavı, hoşaf, tepsi böreği, irmik helvası ve bamya bulunur. Yaz aylarında etli patlıcan ve etli dolmalar da bulunur. Sıra yemeğinde ise pirinç çorbası, bütün et, musakka, muhallebi, paça, baklava, bamya, taze fasulye ve meyve bulunur. Afyonkarahisar’ın Tanınmış Yerel Ürünleri Kaymak Kaymak Afyonkarahisar ile özdeşleşmiş bir süt ürünü. Sütün yağlı kısmının değerlendirildiği bir ürün olan kaymak manda ve inek sütünden elde ediliyor. Ancak manda sütünden elde edilen kaymak tercih edilir. Çünkü manda sütünden elde edilen kaymak daha lezzetli, beyaz ve dayanıklı.  Kaymak, kendine has üstün lezzet ve aroması ile herkesin severek tükettiği bir süt ürünü. Sade olarak yenilebildiği gibi, çeşitli tatlıların besleyici değerini ve lezzetini artırıcı bir çeşni maddesi olarak da kullanılır. Özellikle çocukların ve gençlerin bal, reçel ve şekerle karıştırıp severek yedikleri bir gıda. Bunun yanında, gastrit ve ülser gibi çeşitli mide rahatsızlıklarının tedavisinde bal ile karıştırılarak da kullanılıyor. Kaymak üretiminin fazla olduğu yörelere özgü şekerlemelerin imalatında da kullanılır. Afyonkarahisar’da üretilmekte olan kaymaklı şeker bunun tipik bir örneği.  Kiraz Kiraz Afyonkarahisar’ın Sultandağı ilçesinde yetişmekte. İlçenin sulanabilir arazileri üzerinde ise meyvecilik önde geliyor. Kiraz, vişne, elma üretimi ilçe ekonomisinin temelini oluşturuyor. Kiraz üretiminin % 80’i ihracata giderken, elma ve vişne daha ziyade iç piyasaya sürülmekte, kalan kısmı da ilçede bulunan meyve suyu ve konservecilik fabrikalarında değerlendirilmektedir. Napolyon kirazı, Fransa, Hollanda, İngiltere, Almanya ve Belçika’ya ihraç ediliyor.  Vişne Vişne Afyonkarahisar’ın Çay ilçesi ve Erkmen kasabasında yetişiyor. İlçenin sulanabilir arazileri üzerinde ise meyvecilik önde geliyor. Kiraz, vişne, elma üretimi, ilçe ekonomisinin temeli. Kiraz üretiminin % 80’i ihracata giderken, elma ve vişne daha ziyade iç piyasaya sürülmekte, kalan kısmı da ilçede bulunan meyve suyu ve konservecilik fabrikalarında değerlendirilmekte. Lokum Lokum, su, şeker, nişasta kullanılarak yapılan bir önemli Türk tatlımız. Doğal ve sağlıklı bir besin kaynağı olup, pek çok yararının olduğu da biliniyor. Örneğin, proteinli besinler, kullanıldıktan sonra vücutta yakılır ve bunun sonucu üre, ürik asit ve kreatinin gibi atık maddeler açığa çıkar. Tarihi, Osmanlıca “rahat ul-hulküm” yani boğaz rahatlatan kelimesinden türeyen Lokum, yaklaşık 15. yüzyıldan beri Anadolu’da bilinmekle birlikte, özellikle 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaygınlaşmış. Avrupa’da ise bir İngiliz gezgin aracılığıyla ‘Turkish Delight’ adıyla 18. yüzyılda tanınmaya başlanmış. Daha önceleri bal ya da pekmez ve un bileşimi ile yapılan lokumun 17. yüzyılda ‘Kelle şekeri’ olarak bilinen rafine şeker ile özellikle nişastanın bulunup ülkeye getirilmesi sayesinde hem yapımı, hem de lezzeti değişti. Afyonkarahisar, bu geleneksel lezzetin yaygın bir şekilde üretildiği illerimizden birisi.  Kaymaklı Şeker Afyonkarahisar’a özgü bir ürün olan kaymaklı şekere Afyon Kaymağı denmesinin sebebi, Afyonkarahisar’da üretilen kaymağın başka yerlerde üretilenlere oranla daha üstün kalitede oluşu, kaymaklı şekerin Afyonkarahisar’da bulunmuş olması.  İlk defa Salih Şeker isimli bir şekerleme ustası tarafından 1901 yılında üretilmiş. Üretilen bu ürün kısa zamanda halkın beğenisini kazanmış ve Afyon’un sembolü haline gelmiş.  Şekerci Salih Usta’nın ilk olarak yaptığı kaymaklı şeker Afyonkarahisar’da olduğu gibi tüm Türkiye’de de beğenilmiş ve sahip çıkılmış. Öyle ki zamanla kaymaklı şeker üreten şekerlemeciler giderek çoğalmış. Afyonkarahisar’ın hem karayollarının hem de demir yollarının kavşak noktasında olması bu ürünün tüm Türkiye’ye yayılmasını sağlamış. Kaymaklı şekerin Afyonkarahisar ekonomisine önemli ölçüde katkısı var. Bütün trenlerin, kavşak noktası olan Afyonkarahisar istasyonundan geçmesi, Ankara-İzmir, Ankara-Antalya (Marmaris, Bodrum, Fethiye), İzmir-Adana, İstanbul-Antalya gibi karayollarında seyreden motorlu araçların Afyonkarahisar’a uğramak zorunda oluşu her gün tonlarca kaymaklı şekerin tüketimini sağlamış.  Patates Sandıklı ve Şuhut bölgesinde sınırlı miktarda yetişen bir tür tatlı patatesi ile Türkiye’nin her yerinde aranan ve tercih edilen değerli bir patates türü. Şuhut ilçesinde yetiştirilen patates “sarı patates” (agire)’dir. Sandıklı ilçesinde yetiştirilen patates ise “beyaz patates” (cipslik)’dir. Sucuk Türklerin pastırma ve kavurma ile birlikte Orta Asya’dan beri tükettiği et ürünlerinden olan sucuk, Afyon ili ile özdeşleşmiş ürünlerden birisi. Sucuk yapımının esası pastırma yapımında olduğu gibi çiğ etin, tuz ve baharatla “pişirilişi”dir. “Yapımı için en uygun dönem Ekim ve Kasım ayları. Sucuk yapımı için, pastırma yapmaya elverişli olmayan küçük et parçaları kullanılıyor veya büyükbaş hayvan kesilerek sucuk elde edilir. ”Afyonkarahisar sucukçuluğu, kendisini geliştirerek bugün entegre tesislere sahip ve markasını ulusal anlamda tescil ettirmiş bir üne sahip hale geldi.  Haşhaş Yağı ve Ezmesi Haşhaş, gelincikgiller (Papaveraceae) familyasına ait bir bitkidir. Haşhaş bitkisinin anavatanı, bazı kaynaklarda Doğu Akdeniz, bazı kaynaklarda ise Türkmenistan olarak gösteriliyor. Ülkemizde geleneksel olarak tarımı yapılan haşhaş, Papaver Somniferum L. türü olan tek yıllık bir kültür bitkisi. Papaver Latincede gelincik, Somniferum ise “rüya görmek” veya “ uyku verici” anlamına geliyor. Türkiye’de haşhaşın daha çok Papaver Somniferum ssp. Anatolicum’un beyaz ve mor çiçekli çeşitleri etkiliyor.  Haşhaş bitkisinin kabukları morfin ve türevlerinin üretiminde, tohumları ise haşhaş yağı veya haşhaş ezmesi üretiminde kullanılıyor. Ayrıca haşhaş tohumları, hiçbir işleme tabi tutulmadan yemeklerde ve pastalarda kullanılmaya devam ediliyor. 

CNN Travel: Türk Mutfağının en çok sevilen 23 yemek tarifi Haber

CNN Travel: Türk Mutfağının en çok sevilen 23 yemek tarifi

CNN Travel’a göre Türk Mutfağının en çok sevilen 23 yemek tarifi Türkiye kebaplarıyla ünlü olabilir ama bu sadece buzdağının görünün kısmı. Akdeniz’in zeytinyağlı yemekleri, Orta Anadolu’nun doyurucu hamur işleri, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’nun hafif baharatlı tatlarıyla geleneksel Türk yemekleri çok lezzetli. Türkler yemeklerini o kadar çok seviyorlar ki, hakkında şarkılar bile yapıyorlar. Anadolu rock yıldızı Barış Manço; “Domates, biber patlıcan” diye şarkı bile yazmış Piyaz Antalya’nın piyaz salatası en ünlü yemeklerinden biri. Gizli malzemesi fasulyesi. Bu fasulyeler herhangi bir fasulye değil, iç bölgenin adını taşıyan küçük taneli fasulye. Su ile inceltilmiş tahin, limon suyu, sirke, tuz, sarımsak, maydanoz ve zeytinyağı ile yapılan sosu ve üzerine doğranan haşlanmış yumurtasıyla servis ediliyor. Ezogelin Çorba Efsaneye göre bu yemek, Ezo adında mutsuz bir evliliği olan ve kayınvalidesini yemekleriyle kazanmaya çalışan bir kadın tarafından bulunmuş.Kırmızı mercimek, domates salçası, rendelenmiş taze domates ve soğandan oluşan, üzerine kuru nane ve pul biber serpilmiş pul biberle servis edilen lezzetli bir çorba. Gerçekten işe yaradığına dair bir kanıt yok, ama her ihtimale karşı, Gaziantep yakınlarındaki küçük bir köyden gelen ezogelin (kelimenin tam anlamıyla gelin Ezo anlamına gelir) gelin adaylarının tercihi olmaya devam ediyor.  Şakşuka Türk mutfağı, zeytinyağında pişirilen zeytinyağlı yemeği olarak bilinen çok çeşitli sebze yemekleri içerir. En lezzetli patlıcan yemeği çeşitlerinden biri şakşuka'dır. Burada ipeksi mor kabuklu yeşil patlıcan küpleri, Türkiye'nin neresinde yapıldığına bağlı olarak kabak, sarımsak, domates ve kırmızı biberle yapılır. KısırKısır ince bulgur, domates, sarımsak, maydanoz ve naneden yapılan bir salata. Türkiye'nin her yerinde çok sayıda versiyonu var ama Antakya'da nar ekşisi ve pul biberle daha güzel oluyor  Mercimek Köfte Anadolu’da çok sevilen mercimek köftesi, vejetaryen bir lezzet. Kırmızı mercimek, ince bulgur, tuz, ince kıyılmış soğan, yeşil soğan, domates ve acı biber salçası ile yapılıyor. Tek lokmalık bir köfteyi bir marul yaprağına sarın, biraz limon suyu ekleyin ve afiyetle yiyin. Yaprak Sarması Yaprak sarmasının Isparta versiyonu pirinç, domates, bir demet maydanoz, soğan, sarımsak, salça, zeytinyağı, karabiber, tuz ve su ile pişirilir.Bu karışımdan bir kaşık dolusu bir asma yaprağına konur, katlanır ve elle dikkatlice küçük düzgün silindirler haline getirilir.Yapraklar çoğu sokak pazarında satılırken, en iyileri genellikle gece yarısı toplanan bir komşunun ağacından gelir.Yaprak dolması, Türk Ege mutfağının bir parçasıdır ve bazen karışıma bir tutam tarçın eklemek, Türkiye'de doğan Rumlara bir selam niteliğindedir. İnegol Köfte Türk mutfağında bir köfteden çok daha fazlasıdır. Her stil kendi benzersiz tarifiyle gerçekleşir. En bilinenlerinden biri Mustafa Efendi tarafından icat edilen İnegöl köftesidir. Aslen Bulgaristan'dan, 19. yüzyılda Türkiye'nin kuzeybatısındaki İnegöl'e göç etti. Diğer Türk köftelerinden farklı olarak, karışımında sadece kıyma veya kuzu eti ve soğanla tatlandırılmış galeta unu kullanılır.  İskender Kebap Türkiye'nin kuzeybatısında yer alan Bursa üç şeyle ünlüdür; ipek, Uludağ'ın kayak alanları ve İskender adlı bir kebap türü. Görünüşe göre aynı isimli bir beyefendi bu yemeği ilk kez 1867'de şehrin Kayhan Çarşısı'ndaki işçiler için pişirmiş.İncecik döner et dilimleri, tombul pide ekmeklerinin üzerine saygıyla serilir, taze yapılmış domates sosuna bulanır, bir tutam eritilmiş tereyağı ile vaftiz edilir ve bir porsiyon keskin yoğurt, közlenmiş domates ve yeşil biber ile servis edilir.  Çağ Kebabı Erzurumlular ete çok önem verirler. Öyle ki, bir parça sıcak ve lezzetli kuzu çağ kebabı için 12 saatten fazla beklemeye hazırlar. Önce ete soğan, tuz ve karabiber karışımı sürülür ve yarım gün marine edilmeye bırakılır. Daha sonra uzun şişlere geçirilerek odun ateşinde yatay olarak pişirilir.Tek başına ilah olan çağ kebabı, yassı lavaş ekmeğine sarılarak domates dilimleri, beyaz soğan ve sivri adı verilen uzun ince yeşil biberlerle servis edilir.  Hamsili Pilav Hamsi, diğer adıyla Avrupa hamsisi, Türk Karadeniz mutfağının temel gıda maddesidir. Rize'de balıklar pirinçle hazırlanır ve Hamsili Pilav yapılır. Bu yemek, kavrulmuş soğan, tereyağı, yer fıstığı, yenibahar ve kuru üzümün taze maydanoz ve dereotu ile karıştırıldığı bir sosla pişirilir. Daha sonra fileto hamsiler pilavın üzerine dizilir ve tamamı fırında pişirilir.  Perde Pilavı Siirt yağlı bir hamura sarılı, fırında pişirilen ve sıcak olarak servis edilen perde pilavına ev sahipliği yapmaktadır. Genellikle düğünlerde ikram edilen perde pilavı, tavuk, kuş üzümü, badem, çam fıstığı ve tereyağı ile pişirilir, tuz, kekik ve biberle tatlandırılır. Yemeğin şeklinin yeni bir evin yaratılmasını temsil ettiği düşünülüyor, pirinç doğurganlığı sembolize ediyor ve kuş üzümü de müstakbel çocuklar için.  Mantı En sevilen mantı türü, küçük kareler halinde ve içi çeşitli dolgularla yapılan Kayseri mantılardır.Bu Orta Anadolu versiyonu, küçük bir pakete kapatılmış bir kaşık kıyma içerir, ancak başka yerlerde peynir de kullanırlar. Kaynayan suya atılan mantıların üzerine yoğurt ve pul biber eklenir. Efsaneye göre, iyi bir Türk ev hanımı bir kaşığa 40 tane sığdıracak kadar küçük yapabilir.  Testi Kebabı Nevşehir yöresinin bu spesiyalitesi, Avanos'ta ünlü Kızılırmak Nehri'nden kırmızı kil kullanılarak yapılan çömleklerin içinde yapılır. Önce kil sürahi dana eti, domates, dolmalık biber, sarımsakla doldurulur. Daha sonra ağzı soyulmuş bir patates dilimi ile kapatılır ve sürahi odun fırınına yerleştirilmeden önce folyo ile kaplanır. İçindekiler hazır olduğunda, küçük bir çekiçle testiyi kırarak yemeği servis edip yiyebilirsiniz.  Gözleme Alternatif olarak sac böreği, sacda pişirilen hamur işidir. Gözleme, genellikle tuzlu beyaz peynir, ıspanak veya kıyma ile yapılır. Genellikle köy yemeği olarak görülse de kağıt inceliğinde olan hamuru yırtmadan açmak ustalık ister. Göz kelimesinin "göz" anlamına geldiğine inanılır ve gözleme adının, hamur işi pişerken oluşan ve kese üzerindeki yağı emerek "gözleri" oluşturan koyu lekelerden geldiğine inanılır.  Pide Pide, Türkler arasında favoridir ve en lezzetlilerinden bazıları Karadeniz bölgesindendir. Burada hamur topları uzun bir tabana yayılır ve çeşitli dolgularla doldurulur. En popüleri sucuklu yumurta, baharatlı Türk sucuğu ve kaşarla karıştırılmış yumurta ama peynirli ıspanak olan aynı derecede iyi. Odun ateşinde pişirilir, ideal olan çıtır çıtır olanıdır.  Su Böreği Yufka adı verilen hamur tabakalarından yapılan lezzetli bir hamur işi olan börek, Orta Anadolu'nun yüksek yaylalarının temel gıda maddesidir. Yüzlerce yıl önce göçebe çobanlar tarafından Türkiye'ye getirilmiş su böreğinin en çok beyaz peynirli ve kıymalı olanı güzel.  Simit Bir ülkenin midesinin üzerinde koştuğu söylenebilirse, simit Türkiye'yi ayakta tutan yakıttır. Her yerde, sepet taşıyan veya araba iten sokak satıcıları tarafından, fırınlarda ve kafelerde, tramvay, tren ve metro istasyonlarında ve hatta vapurlarda satılıyorlar. Simitin 1500'lü yıllarda Kanuni Sultan Süleyman'ın saray mutfaklarında üretildiğine inanılıyor, ancak resmi bir kayıt yok.Ekim 2019'da simit kelimesi Oxford İngilizce Sözlüğü tarafından resmen tanındı.  Çiğ Köfte Şanlıurfa'dan gelen çiğ köfte, adını çiğ kıymanın bulgur, domates salçası, soğan sarımsak, biber ve Türk baharatları ile bir araya getirilmesinden alıyor. Karışım hazır oluncaya kadar yoğrulur, tavana bir parça atılarak belirlenir. Tavana yapışırsa, olmuştur. Baklava Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Antep olarak da bilinen Gaziantep halkı, en iyi baklavanın, en az 40 ince yufkadan yapıldığını bilir. İlk olarak her yufkaya yağ sürülür ve birkaç katta bir toz fıstık ya da ceviz serpilir. Burma sarık, bülbül yuvası, saray ya da saray baklavası gibi baştan çıkarıcı isimler taşıyan farklı versiyonları, hepsi aynı derecede karşı konulamaz.   Dondurma Bıçak ve çatalla yiyebileceğiniz dondurmayı nerede bulabilirsiniz? Tabii ki geleneksel Türk dondurmasının anavatanı Kahramanmaraş'ta. Geleneksel dondurma, süt ve saleple yapılır.Salep, orkidelerden elde edilen ve dondurmaya pürüzsüz kadifemsi bir kıvam veren, eşsiz çiğnenebilirlik sağlayan bir bitki türüdür.   Lokum İngilizce'de Turkish Delight olarak bilinen lokumun geçmişi yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Ancak 19. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı padişahları arasında popülerlik kazanmadı. İşte o zaman mısır nişastası icat edildi ve İstanbul şekercisi Hacı Bekir onu da malzemeler listesine ekledi. Gül suyu, fıstık ve diğer tatlarla tatlandırılmış narin küpler üretmek için birlikte kaynatılan bu basit su, nişasta ve şeker kombinasyonu, çok keyifli bir tat oluyor.  Bu Afyonkarahisar tatlısı, özel bir tür kuru ekmekten yapılır ve kıvamı krakere benzer. Ekmek Kadayıfı Ekmek geniş bir tepsiye konur ve kabarması için suya batırılır. Daha sonra üzerine şeker, su ve limon şerbeti dökülerek ocakta pişirilir.Şurup, tatlı bir yapışkan doku ile demlemek için sürekli olarak ekmeğin üzerine kaşıkla dökülür, kaymak ile yenir.           

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.