Hava Durumu

#Türkiye

TOURISMJOURNAL - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkler, Rusya'nın Haber

Türkler, Rusya'nın "Altın Vize" Programında Lider

Rusya İçişleri Bakanlığı, yatırım yoluyla doğrudan oturum izni (VNH) alan yabancı yatırımcılara ilişkin verileri açıkladı. Bakanlık verilerine göre, 17 Mart itibarıyla Türkiye’den üç yatırımcı bu fırsattan yararlandı. Türkiye’yi, Almanya’dan iki, ABD, Gürcistan, Azerbaycan, Çin ve Güney Kore’den birer yatırımcı takip etti. Yetkililer, toplamda 10 yabancı yatırımcının Rusya’dan oturum izni aldığını belirtti. Ocak 2023’te yürürlüğe giren mevzuatla hayata geçirilen bu sistem kapsamında, belirli yatırım kriterlerini karşılayan kişilere kalıcı oturum hakkı sağlıyor. Yatırımcılar, geçici oturum sürecini atlayarak doğrudan uzun süreli oturum izni başvurusu yapabiliyor. RUSYA’NIN "ALTIN VİZE" ŞARTLARI Altın vize programı, Rusya’ya sermaye getiren yatırımcılara hızlı ve kolay oturum hakkı sunmayı amaçlıyor. Program kapsamında yatırımcıların en az 15 milyon ruble (yaklaşık 4,5 milyon TL) değerinde bir Rus şirketine yatırım yapması ya da en az 50 milyon ruble (yaklaşık 15 milyon TL) değerinde yabancı şirket yatırımı gerçekleştirmesi gerekiyor. Ayrıca, yatırım yapılan şirketin en az üç yıldır faaliyet göstermesi, 6 milyon ruble vergi ödemesi ve en az 25 kişiyi istihdam etmesi gibi şartları karşılaması bekleniyor. Bunlara ek olarak, yatırımcılar başlangıç sermayesi 10 milyon ruble olan ve en az 10 Rus vatandaşını istihdam eden bir şirket kurarak da oturum izni alabiliyor. Alternatif olarak, üç yıl boyunca 30 milyon ruble değerinde Rus devlet tahvili veya gayrimenkul yatırımı yapılması gerekiyor. Petrol, gaz, tarım, enerji, tıp, IT ve araştırma gibi sektörlere meşru kaynaklardan yatırım yapılması da şartlar arasında yer alıyor. PROGRAMIN GELECEĞİ BELİRSİZ Rusya’nın altın vize programına 2023 yılında toplam 20 kişi başvururken, bu başvurular ABD, Almanya, Çin, Sırbistan, Gürcistan, Türkiye ve Cezayir vatandaşlarından geldi. Program kapsamında toplamda 1,2 milyar ruble (yaklaşık 13 milyon dolar) yatırım yapıldığı açıklandı. Ancak şu ana kadar verilen oturum izinlerinin sınırlı kalması, programın yatırımcılar açısından yeterince cazip olup olmadığı konusunda soru işaretleri yaratıyor. Uzmanlara göre, ilerleyen dönemde yatırım kriterlerinin esnetilip esnetilmeyeceği, programın ne kadar ilgi göreceğini belirleyecek.

Ford Otosan’dan Elektrikli Araç Hamlesi Haber

Ford Otosan’dan Elektrikli Araç Hamlesi

İSTANBUL (İHA) - Avrupa'nın en büyük ticari araç üreticilerinden biri olan Ford Otosan, elektrikli araç dönüşümünü hızlandırarak Ford E-Transit Courier, E-Tourneo Courier ve Ford Puma Gen-E modellerini piyasaya sunuyor. Bu araçların üretimi, Ford’un Avrupa’daki ticari araç üssü olan Ford Otosan tarafından Romanya’nın Craiova fabrikasında gerçekleştiriliyor. Elektrifikasyon stratejisini güçlendiren şirket, sıfır emisyonlu mobiliteye geçiş sürecinde önemli bir aşamayı tamamladı. Craiova’da düzenlenen tanıtım etkinliğine Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Haydar Yenigün, Ford Motor Company Ticari Araç Direktörü John Davis, Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt ve Ford Otosan Genel Müdür Baş Yardımcısı Josephine Payne ev sahipliği yaptı. Törene Romanya Başbakanı Marcel Ciolacu’nun yanı sıra devlet yetkilileri, sektör temsilcileri ve iş dünyasının önemli isimleri katıldı. FORD OTOSAN’DAN KÜRESEL OTOMOTİV SEKTÖRÜNE GÜÇLÜ KATKI Ali Y. Koç, Koç Topluluğu’nun otomotiv sektörüne uzun yıllardır yaptığı yatırımlarla küresel rekabet gücünü artırdığını belirtti. Koç, Ford Otosan’ın yalnızca ticari bir iş birliği değil, Türkiye otomotiv sektörünün büyümesine öncülük eden bir girişim olduğunu vurguladı. Craiova fabrikasının devralınmasıyla Türkiye-Romanya ticari ilişkilerinin güçlendiğini ve Ford Otosan’ın Romanya’nın ikinci büyük ihracatçısı konumuna ulaştığını ifade etti. Koç, "Bugün, Romanya'da üretilen araçlar için Türkiye'den 60'tan fazla tedarikçiyle yürütülen iş birliği, uluslararası çapta değer üretme gücümüzün bir göstergesi. Bu tesisimizden yola çıkacak olan E-Transit Courier, E-Tourneo Courier ve Avrupa'nın en çok satan yolcu aracı olan Ford Puma Gen-E'nin tamamen elektrikli versiyonları Avrupa pazarındaki konumumuzu daha da sağlamlaştıracak" diye ekledi. Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt ise şirketin 60 yılı aşkın mühendislik ve üretim tecrübesiyle sektöre yön verdiğini belirtti. 2024 yılında 330 binin üzerinde araç ihraç ettiklerini açıklayan Özyurt, Ford’un elektrifikasyon stratejisinin Türkiye’nin teknolojik kabiliyetlerini güçlendirdiğini ve Avrupa pazarındaki konumlarını sağlamlaştırdığını ifade etti. Özyurt, "Craiova Fabrikası, Ford Otosan'ın ticari araç tasarımı, geliştirme ve üretim konusundaki kapsamlı uzmanlığıyla mükemmel bir uyum içinde. 2022'den bu yana Kocaeli ve Craiova fabrikalarımız arasında güçlü bir bilgi ve deneyim paylaşımı sağladık. Bugün, Türkiye ve Romanya'da çalışma arkadaşlarımız aynı tutkuyla yan yana çalışarak, geleceğin otomotiv dünyasını şekillendiren dünya standartlarında araçlar üretiyorlar" dedi. CRAIOVA FABRİKASI: ESNEK VE VERİMLİ ÜRETİM MERKEZİ Özyurt, Craiova fabrikasının Avrupa’nın en verimli üretim tesislerinden biri olduğunu belirterek, fabrikanın aynı üretim hattında binek, ticari, içten yanmalı ve tam elektrikli araç üretimi gerçekleştirebilme yeteneğine sahip tek tesis olduğunu dile getirdi. Ford’un ikonik modellerini elektrikli hale getirme vizyonu kapsamında üretilen tüm araçların elektrikli versiyonlarını geliştirdiklerini ve Ford Avrupa’nın elektrifikasyon yol haritasında kritik bir rol üstlendiklerini vurguladı. ELEKTRİFİKASYON YATIRIMLARI SÜRÜYOR Ford Otosan, 2014 yılında Yeniköy Fabrikası’nda üretimine başladığı Courier serisinin dünyadaki tek üreticisi olmaya devam ediyor. Courier üretimi, Ford Transit Custom ailesinin üretiminin artmasıyla Gölcük’ten Yeniköy Fabrikası’na kaydırıldı. Volkswagen ile yapılan stratejik iş birliği kapsamında 1 tonluk ticari araç üretimi de devreye alındı ve Courier üretimi Craiova’ya taşındı. Fabrika aynı zamanda Avrupa’nın en çok satan binek araçlarından biri olan Ford Puma’nın üretim üssü konumunda bulunuyor. Ford Otosan, 2 milyar Euro’luk yatırım planının 1,9 milyar Euro’luk kısmını tamamladı. Kocaeli fabrikaları, içten yanmalı, hibrit ve tam elektrikli araç üretim üssüne dönüştü. Avrupa’nın en büyük ticari araç üreticisi olarak Ford Otosan, elektrifikasyon dönüşümüne öncülük etmeye devam ediyor.

Dünyayı Yürüyerek Gezen İngiliz Gezgini Şaşırtan Karşılama Haber

Dünyayı Yürüyerek Gezen İngiliz Gezgini Şaşırtan Karşılama

SAMSUN (İHA) - Dünyayı yürüyerek dolaşma hedefiyle 1999 yılında yola çıkan 55 yaşındaki İngiliz seyyah Karl Bushby, Samsun'a ulaştığında hayatında ilk kez yerel yönetim tarafından karşılandı. Büyükşehir Belediyesinin kendisine sunduğu konaklama desteği ve sıcak ilgiden etkilendiğini belirten Bushby, "Olağanüstü bir durum. Seyahat ettiğim 26 yıl boyunca böyle bir şey olmadı" dedi. "SAMSUN MUHTEŞEM BİR DURAK" Hiçbir ulaşım aracı kullanmadan dünya turuna devam eden Bushby, Samsun'u Türkiye'deki en önemli duraklarından biri olarak gördüğünü söyledi. Şehirde harika plajlar ve limanlar bulunduğunu belirten seyyah, "Şubat ayının ilk birkaç gününde Türkiye'ye geldim ve o ilk haftalar çok kötüydü. Sadece çok fazla yağmur, soğuk ve çok fazla kar vardı. Şu anda ise hava gerçekten güzel. Bu havada burada olmaktan gerçekten mutluyum" ifadelerini kullandı. "TÜRK MİSAFİRPERVERLİĞİYLE İLERLEYEMİYORUM" Türkiye’de karşılaştığı sıcak misafirperverliği de vurgulayan Bushby, "Türkiye'deki misafirperverlik gerçekten birinci sınıf. Türkiye'ye ilk geldiğimde bazı gazetecilerle konuştum ve sosyal medyada bazı şeyler paylaştılar. Ve o zamandan beri her gün fotoğraf çekmek için yolda beni durduran insanlarla tanıştım. İnsanlar bana yiyecek ve su ikram ettiler. İnsanlar evlerinde kalmama izin verdiler ve bu sadece birkaç haftada oldu. İlk ay Türk halkının ne kadar misafirperver olduğunu görmek inanılmazdı. Aslında bununla tanınıyorsunuz. Yolda Türkiye'deki en zor şeyin aslında ilerleme kaydetmek olduğunu söyleyen birçok gezginle tanıştım. Çünkü birçok insan sizi evlerine davet ediyor, size çay veriyor ve siz hiçbir ilerleme kaydedemiyorsunuz. Bana dediler ki, 'Bak, sen her gün insanların evlerinde olacaksın'. Evet, kesinlikle doğru, bu her yerde olmayan harika bir şey" şeklinde konuştu. "39 BİN KİLOMETRE YÜRÜDÜM, HEDEF İNGİLTERE" Bushby, Güney Amerika’nın en güney noktasından başladığı, hiçbir ulaşım aracı kullanmadığı yürüyüşünü Birleşik Krallık’a ulaşarak tamamlamayı hedeflediğini belirtti. Yolculuğunun büyük zorluklarla dolu olduğunu söyleyen gezgin, Darien Boşluğu, Bering Boğazı ve Kanal Tüneli gibi büyük engelleri aştığını dile getirdi. Jeopolitik nedenlerle Rusya ve İran’dan geçemediğini, bu yüzden Kazakistan üzerinden Hazar Denizi’ni yüzerek geçtiğini ekleyen Bushby, "Şimdi Avrupa’ya dönüş yolundayım. Şu ana kadar yaklaşık 39 bin kilometre yürüdüm" dedi.

AJet, İstanbul-St. Petersburg Seferlerine Başladı Haber

AJet, İstanbul-St. Petersburg Seferlerine Başladı

İSTANBUL (İHA) - AJet, uluslararası uçuş ağını genişletme hedefi doğrultusunda, Moskova’dan sonra Rusya’daki ikinci uçuş noktasını St. Petersburg olarak belirledi. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan St. Petersburg Pulkovo Havalimanı’na ilk uçuş, 15 Mart Cumartesi günü düzenlenen törenle gerçekleşti. İki tarihi şehir arasında mart ayında haftada dört gün olarak başlayan seferlerin, nisan ayından itibaren her gün yapılacağı duyuruldu. İstanbul-St. Petersburg hattının açılışı, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda AJet yöneticileri ve havalimanı yetkililerinin katılımıyla kutlandı. Yaklaşık 3 saat 50 dakika süren ilk uçuşun ardından, St. Petersburg Pulkovo Havalimanı’nda da bir karşılama töreni düzenlendi. Törene, Türkiye Cumhuriyeti St. Petersburg Başkonsolosu Özgün Talu, Pulkovo Havalimanı Genel Müdürü Leonid Sergeev, AJet Basın Müşaviri Mehmet Yeşilkaya ve Türk basınının önemli temsilcileri katıldı. Yeni hattın, iki ülke arasındaki kültürel, ticari ve turistik bağları daha da güçlendireceği vurgulandı. TÜRKİYE İLE RUSYA ARASINDAKİ BAĞLAR GÜÇLENECEK St. Petersburg Başkonsolosu Özgün Talu, uçuşların başlamasının Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkileri olumlu yönde etkileyeceğini belirterek, yeni hattın beşeri ilişkileri geliştireceğini ifade etti. AJet, nisan ayı itibarıyla İstanbul-St. Petersburg hattında her gün sefer düzenleyerek yolcularına kesintisiz ulaşım imkânı sunacak.

Corendon Airlines Turquality Programına Dahil Edildi Haber

Corendon Airlines Turquality Programına Dahil Edildi

ANTALYA (İHA) - Uluslararası havacılık sektöründe faaliyet gösteren ve 20. yılını geride bırakan Corendon Airlines, Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen Turquality Destek Programı kapsamına alındı. Kurumsal, finansal ve operasyonel gelişimi destekleyen Turquality sayesinde şirket, global pazardaki rekabet gücünü daha da artırmayı amaçlıyor. 2005 yılında kurulan ve o günden bu yana filosunu ve uçuş ağını istikrarlı bir şekilde genişleten Antalya merkezli hava yolu şirketi, Türkiye’de ve Avrupa’da yürüttüğü başarılı operasyonlar sayesinde Turquality programına dahil olma başarısı gösterdi. "TURQUALITY, BÜYÜME YOLCULUĞUMUZDA BİR DÖNÜM NOKTASI" Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Corendon Turizm Grubu Finans Danışmanı Batuğhan Karaer, programın kendileri için büyük bir gurur kaynağı olduğunu belirtti. Karaer, "Havacılık sektöründe yaptığımız yenilikler ve uluslararası alandaki sürdürülebilir başarılarımız Turquality'e kabul edilmemizde etkili oldu. Avrupa'nın birçok ülkesinden başta Türkiye olmak üzere İspanya, Yunanistan, Fas ve Mısır'daki turistik ve etnik destinasyonlara yılda 10 milyon yolcu taşıyoruz. Son yıllarda istikrarlı bir şekilde ihracat şampiyonu şirketler arasında yer alıyoruz. Turquality'nin değerli desteği, büyüme yolculuğumuzda ve ülkemizin ekonomisine daha fazla katkı sağlama hedefimizde bir dönüm noktası olacak. Global pazarda rekabet gücümüzü artırarak, yolcularımıza sunduğumuz deneyimleri daha da zenginleştireceğiz" ifadelerini kullandı. TURQUALITY: KÜRESEL MARKALAŞMAYA DESTEK Dünyanın devlet destekli ilk ve tek markalaşma programı olan Turquality, klasik ihracat teşviklerinden farklı olarak firmaların sadece ihracatını artırmayı değil, küresel ölçekte güçlü markalar yaratmasını amaçlıyor. Corendon Airlines da bu kapsamda uluslararası pazarlardaki konumunu daha da güçlendirmeyi planlıyor.

Sağlık Turizmi 2035'te 3,2 Trilyon Dolara Ulaşacak Haber

Sağlık Turizmi 2035'te 3,2 Trilyon Dolara Ulaşacak

Sağlık turizmi pazarı, 2025-2035 yılları arasında güçlü bir büyüme gösterecek. 2025 yılında 1,2 trilyon dolar seviyesine ulaşması beklenen pazarın, 2035 yılına kadar 3,2 trilyon dolara çıkması öngörülüyor. Bu büyüme, yıllık bileşik yüzde 10,4 oranında bir artışa işaret ediyor. Sağlık turizmi, bireylerin fiziksel, zihinsel ve ruhsal iyilik halleri için seyahat etmelerini kapsayan bir sektör olarak; spa merkezleri, yoga kampları, meditasyon inzivaları ve sağlıklı beslenme programları gibi hizmetleri içeriyor. Tüketicilerin artan sağlık bilinci ve rahatlama arayışı, sektörün büyümesini destekleyen başlıca etkenler arasında yer alıyor. SAĞLIK TURİZMİ BÜYÜMESİNİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER Stresli yaşam tarzı, hareketsiz hayat ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları, bireyleri sağlık odaklı seyahatlere yönlendiriyor. Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde artan gelir düzeyi, daha fazla kişinin bu tür seyahatlere yatırım yapmasını sağlarken, kronik hastalıkların yaygınlaşması da alternatif ve önleyici sağlık çözümlerine olan ilgiyi artırıyor. Bunun yanı sıra, Instagram ve YouTube gibi dijital platformlar, sağlıklı yaşam ve wellness temalı destinasyonları tanıtarak bu alana olan ilgiyi daha da güçlendiriyor. BÖLGESEL PAZAR VERİLERİ ABD: 2025-2035 yılları arasında %10,1 yıllık büyüme bekleniyor. Birleşik Krallık: %9,8’lik büyüme ile sağlık odaklı destinasyonlara olan talep artıyor. Avrupa Birliği: Çeşitli sağlık ve wellness hizmetleri sayesinde %10,7 büyüme öngörülüyor. Japonya: Geleneksel iyileştirme yöntemleriyle küresel ziyaretçileri çeken Japonya’nın, %9,6’lık büyüme oranına ulaşması bekleniyor. Güney Kore: Modern wellness uygulamalarıyla sektörün %10,3 büyüme göstermesi tahmin ediliyor. SAĞLIK TURİZMİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK TRENDİ Çevreye duyarlı seyahatler, sağlık turizmi sektöründe giderek daha fazla önem kazanıyor. Birçok wellness tesisi, organik beslenme, enerji tasarruflu yapılar ve sürdürülebilir turizm uygulamalarını benimseyerek doğaya duyarlı hizmetler sunuyor. Yeşil turizm anlayışı, gezginlerin hem sağlıklarını hem de doğayı koruma bilincini destekleyen bir trend olarak öne çıkıyor. Future Market Insights Yönetici Ortağı Sudip Saha, "Bireylerin sağlık ve kişisel bakıma verdiği önem arttıkça, küresel seyahat trendleri de değişiyor. Daha fazla insan, kendini yenileyebileceği ve sağlık odaklı deneyimler yaşayabileceği destinasyonları tercih ediyor" diyor. LÜKS SAĞLIK TURİZMİ: KONFOR VE SAĞLIK BİR ARADA Özellikle üst gelir grubundaki gezginler, lüks wellness tatilleri ve özel sağlık merkezleri ile benzersiz deneyimler arıyor. Özel spor antrenmanları, gelişmiş spa terapileri ve huzurlu doğa ortamları ile lüks sağlık turizmi, üst düzey konfor ve sağlık hizmetlerini birleştiriyor. SAĞLIK TURİZMİNİN GELECEĞİ: DİJİTAL DENEYİMLER Teknolojinin sağlık turizmine entegrasyonu, sanal wellness deneyimlerini de beraberinde getiriyor. Online yoga dersleri, meditasyon seansları ve fitness programları sayesinde bireyler, seyahat etmeden de sağlıklarını destekleyebiliyor. Ayrıca, giyilebilir sağlık teknolojileri ve mobil wellness uygulamaları, kişiselleştirilmiş sağlık takibi sunarak sağlık turizmi deneyimlerini daha verimli hale getiriyor. SAĞLIK TURİZMİNDE KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR Lüks wellness hizmetlerinin yüksek maliyetleri, geniş kitleler için erişilebilirliği zorlaştırırken, wellness sektöründe evrensel bir standardın bulunmaması destinasyonlar arasında kıyas yapmayı güçleştiriyor. Yılın belirli dönemlerinde artan talepler, düşük sezonlarda işletmeler için zorluk yaratırken, bölgelere göre farklılaşan wellness uygulamaları küresel pazarda benimsenme açısından bazı engeller oluşturabiliyor. Ayrıca, COVID-19’un etkileri hala hissedildiğinden, sağlık ve güvenlik kaygıları seyahat edenler için önemli bir faktör olmaya devam ediyor. SAĞLIK TURİZMİ PAZARI VE ÖNE ÇIKAN OYUNCULAR Sağlık turizmi pazarında öne çıkan oyuncular arasında Accor Hotels, Marriott International, Hyatt Hotels Corporation, Six Senses Hotels Resorts Spas ve Canyon Ranch gibi küresel otel zincirleri yer alıyor. Pazar, doğrudan ve dolaylı tedarikçiler açısından da farklı kategorilere ayrılıyor. Doğrudan tedarikçiler arasında havayolları, otel şirketleri ve tur operatörleri bulunurken, dolaylı tedarikçiler online seyahat acenteleri (OTA), geleneksel seyahat acenteleri ve kurumsal alıcılar olarak öne çıkıyor. Yaş gruplarına göre incelendiğinde, sağlık turizmi 15 yaş altı, 16-25, 26-35, 36-45, 46-55 ve 55 yaş üstü kategorilerine ayrılıyor. Turizm türüne göre ise termal su veya kaplıca terapileri, yoga ve pilates kampları, gastronomi ve sağlıklı beslenme kampları, meditasyon kampları, wellness cruise turları ve eko-turizm kampları gibi çeşitli alternatifler mevcut. Cinsiyete göre erkek, kadın ve çocuk olarak sınıflandırılan sağlık turizmi, seyahat türüne göre yurt içi ve uluslararası olarak ikiye ayrılıyor. Rezervasyon kanalları ise telefonla, online ve yüz yüze rezervasyon olmak üzere üç farklı şekilde gerçekleşiyor. Ülkelere göre değerlendirildiğinde, sağlık turizminin en popüler destinasyonları arasında ABD, Kanada, Brezilya, Meksika, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İspanya, Rusya, Hindistan, Çin, Japonya, Malezya, Singapur, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, İtalya, Katar ve Umman gibi ülkeler yer alıyor. İLGİLİ SEKTÖR RAPORLARI Medikal Turizm: 2025’te 278,2 milyar dolardan, 2035’te 890,4 milyar dolara ulaşacak (%10,4 CAGR). Türkiye Medikal Turizmi: 2024’te 3,97 milyar dolar, 2034’te 7,18 milyar dolar olacak (%6,1 CAGR). Spa Tesisleri Pazarı: 2023’te 87 milyar dolar, 2033’te 166,4 milyar dolar olacak (%6,7 CAGR). ​​​​​​​

KKTC Turizminde Darboğaz Tehlikesi Haber

KKTC Turizminde Darboğaz Tehlikesi

Son yıllarda KKTC, Avrupa’dan gelen turist sayısında büyük bir düşüş yaşarken bu durumun arkasında çeşitli faktörlerin bulunduğu dile getiriliyor. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, ITB Berlin Fuarı'ndaki konuşmasında Avrupa'dan Türkiye'ye tatil talebi hakkında konuştu. Kavaloğlu, "Mısır ve Tunus gibi destinasyonlarla dönemsel rekabetimiz sürerken, asıl rakibimiz İspanya ve Yunanistan. Türkiye pahalanıyor algısı güçlenirse, turizmde zorlanabiliriz" dedi. Türkiye'de artan maliyetlere rağmen turizm talebi ve pazar çeşitliliği gücünü korurken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için durum daha zor görünüyor. Uzmanlar, Avrupa pazarındaki gerilemeyi çeşitli faktörlere dayandırıyor.  Avrupa’dan KKTC’ye direkt uçuşların bulunmaması, turistlerin Türkiye üzerinden aktarma yapmasını zorunlu hale getiriyor. Bu durum, tatil planlamasını zorlaştırdığı için turistler Güney Kıbrıs gibi daha erişilebilir alternatiflere yöneliyor. KKTC’nin diplomatik olarak tanınmaması, büyük tur operatörleriyle entegrasyonunu da engelliyor. Avrupa’da birçok turizm acentesi ve otel zinciri, Güney Kıbrıs’a odaklanırken KKTC giderek görünürlüğünü kaybediyor. Türkiye, Avrupa’da yoğun reklam ve kampanyalar yürütürken KKTC’nin tanıtım faaliyetleri oldukça sınırlı kalıyor. Özellikle İngiltere gibi geleneksel pazarlarda bile KKTC’nin bilinirliği giderek azalıyor. Türkiye'de tatilcilere her bütçeye hitap eden konaklama seçenekleri sunulurken KKTC’de otel fiyatlarının yüksekliği ve hizmet çeşitliliğinin sınırlı olması turistleri farklı destinasyonlara yönlendiriyor. TÜRKİYE PAZARI KKTC İÇİN KURTARICI MI? Avrupa pazarında kan kaybeden KKTC, turizmde giderek Türkiye’ye bağımlı hale geliyor. Türkiye’den gelen turist sayısı artarken, bu bağımlılığın beraberinde getirdiği risklerin de büyük olduğu ifade ediliyor. KKTC’nin turizm gelirleri büyük ölçüde Türkiye’ye bağlı olduğu için Türkiye’deki ekonomik dalgalanmalar doğrudan KKTC’yi etkileyebiliyor. Türkiye’de alım gücünün düşmesinin, KKTC otellerinin doluluk oranlarında ani düşüşlere yol açabileceği söyleniyor. Avrupa’dan gelen turistlerin azalması KKTC’yi tek bir pazara bağımlı hale getiriyor. Çeşitli pazarlara hitap edemeyen destinasyonlar da, kriz dönemlerinde daha büyük zarar görebiliyor. Bunlara ek olarak, Avrupa’dan gelen turistler genellikle daha uzun süre konaklarken ve daha fazla harcama yaparken, Türkiye’den gelen turistler kısa tatilleri tercih ediyor. Bu durum, KKTC’nin turizm gelirlerinde kayıplara yol açıyor. ÇÖZÜM NE OLMALI? Uzmanlara göre KKTC’nin turizmde sürdürülebilir bir büyüme sağlayabilmesi için şu adımlar atılmalı: Alternatif Pazarlar Hedeflenmeli: İngiltere, Almanya ve İskandinav ülkeleri gibi Avrupa pazarlarında tanıtım çalışmaları artırılmalı. Ulaşım Kolaylaştırılmalı: Charter seferler artırılmalı ve KKTC’nin ulaşım ağları güçlendirilerek daha erişilebilir hale getirilmesi sağlanmalı. Turizm Çeşitlendirilerek Rekabet Gücü Artırılmalı: KKTC, sadece deniz turizmine değil, doğa sporları, kültürel turizm ve gastronomi gibi alanlara da yatırım yaparak cazibesini artırmalı. Büyük Tur Operatörleri ile İş Birlikleri Güçlendirilmeli: Avrupa’da büyük turizm şirketleriyle KKTC paket turlarının artırılması sağlanmalı. Turizmde tek pazara bağımlılığın getirdiği riskler göz önünde bulundurulduğunda, KKTC’nin Avrupa ile bağlantılarını yeniden güçlendirmesi ve pazar çeşitliliğini artırması hayati önem taşıyor.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.