Hava Durumu

#Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliği (Tobb)

TOURISMJOURNAL - Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliği (Tobb) haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliği (Tobb) haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kurulan şirket sayısı nisanda azalırken, kapanan şirket sayısı arttı Haber

Kurulan şirket sayısı nisanda azalırken, kapanan şirket sayısı arttı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), nisan ayına ilişkin kurulan-kapanan şirket istatistiklerini açıkladı. Buna göre, nisanda kurulan şirket sayısı mart ayına kıyasla yüzde 27,1 azalışla 8 bin 783'ten 6 bin 405'e geriledi. Aynı dönemde kapanan şirket sayısı da yüzde 10,2 artarak 1849'a çıktı. Mart ayında 1678 şirket kapanmıştı. Nisanda kurulan şirket sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 30,2 azalırken, kapanan şirket sayısı yüzde 29,9 artış gösterdi. Nisanda bir önceki aya göre kurulan şirket sayısı yüzde 27,1, gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 36,4, kooperatif sayısı yüzde 21,7 azalış gösterdi. Aynı dönemde kapanan şirket sayısı yüzde 10,2 artarken, gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 32,7, kooperatif sayısı yüzde 21,1 azaldı. Kurulan şirket sayısı nisanda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 30,2, kooperatif sayısı yüzde 19,9, gerçek kişi ticari işletme sayısı da yüzde 53,2 azaldı. Bu dönemde kapanan şirket sayısında yüzde 29,9, kooperatif sayısında yüzde 60 artış olurken, gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 50,9 azalış gerçekleşti. Gümüşhane ve Bayburt'ta nisanda şirket kurulmadı Gümüşhane ve Bayburt'ta nisanda şirket kurulumu gerçekleşmedi. Söz konusu ayda kurulan toplam 6 bin 586 şirket ve kooperatifin yüzde 85,7'si limitet şirket, yüzde 11,6'sı anonim şirket, yüzde 2,7'sini ise kooperatifler oluşturdu. Şirket ve kooperatiflerin yüzde 36,4'ü İstanbul, yüzde 10,9'u Ankara, yüzde 5,9'u İzmir'de kuruldu. Geçen ay kurulan şirket ve kooperatiflerin 2 bin 108'i ticaret, 901'i inşaat ve 874'ü imalat sektöründe yer aldı. Kurulan gerçek kişi ticari işletmelerinin ise 283'ü inşaat, 221'i toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 64'ü imalat sektöründe faaliyet göstermek üzere çalışmalarına başladı. Nisanda kapanan şirket ve kooperatiflerin 650'sinin toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 251'nin imalat ve 213'ünün inşaat sektöründe olduğu kayıtlara geçti. Kapanan gerçek kişi ticari işletmelerinden 371'inin toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 162'sinin inşaat, 92'sinin imalat sektöründe faaliyet gösterdiği belirlendi. Nisanda 181 kooperatif kurulurken bunların 128'i konut yapı, 28'i işletme, 12'si turizm geliştirme amaçlı kooperatif olarak işbaşı yaptı. Yabancı ortak sermayeli şirketler Geçen ay kurulan 485 yabancı ortak sermayeli şirketin 289'u Türkiye, 22'si Azerbaycan ve 14'ü İran ortaklı oldu. İşbaşı yapan yabancı ortak sermayeli şirketlerin 66'sı anonim, 419'u limitet şirket statüsünde faaliyet gösteriyor. Şirketlerin 329'u belirli bir mala tahsis edilmemiş mağazalardaki toptan ticaret, 123'ü ikamet amaçlı olan veya olmayan binaların inşaatı, 116'sı işletme ve diğer idari danışmanlık faaliyetleri sektöründe kuruldu. Kurulan yabancı ortak sermayeli şirketlerin toplam sermayelerinin yüzde 64,5'ini yabancı sermayeli ortak payı oluşturdu. 4 ayda 35 bin 998 şirket kuruldu Türkiye'de bu yılın ocak-nisan döneminde kurulan şirket sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18,6 azalışla 35 bin 998'e geriledi. Aynı dönemde kapanan şirket sayısı ise yüzde 27,4 artışla 7 bin 158'e yükseldi.

"Türkiye’de üretilen diziler, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" Haber

"Türkiye’de üretilen diziler, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor"

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Mehmet Rifat Hisarcıklıoğlu, "Türkiye’de üretilen diziler, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" dedi. Türkiye Kreatif Ekonomi Zirvesi, Ankara'da gerçekleştirildi. TOBB İkiz Kuleler'de düzenlenen zirveye Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Coştu, Ticaret Bakanı Yardımcısı Ö. Volkan Ağar, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, TOBB Başkanı Mehmet Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Başkanı Ali Ata Kavame ve Meclis Başkan Yardımcısı Berat Kuzu katıldı. Zirvede konuşan Hisarcıklıoğlu, Türkiye'deki dizi sektörü potansiyelinin ekonomiye katkısı için harekete geçilmesi gerektiğini kaydetti. Konuşmasında, "Kreatif endüstriler sadece dizi ve film sektöründen ibaret değil. Diğer 15 alt sektörü de aynı önemle dikkate almalı ve desteklemeliyiz" diyen Hisarcıklıoğlu, küratörler, sanatçılar ve içerik üreticiler gibi alanlarda da Türkiye'nin önemli bir potansiyele sahip olduğunu ifade etti. Pandemiyle birlikte hızlanan dijitalleşmenin iş yapma şekillerini tamamen değiştirdiğini aktaran Hisarcıklıoğlu, yenilikçi endüstrilerin bu dönüşümün merkezinde yer aldığını söyledi. Yenilikçi endüstrilerin ihracatının 30 milyar dolar seviyesine taşınması gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, hedefin oyun ve yazılım sektörüyle birlikte kreatif endüstrilerin ihracatını 30 milyar dolar seviyesine taşımak olmasını gerektiğini vurguladı. "Eğitim ve destek programları ön planda" Yenilikçi endüstrilerin gelişmesi için eğitim ve destek programlarının ön plana çıkarılması gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: "Bu potansiyeli daha da yukarı taşımak için eğitim ve destek programlarını ön plana çıkarmalıyız. Özellikle dijital iletişim kanallarıyla, dünya geneline yayılan içerik ekonomisinin lideri olmak için, eğitim ve destek programlarına odaklanmalıyız." "Türkiye’de üretilen diziler, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" Devletin öncülük ettiği ve desteklediği dizi ve sinema sektörlerindeki projelerin başarılı olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Türkiye’de üretilen diziler, Yeni Zelanda’dan Brezilya’ya kadar 150 ülkede, 500 milyona yakın bir nüfus tarafından izleniyor" diye konuştu. Dizi ve filmlerin, dünyanın en büyük platformlarında rahatlıkla kendine yer bulduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, "Hızla gelişen teknoloji ve yapay zeka, kreatif endüstrilerin değer zincirini önemli ölçüde farklılaştırdı. Diğer bir ifadeyle, yeni ürün ve iş modeli geliştirme, yeni dağıtım kanalı, pazar fırsatları keşfetme ve daha düşük maliyetle üretim için kullanılan dijital teknolojiler, kreatif endüstriler sektörümüze çok önemli fırsatlar sunmaya başladı. Dünyanın her yerinde Türk küratörler, sanatçılar, içerik üreticiler görüyoruz. Kreatif endüstrilerin alt sektörlerin tamamına devlet desteklerini yönlendirerek, sektörün ürettiği katma değeri artırmalıyız. Zira bu sektörler, soyut varlıklardan elde edilen katkıyla ekonomimizi çeşitlendiriyor" dedi. Küresel ekonomide çevreyi kirletmeyen ve katma değerli ürünler üretmeyi sağlayan, fikri mülkiyet, telif, patent gibi unsurların öneminin her geçen gün arttığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Bakın dünya genelinde sektörün toplam büyüklüğü 2 trilyon doları geçiyor. Türkiye kreatif endüstriler sektörü ise büyüklük olarak gelişmekte olan ülkeler arasında 8. Sırada yer alıyor. Yani bizim dünya pazarından aldığımız pay, okyanusta bir damla. Bir diğer önemli husus da şu. Pandemiyle birlikte hızlanan dijitalleşme, iş yapma şekillerimizi tamamen değiştirdi. Ne yapıyorsak yapalım, işimizi mutlaka dijitale taşımak zorundayız. Bütün şirketler artık dijitalde var olmak zorunda" ifadelerini kullandı. Bu zirvenin her girişim gibi bir hayalle başladığını söyleyen TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Meclisi Başkanı Ali Ata Kavame, "Biz inandığımız bir hikaye anlatmaya karar verdik. Hikaye anlatıcılığı ne kadar güzel şey. 'Hikaye anlatma bana' diye başlayan cümleler duyarsınız hayatınızda. Bu kürsü bugün hikayeni anlat diyenlerin. Bu salon bu hayatta bir hikayesi olanların. En ön sıradan son koltukta oturana kadar sorsak neler anlatır. Bizim hikayemiz bu ülkenin geleceği ile ilgili. Bu kadar kreatif zekanın buraya toplanmasının sebebi bu. Türkiye'nin iş dünyasının kalbinde bize burayı açmalarının sebebi bu, devletin en önemli kurumlarının zamanlarını ayırıp bize kıymet vermelerinin sebebi bu. Tek bir hikayeyi beraber örmek için birlikteyiz" dedi.

Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi belli oldu Haber

Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi belli oldu

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından, 8'incisi düzenlenen 'TOBB Türkiye 100 Ödül Töreni' programı çerçevesinde, Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi açıklanarak, ödül verildi. En hızlı büyüyen 100 şirketin gerçekleştirdiği ortalama yüzde 569 büyüme, Türkiye’deki milli gelir artışının 8 kat üzerinde bir performans olarak kaydedildi. TOBB, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ)’nün katkılarıyla düzenlenen ‘Türkiye 100 Ödül Töreni’nde, Türkiye’nin 2019-2021 dönemindeki satış geliri artış hızı sıralamasına göre en hızlı büyüyen ilk 100 şirketi belli oldu. Bu yıl 8'incisi düzenlenen program, Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katılımı ile TOBB İkiz Kuleler Konferans Salonu’nda açıklandı. Türkiye’nin 27 farklı ilinden çeşitli şirketlerin bulunduğu listede, Ankara’dan 19 şirket yer aldı. Başvuran şirketlerin, 2019-2021 yılları arasında ciro artış hızlarının dikkate alınarak hesaplandığı Türkiye 100 listesinde, şirketlerin ortalama büyümesi yüzde 569 olarak gerçekleşti. Türkiye’deki milli gelir artışının 8 kat üzerinde bir performans gösteren şirketler, verimliliklerini yüzde 267 arttırdı. 2019- 2021 yılları arasında istihdamı yüzde 49 artıran Türkiye 100 şirketlerinin yüzde 71’i 76 farklı ülkeye ihracat yaptı. 27 farklı şehirde faaliyet gösteren Türkiye 100 şirketlerinin yaş ortalaması ise 13 yıl olarak kaydedildi. Türkiye 100 listesine göre, AFM Gıda Kimya İthalat İhracat Ticaret LTD. ŞTİ. Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketi olarak yüzde 6 bin 628’lik büyüme oranı ile ilk sırada yer aldı. Bu şirketi sırasıyla yüzde 5 bin 631’lik büyüme oranı ile TOBIO Novelfarma İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş., yüzde bin 744 büyüme oranı ile ADA İnşaat Mermer Maden Nakliye Turizm Sanayi ve Ticaret LTD. ŞTİ., bin 368 büyüme oranı ile ER-ES Torba Tekstil Hayvancılık ve Gıda Sanayi Ticaret LTD. ŞTİ., bin 97 büyüme oranı ile Gold Harvest Kuruyemiş Gıda ve Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş takip etti. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmasında, 6 Şubat depremlerinin yarın yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, vefat eden vatandaşlara rahmet ve geride kalanlara başsağlığı diledi. “Türkiye’deki milli gelir artışının 8 kat üzerinde bir performans gösterdiler” TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye 100 listesine dair şu bilgileri paylaştı: “Türkiye 100 listesi hazırlanırken, başvuran şirketlerin son 2 yıl, yani 2019-2021 arası ciro artış hızı, dikkate alındı. İşte bu şirketler, bu alanda müthiş bir başarı kaydetti. Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketinin, bu dönemdeki ortalama ciro büyümesi, yüzde 569 büyüdü. Bu çok çarpıcı bir rakam. Çünkü Türkiye’deki milli gelir artışının 8 kat üzerinde bir performans gösterdiler. Yine aynı süre içinde, çalışan başı üretimlerini, yani verimliliklerini ise, ortalama yüzde 267 artırdılar. Ayrıca her biri ortalama 103 kişiye istihdam sağladı. 2019-2021 döneminde Türkiye 100 şirketlerinin istihdamı yüzde 49 arttı. Türkiye 100 şirketlerinin yüzde 71’i ihracat yapıyor. Tam 76 farklı ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Böylesine büyük başarılar gösteren ve Türkiye 100’e girmeye hak kazanan şirketlerimizle iftihar ediyor, hepsini yürekten kutluyorum. Bu başarı elbette kendiliğinden gelmiyor. Buradaki şirketler, hem genç, hem yenilikçi, hem de sürdürülebilir şirketler. Türkiye 100 şirketlerinin yaş ortalaması yaklaşık 13 yıl. Türkiye 100 şirketleri herkesin bildiği işleri, çok farklı bir anlayışla yapmaktadır. Dijital teknolojiyi çok iyi kullanıyorlar. Çalışanların eğitimine ayırdığı kaynağı masraf olarak görmüyor, buna büyük önem veriyorlar. Yüksek bir çevre bilinciyle ve sürdürülebilirlik anlayışıyla çalışmaktadırlar. Türkiye 100 listesinin bölgesel dağılımı da oldukça dikkat çekici. Listede 27 farklı şehrimizden şirketler var. Anadolu’nun yükselişi, burada da açık bir şekilde görülüyor. Sektörler açısından da yine ilginç bir dağılım var. Listede bilişimden, makineye; toptan ticaretten, metal ürünlere; elektronikten, mühendisliğe kadar, 35 farklı sektörden şirketler bulunuyor. Bu çeşitlilik aslında, ülkemizde her sektörde fırsatlar olduğunun; doğru iş modeliyle her sektörde başarının yakalanabileceğinin, en güzel ispatı.” “Türkiye 100 yarışmasıyla, girişimci rol modellerimizin sayısı artsın istiyoruz” TOBB olarak “Türkiye 100” programını 3 nedenle önemsediklerinin altını çizen Hisarcıklıoğlu, “Birincisi şu; Biliyorsunuz bizim kültürümüzde güzel bir söz var: ‘marifet iltifata tabidir’, işte iltifatı en çok hak edenler, bu ülkenin zenginleşmesinde öncü rol üstlenen, vergi ödeyen, üreten, ihracat yapan ve istihdam sağlayanlar, girişimcilerimizdir. Büyük başarılar elde edenleri, Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketini takdir etmek, onlara teşekkür etmek istiyoruz. İkinci olarak; iyi yönetilen, geleceği parlak olan bu şirketlerin, önünün daha fazla açılmasını, daha fazla büyümelerini istiyoruz. İşte bunun için, Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketini herkese tanıtıyoruz. Yatırımcıya ve müşteriye daha kolay ulaşmalarını sağlıyoruz. Sadece yurt içinde değil, yurt dışında da aktif olmalarını, ihracat yapmalarını istiyoruz. Bunun için destek oluyoruz. Bu işe önem vermemizin üçüncü nedeni ise; Bu çağda zenginleşmenin, kalkınmanın anahtarı girişimcilik. Bizim de daha fazla girişimciye ihtiyacımız var. Biliyorsunuz girişimcilik aslında heves işi. İşte Türkiye 100 yarışmasıyla, girişimci rol modellerimizin sayısı artsın istiyoruz. Buradaki her şirket, yeni girişimcilere örnek olsun istiyoruz. Bütün gençlerimizin, kadınlarımızın, bu başarı hikayelerini duymalarını istiyoruz. Duysunlar ki, onlar da girişimci olmaya daha fazla heves etsinler istiyoruz” ifadelerini kullandı. Hisarcıklıoğlu, Türk iş dünyasının bu zamana kadar pek çok zorlu süreçten geçtiğini söyledi. Kamu-özel sektör el ele vererek, tüm bu sıkıntılı dönemleri aştıklarını kaydeden Hisarcıklıoğlu, Bu yüzden asla karamsarlığa kapılmamalıyız, zor şartlar karşısında yılmamalıyız. Çünkü girişimci karamsar olmaz, hep umut ve heyecan dolu olur. Türk özel sektörü olarak diyoruz ki, dün yapabildiysek, bugün de yapabiliriz. Türkiye’nin dünyanın en büyük ekonomileri arasında yerini almasını ve lider ülke haline gelmesini, hep birlikte çalışarak sağlayacağız. Ülkemizin gururu olan şirketlerimizin kurucularını, yöneticilerini ve çalışanlarını bir kez daha yürekten kutluyorum” dedi. Ticaret Bakan Ömer Bolat ise konuşmasında, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminin yarın yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, “11 ilimizde hayatını kaybeden 53.537 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum” dedi. Bakan Bolat, Türkiye'nin 2023 yılındaki toplam mal ihracatının 255,8 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaşarak rekor kırdığını söyledi. Hizmet ihracatında ise 2023 yılını 100 milyar dolar seviyesinde tamamlamayı beklediğini belirtti. Bakan Bolat, 2024 yılında ise mal ihracatını 267 milyar dolara, hizmetler ihracatını ise 110 milyar dolara çıkartacağını sözlerine ekledi. “Ticaret Bakanlığı olarak ihracatçılarımıza, şirketlerin yurt dışına açılması ve markalaşması için destekler sunuyoruz” Bakan Bolat, KOBİ'lere ve katma değeri yüksek ürün üreten firmalara destek sağlama konusunda kararlı olduğunu dile getirdi. Girişimcilik ruhunun, zorlukların üstesinden gelme ve yenilikçi düşünceleri hayata geçirme cesareti olduğunu vurgulayan Bakan Bolat, “Girişimcilere sağlanan her desteğin, ülkemize katma değer olarak geri döneceğine inanıyoruz. AK Parti Hükümetleri, geçtiğimiz 21 yıllık dönemde girişimcilerimizi teşvik edecek, onların azmini, heyecanını, inancını ve cesaretini güçlendirecek bir sistem kurmak için pek çok önemli düzenlemeyi hayata geçirmiş, yenilerini de geçirmeye devam etmektedir. Ticaret Bakanlığı olarak ihracatçılarımıza, şirketlerin yurt dışına açılması ve markalaşması için destekler sunuyoruz. Bize göre girişimcilerimizin odaklanması gereken en önemli noktalardan birisi de ihracat odaklı düşünebilmektir” şeklinde konuştu. Küresel rekabet ortamında bir girişimin başarısının kalıcı olabilmesinin, onun uluslararası piyasalarda varlığını kanıtlamasına bağlı olduğunu sözlerine ekleyen Bakan Bolat, KOBİ'lere ve tüm şirketlere, ihracat kapasitelerini artıracak geniş çaplı destekler sunduğunu söyledi. Yüzde yüz “yerli ve milli sermaye” hedefiyle yola çıkan enerji firması Xkoren Electric’in çalışmaları da ödüle layık görüldü. En çok büyüyen 100 firma arasına giren Xkoren Electric’in CEO’su Hasan Kaytan, ödülü Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın elinden aldı. Ödül sonrası kısa bir değerlendirme yapan Kaytan, küresel aktör olma yolunda mesafe aldıklarını, enerji paradigmasının yeşile ve temize odaklanarak değiştiği bir çağda dönüşüme yol gösteren bir dünya markası olmaya çalıştıklarını vurguladı. Kaytan, “ Bu ülke bize çok şey verdi, şimdi sıra bizde” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Hisarcıklıoğlu, Bakan Bolat’a plaket hediye etti. Daha sonra Ödül Töreni ile devam eden program, Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketine Bakan Bolat ve Hisarcıkloğlu’nun plaket takdim etmesi ile son buldu.

Türkiye’nin çelik üretimindeki hedefi dünyada 6. sıraya yükselmek Haber

Türkiye’nin çelik üretimindeki hedefi dünyada 6. sıraya yükselmek

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Demir ve Demir Dışı Metaller Meclisi Başkanı Veysel Yayan, çelik sektörünün 2022'de terk ettiği Avrupa'nın en büyük çelik üreticisi olma pozisyonunu, 2024 yılından itibaren tekrar yakalayabileceğini ümit ettiğini belirterek, “Uzun vadeli hedefimiz ise Kore'yi de yakalayarak dünyada 6. sıraya yerleşmek olacaktır” dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Demir ve Demir Dışı Metaller Meclisi Başkanı Veysel Yayan, Türkiye'nin çelik üretimi ve tüketimindeki farkı, güncel verileri, çelik sektöründeki sorunları ve çözüm önerilerini İHA muhabirine değerlendirdi. Yayan, Türkiye'nin çelik üretiminin, 2023’ün Kasım ayı itibariyle 30 milyon 500 bin tona ulaştığını belirterek, “Bu rakam 2022 yılına göre 30 milyon 500 bin tonun üzerine 3 milyon ton daha ilave edersek yıl sonu itibariyle 33 milyon 500 bin ton olacak. 33 milyon 500 bin ton 2022 yılının 35,2 milyon tonluk rakamına göre yaklaşık bir buçuk milyon ton, buna karşılık 2021 yılının 40,4 milyon tonluk rakamına göre ise yaklaşık 7 milyon ton civarında daha düşük bir üretim seviyesini ifade ediyor. Bu üretimdeki gerilemede özellikle, 2022 yılında Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi sonrasında enerji fiyatlarındaki olağanüstü artışların Türk çelik sektörünü uluslararası piyasada rekabet edemez duruma getirmesi etkili oldu” diye konuştu. “Yakalamış olduğumuz ivme, bizim için kabul edilebilir, geçmişte gerçekleştirdiğimiz rakamların üstünde bir rakamı ifade etmiyor” Kahramanmaraş depremlerinin Türk çelik sektörü açısından ciddi olduğunu söylediği kayıplara yol açtığını aktaran Yayan, “Bölgede bulunan çelik üreticilerimiz, belirli bir süre için üretimlerini durdurmak mecburiyetinde kaldı. Yaklaşık bir buçuk milyon ton civarında bir üretim kaybı yaşadık. Ama haziran ayından itibaren bu üretim kayıplarını telafi ettik. Tüm üreticilerimiz tekrar faaliyete geçmeye başladı. 2023 yılının ikinci yarısından itibaren tekrar üretimimiz artmaya başladı ama bu üretim artışları aylık ortalama 2 milyon 900 bin ton civarında bir üretime tekabül ediyor. Oysa biz, 2021 yılında aylık ortalama 3,4 milyon ton civarında bir üretim yapıyorduk. Dolayısıyla son yakalamış olduğumuz ivme, bizim için kabul edilebilir, geçmişte gerçekleştirdiğimiz rakamların üstünde bir rakamı ifade etmiyor” dedi. Çelik üretimindeki düşüşün sebeplerini ele alan Yayan, “Birincisi yılın başında enerji fiyatları konusundaki şartların belli ölçülerde etkisini sürdürüyor olması. Bir de depremden ortaya çıkan kayıplar. Bugün geldiğimiz noktada birincisi yeni tesislerimizin devreye girmiş olmasının birtakım katkıları var. İkincisi enerji fiyatları makul seviyelere inmiş vaziyette. Buradan dolayı Enerji Bakanlığına müteşekkiriz. Üçüncüsü de Ticaret Bakanlığımızın almış olduğu birtakım tedbirler var. Son olarak Türkiye'deki ithalat eğilimini göz önünde bulundurarak, burada bir zarar oluşma ihtimalini dikkate alarak 176 dolar civarında bir koruma tedbiri uygulanmasına karar verildi. Bunun Türkiye'deki kapasiteleri tam olarak kullanma ve aynı zamanda ölçek ekonomisinden yararlanması sebebiyle sektörün, ihracat şansını da artırma gibi faydaları olacağını düşünüyoruz” ifadelerine yer verdi. “Uzun vadeli hedefimiz çelik üretiminde dünyada Kore'yi de yakalayarak 6. sıraya yerleşmek” Türkiye’nin 9 buçuk milyon tona yakın yassı ürünü ithal ettiğini dile getiren Yayan, “Uzun ürünlerle baktığımızda 14 milyon ton civarı da bir ithalat söz konusu. Bunların büyük ölçüde yurt içinden tedarik edilmesi imkan dahiline girecek. Yalnızca cari işlem dengesi açığının kapatılmasına değil, aynı zamanda Türkiye'de katma değer oluşturulmasına ve ilave istihdam sağlanmasına da katkıda bulunacak. Dolayısıyla 2024 yılında bu yönde ciddi adımlar atılmasını, 2025 yılında daha da güçlendirilmesini bekliyoruz. Böylelikle çelik sektörümüzün daha önce yakaladığı 2022'de terk ettiği tekrar Avrupa'nın en büyük çelik üreticisi olma pozisyonunu 2024 yılından itibaren tekrar yakalayabileceğini ümit ediyoruz. Uzun vadeli hedefimiz ise Kore'yi de yakalayarak 6. sıraya yerleşmek olacaktır. Bizim beklentimiz bu” değerlendirmesini yaptı. “Çevre katkı payının kaldırılması gerekiyor” Türkiye’nin Yeşil Mutabakat kapsamında yatırım yapmak zorunda olduğunu hatırlatan Yayan, “Milyarlarca dolarlık yatırım yapmak durumundayız. Sadece Erdemir'in 3 gün evvel açıkladığı rakamlar 3,2 milyar dolarlık bir yatırıma işaret ediyor. Sektör açısından Türkiye için Dünya Bankası'nın belirlediği 650 milyar dolarlık yatırımın yaklaşık yüzde 10'unu gerçekleştirmek gibi bir durum söz konusu. Bunu yapabilmek için finansman açısından güçlü olmak durumundayız. Ancak üzerimizde bir çevre katkı payı yükü var. Bunun kaldırılması gerekiyor. 70 milyon dolar civarında yıllık bir maliyet getiriyor” dedi. “2024'ten ümitliyiz” İlerleyen yıllarda hurda ve kömürden gerçekleştirilen çevre katkı payı kesintilerinin 70 milyon doları aşabileceğini tahmin ettiklerini kaydeden Yayan, şu ifadeleri kullandı: “Bu bizim için endişe kaynağı. En son İnşaat Demiri İzleme Sistemi çerçevesinde inşaat demirlerinin etiketlenmesi ve güvenlikli boya ile boyanması konusunda da hiç beklemediğimiz, olağanüstü yüksek fiyatlarla karşı karşıya kaldık. Bizim daha evvel satın almakta olduğumuz benzeri etiketler için ödediğimiz fiyatın 38 misli bir fiyat gündeme geldi. Bu çok rahatsız edici bir durum. Bu çevre katkı payıyla bunları ikisini bir araya getirdiğimizde bizim sektörün rekabet etmesini engelleyecek bir başka faktör gündeme gelmiş oluyor. Bunu mutlaka ve mutlaka gözden geçirmemiz ve bu İzleme Sistemi'nin çalışmasına ağırlık vermemiz lazım. Kamu erkini kullanarak belirli gelirler elde etmeye çalışmak kamu kuruluşlarına yakışmıyor. Dolayısıyla bundan vazgeçilmesi ve çelik sektörünün tekrar ayağa kalkma yönündeki, 2023 yılındaki ciddi kayıplarını telafi etme yönündeki çabalarına destek olma zamanındayız. 2023 yılında bizim ihracatımızda yüzde 43 civarında bir gelir düşüşü söz konusu oldu. Üretimimizde de ciddi bir düşüş söz konusu oldu. Bunlar bir bütün olarak Türkiye ekonomisini olumsuz yönde etkileyen faktörler. Kapasite kullanım oranlarımız düştü. 2024'ten ümitliyiz. Bunun gerçekleşmesi için üzerimizdeki bütün suni yüklerin kaldırılması ve sektörün üzerinden marjinal birtakım kesintiler yapmak yerine sektörün ekonomiye verdiği katkıya, istihdama katma değer vergisine odaklanılması ve onu yapabilir durumda olmasını sürdürebilecek bir yaklaşım içerisinde bulunulması hayati önem taşıyor.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.