Hava Durumu

#Unesco

TOURISMJOURNAL - Unesco haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Unesco haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

OKA, Hattuşa alan yönetim planı için kolları sıvadı Haber

OKA, Hattuşa alan yönetim planı için kolları sıvadı

1986 yılından bu yana kültürel varlık olarak UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan Hattuşa’ya ilişkin, Alan Yönetim Planı bulunmuyor. Hattuşa Alan Yönetim Planın, alana ilişkin analiz ve değerlendirmeler ile geleceğe yönelik kısa, orta ve uzun dönemli eylem önerileri ile birlikte hazırlanması hedefleniyor. Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) tarafından “Kültür ve Doğa Turizminin Geliştirilmesi Sonuç Odaklı Programı” kapsamında yürütülecek Hattuşa Alan Yönetim Planı çalışmaları, yerel paydaşlarla iş birliği içerisinde sahada uygulanan mülakatlar ile başladı. Proje teknik ekibi ilk olarak Hattuşa’ya ilişkin önceden hazırlanan yarı-yapısallaştırılmış mülakat uygulaması kapsamında Hattuşa Kazı Başkanlığı, Boğazkale Belediye Başkanlığı, Boğazkale Müze Müdürlüğü, Çorum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Milli Parklar 11. Bölge Müdürlüğü Çorum Şube Müdürlüğü, Çorum Müze Müdürlüğü yetkilileri ve uzmanları ile görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmelerde OKA Çorum Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Tuğba Purtul Kılıç ile Turizm ve Markalaşma Birimi Uzmanı Dursun Demir de katıldı. Devam eden süreçte yürütülecek Mevcut Durum Tespiti ve Alan Analizi çalışmalarının 2024 yılı sonuna kadar tamamlanması planlanırken, mevcut durum tespiti ve alan analiz çalışmalarının sonuçlarının Ocak 2025 döneminde düzenlenecek geniş katılımlı çalıştaylarda değerlendirilmesi ile alan vizyonunun belirlenmesi ayrıca ana politikaların oluşturulması hedefleniyor. UNESCO’nun zorunlu kıldığı alan yönetim planı hazırlanmış olacak Kültürel ve doğal miras alanlarının sürdürülebilir bir yaklaşımla korunması, tanıtımı ve değerlendirilmesi anlayışı tüm dünyada alan yönetimi ve yönetim planı kavramlarının gelişmesini sağladı. UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin 2005 yılından itibaren Dünya Miras Listesine aday alanlar için yönetim planını zorunlu kılması da bu gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıktı.

Kapadokya'da turizm patlaması: 8 Ayda üç milyona yakın ziyaretçi Haber

Kapadokya'da turizm patlaması: 8 Ayda üç milyona yakın ziyaretçi

UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ndeki Kapadokya bölgesi, kayadan oyma kilise, manastır ve şapelleri, peribacalarıyla kaplı vadileri, yer altı şehirleri, sıcak hava balon turu başta olmak üzere arazi aracı, deve ve atlarla düzenlenen tur etkinlikleriyle gözde turizm merkezleri arasındaki konumunu koruyor.  Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerinden derlenen bilgilere göre, Kapadokya'da müze ve ören yerlerini bu yılın ocak-ağustos döneminde 2 milyon 922 bin 485 kişi ziyaret etti.  Bölgeyi ocakta 153 bin 309, şubatta 159 bin 819, martta 218 bin 479, nisanda 558 bin 464, mayısta 498 bin 354, haziranda 412 bin 730, temmuzda 371 bin 206, ağustosta ise 550 bin 124 ziyaretçi gezdi.  UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ndeki Kapadokya bölgesi, kayadan oyma kilise, manastır ve şapelleri, peribacalarıyla kaplı vadileri, yer altı şehirleri, sıcak hava balon turu başta olmak üzere arazi aracı, deve ve atlarla düzenlenen tur etkinlikleriyle gözde turizm merkezleri arasındaki konumunu koruyor.  Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerinden derlenen bilgilere göre, Kapadokya'da müze ve ören yerlerini bu yılın ocak-ağustos döneminde 2 milyon 922 bin 485 kişi ziyaret etti.  Bölgeyi ocakta 153 bin 309, şubatta 159 bin 819, martta 218 bin 479, nisanda 558 bin 464, mayısta 498 bin 354, haziranda 412 bin 730, temmuzda 371 bin 206, ağustosta ise 550 bin 124 ziyaretçi gezdi.  "En çok ziyaretçi Güney Kore'den"  TÜRSAB İç Turizm İhtisas Başkan Yardımcısı İsmail Sucu, Kapadokya'nın sahip olduğu değerlere ilgi gösteren turist sayısında yıldan yıla artış gözlemlendiğini belirtti.  Farklı tur aktiviteleri ve etkinliklerin yerli ve yabancı konukların bölgeyi tercih etmelerinde etkili olduğunu kaydeden Sucu, şöyle konuştu:  "Kapadokya'ya bu yıl daha çok Güney Kore, Endonezya, ABD ve Çin'den büyük ilgi oldu. 2024 temmuz ayına kadar olan süreçte 2 milyon 300 bin, ağustos ayı ile 2 milyon 800 binden fazla ziyaretçi rakamını görüyoruz. Sezon sonunda 5 milyon ziyaretçi hedefimize ulaşmış olacağız. Kapadokya bölgesinde sıcak hava balonculuğunda da yıl boyu 626 bin yolcu hedefine ulaşmış olacağız. Bölgemizde butik oteller içinde mağara ve taş otel ile ciddi bir yatak kapasitesine ulaşıldı, bu da bölgeye ilgiyi artırmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığınca düzenlenen Kültür Yolu Festivali de yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekti. Festival süresinde yurt dışından figürlü balonlar geldi, sektördeki balonlarımızla Kapadokya ilginç bir görsele büründü. Bunların yanında ünlü sanatçıların konserleri turizmde ciddi bir doluluk oranına ulaşmamızı da sağladı."  Bölgede turistlere hizmet sunan bir acentenin sahibi Coşkun Kırtıl ise Kapadokya'nın dünya turizmi açısından önemli bir marka değer olduğunu vurguladı.  Bölgede dünyanın birçok yerinden konukları ağırladıklarını dile getiren Kırtıl, "Birçok medeniyetin yaşamasından dolayı burada, tarih, doğa ve kültür noktasında büyük bir birikim meydana gelmiştir. Bu da Türkiye ve bölgemiz turizmi için ciddi kazanımlar sağlamaktadır. Kapadokya dünya çapında önemli bir turizm merkezidir. Ziyaretçi sayısı her yıl artmaktadır. Bu yoğunluk farklı tur aktivitelerinin ortaya çıkmasını sağlıyor. Kapadokya bir, iki günde gezilecek küçük tur paketlerinin olduğu bir yer değil. Acenteler olarak bir haftalık gezi yapılması yönünde görüş belirtiyoruz. Turlara olan taleplerden dolayı balon, arazi araçları, dağ bisikleti gibi etkinlikler çoğaldı" diye konuştu. Turizmci Muammer Sak da peribacası oluşumları ve diğer coğrafi özelliklerin aynı yoğunluk ve genişlikte dünyanın başka noktasında bulunmadığını, bölgenin bu dokusunun turistlerin ilgisini çektiğini söyledi.

Türkiye-Yunanistan miras alanlarının 1/3'ü deniz tehdidinde Haber

Türkiye-Yunanistan miras alanlarının 1/3'ü deniz tehdidinde

Yeni bir araştırmaya göre, Türkiye ve Yunanistan'ın kıyı şeridinde bulunan tarihi alanların yarısından fazlası, deniz seviyesinin yükselmesiyle birlikte yüzyılın sonuna kadar 'çok yüksek' ya da 'yüksek' seviyede su altında kalma riski ile karşı karşıya kalabilir. Küresel ısınma daha fazla buz tabakası ve buzulun erimesine neden olduğu için deniz seviyeleri yükseliyor. Mikonos yakınlarındaki Delos adası gibi bazı yerler, artan sel baskınları nedeniyle şimdiden yapısal hasar görmeye başladı. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu'nun (UNESCO) dünya mirası listesinde yer alan bu ada, Yunan ve Roma dünyasının en önemli dini mabetlerinden biriydi. Ege'deki tarihi alanların üçte birinden fazlası yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında Çalışma, Dumlupınar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü'nden yer bilimci Enes Zengin tarafından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ulusal Okyanus Servisi'nin 2022 Deniz Seviyesi Yükselmesi Teknik Raporu'ndaki veriler kullanılarak hazırlandı. Enes Zengin, küresel ve yerel deniz seviyesi yükselme tahminlerine göre, çok yüksekten çok düşüğe kadar değişen risk sınıflarına sahip beş farklı kategoride "su altında kalma risk haritaları" oluşturdu. Çalışmada Türkiye ve Yunanistan'ın Doğu Akdeniz kıyıları boyunca 464 tarihi alanın hassasiyeti değerlendirildi. Kıyı şeridindeki 147 arkeolojik alan, kale, hisar, kule, köprü, nekropol veya harabenin en iyi senaryoda bile önümüzdeki 50 yıl içinde bir miktar risk altında olacağı sonucuna varıldı. Analiz edilen 464 alandan 34'ünün "çok yüksek," 19'unun "yüksek" ve 27'sinin "orta seviye" risk altında olduğu hesaplandı. Türkiye'de en fazla tehlike altında olan alanların, Muğla'nın güneyindeki Knidos ve Kaunos antik kentleri ile İzmir'in Bergama ilçesindeki Elaia antik liman kenti olduğu görüldü. Bu alanlar, deniz seviyesinin sadece bir metre yükselmesiyle bile 21. yüzyılın sonuna kadar kısmen veya tamamen su altında kalabilir. Araştırma, deniz seviyesinin üç metre yükselmesi senaryosunun, Efes Limanı, Milet ve Aydın'daki Güvercinada Kalesi ile Antalya'daki Olympos ve Patara antik kentleri dahil olmak üzere daha birçok alanı tehlikeye atacağını gösteriyor. Yunanistan'da ise Sissi, Pavlopetri ve Lokris antik kentleri "çok yüksek" risk altında kabul edildi. Bu sonuçlar endişe verici olsa da, çalışma 317 alanın en kötü senaryo olan "deniz seviyesinin beş metre yükselmesi" durumunda bile sular altında kalmaya karşı güvenli olduğunu ortaya koyuyor. Çalışmanın yazarlarından Zengin "Bu çalışmaların uzun vadede başarılı olmasını sağlamak ve insanlığın ortak kültürel mirasını korumak için, bu çalışmaların yüksek riskli bölgelerde bir an önce uygulanmasına öncelik verilmesi zorunludur," dedi. Zengin ayrıca, "Doğal afetler, insan kaynaklı felaketler ve kültürel miras kaynakları için risk oluşturabilecek diğer faktörler gibi potansiyel tehditlerin azaltılması için hızlı hareket edilmesi gerekiyor," ifadelerini kullandı.

ABB’nin UNESCO Dünya Mirası Ankara gezileri devam ediyor Haber

ABB’nin UNESCO Dünya Mirası Ankara gezileri devam ediyor

UNESCO tarafından 2023 yılında Dünya Miras Listesi’ne alınan Arslanhane Cami ve Polatlı’daki Gordion Antik Kenti’nin daha yakından tanınması için düzenlenen “UNESCO Dünya Mirası Ankara” gezileri devam ediyor. Uzman rehberler eşliğinde düzenlenen geziler yoğun ilgi görüyor Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı tarafından Haziran 2024 yılında başlatılan ve uzman rehberler eşliğinde düzenlenen gezilere 7’den 70’e her yaştan vatandaş yoğun ilgi gösteriyor. Başkentliler ilk olarak 13. yüzyıldan günümüze kadar ayakta kalmayı başaran Anadolu Selçuklu Dönemine ait Arslanhane Cami’sini gezerken daha sonra da Polatlı’da bulunan 4500 yıllık Gordion Antik Kent’i ve POTA’yı (Polatlı Tarihi Araştırma Merkezi) yakından görme fırsatı buldu. “Özel gezimize inanılmaz bir ilgi var” Kent tarihini tanıtmak için düzenlenen geziye Başkentlilerin yoğun ilgi gösterdiğini ifade eden Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Kültür ve Turizm Şube Müdürü Alp Aykut Çıngır gezilerle ilgili şu ifadeleri kullandı: “2023 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine giren iki tane bölgemiz var Ankara’da. Bir tanesi Ulus’ta bulunan Arslanhane Cami (Ahi Şerafettin Camii) sonrasında da şu an Gordion Müzesi’ndeyiz. Bura Gordion Antik Kenti ve hemen buranın karşısında Midas Tümülüsü var bu özel gezimize inanılmaz bir ilgi var vatandaşlardan. 2 aydır her hafta yaptığımız gezilere şu anda 350 gibi bir rakama ulaştık. Her hafta bu gezilerimiz artarak devam edecek. Şu anda bulunduğumuz alan Filik uygarlığına tarihte tanıklık etmiş çok önemli bir arkeolojik alan. Konusunda uzman rehberler eşliğinde Polatlı Belediyesi’nden POTA Derneği’nden destek alarak burayı da anlatıyoruz ve vatandaşlarımız inanılmaz ilgi gösteriyor aynı şekilde bu gezilerimiz devam edecek.” Ankara Büyükşehir Belediyesine vermiş olduğu desteklerden dolayı teşekkür eden Polatlı Belediyesi Tarihi Alanlar Tanıtım Merkezi Genel Koordinatörü Kadim Koç, ‘‘Dünya Mirası Listesine sokmamız yetmiyor, bunun tanıtımı önemli, bu tanıtım noktasında da Ankara Büyükşehir Belediyesinin her Perşembe Ankaralıları alıp bu topraklara getirip burada Gordion’u anlatmış olmamız çok önemli. Bu gezilerin çok büyük fayda sağlayacağına inanıyorum Yalnızca Gordion’u değil Ankara’nın turizmine ülkemizin turizmine çok büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum. Gordion eşsiz bir yer Ankara’nın batıya açılan turizm kapısı olabilir ama bunun için de önemli çalışmalar yapmamız gerekiyor. En önemli çalışmalardan biri bana göre Gordion için önemli sponsorlar bulmamız gerekiyor çünkü; dünya mirası olan yerler ülkemizin 20’nci dünya mirası. Bu 20’nci dünya mirasına baktığımız zaman büyük sponsorlarla çok kısa mesafede kısa zamanda çok büyük yol katledildiğini görüyorum. İnanıyorum ki Gordion’a insanlar ilgi duyacaklardır. İş adamlarımız, kurum kuruluşlarımız, bakanlığımız tümüyle el birliğiyle Gordion’u hak ettiği yere beraber taşıyacağız. Ben bu konuda Büyükşehir Belediyemizin öncülük yapacağına inanıyorum, teşekkür ediyorum” dedi.

Nemrut’un zirvesinde her yıl binlerce kişi güneşin doğuşunu izliyor Haber

Nemrut’un zirvesinde her yıl binlerce kişi güneşin doğuşunu izliyor

UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Nemrut Dağı her yıl binlerce turisti ağırlıyor. ‘Güneşin en güzel doğup battığı yer’ olarak bilinen 2206 metre yükseklikteki Nemrut Dağı zirvesindeki devasa heykelleri görmek için yerli ve yabancı binlerce turist geliyor. Gün doğumu ve gün batımında zirveye tırmanan turistler, güneşin o şeşiz güzelliğini izliyor. Nemrut Dağı’na gelen yerli ve yabancı turist sayısı 6 Şubat 2023 depremlerinde ciddi oranda düştü. Yıllık 250 bine yakın turistin ziyaret ettiği Nemrut Dağı’nı 2023 yılında sadece 45 bin kişi ziyaret etti. Kısa sürede toparlanan turizm sektörü 2024 yılında yeniden canlı günlerine kavuştu. Adıyaman’da turizm sektörünü canlandırmak ve çeşitlendirmek için Kommagene Canlandırma Projesi’yle 9 ayrı merkezde çeşitli çalışmalar yapılıyor. Gelen turistlerle ilgili bilgi veren Adıyaman İl kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Yelken, “6 Şubat depreminden sonra ciddi anlamda bir azalma söz konusu oldu. Fakat bir önceki yıllarda 250 bin iken ziyaretçi sayısı maalesef depremden sonra 45 bin ve şuan ciddi anlamda bir ivme yakalamış gitmekteyiz. Kommagene Canlandırma Projesi adı altında birçok projemiz mevcut. 2025 yılı için 9 ayrı karşılama merkezinde motokamp, kamp ve kampink için alternatif turizm destinasyonları düşünüyoruz. Aynı şekilde bu 9 adet karşılama merkezi içerisinde rafting, kanyon ve farklı turizm çeşitliliği düşünmekteyiz. Yaşanılan depremden hemen bir yıl sonra 200 bin ziyaretçi sayısını bulmak aslında mevcut potansiyelimizde ile fena değil. Ancak tabi ki bu asla bizim hedefimiz değil. Çok daha yüksek potansiyelimizle çok daha yüksek noktalara geleceğimizi düşünüyoruz” dedi. Nemrut Dağına gelen turistler ise, “Ülkemizin bu güzelliklerini burada yaşamak istiyoruz. Sadece dünyada değil, bizim ülkemizde böyle güzel manzaraları, güzel anları yaşamakla mutlu oluruz” diye konuştu.  

Gastronominin nabzı 3. kez Antalya’da atacak Haber

Gastronominin nabzı 3. kez Antalya’da atacak

3’üncü kez düzenlenecek olan Uluslararası Food Fest Antalya, Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ev sahipliğinde gerçekleşen basın toplantısıyla tanıtıldı. Başkan Muhittin Böcek, “Festivalimiz; Antalya’nın saklı kalmış lezzetlerinin, yerel ürünlerinin otel, restoran gibi işletmelerin menülerinde yer almasına katkı sağlayacaktır. Coğrafi işaret alan yöresel ürünlerimizi, festivale katılan çok değerli yerli ve yabancı ödüllü şefler aracılığıyla uluslararası arenada daha üst seviyeye taşıyacağımıza inanıyoruz” diye konuştu. Tema: “Gelecek Antalya” Tarihi, eşsiz konumu, biyoçeşitliliği, benzersiz kıyıları, doğal güzellikleri ve yemek kültürü ile dünya turizminin göz bebeği Antalya, 3’üncü Uluslararası Food Fest gastronomi festivaline ev sahipliğine yapacak. “Gelecek Antalya” temasıyla 6-8 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek 3. Uluslararası Food Fest Antalya, gastronomi dünyasının duayenlerini bir araya getirecek. “Gelecek Antalya” mottosuyla gerçekleşecek uluslararası festival, Antalya Karaalioğlu Parkı’nda dünyanın dört bir yanından gelen konukları ağırlayacak. Kentin saklı kalmış lezzetlerini dünya arenasına taşıyacak, dünyaca ünlü Michelin yıldızlı şefler ve turizm yazarlarının katılacağı Food Fest Antalya’nın tanıtımı için, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ev sahipliğinde Muratpaşa ilçesinde bulunan bir otelde basın toplantısı yapıldı. Toplantıya Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer, Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Yusuf Hacısüleyman , Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Adlıhan Dere, Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Erkan Yağcı, Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, Food Fest Antalya İçerik Direktörü Gökmen Sözen, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya Gastronomi Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (AGYİD) Başkanı Zeki Özen, Şef Mehmet Akdağ ve Şef Danilo Zanna katıldı. Başkan Muhittin Böcek, toplantı salonunda hazırlanan Antalya tropik meyve bahçesi ve yerel lezzetler alanını gezdi. Antalya’nın tropikal ürünleri, şef Danilo Zanna'nın yaptığı meyve salatasıyla katılımcılara tanıtıldı. Festival kapsamında çok sayıda etkinlik düzenlenecek Başkan Muhittin Böcek, açılış konuşmasında Antalya’nın eşsiz doğası ve tarihi zenginliklerinin yanı sıra köklü mutfak kültürüyle de öne çıktığını belirterek, bu yıl üçüncüsü düzenlenecek Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nde, Akdeniz'in bereketli topraklarından çıkan lezzetleri, yerel üreticileri ve dünya mutfağından seçkin şefleri bir araya getireceklerini belirtti. Böcek, “Festivalimiz, geleneksel ve modern mutfak anlayışlarını harmanlayarak, ziyaretçilere unutulmaz bir lezzet deneyimi sunmayı hedeflemektedir. Festival süresince yerel ve uluslararası şeflerin düzenleyeceği atölye çalışmaları, tadım etkinlikleri, yarışmalar, panel ve söyleşiler, konserler ve daha birçok renkli etkinlikler ile katılımcılar, hem Antalya mutfağını daha yakından tanıma fırsatı bulacak, hem de gastronomi dünyasındaki son trendler hakkında bilgi sahibi olacaklardır” diye konuştu. Antalya’nın saklı kalmış lezzetleri gün yüzüne çıkacak Antalya’nın 700 bin yatak kapasitesi, nitelikli otelleri, hizmet kalitesi, eşsiz doğası, dünyaca ünlü mavi bayraklı plajları, ören yerleri, tarihi ve kültürel değerleri ile turizmin başkenti olduğuna dikkat çeken Başkan Böcek, festivalin çıkış noktasının, yerel gıda ve nitelikli tarıma sahip çıkmak olduğunu kaydetti. Böcek, şu şekilde devam etti: “'Antalya’dan dünyaya' mottosuyla başlattığımız uluslararası Food Fest Antalya Gastronomi Festivali’nin bu yıl üçüncüsünü 'Gelecek Antalya' mottosuyla gerçekleştiriyoruz. Festivalimiz; Antalya’nın saklı kalmış lezzetlerinin, yerel ürünlerinin otel, restoran gibi işletmelerin menülerinde yer almasına katkı sağlayacaktır. Coğrafi işaret alan yöresel ürünlerimizi, festivale katılan çok değerli yerli ve yabancı ödüllü şefler aracılığıyla uluslararası arenada daha üst seviyeye taşıyacağımıza inanıyoruz. Ayrıca, Antalya’nın zengin gastronomi mirasını dünyaya tanıtarak, yerel lezzetlerin küresel arenada hak ettiği değeri görmesini sağlayacak ve turizm sektörümüzün sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunmaya devam edeceğiz.” Festival, 6-8 Eylül’de Karaalioğlu Parkı’nda Festival boyunca, Antalya'nın çeşitli bölgelerinde yetişen organik ürünler, tropikal ürünler ve yerel lezzetlerin sergileneceği pazarların, gastronomi tutkunları için önemli bir buluşma noktası olacağının altını çizen Başkan Böcek, üç gün boyunca sürecek festivalde, dünyadan ve Türkiye’den birbirinden ünlü Michelin yıldızlı ödüllü şefleri, gurmeleri, gastronomi ve turizm yazarlarını, yurtiçi ve yurtdışından katılım sağlayacak yüzbinlerce ziyaretçiyi ağırlayacaklarını ifade etti. Böcek, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Festivalimiz kapsamında bu yıl Alanya ilçemizde tropikal meyve hasadını 5 Eylül’de gerçekleştireceğiz. Antalyalı vatandaşlarımızı, 06-08 Eylül tarihleri arasında, Antalya Karaalioğlu Parkı’nda gerçekleştireceğimiz bu büyük lezzet şölenine davet ediyoruz.” Festivali tanıtmak amacıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Şef Danilo Zanna, restoranlarında hazırlanan yemeklerde Antalya’nın 7 coğrafi işaretli ürününün kullanıldığını söyledi. Zanna, “Sadece destek vermek amacıyla değil, ürünlerin dünyada benzeri yok” dedi. Alanya Belediye Başkanı Özçelik’ten, tropikal meyve hasadına davet Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik, sürdürülebilir turizmin sağlanmasını gerektiğine işaret ederek, bu kapsamda çalışmalar yapan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e teşekkür etti. Başkan Özçelik, 5 Eylül’de Alanya’da gerçekleştirilecek tropikal meyve hasadına herkesi davet etti. TÜROFED Başkanı Erkan Yağcı, Antalya’nın dünyanın en tanınmış turizm varış noktalarının başında geldiğini ifade etti. Dünyada rekabetin arttığının altını çizen Yağcı, bu rekabetin önüne geçmek için sürdürülebilirliğin şart olduğunu dile getirdi. Yağcı, “Sürdürülebilirliği sağlamak için iki temel stratejimiz var. Birincisi turizm çeşitliliği, ikincisi Pazar çeşitliliği. Gastronomi festivali food fest, kültürel zenginlik ve mutfak zenginliğin öne çıkması konusunda çok önemli görev görüyor” dedi. “Otellerimizde artık Antalya’ya özgü yöresel mutfağımızın temsili var” AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu, birinci gastronomi festivalinden sonra neler yaptıklarını aktardı. Kavaloğlu, “Otellerimizde artık Antalya’ya özgü yöresel mutfağımızın temsili var. Turizmi çeşitlendirmede çok ciddi bir olgu, çeşitlendirme. Ülkemizi ziyaret eden turistler mutfağımızda Antalya’mıza özgü mutfağı görüyorlar, mutlu oluyorlar. Bu anlamda da pazarlamada etkin bir rol oynadığımız dönemdeyiz” diye konuştu. ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, turistlerin bir yeri seçerken yeme içme kültürüne dikkat ederek seçtiklerini kaydetti. Hacısüleyman, bu kapsamda festivalin çok önemli olduğunu vurgulayarak, ATSO olarak festivali desteklediklerini söyledi. “Festival, tüm sektörlere katkı veriyor” AESOB Başkanı Adlıhan Dere, Antalya’nın gastronomi festivaliyle öne çıkmasından gurur duyduğunu söyleyerek, şöyle konuştu: “Festival, mutfak kültürümüzün tanıtılması açısından çok önemli bir organizasyon, önceden gastronomi denilince akla Gaziantep ve Hatay gelirdi, şimdi food fest ile Antalya’da eklendi. Festival, tüm sektörlere olumlu anlamda etki ediyor.” Antalya’nın 18 coğrafi işaretli ürününün 17’si gastronomi ürünü Gezgin misafirlerin zihinlerine ve duygularına olumlu, unutulmaz anılarla ve tatlarla yerleşilmesi gerektiğini belirten Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ise, şöyle devam etti: “Bunu başardığımızda sadece deniz, güneş, kum ve ucuzluk algısıyla değil çok daha fark sağlayıcı, cazip ve kalıcı anılarla evlerine yolcu edebiliriz. Bunun için eşsiz zenginliklere sahibiz. Sadece iki tanesi kültürümüz ve yöresel ürünlerimizdir. Gastronomi, bu iki değerin en kalıcı karmasıdır diye düşünüyorum. Ülkemizde bin 617 coğrafi işaretli yöresel ürün bulunmakta ve bunların yüzde 88’i gastronomi ile ilgili ürünlerden oluşmakta. Antalya’mızın da 18 coğrafi işaretli ürününün 17’si de gastronomi ile ilgili bulunmaktadır. Antalya Ticaret Borsası olarak, 16 yıldır yürüttüğümüz Yöresel Ürünler Projesi ve YÖREX Fuarı gibi girişimlerle, ülkemizin yöresel ve coğrafi işaretli ürünlerini tüm misafirlerimizin ve hemşerilerimizin anılarına yerleştirmeye çalışıyoruz. Yöresel küçük üreticilerin ve kooperatiflerin güçlendirilmesi için iş fırsatları sağlanması ve tarımsal çeşitliliğin korunması için çaba sarf ediyoruz. Antalya, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle gastronomi turizmi için büyük bir potansiyele sahip. Yöresel ürünlerimizin tanıtımı ve markalaşması, sadece kente değil, ülkemize de büyük faydalar sağlayacaktır.” “Gastronomi şehri olmak için başvuracağız” Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer de, “Antalya’mızdaki lezzet noktalarının envanteri çıkarılarak lezzet noktası tanıtımları yapılması yönünde bir çalışmamız var. Gastronomi eğitim ve inovasyon merkezimizin kurulması yönünde de çalışmalarımız var. UNESCO gastronomi şehri olmamız için çalışmalarımızı hep beraber yürütüyoruz, daha önce de film festivalimiz için UNESCO’ya başvuruda bulunmuştuk” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından, Food Fest Antalya İçerik Direktörü Gökmen Sözen, festivalin içeriğini katılımcılara anlattı.

Tesisler hizmete açıldı, Kuş Cenneti'ne ilgi arttı Haber

Tesisler hizmete açıldı, Kuş Cenneti'ne ilgi arttı

Odak Samsun projesi ile kentin turizm hedeflerine ulaşması adına önemli çalışmalar yürüten Samsun Büyükşehir Belediyesi, turizm destinasyonlarının daha cazip hale getirilmesi noktasında da çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde bulunan tesisleri yeniden hizmete açan Büyükşehir Belediyesi, Kızılırmak Deltası’na olan ilginin artmasını sağladı. Kızılırmak Doğanca Kafe Ziyaretçi Merkezi, Bungalov Evleri ve Otantik Kıl Çadırı 2 ayda binlerce kişiyi ağırladı. Doğanın kalbinde dinlenme noktaları Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde bulunan Bungalov Evler, Kızılırmak'ın eşsiz doğasında konaklama fırsatı tanıyor. Doğanın kalbinde konforlu tatil arayanlar için ideal bir tesis olan Bungalov Evler, doğaya uyumlu yapısı, yeme-içme seçenekleri ve çocuk oyun alanları ile her yaştan kişiye güzel bir tatil vaat ediyor. Kızılırmak Doğanca Kafe Ziyaretçi Merkezi de bölgenin benzersiz flora ve fauna zenginliğini keşfetmek isteyen herkese kapılarını açıyor. Kahvaltı başta olmak üzere zengin menüsü ile dikkat çeken tesis, misafirlere doğanın içinde huzurlu bir mola imkanı sunuyor. Özenle sunulan yemekler, hem göze hem de damağa hitap ediyor. Galeriç Subasar Ormanları'nda konumlandırılan, Otantik Kıl Çadırı ise nefis mutfağı ile misafirlere farklı bir deneyim yaşatıyor. Gözleme yemek, kahvaltı yapmak ya da yöresel lezzetlerin tadına bakmak isteyenler için eşsiz bir seçenek olan Otantik Kıl Çadırı, konseptiyle de ilgi görüyor. Doğa harikası bölgeyi herkes görmeli Samsun’un turizm noktalarını herkese tanıtmak ve şehrin güzelliklerini daha da ön plana çıkartmak adına çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, “Samsun’umuzun turizm potansiyelini daha ileri taşımak istiyor bu hedefle ‘Odağımız Samsun’ diyerek çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bir taraftan turizm merkezlerimize turizm otobüslerimizle ulaşımı kolay kılarken, bir taraftan da o merkezlerde misafirlerimizin rahat etmesi adına gereken adımları atıyoruz. Bu kapsamda Kuş Cenneti’ndeki tesislerimizin hizmete açılması önemli bir adım oldu. Yeniden hizmete açtığımız tesislerle hem Kızılırmak Deltası’na ilgi arttı hem de misafirlerimiz bu merkezlerde diledikleri gibi vakit geçirme, konaklama imkanı bulmuş oldu. Memleketimiz turizm açısından çok cazip bir şehir, biz de şehrimizin turizmde hak ettiği yerde olması adına üzerimize düşen sorumluluğun farkında olarak çalışmaya devam ediyoruz. Doğa tutkunu tüm ziyaretçilerimizi Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti'mizi görmeye davet ediyorum” diye konuştu.

Urfa'da tarihi yapılar butik otel oluyor: Süreç nasıl işleyecek? Haber

Urfa'da tarihi yapılar butik otel oluyor: Süreç nasıl işleyecek?

Göbeklitepe’nin UNESCO Dünya Miras Listesi'ne girmesiyle tarihçilerin ve turistlerin gözlerini çevirdiği Urfa’nın tarihi evleri de turizme kazandırılmak isteniyor. Maraş depremi sonrası kentteki tarihi evler ya yıkılmış ya da zarar görmüştü. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından geçen yıl 150 milyon lira hibe ile 85 tarihi Urfa evi aslına uygun restore edilerek turizme kazandırıldı. AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı da geçtiğimiz aylarda 6 Şubat depremlerinden etkilenen 110 tescilli yapının restorasyonu için Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yaklaşık 150 milyon liralık hibe desteği sağlanacağını duyurmuştu. ‘PROJELER KURULDAN GEÇİYOR’ Önümüzdeki yıl yapılacak olan hibeden yararlanmak isteyenler için son başvuru tarihi 29 Ağustos 2024. Söz konusu süreç, yapı sahipleri ve turizm sektörü için olumlu bir gelişme olarak görülürken şehir plancıları, usule uygun olmayan bir restorasyon sürecinden endişe ediyor. Konuya ilişkin ulaştığımız İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilisi restorasyonun, 'Koruma Amacı İmar Planı’na uygun olarak projelendirildiğini belirterek, “Bu yapıların projelerle hazırlanan tescilli konutlar, butik otele çevrilebiliyor. Kurul kararıyla beraber, onaylı kurul projesi ile süreç işliyor” dedi. Yasal sürecin bahsettiği gibi gittiğini bildiren yetkili, “Kimse kafasına göre yapamaz, bunların hepsinin onaylı projesi olmak zorunda” diye konuştu. Yetkili, projenin depremde hasar gören tarihi yapıları kurtarmak üzere ortaya çıktığını da sözlerine ekledi. Urfa Şehirciler Odası Başkanı Selim Acar ‘URFA’DA ALAN YÖNETİMİ GECİKTİ’ Urfa Şehirciler Odası Başkanı Selim Acar ise sürece dair kaygılı. Acar alan yönetimine işaret ederek, "Urfa'da alan yönetimi biraz geciktiği için bu noktada herkes gelişigüzel hareket ediyor ama alan yönetimi olsaydı belli adalarda belli fonksiyonlar olurdu. Bu belirlenen fonksiyonlarda hangi adada o işlerin yapılacağı tespit edilip ona göre bir yol haritası çizilmesi gerekirdi. Diğer fizibilite işlerimizde olduğu gibi gelişigüzel hareket ediyoruz. Bu noktada işin teknik kısmında dönüşmesinde sakınca görmüyoruz” diye konuştu. Acar, fonksiyonel olarak bazı sakıncalar olduğunu şu ifadelerle aktardı: “Siz bir Alaçatı’yı gidip gezdiğinizde hepsinin butik otel olduğunu düşünün, beğenir misiniz? Sanmıyorum. Onun için bunun fonksiyonlandırılmasının düzgün bir şekilde yapılması gerekiyor. Eski tarihi Urfa'yı, Sur içindeki Urfa'yı bir şekilde yaşatabilirseniz bunu başarmış olursunuz. Herkesin her şeyi yapmasını doğru bulmuyoruz.” ‘HERKES KAFASINA GÖRE YAPARSA KARMAŞA OLUR’ “Usulde herkes kafasına koyduğu şeyi yapıyor ama onu bütüncül bakışı açısına oturtulması gerekiyor” diyen Acar, genel yapıyı bozmamak adına yapılabilecek restorasyona dair şu öneride bulundu: “Bir kere alanın çok iyi yapılması gerekiyor. Örneğin bir ada kafe-restoran olur, bir ada hediyelik eşya olur; yöresel el sanatları adası olur. Diğeri yine geleneksel sanatların icra edildiği, Urfa’ya ait geleneklerin sergilendiği yer olur. Ama herkes kendi kafasına göre yapıyor, bu da bir karmaşıklığa neden olur.” BELEDİYE: DENETİMDEN GEÇİRİYORUZ Sürecin nasıl işlediğine dair ulaştığımız Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi yetkilisi ise şunları aktardı: “Projelendirilip bize sunuyorlar. Biz de Koruma Kurulu’na gönderiyoruz. Koruma Kurulu onay verdikten sonra, bizim iznimiz dahilinde projelerine başlıyorlar. Proje, kuruldan geçtikten sonra vatandaş istediği gibi ticarethaneye çevirebilir. Bunun aslına uygun bir şekilde yapılması önemlidir. Bizler bunları denetliyoruz. Daha sonra bunlar işletmeye açıldığı zaman ruhsat başvurusuna bulunuluyor. Biz de mimari açıdan bir sıkıntı var mı, eksiklik var mı diye bakıyoruz; yoksa o işletmeye ruhsat veriyoruz.” Yetkili, şimdiye kadar bu kapsamda kaç tane işletmeye ruhsat verildiğine dair tam sayı vermedi. Şanlıurfa Bölgesel Turist Rehberleri Odası Genel Sekreteri Müslüm Çoban ‘BU TEŞVİKLERDEN HERKES FAYDALANAMIYOR’ Şanlıurfa Bölgesel Turist Rehberleri Odası (ŞURO) Genel Sekreteri Müslüm Çoban ise tarihi evlerin kurtarılması gerektiğini belirtirken, herkesin projelere başvuramadığından şikayetçi. Çoban, “Her ev sahibi bu hibe programına başvuruda bulunamıyor. Urfa'nın tarihini, kültürünü yansıtan eski Urfa evlerinden bazıları tarihi olmasına rağmen tescilli değil” diye konuştu. Çoban, restorasyon sürecinde sadece proje bedelinin verildiğini söyleyerek 'tescil sorununun' çözülmesini istedi: “Kültür Bakanlığı, Kalkınma Ajansı bu işe dahil edilebilir, gelip evleri tescilleyebilirler. Bu evlerin kurtarılması lazım.” Çoban ayrıca depremde hasar alan bu evlerin, hem Urfalılar hem turistler için tehlikeli olduğuna dikkat çekti: “Birçoğu hasarlı ve yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya, sokaktan geçenlerin can güvenliği risk altında. Bunların da ivedilikle hızlı bir şekilde olumsuz bir durum ortaya çıkmadan yıkılması veya restore edilip lazım.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.