Hava Durumu

#Unesco

TOURISMJOURNAL - Unesco haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Unesco haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Perge'nin 1800 Yıllık Çeşmesi Yeniden Hayat Buldu Haber

Perge'nin 1800 Yıllık Çeşmesi Yeniden Hayat Buldu

ANTALYA (İHA) - Antalya’da yer alan Perge Antik Kenti’nin önemli yapılarından biri olan Kestros Çeşmesi, yaklaşık 1800 yılın ardından yeniden suyla buluştu. 2’nci yüzyılda Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırıldığı düşünülen çeşme, 2022’de yapılan denemelerle gözlemlenmiş ve restorasyon çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın "Geleceğe Miras" projesi kapsamında tamamlanarak yeniden işlevsel hale getirilmişti. PERGE’DE KAZILAR SÜRÜYOR Antalya’nın Aksu ilçesinde yer alan ve Tunç Çağı'ndan kalma bir geçmişe sahip olan Perge Antik Kenti’nde kazı çalışmaları, 1946’da kazıda görev yapan Prof. Dr. Arif Müfid Mansel'den beri çeşitli akademisyenlerce yürütülüyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alan kent, Helenistik dönemde en zengin şehirlerden biri olarak kabul ediliyor. Kentin en görkemli yapılarından Kestros Çeşmesi, aradan geçen yüzyıllara rağmen suyla buluşturulabiliyor. Prof. Dr. Şebnem Sedef Çokay Kepçe başkanlığında yürütülen kazı çalışmaları devam ediyor. BİR BAŞKA ROMA KENTİNDE ÖRNEĞİ YOK Perge Antik Kenti Kazı Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Aytaç Dönmez, Kestros Çeşmesi’nin antik kentteki diğer yapılardan farklı olduğunu belirtti. Dönmez, "Kestros Çeşmesi’nde ilk kez su akıtma denemesini 2022 yılında gerçekleştirmiştik. Acaba su aksa nasıl olacak ve kaçaklar nerelerde gerçekleşiyor bağlamında bir çalışma gerçekleştirdik, bu çalışma sonucunda da yapıda suyun akmasının herhangi bir problem doğurmayacağını ve projenin gerçekleştirilmesinin mümkün olduğunu anladık" ifadelerini kullandı. İMPARATOR HADRİANUS’UN İZLERİ Kestros Çeşmesi’nin yapımına, Roma İmparatoru Hadrianus’un hayattayken başlandığı ve onun ölümünden sonra tamamlandığı düşünülüyor. Çeşme, Hadrianus’un ölümünden sonra tanrılaştırılmasını simgeleyen heykellerle de dikkat çekiyor.   Dönmez, "Perge Antik Kenti, Türk arkeolojisi ve Anadolu arkeolojisi için de oldukça özel bir yapı. Özellikle su mühendisliği bağlamında özel teknikler ve metotlar kullanılmış, bu yönüyle de çok sayıda çalışmada yer alıyor" dedi. Geçmişte Sagalassos ve Kibyra Antik Kentlerinde de çeşmelerin restore edilerek suyla buluşturulduğunu hatırlatan Dr. Dönmez, Kestros Çeşmesi’nin işlevselliğini geri kazanmasının ardından Perge Antik Kenti’ne olan ilginin artacağını belirtti. 

Amasya'da Tabloları Aratmayan Bir Manzara Haber

Amasya'da Tabloları Aratmayan Bir Manzara

Amasya'da 2 bin yıllık surların üstünde yer alan tarihi Yalıboyu Evleri, şehrin ortasından geçen Yeşilırmak Nehri'ne adeta tablo gibi yansıyor. Sonbahar aylarında durağanlaşan su, yansımanın daha da belirginleşmesini sağlarken, bu kartpostallık manzara turistler ile fotoğraf tutkunları için ilgi çekici bir durak haline geliyor.  UNESCO Geçici Dünya Mirası Listesi'nde bulunan Harşena Dağı ve Pontus Kral Kaya Mezarları ile dağın eteklerinde sıralanan Yalıboyu Evleri, yaklaşık bir kilometre boyunca suya yansıyan görüntüleriyle büyüleyici bir manzara sunuyor. Havadan drone kamerasıyla kaydedilen görüntüler ile şehrin güzelliği bu sonbaharda da açıkça görüldü.  Amasya Valisi Önder Bakan, "Amasya, sahip olduğu değerleriyle yılın her mevsiminde olduğu gibi sonbaharı yaşadığımız bu günlerde Yalıboyu Evleri'nin Yeşilırmak'a yansıyan silüeti ile izleyenlere tarifsiz görüntüler sunmaktadır" ifadelerini kullandı.  Vali Bakan, Amasya’nın tarihi ve doğal güzelliklerini tanıtarak, şehri keşfetmeye davet etti. Işıklandırma sistemiyle akşam saatlerinde masalsı bir hale bürünen tarihi şehir, 2024 yılının ilk 9 ayında müze ve ören yerlerini, 12 bini yabancı turist olmak üzere toplam 407 bin ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Bakan, "Yerli ve yabancı misafirlerimizi sonbaharda ayrı bir güzelliğe bürünüp kartpostallık görüntülerle unutulmaz hatıralar bırakan Amasya'mızı keşfetmeye davet ediyorum" dedi.  Şehirdeki güzellikleri sıkça sosyal medyada paylaşan ziyaretçi Hasan Karadağ, "Her çektiğimiz videoda Amasya'ya daha aşık oluyoruz. Amasya’yı gören herkes zaten hayranlık duyuyor" dedi.  Şehri ziyaret eden Tuncay Köksal ise, "Tarihi evler Yeşilırmak’a tablo gibi yansımakta. Bu güzelliği herkes görmeli" şeklinde konuştu.

Orta Karadeniz Güney Kore'nin Radarında Haber

Orta Karadeniz Güney Kore'nin Radarında

ÇORUM (İHA) - Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı'nın (OKA) öncülüğünde Güney Koreli turizmciler, bölgenin tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetmek üzere tanıtım turuna katıldı. Amasya, Çorum, Samsun, Tokat ve Ankara illerini kapsayan proje, Güney Kore'nin bu bölgeyi turizm rotasına dahil etmesini hedefliyor.   2009'dan beri turizm altyapı projelerine destek sağlayan OKA, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Türk Hava Yolları (THY) ve yerel paydaşlarla iş birliği yaparak, Güney Koreli yedi seyahat acentesine yönelik iş geliştirme odaklı bir tanıtım programı düzenledi.   HİTİT ROTASI İLE BAŞLAYAN TANITIM TURU Program, Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile başlayıp Boğazköy Müzesi, Hattuşa Ören Yeri, Alacahöyük ve Yazılıkaya Tapınağı gibi Hitit uygarlığının önemli merkezlerini kapsadı. Çorum Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'nde gerçekleştirilen Hitit Çivi Yazısı Atölyesi, katılımcılara unutulmaz bir deneyim sundu.   İŞ BİRLİĞİ VE KÜLTÜREL BAĞLAR GÜÇLENİYOR Çorum’da Güney Koreli acente yöneticileriyle Orta Karadenizli turizm temsilcileri arasında yapılan B2B görüşmeler, iş birliği fırsatlarını değerlendirme şansı yarattı. Hana Tour, Interpark Tripile, Lotte Tour, Online Tour, Yellow Balloon, Saturn Travel and Business ve Bricks gibi önde gelen acentelerin temsilcileri ile bire bir görüşmeler gerçekleştirildi.   Çorum Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, konuşmasında Hititlerden günümüze bölgenin zengin kültürel geçmişine değindi. "Şehrimiz 8 bin yıllık çok kadim bir geçmişe sahip. Hattiler, Hititler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti gibi birçok medeniye ev sahiplik etmiş kadim bir Anadolu kentidir. Şehrimiz, adeta saymış olduğum tüm medeniyetlerde izler taşıyan bir kültür mozaiği. Millattan önce 1270'li yıllarda, dünyadaki ilk barış antlaşmasının bizim topraklarımızda yapılmış olması da bizim için gurur kaynağıdır. Kadeş Barış Antlaşmasının altında kral ve kraliçenin mühürlerinin birlikte bulunması, Anadolu'da kadına yaklaşımının geçmişini göstermesi bakımından da bizim için oldukça önem arz etmektedir. Dünya kültür mirasına birçok eserler bırakan Hitit İmparatorluğunun başkenti olması bizim için ayrı bir güzellik" diyerek bölgenin zengin tarihini katılımcılara anlattı. İki ülke arasındaki tarihi dostluğu vurgulayan Aşgın, Kore Savaşı'ndaki Türk askerlerinin fedakarlığını hatırlatarak, Güney Koreli turistleri bölgede daha fazla görmek istediklerini belirtti.   UNESCO LİSTESİNDEKİ ESERLER ZİYARET EDİLDİ Çorum Vali Yardımcısı Cengiz Nayman, programın iki ülke arasındaki dostluğu pekiştirdiğini ve Hitit mirasının uluslararası alanda daha fazla tanınmasına katkı sağladığını belirtti. Bölge hakkında konuşan Nayman, "Güney Kore'den gelen turizmcilerimizin bu buluşması yalnızca iki ülke arasındaki dostluk köprüsünü güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda Hititlerin tarihi mirasının uluslararası alanda daha da fazla tanınmasına katkı sağlayacaktır. Tarih sahnesinde diplomasinin başlangıcı olarak kabul edilen Kadeş Barış Antlaşması'nın imzalandığı Çorum, Unesco Dünya Kültür Mirası ve Dünya Birliği Listesinde yer alan önemli bir merkezdir" dedi. Tanıtım turunun diğer durakları arasında, UNESCO Geçici Miras Listesi'nde yer alan Amasya’daki Harşena Dağı ve Pontus Kral Kaya Mezarları, Amasya Kalesi, Yalıboyu Evleri ve Hazeranlar Konağı yer aldı. Programın ilerleyen günlerinde ise Samsun’daki Şahinkaya Kanyonu ve müzeler ziyaret edilecek.   Hititlerin önemli dini merkezi Nerik, tanıtım turunun son gününde ziyaret edilecek. Nerik'in, Çorum'dan Samsun'a uzanan bir kültür rotasının merkezi haline gelmesi bekleniyor.  

İtalya'da Turizm Sınırlamaları Genişletiliyor Haber

İtalya'da Turizm Sınırlamaları Genişletiliyor

İtalya, aşırı turizmin yarattığı olumsuz etkilerle mücadele etmek için önemli adımlar atıyor. Özellikle tarihi ve arkeolojik alanları korumak amacıyla yeni sınırlamalar duyuruldu. Dünyanın en ünlü arkeolojik alanlarından biri olan Pompei’de, 15 Kasım’dan itibaren günlük ziyaretçi limiti 20 bin olarak belirlendi. Yoğun saatlerde bu rakam 5 bine kadar indirilecek. 2022'de 4 milyon ziyaretçinin gezdiği Pompei, tarihi mirasın korunması için kalabalıkları sınırlandırıyor. Pompei Arkeoloji Parkı Müdürü Gabriel Zuchtriegel, bu tür kalabalıkların hem ziyaretçiler hem de hassas tarihi eserler için ciddi bir risk oluşturduğunu belirtti. FLORANSA’DA YENİ KURALLAR 366 bin nüfuslu Floransa’da, geçen yıl 9 milyon turistin konakladığı ve şehri 10 milyondan fazla kişinin ziyaret ettiği tahmin ediliyor. Aşırı turizmi kontrol altına almak için Floransa Belediyesi, "sürdürülebilir turizm" hedefiyle 10 maddelik bir tedbir paketi açıkladı. Bu tedbirler arasında, Airbnb gibi platformların tarihi merkezlerdeki şifreli kilit sistemlerinin yasaklanması, turist rehberlerinin hoparlör kullanmasının engellenmesi ve turistik hizmetlerde kullanılan golf arabası gibi araçlara kısıtlamalar getirilmesi yer alıyor. Floransa Belediye Başkanı Sara Funaro, bu adımlarla kent sakinlerinin yaşam kalitesini iyileştirmeyi ve daha sürdürülebilir bir turizm modeli geliştirmeyi amaçladıklarını söyledi. Karar, yerel halkın baskıları sonucu alındı. "Floransa’yı Kurtaralım" isimli platform, şehir merkezindeki şifreli kilit sistemlerini protesto etmişti. Protestocular, geçen hafta kentte toplanan G7 Turizm Zirvesi'ni de eleştirmişti. DİĞER ŞEHİRLERDE DE SINIRLAMALAR PLANLANIYOR Roma, Bologna ve Milano gibi şehirlerde de aşırı turizme karşı eylemler düzenleniyor. Başkent Roma’da 2025’te Katolik jübilesi nedeniyle milyonlarca ek ziyaretçi bekleniyor. Roma Valisi Lamberto Giannini, kutsal yıl hazırlıkları kapsamında Aşk Çeşmesi’ne (Fontana di Trevi) ziyaret sınırlaması getirilmesinin planlandığını duyurdu. Ancak, jübile hazırlıklarının yavaş ilerlediği ve kısa süreli konaklama uygulamalarının artışı eleştiriliyor. Robin Hood şapkası takarak protesto düzenleyen eylemciler, turizmin hızla artmasının şehir sakinlerini zor durumda bıraktığını ve bu durumun daha fazla protestoya yol açacağını ifade etti. UNESCO’nun da kitle turizminin etkileriyle ilgili uyarıda bulunduğu Floransa ve diğer şehirler, tarihi ve kültürel miraslarını korumak için aşırı turizme karşı mücadeleyi sürdürmeye kararlı görünüyor.

Kapadokya 4 Milyon Turisti Ağırladı Haber

Kapadokya 4 Milyon Turisti Ağırladı

NEVŞEHİR (İHA) - UNESCO Dünya Doğal ve Kültürel Miras Listesi'ndeki Kapadokya, 10 ayda yaklaşık 4 milyon turisti ağırladı. Tarihi, kültürel değerleri, peri bacaları ve vadileriyle ünlü bölgedeki müze ve ören yerlerini toplamda 3 milyon 846 bin 703 ziyaretçi gezdi. Türkiye'nin en çok ziyaret edilen müzelerinden Göreme Açık Hava Müzesi, 10 ayda 991 bin 120 ziyaretçiye ulaştı. Zelve Açık Hava Müzesi'ni 839 bin 981, Kaymaklı yer altı şehrini ise 606 bin 820 kişi ziyaret etti. Nevşehir Valisi Ali Fidan, "Türkiye'nin kültür ve inanç turizmi açısından en önemli turizm destinasyonu olan Kapadokya bölgemizde turizm hareketliliği devam ediyor. İlk 10 aylık verilere baktığımızda yaklaşık 4 milyon yerli ve yabancı misafirin ilimizi ve Kapadokya bölgesini ziyaret ettiğini görüyoruz. Bu, turizmde geçtiğimiz yıl yakalanan olumlu ivmenin devam ettiğini gösteriyor" dedi. Göreme Açık Hava Müzesi’nin en çok ziyaret edilen yer olduğunu belirten Vali Fidan, "Kapadokya bölgesinde, Türkiye'de en çok ziyaret edilen müze ve ören yerleri bulunmakta. Bu yılki ilk 10 aylık veriye baktığımızda en çok ziyaret edilen müze ve ören yeri Göreme Açık Hava Müzesi olduğunu görüyoruz. İkinci sırada Zelve Ören Yeri ve üçüncü sırada da Kaymaklı yer altı şehrinin geldiğini görüyoruz" açıklamasında bulundu. Kapadokya’da turizmin yıl boyunca devam ettiğini vurgulayan Vali Fidan, pik sezon dışında kongre turizmine odaklandıklarını belirtti. Yılbaşı için de yerli ve yabancı turistleri Kapadokya’ya davet etti.

Anadolu’nun Ahşap Camileri UNESCO Listesinde Haber

Anadolu’nun Ahşap Camileri UNESCO Listesinde

Anadolu-Türk mimarisinde genellikle kesme taş kullanılırken, ahşap tavan ve desteklerle inşa edilen camiler ayrı bir önem taşıyor. 13. ve 14. yüzyıllarda inşa edilen bu yapılar, Türklerin Orta Asya’daki mimari üslubunu hatırlatıyor. Sade dış görünümlerinin aksine, iç mekanları kalem işi süslemelerle renklenmiş olan camiler, ahşap oymacılığına ve işçiliğe vurgu yaparak belirli bir yapı tipinin en seçkin örneklerini temsil ediyor. Türkiye’nin Afyonkarahisar, Ankara, Eskişehir, Kastamonu ve Konya illerindeki beş cami, "Anadolu’nun Orta Çağ Dönemi Ahşap Hipostil Camileri" olarak 2023’te UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. AFYONKARAHİSAR ULU CAMİİ: 1272-1277 yılları arasında yaptırılan bu cami, Selçuklu dönemi mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. 40 ahşap sütun üzerine oturtulmuş olan cami, ahşap minberi ve taş mihrabıyla dikkat çekiyor. Kalem işi bezemelerinin bir kısmı tahrip olsa da tarihi zenginliği göz kamaştırıyor. AHİ ŞERAFETTİN CAMİİ: Ankara Kalesi’nin güney ucundaki bu cami, ahşap işçiliği ve özgün mimarisiyle tanınıyor. Caminin ceviz ağacından yapılmış minberi, devrinin en zarif örneklerinden kabul ediliyor. Üç giriş kapısı olan yapının en dikkat çekici bölümü, taç kapısı olarak öne çıkıyor. SİVRİHİSAR ULU CAMİİ: Eskişehir’de yer alan bu caminin, 1231-1232 yıllarında inşa edildiği tahmin ediliyor. 67 ahşap direkle desteklenen çatısı, Bizans başlıklarının kullanımı ile dikkat çekiyor. Kündekari tekniğiyle yapılmış ceviz ağacından minberi ve aydınlık feneriyle Anadolu Selçuklu dönemi mimarisinin nadide örnekleri arasında gösteriliyor. MAHMUT BEY CAMİİ: Bindirme tekniğiyle inşa edilmiş olan cami, Kastamonu’ya 18 km uzaklıkta bulunuyor. Ahşap giriş kapısı, oymacılık sanatıyla yapılmış nadir bir eser olan caminin kapısı, Kastamonu Etnografya Müzesi’nde sergilenmeye devam ediyor. EŞREFOĞLU CAMİİ: Beyşehir Gölü’ne yakın olan bu cami, Anadolu’daki en büyük ahşap cami olarak bilinir. 40’tan fazla ahşap sütunla yükselen yapı, ceviz ağacından oyulmuş minberi ve renkli kalem işi süslemeleriyle dikkat çeker.

Manisa Mesir Macunu, Avrupa'dan Coğrafi İşaret Tescili Aldı Haber

Manisa Mesir Macunu, Avrupa'dan Coğrafi İşaret Tescili Aldı

MANİSA (İHA) - Türkiye'nin ve dünyanın en eski geleneklerinden biri olan Mesir Macunu, Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaret olarak tescillendi. Manisa, tarihi festival geleneğiyle tanınırken, Mesir Macunu'nun bu tescili sayesinde uluslararası düzeyde tanınması hedefleniyor. Manisa'yı Mesir'i Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık, bu başarıyı "Manisa'mıza hayırlı uğurlu olsun" diyerek kutladı. Tanık, Mesir Macunu'nun önce 2012 yılında UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras olarak kabul edildiğini hatırlatarak, 2018'de Türkiye'de coğrafi işaret aldığını ve şimdi de Avrupa'da tescillendiğini belirtti. Tanık, "Avrupa Birliği tescilini de aldıktan sonra bu geleneğimiz ve dolayısıyla mesir macunu ürünümüz artık tamamıyla, bir şekerleme ürünü olmasının dışında gelenek ve ürünün kendisi ile birlikte tescillenmiş oldu. Avrupa Birliği'ne üye tüm ülkelerde bu almış olduğumuz belge yayınlanacak ve ulaşamadığımız birçok kişiye bu şekilde Avrupa'da da ulaşmış olacağız" diyerek bu başarının hem Manisa'nın hem de Türkiye'nin turizmine önemli katkılarda bulunacağına inandığını ifade etti. Manisa'nın bu geleneğini yaşatmak ve ulusal pazarda hak ettiği değeri kazandırmak için destek veren herkese teşekkür eden Tanık, "Emek veren herkesin katkılarıyla bu belgeyi aldık. Mesir Macunu, tarihsel ve kültürel bağlarıyla sadece Manisa'nın değil, Türkiye'nin de önemli bir değeri" dedi. Mesir Macunu'nun ve bu yıl 484. kez kutlanan Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali'nin tarihçesi ise oldukça ilginç. Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Hafsa Sultan’ın hastalığına şifa bulmak amacıyla Merkezefendi tarafından geliştirilen bu özel karışım, 41 çeşit baharat ve ot içeriyor. Merkez Efendi, bu macunu hazırladıktan sonra Hafsa Sultan'ın iyileşmesi üzerine halkla paylaşılması için Manisa'nın merkez cami kubbesinden dağıtılmasını sağlamış. Nisan aylarında düzenlenen festivalde, bu gelenek yaşatılarak macunun halka saçılması sağlanıyor. Mesir Macunu içindeki 41 çeşit baharat, sağlık açısından faydalı özellikler sunuyor. Bu baharatlar arasında tarçın, karabiber, yenibahar, karanfil, zencefil, safran ve kimyon gibi bilinen birçok baharat yer alıyor.

Mersin'de Deniz Keyfi Kasım Ayında Devam Ediyor Haber

Mersin'de Deniz Keyfi Kasım Ayında Devam Ediyor

MERSİN (İHA) - Türkiye'nin birçok kentinde soğuk hava etkili olurken, Mersin’de yaz havası devam ediyor. Akdeniz kıyısındaki bu güzel şehirde, hava sıcaklıkları kasım ayında 26 dereceye ulaşıyor. UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde yer alan Erdemli ilçesindeki Kızkalesi sahilinde, güneşli havanın tadını çıkaran ziyaretçiler denize girmeye devam ediyor.  Çanakkale Gökçeada’dan gelen Ferhat Akmugan, Mersin'in deniz sıcaklığını oldukça keyifli bulduğunu belirterek, "Denizi sıcak buldum. Bizim Gökçeada'da haziran, temmuzda da böyle su bulamazsınız. Kasım ayındayız, ona rağmen güneşin yakıcılığı devam ediyor. Denize girenler de var, biz de ailece geldik girdik" dedi. Batman’dan gelen Kenan Daday da, memleketlerinde kışın geldiğini fakat Mersin'de denizin çok güzel olduğunu ifade etti. "MERSİN KASIMDA SAKİN VE FİYATLAR UYGUN" Kızkalesi Kültür ve Turizm Derneği Başkan Yardımcısı Mehmet Şirin Öztop, Mersin’in kasım ayında hem sakinlik hem de uygun fiyat avantajı sunduğunu belirtti. Öztop, "Mersin ve Kızkalesi olarak sıcak bir aydayız. Müthiş bir denizimiz var, insanlar denize giriyor. Ben herkesi Mersin'in güzel ve mavinin en yoğun olduğu noktaya bekliyorum. Kasım ayrıcalıklı bir ay, hem sakin hem de fiyatlar uygun. Nedense herkes temmuz ve ağustos aylarında tatil yapıyor. Oysaki eylül, ekim ve kasım ayı sonuna kadar rahatlıkla denize girilebiliyor." diyerek ziyaretçileri Mersin'e davet etti. Öztop ayrıca, Mersin’e ulaşımı kolaylaştıracak olan Uluslararası Çukurova Havalimanı ve otoyol projesinin tamamlanmasıyla birlikte Kızkalesi’nin turizmde çok daha geniş bir kitleye ulaşacağını sözlerine ekledi.

Limak Filarmoni Orkestrası, Barselona’da İlk Yurt Dışı Konserini Gerçekleştirdi Haber

Limak Filarmoni Orkestrası, Barselona’da İlk Yurt Dışı Konserini Gerçekleştirdi

Limak Filarmoni Orkestrası, ilk yurt dışı konserini İspanya’nın Barselona kentinde, kültürel mirasın önemli simgelerinden Palau de la Música Catalana'da (Katalan Müzik Sarayı) gerçekleştirdi. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve dünyanın en prestijli konser salonlarından biri olarak kabul edilen Katalan Müzik Sarayı’ndaki bu anlamlı etkinlik, İspanya ve Türkiye arasındaki kültürel bağları pekiştirdi. "Akdeniz’in Büyüleyici Melodileri: Aryalar, Düetler ve Daha Fazlası" başlıklı konserde, Akdeniz’in zengin müzikal mirasından aryalar ve düetlerin yanı sıra geleneksel halk ezgileri ve çağdaş eserler de sahnelendi. Konser, geçtiğimiz günlerde İspanya’nın doğu ve güney bölgelerinde meydana gelen sel felaketi nedeniyle hayatını kaybedenler için saygı duruşu ile başladı. Geceye, Limak Şirketler Grubu Onursal Başkanı Nihat Özdemir, Limak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, Türkiye’nin Madrid Büyükelçisi Nüket Küçükel Ezberci ve Barselona Spor Kulübü Başkanı Joan Laporta gibi önemli isimler katıldı. Ayrıca İspanya ve Türkiye’den iş, sanat ve medya dünyasının tanınmış simaları da konseri izleyenler arasındaydı. KONSER GELİRLERİ İSPANYA’DAKİ AFETZEDELERE BAĞIŞLANACAK Limak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir, konserin tüm gelirlerinin İspanya’daki sel felaketinde zarar gören bölgelere aktarılacağını açıkladı. Limak Filarmoni Orkestrası’nın Barselona’daki bu ilk yurt dışı konserinin, Limak’ın sosyal sorumluluk projelerine yeni bir boyut kazandırdığını belirten Özdemir, ortak Akdeniz kültürünü paylaştığımız İspanya’daki projeleriyle kültürel ve sosyal bağları güçlendirdiklerinden bahsetti. Özdemir ayrıca, Limak Vakfı liderliğinde yürütülen "Global Engineer Girls" (GEG) programını yakın zamanda İspanya’da da başlatacaklarını duyurdu. Limak, Katalan Müzik Sarayı ile gerçekleştirdiği iş birliği kapsamında "Palau Vincles" adlı sosyal entegrasyonu destekleyen programı da destekliyor. Palau Vincles, çocuklar ve gençlerden oluşan kolektif korolar aracılığıyla toplumsal kapsayıcılığı ve sosyal birliği güçlendirmeyi amaçlıyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.