Hava Durumu

#Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi

TOURISMJOURNAL - Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kuş Cenneti’ne bayram tatilinde 8 bin 500 ziyaret Haber

Kuş Cenneti’ne bayram tatilinde 8 bin 500 ziyaret

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti, 9 günlük bayram tatilinde tatilcilerin uğrak noktası oldu. Bayram tatili boyunca deltayı 8 bin 500 kişi ziyaret etti. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, “Kızılırmak Deltamız ziyaretçilerimizin uğrak noktası oluyor. Hizmete açtığımız tesislerimizle birlikte ziyaretçilerimiz deltada hoşça vakit geçiriyorlar” dedi. Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından biri olan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti her mevsim binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Yerli ve yabancı turistlerin ilgi gösterdiği deltada özellikle hafta sonları ve tatillerde ziyaretçi yoğunluğu yaşanıyor. Doğal güzellikleriyle ünlü Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde turizm olanaklarının artırılmasına önem veren Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, Kızılırmak’ın eşsiz doğal çevresinde konumlanan Kızılırmak Doğanca Kafe Ziyaretçi Merkezi, Bungalov Evleri ve Otantik Kıl Çadırını yeniden hizmete açarak deltayı yeniden turizmde odak nokta haline getirdi. Tesislerin yeniden hizmete girmesiyle Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti ziyaretçi sayısını geçen yılın aynı dönemine göre 2 kat arttı. Deltayı sadece bayram tatilinde ise 8 bin 500 kişi ziyaret etti. “Turizmde odak samsun hedefiyle çalışıyoruz” Samsun’u turizmin merkezi haline getirmek için çalışmalara devam ettiklerini belirten Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, “Turizmde Odak Samsun’ hedefiyle şehrimize hizmet etmeye, potansiyelimizi daha yukarı çıkarmak için çalışmaya devam ediyoruz. Samsun’umuz 17 ilçesiyle bir doğa harikası bir şehir. Bizim önceliğimiz bu güzellikleri daha da ön plana çıkartmak olacak. Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti de Samsun turizmi için çok önemli bir değer. Deltaya olan ilgiyi artırmak ve ziyaretçilerimize en iyi deneyi sunma adına burada bulunan Kızılırmak Doğanca Kafe Ziyaretçi Merkezi, Bungalov Evleri ve Otantik Kıl Çadırını yeniden hizmete açtık. Tesislerin açılmasıyla ilginin de arttığına tanık olduk. Burası doğa tutkunları ve kuş gözlemcileri için muhteşem bir floraya sahip. Bir kez daha tüm ziyaretçilerimizi Kızılırmak Deltası’nın büyüleyici doğasını keşfetmeye ve huzur dolu anların tadını çıkarmaya bekliyoruz” diye konuştu. Tesislerin yeniden hizmete açılması ilgiyi artırdı Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’ndeki tesislerin yeniden hizmete açılmasıyla birlikte birçok kuş gözlemcisi, fotoğraf tutkunu ve doğaseverin rotasını bölgeye çevirdi. Kızılırmak’ın büyüleyici doğasını keşfetmek isteyenler Büyükşehir Belediyesine ait tesislerde huzur dolu anların tadını çıkarabiliyor. Kahvaltı, ızgara çeşitleri, sıcak ve soğuk içeceklerle Doğanca Kafe Ziyaretçi Merkezi misafirleri ağırlarken doğanın kalbinde yer alan Bungalov Evler, huzurlu bir konaklama deneyimi vadediyor. Otantik Kıl Çadırı ise Galeriç Subasar Ormanları’nda bulunuyor ve yöresel dokularla modern konforu buluşturuyor. Gözleme, kahvaltı ve yöresel lezzetlerle dolu bu çadır, doğal ortamıyla uyum içinde keyifli bir atmosfer sunuyor. Büyükşehir Belediyesi, yeniden hizmete aldığı bu tesisler ile doğal ve kültürel zenginlikleriyle öne çıkan bu bölgeyi daha geniş kitlelere tanıtmayı, yerel kültürü ve doğal güzellikleri vurgulayarak ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunmayı amaçlıyor.

Antik heykelleri kurtarmak için DSİ'nin sulama projesi iptal edildi Haber

Antik heykelleri kurtarmak için DSİ'nin sulama projesi iptal edildi

Gaziantep'in İslahiye ilçesinde, 4 bin yıllık antik heykelleri kurtarmak için DSİ'nin sulama projesi iptal edildi. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Yesemek Açık Hava Müzesi ve Heykel Atölyesi'nin tarihi dokusuna zarar verdiği gerekçesiyle Gaziantep İdare Mahkemesince verilen sulama kanalı inşaatının durdurulması kararına karşı yapılan istinaf başvurusu kesin olarak reddedildi. Mahkemenin verdiği kararla, görevini başarı ile tamamlayan Yesemek Komisyonu kendisini feshetti. Gaziantep'in İslahiye ilçesindeki UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Yesemek Açık Hava Müzesi ve Heykel Atölyesi'nin tarihi dokusuna zarar verdiği gerekçesiyle sulama kanalı inşaatı ile ilgili Gaziantep İdare Mahkemesi inşaatı durdurma kararı verdi. Bu karara karşı Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi'ne istinaf başvurusunda bulundu. Karara karşı Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan istinaf başvurusu 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45/6 maddesi gereğince temyiz yolu kapalı olmak üzere kesin olarak reddedildi. Konu ile ilgili Yesemek Komisyonu'ndan yapılan açıklamada, "Başlattığımız hukuk mücadelesi geçtiğimiz günlerde Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi’nin 2024/683 kararı ile istinaf başvurusunu da temyiz yolu kapalı olmak üzere reddetmesi ile sona ermiştir. Uzun süren ve zorlu bir mücadele sonucunda adalet yerini bulmuş, sadece şehrimizin değil ülkemizin ve tüm dünyanın çok önemli bir tarihi ve kültürel değeri kurtarılmıştır” ifadelerine yer verildi. Misyonunu tamamlayan komisyon kendisini feshetti Mahkemenin verdiği kararla görevini başarı ile tamamlayan Yesemek Komisyonu kendisini feshettiğini de duyurarak, "Bu konuda yaşananlardan dersler çıkarılması ve bundan sonra yapılacakların doğru planlanması gerekmektedir. Gaziantep bu konuda geçmişte de güzel örnekler vermiştir. Zeugma Mozaiklerinin Gaziantep’ten götürülmesi konusunda tüm şehir ve sivil toplum örgütleri tek yürek olmuş, davalar açılmış ve benzer şekilde kazanılmıştı. Sonuç olarak bugün Gaziantep dünyanın tanıdığı ve bildiği bir mozaik müzesine sahip oldu ve bunun yanında Zeugma Ören yerinde halen çok başarılı kazılar sürdürülmektedir. Yesemek’in UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesine alınması Gaziantep ve İslahiye’nin geleceği için çok çok önemlidir. Hemen yanımızdaki Göbeklitepe örneğine bakacak olursak, UNESCO kalıcı listesine girdiği 2020 yılından bu yana, tüm olumsuz pandemi ve deprem sürecine rağmen 3 Milyona yakın ziyaretçi gezmiştir. Böylece listeye girmenin ne kadar önemli olduğunu görülmüştür. İlgili Bakanlıklarımız, Valiliğimiz, Belediyelerimiz, Kent Konseyimiz ve Mimarlar Odası ile Üniversitelerimiz başta olmak üzere Sivil Toplum kuruluşlarımızın ve hepsinden önemlisi yerelde yani Yesemek Köyü'nde ve İslahiye’de yaşayanların katılımı ile çalışmalar yapılmalı ve ortak akıl ile bu önemli tarihi miras ve bölgenin geleceği planlanmalıdır. DSİ’nin şu ana kadar orada yaptığı yatırımlarda çalıştaylar düzenlenerek sosyal kullanım alanlarına dönüştürülmelidir. Her ülke her yıl sadece bir yeri UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesine önerebiliyor. Yesemek ile ilgili ICOMOS raporunda yer alan olumsuzluklar hem idare mahkemelerimizin verdiği kararla hem de Gaziantep’teki STK’ların bu konuyu sahiplenmesi ile ortadan kalkmıştır. Şimdi yapılması gereken, Üniversitelerimizin Mimarlık ve Arkeoloji Bölümleri, ilgili tüm resmi kurumlar ve STK’ların birlikte yapacakları çalıştay ile verilen zararların nasıl telafi edileceğinin tespit edilmesidir. Bu konuda hemen harekete geçilmelidir ki Yesemek UNESCO Dünya Mirası Kalıcı listesine girebilsin. Sonuç olarak adaletin yanlışlara dur diyebilmesi çok önemli ve moral vericidir, geleceğimiz için umut vericidir. Kültürel değerlerin korunması gelecek kuşaklara borcumuz olup, bugün yaşayanların bu planlamaları yapma sorumluluğu vardır. Kültür-turizm bölgemizin geleceğidir. Verilen bu mücadelede, tüm davaları gönüllü olarak takip eden Av. Dilek Topalkara Altunlu’ya, davalar konusunda destek olan Prof. Dr. Tevfik Gülsoy’a, komisyon üyelerimize, emeği geçen tüm kurum, kuruluş ve şahıslara teşekkürü borç biliyoruz. Komisyonumuz bu konudaki misyonunu tamamlamış ve kendini bugün itibariyle gerektiğinde yeniden bir araya gelmek üzere feshetmiştir" ifadeleri kullanıldı. Bekir Sıtkı Severoğlu’nun başkanlığını yürüttüğü komisyonda Aslı Ölçal Tezel, Gökhan Çeliktürk, Tarık Aytekin, Erkan Özsavaş, Dinçer Uğurluer, Özgür Girişken ve Hasan Yelken yer almıştı.

Bin yıllık kaya oyma kilise yok olma tehlikesiyle karşı karşıya Haber

Bin yıllık kaya oyma kilise yok olma tehlikesiyle karşı karşıya

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde bulunan Koramaz Vadisi'ndeki en eski kaya oyma dini yapısı olan Beşaret Kilisesi; bakımsızlık ve definecilerin verdiği zararlar nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Yaklaşık bin yıldır ayakta kalmayı başaran kilisenin turizme kazandırılması gerektiğini ifade eden ÇEKÜL Vakfı İl Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy; "Burası tertemiz olsa inanın çok daha fazla ilgi uyandıracaktır. Sadece buradaki freskleri görmek için bir sürü insan gelecektir" dedi. 1027 yılında yapıldığı tahmin edilen kaya oyma Beşaret Kilisesi'nin duvarlarında Hristiyanlığa ait motifler yer alıyor. Kilisenin karşı duvarında İsa’nın doğum hikayesi, sağ duvarında vaftiz edilişi, sol duvarında Cebrail, girişin üzerinde Meryem ve Hz. İsa'nın motiflerinin yer aldığı belirtilirken, duvarlardaki freskler bakımsızlık ve definecilerin verdiği zararlar nedeniyle neredeyse yok olmak üzere. Tarihi kilise hakkında bilgiler veren Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma (ÇEKÜL) Vakfı Kayseri Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy; "Koramaz Vadisi'ndeki 7 yerleşim yerinden Sivas yoluna, Kültepe Höyüğü'ne en yakın olan Bağpınar köyündeyiz. Elimizdeki bilgilere göre 16. yüzyıla ait nüfusla kıyaslandığında en fazla inanç yapısının olduğu yerlerden bir tanesi. Köydeki hane sayısı ile kaya oyma ibadethanelerinin sayısını kıyasladığımız zaman muhtemeldir ki hepsi aynı zamanda yapılmamış ve son derece yoğun. Koramaz Vadisi'nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde olmasındaki 3 başlıktan bir tanesi de kaya oyma inanç mekanları. Bağpınar'da bulunanların en eskisinin içerisindeyiz. Burası Beşaret Kaya Oyma Kilisesi. Uzmanların görüşü; buradaki freskoların oldukça nitelikli olduğu, hatta bölgede tek kalan elimizdeki kaya oyma dini yapı. Yine uzmanların kapıdan girer girmez duvarlardaki resimlerle anlatılanlar çok tipik bir anlatım olduğu ender yapılardan bir tanesi. Tarih noktasında 1027 yılında yapılmış, yaklaşık bin yıllık kaya oyma dini yapı" dedi. Sadece freskleri görmek için bile insanların buraya geleceğini ifade eden Özsoy; "Hem kaya oyma olması, hem dini yapı olması, hem halen bu halde bile burada olması bir tarafa her geldiğimizde buranın biraz daha doğal sebeplerin dışında tahrip edildiğini, definecilerin acımasızca hışmına uğradığını görüyoruz. Tabii buralarda bir şey bulmayı uman defineciler var, tamamen illegal olan, bir suç. Burada ne bulunabilir ki? Tabii insanlar burada bir şey bulamayınca ve ya resimlerden hoşlanmayınca etrafa zarar veriyor. Hemen yanı başımızdaki bir şehirde bunlar korunuyor, orası ilgi odağı oluyor, insanlar geçimini sağlıyor. Burada insanlar o düşünce boyutunda olmadığı için koruyamıyor. Burası tertemiz olsa inanın çok daha fazla ilgi uyandıracaktır. Sadece buradaki freskleri görmek için bir sürü insan gelecektir. Şimdi geliyoruz ve bakıyoruz ki bilinçli şekilde tahrip edilmiş manzaralar var. Görüntü de hoş değil. Herhangi bir tabelası, yönlendirmesi olmayınca kendi kendine böyle bir değerin var olması problemi çözmüyor" şeklinde konuştu.

Zerzevan Kalesi'nde 1800 yıllık ameliyat aletleri bulundu Haber

Zerzevan Kalesi'nde 1800 yıllık ameliyat aletleri bulundu

Diyarbakır'ın Çınar ilçesine 13 kilometre uzaklıktaki Demirölçek Mahallesi yakınlarında bulunan, Roma İmparatorluğu döneminde "askeri yerleşim" olarak kullanılan Zerzevan Kalesi, kentin önemli turizm değerleri arasında yer alıyor. Askeri yerleşimde, dünyada bulunan son Mithras tapınağının ortaya çıkarıldığı kale, tarihe ışık tutmaya devam ediyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne adını yazdıran tarihi kalede, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilik, Diyarbakır Müzesi, Çınar Kaymakamlığı ve Dicle Üniversitesinin katkılarıyla 2014 yılında başlatılan kazı çalışmaları sürüyor. Bugüne kadar 60 dönüm alan üzerinde 12-15 metre yüksekliğinde ve 1200 metre uzunluğunda sur kalıntısı, 21 metre yüksekliğinde gözetleme ve savunma kulesi, kilise, yönetim binası, konutlar, tahıl ve silah depoları, kaya mezarları, su kanalları ile 54 su sarnıcı, yer altı kilisesi, 400 kişinin sığacağı yer altı sığınağı, gizli geçitler, milattan sonra 4. yüzyılda Hristiyanlığın benimsenmesiyle önemini kaybeden, dönemin Mithras dinine ait yer altı tapınağı ve birçok eser ortaya çıkarıldı. Jandarma ekiplerince 7 gün 24 saat korunan kalede bu yıl başlayan kazılarda, geçen ay 1900 yıllık Mithras Tapınağı'nın anıtsal kapısına ulaşıldı. Bu bölgede çalışmaları yürüten uzman ekip, 1800 yıllık iki ameliyat aletine ulaştı. "Bu aletler kutsal alanda ortaya çıkarıldı" Kazı Başkanı Doç. Dr. Aytaç Coşkun, gazetecilere yaptığı açıklamada, kalede 2014'te başlatılan kazı çalışmalarını yılın 12 ayı sürdürdüklerini söyledi. Zerzevan Kalesi'nde bu yıl önemli bulgulara rastladıklarını ifade eden Coşkun, şunları kaydetti: "Bulgulardan en önemlisi yeni ortaya çıkarılan ameliyat aletleri. Burası bir Roma garnizonu ve askeri yerleşim. Lejyon (Roma ordusundaki askerlere verilen isim) grubundan 1200 asker burada kaldı. Askerlerle hareket eden profesyonel doktorlar var. Burada muhtemelen birçok operasyonlar yapılıyor. Hem savaş zamanı hem de antrenmanlar sırasında yaralanmalar oluyor. Bu nedenle büyük bir ameliyathane olmalı. Bu ameliyathaneye ait olan bu aletler kutsal alanda ortaya çıkarıldı. Bunlar küçük ve 12 santimetre civarında. Bu aletlerin iki tarafı da kullanılıyor. Çünkü zamanla yarışıldığı için genelde ameliyat aletleri 2 taraflı yapılıyor. Bir tarafı delmek, diğer tarafı da deriyi kaldırmak ve kesme için kullanılıyor. Önemli ameliyatlar bu aletler kullanılarak yapılıyor." Coşkun, ameliyat aletlerinin bronzdan yapıldığını ve oldukça keskin olduklarını belirtti. "Müze projesini yakında başlatmayı planlıyoruz" Alanda çalışmaların süreceğini dile getiren Coşkun, şöyle devam etti: "Mutlaka bu operasyonların yapıldığı hastane de ortaya çıkarılacak. Bu yılki çalışmalarda iki alet bulduk. Askeri yerleşimlerde askeri yaralanma olduğu için bu tip aletlerden kazılar devam ettikçe çok sayıda bulacağız. Kalede binlerce eser ortaya çıkarıldı, bulduğumuz ameliyat aletleri 1800 yıllık. Amacımız tedavilerin ve ameliyatların yapıldığı mekanı ortaya çıkarmak. 3000 yıl öncesine ait de birçok eser bulduk. Binlerce eserin sergileneceği müze projesini yakında başlatmayı planlıyoruz. Kalenin girişinde yapılacak bu müzede eserler sergilenecek." Coşkun, bu yıl 400 bin kişinin ziyaret ettiği kalede, gelecek yıl en az 1 milyon ziyaretçiyi ağırlayacak şekilde çalışma yürüttüklerini aktardı.

Dünyada sadece 2 tane bulunuyor, biri Yozgat'ta Haber

Dünyada sadece 2 tane bulunuyor, biri Yozgat'ta

Tarihi 2 bin yıl öncesine dayanan ve dünyada sadece iki örneği olan, biri İngiltere'nin Baht şehrinde diğeri de Yozgat'ın Sarıkaya ilçesinde bulunan Basilica Therma Roma Hamamı´nın turizme açılması için başlatılan çevre düzenleme çalışması tamamlandı. Yozgat'ın Sarıkaya ilçesinde, 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan ve "Kral Kızı" adıyla bilinen Basilica Therma Roma Hamamı´nın ülke turizmine ve ziyarete açılması amacıyla 2022 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce başlatılan çevre düzenlemesi çalışmaları sona erdi. Günümüze kadar mimari özelliğini kaybetmeden görselliğini koruyan ve 50 derece sıcaklıktaki termal suyuyla öne çıkan Basilica Therma Roma Hamamında çalışmalar çerçevesinde turist karşılama merkezi, kafeterya, gezinti yolları, fotoğraf çekim alanları yapıldı. Dünyanın en eski termal tedavi merkezi olarak bilimsel çevrelerce kabul edilen Basilica Therma Roma Hamamının, yerli ve yabancı turistlere kısa süre içerisinde kapılarını açması bekleniyor. Roma Hamamının hem ülke hem de Yozgat turizmine önemli katkılarının olacağını söyleyen Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, “Yozgat coğrafyamızda geçmiş dönemlerimizi yansıtan birçok eserimiz var. Bunlardan bir tanesi de Sarıkaya'daki tarihi Roma Hamamımız. Kültür ve Turizm Bakanlığımız bünyesinde hamamımızın restorasyon çalışmaları ve çevre düzenleme çalışmaları bitti. İnşallah çok kısa bir zaman sonra da turizme, insanımızın istifadesine sunacağız. Gerçekten çok güzel bir eser. Yozgat ve ülke turizmine çok büyük katkısı olacak. Tabi bunun yanı sıra sadece Roma Hamamı değil geçmiş dönemlere ait birçok eserimiz var, onları da Roma Hamamıyla bütünleştirerek insanımıza ve turizme kazandırılabilirsek Yozgat bir açık hava müzesine haline dönüşecek ve Yozgat ta turizmde hak ettiği noktaya gelecektir” dedi. Sarıkaya ilçesinde esnaflık yapan Abdullah Karataş ise, “Tarihi 2 bin yıla dayanan Dünya'da iki tane olan Roma Hamamı'nda çalışmalar bitti. Biz de esnaf olarak turistlerin buraya gelip ziyaret etmesini istiyoruz. onların için de elimizden gelen gayreti esnaf olarak göstereceğiz” şeklinde konuştu.

Zerzevan Kalesi'nde Mithras Tapınağı'nın anıtsal kapısına ulaşıldı Haber

Zerzevan Kalesi'nde Mithras Tapınağı'nın anıtsal kapısına ulaşıldı

İlçeye 13 kilometre uzaklıktaki Demirölçek Mahallesi yakınlarında bulunan, Roma İmparatorluğu döneminde "askeri yerleşim" olarak kullanılan Zerzevan Kalesi, kentin önemli turizm değerleri arasında yer alıyor. Askeri yerleşimde, dünyada bulunan son Mithras tapınağının ortaya çıkarıldığı tarihi kaleye, ziyaretçi ilgisi her geçen gün artıyor. Yılın hemen hemen her günü ziyaretçilerini ağırlayan Zerzevan Kalesi, diğer yandan da tarihe ışık tutmaya devam ediyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne adını yazdıran tarihi kalede, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilik, Diyarbakır Müzesi, Çınar Kaymakamlığı ve Dicle Üniversitesinin katkılarıyla 2014 yılında başlatılan kazı çalışmaları sürüyor. Bugüne kadar 60 dönüm alan üzerinde 12-15 metre yüksekliğinde ve 1200 metre uzunluğunda sur kalıntısı, 21 metre yüksekliğinde gözetleme ve savunma kulesi, kilise, yönetim binası, konutlar, tahıl ve silah depoları, kaya mezarları, su kanalları ile 54 su sarnıcı, yer altı kilisesi, 400 kişinin sığacağı yer altı sığınağı, konutlar ve gizli geçitler, milattan sonra 4. yüzyılda Hristiyanlığın benimsenmesiyle önemini kaybeden, dönemin Mithras dinine ait yer altı tapınağı ve birçok eser ortaya çıkarıldı. Bu yıl başlayan kazı çalışmalarında Mithras Tapınağı'nın anıtsal ana giriş kapısı ve tapınağın altında birçok yapı tespit edildi. "Birçok yapı jeoradarla tespit edildi" Kazı Başkanı Doç. Dr. Aytaç Coşkun, AA muhabirine, kalenin 3 bin yıllık tarihe sahip olduğunu belirterek, kaledeki arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmalarında 9'uncu sezonu geride bıraktıklarını söyledi. Kalede birçok noktada kazıların devam ettiğini vurgulayan Coşkun, bu sene en yoğun olarak "Mithras kutsal alanı"nda çalışacaklarını dile getirdi. Coşkun, tapınakta yeni yerler tespit ettiklerini anlatarak, şunları kaydetti: "1900 yıllık kutsal alanda seremonilerin başladığı en önemli alanlardan birini tespit ettik ve çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Hem keşfettiğimiz kutsal alanın anıtsal giriş kapısında hem de törene gelen Mithrasçıların konakladığı yerlerde çalışmaları devam ettiriyoruz. Kutsal alanın şu an üst kısmında çalışıyoruz. Yer altında da birçok yapı tespit ettik. Yer altında ve yer üstünde çalışmaları başlattık. Mithras aslında büyük bir kompleks. Tapınağın etrafında konaklama yerleri var. Roma'nın gizem dininde bütün törenler ve ayinler gizlilik içerisinde yapılıyor. Kalenin altında da birçok yapı jeoradarla tespit edildi. Kutsal alandakiler dini amaçlı, kalenin içindekiler de yiyecek deposu ve savaş zamanında sığınak olarak kullanılıyordu." "Yıl sonuna kadar en az 500 bin kişinin ziyaret etmesini bekliyoruz" Coşkun, kaledeki çalışmaların, bölgenin tarihini aydınlatma ve turizm açısından çok önemli olduğunu belirtti. Kaleyi yılda ortalama 400 bin kişinin ziyaret ettiğini ifade eden Coşkun, "Geçen yıl 313 bin rakamına ulaştık. Bu yıl şimdiden o rakamı geçtik. Yıl sonuna kadar en az 500 bin kişinin ziyaret etmesini bekliyoruz. Şu an çevre düzenlemesi yapılarak, ziyaretçi karşılama merkezi inşa ediliyor. Bunlar tamamlandıktan sonra önümüzdeki yıllarda en az 1 milyon ziyaretçinin kaleye gelmesini amaçlıyoruz." dedi. "Gün içerisinde 10-15 tur otobüsü geliyor" Çınar Kaymakamı Muhammed Fatih Günlü ise Diyarbakır ve çevresinin tarihine ışık tutan kalenin, yerli ve yabancı turistlerin de ziyareti açısından çok önemli bir noktada olduğunu aktardı. "Zerzevan Kalesi, Türkiye'de gökyüzü gözlem etkinliğinin yapılabileceği en iyi 10 noktadan biri. Bir süre önce meteor yağmurunda vatandaşlarımızın buraya çok yoğun ilgisini gördük. Geleneksel hale gelen gökyüzü şenliklerinde de vatandaşlarımızın buraya ciddi ilgisi var" diyen Günlü, inşaat çalışmaları devam eden karşılama merkezinin de ziyaretçi sayısına çok ciddi katkı sağlayacağını vurguladı. Karşılama merkezinde vatandaşların yemek yiyeceği, çeşitli ihtiyaçlarını gidereceği alanların olacağını, ziyaretçilerin kaleye çıkmadan önce uzman arkeologlarca bilgilendirileceğini anlatan Günlü, kalede 3D gözlüklerle de gezilebilecek mekanların olacağına dikkati çekti. Günlü, "Gün içerisinde 10-15 planlı tur otobüsü geliyor. Bunun dışında kendi araçlarıyla gelen vatandaşlarımızın sayısı epey fazla. Bu çalışmalarla Zerzevan Kalesi'nde daha uzun, kaliteli ve keyifli zaman geçirebilecekleri bir alan sağlamış olacağız. Böyle olunca da buraya gelen turist sayısında çok daha fazla artış olacağını ve bu sene elde ettiğimiz rakamların en az iki katına çıkacağımızı hedefliyoruz." ifadesini kullandı. "Zerzevan Kalesi, gün batımını izlemek için çok güzel" Ziyaretçilerden Şükrü Temiroğlu da şehir dışından gelen misafirlerini tarihi kaleye getirdiğini aktararak, misafirlerinin bu güzel manzarayı görmesini istediğini söyledi. Diyarbakır'da Dicle Üniversitesinde okuyan Elif Demir ise tarihi kaleyi ilk kez ziyaret ettiğini belirterek, "Bu yol üzerinden birçok kez Mardin'e gittim, ama buraya hiç gelmemiştim. Zerzevan Kalesi, gün batımını izlemek için çok güzel. Tavsiye üzerine geldim." dedi.

Antalya'nın yaşayan tarihi: Kaleiçi Haber

Antalya'nın yaşayan tarihi: Kaleiçi

Her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği Antalya, deniz, kum ve güneş üçlüsünün yanı sıra barındırdığı doğal ve tarihi güzellikleriyle de dikkati çekiyor. Kent merkezinde yer alan, milattan önce 4'üncü yüzyıl sonunda başlayan tarihsel geçmişinde, milattan önce 2'nci yüzyıl ortalarında Bergama Kralı Attalos tarafından bir liman kentine dönüştürülen tarihi Kaleiçi bölgesi Antalya'nın kalbi olarak görülüyor. 1972 yılında "sit bölgesi" olarak koruma altına alınan Kaleiçi, dar ve kıvrımlı sokakları, surların arasındaki kent ve liman manzarası, içinde barındırdığı tarihi yapıları, Rum, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan rengarenk evleri ve begonvillerle süslü denize açılan sokaklarıyla ziyaretçileri zamanda yolculuğa çıkarıyor. 85 anıtsal yapı, 6 cami, 3 medrese, 4 türbe, 5 hamam, 56 burç, kale, sur, merdiven ve 456 sivil mimarlık örneğini yapının bulunduğu Kaleiçi, antika eşyaların, halı ve kilimlerin satıldığı küçük dükkanları, yat limanı ve yöresel ile uluslararası lezzetlerin tadıldığı eski restoranlarıyla da ziyaretçi alıyor. Surların arasında yer alan yapılar kentin tarihine ışık tutuyor Yat limanını saran Kaleiçi'nin kale kapısında turistleri kentin silüetini oluşturan simge eserlerden biri olan Yivli Minare karşılıyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan ve kentin ilk Türk-İslam eseri olma özelliğini taşıyan yapı ihtişamıyla zamana meydan okuyor. Kale kapısının bitişiğinde kentin önemli simgelerinden bir diğeri olan Saat Kulesi bulunuyor. Milattan sonra 9'uncu yüzyılda inşa edilen ve 2. Abdülhamid döneminde saat kulesine çevrilen eser, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin izlerini taşıyor. Kaleiçi, Anadolu'da kurulan ilk 4 mevlevihaneden biri olduğu bilinen Antalya Mevlevihanesi'ne de ev sahipliği yapıyor. Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılan ve 768 yıllık tarihe sahip olan Mevlevihane, müze olarak ziyaret edilebiliyor. Kaleiçi sokakları mevlevihanenin ardından ziyaretçileri, Antalya'yı fetheden Selçukluların camiye çevirmesi nedeniyle "fethin sembolü" olarak kabul edilen Şehzade Korkut Camisi'ne götürüyor. 1896'da çıkan yangında minaresinin üst kısmı yıkılan ve o günden bu yana "Kesik Minare" olarak anılan cami, 2019 yılındaki restorasyon çalışmalarında 123 yıl sonra ilk kez külahına kavuştu. Aslına sadık kalınarak yenilenen cami, akustik atmosferiyle turistlerden ilgi görüyor. Kenti çevreleyen surlardaki anıtsal kapılarından biri olan Hadrianus Kapısı (üç kapılar) da görülmesi gereken yerlerden biri. İnşası milattan sonra 130 yılına dayanan ve Roma İmparatoru Hadrianus'un Antalya'yı ziyareti sırasında ona hitaben yapılan kapı, üzerindeki desen ve motiflerle dikkati çekiyor. Kaleiçi bölgesinin denize açılan kıyısına yer alan Hıdırlık Kulesi de kentin en bilinen ve ilgi gören yapıları arasında yer alıyor. İkinci yüzyılda Roma imparatoru Hadrianus'un yaptırdığı tahmin edilen kule, görkemli yapısı ve çevresinde sürdürülen kazı çalışmalarıyla göze çarpıyor. Kaleiçi'nin yarım daire biçiminde doğal bir liman olma özelliği taşıyan Yat Limanı, en önemli gezi duraklarında biri. Liman, surlarla çevrili manzarası ve turizm hareketliliğiyle öne çıkıyor. "Kaleiçi tüm zamanların kalesidir" Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, AA muhabirine, Kaleiçi'nin kentin en özel ve kimlikli kısmı olduğunu söyledi. Kaleiçi'ne yerleşimin milattan önce 4'üncü yüzyılda başladığını anlatan Çevik, Helenistik döneminde şehrin temellerinin atıldığını, Türklerin gelmesiyle sur duvarlarının tekrardan elden geçirildiğini ve önemli mimari eserler yapıldığını aktardı. Kaleiçi'nin bilinen en erken zamandan bugüne dek gördüğü kültür dönemlerinden yoğun izler taşıdığını vurgulayan Çevik, şöyle konuştu: "Bu izleri oldukça iyi korunan özel ve özgün bir kaledir. Kaleiçi tüm zamanların kalesidir. Camiler, medreseler, hanlar, konutlar, ticarethanelerden oluşan yerleşim, bir kale kentin, bir liman kentinin tüm özelliklerini yansıtır. 1972’den bu yana SİT Alanı statüsünde korunmaktadır. Bugün bir yerleşim alanından çok turizm odaklı gelişmiş ve turistlerin hizmetinde yaşayan çok renkli ve cazibeli bir özel alana dönüşmüştür. Kaleiçi ve çevresi kültürel ve doğal değerleriyle UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmeyi çoktan hak etmektedir." "Turistlerin ilk gittikleri cazibe merkezidir Kaleiçi" Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı Yeliz Gül Ege ise bölgenin şehrin merkezinde ve ulaşımın kolay olması nedeniyle ilgi gördüğünü dile getirdi. Kaleiçi'nin dünyanın dört bir yanından ziyaretçi ağırladığını vurgulayan Ege, şunları söyledi: "Kaleiçi Antalya'nın kaşıkçı elmasıdır. 2 bin yılı aşkın bir tarihe sahip ve o günden bu güne tarihi dokusunu korumuş, üzerine de bilinçli yapılar ve renovasyonlarla günümüze kadar gelmiştir. Ziyaretçilerin yerel ve tarihi dokuyu aynı anda bulabildiği bu anlamda çok güzel fotoğraf veren bir kentten bahsediyoruz. Bu nedenle Kaleiçi dünyada eski yerleşim bölgesi olarak değerlendirilen sayılı yerlerden birisi. Kent merkezine baktığımızda turistlerin ilk gittikleri cazibe merkezidir Kaleiçi." Ege, bölgenin içine açılan birçok kapısı, yat limanı, müzeleri ve tarihi yapılarıyla başlı başına bir ören yeri olduğuna dikkati çekti. Kaleiçi'nde gündüz ve gece saatlerinde turistlerin vakit geçirebildiğini aktaran Ege, "Ziyaretçilerin hiçbir güvenlik problemi yaşamadan gezebildiği, konaklayabildiği, Antalya'nın yerel lezzetlerini tadabildiği, narenciye kokusuyla dolu bir alandan bahsediyoruz. Bölgeyi korumak çok önemli. Elimizden geldiğince koruduğumuza inanıyoruz." dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.